Sasso – Les doigts en l’air Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

(HuFel on the beat)
– (HuFel vuruşta)

Dans l’ghetto à 11 heures, ça m’écoute sur Deezer (ouh)
– Saat 11’de gettoda, Deezer’de beni dinliyor (ooh)
Tu m’aimes pas mais j’fais triker ta sœur (ouh, ouh)
– Beni sevmiyorsun ama kardeşini kandırıyorum (ooh, ooh)
Des descentes à toute heure (ouh)
– Her saatte inişler (ooh)
J’fume plus mais j’te débloque du teh (ouh, ouh)
– Artık sigara içmiyorum ama kilidini açıyorum (ooh, ooh)
Fils de pute, au comico, faut s’taire, j’ai la rage, j’ai grandi sans mon père
– Orospu çocuğu, comico’da çeneni kapatmalısın, öfkem var, babam olmadan büyüdüm.
Donc j’te monte en l’air si tu parles de mon père
– Eğer babamdan bahsediyorsan, havaya çıkacağım.
Avant d’connaître le buzz, moi, j’ai connu l’enfer
– Vızıltıyı bilmeden önce cehennemi biliyordum.
Petit fils de pute, envoie-la moi qu’j’allume lе but
– Küçük orospu çocuğu, bana gönder ki hedefi aydınlatayım.
Génération d’putes où c’est devеnu banal d’envoyer son cul
– Kıçını göndermenin yaygınlaştığı fahişeler kuşağı
Arrête de rapper, t’as pas d’vécu, j’marche partout dans ma ville, j’ai pas besoin d’ta sécu’ (ouh, ouh)
– Rap yapmayı bırak, paran yok, şehrimin her yerine yürüyorum, güvenliğine ihtiyacım yok ‘ (ooh, ooh)
Pour du buzz, t’as cé-su (ouh, ouh)
– Buzz için, sen cé-su (ooh, ooh)
Elle casse les couilles la mu’-mu’
– Taşaklarını kırıyor mu’-mu’
100K, j’fais trembler ta mémé, si tu veux ton tête, viens on rentre dans l’allée
– 100 Bin, büyükanneni sallıyorum, kafanı istiyorsan, hadi koridordan aşağı inelim.
Tu m’croises pas partout, pas dur à m’balader, j’ai commencé l’rap avec mon baladeur
– Beni her yerde geçmiyorsun, etrafta dolaşmak zor değil, yıla walkman’ımla başladım
J’vois la Ford Mondéo rouler à deux à l’heure, millions d’vues mais j’suis toujours au secteur
– Ford Mondeo’nun saatte iki, milyonlarca görüş sürdüğünü görüyorum ama hala sektördeyim
Si il rate, il prend des tartes le guetteur, si il rate, il prend des tartes le guetteur
– Eğer ıskalarsa, turtaları gözetlemeye alır, eğer ıskalarsa, turtaları gözetlemeye alır

C’est pour ceux qui font des poursuites en deux-temps, les petits pètent la dalle, s’partagent les mi-temps
– İki seferlik kovalamaca yapanlar için, küçükler levhayı osurur, yarıları paylaşır
Tu racontes nos vies, t’es un mytho, mes potes font des poussettes en Ovetto
– Hayatımızı anlatırsan, sen bir efsanesin, arkadaşlarım Ovetto’da bebek arabası yapar.
Pour des sous, j’me suis levé tôt, pour les sous, des fois, j’rentrais tard
– Pennies için, erken kalktım, pennies için, bazen eve geç geldim
J’ai des potes en mandat d’dépôt qui tournent depuis des piges, normal que j’dors tard
– Yıllardır çekim yapan para emrinde arkadaşlarım var, geç yatmam normal.
Sur l’terrain, j’ai l’brassard, j’tire les pénaux, les coups francs, imbécile (imbécile)
– Sahada, kol bandım var, penaltıları vuruyorum, serbest vuruşlar, aptal (aptal)
Joue pas le Montana, j’te fais sauter ta mère en un coup d’fil (allô, allô?)
– Montana’yı oynama, anneni bir çırpıda havaya uçuracağım (merhaba, merhaba?)
Sur l’terrain, j’ai l’brassard, j’tire les pénaux, les coups francs, imbécile (imbécile)
– Sahada, kol bandım var, penaltıları vuruyorum, serbest vuruşlar, aptal (aptal)
Joue pas le Montana, j’te fais sauter ta mère en un coup d’fil (allô, allô?)
– Montana’yı oynama, anneni bir çırpıda havaya uçuracağım (merhaba, merhaba?)

C’est l’ahyat, sa mère, tout l’monde, les doigts en l’air
– Bu ahyat, annesi, herkes, havada parmaklar
Pour les ‘decks qui enquêtent, qui font des descentes, qui perquis’ chez ta mère
– Annenin evinde ‘araştıran, baskın yapan, baskın yapan güverteler’ için
C’est l’ahyat, sa mère, tout l’secteur en roue arrière
– Bu ahyat, annesi, tüm arkadan çekişli
Tout l’monde sait qu’c’est un menteur mais lui, il jure quand même la vie d’sa mère
– Herkes onun yalancı olduğunu biliyor ama yine de annesinin hayatına yemin ediyor.

Ça s’prend des dix ans d’prison et ça s’plaint pas (salé, sale)
– Yaklaşık on yıl hapis ve şikayet etmiyor (tuzlu, kirli)
J’ai des millions d’soucis mais j’oublie tout sur le Yamaha (salé, sale)
– Milyonlarca endişem var ama Yamaha hakkındaki her şeyi unutuyorum (tuzlu, kirli).
Ça s’prend des dix ans d’prison et ça s’plaint pas (salé, sale)
– Yaklaşık on yıl hapis ve şikayet etmiyor (tuzlu, kirli)
En bas d’chez moi, ça fait “grr, paw, ra-ta-ta”
– Evimin aşağısında “grr, paw, ra-ta-ta” gibi bir şey var.

Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)
Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)
Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)
Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)

J’suis dans l’bendo, mon poto, réveillé par le bruit des ra-ta-ta (ouh, ra-ta-ta)
– Bendo’dayım dostum, ra-ta-ta’nın sesiyle uyandım (ooh, ra-ta-ta)
Continue, fais du bruit, gesticule, moi je sais que j’te raterais pas (ouh, raterais pas)
– Devam et, biraz ses çıkar, gesticulate, seni özlemeyeceğimi biliyorum (ooh, özlemezdim)
Des milliers d’abonnés, des millions d’vues sur l’net, j’m’y attendais pas (ouh)
– Binlerce abone, internette milyonlarca görüntüleme, bunu beklemiyordum (ooh)
Moi, j’suis toujours le même, si tu fais l’fou, j’peux t’laisser dans un sale état
– Ben, ben hala aynıyım, eğer sevişirsen seni pis bir halde bırakabilirim

Braquage de fourgon, que d’la frappe à fourguer, petite brune aux cheveux longs, une envie d’la fourrer
– Van soygunu, onu itmek için vurdun, uzun saçlı küçük esmer, onu itmek için bir arzu
Posé au quartier, les clients sont full up, si y a les ‘decks, mets la cons’ dans tes couilles
– Mahallede poz verirken, müşteriler doldu, eğer ‘güverteler varsa, çükünü taşaklarına koy’
Ils braillent toute l’année et en vrai, c’est des salopes, y a personne quand il faut sauter dans la foule
– Tüm yıl boyunca bağırıyorlar ve gerçek hayatta fahişeler, kalabalığın içine atlamak zorunda kaldığında kimse yok
Ils braillent toute l’année et en vrai, c’est des salopes, y a personne quand il faut sauter dans la foule
– Tüm yıl boyunca bağırıyorlar ve gerçek hayatta fahişeler, kalabalığın içine atlamak zorunda kaldığında kimse yok
Il est où celui qui fait cracher les douilles? Il est où celui qui veut sortir la mousse?
– Soketleri tüküren nerede? Köpüğü çıkarmak isteyen nerede?
Ramène ton père, il va sucer le 12, ramène ton oncle, il va goûter le 12
– Babanı geri getir, 12’sini emecek, amcanı geri getir, 12’sini tadacak
Ramène ton cousin, ramène ta cous’, ramène les tous, ils vont chanter le blues
– Kuzenini geri getir, boynunu geri getir, hepsini geri getir, blues söyleyecekler

Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)
Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)
Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)
Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)
(Moi j’viendrai tout seul)
– (Ben gelirim)

C’est l’ahyat, sa mère, tout l’monde, les doigts en l’air
– Bu ahyat, annesi, herkes, havada parmaklar
Pour les ‘decks qui enquêtent, qui font des descentes, qui perquis’ chez ta mère
– Annenin evinde ‘araştıran, baskın yapan, baskın yapan güverteler’ için
C’est l’ahyat, sa mère, tout l’secteur en roue arrière
– Bu ahyat, annesi, tüm arkadan çekişli
Tout l’monde sait qu’c’est un menteur mais lui, il jure quand même la vie d’sa mère
– Herkes onun yalancı olduğunu biliyor ama yine de annesinin hayatına yemin ediyor.

Ça s’prend des dix ans d’prison et ça s’plaint pas (salé, sale)
– Yaklaşık on yıl hapis ve şikayet etmiyor (tuzlu, kirli)
J’ai des millions d’soucis mais j’oublie tout sur le Yamaha (salé, sale)
– Milyonlarca endişem var ama Yamaha hakkındaki her şeyi unutuyorum (tuzlu, kirli).
Ça s’prend des dix ans d’prison et ça s’plaint pas (salé, sale)
– Yaklaşık on yıl hapis ve şikayet etmiyor (tuzlu, kirli)
En bas d’chez moi, ça fait “grr, paw, ra-ta-ta”
– Evimin aşağısında “grr, paw, ra-ta-ta” gibi bir şey var.

Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)
Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)
Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)
Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ouh-ouh-ouh)
– Ah-ah-ah-ah-ah-ah (ooh-ooh-ooh)

(HuFel on the beat)
– (HuFel vuruşta)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın