P!nk – F**kin’ Perfect İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Made a wrong turn…
– Yanlış bir dönüş yaptım…
No, that was terrible, nope
– Hayır, korkunçtu, hayır
Wow, I don’t even know what note that was
– Vay canına, bu notun ne olduğunu bile bilmiyorum
I think I just invented a note
– Sanırım bir not icat ettim.
You’re welcome
– Rica ederim
Okay, let me try that again
– Tamam, bir daha deneyeyim.

Made a wrong turn, once or twice
– Bir veya iki kez yanlış bir dönüş yaptı
Dug my way out, blood and fire
– Çıkış yolumu kazdım, kan ve ateş
Bad decisions, that’s alright
– Kötü kararlar, canın sağ olsun.
Welcome to my silly life
– Aptal hayatıma hoş geldiniz
Mistreated, misplaced, misunderstood
– Kötü muamele, yanlış yerleştirilmiş, yanlış anlaşılmış
Miss no-way-it’s-all-good, it didn’t slow me down
– Bayan no-way-it-all-good, beni yavaşlatmadı
Mistaken, always second guessing, underestimated
– Yanlış, her zaman ikinci tahmin, hafife
Look, I’m still around
– Bak, hala buradayım

Pretty, pretty please, don’t you ever, ever feel
– Güzel, güzel lütfen, asla, asla hissetme
Like you’re less than, less than perfect
– Daha az, daha az mükemmelsin gibi
Pretty, pretty please, don’t you ever, ever feel like you’re nothing
– Güzel, güzel lütfen, asla, asla hiçbir şeymiş gibi hissetme
You’re perfect to me
– Benim için mükemmelsin

You’re so mean (you’re so mean)
– Çok kötüsün (çok kötüsün)
When you talk (when you talk)
– Konuştuğunda (konuştuğunda)
About yourself, you’re wrong
– Kendin hakkında yanılıyorsun
Change the voices (change the voices)
– Sesleri değiştir (sesleri değiştir)
In your head (in your head)
– Kafanda (kafanda)
Make them like you instead
– Bunun yerine onları senin gibi yap
So complicated, look how you’ll make it
– Çok karmaşık, bak nasıl başaracaksın
Filled with so much hatred, such a tired game
– Çok fazla nefretle dolu, çok yorgun bir oyun
It’s enough, I’ve done all I can think of
– Yeter, elimden geleni aklına yaptım
Chased down all my demons, I’ve seen you do the same, oh
– Tüm şeytanlarımı kovaladım, aynı şeyi yaptığını gördüm, oh

Pretty, pretty please, don’t you ever, ever feel
– Güzel, güzel lütfen, asla, asla hissetme
Like you’re less than, less than perfect
– Daha az, daha az mükemmelsin gibi
Pretty, pretty please, don’t you ever, ever feel like you’re nothing
– Güzel, güzel lütfen, asla, asla hiçbir şeymiş gibi hissetme
You’re perfect to me
– Benim için mükemmelsin

The whole world’s scared, so I swallow the fear
– Bütün dünya korkuyor, bu yüzden korkuyu yutuyorum
The only thing I should be drinking is an ice-cold beer
– İçmem gereken tek şey buz gibi bir bira
So cool in line, and we try, try, try
– Sırada çok havalı ve deniyoruz, deniyoruz, deniyoruz
But we try too hard, it’s a waste of my time
– Ama çok uğraşıyoruz, bu benim zamanımın kaybı
Done looking for the critics, ’cause they’re everywhere
– Eleştirmenleri aramaktan bıktım, çünkü her yerdeler
They don’t like my jeans, they don’t get my hair
– Kot pantolonumu sevmiyorlar, saçımı almıyorlar
Exchange ourselves and we do it all the time
– Kendimizi değiştiriyoruz ve bunu her zaman yapıyoruz
Why do we do that?
– Bunu niye yapıyoruz?
Why do I do that?
– Neden yapıyorum bunu?

Yes, you’re perfect to me
– Evet, benim için mükemmelsin.
Pretty, pretty please, don’t you ever, ever feel
– Güzel, güzel lütfen, asla, asla hissetme
Like you’re less than nasty perfect
– Kötü mükemmel daha az gibi
Pretty, pretty please, if you ever, ever, feel like you’re nothing
– Güzel, güzel lütfen, eğer hiç, hiç, hiçbir şeymiş gibi hissedersen
You’re perfect to me, yeah, yeah
– Benim için mükemmelsin, Evet, Evet
We’re perfect, oh, you’re perfect to me
– Biz mükemmeliz, oh, sen benim için mükemmelsin
Pretty, pretty please if you ever, ever feel
– Eğer varsa çok çok rica ediyorum, hiç hissediyorum
Like you’re nothing, you are perfect to me
– Bir hiçmişsin gibi, benim için mükemmelsin




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın