The 1975 – Nothing Revealed / Everything Denied İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Life feels like a lie, I need something to be true
– Hayat yalan gibi geliyor, doğru olması için bir şeye ihtiyacım var
Is there anybody out there?
– Orada birileri var mı?
Life feels like there’s something missing, maybe it’s you
– Hayat bir şeylerin eksik olduğunu hissediyor, belki de sensin
Is there anybody out there?
– Orada birileri var mı?

I never fucked in a car, I was lying
– Arabada hiç sikişmedim, yalan söylüyordum.
I do it on my bed, lying down, not trying
– Bunu yatağımda yapıyorum, uzanıyorum, denemiyorum
Apathy for me is an issue, you see
– Benim için ilgisizlik bir sorun, görüyorsun
I just talk about the things upsetting me
– Sadece beni üzen şeylerden bahsediyorum.
And I get somewhere, I don’t like it
– Ve bir yere varıyorum, hoşuma gitmiyor
Get somewhere, change my mind, eh
– Bir yere git, fikrimi değiştir, ha
Get somewhere but don’t find it
– Bir yere git ama onu bulma
I don’t find what I’m looking for
– Ben aradığım şeyi bulamıyorum

Yes, and if they catch you slippin’
– Evet, ve eğer seni kayarken yakalarlarsa
Trippin’ over you, slippin’, they’re not listening
– Sana takılıyorlar, kayıyorlar, dinlemiyorlar
They’re goin’ over how they think you should be livin’
– Senin nasıl yaşaman gerektiğini düşündüklerinin üzerinden geçiyorlar.
That’s life, kind of, maybe take some time off
– Hayat böyle, belki biraz ara verebiliriz.
You can’t even deny, love, setting it right
– Bunu inkar, sevgi, doğru ayarı bile
Because if nothing is revealed, everything denied
– Eğer bir şey yoksa ortaya çünkü, her şeyi inkar etti
Learn about yourself before you talk it
– Konuşmadan önce kendiniz hakkında bilgi edinin
They need to see you walk it
– Seni yürürken görmeleri gerek.
You don’t fuck with your poor fans
– Zavallı hayranlarınla dalga geçmiyorsun.
You meet the rich ones to expand your floor plans
– Kat planlarınızı genişletmek için zenginlerle tanışıyorsunuz.

You can’t figure out a heart, you were lying
– Bir kalbi çözemiyorsun, yalan söylüyordun.
You’re doin’ in my head with your non-stop trying
– Durmadan çabalamanla kafamın içindesin.
Never gettin’ sleep and forgettin’ to eat
– Asla uyumamak ve yemek yemeyi unutmak
I pretend that all these things agree with me
– Bütün bunlar benimle aynı fikirdeymiş gibi davranıyorum.
And I get somewhere, I don’t like it
– Ve bir yere varıyorum, hoşuma gitmiyor
Get somewhere, change my mind, eh
– Bir yere git, fikrimi değiştir, ha
Get somewhere but don’t find it (Find it, find it, find it)
– Bir yere git ama onu bulma (Bul, bul, bul)
I don’t find what I’m looking for
– Ben aradığım şeyi bulamıyorum

Life feels like a lie, I need something to be true
– Hayat yalan gibi geliyor, doğru olması için bir şeye ihtiyacım var
Is there anybody out there?
– Orada birileri var mı?
Life feels like there’s something missing, maybe it’s you
– Hayat bir şeylerin eksik olduğunu hissediyor, belki de sensin
Is there anybody out there?
– Orada birileri var mı?

Life feels like a lie, I need something to be true
– Hayat yalan gibi geliyor, doğru olması için bir şeye ihtiyacım var
Is there anybody out there?
– Orada birileri var mı?
Life feels like there’s something missing, maybe it’s you
– Hayat bir şeylerin eksik olduğunu hissediyor, belki de sensin
Is there anybody out there? (Out there)
– Orada birileri var mı? (Ortalıkta)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın