The Beautiful South – A Little Time İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

I need a little time
– Biraz zamana ihtiyacım var
To think it over
– Düşünmek için
I need a little space
– Biraz ara vermem lazım
Just on my own
– Sadece kendi başıma
I need a little time
– Biraz zamana ihtiyacım var
To find my freedom
– Özgürlüğümü bulmak için
I need a little…
– Biraz ihtiyacım var…

Funny how quick the milk turns sour
– Sütün ne kadar çabuk ekşimesi komik
Isn’t it, isn’t it?
– Değil mi, değil mi?
Your face has been looking like that for hours
– Yüzün saatlerdir öyle görünüyor.
Hasn’t it, hasn’t it?
– Değil mi, değil mi?

Promises, promises turn to dust
– Vaatler, vaatler toza dönüşüyor
Wedding bells just turn to rust
– Düğün çanları sadece paslanmaya başlar
Trust into mistrust
– Güvensizliğe güven

I need a little room
– Küçük bir odaya ihtiyacım var
To find myself
– Kendimi bulmak için
I need a little space
– Biraz ara vermem lazım
To work it out
– Dışarıda çalışmak
I need a little room
– Küçük bir odaya ihtiyacım var
All alone
– Kimsesiz
I need a little…
– Biraz ihtiyacım var…

You need a little room for your big head
– Koca kafan için küçük bir odaya ihtiyacın var.
Don’t you, don’t you?
– Değil mi, değil mi?
You need a little space for a thousand beds
– Bin yatak için biraz alana ihtiyacın var.
Won’t you, won’t you?
– Değil mi, değil mi?

Lips that promise, fear the worst
– Söz veren dudaklar, en kötüsünden korkar
Tongue so sharp, the bubble burst
– Dil çok keskin, kabarcık patladı
Just into unjust
– Sadece adaletsizliğe

I’ve had a little time
– Biraz zaman geçirdim
To find the truth
– Gerçeği bulmak için
Now I’ve had a little room
– Şimdi küçük bir odam oldu.
To check what’s wrong
– Neyin yanlış olduğunu kontrol etmek için
I’ve had a little time
– Biraz zaman geçirdim
And I still love you
– Ve seni hala seviyorum
I’ve had a little…
– Biraz içtim…

You had a little time and you had a little fun
– Biraz zaman geçirdin ve biraz eğlendin.
Didn’t you, didn’t you?
– Değil mi, değil mi?
While you had yours do you think I had none?
– Senin varken hiçbiri yoktu sence?
Do you, do you?
– Sen yapar mıydın?

The freedom that you wanted bad
– Kötü istediğin özgürlük
Is yours for good
– İyi olur senin için
I hope you’re glad
– Umarım mutlusundur
Sad into unsad
– Unsad içine üzgün

I had a little time
– Biraz vaktim vardı
To think it over
– Düşünmek için
Had a little room
– Küçük bir oda vardı
To work it out
– Dışarıda çalışmak
I found a little courage
– Biraz cesaret buldum.
To call it off
– İptal

I’ve had a little time
– Biraz zaman geçirdim
I’ve had a little time
– Biraz zaman geçirdim
I’ve had a little time
– Biraz zaman geçirdim
I’ve had a little time
– Biraz zaman geçirdim




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın