She lifts her skirt up to her knees – Eteğini dizlerinin üstüne kaldırdı Walks through the garden rows with her bare feet, laughing – Çıplak ayaklarıyla bahçe sıralarında yürüyor, gülüyor I never learned to count my blessings – Hayır dualarımı saymayı asla öğrenmedim I choose instead to dwell in my disasters – Bunun yerine felaketlerimde yaşamayı seçiyorum
Walk on down the hill – Tepeden aşağı yürü Through the grass grown tall and brown – Uzun ve kahverengi büyüyen çimenlerin arasından And still it’s hard somehow to let go of my pain – Ve hala bir şekilde acımı bırakmak zor On past the busted back – Geçmişte kırılan sırt- Geçmişte kırılan sırt Of that old and rusted Cadillac – O eski ve paslanmış Cadillac’ın That sinks into this field collecting rain – Yağmur toplayarak bu alana batan
Will I always feel this way – Hep böyle hissedecek miyim So empty, so estranged – Çok boş, çok yabancılaşmış
Of these cutthroat busted sunsets – Bu acımasız gün batımlarından These cold and damp white mornings I have grown weary – Bu soğuk ve nemli beyaz sabahlar yoruldum If through my cracked and dusty dimestore lips – Kırık ve tozlu dimestore dudaklarımdan I spoke these words out loud would no one hear me – Bu sözleri yüksek sesle söyledim kimse beni duymazdı
Lay your blouse across the chair – Bluzunu sandalyenin üzerine koy Let fall the flowers from your hair – Bırak çiçeklerin saçından düşmesine izin ver And kiss me with that country mouth so plain – Ve beni o taşra ağzı ile öpün Outside the rain is tapping on the leaves – Dışarıda yağmur yapraklara vuruyor To me it sounds like they’re applauding us – Bana bizi alkışlıyorlar gibi geliyor The quiet love we make – Yaptığımız sessiz aşk
Will I always feel this way – Hep böyle hissedecek miyim So empty, so estranged – Çok boş, çok yabancılaşmış
Well I looked my demons in the eye – Şeytanlarımın gözlerine baktım Laid bare my chest said do your best, destroy me – Göğsümü çıplak bıraktım, elinden gelenin en iyisini yap, beni yok et dedim See I’ve been to hell and back so many times – Bir çok kez cehenneme gittim ve geri döndüm I must admit you kinda bore me – Beni sıktığını itiraf etmeliyim
There’s a lot of things that can kill a man – Bir adamı öldürebilecek birçok şey var There’s a lot of ways to die – Ölmenin bir çok yolu var Yes and some already dead who walk beside you – Evet ve yanında yürüyen bazıları zaten ölü There’s a lot of things I don’t understand – Anlamadığım çok şey var Why so many people lie – Neden bu kadar çok insan yalan söylüyor Well it’s the hurt you hide that fuels the fires inside you – İçindeki yangınları körükleyen sakladığın acıdır
Yeah – Evet Yeah I’m out that Brooklyn. – Evet Brooklyn’in dışındayım. Now I’m down in Tribeca. – Şimdi Tribeca’ya iniyorum. Right next to DeNiro – Sağımda DeNiro But I’ll be hood forever – Sonsuza kadar örtüneceğim I’m the new Sinatra – Yeni Sinatra’yım And since I made it here – Ve onu burada yapana kadar I can make it anywhere – Hiçbir şey yapamam (Yeah they love me everywhere) – (Evet onlar beni her yerde seviyor) I used to cop in Harlem – Harlem’de yakalamaya alıştım All of my Dominicanos (Hey yo) – Benim bütün Dominiklilerim Right there off of Broadway – Broadway’in tam dışında Brought me back to that McDonalds – Bunu geri götür Mcdonalds’a Took it to my stash spot – Benim sakladğım noktayı aldı 560 State Street – 560 Hükümet caddesi
Catch me in the kitchen like Simmons whipping Pastry – Simmons gibi pasta yaparken yakala beni mutfakta Cruising down 8th street – 8. caddenin aşağısındaki yolculuk Off-white Lexus – Beyaz olmayan Lexus Driving so slow – Öyle sürmek yavaşlatır (But BK, it’s from Texas!!) – (Ama BK,Texas’tan) Me I’m out that BedStuy – BedStuy’ın dışındayım Home of that boy Biggie – O oğlan Biggie’nin evi Now I live on Billboard – Şimdi Billboard üzerinde yaşıyorum And I brought my boys with me – Ve benimle birlikte oğlanları getirdim Say what up to Ta-ta – Ta-ta için naber de Still sipping Mai Tais – Mai Tais’i hala yudumluyor Sitting courtside – Saha kenardında oturuyor Knicks and Nets give me high-5 – Knicks ve Nets ver bir 5’lik N**ga, I be Spiked out – Zenci,dışarı çakılırım I could trip a referee – Bir hakemle yolculuk yapabilirdim …Tell by my attitude that I’m MOST DEFINITELY FROM… – …Kendisine kesinlikle benim görüşümü anlat…
New York!!!! – New York!!! Concrete jungle where dreams are made of, – Hayallerin yapıldığı beton orman There’s nothing you can’t do, – Yapamadığın bir şey yok, Now you’re in New York!!! – Şimdi New York’tasın!!! These streets will make you feel brand new, – Bu caddeler seni yepyeni hissettirecek the lights will inspire you, – Işıklar sana ilham olacak, Let’s hear it for New York, New York, New York – Haydi New York New York New York için onu duyalım
I made you hot n-gga, – Seni ateşli zenci yaptım, Catch me at the X with OG at a Yankee game, – X ile Og’nin yanki oyununda yakala beni, Sh-t I made the Yankee hat more famous than a Yankee can, – Kahrolsun yanki şapkasını bir yankinin yapabildiğinden daha ünlü yaptım, You should know I bleed Blue, but I ain’t a crip tho, – Kanayan maviyi bilmelisin,ama bir crip tho yok But I got a gang of n-ggas walking with my clique though, – Ama takımımla yürüyen zenci gangesterleri aldım Welcome to the melting pot, – Çok uluslu ülkeye hoşgeldin Corners where we selling rocks, – Köşelerdeki taşları satıyoruz, Afrika bambaataa sh-t, – Afrika bambataa kahrolsun, Home of the hip hop, – Hip hopun evi, Yellow cab, gypsy cab, dollar cab, holla back, – Sarı araba,çingene arabası,dolar arabası,görüşürüz, For foreigners it ain’t fitted act like they forgot how to act, – Onların yaptığı hareket gibi yabancılara uyumlu hareket yok 8 million stories out there and they’re naked, – 8 milyon öykünün dışında ve onlar çıplaktı, City it’s a pity half of y’all won’t make it, – Şehre yazık sizin yarınız onu yapamayacak, Me I gotta plug a special and I got it made, – Ben özel tıkamalıyım ve onun yaptığını aldım If Jeezy’s payin LeBron, I’m paying Dwayne Wade, – Eğer Jeezy LeBron’a ödüyorsa,ben Dwayne Wade’e ödüyorum, 3 dice cee-lo – Üç zar cee-lo 3 card marley, – 3 kart marley, Labor Day parade, rest in peace Bob Marley, – İşçi günü geçit töreni,Bob Marley barış içinde dinlen, Statue of Liberty, long live the World Trade, – Özgürlük anıtı,uzun yaşa Dünya Ticaret Merkezi, Long live the king yo, – Uzun yaşa kral yo, I’m from the Empire State thats… – Empire State’tenim…
New York!!!! – New York!!! Concrete jungle where dreams are made of, – Hayallerin yapıldığı beton orman There’s nothing you can’t do, – Yapamadığın bir şey yok, Now you’re in New York!!! – Şimdi New York’tasın!!! These streets will make you feel brand new, – Bu caddeler seni yepyeni hissettirecek The lights will inspire you, – Işıklar sana ilham olacak, Let’s hear it for New York, New York, New York – Haydi New York New York New York için onu duyalım
Welcome to the bright light.. – Hoşgeldin parlak ışık…
Lights is blinding, – Işıklar parlıyor, Girls need blinders – Kızların at gözlüğüne ihtiyacı var So they can step out of bounds quick, – Bundan dolayı onlar sınırdan dışarı çabucak adım atabilirler, The side lines is blind with casualties, – Yan çizgiler kayıplarla köreldi, Who sip the lite casually, then gradually become worse, – Kim tesadüfi şekilde,sonra aşamalı olarak,daha kötü olduğunu yudumlar, Don’t bite the apple Eve, – Adem elmasını ısırma, Caught up in the in crowd, – İçerideki kalabalığı yakaladı, Now you’re in-style, – Şu an klassın, And in the winter gets cold en vogue with your skin out, – Ve kışın senin derinin soyulmasıyla moda soğuklaşır The city of sin is a pity on a whim. – Günahın şehri bir meraktaki merhamettir. Good girls gone bad, the city’s filled with them, – Kızlar bozuldu,şehir onlarla dolmuş, Mommy took a bus trip and now she got her bust out, – Anne bir otobüs yolculuğu aldı ve şimdi o ona tüydü, Wverybody ride her, just like a bus route, – Herkes ona biniyor,aynı bir otobüs yolu gibi, Hail Mary to the city your a Virgin, – Hail Mary’de senin bir Virgin’e, And Jesus can’t save you life starts when the church ends, – Ve İsa kilise biterken yaşamın başlangıcını kurtaramaz, Came here for school, graduated to the high life, – Okul için geldin,yüksek yaşam için mezun oldun, Ball players, rap stars, addicted to the limelight,, – Top oyuncuları,Rap yıldızları,ilginin odak noktasına bağımlı, MDMA got you feeling like a champion, – MDMA seni bir şampiyon gibi hissettirir, The city never sleeps better slip you a Ambien – Şehir hiçbir zaman seni bir Ambien’den daha iyi uyutamaz
New York!!!! – New York!!! Concrete jungle where dreams are made of, – Hayallerin yapıldığı beton orman There’s nothing you can’t do, – Yapamadığın bir şey yok, Now you’re in New York!!! – Şimdi New York’tasın!!! These streets will make you feel brand new, – Bu caddeler seni yepyeni hissettirecek The lights will inspire you, – Işıklar sana ilham olacak, Let’s hear it for New York, New York, New York – Haydi New York New York New York için onu duyalım
One hand in the air for the big city, – Şehir için havadaki bir el, Street lights, big dreams all looking pretty, — Şehir ışıkları,büyük hayaller tamamiyle hoş bakıyor, No place in the World that can compare, – Dünyada paylaşılacak alan yok, Put your lighters in the air, everybody say yeaaahh – Havadaki ışıklarını yerleştir,herkes evet desin Come on, come, – Haydi,gel, Yeah, – Evet,
New York!!!! – New York!!! Concrete jungle where dreams are made of, – Hayallerin yapıldığı beton orman There’s nothing you can’t do, – Yapamadığın bir şey yok, Now you’re in New York!!! – Şimdi New York’tasın!!! These streets will make you feel brand new, – Bu caddeler seni yepyeni hissettirecek The lights will inspire you, – Işıklar sana ilham olacak, Let’s hear it for New York, New York, New York – Haydi New York New York New York için onu duyalım [End] – (Son)
It’s the start of the end – Bu sonun başlangıcı Surrender the throne – Tahtın teslimi The blood on my hands covered the holes – Ellerimdeki kan delikleri kapattı
We’ve been surrounded by vicious cycles – Kısır döngülerle çevriliyiz Are we truly alone? – Gerçekten yalnız mıyız? The scars on your heart are yours to atone – Kalbindeki yaraların telafisi sana kalmış We’ve been surrounded – Çevriliyiz Let ’em sing, let ’em sing! – Bırakın söylesinler, bırakın söylesinler!
The deeper you dig, the darker it gets – Kazdığın derinlik, onun karanlığı There’s nowhere else for us to go – Bizim için gidecek başka bir yer yok We live while we learn, and then we forget – Öğrenirken yaşarız, ve sonra unuturuz We’ll never find our way back home – Eve dönüş yolunu asla bulamayacağız
Come on! – Hadi!
They came like moths to a flame – Aleve güveler gibi geldiler You live like a house in a hurricane – Sen kasırganın içindeki bir ev gibi yaşarsın (The wolves are at my door) – (Kurtlar kapımdalar)
It’s the start of the end – Bu sonun başlangıcı Surrender the throne – Tahtın teslimi The blood on my hands covered the holes – Ellerimdeki kan delikleri kapattı
We’ve been surrounded by vicious cycles – Kısır döngülerle çevriliyiz Are we truly alone? – Gerçekten yalnız mıyız? The scars on your heart are yours to atone – Kalbindeki yaraların telafisi sana kalmış We’ve been surrounded – Çevriliyiz Let ’em sing, let ’em sing! – Bırakın söylesinler, bırakın söylesinler!
SI hear them calling at the Gates – Kapılardan seslenişlerini duyuyorum (Let us in, let us in) – (Girmemize izin verin, girmemize izin verin) I hear them calling out my name – Benim adımı söylediklerini duyuyorum (I don’t care) – Umrumda değil
Let them sing, let them sing, let them sing – Bırakın söylesinler, bırakın söylesinler Let the bastards sing – Bırakın söylesin serseriler Let them sing, let them sing – Bırakın söylesinler, bırakın söylesinler Let the bastards sing – Bırakın söylesin serseriler Let them sing, let them sing – Bırakın söylesinler, bırakın söylesinler Let the bastards sing – Bırakın söylesin serseriler Let the God-forsaken bastards sing – Bırakın söylesin Tanrının unuttuğu serseriler
They came like moths to a flame – Aleve güveler gibi geldiler You live like a house in a hurricane – Sen kasırganın içindeki bir ev gibi yaşarsın
The wolves are at my door – Kurtlar kapımda But I can see the writing on the wall – Ama duvardaki yazıyı görebiliyorum The wolves are at my door – Kurtlar kapımda Waiting for my empire to fall – İmparatorluğumun düşmesi için bekliyorlar
It’s the start of the end – Bu sonun başlangıcı Surrender the throne – Tahtın teslimi The blood on my hands covered the holes – Ellerimdeki kan delikleri kapattı
We’ve been surrounded by vicious cycles – Kısır döngülerle çevriliyiz The end – and we’re truly alone – Son, ve gerçekten yalnızız The scars on your heart are yours to atone – Kalbindeki yaraların telafisi sana kalmış We’ve been surrounded – Çevriliyiz Let ’em sing, let ’em sing! – Bırakın söylesinler, bırakın söylesinler
Feel the ocean as it breathes – Okyanus nefes alırken hisset onu Shivering teeth – Titretirken dişlerini See the mountains where they meet – Buluştukları yerde gör dağları Smothering me – Beni boğarlarken As the wind fends off the waves – Rüzgar savuştururken dalgaları I count down the days – Ben günleri sayıyorum Heavy stones – Ağır taşlar Fear no weather – Havadan korkmazlar
I find comfort in the sound – Huzur buluyorum sesinde And the shape of the heart – Ve şeklinde kalbin How it echoes through the chest – Göğsün içinde yankılanışında
From under the ground – Yerin altında As the hills turn into holes – Tepeler dönerken çukurlara I fill them with gold – Altınla dolduruyorum onları Heavy stones – Ağır taşlar Fear no weather – Havadan korkmazlar
And from the rain – Ve rüzgardan Comes a river running wild that will create – Bir nehir doğar, senin için An empire for you – Bir imparatorluk kuracak nehir Illuminate – Aydınlatacak There’s a river running wild that will create – Akan bir nehir var, bir imparatorluk kuracak An empire for you – Senin için bir imparatorluk An empire for two – İki kişilik bir imparatorluk An empire for you – Senin için bir imparatorluk An empire for two – İki kişilik bir imparatorluk
And I paint your body black – Ve ben senin bedenini siyaha boyarım I hide in your hair – Saçlarında saklanırım And you’re staring back at me – Ve sen gözlerini dikip bana bakarsın Like I wasn’t there – Sanki ben orada yokmuşum gibi As our bodies become stills – Bedenlerimiz durgunlaşırken We welcome the fear – Korkuyu karşılarız Heavy stones – Ağır taşlar Fear no weather – Havadan korkmazlar
And from the rain – Ve rüzgardan Comes a river running wild that will create – Bir nehir doğar, senin için An empire for you – Bir imparatorluk kuracak nehir Illuminate – Aydınlatacak There’s a river running wild that will create – Akan bir nehir var, bir imparatorluk kuracak An empire for you – Senin için bir imparatorluk An empire for two – İki kişilik bir imparatorluk An empire for you – Senin için bir imparatorluk An empire for two – İki kişilik bir imparatorluk
And from the rain – Ve rüzgardan Comes a river running wild that will create – Bir nehir doğar, senin için An empire for you – Bir imparatorluk kuracak nehir Illuminate – Aydınlatacak There’s a river running wild that will create – Akan bir nehir var, bir imparatorluk kuracak An empire for you – Senin için bir imparatorluk An empire for two – İki kişilik bir imparatorluk An empire for you – Senin için bir imparatorluk An empire for two – İki kişilik bir imparatorluk
Take off all of your skin – Bütün cildini soy I’m brave when you are free – Sen özgür olduğunda ben cesurum Shake off all of your sins – Bütün günahlarını silkele Then give them to me – Ve bana ver hepsini Closer, let me back in – Yaklaş, içeri al beni I wanna be yours, wanna be your hero – Senin olmak istiyorum, kahramanın olmak istiyorum And my heart beats… – Ve kalbim atıyor…
Like the empires of the world unite – Dünyanın imparatorlukları gibi We are alive – Yaşam doluyuz And the stars make love to the universe – Ve yıldızlar evrenle sevişiyor You’re my wildfire every single night – Her gece benim söndürülmesi zor ateşimsin We are alive – Yaşam doluyuz And the stars make love to the universe – Ve yıldızlar evrenle sevişiyor And you touch me – Ve bana dokunuyorsun And I’m like… – Ve ben sanki…
I will follow you down wherever you go – Nereye gidersen git seni takip edeceğim I am, baby, I’m bound to you and you know – Bebeğim ben, sana bağlandım ve bunu biliyorsun Closer, pull me in tight – Yaklaş, sıkıca çek beni I wanna be yours, wanna be your hero – Senin olmak istiyorum, kahramanın olmak istiyorum And my heart beats… – Ve kalbim atıyor…
Like the empires of the world unite – Dünyanın imparatorlukları gibi We are alive – Yaşam doluyuz And the stars make love to the universe – Ve yıldızlar evrenle sevişiyor You’re my wildfire every single night – Her gece benim söndürülmesi zor ateşimsin We are alive – Yaşam doluyuz And the stars make love to the universe – Ve yıldızlar evrenle sevişiyor And you touch me – Ve bana dokunuyorsun And I’m like… – Ve ben sanki…
I’m just gonna raise my head – Başımı kaldıracağım Walk up to the final edge – En uca kadar yürüyeceğim And I’m gonna fall – Ve düşeceğim I’m just gonna raise my head – Başımı kaldıracağım And hold you close – Ve seni yanımda tutacağım
Like the empires of the world unite – Dünyanın imparatorlukları gibi We are alive – Yaşam doluyuz And the stars make love to the universe – Ve yıldızlar evrenle sevişiyor You’re my wildfire every single night – Her gece benim söndürülmesi zor ateşimsin We are alive – Yaşam doluyuz And the stars make love to the universe – Ve yıldızlar evrenle sevişiyor And you touch me – Ve bana dokunuyorsun And I’m like… – Ve ben sanki…
Finders keepers, losers weepers – Mal, kim bulduysa onundur! Welcome to the end of eras – Devrin sonuna hoş geldiniz. Ice has melted back to life – Buz eriyip hayata döndü. Done my time and served my sentence – Zamanımı doldurdum ve kararımı verdim. Dress me up and watch me die – Beni giydirin ve ölmemi izleyin. If it feels good, tastes good – Eğer, iyi hissetiriyorsa, tadı güzelse It must be mine – Benim olmalı Dynasty decapitated – Hanedanın kafasını kesti You just might see a ghost tonight – Sen bu akşam bir hayalet görebilirsin And if you don’t know now you know – Ve eğer bilmiyorsan, şu an biliyorsun I’m taking back the crown – Tacı geri alıyorum, I’m all dressed up and naked – Ben tamamen giyindim ve çıplağım. I see what’s mine and take it – Benim olanı gördüm ve aldım. (Finders keepers, losers weepers) – Mal bulanındır, kaybedenler ağlar! Oh yeah – Oh evet! The crown… – Taç… So close I can taste it – Çok yakın tadabiliyorum I see what’s mine and take it – Benim olanı gördüm ve aldım. (Finders keepers, losers weepers) – Mal bulanındır, kaybedenler ağlar! Oh yeah – Oh evet! Sycophants on velvet sofas – Kadife koltuklarda şaklabanlar
Lavish mansions, vintage wine – Savurgan mansiyonlar, kaliteli şarap I am so much more than Royal – Kraliyetten çok daha fazlasıyım Snatch your chain and mace your eyes – Zincirini kopar ve gözlerini tören sopası yap If it feels good, tastes good – Eğer, iyi hissetiriyorsa, tadı güzelse It must be mine – Benim olmalı Heroes always get remembered – Kahramanlar her zaman hatırlandı But you know legends never die – Ama efsanelerin asla ölmediğini biliyorsunuz
And if you don’t know now you know – Ve eğer bilmiyorsan, şu an biliyorsun I’m taking back the crown – Tacı geri alıyorum, I’m all dressed up and naked – Ben tamamen giyindim ve çıplağım. I see what’s mine and take it – Benim olanı gördüm ve aldım. (Finders keepers, losers weepers) – Mal bulanındır, kaybedenler ağlar! Oh yeah – Oh evet! The crown… – Taç… So close I can taste it – Çok yakın tadabiliyorum I see what’s mine and take it – Benim olanı gördüm ve aldım. (Finders keepers, losers weepers) – Mal bulanındır, kaybedenler ağlar! Oh yeah – Oh evet! Mortal kings are ruling castles – Ölümlü krallar kaleleri yönetiyorlar Welcome to my world of fun – Benim eğlenceli dünyama hoş geldiniz Liars settle into sockets – Yalancılar oyuklarına yerleştiler Flip the switch and watch them run – Anahtarı çevirip kaçmalarını izle Oh yeah – Oh evet! (Finders keepers, losers weepers) – Mal bulanındır, kaybedenler ağlar! I’m taking back back, taking back back the crown – Ben geri, geri alıyorum; tacı geri geri alıyorum I’m all dressed up and naked – Ben tamamen giyindim ve çıplağım. I see what’s mine and take it – Benim olanı gördüm ve aldım. (Finders keepers, losers weepers) – Mal bulanındır, kaybedenler ağlar! Oh yeah – Oh evet! The crown… – Taç… So close I can taste it – Çok yakın tadabiliyorum I see what’s mine and take it – Benim olanı gördüm ve aldım. (Finders keepers, losers weepers) – Mal bulanındır, kaybedenler ağlar! Oh yeah – Oh evet! Finders keepers, losers weepers – Mal, kim bulduysa onundur! Finders keepers, losers weepers – Mal, kim bulduysa onundur!
You’ve got me feeling emotions – Bana karşı hissettiğin duygular var Deeper than I’ve ever dreamed of – Hayal ettiğimden daha derin You’ve got me feeling emotions – Bana karşı hissettiğin duygular var Higher than the heavens above – Cennetlerin ötesinde daha yüksek
I feel good – İyi hissederim I feel nice – Hoş hissederim I’ve never felt so – Hiç böyle hissetmemiştim Satisfied – Memnum I’m in love – Ben aşığım I’m alive – Ben canlıyım Intoxicated – Kendimden geçmiş Flying high – Yüksekte uçuyorum It feels like a dream – Bir rüya gibi hissettirir When you touch me tenderly – Bana nazikçe dokunduğunda I don’t know if it’s real – Bilmiyorum eğer o gerçekse But I like the way I feel – Fakat hissettiğim şekil hoşuma gider Inside – İçeride
In the morning – Sabah When I rise – Uyandığımda You are the first thing – Sen ilk şeysin On my mind – Aklımdaki
And in the middle – Ve ortasında Of the night – Gecenin I feel your heartbeat – Senin kalp atışlarını hissederim Next to mine – Benim yanımda If feels like a dream – Bir rüya gibi hissettirir When you love me tenderly – Beni nazikçe sevdiğinde I don’t know if you’re for real – Bilmiyorum eğer sen gerçeksen But I like the way I feel – Fakat hissettiğim şekil hoşuma gider Inside – İçeride
You know the way to make me lose control – Bana kontrolümü kaybettirdiğin şekli bilirsin When you’re looking into my eyes – Gözlerinin içine baktığımda You make me feel so – Beni hissettirirsin High – Çok yüksek
It’s over and done – O bitti ve tamamlandı But the heartache lives on inside – Ama kalpacısı içimde yaşıyor And who’s the one you’re clinging to İnstead of me tonight? – Bu gece benim yerime kime sarılacaksın?
And where are you now, now that I need you? – Ve şimdi neredesin,sana ihtiyacım olan şu anda? Tears on my pillow wherever you go – Gittiğin heryerde yastığımda gözyaşları I’ll cry me a river that leads to your ocean – Senin okyanusuna uzanan bir nehir (ağlayarak) oluştururum You never see me fall apart – Beni asla ayrılırken göremeyeceksin
In the words of a broken heart – Kırık kalplerin kelimelerinde İt’s just emotion taking me over – Beni devralan sadece bir duygu Caught up in sorrow – Acı içine düştüm Lost in the song – Şarkıda kayboldum But if you don’t come back – Ama geri dönmezsen Come home to me, darling – Evine bana geri gel,sevgilim Don’t you know there’s nobody left in this world tohold me tight – Bilmiyor musu ki bu dünya da beni gergin tutacak kimse kalmadı Nobody left in this world to kiss goodnight – İyigeceler öpücüğü verecek jkimse kalmadı Goodnight, goodnight – İyi geceler,iyi geceler
I’m there at your side, – Orda seninleyim I’m part of all the things you are – Ben senin olduğun şeylerin bir parçasıyım But you’ve got a part of someone else – Ama sen başkasının da bir parçasısın You’ve got to find your shining star – Senin parlyan yıldızını bulmak zorundasın
And where are you now, now that I need you? – Ve şimdi neredesin,sana ihtiyacım olan şu anda? Tears on my pillow wherever you go – Gittiğin heryerde yastığımda gözyaşları I’ll cry me a river that leads to your ocean – Senin okyanusuna uzanan bir nehir (ağlayarak) oluştururum You never see me fall apart – Beni asla ayrılırken göremeyeceksin
In the words of a broken heart – Kırık kalplerin kelimelerinde İt’s just emotion taking me over – Beni devralan sadece bir duygu Caught up in sorrow – Acı içine düştüm Lost in the song – Şarkıda kayboldum But if you don’t come back – Ama geri dönmezsen Come home to me, darling – Evine bana geri gel,sevgilim Don’t you know there’s nobody left in this world tohold me tight – Bilmiyor musu ki bu dünya da beni gergin tutacak kimse kalmadı Nobody left in this world to kiss goodnight – İyigeceler öpücüğü verecek jkimse kalmadı Goodnight, goodnight – İyi geceler,iyi geceler
And where are you now, now that I need you? – Ve şimdi neredesin,sana ihtiyacım olan şu anda? Tears on my pillow wherever you go – Gittiğin heryerde yastığımda gözyaşları I’ll cry me a river that leads to your ocean – Senin okyanusuna uzanan bir nehir (ağlayarak) oluştururum You never see me fall apart – Beni asla ayrılırken göremeyeceksin
In the words of a broken heart – Kırık kalplerin kelimelerinde it’s just emotion taking me over – Beni devralan sadece bir duygu Caught up in sorrow – Acı içine düştüm Lost in the song – Şarkıda kayboldum But if you don’t come back – Ama geri dönmezsen Come home to me, darling – Evine bana geri gel,sevgilim Don’t you know there’s nobody left in this world tohold me tight – Bilmiyor musu ki bu dünya da beni gergin tutacak kimse kalmadı Nobody left in this world to kiss goodnight – İyigeceler öpücüğü verecek jkimse kalmadı Goodnight, goodnight – İyi geceler,iyi geceler
Vers les docks où le poids et l’ennui – Ağırlığın ve can sıkıntısının olduğu rıhtıma doğru Me courbent le dos – Arkamı eğ Ils arrivent le ventre alourdi – Ağır bir mideyle gelirler De fruits les bateaux – Meyve tekneleri
Ils viennent du bout du monde – Dünyanın sonundan geliyorlar Apportant avec eux – Onlarla birlikte getirmek Des idées vagabondes – Dolaşan fikirler Aux reflets de ciels bleus – Mavi gökyüzünün yansımalarıyla De mirages – Serapların
Traînant un parfum poivré – Acı bir koku sürüyor De pays inconnus – Bilinmeyen ülkelerden Et d’éternels étés – Ve sonsuz yazlar Où l’on vit presque nus – Neredeyse çıplak yaşadığımız yer Sur les plages – Plajlarda
Moi qui n’ai connu toute ma vie – Hayatım boyunca hiç tanımamış olan ben Que le ciel du nord – Kuzey gökyüzünden J’aimerais débarbouiller ce gris – Bu griyi yıkamak istiyorum En virant de bord – Tacking
Emmenez-moi au bout de la terre – Beni dünyanın sonuna götür Emmenez-moi au pays des merveilles – Beni harikalar diyarına götür Il me semble que la misère – Bana öyle geliyor ki sefalet Serait moins pénible au soleil – Güneşte daha az acı verici olur
Dans les bars à la tombée du jour – Akşam karanlığında barlarda- Akşam karanlığında barlarda Avec les marins – Denizcilerle Quand on parle de filles et d’amour – Kızlar ve aşk hakkında konuştuğumuzda Un verre à la main – Elinde bir bardak
Je perds la notion des choses – Şeylerin izini kaybettim Et soudain ma pensée – Ve aniden düşüncem M’enlève et me dépose – Beni al ve bırak beni Un merveilleux été – Harika bir yaz Sur la grève – Grevde
Où je vois tendant les bras – Kollarımı uzattığını gördüğüm yer L’amour qui comme un fou – Deli gibi sev Court au devant de moi – Önümde koş Et je me pends au cou – Ve boynuma takılıyorum De mon rêve – Rüyamın
Quand les bars ferment, que les marins – Barlar kapandığında, denizciler Rejoignent leur bord – Kenarlarına katılın Moi je rêve encore jusqu’au matin – Hala sabaha kadar rüya görüyorum Debout sur le port – Limanda duruyorum
Emmenez-moi au bout de la terre – Beni dünyanın sonuna götür Emmenez-moi au pays des merveilles – Beni harikalar diyarına götür Il me semble que la misère – Bana öyle geliyor ki sefalet Serait moins pénible au soleil – Güneşte daha az acı verici olur
Un beau jour sur un rafiot craquant – Keskin bir küvette güzel bir gün De la coque au pont – Gövdeden güverteye Pour partir je travaillerais dans – Ayrılmak için çalışırdım La soute à charbon – Kömür sığınağı
Prenant la route qui mène – Önderlik eden yolu almak A mes rêves d’enfant – Çocukluk hayallerime Sur des îles lointaines – Uzak adalarda Où rien n’est important – Hiçbir şeyin önemi yok Que de vivre – Yaşamaktan daha çok
Où les filles alanguies – Baygın kızlar nerede Vous ravissent le cœur – Kalbini sevindir En tressant m’a t’on dit – Beni örerek dedin De ces colliers de fleurs – Bu çiçek kolyelerden Qui enivrent – Sarhoş edici
Je fuirais laissant là mon passé – Geçmişimi orada bırakıp kaçardım Sans aucun remords – Pişmanlık duymadan Sans bagage et le cœur libéré – Bagajsız ve özgür bir kalple En chantant très fort – Çok yüksek sesle şarkı söylemek
Emmenez-moi au bout de la terre – Beni dünyanın sonuna götür Emmenez-moi au pays des merveilles – Beni harikalar diyarına götür Il me semble que la misère – Bana öyle geliyor ki sefalet Serait moins pénible au soleil – Güneşte daha az acı verici olur
‘Cause some things just don’t change – Çünkü bazı şeyler değişmez It’s better when they stay the same – Aynı kaldıklarında daha iyi Although the whole world knows your name – Bütün dünya senin adını biliyor olsa da So on a bigger stage – Yani daha büyük bir sahnede They came to see you spit your game – Oyununu tükürdüğünü görmeye geldiler
But it shouldn’t be difficult to explain – Ama açıklamak zor olmamalı Just why you came back again, you hate the fame – Sadece neden tekrar geldin, şöhretten nefret ediyorsun Love the game, cold as ice you remain – Oyunu sev, buz kalsın soğuk Fuck ’em all, tell ’em all eat shit, here we go again – Hepsini s * k, hepsini söyle, hepsini tekrar et
So, god damn… is it that time again already – Yani, tanrım lanet olsun … o zaman zaten Ha-ha, you don’t look too happy to see me – Ha-ha, beni görmekten çok mutlu görünmüyorsun Fuck man, don’t everybody welcome me back at once – Siktir et, herkes beni bir seferde karşılamıyor mu? All right, fuck y’all then – Pekala, lanet olsun o zaman
You can get the dick, just call me the ballsack, I’m nuts – Sikini alabilirsin, sadece çuvalı çağır, ben deliyim Michael Vick in this bitch, dog fall back you mutts – Michael Vick bu kaltağın içinde, köpek sana geri dönsün. Fuck your worms, you never seen such a sick puppy – Solucanlarını boşver, hiç böyle bir hasta köpek görmedin. Fuck it a sick duck, I want my duck sicked, mummy – Siktir et, hasta bir ördek, ördekimi hasta etmek istiyorum, mumya And my nuts, licked, gobble ’em up trick, yummy – Ve benim fındık, yaladı, onları hile, nefis Bitch you don’t fucking think I know that you suck dick dummy? – Orospu çocuğu seni kandırmaya çalıştığını biliyor muydun? You’ll get your butt kicked, fuck all that love shit honey – Kıçını tekmeleyeceksin, bütün bu lanet boktan tatlım canım Yeah I laugh when I call you a slut, it’s funny! – Evet, sana bir sürtük dediğimde gülüyorum, çok komik! Shorty dance while I diss you to the beat, fuck the words – Shorty dansı ben seni dövmeye gönderirken, kelimeleri siktir et You don’t listen to ’em anyway, yeah struck a nerve sucker – Sen zaten onları dinlemedin, evet sinir krizi geçirdi. Motherfucker might as well let my lips pucker – Orospu çocuğu da dudaklarımın büzülmesine izin verebilir Like Elton John, ’cause I’m just a mean cocksucker – Elton John gibi, çünkü ben sadece kötü bir serseriyim. The shit is on, ’cause you went and pissed me off – Kahretsin, çünkü sen gittin ve beni kızdırdın Now I’m shitting and pissing on everybody – Şimdi ben herkese pislik ve piss ediyorum Give a fuck if it’s right or wrong – Doğru ya da yanlış olsaydı So buck the Buddha, light a bong – Buda’yı bağla, bir bong yak But take a look at Mariah – Ama Mariah’ya bir bak Next time I inspire you to write a song, c’mon – Bir dahaki sefere sana şarkı yazmanı için ilham veriyorum, c’mon
Oh oh oh oh oh oh oh, – Oh oh oh oh oh oh oh I’m as cold as the cold wind blows – Soğuk rüzgâr gibi soğukum When it snows and it’s twenty below – Kar yağdığında ve yirmi altta Ask me why man I just don’t know know know know know know know – Neden bilmiyorum adam bilmiyorum biliyorum biliyorum biliyorum I’m as cold as the cold wind blows blo-blo-blo-blo-blo-blows – Soğuk rüzgârın blo-blo-blo-blo-blo-darbeleri patlattığı kadar soğukum Oh oh oh oh oh – Oh oh oh oh oh oh
Fuck it I’m a loose cannon, Bruce Banner’s back in the booth – Siktir et ben gevşek bir topum, Bruce Banner’ın standında Y’all are sitting ducks, I’m the only goose standing – Hepiniz ördekler oturuyorsunuz, ben tek kaz ayaktayım I set the world on fire, piss on it, put it out – Dünyayı ateşe verdim, üstüne işedim, söndür Stick my dick in a circle, but I’m not fucking around motherfucker – Sikimi bir çembere sok, ama ben orospu çocuğuyla sevişmiyorum. I’ll show you pussy-footing, I’ll kick a bitch in the cunt – Seni piç kurusu göstereceğim, ben pislikte bir orospu tekmeleyeceğim ‘Til it makes her queef and sounds like a fucking whoopy cushion – ‘Til, onu rahatlatır ve lanet olası bir yastık gibi ses çıkarır Who the fuck is you pushin’, you must’ve mistook me for some sissy – Sen kimsin zorluyorsun, beni rahatsız etmelisin. Soft punk looking for some nookie or bosom – Yumuşak nohut veya noos Go ahead, fucking hater push me – Devam et, kahrolası beni zorla I told you ain’t no fucking way to shush me – Bana susmamın bir yolu olmadığını söyledim. Call me a faggot ’cause I hate a pussy – Bana bir fagot deyin, çünkü bir kediden nefret ediyorum Man the fuck up sissy, G’s up – Adam sissy kadar gitsin, G’s up All you gardeners freeze up, put your hoes down (Shady ease up!) – Tüm bahçıvanlar donuyor, çapalarını indir (Shady kolaylığı!) Man chill, nah I can’t god dammit – Erkek chill, nah tanrım lanet olası değilim Rap is a landfill, drop the anvil – Rap bir toprak dolgu, örs These are shoes that you can’t fill – Bunlar doldurmayacağın ayakkabılar. Shit the day that happens the world’ll stop spinning – Dünyaya dönüşen gün, dönmeyi bırakacak And Michael J. Fox’ll come to a stand still – Ve Michael J. Fox hala ayağa kalkacak During an earthquake, urine in your face – Deprem sırasında, yüzünüzdeki idrar ‘Cause you’re fake, ah what the fuck, that hurt wait! – Çünkü sen harikasın, ah ne lanet, bu acı bekle! Ah what the fuck, I just got struck by lightening – Ah ne lanet, ben sadece yıldırım çarptı Alright then I quit, god I give up – Tamam o zaman bıraktım, tanrım pes ediyorum Call it evil that men do, lord forgive me for what my pen do – Erkeklerin yaptığı kötülüğü söyle, efendimin kalemi için beni affet This is for your sins, I cleanse you – Bu senin günahların için seni temizliyorum You can repent but I warn you, if you continue – Tövbe edebilirsin ama devam edersen seni uyarıyorum To hell I’ll send you, and just then the wind blew and I said — Cehenneme seni göndereceğim, ve sonra rüzgar esti ve dedim ki
Oh oh oh oh oh oh oh, – Oh oh oh oh oh oh oh I’m as cold as the cold wind blows – Soğuk rüzgâr gibi soğukum When it snows and it’s twenty below – Kar yağdığında ve yirmi altta Ask me why man I just don’t know know know know know know know – Neden bilmiyorum adam bilmiyorum biliyorum biliyorum biliyorum I’m as cold as the cold wind blows blo-blo-blo-blo-blo-blows – Soğuk rüzgârın blo-blo-blo-blo-blo-darbeleri patlattığı kadar soğukum Oh oh oh oh oh – Oh oh oh oh oh oh
How long will I be this way? Shady until my dying day – Bu yoldan ne kadar kalacağım? Ölüm gününe kadar Shady ‘Til I hang up the mic and it’s time for me to say – ‘Til’i kapatıyorum ve söyleyecek zamanım var. So long, ’til then I drop the fucking bombs – Çok uzun zaman, o zaman lanet olası bombaları bırakıyorum. Like I miss the pass when I went long – Uzun zaman gittiğimde geçmeyi özlediğim gibi If you don’t like it you can kiss my ass in a lint thong – Eğer hoşuna gitmezsen, kıçımı bir tangaya götürebilirsin Now sing along, slut this, slut that, learn the words to the song – Şimdi şarkı söyle, sürtük, sürtük, şarkıya kelimeleri öğren Oh bitches don’t like that, homie I’ll be nicer to women – Orospular bundan hoşlanmıyorlar, kadınlara daha iyi olacağım When Aquaman drowns and the human torch starts swimming – Aquaman attığında ve insan meşalesi yüzmeye başladığında An I’m a cold soul, I roll solo – Ben soğuk bir ruhum, yalnızım So don’t compare me to them other bums over there – Öyleyse beni onlarla kıyaslamayın. It’s like apples to oranges, peaches to plums yeah – Portakallı elmalara, şeftali eriklerine evet I’m bananas pussy, cut off the grapes and grow a pair – Ben muzlarım, üzümleri kesip bir çift yetiştiriyorum But I swear, you try to diss me, I’ll slaughter you – Ama yemin ederim, sen benimsenmeyi dene, ben seni katletirim I put that on everything, like everyone does with auto-tune – Bunu herkesin yaptığı gibi, her şeyi otomatik olarak ayarladım The last thing you wanna do is have me spit out a rhyme – Yapmak istediğin son şey bir kafiye çıkarmamdır. And say I was writing this and I thought of you so – Ve şunu yazıyordum ve ben de seni düşündüm.
Oh oh oh oh oh oh oh, – Oh oh oh oh oh oh oh I’m as cold as the cold wind blows – Soğuk rüzgâr gibi soğukum When it snows and it’s twenty below – Kar yağdığında ve yirmi altta Ask me why man I just don’t know know know know know know know – Neden bilmiyorum adam bilmiyorum biliyorum biliyorum biliyorum I’m as cold as the cold wind blows blo-blo-blo-blo-blo-blo-blows – Soğuk rüzgârın blo-blo-blo-blo-blo-blo-darbeleri patlattığı kadar soğukum Oh oh oh oh oh – Oh oh oh oh oh oh
Oh oh oh oh oh oh – Oh oh oh oh oh oh I don’t know, I don’t know what caused, I don’t know what caused me to be this way – Bilmiyorum, neyin sebep olduğunu bilmiyorum, bu şekilde olmamın nedenini bilmiyorum I don’t know, I don’t know but I’ll probably be this way ’til my dying day – Bilmiyorum, bilmiyorum ama muhtemelen bu şekilde öleceğim. I don’t know why I’m so, I’m so cold mean things I don’t mean to say – Neden böyle olduğunu bilmiyorum, demek istediğim soğuk demek istediğim I guess this is how you made me – Sanırım sen beni böyle yaptın
This motherfucker man, just won’t shut up will you? – Bu o….. çocuğu, sadece susmayacak mısın? Talk about I owe you, bitch you owe me – Sana borçlu olduğum hakkında konuş, orospu bana borçlusun I’m promoting you right now – Seni şu anda tanıtıyorum Man lets put the nail in his coffin – Adam çivi tabutuna koydu
I dont want to be like this – Ben böyle olmak istemiyorum I dont really want to hurt no feelins – Gerçekten hiç hisleri incitmek istemiyorum But Im only bein real when I say nobody wants to hear their grandfather rap – Ama ben kimsenin dedesi raplerini duymak istemediğini söylediğimde gerçek olurum. Old men have heart attacks – Yaşlı adamların kalp krizi geçirmesi And I dont want to be responsible for that so – Ve bundan sorumlu olmak istemiyorum Put the mic down and walk away – Mikrofonunu indir ve uzaklaş You can still have a little bit of dignity – Hala biraz haysiyete sahip olabilirsin
I would never claim to be no Ray Benzino – Hiçbir zaman Ray Benzino olmadığını iddia etmem. An 83 year old fake Pachino – 83 yaşındaki sahte Pachino So how can he hold me over some balcony – Peki beni balkonda nasıl tutabilir Without throwin his lower back out as soon as he goes to lift me – Beni kaldırmaya gittiği anda altını dışarı atmadan Please dont, youl probably fall with me – Lütfen, muhtemelen muhtemelen benimle düşsün. And our asses will both be history – Ve kıçımızın ikisi de tarih olacak But then again youl’ll finally get your wish – Ama sonra tekrar dileğini yerine getireceksin Cuz youl be all over the street like 50 Cent – Cuz youl 50 Cent gibi caddenin her yerinde Fuckin punk pussy fuck you chump – Lanet serseri kedi siktir et seni Gimme a one-on-one see if I dont fuck you up – Seni beceremediğimi bire bir bakışta gör Tryin to jump the Ruff Ryders and they cut you up – Ruff Ryders’ı atlamaya çalışıyorlar ve seni kestiler. And you put Jada on a track thats how much you suck – Ve Jada’yı bir pistte koyarsın, ne kadar emersin Dick in the industry, swear that you in the streets hustlin – Sektöründe dick, yemin ederim sokaklarda sen yemin You sit behind a fuckin desk at The Source butt-kissin – Kaynağında bir lanet masanın arkasında oturuyorsun. And beggin motherfuckers for guest appearences – Ve konuk görünenler için dilenci pislikler And you can even get the clearances cuz real lyricists – Ve hatta gerçek lirikçilerden izinleri bile alabilirsiniz Dont even respect you or take you serious – Sana saygı duymam ya da seni ciddiye alma Its not that we dont like you, we hate you – period – Senden hoşlanmamamız değil, senden nefret ediyoruz – dönem Talk about a mid-life crisis damn – Yaşam boyu bir krizden bahset last week you was shakin Obie Trice’s hand – Geçen hafta sen Obie Trice’nin elini sarstın Now hes a busta? What the fucks with that? – Şimdi bir şey mi var? Bununla ne halt ediyor? Get on a track dissin us kissin 50’s ass – Bir ize bin bizi 50’nin götüne öpmek And askin me what I know about inditements-bite me – Ve beni neyle ilgili bildiğimi sor Bitch I got two cases, and probation – fight me! – Sürtük iki durumum var ve şartlı tahliye – benimle dövüş! What do I know about standin in front of a judge like a man – Bir adam gibi bir yargıcın önünde durmak hakkında ne bileceğim Ready to take whatever sentence he hands – Ne olursa olsun ellerini almaya hazır What you know about your wife slicin her wrists – Karınla ilgili bildiğin şey bileklerini dilimliyor Right in front of the only thing you have in this world – a little girl? – Bu dünyada sahip olduğunuz tek şeyin hemen önünde – küçük bir kız mı? And I put that on her, when this is all over – Ve bunu her şey bittiğinde ona koyuyorum. I would never try to make her a star and eat off her – Onu asla bir yıldız yapmaya çalışmam ve onu yemem. I dont know shit about no shoppin rocks – Shoppin kayalar hakkında hiçbir şey bilmiyorum But what you know about hip-hop shops rockin spots? – Ama hip-hop mağazaları rockin spotları hakkında ne biliyorsun? When your the only white boy in that bitch just rippin – O kaltaktaki tek beyaz oğlan ne zaman sadece rippin Pressin up your own flyers and your stickers stickin – Kendi el ilanlarınızı bastırın ve etiketlerinizi yapıştırın Them bitches up after spendin six hours at Kinkos – Kinkos’ta