John Denver – Thank God I’m A Country Boy İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

Well, life on the farm is kinda laid back
– Eh, çiftlikte hayat biraz rahat
Ain’t much an old country boy like me can’t hack
– Benim gibi yaşlı bir köylü çocuğu hackleyemez
It’s early to rise and early in the sack
– Kalkmak için erken ve çuvalın başında
Thank God I’m a country boy
– Tanrıya şükür ben bir köy çocuğuyum

Well, a simple kind of life never did me no harm
– Basit bir hayat bana hiç zarar vermedi.
Raisin’ me a family and workin’ on the farm
– Bana bir aile kuruyorsun ve çiftlikte çalışıyorsun
My days are all filled with an easy country charm
– Günlerim kolay bir ülke cazibesi ile doludur
Thank God I’m a country boy
– Tanrıya şükür ben bir köy çocuğuyum

Well, I got me a fine wife, I got my old fiddle
– İyi bir karım var, eski kemanım var.
When the sun’s comin’ up, I got cakes on the griddle
– Güneş doğduğunda, kalburda keklerim var.
Life ain’t nothin’ but a funny, funny riddle
– Hayat komik, komik bir bilmeceden başka bir şey değil
Thank God I’m a country boy
– Tanrıya şükür ben bir köy çocuğuyum

When the work’s all done and the sun is settin’ low
– İş bittiğinde ve güneş battığında
I pull out my fiddle and I rosin up the bow
– Kemanımı çıkarıyorum ve yayımı kaldırıyorum
But the kids are asleep so I keep it kinda low
– Ama çocuklar uyuyor, bu yüzden biraz düşük tutuyorum
Thank God I’m a country boy
– Tanrıya şükür ben bir köy çocuğuyum

I’d play “Sally Goodin” all day if I could
– Eğer yapabilseydim bütün gün “Sally Goodin” oynardım
But the Lord and my wife wouldn’t take it very good
– Ama Tanrı ve karım bunu pek kabul etmezdi.
So I fiddle when I can and I work when I should
– Bu yüzden elimden geldiğince uğraşıyorum ve yapmam gerektiğinde çalışıyorum
Thank God I’m a country boy
– Tanrıya şükür ben bir köy çocuğuyum

Well, I got me a fine wife, I got my old fiddle
– İyi bir karım var, eski kemanım var.
When the sun’s comin’ up, I got cakes on the griddle
– Güneş doğduğunda, kalburda keklerim var.
Life ain’t nothin’ but a funny, funny riddle
– Hayat komik, komik bir bilmeceden başka bir şey değil
Thank God I’m a country boy
– Tanrıya şükür ben bir köy çocuğuyum

Well, I wouldn’t trade my life for diamonds or jewels
– Hayatımı elmaslarla ya da mücevherlerle değiştirmezdim.
I never was one of them money hungry fools
– Asla o paraya aç aptallardan biri olmadım.
I’d rather have my fiddle and my farmin’ tools
– Kemanımı ve çiftlik aletlerimi tercih ederim.
Thank God I’m a country boy
– Tanrıya şükür ben bir köy çocuğuyum

Yeah, city folks drivin’ in a black limousine
– Evet, şehir halkı siyah bir limuzinle sürüyor
A lotta sad people think that’s mighty keen
– Çok üzgün insanlar bunun çok keskin olduğunu düşünüyor
Son, let me tell you exactly what I mean
– Oğlum, sana tam olarak ne demek istediğimi söyleyeyim
Thank God I’m a country boy
– Tanrıya şükür ben bir köy çocuğuyum

Well, I got me a fine wife, I got my old fiddle
– İyi bir karım var, eski kemanım var.
When the sun’s comin’ up, I got cakes on the griddle
– Güneş doğduğunda, kalburda keklerim var.
Life ain’t nothin’ but a funny, funny riddle
– Hayat komik, komik bir bilmeceden başka bir şey değil
Thank God I’m a country boy
– Tanrıya şükür ben bir köy çocuğuyum

Well, my fiddle was my daddy’s ’til the day he died
– Kemanım, öldüğü güne kadar babamın kemanıydı.
And he took me by the hand and held me close to his side
– Ve beni elinden aldı ve beni yanına yaklaştırdı
He said, “Live a good life, play my fiddle with pride
– Dedi ki: “iyi bir hayat yaşa, kemanımı gururla çal
And thank God you’re a country boy”
– Ve şükürler olsun ki sen bir köy çocuğusun”

My daddy taught me young how to hunt and how to whittle
– Babam bana gençlere nasıl avlanacağını ve nasıl beyazlatılacağını öğretti
He taught me how to work and play a tune on the fiddle
– Bana nasıl çalışacağımı ve keman üzerinde bir melodi çalmayı öğretti
He taught me how to love and how to give just a little
– Bana nasıl sevileceğini ve biraz nasıl verileceğini öğretti
Thank God I’m a country boy
– Tanrıya şükür ben bir köy çocuğuyum

Well, I got me a fine wife, I got my old fiddle
– İyi bir karım var, eski kemanım var.
When the sun’s comin’ up, I got cakes on the griddle
– Güneş doğduğunda, kalburda keklerim var.
Life ain’t nothin’ but a funny, funny riddle
– Hayat komik, komik bir bilmeceden başka bir şey değil
Thank God I’m a country boy
– Tanrıya şükür ben bir köy çocuğuyum




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın