Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 38

bebekleşme * Bebekleşmek işi.
bebekleşmek * Şımarıkça davranışlarda bulunmak.
bebeklik * Bebek olma durumu.
* Yeni doğan yavrunun yetişkinlerin bakımına sürekli olarak bağımlı olduğu dönem.
* Bebek gibi davranışlarda bulunma.
bebeklik etmek * bebek gibi davranışlarda bulunmak.
Beberuhi * Karagöz oyunundaki kambur cücenin adı.
* (küçük b ile) Sevimsiz, budala, bücür erkek.
becayiş * Yer değişme, karşılıklıyer değiştirme.
becayişetmek * değişik yerdeki görevliler, karşılıklıyer değiştirmek.
becelleşme * Becelleşmek işi.
becelleşmek * Cebelleşmek.
beceri * Elinden işgelme durumu, ustalık, maharet.
* Kişinin yatkınlık ve öğrenime bağlı olarak bir işi başarma ve bir işlemi amaca uygun olarak sonuçlandırma
yeteneği, maharet.
* Vücudun, yapılması güç alıştırmalara yatkın olmasıdurumu.
becerikli * Becerisi olan, elinden işgelen, usta, maharetli, mahir.
beceriklilik * Becerikli olma durumu, ustalık, maharet.
beceriksiz * Becerisi olmayan, usta olmayan.
beceriksizlik * Beceriksiz olma durumu.
becerme * Becermek işi.
becermek * Güç görünen bir işveya duruma çözüm bulmak, üstesinden gelmek.
* Bir şeyi kullanılmaz duruma getirmek, bozmak, kirletmek.
* Irzına geçmek, kirletmek.
* Birini öldürmek.
becet * Serçegillerden, küçük bir kuş(Passer).
becit * Gerekli, lüzumlu.
* İvedi, acele.
Beç tavuğu * Tavukgillerden, başıküçük ve çıplak, tüyü mavimtırak kül renginde, tavuk büyüklüğünde, evcil bir hayvan
(Numida meleagris).
Beçene * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri.
bedahet * Besbelli, apaçık olma durumu.
* Bir konuda hazırlıksız konuşabilme yeteneği.
bedaheten * Birdenbire, ansızın, düşünmeksizin.
bedava * Karşılıksız, parasız, emeksiz.
bedava sirke baldan tatlıdır * masrafsız veya emeksiz elde edilen şeylere herkes istek gösterir.
bedavacı * Her şeyi bedavadan sağlamaya çalışan (kimse).
bedavacılık * Bedavacı olma durumu.
bedavadan * Bedava olarak.
bedavadan ucuz * çok ucuz.
bedavalaşma * Bedavalaşmak durumu.
bedavalaşmak * Bedava duruma gelmek.
bedavasına * Bkz. bedavadan.
bedavaya * Çok ucuza.
bedayi * Estetik yönü ağır basan güzellikler.
bedbaht * Mutsuz, bahtsız, talihsiz.
bedbaht etmek * üzmek.
bedbaht olmak * üzülmek.
bedbahtlık * Mutsuzluk, bahtsızlık.
bedbin * Kötümser, karamsar, pesimist.
bedbin etmek * üzmek, karamsarlığa sokmak, ümitsizliğe düşürmek.
bedbin olmak * ümitsizliğe düşmek, kötümserliğe kapılmak.
bedbinleşme * Bedbinleşmek işi.
bedbinleşmek * Kötümserleşmek, kötümser olmak, karamsar olmak.
bedbinleştirme * Bedbinleştirmek işi.
bedbinleştirmek * Kötümser, karamsar duruma getirmek.
bedbinlik * Kötümserlik, karamsarlık, pesimizm.
bedçehre * Kötü yüzlü.
* Asık suratlı, lânetlenmiş, suratsız.
beddua * İlenme, ilenç.
beddua etmek * ilenmek, intizar etmek.
beddua sinmek * ilencin tutmasıyüzünden, birinin işi sürekli ters gitmek.
bedduasıtutmak * ilenci yerine gelmek.

Bir yanıt yazın