The Heavy – The Apology İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Take it back like you know I want you to
– Geri al, sanki istediğini biliyormuşsun gibi.
I’m hearing what I know you don’t see that it’s on you
– Senin üzerinde olduğunu göremediğini bildiğim şeyi duyuyorum.
So I guess you think this means that I love you
– Sanırım bunun seni sevdiğim anlamına geldiğini düşünüyorsun.

But somethings that you say fuck with my day like bad news
– Ama günümü sikeyim dediğin şeyler kötü haber gibi

You made me sorry
– Beni üzdün
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)
Admit you’re wrong
– Yanıldığını kabul et
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)
Oh, [?] down on your knees
– Oh, [? diz çök ]
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)
Beg and plead for forgiveness
– Yalvarın ve af dileyin
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)

So I guess you think this means that I hate you
– Sanırım bunun senden nefret ettiğim anlamına geldiğini düşünüyorsun.
I couldn’t hate you but I’m waiting for some hurts upon you
– Senden nefret edemezdim ama senin için bazı acılar bekliyorum.
Like [?]
– Gibi?]
All is said and done when there’s nothing wrong, but I know your words, and you’re cruel
– Yanlış bir şey olmadığında her şey söylenir ve yapılır, ama sözlerini biliyorum ve sen acımasızsın
Always stick together when you’re breaking fool
– Aptallığı bozarken hep bir arada kal.

Until you’re sorry
– Pişman olana kadar
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)
Admit you’re wrong
– Yanıldığını kabul et
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)
Oh, [?] down on your knees
– Oh, [? diz çök ]
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)
Beg and plead for forgiveness
– Yalvarın ve af dileyin
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)

Just say sorry
– Sadece özür dile.
Then why don’t you say it?
– O zaman neden söylemiyorsun?
When I said forever, I meant that
– Sonsuza kadar dediğimde, bunu kastetmiştim.
There’s more to your story
– Hikayenin daha fazlası var
So why are you sad?
– Peki neden üzgünsün?
When you’re ever wrong, don’t you walk with that
– Yanıldığın zaman, bununla yürümez misin?
Don’t you fuck with that
– Sakın bununla uğraşma.

You made me sorry
– Beni üzdün
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)
Admit you’re wrong
– Yanıldığını kabul et
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)
Oh, [?] down on your knees
– Oh, [? diz çök ]
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)
Beg and plead for forgiveness
– Yalvarın ve af dileyin
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)

But that don’t make it
– Ama bu başaramaz.
(But that don’t make it)
– (Ama bu başaramaz)
(But that don’t make it)
– (Ama bu başaramaz)
(But that don’t make it)
– (Ama bu başaramaz)
(But that don’t make it alright)
– (Ama bu iyi yapmaz)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın