If you dance I’ll dance – Sen dans edersen ben dans ederim And if you don’t I’ll dance anyway – Ve eğer yapmazsan yine de dans edeceğim Give peace a chance – Barışa bir şans ver Let the fear you have fall away – Sahip olduğun korkunun düşmesine izin ver
I’ve got my eye on you – Gözüm sende I’ve got my eye on you – Gözüm sende
Say yes to heaven – Cennete evet de Say yes to me – Bana evet de Say yes to heaven – Cennete evet de Say yes to me – Bana evet de
If you go I’ll stay – Eğer gidersen kalacağım. You come back I’ll be right here – Geri gel, hemen geliyorum. Like a barge at sea – Denizde bir mavna gibi In the storm I stay clear – Fırtınada temiz kalıyorum
‘Cause I’ve got my mind on you – Çünkü aklım sende I’ve got my mind on you – Aklım sende
Say yes to heaven – Cennete evet de Say yes to me – Bana evet de Say yes to heaven – Cennete evet de Say yes to me – Bana evet de
If you dance I’ll dance – Sen dans edersen ben dans ederim I’ll put my red dress on again – Kırmızı elbisemi tekrar giyeceğim. And if you fight I’ll fight – Sen savaşırsan ben de savaşırım. It doesn’t matter, now it’s all gone – Önemli değil, şimdi hepsi gitti
I’ve got my mind on you – Aklım sende I’ve got my mind on you – Aklım sende
Say yes to heaven – Cennete evet de Say yes to me – Bana evet de Say yes to heaven – Cennete evet de Say yes to me – Bana evet de
I’ve got my eye on you – Gözüm sende I’ve got my eye on you – Gözüm sende I’ve got my eye on you – Gözüm sende I’ve got my mind on you – Aklım sende
You’re the one that – Bunu yapan sensin. I’ve been looking for – Aradığım şey buydu. Good hearted – İyi kalpli Cute and beautiful – Sevimli ve güzel
I can’t take my eyes off you – Gözlerimi senden alamıyorum. Cuz you’re the reason – Çünkü sebep sensin That I think I’m falling – Düştüğümü düşünüyorum
In love with you – Sana aşığım In love with you – Sana aşığım In love with you – Sana aşığım In love with you – Sana aşığım
Girl I can be your sunshine – Kızım senin güneşin olabilirim You can be my blue sky – Sen benim mavi gökyüzüm olabilirsin I’m falling for your brown eyes – Kahverengi gözlerine aşık oluyorum Easy going my type – Sakin ol benim tipim I like your imperfection – Kusurunu beğendim I like our crazy laughter – Çılgın kahkahalarımızı seviyorum I like my world better – Dünyamı daha çok seviyorum When I’m here with you – Seninleyken buradayım
That’s why I like you – Bu yüzden senden hoşlanıyorum. That’s why I like you – Bu yüzden senden hoşlanıyorum. That’s why I like you – Bu yüzden senden hoşlanıyorum. That’s why I like you – Bu yüzden senden hoşlanıyorum. That’s why I like you – Bu yüzden senden hoşlanıyorum.
You’re the one that – Bunu yapan sensin. I’ve been looking for – Aradığım şey buydu. Good hearted – İyi kalpli Cute and beautiful – Sevimli ve güzel
I can’t take my eyes off you – Gözlerimi senden alamıyorum. Cuz you’re the reason – Çünkü sebep sensin That I think I’m falling – Düştüğümü düşünüyorum
In love with you – Sana aşığım In love with you – Sana aşığım In love with you – Sana aşığım In love with you – Sana aşığım
Girl I can be your sunshine – Kızım senin güneşin olabilirim You can be my blue sky – Sen benim mavi gökyüzüm olabilirsin I’m falling for your brown eyes – Kahverengi gözlerine aşık oluyorum Easy going my type – Sakin ol benim tipim I like your imperfection – Kusurunu beğendim I like our crazy laughter – Çılgın kahkahalarımızı seviyorum I like my world better – Dünyamı daha çok seviyorum When I’m here with you – Seninleyken buradayım
That’s why I like you – Bu yüzden senden hoşlanıyorum. That’s why I like you – Bu yüzden senden hoşlanıyorum. That’s why I like you – Bu yüzden senden hoşlanıyorum. That’s why I like you – Bu yüzden senden hoşlanıyorum. That’s why I like you – Bu yüzden senden hoşlanıyorum.
Girl I can be your sunshine – Kızım senin güneşin olabilirim You can be my blue sky – Sen benim mavi gökyüzüm olabilirsin I’m falling for your brown eyes – Kahverengi gözlerine aşık oluyorum Easy going my type – Sakin ol benim tipim I like your imperfection – Kusurunu beğendim I like our crazy laughter – Çılgın kahkahalarımızı seviyorum I like my world better – Dünyamı daha çok seviyorum When I’m here with you – Seninleyken buradayım
That’s why I like you – Bu yüzden senden hoşlanıyorum.
И падали хлопья по ветру – Rüzgarda mısır gevreği düştü Пускаем мы мысли по проводам – Teller üzerinde düşünmemize izin veriyoruz Я так хотел выключить, выкинуть сердце – Kapatmayı, kalbimi atmayı o kadar çok istiyordum ki Что сломано пополам – Yarı yarıya kırılan nedir Обветренные губы целую – Yaralanan dudakları öpüyorum Прикасаюсь к твоим губам – Dudaklarına dokunuyorum Наверное, я больше не нужен – Sanırım artık bana ihtiyacım yok Не нужен чужим рукам – Başkalarının ellerine gerek yok
Между нами огонь – Aramızda ateş var Между нами есть сцена – Aramızda bir sahne var Глухой телефон – Sağır telefon Между нами что-то больше, чем дело – Aramızda bir ilişkiden daha fazlası var Мне холодно порой – Bazen üşüyorum Я пытаюсь согреться твоими глазами – Gözlerinle ısınmaya çalışıyorum Я думал, я твой – Senin olduğumu sanıyordum Но ты держишь меня – Ama sen beni tutuyorsun Чужыми руками – Başkalarının elleriyle Так кто же мы? Хватит лечить, ма – Peki biz kimiz? Tedaviyi bırak anne И что же ты скажешь теперь мне? – Şimdi bana ne diyeceksin? Я так и не смог накопить – Hiç biriktiremedim На твою верность, достоинство, честь – Sadakatine, haysiyetine, onuruna Чувство любовь мы не знаем – Aşk duygusunu bilmiyoruz Что-то режет, как кухонный нож – Bir şey mutfak bıçağı gibi kesiyor И что же может спасти нас? – Peki bizi ne kurtarabilir? Когда не падает не снег и не дождь? – Ne zaman kar yağmaz ne de yağmur yağmaz?
И падали хлопья по ветру – Rüzgarda mısır gevreği düştü Пускаем мы мысли по проводам – Teller üzerinde düşünmemize izin veriyoruz Я так хотел выключить, выкинуть сердце – Kapatmayı, kalbimi atmayı o kadar çok istiyordum ki Что сломано пополам – Yarı yarıya kırılan nedir Обветренные губы целую – Yaralanan dudakları öpüyorum Прикасаюсь к твоим губам – Dudaklarına dokunuyorum Наверное, я больше не нужен – Sanırım artık bana ihtiyacım yok Не нужен чужим рукам – Başkalarının ellerine gerek yok
И падали хлопья по ветру – Rüzgarda mısır gevreği düştü Пускаем мы мысли по проводам – Teller üzerinde düşünmemize izin veriyoruz Я так хотел выключить, выкинуть сердце – Kapatmayı, kalbimi atmayı o kadar çok istiyordum ki Что сломано пополам – Yarı yarıya kırılan nedir Обветренные губы целую – Yaralanan dudakları öpüyorum Прикасаюсь к твоим губам – Dudaklarına dokunuyorum Наверное, я больше не нужен – Sanırım artık bana ihtiyacım yok Не нужен чужим рукам – Başkalarının ellerine gerek yok
Мы так талантливо друг друга потеряли – Birbirimizi çok yetenekli bir şekilde kaybettik
Я в Москве, а ты в Италии – все остальное детали – Ben Moskova’dayım ve sen İtalya’dasın – diğer tüm detaylar Ты так хотела дорогие часики, шмотки, Бали – Pahalı saatler, kıyafetler, Bali için çok istedin Такие, как я тебе этого не дали – Benim gibi insanlar sana bunu vermediler
Но снег растает, зима пройдет – Ama kar erir, kış geçer Наша любовь никогда не умрет – Aşkımız asla ölmeyecek Я замерзаю и сердце как лед – Donuyorum ve kalbim buz gibi donuyor Снег растает, зима пройдет – Kar erir, kış geçer Ты мне напишешь, что жить не хочу – Bana yaşamak istemediğimi yazacaksın Закрыв глаза, я опять закричу – Gözlerimi kapattığımda tekrar çığlık atacağım
И падали хлопья по ветру – Rüzgarda mısır gevreği düştü Пускаем мы мысли по проводам – Teller üzerinde düşünmemize izin veriyoruz Я так хотел выключить, выкинуть сердце – Kapatmayı, kalbimi atmayı o kadar çok istiyordum ki Что сломано пополам – Yarı yarıya kırılan nedir Обветренные губы целую – Yaralanan dudakları öpüyorum Прикасаюсь к твоим губам – Dudaklarına dokunuyorum Наверное, я больше не нужен – Sanırım artık bana ihtiyacım yok Не нужен чужим рукам – Başkalarının ellerine gerek yok
И падали хлопья по ветру – Rüzgarda mısır gevreği düştü Пускаем мы мысли по проводам – Teller üzerinde düşünmemize izin veriyoruz
Обветренные губы целую – Yaralanan dudakları öpüyorum Наверное, я больше не нужен – Sanırım artık bana ihtiyacım yok
Явно сегодня твоя темнота – Görünüşe göre bugün senin karanlığın Накрывает забвение – Unutmayı örter Я в тумане, где кобра черная – Kobra’nın siyah olduğu bir sisin içindeyim Мне играет на флейте – Bana flüt çalıyor Яд в голове, сердце в кандалах – Kafamdaki zehir, kalp zincirli Я невольный твой пленник – Ben senin istemsiz esirinim Потерян в заклинаниях ведьмы – Cadı büyülerinde kayboldu
Твоя ядовитая Джадуа – Senin zehirli Jadua’nız
Твоя ядовитая Джадуа – Senin zehirli Jadua’nız
В твоих волосах запах колдовства – Saçında büyü kokusu var Ты вошла в азарт снова – Yine heyecanlandın Чары написав кровью на узлах – Büyü düğümlere kanla yazarak Шепот вяжет оковы – Fısıltılar zincirlerini örüyor
Дикий опиат кинет в океан – Vahşi bir afyon okyanusa fırlayacak На закате багровом – Kızıl gün batımında Играешь хладнокровно – Soğukkanlılıkla oynuyorsun Приворотной любовью – Aşk büyüsü aşkı
Se desse, eu desficava com você – Öyle olsaydı, seni kirletirdim. Se desse, eu desficava com você – Öyle olsaydı, seni kirletirdim. Desbeijava tua boca, destirava minha roupa – Ağzını öperdim, elbiselerimi çıkarırdım Se desse, eu desficava com você – Öyle olsaydı, seni kirletirdim. Mas não dá, tatatá-tatá – Ama vermiyor, tatatá-tatá
Não tinha bola de cristal – Kristal topum yoktu. Não tenho máquina do tempo – Zaman makinem yok Ninguém me deu nenhum sinal-al-al – Kimse bana bir işaret vermedi -al-al Só agora que eu tô vendo – Sadece şimdi satıyorum
Aquela noite eu disse coisas – O gece bir şeyler söyledim Que só depois fiquei sabendo – Bunu ancak daha sonra anladım. Me empolguei até demais – Kendimi çok kaptırdım. Será que eu me arrependo? – Pişman mıyım?
É que são 1:00 da manhã – Saat sabahın 1:00’i. E tu não sai da minha cabeça – Ve sen aklımdan çıkmıyorsun 2:00 da manhã e eu só penso em você – sabah 2: 00 ve sadece seni düşünüyorum Vaza da minha mente, por favor, me dá licença – Aklımdan çık, lütfen affedersin. Eu quero te esquecer – Seni unutmak istiyorum
Se desse, eu desficava com você – Öyle olsaydı, seni kirletirdim. Se desse, eu desficava com você – Öyle olsaydı, seni kirletirdim. Desbeijava tua boca, destirava minha roupa – Ağzını öperdim, elbiselerimi çıkarırdım Se desse, eu desficava com você – Öyle olsaydı, seni kirletirdim. Mas não dá, tatatá-tatá, tatará – Ama vermiyor, tatatá-tatá, tatará Mas não dá, tatatá-tará, tatará – Ama vermez, tatatá-tará, tatará
Não me leve a mal, eu acho que eu te amo – Beni yanlış anlama, sanırım seni seviyorum Mas o problema é justamente esse – Ama sorun tam olarak bu Cupido atirou e eu ‘tava sem colete – Aşk tanrısı vurdu ve ben yeleksizdim E olha que é difícil despertar meu interesse – Ve ilgimi çekmenin ne kadar zor olduğuna bak
Mas às vezes a vida dá dessas – Ama bazen hayat bunları verir Amores só de ida, você vai e só se ferra – Bir yolu seviyor, sen git ve sadece mahvol Quando cê menos espera o coração – En azından kalbi beklediğin zaman Batendo tipo o relógio que eu não paro de olhar – Bakmayı bırakamadığım saat gibi atıyor
É que são 4:00 da manhã – Sadece saat sabahın 4: 00’ü. E tu não sai da minha cabeça – Ve sen aklımdan çıkmıyorsun 5:00 da manhã e eu só penso em você – sabah 5: 00 ve sadece seni düşünüyorum Sol já tá nascendo, por favor, me dá licença – Güneş doğuyor, lütfen affedersiniz. Eu quero te esquecer – Seni unutmak istiyorum
Se desse, eu desficava com você – Öyle olsaydı, seni kirletirdim. Se desse, eu desficava com você – Öyle olsaydı, seni kirletirdim. Desbeijava tua boca, destirava minha roupa – Ağzını öperdim, elbiselerimi çıkarırdım Se desse, eu desficava com você – Öyle olsaydı, seni kirletirdim. Mas não dá, tatatá-tará, datará – Ama vermez, tatatá-tará, datará
Mas não dá, tatatá-tará, tatará – Ama vermez, tatatá-tará, tatará Mas não dá, tatatá-tará, tatará – Ama vermez, tatatá-tará, tatará Mas não dá, tatatá-tará, tatará – Ama vermez, tatatá-tará, tatará Mas não dá – Ama vermez
Hey – Hey I stare myself in the mirror and question things that I – Kendime aynaya bakıyorum ve sorguladığım şeyleri sorguluyorum Once accepted now I don’t see it the same at all – Bir kez kabul edildiğinde, şimdi hiç aynı görmüyorum I guess its sorry how I act in the past and stuff – Sanırım geçmişte nasıl davrandığım için üzgünüm. But now I see what you meant when you just don’t give a fuck – Ama şimdi sikimde değilken ne demek istediğini anlıyorum. I can’t blame you for acting the way you acting now – Şimdi yaptığın gibi davrandığın için seni suçlayamam. I guess I’m sorry that you hate me with a passion now – Sanırım şimdi benden tutkuyla nefret ettiğin için üzgünüm. I hope that maybe someday we’ll be cool instead – Umarım bir gün onun yerine sakin oluruz But yet I understand how that may play your head – Ama yine de bunun kafanı nasıl oynayabileceğini anlıyorum. I do love you and see still in dreams and stuff – Seni seviyorum ve hala rüyalarda falan görüyorum And often question if you love me or you dreamt enough – Ve sık sık beni sevip sevmediğini ya da yeterince hayal kurup kurmadığını sorgularsın I don’t speak cause there not a way I can really do it – Konuşmuyorum çünkü gerçekten yapabileceğim bir yol yok I guess I’m saying that I’m happy but I’m going through it – Sanırım mutlu olduğumu söylüyorum ama bunu yaşıyorum
It’s just me and my self now – Artık sadece ben ve benliğim These empty thoughts girl I can’t get them out – Bu boş düşünceler kızım onları dışarı çıkaramıyorum I’m not the same because you ain’t around, baby – Ben aynı değilim çünkü sen buralarda değilsin bebeğim You pick me up so imma hold it down, baby – Beni alıyorsun, o yüzden tut onu bebeğim It’s just me and my self now – Artık sadece ben ve benliğim These empty thoughts girl I can’t get them out – Bu boş düşünceler kızım onları dışarı çıkaramıyorum I’m not the same because you ain’t around, baby – Ben aynı değilim çünkü sen buralarda değilsin bebeğim You pick me up so imma hold it down, baby – Beni alıyorsun, o yüzden tut onu bebeğim
Lie to me, talk to me, speak to me like – Bana yalan söyle, konuş benimle, konuş benimle It was cool, it was good, nothing happened like – Güzeldi, iyiydi, hiçbir şey böyle olmadı We don’t know, what just happened – Az önce ne olduğunu bilmiyoruz. That was our mistake – Bu bizim hatamızdı. We were young, we were dumb – Gençtik, aptaldık. But it wasn’t fake – Ama sahte değildi. They don’t know how I feel – Nasıl hissettiğimi bilmiyorlar. They don’t see how it go – Nasıl gittiğini görmüyorlar. They don’t ever relate – Hiç ilişki kurmuyorlar They just watching the show – Sadece şovu izliyorlar. Want to ask you what’s up – Sana ne olduğunu sormak istiyorum Cause it still went down – Çünkü hala battı But it’s crazy that grew to be enemies now – Ama şimdi düşman haline gelen delilik I guess I wrote this let you know, that I still care – Sanırım bunu sana yazdım, hala umursadığımı bilmeni isterim And in the end well if you need something, I’m still there – Ve sonunda bir şeye ihtiyacın olursa, hala oradayım Hope this new piece of life here is treating you good – Umarım buradaki yeni hayat sana iyi davranıyordur All in all it’s all love, just the way that it should – Sonuçta hepsi aşk, olması gerektiği gibi
It’s just me and my self now – Artık sadece ben ve benliğim These empty thoughts girl I can’t get them out – Bu boş düşünceler kızım onları dışarı çıkaramıyorum I’m not the same because you ain’t around, baby – Ben aynı değilim çünkü sen buralarda değilsin bebeğim You pick me up so imma hold it down, baby – Beni alıyorsun, o yüzden tut onu bebeğim It’s just me and my self now – Artık sadece ben ve benliğim These empty thoughts girl I can’t get them out – Bu boş düşünceler kızım onları dışarı çıkaramıyorum I’m not the same because you ain’t around, baby – Ben aynı değilim çünkü sen buralarda değilsin bebeğim You pick me up so imma hold it down, baby – Beni alıyorsun, o yüzden tut onu bebeğim
I know you wondering – Merak ettiğini biliyorum I know thinking it – Bunu düşündüğümü biliyorum. Know you checking on me – Beni kontrol ettiğini biliyorum Know you asking yourself – Kendine sorduğunu bil I know you wondering – Merak ettiğini biliyorum Know thinking it – Bunu düşünmeyi bil Know you checking on me – Beni kontrol ettiğini biliyorum Know you asking yourself – Kendine sorduğunu bil
Why did it happen this way – Neden bu şekilde oldu Why did everything change – Neden her şey değişti Why do I care about you – Seni neden önemsiyorum Why dont these feeling go fade – Neden bu hisler kaybolmuyor Why did it happen this way – Neden bu şekilde oldu Why did everything change – Neden her şey değişti Why do I care about you – Seni neden önemsiyorum Why won’t it go away – Neden gitmiyor
It’s just me and my self now – Artık sadece ben ve benliğim These empty thoughts girl I can’t get them out – Bu boş düşünceler kızım onları dışarı çıkaramıyorum I’m not the same because you ain’t around, baby – Ben aynı değilim çünkü sen buralarda değilsin bebeğim You pick me up so imma hold it down, baby – Beni alıyorsun, o yüzden tut onu bebeğim It’s just me and my self now – Artık sadece ben ve benliğim These empty thoughts girl I can’t get them out – Bu boş düşünceler kızım onları dışarı çıkaramıyorum I’m not the same because you ain’t around, baby – Ben aynı değilim çünkü sen buralarda değilsin bebeğim You pick me up so imma hold it down, baby – Beni alıyorsun, o yüzden tut onu bebeğim
Pamiętam ten Twój wzrok – Bakışını hatırlıyorum To była ściema – Bu sahteydi Prowadziłeś mnie gdzieś w noc – Beni gece bir yere götürüyordun Wiem, jutra nie ma – Biliyorum, yarın yok Zapachem Twoich słodkich kłamstw – Tatlı yalanlarının kokusu Upiłam się i zniknął stres – Sarhoştum ve stres ortadan kayboldu Na chwilę… – Bir dakikalığına…
Widziałam jak przez mgłę – Sisin içinden geçerken gördüm To jakiś absurd – Bu biraz saçma Przecież wcale nie znasz mnie – Beni hiç tanımıyorsun, değil mi? Już chcę to zepsuć – Zaten bunu mahvetmek istiyorum Złamane serce bije znów – Kırık kalp yine atıyor Unoszę się, dotykam chmur – Yüzüyorum, bulutlara dokunuyorum Na chwilę… – Bir dakikalığına…
Gdy obudzą mnie znów – Tekrar uyandığımda Myśli o tobie tak nierealne – Senin hakkındaki düşünceler çok gerçekçi değil Jakby to był tylko film – Sanki sadece bir filmmiş gibi Uwierzyłam, a Ty… – Ben inandım, sen inandın… Nawet przez moment – Bir an bile olsa Dziś nie patrzysz mi w oczy – Bugün gözlerimin içine bakmıyorsun Kimś innym byłeś wczoraj – Dün başka biriydin
Dziś słów Ci brak – Bugün kelimeleriniz eksik Nie jesteś już taki sam – Artık böyle değilsin Żar zgasł tak łatwo ogrywasz mnie – Közler o kadar kolay söndürüldü ki beni parçalıyorsun Ty chcesz – Sen istiyorsun A ja się daję nabrać – Ben de kendimi kandırıyorum Kimś innym jesteś niż wczoraj – Dünden başka biri
Rozmowy aż po świt – Şafağa kadar konuşmalar I wciąż za mało – Ve hala yeterli değil Ten nonszalancki styl – Bu özensiz tarz Tacy nie ranią – Böyle insanlar incinmez Zbierałam każdy uśmiech – Her gülümsemeyi topladım Twój wiedziałam, że jest tylko mój – Seninkinin onun sadece benim olduğunu biliyordum Na chwilę… – Bir dakikalığına…
Gdy obudzą mnie znów – Tekrar uyandığımda Myśli o tobie tak nierealne – Senin hakkındaki düşünceler çok gerçekçi değil Jakby to był tylko film – Sanki sadece bir filmmiş gibi Uwierzyłam, a Ty… – Ben inandım, sen inandın… Nawet przez moment – Bir an bile olsa Dziś nie patrzysz mi w oczy – Bugün gözlerimin içine bakmıyorsun Kimś innym byłeś wczoraj – Dün başka biriydin
Dziś słów ci brak – Bugün kelimeleriniz eksik Nie jesteś już taki sam – Artık böyle değilsin Żar zgasł tak łatwo ogrywasz mnie – Közler o kadar kolay söndürüldü ki beni parçalıyorsun Ty chcesz – Sen istiyorsun A ja się boję nabrać – Ben de yalan söylemekten korkuyorum
Kimś innym byłeś wczoraj – Dün başka biriydin Dziś słów ci brak – Bugün kelimeleriniz eksik Nie jesteś już taki sam – Artık böyle değilsin Żar zgasł – Közler söndü Tak łatwo ogrywasz mnie – Beni çok kolay yendin Ty chcesz – Sen istiyorsun Znów się dałam nabrać – Yine aptallık ettim
Kimś innym byłeś wczoraj… – Dün başka biriydin…
Kimś innym byłeś wczoraj – Dün başka biriydin Dziś słów Ci brak – Bugün kelimeleriniz eksik Nie jesteś już taki sam – Artık böyle değilsin Żar zgasł – Közler söndü Tak łatwo ogrywasz mnie – Beni çok kolay yendin Ty chcesz Znów się dałam nabrać – Tekrar kandırılmamı istiyorsun
Co dzień nas gna – Her gün bizi sta ediyor W nowe strony zadyszany czas – Yeni taraflarda nefes nefese kalma zamanı Sto dat – Yüz tarih Sto spraw – Yüz vaka Wciąga nas – Bizi içeri çekiyor Gna nas… – Bizi baskı altına alıyor…
I moje dni – Ve günlerim Wszechobecny pośpiech, czasu znak – Her yerde var olan acele, zamanın işareti
Naznaczył i… – İşaretledim ve… Może przez to tak – Belki bundan dolayı
Lubię… – Hoşuma gitti… Lubię wracać tam, gdzie byłem już – Daha önce olduğum yere geri dönmeyi seviyorum Pod ten balkon pełen pnących róż – Bu balkonun altında kıvırcık güllerle dolu Na uliczki te, znajome tak – Bu sokaklar, tanıdıklar evet Do znajomych drzwi – Tanıdık kapılara Pukać, myśląc, czy – Düşünme beceriyor Czy nie stanie w nich czasami – Ara sıra onların içinde durmayacak mı Ta dziewczyna z warkoczami – Bu kız örgülü
Lubię wracać w strony, które znam – Bildiğim sayfalara geri dönmeyi seviyorum Po wspomnienia zostawione tam – Orada bırakılan hatıralardan sonra By się przejrzeć w nich, odnaleźć w nich – Onları görmek, onları bulmak için Choćby nikły cień pierwszych serca drżeń – En azından ilk kalp titremelerinin küçük bir gölgesi Kilka nut i kilka wierszy z czasów – Birkaç nota ve zamanın birkaç şiiri Gdy kochałaś pierwszy raz – İlk kez sevdiğin zaman
W samym środku zdyszanego dnia – Nefes nefese bir günün ortasında Oglądasz się – Sen izliyorsun Tak, jak ja – Evet, benim gibi Jak ja – Benim gibi
Oglądasz się – Sen izliyorsun Tam, gdzie miłość zostawiłaś swą – Sevginin bıraktığı yer
Ty jedna mnie – Sen benden yalnızsın Umiesz pojąć – Anlamakta iyisin Bo – Çünkü
Lubisz… – Hoşuna gitti… Lubisz wracać tam, gdzie byłaś już – Daha önce bulunduğunuz yere geri dönmeyi seviyorsunuz Pod ten balkon pełen pnących róż – Bu balkonun altında kıvırcık güllerle dolu Na uliczki te, znajome tak – Bu sokaklar, tanıdıklar evet Do znajomych drzwi – Tanıdık kapılara Pukać, myśląc, czy – Düşünme beceriyor Czy nie stanie w nich czasami – Ara sıra onların içinde durmayacak mı Tamten chłopak ze skrzypcami – Şu kemanlı çocuk
Lubisz wracać w strony, które znasz – Bildiğiniz sayfalara geri dönmeyi seviyorsunuz Do mej twarzy zwrócić twoją twarz – Yüzünü yüzüme geri ver By się przejrzeć w niej, odnaleźć w niej – Onu görmek için onu bulmak için Choćby nikły cień pierwszych serca drżeń – En azından ilk kalp titremelerinin küçük bir gölgesi Kilka nut i kilka wierszy z czasów – Birkaç nota ve zamanın birkaç şiiri Gdy kochałaś pierwszy raz – İlk kez sevdiğin zaman
Sick of all these people talking – Bütün bu insanların konuşmasından bıktım. Sick of all this noise – Tüm bu gürültüden bıktım Tired of all these cameras flashing – Tüm bu kameraların yanıp sönmesinden bıktım Sick of being poised – Hazır olmaktan bıktım