altı saat sonra geçirdiler Just makin copys of your covers of cassette singles – Sadece kaset single’larınızın kapaklarını koparmak And sell them out the trunk of your Tracer – Ve onları Tracer’ınızın gövdesinden satmak Spendin your whole paycheck at Disc Makers – Bütün maaşınızı Disc Makers’ta geçirin What you know about bein bullied over half your life? – Hayatının yarısından fazla zorlandın mı? Oh thats right, you know what thats like, your half white – Ah, öyle değil mi, bilirsiniz, senin yarım beyazın ne? Vanilla Ice,spill the beans and rice, I’m eating you alive inside – Vanilyalı Buz, fasulyeyi ve pirinci dökün, seni içeride canlı yiyorum Jesus Christ, if your that much of a gangster, put the mic down – İsa Mesih, eğer bir gangsteriniz varsa, mikrofonu aşağı indirin You should be out killin motherfuckers right now – Şu anda orospu çocukları öldürmelisin. Kill a motherfucker dead, kill’em dead bitch – Öldürülen bir lanet öldür, öldür o ölü kaltak Shoot’em in the fuckin head, go ahead bitch – Lanet kafana ateş et, devam et kaltak Slap my mom, slap the f*ck outa her! – Annemi tokatla, f * ck outa onu tokat! She cant sue you, she wouldnt get a buck out of you – Seni dava edemez, senden bir para alamaz Cuz your broke as fuck you suck your a fuckin joke – Kahretsin, senin lanet şerefine, sen lanet şakayı emdin If you was really sellin coke, well then what the fuck – Gerçekten kokain satıyorsan, o zaman ne boktan You stop for dummy? If you slew some crack – Kukla için mi durdun? Eğer biraz çatladığında You’d make alot more money than you do from rap – Rap’ten daha çok para kazanırsın You never had no security, you’ll never be famous – Hiç güvenliğiniz olmadı, asla ünlü olmayacaksınız You’l never now what its like to be rich, lifes a bitch aint it? – Artık onun ne kadar zengin olmasının, hayatının bir orospu olmadığını bilemezsin? Raymond, here, let me break this shit down in lamens – Raymond, işte bu boku kıraştırmalarına izin ver Terms for you just to make sure that you can understand this – Sadece bunu anladığınızdan emin olmak için şartlar And Canibus they usin too many complicated fuckin words for you – Ve Canibus senin için çok fazla karmaşık sözler kullanıyorlar Here then let me slow it down for you – İşte o zaman senin için yavaşlatmama izin ver So you can understand if I say it slower: – Yani daha yavaş söylersem anlayabilirsin: Let it go dawg it’s over – Bırak gitsin, bitti
Haha – Haha Talkin bout I have motherfuckers callin your crib – Tökezlediğim için ben senin parmak ucunda bir orospu çocuğu var. Bitch you aint even got a fuckin crib – O…. bile bir lanet beşik var You aint even got a fuckin phone, fuckin Bum – Sende bir lanet telefon bile yok, Bum lanet olsun Threatened to shut me down at your little fuckin Source magazine – Kaynak dergisinde beni azarlamak için tehdit etti. İf I come back then you would attack me, bitch you attacked me first – Eğer geri gelirsen bana saldırırdın, orospu önce bana saldırdın Take it like a man and shut the fuck up – Bir erkek gibi al ve kapa çeneni And fuck your little magazine too – Ve küçük dergini de becer I dont need your fuckin magazine, I got XXL number anywayz – Lanet dergisine ihtiyacım yok, XXL numarası var And yall cant stand it cuz there gettin bigger than yall – Ve yall duramazsın çünkü orada yayadan daha büyük olur Oh, and by the way, howed I look on the VMAs? – Ve bu arada, VMA’lara nasıl baktım? When you was watchin me from whatever fuckin TV you was watchin me from in Boston – Beni televizyonda izlediğinde beni Boston’da izliyordun The mean streets of Boston, fuckin sissy – Boston’un sıradan sokakları, sıska Like you got us scared in the motherfucker, suck our motherfuckin dicks – Bizi orospu çocuğuyla korkuttuğunuz gibi, orospu çocuğumuzu emmek Oh, and for those thats dont know, dont get it twisted yo, the Source has a white owner – Oh, ve bilmediklerim için, onu bükmeyin, Kaynak’ın beyaz sahibi var.
Emily tries but misunderstands, ah ooh – Emily deniyor ama yanlış anlıyor, ah ooh She often inclined to borrow somebody’s dreams till tomorrow – Sık sık birisinin hayallerini yarına kadar ödünç almaya meyilliydi There is no other day – Başka gün yok Let’s try it another way – Hadi başka bir yol deneyelim You’ll lose your mind and play – Aklını kaybedeceksin ve oynayacaksın Free games for may – Mayıs ayı için ücretsiz oyunlar See Emily play – Emily oynarken görün Soon after dark Emily cries, ah ooh – Emily ağladıktan kısa bir süre sonra, ah ooh Gazing through trees in sorrow hardly a sound till tomorrow – Ağaçların arasından yarına kadar neredeyse hiç ses gelmiyor There is no other day – Başka gün yok Let’s try it another way – Hadi başka bir yol deneyelim You’ll lose your mind and play – Aklını kaybedeceksin ve oynayacaksın Free games for may – Mayıs ayı için ücretsiz oyunlar See Emily play – Emily oynarken görün Put on a gown that touches the ground, ah ooh – Yere dokunan bir elbise giy, ah ooh Float on a river forever and ever, Emily – Bir nehirde sonsuza kadar yüz, Emily There is no other day – Başka gün yok Let’s try it another way – Hadi başka bir yol deneyelim You’ll lose your mind and play – Aklını kaybedeceksin ve oynayacaksın Free games for may – Mayıs ayı için ücretsiz oyunlar See Emily play – Emily oynarken görün