Phosphorescent – Song For Zula İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

Some say love is a burning thing
– Bazıları aşkın yanan bir şey olduğunu söylüyor.
That it makes a fiery ring
– Ateşli bir yüzük yapar
Oh but I know love as a fading thing
– Oh ama aşkı solgun bir şey olarak biliyorum
Just as fickle as a feather in a stream
– Bir derede bir tüy kadar kararsız
See, honey, I saw love. You see, it came to me
– Gördün mü tatlım, aşkı gördüm. Gördün mü, aklıma geldi.
It put its face up to my face so I could see
– Yüzü koyun yüzüme o kadar görebiliyordum
Yeah then I saw love disfigure me
– Evet, sonra aşkın beni bozduğunu gördüm.
Into something I am not recognizing
– Tanımadığım bir şeye

See, the cage, it called. I said, “Come on in”
– Gördün mü, kafes aradı. Dedim, “Gel içeri “
I will not open myself up this way again
– Kendimi bir daha bu şekilde açmayacağım.
Nor lay my face to the soil, nor my teeth to the sand
– Ne yüzümü toprağa, ne de dişlerimi kuma bırakmayacağım.
I will not lay like this for days now upon end
– Günlerce böyle yatmayacağım.
You will not see me fall, nor see me struggle to stand
– Ne düştüğümü, ne de ayakta durduğumu göreceksin.
To be acknowledge by some touch from his gnarled hands
– Boğumlu ellerinden bir dokunuşla kabul edilmek
You see, the cage, it called. I said, “Come on in”
– Gördün mü, kafes aradı. Dedim, “Gel içeri “
I will not open myself up this way again
– Kendimi bir daha bu şekilde açmayacağım.

You see, the moon is bright in that treetop night
– Görüyorsun, ay o ağaç tepesindeki gecede parlıyor
I see the shadows that we cast in the cold, clean light
– Soğuk, temiz ışıkta attığımız gölgeleri görüyorum
My feet are gold. My heart is white
– Ayaklarım altın. Kalbim beyaz
And we race out on the desert plains all night
– Ve bütün gece çöl ovalarında yarışıyoruz
See, honey, I am not some broken thing
– Bak tatlım, ben kırık bir şey değilim.
I do not lay here in the dark waiting for thee
– Karanlıkta yatıp seni beklemiyorum.
No my heart is gold. My feet are light
– Hayır, kalbim altın. Ayaklarım hafif
And I am racing out on the desert plains all night
– Ve bütün gece çöl ovalarında yarışıyorum

So some say love is a burning thing
– Bazıları aşkın yanan bir şey olduğunu söylüyor.
That it makes a fiery ring
– Ateşli bir yüzük yapar
Oh but I know love as a caging thing
– Oh ama aşkı kafesli bir şey olarak biliyorum
Just a killer come to call from some awful dream
– Sadece bir katil korkunç bir rüyadan aramaya geldi
O and all you folks, you come to see
– O ve hepiniz, Millet, görmeye geliyorsunuz
You just stand there in the glass looking at me
– Orada cam görünümlü bana bakınca …
But my heart is wild. And my bones are steam
– Ama kalbim vahşi. Ve kemiklerim buhar
And I could kill you with my bare hands if I was free
– Özgür olsaydım seni çıplak ellerimle öldürebilirdim.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın