Summer Walker & NO1-NOAH – White Tee İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

CrackGod made it
– CrackGod yaptı

Treat me like white tees (Treat me like white tees)
– Bana beyaz tees gibi davran (bana beyaz tees gibi davran)
Don’t get me dirty (Don’t get me dirty)
– Beni kirletme (beni kirletme)
Love, love, love on me (Love, love, love on me)
– Aşk, aşk, bana aşk (Aşk, aşk, bana aşk)
Love on, love on me (Love on, love on me)
– Aşk, beni (Aşk aşk bana aşk )
She cannot come with (She cannot come with)
– O ile gelemez (o ile gelemez)
I just gotta dip (I just gotta dip)
– Sadece dalmalıyım (sadece dalmalıyım)
Level up with me (Level up with me)
– Benimle seviye atla (benimle seviye atla)
If you f– with me (If you f– with me)
– Eğer f – benimle (Eğer F-benimle)

Oh (Oh, oh, oh, oh, oh)
– Oh (Oh, oh, oh, oh, oh)
Yeah, I’m that n– from the O-2 (Yeah, I’m that n– from the O)
– Evet, ben O n-O-2’den (Evet, ben o n-O’dan)
I’m the one that they ain’t never told (They ain’t never told)
– Ben asla söylemedikleri kişiyim (asla söylemediler)
You could catch the breeze, but it’s cold (Breeze, but it’s cold)
– Esintiyi yakalayabilirsin, ama soğuk (Esinti, ama soğuk)
You could come with me but I don’t know (Me, but I don’t know)
– Benimle gelebilirsin ama bilmiyorum (ben, ama bilmiyorum)

Big cappin’ if you say that you didn’t love me
– Eğer beni sevmediğini söylersen büyük cappin’
Little b–, you know I’m lovely, I’m that n– from the O-2
– Küçük b -, biliyorsun ben güzelim, ben o-2’den n –
I know that you f– sayin’ that you hate me
– Benden nefret ettiğini söylediğini biliyorum.
But you really do not hate me
– Ama gerçekten benden nefret etmiyorsun.
In reality they love you (They love, you)
– Gerçekte seni seviyorlar (seni seviyorlar)

Treat me like white tees
– Bana beyaz tees gibi davran
Don’t get me dirty
– Beni kirletme.
Love on, love on me (Yeah)
– Aşk devam ediyor, aşk devam ediyor (Evet)
When we in the V (When we in the V)
– Ne zaman biz V (ne zaman biz V)
Jump on, jump on me (Jump on, jump on me)
– Atla, bana atla (atla, bana atla)
F– on, f– on me (F– on, f– on me)
– F-on, F-on me (F-on, F-on me)
Yeah (Yeah)
– Evet (Evet)

Mess up your white tee
– Beyaz tişörtünü mahvet
I’ll do you dirty, yeah
– Seni kirleteceğim, Evet
Wish you could f– on me (Yeah, yeah)
– Keşke f – bana (Evet, Evet)
Love on, love on me, but I’ll take your money (Oh)
– Aşk devam ediyor, aşk devam ediyor, ama paranı alacağım (Oh)
I bet you wanna come with me (Oh, oh)
– Bahse girerim benimle gelmek istiyorsun (Oh, oh)
I bet you wanna cum on me, oh (Oh, yeah, yeah, yeah)
– Bahse girerim bana boşalmak istiyorsun, oh (Oh, evet, evet, evet)
I got you feelin’ so funny (Oh, yeah)
– Seni çok komik hissediyorum (Oh, evet)
Feelin’, feelin’ free
– Hissediyorum, özgür hissediyorum
Throw it all on me, yeah
– Hepsini üzerime at, Evet

Treat me like white tees
– Bana beyaz tees gibi davran
Don’t get me dirty (Yeah, yeah, yeah-yeah, yeah, yeah)
– Beni kirletme (Evet, Evet, Evet-Evet, Evet, Evet)
Love on, love on me (Love, love, love, yeah, oh)
– Aşk, aşk, aşk, Evet, oh)
When we in the V
– Ne zaman biz V
Jump on, jump on me (Yeah, yeah, yeah-yeah, yeah, yeah)
– Atla, bana atla (Evet, Evet, Evet-Evet, Evet, Evet)
F– on, f– on me (Oh, oh, ooh woah)
– F-on, F-on me (Oh, oh, ooh woah)
Yeah
– Evet

N–, you know that I’m mental, lil’ b– from the A
– N–, biliyorsun ben aklım başımda, lil ‘ B — A’dan
You know that you love how I move, you love my lil’ waist
– Nasıl hareket ettiğimi sevdiğini biliyorsun, küçük belimi seviyorsun
You love all that sh– that I say (Say)
– Diyorum (sh– söylediğin bütün aşk )
Love it when I call you bae (Bae)
– BAE (Bae) seni aradığımda seviyorum)
I throw my lil’ fist
– Küçük yumruğumu fırlatıyorum
I talk my lil’ sh– and I always be gettin’ my way, hey, hey
– Ben kendi lil ‘ sh konuşmak – ve ben her zaman yolumu alıyorum, hey, hey
You know what it is and you know what it ain’t, ayy, ayy (Woah oh)
– Ne olduğunu biliyorsun ve ne olmadığını biliyorsun, ayy, ayy (Woah oh)
Them ugly-ass h– that be callin’ your phone
– Onları çirkin h– öyle diyeceği için telefonunuzu olmak
Can get out my way, ayy (Oh, yeah, yeah)
– Yolumdan çıkabilirim, ayy (Oh, evet, evet)

Doin’ the things that I never will know (Oh, no, no)
– Asla bilemeyeceğim şeyleri yapmak (Oh, hayır, hayır)
Middle of summer my n– is cold (Yeah, yeah)
– Yaz ortasında benim n-soğuk (Evet, Evet)
We don’t, we don’t break the code
– Hayır, şifreyi kırmayız.
We, we just make the code
– Biz, biz sadece kod yapmak
F– ’em, we don’t bait the hoes
– F — ‘ em, biz çapaları yemlemeyiz
F– it, I’ma take a dose
– F–, bir doz alın, umurumda değil
Take a dose (Take a dose)
– Bir doz al (bir doz Al)
Take a dose
– Bir doz al

Treat me like white tees
– Bana beyaz tees gibi davran
Don’t get me dirty
– Beni kirletme.
Love, love, love on me (On me)
– Aşk, aşk, bana aşk (bana)
She cannot come with (No)
– Gel birlikte edemez (Hayır)
I just gotta dip
– Sadece dalmalıyım.
Level up with me (On me, yeah, yeah)
– Benimle seviye atla (bana, Evet, Evet)
If you f– with me
– Eğer benimle …

Oh (Oh, oh, oh, oh, oh)
– Oh (Oh, oh, oh, oh, oh)
Yeah, I’m that n– from the O (Oh, woah, woah)
– Evet, ben o-O’dan (oh, woah, woah)
I’m the one that they ain’t never told
– Hiç söylemedikleri tek kişi benim.
You could catch the breeze, but it’s cold (Cold, baby)
– Esintiyi yakalayabilirsin, ama soğuk (soğuk, bebeğim)
You could come with me, but I don’t know
– Benimle gelebilirsin, ama bilmiyorum
Lovin’ on me, baby, yeah
– Beni seviyorsun bebeğim, Evet
Yeah, oh
– Evet, oh




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın