Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 39

bedduasınıalmak * biri tarafından kendisine ilenilmek.
bedel * Değer, fiyat, kıymet.
* Bir şeyin yerini tutabilen karşılık.
* Eşit, denk.
* Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para.
* Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse.
* Uşak, hizmetçi, çoban.
bedel tutmak * kendi yerine askerlik yapması için birini para ile tutmak.
bedel vermek * askerlik yapmamak veya kısa süre yapmak için devlete para ödemek.
bedelci * Bedel verdiği için kısa süre hizmet gören asker.
bedelli * Bedeli olan, bedel ödenilen.
* Bedelci.
bedelli askerlik * Askerlik çağına gelmişgençlerin belirlenen miktardaki parayıödeyerek yaptıklarıkısa süreli vatanî görev.
bedelsiz * Bedeli olmayan, bedel ödenilmeyen.
* Çok değerli, bedeli belirlenemeyen.
bedelsiz ithalât * Yurt dışındaki işçilerin veya geçici görevle yurt dışına giden kamu görevlilerinin dönüşlerinde kendi
mesleklerinin icrasıveya kişisel kullanım için getirdikleri mallar için yapılan düzenleme.
beden * Canlıvarlıkların maddî bölümü, vücut.
* Vücudun, baş, kol ve bacak dışında kalan bölümü, gövde.
* Kale duvarı.
beden cezası * İnsan vücudu üzerine uygulanan ceza.
beden eğitimi * Vücudu güçlendirmek ve sağlığıkorumak amacıyla araçlıveya araçsız hareketler yapma.
beden terbiyesi * Spor işlerinden sorumlu makam.
* Bkz. beden eğitimi.
bedence * Beden bakımından.
bedenci * Beden eğitimi öğretmeni.
bedenen * Bedeniyle, vücuduyla, fiilen.
bedenî * Bedenle ilgili, bedensel.
bedenli * Bedeni olan.
bedensel * Bedenle ilgili, bedenî.
bedesten * İçinde değerli eşya alınıp satılan kapalıçarşı.
bedevî * Çölde, çadırda yaşayan göçebe.
* Böyle bir hayat sürdüren kimse.
* (büyük b ile) Bedevîlik tarikatından olan derviş.
bedevîlik * Bedevî olma durumu.
* (büyük b ile) XIII. yüzyılda kurulan bir Sünnî tarikatı.
bedhah * Kötülük isteyen, kötü yürekli.
bedihî * Besbelli, apaçık.
bediî * Güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen.
* Estetik.
bediîleşme * Bediîleşmek işi.
bediîleşmek * Bediî duruma gelmek.
bediiyat * Estetik bilimi, güzel sanatlar.
bedik * Kazak Türklerinde bir hastalığın iyileşmesi için yapılan tören.
bedir * Dolunay, ayın on dördü.
bedirik * Temizlenip taranmışve eğrilmeye hazır duruma getirilmişyün veya pamuk topağı, yumağı.
bedirlenme * Bedirlenmek durumu.
bedirlenmek * Dolunay biçimini almak.
* Parlak ve sağlıklı görünmek.
bedirleşme * Bedirleşmek durumu.
bedirleşmek * Ay bedir durumunu almak, bedirlenmek.
bednam * Kötü ün kazanan, kötülüğü ile dillere düşen.
bedük * Çam sakızı, reçine.
begayet * Son derece, pek çok, aşırı.
Begdili * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri.
begonvil * Akdeniz bölgesinde yaygın bir çiçek.
begonya * Begonyagillerden, dekoratif yapraklarıve renkli çiçekleri olan, pek çok çeşitleri bulunan sıcak ülke bitkisi
(Begonia).
begonyagiller * İki çeneklilerden, örneği begonya olan bir bitki familyası.
begüm * Hint prenseslerine verilen unvan.
beğ * Bey.
beğence * Övücü tanıtma yazısı, takriz.
beğendi * Bkz. hünkârbeğendi.
beğendirme * Beğendirmek işi.
beğendirmek * Beğenilmesini, hoşgörünmesini sağlamak.
beğeni * Güzel veya çirkin yargısınıverdiren duygu, zevk.
* Güzeli çirkinden ayırma yetisi, zevk, gusto.
beğenilir * Beğenme duygusu veren, beğenilen.

Bir yanıt yazın