Pharrell Williams & Trey Parker – Hug Me İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

(Hey) why do you insist on
– (Hey) neden ısrar ediyorsun
Trying to give me away (hey, hey!)
– Beni vermeye çalışıyorum (hey, hey!)
When they were too good and
– Çok iyiyken ve
You wanted to shake them, who came?
– Onları sallamak istedin, kim geldi?

I was your dirty boy
– Senin pis oğlundum.
Your good, new secret toy
– Senin iyi, yeni gizli oyuncağın
Show me how they get you joy
– Sana nasıl neşe getirdiklerini göster.
(Who stayed in trouble with you?)
– (Kim seninle başı dertte kaldı?)
Oh, don’t you want some more?
– Oh, biraz daha yemek istemez misin?
Come on, I think they’re gone
– Hadi, sanırım gittiler.
Our part is coming on
– Bizim bölüm geliyor
(You’re either with me or)
– (Ya benimlesin ya da)

Hug me, bring it in (whoo!)
– Sarıl bana, getir (whoo!)
Won’t you loosen up, won’t ya?
– Gevşemez misin, değil mi?
Hug me, bring it in (whoo!)
– Sarıl bana, getir (whoo!)
I think they wanna take a picture
– Sanırım fotoğraf çekmek istiyorlar.

Wake up, you’re sleeping on me
– Uyan, üzerimde uyuyorsun.
Playing this stupid game (hey! Hey!)
– Bu aptal oyunu oynamak (hey! Hey!)
Why can’t we flex on the world
– Neden dünyayı esnetemiyoruz
And make them say our name (hey!)
– Ve ismimizi söylemelerini sağla (hey!)

Our favorite color’s purple
– En sevdiğimiz renk mor
We stay out past the curfew
– Sokağa çıkma yasağından uzak duruyoruz.
My kung-fu grip will hurt you
– Kung-fu tutuşum sana zarar verecek.
(Who stayed in trouble with you?)
– (Kim seninle başı dertte kaldı?)
You dyed your hair like me
– Saçlarını benim gibi boyadın.
Black so everyone can see
– Herkesin görebilmesi için siyah
Your parents couldn’t believe
– Ailen inanamadı.
(You’re either with me or)
– (Ya benimlesin ya da)

Hug me, bring it in (whoo!)
– Sarıl bana, getir (whoo!)
Won’t you loosen up, won’t ya?
– Gevşemez misin, değil mi?
Hug me, bring it in (whoo!)
– Sarıl bana, getir (whoo!)
I think they wanna take a picture
– Sanırım fotoğraf çekmek istiyorlar.

(Oh, would ya? Would ya? Would ya? Would ya?)
– (Oh, yapar mısın? Olur mu? Olur mu? Olur mu?)
(Oh, would ya?)
– (Oh, yapar mısın?)
Oh, would ya? Would ya? Would ya? Would ya?
– Oh, tamam mı? Olur mu? Olur mu? Olur mu?
(Oh, would ya loosen up, would ya?)
– (Oh, biraz gevşer misin?)
Oh, would ya?
– Oh, tamam mı?
Oh, would ya? Would ya loosen up, would ya?
– Oh, tamam mı? Seni gevşetmek istiyorum, olur mu?
Oh, would ya? Would ya? Would ya? Would ya?
– Oh, tamam mı? Olur mu? Olur mu? Olur mu?
Oh, would ya? Would ya? Would ya? Would ya?
– Oh, tamam mı? Olur mu? Olur mu? Olur mu?
Oh, would ya? Would ya? Would ya? Would ya?
– Oh, tamam mı? Olur mu? Olur mu? Olur mu?
Would ya wanna take a picture? (Hey!)
– Sana resim çektirmek ister ki? (Hey!)

Hug me, bring it in (whoo!)
– Sarıl bana, getir (whoo!)
Won’t you loosen up, won’t ya?
– Gevşemez misin, değil mi?
Hug me, bring it in (whoo!)
– Sarıl bana, getir (whoo!)
I think they wanna take a picture
– Sanırım fotoğraf çekmek istiyorlar.

Hug me, bring it in (whoo!)
– Sarıl bana, getir (whoo!)
Won’t you loosen up, won’t ya?
– Gevşemez misin, değil mi?
Hug me, bring it in (whoo!)
– Sarıl bana, getir (whoo!)
I think they wanna take a picture
– Sanırım fotoğraf çekmek istiyorlar.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın