Blog

  • İngilizce İçecekler / English Drinks

    İngilizce İçecekler / English Drinks

    İngilizce İçecekler / English Drinks

    Water =Su

    Ayran = Ayran

    Mineral water = Maden suyu

    Cola = kola

    Coke = kola

    Tap water = Musluk suyu

    Fruit juice = meyve suyu

    Orange juice = portakal suyu

    Tea = Çay

    Tea bag = çay poşeti

    Iced tea = buzlu çay

    Green Tea = Yeşil Çay

    Herbal Tea = Bitki çayı

    lemonade = limonata

    Pop = gazlı içecek

    Cocktail = kokteyl

    Soft drinks = alkolsüz içecekler

    Soda = gazlı içecek

    Hot chocolate = Sıcak çikolata

    Cocoa = Kakao

    Coffee = Kahve

    hot chocolate = sıcak çikolata

    Filter coffee = Filtre Kahve

    Black Coffee = Sütsüz kahve

    Milkshake = Milkşeyk (şurupla karıştırılmış çalkalanmış süt)

    Pop = Gazoz

    Lemonade = Limonata

    Bottle / Glass = Şişe Bardak

    Pineapple juice = ananas suyu

    Tomato juice = domates suyu

    Grapefruit juice = greyfrut suyu

    Orange squash = sıkılmış portakal

    Smoothie = sıvı meyve püresi

    Squash = sıkma

  • YDS’de En Çok Çıkan Kelimeler -T-

    YDS’de En Çok Çıkan Kelimeler -T-

    1. Take off = çıkarmak, kalkmak, kaldırmak, götürmek

    2. Take on = üstlenmek (sorumluluk)

    3. Tame = evcil

    4. Tapestry = halı

    5. Tasteful = zevkli

    6. Tasty = lezzetli, leziz, nefis, zevkli, tadı güzel

    7. Temple (tempıl) = tapınak, mabed, mabet, şakak, sinagog, ibadethane

    8. Tenderness = hassasiyet, duyarlılık, hassaslık, sevecenlik

    9. Terminal = terminal, uç, son, kutup, son durak, sonek

    10.Terminate = sonlandırmak

    11. Territory = ülke, toprak, bölge, arazi

    12. The rest of = geri kalanı

    13. Thoughtless = düşüncesiz, patavatsız, kaba

    14. Throughout = boyunca, baştan başa

    15. Throw = atma, atış, fırlatma

    16. Throw out = dışarı atmak, çıkarmak, söylemek, yaymak, ileri sürmek

    17. Thunderstorm = fırtınalı

    18. Tomb = mezar, türbe, lahit, kabir

    19. Tough = zor

    20. Trace = izleme

    21. Trade = Ticaret

    22. Traditional = geleneksel, klasik

    23. Trail = iz, patika, yol

    24. Train = tren, sıra, dizi

    25. Transmit = iletmek, aktarmak, bulaştırmak

    26. Trash = çöp, çöplük

    27. Treasure = hazine

    28. Treat = tedavi etmek, davranmak, işlemek, muamele etmek, ısmarlamak, ikram etmek

    29. Trick = hile, tuzak, çeldirme , kandırmaca

    30. Trim = kırpmak

    31. Tripe = işkembe, saçma

    32. Truthful about = hakkında doğru

    33. Turn in = teslim etmek, ihbar etmek

  • Lil Uzi Vert – That Way Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lil Uzi Vert – That Way Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum
    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum
    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum
    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum

    But I don’t wanna go out bad, wanna go out sad, wanna go out that way (no)
    – Ama kötü dışarı çıkmak istemiyorum, üzgün dışarı çıkmak istiyorum, bu şekilde dışarı çıkmak istiyorum (hayır)
    I’m with the winnin’ team, they make sure I’m not in last place (let’s go)
    – Kazanma ekibindeyim, son sırada olmadığımdan emin oluyorlar (hadi gidelim)
    If I wake up, don’t make no money, that’s a sad day (whoa)
    – Uyandığımda para kazanma, üzücü bir gün (whoa)
    Twenty-five hundred on my shirt what the tag say (let’s go)
    – Gömleğimin yirmi beş yüz etiketi ne diyor (hadi gidelim

    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum
    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum
    I want it that way, whoa
    – Bunu bu şekilde istiyorum, whoa
    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum

    Whoa, she from Atlanta, she went to Cascade, ayy (let’s get it)
    – Whoa, o Atlanta’dan, Cascade’e gitti, ayy (hadi alalım)
    She ride the D like she’s tryna drag race (whoa)
    – Drag yarışı yapmaya çalışıyormuş gibi D’ye biniyor (whoa)
    Don’t slow me right down, I like it fast-paced, ayy
    – Beni yavaşlatma, hızlı tempolu seviyorum, ayy
    That is enough about that girl, everyone know it is my World
    – Bu kız hakkında yeterli, herkes bunun benim dünyam olduğunu biliyor
    And he dropped an album, thought it was trash day (yeah, whoa)
    – Ve bir albüm bıraktı, çöp günü olduğunu düşündü (evet, whoa)
    I’m on my own, not talkin’ masturbate, yeah (ew)
    – Kendi başımayım, mastürbasyon yapmaktan bahsetmiyorum, evet (ew)
    She gave me dome ’til I graduate, whoa
    – Mezun olana kadar kubbe verdi, whoa
    I’ma grab a Bentley, Mean might go and grab a Wraith, yeah
    Bentley alıyorum, Mean gidip bir Wraith alabilir, evet
    I had to snap back into reality and go grab a fitted (fitted)
    – Gerçeğe geri dönmeliyim ve takılı (takılı)
    My jeans, yeah, they fitted (woo)
    – Kot pantolonum, evet, taktılar (woo)
    But Lil Uzi, he is so far from the timid (let’s go)
    – Ama Lil Uzi, çekingenlikten çok uzakta (gidelim)
    The reason I’m rich
    – Zengin olmamın nedeni
    ‘Cause I had to go and just fix my percentage (let’s go)
    – Çünkü gitmem ve sadece yüzdemi düzeltmem gerekiyordu (gidelim)
    You know that I’m winnin’
    – Kazanacağımı biliyorsun
    My white girl got black card and it got no limit (woo)
    – Beyaz kızımın siyah kartı var ve sınırı yok (woo)

    I don’t wanna go out bad, don’t wanna go out sad, not that way (yeah)
    – Kötü çıkmak istemiyorum, üzgün olmak istemiyorum, bu şekilde değil (evet)
    I’m with the winnin’ team, they make sure I’m not in last place (yes)
    – Kazanan takımdayım, son sırada olmadığımı garanti ediyorlar (evet)
    If I wake up, don’t make no money, that’s a sad day (whoa)
    – Uyandığımda para kazanma, üzücü bir gün (whoa)
    Twenty-five hundred for my shirt what the tag say (yeah)
    – Gömleğim için yirmi beş yüz etiketin söylediği şey (evet)

    And I want it that way
    – Ve bu şekilde istiyorum
    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum
    I want it that way, whoa
    – Bunu bu şekilde istiyorum, whoa
    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum

    When I’m in DC, make the hoes go-go (go)
    – DC’deyken, çapaları hazırla (git)
    Yes, I’m slimy like a snail, but I’m no slowpoke
    – Evet, salyangoz gibi iğrençim, ama yavaşça konuşmuyorum
    Only reason I didn’t kick her out ’cause she gon’ deepthroat (yeah)
    – Onu tekmelemememin tek nedeni, çünkü derin boğazda olacak (evet)
    Hit it no protection, injection, yeah, this shit is lethal (go)
    – Ona hiçbir koruma, enjeksiyon vurma, evet, bu bok ölümcül (git)
    They laugh at me because I’m emo
    – Bana gülüyorlar çünkü ben emo
    I killed my girlfriend, that’s why I’m single (fuck her)
    – Kız arkadaşımı öldürdüm, bu yüzden bekarım (siktir et)
    Can’t call 911 ’cause I’m in Reno (yeah)
    – 911’i arayamıyorum çünkü Reno’dayım (evet)
    Gave away my thumbs and I stood three toes (let’s go, let’s go)
    – Baş parmaklarımı bıraktım ve üç ayak parmağı durdum (hadi gidelim, hadi gidelim)

    Diamonds hittin’, bling, bling (let’s go)
    – Elmaslar vuruyor, bling, bling (gidelim)
    Make the chopper sing, sing (let’s go, let’s go, let’s go)
    – Helikopteri şarkı söyleyin, şarkı söyleyin (gidelim, gidelim, gidelim)
    He a killer (what?), same thing (same thing)
    – O bir katil (ne?), Aynı şey (aynı şey)
    Eyes low, Simmons, Ming (yeah)
    – Gözler düşük, Simmons, Ming (evet)

    I don’t wanna go out bad, don’t wanna go out sad, not that way
    – Kötü çıkmak istemiyorum, üzgün olmak istemiyorum, bu şekilde değil
    I’m with the winnin’ team, they make sure I’m not in last place (yes)
    – Kazanan takımdayım, son sırada olmadığımı garanti ediyorlar (evet)
    If I wake up, don’t make no money, that’s a sad day (why? Whoa)
    – Uyanırsam, para kazanmazsam, üzücü bir gün (neden? Whoa)
    Twenty-five hundred for my shirt what the tag say (yeah)
    – Gömleğim için yirmi beş yüz etiketin söylediği şey (evet)

    And I want it that way
    – Ve bu şekilde istiyorum
    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum
    I want it that way, whoa
    – Bunu bu şekilde istiyorum, whoa
    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum

    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum
    I want it that way
    – Ben böyle istiyorum
    I want it that way
    Ben böyle istiyorum
     I want it that way
    – Ben böyle istiyorum

  • YDS’de En Çok Çıkan Kelimeler -U/V/W/Y/Z-

    YDS’de En Çok Çıkan Kelimeler -U/V/W/Y/Z-

    1. Unattended = sahipsiz,

    2. Unbearable = dayanılmaz, çekilmez, katlanılmaz

    3. Uncultured = kültürsüz, tahsilsiz, cahil

    4. Undermine = zayıflatmak, baltalamak, temelini çürütmek, baltalamak, sarsmak, altını kazmak

    5. Undertake = üstlenmek

    6. Undertake = üstlenmek (= take on)

    7. Unfortunate = talihsiz, şansız, yazık

    8. Unlimited = sınırsız, sınırlanmamış, kısıtlamasız, şartsız

    9. Unreliable = güvenilmez, kaypak

    10. Untimely = zamansız, yersiz, vakitsiz

    11. Unusual = sıra dışı, alışılmamış

    12. Unwind = gevşemek, dinlenmek, rahatlamak

    13. Upgrade = yükseltmek, artırmak, terfi ettirmek

    14. Urgent = acil, önemli, ivedi, acele, zorunlu, kaçınılmaz, ısrarlı

    15. Vacation = tatil, izin

    16. Vague = belirsiz, muğlak, müphem, hayal meyal

    17. Valley = vadi, dere

    18. Vanish = yok olmak, gözden kaybolmak, kayıplara karışmak, tarihe karışmak

    19. Variety = değişiklik, çeşitlilik

    20. Vast = geniş, çok, uçsuz bucaksız

    21. Vet = veteriner

    22. Vigorously = şiddetle, kuvvetlice

    23. Violate (vayoleyt) = İhlal etmek

    24. Violent = şiddetli, şiddet içerikli

    25. Virtually = hemen hemen, neredeyse

    26. Vocation = meslek, uğraşı

    27. Volunteer = gönüllülük

    28.Vote for/against = oy, oy vermek

    29. Voyage = yolculuk, seyahat

    30. Wantonly =  durduk yere, sebepsiz yere,  ahlaksızca, şehvetle

    31. Wear = giyim, giyecek, aşınma, yıpranma

    32. Weep = ağlamak, gözyaşı dökmek

    33. Whirl = döndürmek, dönmek

    34. Wholly = tamamen, tamamıyla, büsbütün

    35. Widely = geniş çapta, oldukça, çok, çokça

    36. Widow = dul, dul kadın

    37. Withdraw from = savaştan,seçimlerden vb) geri çekilmek

    38. Withdrawn = çekilmiş, içine kapanık, içe dönük

    39. Witness = tanık, şahit

    40. Worthless = değersiz, beş para etmez, önemsiz

    41. Yard = bahçe

    42. Yield = ürün meyve vermek, ürün kazanç

    43. Zip = fermuar

  • YDS’de En Çok Çıkan Kelimeler -S-

    YDS’de En Çok Çıkan Kelimeler -S-

    1. Savage = Vahşi, barbar, yabani, canavar ruhlu

    2. Scald = Haşlamak, kaynatmak, kaynar su dökmek

    3. Scalp = Saçlı

    4. Scarce = seyrek, az,kıt, zor bulunur

    5. Scarcely = ancak, hemen hemen, ucu ucuna

    6. Scatter = saçmak, dağıtmak, serpmek

    7. Sceptical = şüpheci, şüpheli, kuşkucu

    8. Scratch = çizmek, kaşımak, tırnaklamak

    9. Sculpture = heykel, yontu

    10. Seam = dikiş, dikiş yeri, bağlantı yeri

    11. Seasonal = mevsimlik, sezonluk, mevsime uygun

    12. Secure = güvenilir, güvenli, sağlam, emin, güvencede

    13. Sedate = sakinleştirmek, yatıştırmak, yatıştırıcı vermek

    14. Seed = tohum, çekirdek, tane, döl

    15. Seize = ele geçirmek

    16. Sentence = cümle, söz, tümce, yargı, mahkeme kararı

    17. Sentimental = duygulu, içli

    18. Session = toplantının her bir oturumu

    19. Sewage = kanalizasyon

    20. Shade = gölgen, gölge, gölgelik, koruma, renk tonu, az miktar, panjur, stor, siluet

    21. Shortcoming = shortcoming

    22. Shorten = gölgen, gölge, gölgelik, koruma, renk tonu, az miktar, panjur, stor, siluet

    22. Show off = göstermek, gösteriş yapmak, hava atmak, caka satmak

    23. Shuffle = karıştırma, ayaklarını sürüme, kem küm etme

    24. Sigh = iç çekiş, ah etme

    25. Significant = önemli, anlamlı, ciddi, kayda değer, mühim

    26. Silent = sessiz, suskun, içinden okunan

    27. Simply = sadece, basitçe, yalnızca, sırf

    28. Simulate = benzetmek, gibi göstermek

    29. Sink = inmek, alçalmak

    30. Situate = yerleşmiş

    31. Size = boyutlu

    32. Skill = beceri, yetenek, kabiliyet, ustalık, hüner, maharet, beceriklilik, marifet

    33. Slaughter = kesim

    34. Slavery = kölelik, kulluk, esaret, esir tutma

    35. Sleeve = kollu

    36. Slight = rahatsızlık

    37. Slip = kayma, kayış

    38. Smash = kırmak

    39. Smother (smadır) = boğmak, boğulmak, boğarak öldürmek, bastırmak, kontrol altına almak

    40. sSap = eklenti

    41. Soap = sabun

    42. Sociable = sosyal, hoşsohbet

    43. Solely = sadece, yalnızca, bir tek

    44. Soothing = yatıştırıcı, sakinleştirici, huzur veren, teskin edici

    45. Spectacular = görkemli, muhteşem

    46. Spectacular = görkemli, muhteşem

    47. Spend = geçirmek,  para harcamak, tüketmek, sarfetmek, etkisini azaltmak

    48. Spillage = döküntü

    49. Spin =döndürme, dönme, dönüş, çevirme

    50. Spine = omurga, diken, omur, belkemiği, iğne, kılçık, irade, sürgün

    51. Spiritual = manevi, ruhsal, dini, ruhani, düşünsel

    52. Spoiled = şımarık

    53. Spouse = eş, koca

    54. Spread = yayılma, yayılım, dağılma

    55. Spring = bahar, yaylanma, yay, ilkyaz, zemberek

    56. Stability = istikrar, stabilite, kararlılık, denge, dengelilik, değişmezlik, sabitlik, durağanlık, sarsılmazlık

    57. Staff = personel, çalışanlar, kadro, destek, asa, değnek, gereç, baston

    58. Stage = aşama, sahne, evre, safha, etap, derece

    59. Startle = şaşırtmak

    60. Statement = deyim, ifade, ibare

    61. Statue = heykelcik

    62. Steadily = giderek

    63. Steal = çalmak, hırsızlık yapmak, soymak, aşırmak

    64. Stealthily  = stealthily

    65. Stem = kök

    66. Stimulate = uyarmak, gayrete getirmek

    67. Stir = karıştırma, hareketlenme, karışıklık

    68. Store = depolama, depo, saklama, ambar

    69. Storm =fırtına, kasırga, öfke, hücum, kıyamet, kargaşa, telaş

    70. Stranger = stranger

    71. Stray = sokak

    72. Stress = stres, vurgulama, gerilim, önem, gerilme, vurgu, gerginlik, tonlama

    73. Stretch = uzamak, uzatmak

    74. Strike = vurma, vuruş

    75. Stroll = yürüyüş

    76. Subject to = tabi, bağlı, karşı karşıya olan, meyilli

    77. Substantial = önemli, büyük, ciddi

    78. Sue = dava açmak, mahkemeye vermek, rica etmek, kur yapmak

    79. Sufficiently = yeterince

    80. Suffrage = oy, oy hakkı

    81. Suggestion = öneri, önerme, teklif, telkin, telkin etme

    82. Suggestive of = düşündüren

    83. Suit = takım, takım elbise

    84. Supply =  tedarik etmek,sağlamak

    85. Support = destek, destekleyici, altlık, yardım, arka, doğrulama, dayanak, takviye, arka çıkma, yardımcı oyuncu, payanda

    86. Supportive = destek veren, anlayış gösteren, destekleyici

    87. Suppress = bastırmak, baskılamak, baskı altına almak, zaptetmek, hasıraltı etmek

    88. Surpass = aşmak, geçmek, üstün olmak

    89. Surrender = teslim, teslim olma, teslim etme

    90. Suspend = askıya almak, durdurmak, asmak, uzaklaştırmak, ertelemek, ara vermek, görevden uzaklaştırmak, uzaklaştırma vermek

    91. Suspicion = şüphe, şüphelenme, kuşku, iz, az miktar, işkil, vehim

    92. Symptom = belirti, semptom, bulgu, işaret, araz

  • Inna Si Mama Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Inna Si Mama Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    That you can’t always win, but you will learn
    -Her zaman kazanamazsın, ama öğreneceksin.
    That there is no easy way to get there
    -Oraya ulaşmak için kolay bir yolun olmadığını
    And although among so many people sometimes you will feel
    -Ve o kadar insana rağmen bazen hissedeceksin.
    That nobody has to be trusted, mommy, you told me
    Güvenecek kimse olmadığını,
    Mommy, you told me
    Anne bana söylemiştin
     Yes, yes, yes mom.
    -Evet, evet, evet anne
    You were right when you told me, that they sell fame
    -Bana bunu söylerken haklıydın, şöhret sattıklarını
    And that in this life we have to be clear about what is important
    -Ve bu hayatta önemli olan konularda net olmak gerektiğini
    That without your people, having everything, it won’t be enough
    -Kendi insanların olmadan her şeye sahip olmanın yeterli olmadığını
    And now I know it
    -Ve şimdi görüyorum bunu
     That nobody puts a price to your company.
    -Kimsenin işine yatırım yapmasına izin verme
    “That nobody limits you”, she spoke to me
    -Ki kimse de senin sınırlarını çizmesin, bana söylemişti.

    Yes, yes, yes mom.
    -Evet, evet, evet anne
    You were right when you told me, that they sell fame
    -Bana bunu söylerken haklıydın, şöhret sattıklarını
    And that in this life we have to be clear about what is important
    -Ve bu hayatta önemli olan konularda net olmak gerektiğini
    That without your people, having everything, it won’t be enough
    -Kendi insanların olmadan her şeye sahip olmanın yeterli olmadığını
    And now I know it
    -Ve şimdi görüyorum bunu
    People who ask and don’t contribute
    -İsteyen ama katkı sağlamayan kişiler
    That they only matters about silver
    -Umursadığı tek şey gümüş olanlar
    That without a knife cuts you
    -Bıçaksız da seni doğrayanlar
    The half-dead people
    -Yarı ölü insanlar
    They live to slow you down
    -Seni geciktirmek için yaşıyorlar
    Don’t let them to stop you
    -Seni durdurmalarına izin verme
    False friends I don’t want here
    -Burada yanlış dostlar istemiyorum
    Go have fun talking about me
    -Git ve dedikodumu yapmakla oyalan
    I don’t forget what you did
    -Yaptığını unutmadım
    Go ahead, you left, you already understood me
    -Hadi, gittin, beni çoktan anladın
    The truth I already endured too much
    -Gerçekten çok bile dayandım
    You are already past, move aside
    -Artık geçmişte kaldın, kenara çekil
    Crazy, they’re driving me crazy
    -Deliye, beni deliye döndürüyorlar
     That you can’t always win, but you will learn
    -Her zaman kazanamazsın, ama öğreneceksin
    That there is no easy way to get there
    -Oraya ulaşmak için kolay bir yolun olmadığını

    Yes mom
    -Evet anne
    Yes mom
    -Evet anne
    Yes mom
    -Evet anne
    Yes mom
    -Evet anne

  • J- Star Na Na Na Na Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    J- Star Na Na Na Na Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Boyfriend!!
    -Erkek arkadaş!!
    Girlfriend.!!
    -Kız arkadaş!!
    Na na na
    -Hayır hayır hayır
    Na na na
    – Hayır hayır hayır

    Main tera Boyfriend, tu meri Girlfriend, Oh menu kehndi Na Na Na Na
    -Ben senin erkek arkadaşınım, sen benim kız arkadaşımsın, O bana söyledi Hayır hayır hayır
    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – O bana söyledi Hayır hayır hayır
    Main tera Boyfriend, tu meri Girlfriend
    -Ben senin erkek arkadaşınım, sen benim kız arkadaşımsın,
    Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – O bana söyledi Hayır hayır hayır
    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – Gökyüzümü dinle Hayır hayır hayır

    Kudi Daaru peendi bahli, Utto laal top paali,
    -Ah bu kız çok alkol aldı Üstünede kırmızı elbise giydi. 
    Kite ho na jaave talli, Metho jaani na sambhali,
    -Sarhoş olup giderse baş edebilir miyim onunla bilmiyorum
    Kudi Daaru peendi bahli, Utto laal top paali,
    -Ah bu kız çok alkol aldı Üstünede kırmızı elbise giydi. 
    Kite ho na jaave talli, Metho jaani na sambhali,
    -Sarhoş olup giderse baş edebilir miyim onunla bilmiyorum

    Main keha dance karengi.? kehndi Na Na Na Na
    -Dans eder misin dedim hayır hayır hayır hayır dedi.
    Romance karengi.? Na Na Na Na
    -Romantizm yapalım mı dedim hayır hayır hayır dedi.
    Main tera Boyfriend, tu meri Girlfriend
    -Ben senin erkek arkadaşınım, sen benim kız arkadaşımsın,
    Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – O bana söyledi Hayır hayır hayır

    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na Na
    -Dur söylediklerimi dinle litfen o bana dedi hayır hayır hayır hayır.
    Kudi vekhi pehli baari, lagge att di shikari,
    -Kızı ilk gördüğümde aşırı güzzel görünüyordu.
    Ohne ghoori jahi batti Meri Lath gayi saari, Main Keha
    -Bana öyle baktı ki… Beni tümüyle bağımlı yaptı.
    Main keha pyar karengi.? kehndi Na Na Na Na
    -Beni sevecek misin dedim. Hayır hayır hayır hayır dedi.

    Maar dawegi.? Na Na Na Na.
    -Beni öldürecek misin dedim. Hayır hayır hayır hayır dedi.
    Main tera Boyfriend, tu meri Girlfriend
    -Ben senin erkek arkadaşınım, sen benim kız arkadaşımsın.
    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na Na
    -Dur söylediklerimi dinle litfen o bana dedi hayır hayır hayır hayır.
    Ho je tu jaani ae eta jaa menu nayio parwah,
    -Nereye gideceksen git umrumda değil.
    Main bhi tere naalo sohni kudi layu ga fasaa.aa…!!
    -Ben senden bile daha güzel kız bulacağım.
    Hun wait karengi?
    -Beni bekleyecek misin dedim.

    Na Na Na Na
    -Hayır hayır hayır hayır dedi.
    Ya menu hate karengi?
    -Benden nefret edecek misin dedim.
    Na Na Na Na
    -Hayır hayır hayır hayır
    Main tera Boyfriend, tu meri Girlfriend
    -Ben senin erkek arkadaşınım, sen benim kız arkadaşımsın.

    Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – O bana söyledi Hayır hayır hayır.
    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na Na
    -Dur söylediklerimi dinle litfen o bana dedi hayır hayır hayır hayır.

    Main Tera!!
    -Ben senin
    Tu meri!!
    -Sen benim
    Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – O bana söyledi Hayır hayır hayır.
    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na NaNa Na Na Na Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Boyfriend!!
    -Erkek arkadaş!!
    Girlfriend.!!
    -Kız arkadaş!!
    Na na na
    -Hayır hayır hayır
    Na na na
    – Hayır hayır hayır
    Main tera Boyfriend, tu meri Girlfriend, Oh menu kehndi Na Na Na Na
    -Ben senin erkek arkadaşınım, sen benim kız arkadaşımsın, O bana söyledi Hayır hayır hayır
    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – O bana söyledi Hayır hayır hayır
    Main tera Boyfriend, tu meri Girlfriend
    -Ben senin erkek arkadaşınım, sen benim kız arkadaşımsın,
    Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – O bana söyledi Hayır hayır hayır
    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – Gökyüzümü dinle Hayır hayır hayır
    Kudi Daaru peendi bahli, Utto laal top paali,
    -Ah bu kız çok alkol aldı Üstünede kırmızı elbise giydi. 
    Kite ho na jaave talli, Metho jaani na sambhali,
    -Sarhoş olup giderse baş edebilir miyim onunla bilmiyorum
    Kudi Daaru peendi bahli, Utto laal top paali,
    -Ah bu kız çok alkol aldı Üstünede kırmızı elbise giydi. 
    Kite ho na jaave talli, Metho jaani na sambhali,
    -Sarhoş olup giderse baş edebilir miyim onunla bilmiyorum
    Main keha dance karengi.? kehndi Na Na Na Na
    -Dans eder misin dedim hayır hayır hayır hayır dedi.
    Romance karengi.? Na Na Na Na
    -Romantizm yapalım mı dedim hayır hayır hayır dedi.
    Main tera Boyfriend, tu meri Girlfriend
    -Ben senin erkek arkadaşınım, sen benim kız arkadaşımsın,
    Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – O bana söyledi Hayır hayır hayır
    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na Na
    -Dur söylediklerimi dinle litfen o bana dedi hayır hayır hayır hayır.
    Kudi vekhi pehli baari, lagge att di shikari,
    -Kızı ilk gördüğümde aşırı güzzel görünüyordu.
    Ohne ghoori jahi batti Meri Lath gayi saari, Main Keha
    -Bana öyle baktı ki… Beni tümüyle bağımlı yaptı.
    Main keha pyar karengi.? kehndi Na Na Na Na
    -Beni sevecek misin dedim. Hayır hayır hayır hayır dedi.
    Maar dawegi.? Na Na Na Na.
    -Beni öldürecek misin dedim. Hayır hayır hayır hayır dedi.
    Main tera Boyfriend, tu meri Girlfriend
    -Ben senin erkek arkadaşınım, sen benim kız arkadaşımsın.
    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na Na
    -Dur söylediklerimi dinle litfen o bana dedi hayır hayır hayır hayır.
    Ho je tu jaani ae eta jaa menu nayio parwah,
    -Nereye gideceksen git umrumda değil.
    Main bhi tere naalo sohni kudi layu ga fasaa.aa…!!
    -Ben senden bile daha güzel kız bulacağım.

    Hun wait karengi?
    -Beni bekleyecek misin dedim.
    Na Na Na Na
    -Hayır hayır hayır hayır dedi.
    Ya menu hate karengi?
    -Benden nefret edecek misin dedim.
    Na Na Na Na
    -Hayır hayır hayır hayır
    Main tera Boyfriend, tu meri Girlfriend
    -Ben senin erkek arkadaşınım, sen benim kız arkadaşımsın.
    Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – O bana söyledi Hayır hayır hayır.
    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na Na
    -Dur söylediklerimi dinle litfen o bana dedi hayır hayır hayır hayır.
    Main Tera!!
    -Ben senin
    Tu meri!!
    -Sen benim
    Oh menu kehndi Na Na Na Na
    – O bana söyledi Hayır hayır hayır.
    Rukk te ja meri gall ta sun, lai Oh menu kehndi Na Na Na Na
    -Dur söylediklerimi dinle litfen o bana dedi hayır hayır hayır hayır.
    -Dur söylediklerimi dinle litfen o bana dedi hayır hayır hayır hayır.

  • İngilizce Yiyecek İsimleri

    İngilizce Yiyecek İsimleri

    Meat Products / Et Ürünleri

    beef: sığır eti

    chicken: tavuk

    duck: ördek

    lamb: kuzu eti

    liver: karaciğer

    mince: kıyma

    salami: salam

    sausages: sosis

    bacon: domuz pastırması

    turkey: hindi

    veal: dana eti

    Süt ürünleri / Dairy Products

    butter:  tereyağı

    cream:  kaymak

    cheese: peynir

    blue cheese: rokfor

    cottage cheese: süzme peynir

    goats cheese: keçi peyniri

    crème fraîche krem freş: çiğ krema

    eggs: yumurta

    margarine: margarin

    milk: süt

    full-fat milk: tam yağlı süt

    semi-skimmed milk: yarım yağlı süt

    skimmed milk: yağsız süt

    sour cream: ekşi krema

    yoghurt: yoğurt

    Yemekler /  Meals

    noodles: noodle

    pasta: makarna

    pasta sauce: makarna sosu

    pizza: pizza

    rice: pilav

    spaghetti: spagetti

    Drumstick But: Baget

    Hamburger / Sandwich Hamburger: Sandviç

    Hotdog: Sosisli Sandviç

    French fries: Patates kızartması

    Potato chip: Patates cipsi

    Soup: Çorba

    Breaksast Foods / Kahvaltılık Yiyecekler

    breakfast cereal: kahvaltı gevreği

    cornflakes: mısır gevreği

    honey: bal

    jam: reçel

    toast: tost

    Butter: Tereyağı

    Yoghurt: Yoğurt

    Cheese: Peynir

    Olive: Zeytin

    Peanut butter: Fıstık ezmesi

    Eggs: Yumurtalar

    Yolk: Yumurta sarısı

    White: Yumurta akı

    Scrambled eggs: Omlet

    Hard-boiled egg: Haşlanmış yumurta

    Baharatlar / Spices

    basil: fesleğen

    chives: frenk soğanı

    coriander: kişniş

    dill: dereotu

    parsley: maydanoz

    rosemary: biberiye

    sage: adaçayı

    thyme: kekik

    chilli powder: pul biber

    cinnamon: tarçın

    cumin: kimyon

    curry powder: köri tozu

    nutmeg: hindistan cevizi

    paprika: kırmızı biber

    saffron: safran

  • English Fruits and Vegetables / İngilizce Meyveler ve Sebzeler

    English Fruits and Vegetables / İngilizce Meyveler ve Sebzeler

    Fruits and Vegetables / Meyveler ve Sebzeler

    MEYVELER / FRUITS

    Apple: Elma

    Mandarin: Mandalina

    Apple slice: Elma dilimi

    Seed: Çekirdek

    Orange: Portakal

    Orange juice: Portakal suyu

    Lemon: Limon

    Banana: Muz

    Peel: Kabuk

    Grapes: Üzüm

    Raisins: Kuru üzüm

    Grapefruit: Greyfurt

    Cherry: Kiraz

    Sour cherry: Vişne

    Blueberry: Yaban mersini

    Avocado Amerikan armutu: Avokado

    Peach: Şeftali

    Apricot: Kayısı

    Cantaloupe: Kavun

    Watermelon: Karpuz

    Peanut: Fıstık

    Strawberry: Çilek

    Raspberry: Ahududu

    Blackberry: Böğürtlen

    Blueberry: Yaban Mersini

    Mulberry: Dut

    Coconut: Hindistan cevizi

    Quince: Ayva

    Mango Mango: Hintkirazı

    Pineapple: Ananas

    Pomegranate: Nar

    Chestnuts: Kestane

    Tangerine: Mandalina

    Pear: Armut

    Fig: İncir

    Plum: Erik

    Papaya: Papaya

    SEBZELER / VEGETABLES

    Leek: Pırasa

    Brussels sprout: Brüksel Lahanası

    Green mint: Yeşil nane

    Asparagus: Kuşkonmaz

    Artichoke: Enginar

    Peas: Bezelye

    Radish:Turp

    Beet:  Pancar

    Pumpkin: Balkabağı

    Zucchini: Kabak

    Cucumber: Salatalık

    Green chilli: Yeşil Şili Biberi

    Pepper: Biber

    Beans: Fasulye

    Aubergine: Patlıcan

    Turnip: Şalgam

    Garlic: Sarımsak

    Cauliflower: Karnabahar

    Broccoli: Brokoli

    Celery: Kereviz

    Carrot: Havuç

    Potato: Patates

    Onion: Soğan

    Mushroom: Mantar

    Cabbage: Lahana

    Lettuce: Marul

    Corn: Mısır

    Turnip: Turp

    Tomato: Domates

    Green onion: Yeşil soğan

    parsley: Maydonoz

  • Tiktokta En Çok Dinlenen Yabancı Şarkılar Listesi 2020

    Tiktokta En Çok Dinlenen Yabancı Şarkılar Listesi 2020

    • Trevor Daniel – Falling
    • CG5 &OR3O – Absolutely Anything
    • Douth –Right On Time
    • TroyBoi – KinjaBang
    • Y2K & Bbno – Lalala (İlkan Remix)
    • Sub Urban – Cradles
    • Tones And I – Dance Monkey (Ringtone)
    • The First Station – Hallo
    • MiyaGi & Endshpil – Tamada
    • Billie Eilish &Khalid – Lovely
    • Rauf Faik – детство
    • Mario Joy – California
    • Daddy Yankee – Gasolina (Remix)
    • Dillon Francis Dj Snake – Get Low
    • Consoul Trainin – Take Me To Infinity
    • Esh – İtch Booty
    • DCUP – We No Speak Americano
    • Ka Re – BepBele
    • lemen nechki remix
    • Sean Paul – Get Busy
    • Hussain Al Jassmi – Boshret Kheir
    • Halsey – Walls Could Talk
    • Billie Eilish – Bad Guy (Dachaio Remix)
    • Kina – Can We Kiss Forever
    • Loui & lil jay – Shake Dat
    • My Love – Vietnamese Drum
    • Khalouni N3ich (Ekşioğlu Remix)
    • R3Zr – Duaa
    • Deep Chils – Runn Free
    • Furkan Soysal – Back To Real
    • Jackboys & Young Thug – Out West
    • Moneybagg Yo – All Dat
    • Rashed Alsayyed – Living Alone
    • Sözer Sepetçi – Me FAL
    • Nusfur(Sözer Sepetçi & Amorf Remix)
    • Marwa Loud – Bad Boy
  • Alec Benjamin – The Book of you and I Şarkı Sözleri Ve Türkçe Anlamları

    Alec Benjamin – The Book of you and I Şarkı Sözleri Ve Türkçe Anlamları

    Well, it all began in the back of her car
    – Her şey arabasının arkasında başladı
    I was just 16, but I fell so hard
    – Sadece 16 yaşındaydım, ama çok sert düştüm
    Well, the years went by, and she held my heart
    – Yıllar geçti ve kalbimi tuttu
    But her love ran dry, and we fell apart
    – Ama onun aşkı kurudu ve biz ayrı düştük

    I felt her growing distant
    -Uzaklaştığını hissettim
    I knew her love was shifting
    – Aşkının değiştiğini biliyordum
    And all that I could say was
    – Ve söyleyebileceğim tek şey

    Don’t tell me that it’s over, the book of you and I
    – Bana bittiğini söyleme, seninle benim kitabın
    Now you’ve scribbled out my name, and you’ve erased my favorite lines
    – Şimdi adımı karaladın ve en sevdiğim satırları sildin
    There were so many chapters that we never got to write
    – O kadar çok bölüm vardı ki, asla yazmamız gerekmedi
    Like “Cereal for Dinner” and “Staying Up All Night”
    – “Akşam yemeği için tahıl” ve “Bütün gece ayakta kalmak” gibi
    I remember where we started, I remember how you looked
    – Nereden başladığımızı, nasıl göründüğünüzü hatırlıyorum

    But now I’m missing bits and pieces from the pages that you took
    – Ama şimdi aldığın sayfalardan parçaları ve parçaları kaçırıyorum
    You didn’t give a reason, now I’ll forever wonder why
    – Bir sebep vermedin, şimdi neden sonsuza kadar merak edeceğim
    We never got to finish the book of you and I
    – Senin ve benim kitabımızı bitiremedik
    Well, I bought a pen, and I turned the page
    – Bir kalem aldım ve sayfayı çevirdim
    Then I wrote about how I wish you’d stayed
    – Sonra kalmanı nasıl istediğimi yazdım

