Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 27

başıdarda kalmak * parasızlıktan dolayısıkıntıda olmak.
başıderde girmek * sıkıntılı bir duruma düşmek.
başıdertte * çözülmesi güç, sıkıntılıdurumda.
başıdevletli * Talihli, bahtıaçık.
başıdimdik * Onurlu, gururlu.
başıdinç * Kaygısız ve tasası olmayan.
başıdönmek * insana, eşyanın dönmesi, ayağının altından yerin çekilmesi gibi bir duygu gelmek.
* sıkıntıyaratan bir durum karşısında bunalmak.
* görkemli bir şey karşısında şaşırmak.
* para veya mevki sebebiyle şaşırıp şımarmak.
başıdumanlı * Doruğunu sis bürümüş(dağ).
* Sevdadan veya içkiden sarhoş.
başı göğe ermek (veya değmek) * beklenmeyen bir mutluluğa ermek.
başıhavada * sevinçli.
başıhoşolmamak * bir şeyden hoşlanmamak.
başı için * “çocuğumuzun başı için”, “annenizin başı için” gibi sözlerde değerli bir kişi ortaya konarak kullanılan ant
veya yalvarma sözü.
başıkalabalık * yanında bir işi konuşamayacak kadar çok kimse var.
başıkazan gibi olmak * başında çok ağrıve uğultulu bir sersemlik olmak.
başınâra yanmak * başkasıuğruna büyük bir zarara uğramak.
başıönünde * uslu, çevrede gözü olmayan.
başısıkılmak (veya sıkışmak) * herhangi bir güçlük karşısında kalmak, bunalmak.
başısıkıya gelmek * herhangi bir güçlük karşısında bunalmak, zor durumda kalmak.
başıtaşa değmek * ağır bir durum kendisine ders olmak.
başıtutmak * gürültüden veya üzüntüden başıağrımak.
başıüstünde yeri olmak * her zaman iyi karşılanmak, ağırlanmak.
* bir düşünce veya davranışıuygun bulmak.
başıyastığa düşmek * yorgunluktan veya güçsüzlükten uykuya dalmak.
başıyastık yüzü görmemek * yatağa yatıp uyumamışolmak.
başıyerde * utançla, kırgınlıkla, üzüntüyle.
başıyerine gelmek * zihin yorgunluğu geçmişolmak.
başıyukarda * onurlu, kibirli, kendini beğenmiş.
başıyumuşak * Uysal, söz dinler (kimse).
başızapt olunmamak * binicisini alıp götürmek.
başı boş * Bir şeye veya kimseye bağlı olmayan.
* Bağlanmamış, serbest bırakılmış.
* Yönetimsiz, baskısız, denetimsiz.
başı boş bırakmak * üstünde hiçbir baskıveya denetim bulundurmamak, kendi havasına bırakmak.
başı boşkalmak * baskıaltında bulunmamak, karışanı, görüşeni olmamak.
başı boşluk * Başı boşolma durumu.
başı bozuk * Askerlerin arasına katılmışsivil savaşçı.
* Düzensiz topluluk.
* Kargaşalı, karışık, içinden çıkılamayan.
başı bozukluk * Başı bozuk olma durumu.
* Düzensiz davranış, düzensizlik, disiplinsizlik.
başıkabak * Saçıdökülmüşveya dibinden kesilmiş.
* Başınıörtmeden.
başım gözüm üstüne * belirtilen istekleri içtenlikle yapmayıkabul etmeyi anlatır.
başımla beraber * memnunlukla, seve seve.
başın sağolsun * yakınlarından birini toprağa vermiş bir kimseye söylenen ilgi ve yakınlık anlatan söz.
başına balta kesilmek (veya olmak) * sürekli istemek, ısrar etmek, inat etmek.
başına belâ açmak * kötü bir olay dolayısıyla dert sahibi olmak.
başına belâ almak * bir sorunla karşılaşmak, kötü bir duruma düşmek.
başına belâ olmak (veya kesilmek) * sıkıntıvermek, tedirgin etmek, musallat olmak.
başına bir hâl gelmek * kötü bir duruma uğramak.
* ölüm ihtimalini bildirmek için kullanılır.
başına buyruk * kimseden izin almaksızın dilediği gibi davranan.
başına çalmak * bir şeyi öfkeyle, nefretle geri vermek.
başına çalsın * birine verilmek istenilen bir şeyin öfke ve nefretle geri çevrildiğini anlatmak için söylenir.
başına çıkarmak * şımartmak, çok yüz vermek.
başına çıkmak * birinden yüz bulup ona karşıpek şımarıkça davranmak.
başına çorap örmek * birine, haberi olmadan kötü duruma düşürücü davranışta bulunmak.
başına dert etmek (veya açmak) * bir şeyi üzüntü konusu yapmak.

Bir yanıt yazın