Saçların ıslanır, ellerin bana bağlanır
– Deine Haare werden nass, deine Hände sind an mir gebunden
Utanır söylemez, diz çöküp sana yalvarır
– Sobald er sich schämt, kniet er nieder und fleht dich an
Dudakların bana nasıl da yakınken öyle
– Wie nah sind deine Lippen mir
Bu rüyadan biri, biri beni uyandırır
– Ein Traum, der mich aufweckt
Saatler geçmiyor, bu rüzgar artık esmiyor
– Stunden vergehen nicht, der Wind weht nicht mehr
Bana senden kalan hatıralar da yetmiyor
– Die Erinnerungen an dich reichen mir nicht.
Ellerim üşüyor, fotoğraflar konuşmuyor
– Meine Hände sind kalt, Fotos sprechen nicht
Bu zalim dünyada hiçbi’ şey beni ısıtmıyor
– In dieser grausamen Welt wärmt mich nichts.
Bi’ sahne kurmuşum, Kadıköy’de buluşmuşum
– Ich habe mich auf der Bühne getroffen und mich bei der Frau getroffen.
Seninle ağlayıp, saatlerce konuşmuşum
– Ich habe stundenlang geweint und mit dir geredet.
Verdiğim sözleri birer birer unutmuşum
– Ich habe meine Versprechen eins nach dem anderen vergessen.
Üzgünüm sevgilim düşlerimle savrulmuşum
– Es tut mir leid, Liebling, Ich bin mit meinen Träumen davongekommen.
Bu dağ bu karları nasıl taşır? Anlamadım
– Wie trägt dieser Berg den Schnee? Ich verstehe nicht
Ben bir kez vuruldum, bi’ daha hiç kalkamadım
– Ich wurde einmal angeschossen und konnte nicht mehr aufstehen.
Sevmeyi denedim, afalladım, afalladım
– Ich habe versucht zu lieben, Ich war fassungslos, ich war fassungslos
Denedim olmadı, hiç kimseye inanmadım
– Ich habe es nicht versucht, Ich habe niemandem geglaubt.
Ah, canım sevgilim derin bir okyanustayım
– Oh, meine Liebe, Ich bin in einem tiefen Ozean
Hiç kimse gelmiyor, bırak bеni konuşayım
– Niemand kommt, lass mich reden
En azından bugün, bugün de sonbahardayım
– Zumindest heute bin ich im Herbst.
Soracak olursan ben şimdi uzaklardayım
– Wenn du mich fragst, bin ich jetzt weit weg.
Ah, canım sevgilim derin bir okyanustayım
– Oh, meine Liebe, Ich bin in einem tiefen Ozean
Hiç kimse gelmiyor, bırak bеni konuşayım
– Niemand kommt, lass mich reden
En azından bugün, bugün de sonbahardayım
– Zumindest heute bin ich im Herbst.
Soracak olursan ben şimdi uzaklardayım
– Wenn du mich fragst, bin ich jetzt weit weg.
Ben sana “Gel” dedim
– Ich sagte: “Komm.”
İçimde kaybolan papatyalardı gözlerin
– Die in mir verschwundenen Augen
Eski bir radyodan çalan şarkıyı dinledim
– Ich hörte ein Lied aus einem alten Radio.
Hayatı kahrolan gibi, gururu ayaklar altına alınmış biri gibi
– Sein Leben ist verdammt, sein Stolz ist mit Füßen getreten.
Ben sana “Gel” dedim
– Ich sagte: “Komm.”
İçimde kaybolan papatyalardı gözlerin
– Die in mir verschwundenen Augen
Eski bir radyodan çalan şarkıyı dinledim
– Ich hörte ein Lied aus einem alten Radio.
Hayatı kahrolan gibi, gururu ayaklar altına alınmış biri gibi
– Sein Leben ist verdammt, sein Stolz ist mit Füßen getreten.
Ben sana “Gel” dedim
– Ich sagte: “Komm.”
İçimde kaybolan papatyalardı gözlerin
– Die in mir verschwundenen Augen
Eski bir radyodan çalan şarkıyı dinledim
– Ich hörte ein Lied aus einem alten Radio.
Hayatı kahrolan gibi, gururu ayaklar altına alınmış biri gibi
– Sein Leben ist verdammt, sein Stolz ist mit Füßen getreten.

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.