Now my neck is open wide – Şimdi boynum geniş açık Begging for a fist around it – Etrafında bir yumruk için yalvarıyor Already choking on my pride – Zaten gururumdan boğuluyorum So there’s no use crying about it – Yani bunun için ağlamanın faydası yok
I’m headed straight for the Castle – Doğruca Kaleye gidiyorum. They wanna make me their Queen – Beni Kraliçeleri yapmak istiyorlar. And there’s an old man sitting on the throne – Ve tahtta oturan yaşlı bir adam var That’s saying that I probably shouldn’t be so mean – Bu, muhtemelen bu kadar kaba olmamam gerektiğini söylüyor I’m headed straight for the Castle – Doğruca Kaleye gidiyorum. They’ve got the kingdom locked up – Krallığı kilitlediler. And there’s an old man sitting on the throne – Ve tahtta oturan yaşlı bir adam var That’s saying I should probably keep my pretty mouth shut – Bu, muhtemelen güzel ağzımı kapalı tutmam gerektiğini söylüyor Straight for the Castle – Kaleye doğru
Oh, all of these minutes passing – Oh, tüm bu dakikalar geçiyor Sick of feeling used – Kullanılmış hissetmekten bıktım If you wanna break these walls down – Eğer bu duvarları yıkmak istiyorsan You’re gonna get bruised – Yaralanacaksın.
Now my neck is open wide – Şimdi boynum geniş açık Begging for a fist around it – Etrafında bir yumruk için yalvarıyor Already choking on my pride – Zaten gururumdan boğuluyorum So there’s no use crying about it – Yani bunun için ağlamanın faydası yok
I’m headed straight for the Castle – Doğruca Kaleye gidiyorum. They wanna make me their Queen – Beni Kraliçeleri yapmak istiyorlar. And there’s an old man sitting on the throne – Ve tahtta oturan yaşlı bir adam var That’s saying that I probably shouldn’t be so mean – Bu, muhtemelen bu kadar kaba olmamam gerektiğini söylüyor I’m headed straight for the Castle – Doğruca Kaleye gidiyorum. They’ve got the kingdom locked up – Krallığı kilitlediler. And there’s an old man sitting on the throne – Ve tahtta oturan yaşlı bir adam var That’s saying I should probably keep my pretty mouth shut – Bu, muhtemelen güzel ağzımı kapalı tutmam gerektiğini söylüyor Straight for the Castle – Kaleye doğru
There’s no use crying about it – Bunun için ağlamanın faydası yok. There’s no use crying about it – Bunun için ağlamanın faydası yok. There’s no use crying about it – Bunun için ağlamanın faydası yok. There’s no use crying about it – Bunun için ağlamanın faydası yok.
I’m headed straight for the Castle – Doğruca Kaleye gidiyorum. They wanna make me their Queen – Beni Kraliçeleri yapmak istiyorlar. And there’s an old man sitting on the throne – Ve tahtta oturan yaşlı bir adam var That’s saying that I probably shouldn’t be so mean – Bu, muhtemelen bu kadar kaba olmamam gerektiğini söylüyor I’m headed straight for the Castle – Doğruca Kaleye gidiyorum. They’ve got the kingdom locked up – Krallığı kilitlediler. And there’s an old man sitting on the throne – Ve tahtta oturan yaşlı bir adam var That’s saying I should probably keep my pretty mouth shut – Bu, muhtemelen güzel ağzımı kapalı tutmam gerektiğini söylüyor Straight for the Castle – Kaleye doğru They wanna make me their Queen – Beni Kraliçeleri yapmak istiyorlar. And there’s an old man sitting on the throne – Ve tahtta oturan yaşlı bir adam var That’s saying that I probably shouldn’t be so mean – Bu, muhtemelen bu kadar kaba olmamam gerektiğini söylüyor I’m headed straight for the Castle – Doğruca Kaleye gidiyorum. They’ve got the kingdom locked up – Krallığı kilitlediler. And there’s an old man sitting on the throne – Ve tahtta oturan yaşlı bir adam var That’s saying I should probably keep my pretty mouth shut – Bu, muhtemelen güzel ağzımı kapalı tutmam gerektiğini söylüyor Straight for the Castle – Kaleye doğru
Te juro que te siento – Yemin ederim seni hissediyorum Pequeña y delicada – Küçük ve narin Y es un dulce narcótico, maravilloso, saber que me amas – Ve beni sevdiğini bilmek çok tatlı bir narkotik, harika
Y como en un reflejo estás aquí en mi vida (ah, ha) – Ve bir yansımada olduğu gibi sen benim hayatımdasın (ah, ha) Y es esa la magia de tenerte cerca cuando me respiras – Ve bu beni soluduğunda sana yakın olmanın büyüsü
Tu cuerpo en mi cuerpo – Senin vücudun benim bedenimde Así entrelazados – Böylece iç içe En un boca, boca – Bir ağızda, ağızda No queda un espacio – Hiç boşluk kalmadı Mientras me cuelgo a tu cintura – Ben senin beline asılırken Y voy jugando justo a la locura – Ve deliliğe doğru oynuyorum
Quitémonos la ropa, que nos viene bien – Giysilerimizi çıkaralım, bu bize yakışıyor. Recórreme despacio por toda la piel – Beni yavaşça cildin her yerine sür Y bésame y bésame, comámonos a besos – Ve öp beni ve öp beni, hadi öpücük yiyelim Ven, devórame y bésame – Gel, beni ye ve öp beni Y dime de tus labios que quieres volver – Ve bana dudaklarından geri dönmek istediğini söyle Abrázame y bésame – Sarıl bana ve öp beni Amémonos despacio y luego quédate – Birbirimizi yavaşça sevelim ve sonra kalalım (Y quédate) – (Ve kal)
Te juro que te siento auque no digas nada (nada) – Yemin ederim hiçbir şey söylemediğini bile hissediyorum (hiçbir şey) Y son esas caricias el perfecto idioma con que tú me hablas – Ve bu okşamalar benimle konuştuğunuz mükemmel bir dil Y que mejor ahora que estás a mi lado – Ve şimdi yanımda olman daha iyi ne olabilir Que ya no tengo excusas para para no creer – Artık inanmadığım için bahanelerim olmadığını Que ya no tengo miedo el saber que te amo y que me quedaré – Seni sevdiğimi ve kalacağımı bilmekten artık korkmadığımı
Quitémonos la ropa, que nos viene bien – Giysilerimizi çıkaralım, bu bize yakışıyor. Recórreme despacio por toda la piel – Beni yavaşça cildin her yerine sür Y bésame y bésame, comámonos a besos – Ve öp beni ve öp beni, hadi öpücük yiyelim Ven, devórame y bésame – Gel, beni ye ve öp beni Y dime de tus labios que quieres volver – Ve bana dudaklarından geri dönmek istediğini söyle Abrázame y bésame – Sarıl bana ve öp beni Amémonos despacio y luego quédate – Birbirimizi yavaşça sevelim ve sonra kalalım ¡Y quédate! – Ve kal!
(Quitémonos la ropa, amémonos despacio y quédate) – (Kıyafetlerimizi çıkaralım, birbirimizi yavaşça sevelim ve kalalım) Ven, no tengas miedo, quédate poco a poco – Gel, korkma, azar azar kal Lentamente y tus deseos yo te daré – Yavaş yavaş ve arzularını sana vereceğim
(Quitémonos la ropa, amémonos despacio y quédate) – (Kıyafetlerimizi çıkaralım, birbirimizi yavaşça sevelim ve kalalım) Ay, déjate llevar por esta pasión – Oh, kendini bu tutkuya kaptırmana izin ver Es como una extraña sensación – Garip bir his gibi Ay, que me hace sentir muy bien – Oh, bu beni çok iyi hissettiriyor
(Quitémonos la ropa, amémonos despacio y quédate) – (Kıyafetlerimizi çıkaralım, birbirimizi yavaşça sevelim ve kalalım) Bésame, tócame, métete dentro de mí – Öp beni, dokun bana, içime gir Que yo también te haré sentir mujer – Seni de bir kadın gibi hissettireceğimi
(Quitémonos la ropa amémonos despacio y quédate) – (Giysilerimizi çıkaralım yavaşça sevelim ve kalalım) Devórame – Beni ye Suavecito y con calma hasta el amanecer – Suavecito ve şafağa kadar sakince
(Bésame toda la piel) – (Tüm tenimi öp) Ay, bésame toda la piel – Oh, tüm tenimi öp (Ven, devórame) – (Gel, beni ye) Ay, ven devórame – Oh, gel beni ye
(Bésame toda la piel) – (Tüm tenimi öp) Bésame toda la piel – Tüm tenimi öp (Ven, devórame) – (Gel, beni ye) Ay, ven – Oh, gel
(Y bésame) – (Ve öp beni) Así, así mujer – Çok, çok kadın (Ven, devórame) – (Gel, beni ye) Tu boca, dame tu boca – Ağzın, bana ağzını ver
(Y bésame) – (Ve öp beni) Tu boca que me provoca – Beni kışkırtan ağzın (Ven, devórame) – (Gel, beni ye) Besarte con ansias locas – Seni çılgın isteklerle öpmek
(Y bésame) – (Ve öp beni) Ay, sentir tu piel con mi piel – Oh, tenini benim tenimle hissetmek için (Ven, devórame) – (Gel, beni ye) Con ese deseo salvaje – Bu vahşi arzuyla
(Y bésame) – (Ve öp beni) Salvaje que nos hace estremecer – Bizi ürperten vahşi (Ven, devórame) – (Gel, beni ye) Ámame en cámara lenta – Ağır çekimde sev beni
(Y bésame) – (Ve öp beni) Suavecito, con calma tú – Suavecito, sakin ol. (Ven, devórame) – (Gel, beni ye) (Y bésame) – (Ve öp beni)
(Ven, devórame) – (Gel, beni ye)
Quitémonos la ropa, que nos viene bien – Giysilerimizi çıkaralım, bu bize yakışıyor. Recórreme despacio por toda la piel – Beni yavaşça cildin her yerine sür Y bésame y bésame, comámonos a besos – Ve öp beni ve öp beni, hadi öpücük yiyelim Ven, devórame y bésame – Gel, beni ye ve öp beni Y dime de tus labios que quieres volver – Ve bana dudaklarından geri dönmek istediğini söyle Abrázame y bésame – Sarıl bana ve öp beni Amémonos despacio y luego quédate – Birbirimizi yavaşça sevelim ve sonra kalalım (Y quédate) – (Ve kal)
I don’t care what they think about me – Benim hakkımda ne düşündükleri umurumda değil. And I don’t care what they say – Ve ne dedikleri umurumda değil I don’t care what they think, – Ne düşündükleri umurumda değil., If you’re leaving – Eğer gidiyorsan I’m gonna beg you to stay – Kalman için yalvaracağım.
I don’t care if they start to avoid me – Benden kaçmaya başlamaları umurumda değil. I don’t care what they do – Ne yaptıkları umurumda değil. I don’t care about anything else – Başka bir şey umurumda değil. But being with you, – Ama seninle olmak, Being with you – Seninle olmak
Honey don’t go, – Tatlım gitme, Don’t leave this scene – Bu sahneden ayrılma Be out of the picture and off of the screen – Resmin dışında ve ekranın dışında olun Don’t let them say: “We told you so” – “Sana söylemiştik” demelerine izin verme. They tell me you’ll love me – Beni seveceğini söylediler. And then let me go – Ve sonra bırak gideyim
I’ve heard the warning voice – Uyarı sesini duydum. From friends and my relations – Arkadaşlarımdan ve ilişkilerimden They tell me all about your heartbreak – Bana kalp kırıklığını anlatıyorlar. Reputation – İtibar
I don’t care what they think about me – Benim hakkımda ne düşündükleri umurumda değil. And I don’t care what they say, no – Ve ne dedikleri umurumda değil, hayır I don’t care what they think, – Ne düşündükleri umurumda değil., If you’re leaving – Eğer gidiyorsan I’m gonna beg you to stay – Kalman için yalvaracağım.
I don’t care if they start to avoid me – Benden kaçmaya başlamaları umurumda değil. I don’t care what they do – Ne yaptıkları umurumda değil. I don’t care about anything else – Başka bir şey umurumda değil. But being with you, – Ama seninle olmak, Being with you – Seninle olmak
People can change, – İnsanlar değişebilir, They always do – Her zaman yaparlar Haven’t they noticed – Fark etmediler mi The changes in you? – İçindeki değişiklikler mi?
Or can it be, – Ya da olabilir mi, That like love I am blind? – Kör olduğum aşk gibi mi? Do I want it so much – Çok mu istiyorum ‘Til it’s all in my mind? – Hepsi aklımda olana kadar mı?
One thing I know for sure – Kesin bildiğim bir şey var. Is really really real – Gerçekten gerçekten gerçek mi I never felt before – Daha önce hiç hissetmemiştim The way you make me feel – Bana hissettirdiğin gibi
I don’t care what they think about me – Benim hakkımda ne düşündükleri umurumda değil. And I don’t care what they say – Ve ne dedikleri umurumda değil I don’t care what they think, – Ne düşündükleri umurumda değil., If you’re leaving – Eğer gidiyorsan I’m gonna beg you to stay – Kalman için yalvaracağım.
I don’t care if they start to avoid me – Benden kaçmaya başlamaları umurumda değil. I don’t care what they do – Ne yaptıkları umurumda değil. I don’t care about anything else – Başka bir şey umurumda değil. But being with you, – Ama seninle olmak, Being with you – Seninle olmak Being with you – Seninle olmak Being with you – Seninle olmak
I don’t care about anything else – Başka bir şey umurumda değil. But being with you, – Ama seninle olmak, Being with you – Seninle olmak I wanna be with you – Seninle olmak istiyorum
They say home is the place where your heart is – Evin kalbinin olduğu yer olduğunu söylüyorlar. Then I am home now, though I am far away – O zaman şimdi evdeyim, uzakta olsam da For so long I’ve let the forest guard it – Uzun zamandır ormanın onu korumasına izin verdim. And now it’s begging me to stay – Ve şimdi kalmam için yalvarıyor And I’m trying my best to be tough – Ve sert olmak için elimden geleni yapıyorum To pretend I am strong and can siphon it off – Güçlüymüşüm gibi davranmak ve onu sifonlamak için But I’m not who I wanted to be – Ama olmak istediğim kişi değilim. In my heart I belong in a house by the sea – Kalbimde deniz kenarındaki bir eve aitim
They say home is a place where you’re needed – Evin sana ihtiyaç duyulan bir yer olduğunu söylüyorlar. Then I am home now, but I am leaving – O zaman şimdi evdeyim ama gidiyorum. To feel my feet being kissed by the seaweed – Ayaklarımın deniz yosunu tarafından öpüldüğünü hissetmek için And I’ll be silent and kiss it back – Ve sessiz olacağım ve onu geri öpeceğim This is not who I want you to see – Görmeni istediğim kişi bu değil. It’s just adding on weight to the darkness in me – Sadece içimdeki karanlığa ağırlık katıyor And from the little I have understood – Ve az anladığım kadarıyla
I believe that a house by the sea would do good – Deniz kenarındaki bir evin iyi olacağına inanıyorum.
They say home is a place you can choose to be – Evin olmayı seçebileceğin bir yer olduğunu söylüyorlar. And I’ve decided to carry home inside me – Ve evimi içimde taşımaya karar verdim So it’s not really as if I am leaving – Yani gerçekten ayrılıyormuşum gibi değil It’s more like something pulling me – Daha çok beni çeken bir şey gibi ‘Cause behind everything that I do – Çünkü yaptığım her şeyin arkasında I just want to forget, want to carry this through – Sadece unutmak istiyorum, bunu taşımak istiyorum
Fill my lungs with the sweet summer air – Ciğerlerimi tatlı yaz havasıyla doldur In my heart, in my mind I am already there – Kalbimde, aklımda zaten oradayım Yeah behind everything that I do – Evet yaptığım her şeyin arkasında I just want to come home and lay down beside you – Sadece eve gelip yanına uzanmak istiyorum. And then I’ll be who I wanted to be – Ve sonra olmak istediğim kişi olacağım In my heart I belong in a house by the sea – Kalbimde deniz kenarındaki bir eve aitim