    I said all the things that I never got to say
    – Hiç söylemediğim her şeyi söyledim
    Maybe when it’s done, I will feel okay
    – Belki bittiğinde kendimi iyi hissederim
    That she had grown so distant
    – O kadar uzak büyüdü ki
    And that her love had shifted
    Ve aşkının değiştiğini

    I wish she felt the same
    – Aynı hissediyordu keşke
    Don’t tell me that it’s over, the book of you and I
    – Bitti deme bana, sen ve ben kitabı
    Now you’ve scribbled out my name, and you’ve erased my favorite lines
    – Şimdi adımı karaladın ve en sevdiğim satırları sildin

    There were so many chapters that we never got to write
    – O kadar çok bölüm vardı ki, asla yazmamız gerekmedi
    Like “Cereal for Dinner” and “Staying Up All Night”
    – “Akşam yemeği için tahıl” ve “bütün gece kalmak” gibi”
    I remember where we started, I remember how you looked
    – Nereden başladığımızı, nasıl göründüğünüzü hatırlıyorum
    But now I’m missing bits and pieces from the pages that you took
    – Ama şimdi aldığın sayfalardan parçaları ve parçaları kaçırıyorum
    You never gave a reason, now I’ll forever wonder why
    – Hiç bir sebep vermedin, şimdi neden sonsuza kadar merak edeceğim

    We never got to finish the book of you and I
    – Senin ve benim kitabımızı bitiremedik
    Don’t tell me, tell me that you’re leaving
    Bana söyleme, bana gittiğini söyle
    My belly hurts, and my heart is hardly beating right
    – Karnım ağrıyor ve kalbim pek doğru atmıyor
    I hate to beg, but I’ll try one last time
    – Yalvarmaktan nefret ediyorum, ama son bir kez deneyeceğim

    Don’t tell me that it’s over, the book of you and I
    – Bitti deme bana, sen ve ben kitabı
    Now you’ve scribbled out my name, and you’ve erased my favorite lines
    – Şimdi adımı karaladın ve en sevdiğim satırları sildin
    There were so many chapters that we never got to write
    – O kadar çok bölüm vardı ki, asla yazmamız gerekmedi
    Like “Cereal for Dinner” and “Staying Up All Night”
    – “Akşam yemeği için tahıl” ve “bütün gece kalmak” gibi”
    I remember where we started, I remember how you looked
    – Nereden başladığımızı, nasıl göründüğünüzü hatırlıyorum

    But now I’m missing bits and pieces from the pages that you took
    – Ama şimdi aldığın sayfalardan parçaları ve parçaları kaçırıyorum
    You never gave a reason, now I’ll forever wonder why
    – Hiç bir sebep vermedin, şimdi neden sonsuza kadar merak edeceğim
    We never got to finish the book of you and I
    – Senin ve benim kitabımızı bitiremedik

  • Coldplay – Champion Of The World Şarkı Sözleri VE Türkçe Anlamları

    Coldplay – Champion Of The World Şarkı Sözleri VE Türkçe Anlamları

    I tried my best to be just like
    – En iyi benim gibi olmaya çalıştım
    The other boys in school
    – Okuldaki diğer çocuklar
    I tried my best to get it right
    – Ben doğru olanı yapmak için elimden geleni denedim
    And died at every June
    – Ve her Haziran ayında öldü
    This mountainside is suicide
    – Bu dağ tarafı intihar
    This dream will never work
    – Bu rüya asla işe yaramayacak
    Still the sign upon my headstone, write
    – Hala mezar taşımın üzerindeki işaret, yaz
    “A champion of the world”
    – Dünya “Şampiyonu “

    I tried my best to stay alight
    – Alev almak için elimden geleni yaptım
    Fly like a firework
    – Bir havai fişek gibi uçmak
    I tried my best to taking flak
    – Flak almak için elimden geleni yaptım
    But my rocket ship reversed
    – Ama roket gemim tersine döndü
    No referee, don’t stop the fight
    – Hakem yok, kavgayı durdurma
    Everyone can see I’m hurt
    – Herkes incindiğimi görebilir
    But I’ll stand before conquistadors
    – Ama fatihlerin önünde duracağım
    ‘Til I’m champion of the world
    – Dünya şampiyonu olana kadar

    And when I sail
    – Ve yelken açtığımda
    I’m sailing west
    – Batıya yelken açıyorum
    (Though I might fail) knowing I might fail
    -(Başarısız olabilsem de) başarısız olabileceğimi bilmek
    But still I am hoping for the best
    -Ama yine de en iyisini umuyorum
    (In my dreams) and in my dreams
    -(Rüyalarımda) ve rüyalarımda
    Onto my chest
    -Göğsüme
    She’ll bring the colors and say
    -Renkleri getirecek ve
    “I wandered the whole wide world
    -“Bütün dünyayı dolaştım
    But baby, you’re the best”
    -Ama bebeğim, sen en iyisin”

    La, la, la, la, oh
    -La, la, la, la, oh
    Oh, oh, oh, ay
    -Oh, oh, oh, ay
    La, la, la, la
    -La, la, la, la

    So I’m flying on my bicycle
    – Bu yüzden bisikletimle uçuyorum
    Heading upwards from the Earth
    – Dünya’dan yukarı doğru
    I am jumping with no parachute
    – Paraşütsüz atlıyorum
    Out into the universe
    – Evrene doğru
    I am E.T. on my bicycle
    – Ben E.T. bisikletimde
    With this kid and I want more
    – Bu çocukla ve daha fazlasını istiyorum
    I am riding on my rocket ship
    – Roket gemime biniyorum
    And I’m champion of the world
    – Ve ben dünya şampiyonuyum