We done a lot of living
– Yaşayacak çok şey yaptık
We working overtime
– Fazla mesai çalışıyoruz
Don’t need another million
– Bir milyona daha ihtiyacım yok.
You got that goldmine
– Altın madeni sende.
I love the way you’re livin’
– Yaşama şeklini seviyorum.
‘Cause you so genuine
– Çünkü sen çok samimisin.
You got that something special
– Sende özel bir şey var.
Didn’t you know?
– Bilmiyor muydun?
I just need you, you, you
– Sadece sana ihtiyacım var, sana, sana
Met you when I was a lil’ nappy head boy
– Seninle küçük bir bez kafa çocuğuyken tanışmıştık.
And I never put down my alto saxophone, yeah
– Ve alto saksafonumu hiç bırakmadım, evet
Buckjumpin’ down on the boulevard
– Buckjumpin Bulvarı üzerinde’ aşağı
I couldn’t wait to blow my own horn (woo!)
– Kendi boynuzumu üflemek için sabırsızlanıyordum (woo!)
It ain’t wrong for you to play along
– Birlikte oynaman yanlış değil.
Playing this song ’til you die, come on, come on
– Ölene kadar bu şarkıyı çalmak, hadi, hadi
In this world with a lot of problems
– Bu dünyada çok fazla sorun var
All we need is a little loving
– Tek ihtiyacımız olan biraz sevgi dolu olmak.
Thank you, thank you, oh, you make me
– Teşekkür ederim, teşekkür ederim, oh, beni sen yaptın
Thank you, thank you for your love
– Teşekkürler, sevginiz için teşekkürler
We done a lot of living
– Yaşayacak çok şey yaptık
We working overtime
– Fazla mesai çalışıyoruz
Don’t need another million
– Bir milyona daha ihtiyacım yok.
You got that goldmine
– Altın madeni sende.
I love the way you’re livin’ (hey)
– Yaşama şeklini seviyorum (hey)
‘Cause you’re so genuine (genuine)
– ‘Ne kadar dürüst olduğun için (orijinal)
You got that something special
– Sende özel bir şey var.
Didn’t you know?
– Bilmiyor muydun?
I just need you, you, you (come on, now!)
– Sadece sana ihtiyacım var, sen, sen (hadi, şimdi!)
Met you when I was a lil’ country boy
– Küçük bir köy çocuğuyken tanışmıştık.
And I never put down that pork chop and salt
– Ve o domuz pirzolasını ve tuzu asla bırakmadım.
Then we fell in love on the boulevard
– Sonra bulvarda aşık olduk.
If you was Jenny, I guess I was Forrest (run!)
– Eğer Jenny olsaydın, sanırım ben Forrest’tim (koş!)
Nah, it ain’t wrong for you to sing along
– Hayır, şarkı söylemen yanlış değil.
Singing this song ’til you die
– Ölene kadar bu şarkıyı söylemek
In this world with a lot of problems
– Bu dünyada çok fazla sorun var
All we need is a little loving
– Tek ihtiyacımız olan biraz sevgi dolu olmak.
Thank you, thank you, oh, you make me
– Teşekkür ederim, teşekkür ederim, oh, beni sen yaptın
Thank you, thank you for your love
– Teşekkürler, sevginiz için teşekkürler
(Hey!)
– (Hey!)
(Play that thang!)
– (Bu thang’ı çal!)
(You don’t know)
– (Bilmiyor musun)
(That’s alright!)
– (Sorun değil!)
We done a lot of living (whole lotta)
– Çok yaşadık (whole lotta)
We working overtime (overtime)
– Fazla mesai yapıyoruz (fazla mesai)
Don’t need another million
– Bir milyona daha ihtiyacım yok.
You got that goldmine (goldmine)
– Altın madeni aldın (altın madeni)
I love the way you’re livin’
– Yaşama şeklini seviyorum.
‘Cause you’re so genuine (genuine)
– ‘Ne kadar dürüst olduğun için (orijinal)
You got that something special
– Sende özel bir şey var.
Didn’t you know?
– Bilmiyor muydun?
I just need you, you, you
– Sadece sana ihtiyacım var, sana, sana
I need you, you, you, you, you, you, you
– Sen, sen, sen, sen, sen, sen lazım, sana

Jon Batiste – I NEED YOU 英語 歌詞 土耳其 翻譯
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.