The 1975 – Part Of The Band İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

She was part of the Air Force, I was part of the band
– O Hava Kuvvetleri’nin bir parçasıydı, ben de grubun bir parçasıydım.
I always used to bust into her hand
– Her zaman onun eline düşerdim.
In my, my, my imagination
– Benim, benim, benim hayal gücümde
I was living my best life, living with my parents
– En iyi hayatımı yaşıyordum, ailemle yaşıyordum.
Way before the paying penance and verbal propellants
– Kefaret ve sözlü iticilerin ödenmesinden çok önce
And my, my, my cancellations, hm, yeah
– Ve benim, benim, iptallerim, hm, evet

And I fell in love with a boy, it was kinda lame
– Ve bir çocuğa aşık oldum, biraz topaldı.
I was Rimbaud and he was Paul Verlaine
– Ben Rimbaud’dum, o da Paul Verlaine’di.
In my, my, my imagination
– Benim, benim, benim hayal gücümde
So many cringes in the heroin binges
– Eroin iğnelerinde çok fazla buruşukluk var.
I was coming off the hinges, living on the fringes
– Menteşelerden çıkıyordum, saçaklarda yaşıyordum.
Of my, my, my imagination, oh, yeah
– Benim, benim, hayal gücümün, oh, evet

Enough about me now
– Benden bu kadar artık
“You gotta talk about the people, baby”
– “İnsanlar hakkında konuşmalısın bebeğim”
(But that’s kind of the idea)
– (Ama bu bir çeşit fikir)

At home, somewhere I don’t like
– Evde, sevmediğim bir yerde
Eating stuff off of motorbikes
– Motosikletlerden bir şeyler yemek
Coming to her lookalikes
– Onun benzerlerine geliyor
I can’t get the language right
– Dili doğru anlayamıyorum.
Just tell me what’s unladylike
– Bana neye benzemediğini söyle.

I know some “Vaccinista tote bag chic baristas”
– Bazı “Vaccinista tote çanta şık baristaları” biliyorum.
Sitting in east on their communista keisters
– Doğu communista keisters üzerine oturmuş,
Writing about their ejaculations
– Boşalmaları hakkında yazmak
I like my men like I like my coffee
– Adamlarımı kahvemi sevdiğim gibi severim.
Full of soy milk and so sweet, it won’t offend anybody
– Soya sütü dolu ve çok tatlı, kimseyi rahatsız etmeyecek
Whilst staining the pages of the nation, oh, yeah
– Ulusun sayfalarını boyarken, oh, evet

A Xanax and a Newport
– Bir Xanax ve bir Newport
“Well, I take care of my kids,” she said
– “Ben çocuklarıma bakarım” dedi.

The worst inside of us begets
– İçimizdeki en kötü şey başlıyor
That feeling on the internet
– İnternette bu duygu
It’s like someone intended it
– Sanki biri niyet etmiş gibi.
(Like advertising cigarettes)
– (Reklam sigaraları gibi)
A diamond in the rough begets
– Kaba bir elmas doğurur
The diamond with a scruff you get
– Bir scruff ile elmas olsun

Am I ironically woke? The butt of my joke?
– İronik olarak mı uyandım? Şakamın kıçı mı?
Or am I just some post-coke, average, skinny bloke?
– Yoksa ben sadece kokain sonrası, ortalama, sıska bir herif miyim?
Calling his ego imagination
– Egosunu hayal gücü olarak adlandırmak
I’ve not picked up that in a thousand four hundred days
– Bunu bin dört yüz gündür almadım.
And nine hours and sixteen minutes, babe
– Ve dokuz saat on altı dakika bebeğim
It’s kind of my daily iteration
– Bu benim günlük yinelemem gibi bir şey




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın