I’m familiar with unrequited
– Karşılıksız’a aşinayım.
I know you got a heart that’s undecided just like mine
– Senin de benimki gibi kararsız bir kalbin olduğunu biliyorum.
It takes its sweet time
– Tatlı zamanını alıyor.
I been tryin’ to dive into the deep end
– Derinlere dalmaya çalışıyordum.
‘Cause I don’t really wanna lose a good friend, but I might
– Çünkü gerçekten iyi bir arkadaşımı kaybetmek istemiyorum ama kaybedebilirim.
Find something divine
– İlahi bir şey bul
It’s electric every time we touch
– Her dokunduğumuzda elektrik oluyor.
I’ve been livin’ for this head rush
– Bu kafa telaşı için yaşıyorum
But sometimes it’s too much
– Ama bazen çok fazla
If we never try
– Eğer hiç denemezsek
How will we know?
– Nereden bileceğiz?
Baby, how far this thing could go
– Bebeğim, bu şey ne kadar ileri gidebilir
Give me a sign
– Bana bir işaret ver.
If I’m on your mind
– Eğer aklındaysam
I don’t wanna fall in love alone
– Yalnız aşık olmak istemiyorum.
I wish that I could tell what you were thinkin’
– Keşke ne düşündüğünü anlayabilseydim.
I hate that I slip up when I’ve been drinkin’, but oh, well
– İçerken hata yapmamdan nefret ediyorum, ama oh, şey
I can’t help myself
– Kendime engel olamıyorum.
I’m gettin’ really tired of this back and forth
– Bundan ileri geri yorulmaya başladım.
Why don’t we just give in to this drivin’ force, I mean
– Neden bu itici güce boyun eğmiyoruz, yani
There’s somethin’ between us
– Aramızda bir şey var
It’s electric every time we touch
– Her dokunduğumuzda elektrik oluyor.
I’ve been livin’ for this head rush
– Bu kafa telaşı için yaşıyorum
But sometimes it’s too much
– Ama bazen çok fazla
If we never try
– Eğer hiç denemezsek
How will we know?
– Nereden bileceğiz?
Baby, how far this thing could go
– Bebeğim, bu şey ne kadar ileri gidebilir
Give me a sign
– Bana bir işaret ver.
If I’m on your mind (do you mind a chair on my mind?)
– Eğer aklındaysam (aklımdaki bir sandalyenin sakıncası var mı?)
I don’t want to fall in love alone (I don’t wanna fall in love alone)
– Yalnız aşık olmak istemiyorum (yalnız aşık olmak istemiyorum)
If we never try (I don’t want to fall in love alone)
– Eğer asla denemezsek (yalnız aşık olmak istemiyorum)
How will we know? (Oh, yeah)
– Nereden bileceğiz? (Oh, evet)
Baby, how far this thing could go (just how far this thing will go)
– Bebeğim, bu şey ne kadar ileri gidebilir (bu şey ne kadar ileri gidecek)
Give me a sign (give me a sign, a sign)
– Bana bir işaret ver (bana bir işaret ver, bir işaret ver)
If I’m on your mind
– Eğer aklındaysam
I don’t wanna fall in love alone
– Yalnız aşık olmak istemiyorum.
Ooh…
– Ooh…
Fall, I don’t wanna fall
– Düş, düşmek istemiyorum.
I don’t wanna fall in love alone (get a seat here, girl, right here, next to me)
– Yalnız aşık olmak istemiyorum (buraya otur kızım, tam burada, yanımda)
Fall, I don’t wanna fall (next to me, next to me)
– Düşmek, düşmek istemiyorum (yanımda, yanımda)
I don’t wanna fall in love alone (I don’t wanna live without you, baby, anymore)
– Yalnız aşık olmak istemiyorum (sensiz yaşamak istemiyorum bebeğim, artık)
Fall, I don’t wanna fall (anymore)
– Düşmek, düşmek istemiyorum (artık)
I don’t wanna fall in love alone (I-I-I can’t be alone)
– Yalnız aşık olmak istemiyorum (yalnız olamam)
Fall, I don’t wanna fall
– Düş, düşmek istemiyorum.
I don’t wanna fall in love alone
– Yalnız aşık olmak istemiyorum.

Stacey Ryan – Fall In Love Alone İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.