Yazar: Çevirce

  • Outlandish – Callin’ U Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Outlandish – Callin’ U Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    elmoro’s back
    – Elmoro dan sonra
    we still in here
    – Hala buradayız
    I can’t believe we’re bout to do this again
    – tekrar bunu yaptığımıza inanamıyorum
    u ready?
    – hazır mıyız ?
    blaze it up, blaze it up for all my moros out there
    – bunun dısında bütün aksiliklerim icin yakın aleve verin beni

    Im callin’ u
    – seni ariyorum
    with all my goals my very soul, it fallin’ through in need of u
    – butun amacimla butun özümle ,sonunda düser senin ihtiyacindan
    to trust in my faith, my tears and my ways is drownin’ so
    – sadakatimin guveni , gozyasımın guveni ve yollarım boguluyor
    I can not always show it but don’t doubt my love
    – daima gosteremeyebilirim ama askımdan suphe etme

    Im callin’ u
    – seni ariyorum
    with all my time and all my fights in search for truth tryin’ to reach u
    – bütün zamanimla ve bütün kavgalarimla seni kurtaracak olanı deniyorum dogruyu arastırırken
    see the worth of my sweat, my house, my bed lost in sleep
    – gör alınterimin degerini ,evimi,yatagımı, kayıp uykularimi
    will not be false in who I am as long as I breathe
    – yanlis olmayacaksa aldigim uzun bir nefes gibiyim

    I don’t need no body
    – kimseye ihtiyacim yok
    I don’t fear no body
    – kimseden korkmuyorum
    I don’t call no body but you
    – kimseyi cagırmıyorum ama sen
    my one and only
    – bi tanem ve sana hayatım
    all I need in my life…
    – boyunca ihtiyacım var…..

    Im callin’ u
    – seni ariyorum
    with all my joy and all my love is feelin’ good
    – bütün nesemle ve bütün askımı hissettigim guzellikte
    quits due to u
    – ödesme zamani sana geldi
    see the time of my life, my days and my nights so its aright
     – gör gecirdigim zamani ,gunlerimi ve gecelerimi öylesine
    at the end of the day I still got enough on me and my
    – gunun sonunda yeterince elde ettim beni ve benim olani

    Im callin u
    – seni ariyorum
    all my keys and my biz went so so smoothe
    – bütün carelerimle ve bütün ….. öylesine düz
    Im thaking u
    – tesekkur ediyorum sana
    see the house in my life, my patience my wife with all that I know
    – gör hayatımdaki evi ,sabrimi ,karımı su bütün bildiklerimle
    take no more than I deserve still need to learn more
    – hala hakettigimden fazlasını ogrenmeye ihtiyacım varken fazlasini almayacagim

    our relationship so complex
    – iliskilerimiz oylesine karısık ki
    found u when I was heading straight for hell and quest
    – seni bulur ne zaman cehennem ve arastirma icin basi ceksem
    u have no one to compare too
    – sen hiç biriyle kıyaslanamassın da
    cuz when I lie to myself it aint hittin’ from u
    – anlasmaya varilir ne zaman senden dolayı kendime yalan soylesem
    I guess im thankful
    – zannedersem sana minettarim
    word on the street is ur changin me, it shows in my behaviour
    – caddedeki kelimeler misali beni degistirdin,bunlar davranislarimi gösterdi
    past, present, future
    – gecmis simdi gelecek
    velay it all out
    – elinden geleni yaparak diyerek
    found my call in your house.
    – cagirislarimi bulursun evinde
    let the whole world know what this love is about
    – bütün dunya bilmeli bu ask hakkındaki herseyi

  • Taylor Swift – cardigan Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Taylor Swift – cardigan Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Vintage tee, brand new phone
    – Vintage t-shirt, yeni cep telefonu
    High heels on cobblestones
    – Arnavut kaldırımlı yüksek topuklar
    When you are young, they assume you know nothing
    – Gençken hiçbir şey bilmediğini sanıyorlar
    Sequined smile, black lipstick
    – Parlak gülümseme, siyah ruj
    Sensual politics
    – Duyarlı siyaset
    When you are young, they assume you know nothing
    – Gençken hiçbir şey bilmediğini sanıyorlar

    But I knew you
    – Ama seni tanıyordum
    Dancin’ in your Levi’s
    – Levi’s pantolonunda dans etmek
    Drunk under a streetlight, I
    – Bir sokak lambası altında sarhoş
    I knew you
    – Seni tanıdım
    Hand under my sweatshirt
    – Sweatshirtimin altında el
    Baby, kiss it better, I
    – Bebeğim, daha iyi öp

    And when I felt like I was an old cardigan
    – Ve uzun kollu eski bir kazak olduğumu hissettiğimde
    Under someone’s bed
    – Birisinin yatağının altında
    You put me on and said I was your favorite
    – Beni giydin ve senin favorin olduğumu söyledin

    A friend to all is a friend to none
    – Herkes için bir arkadaş hiçbirinin bir arkadaşıdır
    Chase two girls, lose the one
    – İki kızı kovala, birini kaybet
    When you are young, they assume you know nothing
    – Gençken hiçbir şey bilmediğini sanıyorlar
    But I knew you
    – Ama seni tanıyordum
    Playing hide-and-seek and
    – Saklambaç oynamak ve
    Giving me your weekends, I
    – Bana hafta sonlarını veriyorum
    I knew you
    – Seni tanıdım
    Your heartbeat on the High Line
    – High Line’daki kalp atışlarınız
    Once in twenty lifetimes, I
    – Yirmi yaşamda bir

    And when I felt like I was an old cardigan
    – Ve uzun kollu eski bir kazak olduğumu hissettiğimde
    Under someone’s bed
    – Birisinin yatağının altında
    You put me on and said I was your favorite
    – Beni giydin ve senin favorin olduğumu söyledin

    To kiss in cars and downtown bars
    – Arabalarda ve şehir merkezindeki barlarda öpüşmek
    Was all we needed
    – İhtiyacımız olan tek şey
    You drew stars around my scars
    – Yara izlerimin etrafına yıldızlar çizdin
    But now I’m bleedin’
    – Ama şimdi kanıyorum

    ‘Cause I knew you
    – çünkü seni tanıyordum
    Steppin’ on the last train
    – Son trene adım atmak
    Marked me like a bloodstain, I
    – Beni kan lekesi gibi işaretledi
    I knew you
    – Seni tanıdım
    Tried to change the ending
    – Sonu değiştirmeye çalıştı
    Peter losing Wendy, I
    – Peter bir arkadaşını kaybediyor
    I knew you
    – Seni tanıdım
    Leavin’ like a father
    – Baba gibi ayrılmak
    Running like water, I
    – Su gibi koşmak
    And when you are young, they assume you know nothing
    – Ve gençken, hiçbir şey bilmediğini varsayıyorlar
    But I knew you’d linger like a tattoo kiss
    – Ama dövme öpücüğü gibi oyalanacağını biliyordum
    I knew you’d haunt all of my what-ifs
    – Bütün sorularıma musallat olacağını biliyordum
    The smell of smoke would hang around this long
    – Duman kokusu bu kadar uzun süre dolacaktı
    ‘Cause I knew everything when I was young
    – çünkü gençken her şeyi biliyordum
    I knew I’d curse you for the longest time
    – Seni en uzun süre lanetleyeceğimi biliyordum
    Chasin’ shadows in the grocery line
    – Markette gölgeleri kovalamak
    I knew you’d miss me once the thrill expired
    – Heyecanın süresi dolduğunda beni özleyeceğini biliyordum
    And you’d be standin’ in my front porch light
    – Ve ön sundurma ışığımda dururdun
    And I knew you’d come back to me
    – Ve bana geri döneceğini biliyordum
    You’d come back to me
    – bana geri döneceksin
    And you’d come back to me
    – Ve bana geri döneceksin
    And you’d come back
    – Ve geri döneceksin

    And when I felt like I was an old cardigan
    – Ve uzun kollu eski bir kazak olduğumu hissettiğimde
    Under someone’s bed
    – Birisinin yatağının altında
    You put me on and said I was your favorite
    – Beni giydin ve senin favorin olduğumu söyledin

  • Kina – Can We Kiss Forever? Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Kina – Can We Kiss Forever? Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I tried to reach you, I can’t hide
    – Sana ulaşmaya çalıştım, saklayamam bunu
    How strong’s the feeling when we dive
    – (Aşka) Daldığımızda, hislerimiz ne kadar kuvvetli olur?
    I crossed the ocean of my mind
    – Zihnimin okyanusunu geçtim
    My wounds are healing with the salt
    – Tuz ile iyileşiyor yaralarım.

    All my senses intensified
    – Sen ve ben ne zaman dalsak,
    Whenever you and I, we dive
    – Tüm hislerim yoğunlaşıyor
    I crossed the ocean of my mind
    – Zihnimin okyanusunu geçtim
    But in the end I drown
    – Ama sonunda boğuluyorum
    You push me down, down
    – Beni aşağı itiyorsun

    All the shame
    – İsmimi seslendiğinde
    When you called my name
    – Acıyorum kendime.
    I felt pain
    – Acıyı hissediyorum
    When you came
    – Sen gelince.

  • Paul Woolford, Diplo & Kareen Lomax – Looking for Me Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Paul Woolford, Diplo & Kareen Lomax – Looking for Me Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet

    I heard you been looking for me, heard you been looking for me, yeah
    – Beni aradığını duydum, beni aradığını duydum, evet
    I heard you been looking for me, heard you been looking for me
    – Beni aradığını duydum, beni aradığını duydum
    I heard you been looking for me, heard you been looking for me, yeah
    – Beni aradığını duydum, beni aradığını duydum, evet
    I heard you been looking for me, heard you been looking for me
    – Beni aradığını duydum, beni aradığını duydum

    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet

    Can you feel the difference in the words we say?
    – Söylediğimiz kelimelerdeki farkı hissedebiliyor musunuz?
    I know you feel this difference and I won’t go away
    – Bu farkı hissettiğini biliyorum ve ben gitmeyeceğim
    ‘Cause I have something you want, I have something you want
    – Çünkü bende istediğin bir şey var, bende istediğin bir şey var
    And I have something you want, I have something you want
    – Ve bende istediğin bir şey var, bende istediğin bir şey var
    I heard you been looking for me, heard you been looking for me, yeah
    – Beni aradığını duydum, beni aradığını duydum, evet
    I heard you been looking for me, you feel like ecstasy, yeah
    – Beni aradığını duydum, ecstasy gibi hissediyorsun, evet

    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah (Oh-oh)
    – Oh, evet, oh, evet (Oh-oh)
    Oh, yeah, oh, yeah (Ah)
    – Oh, evet, oh, evet (Ah)
    Oh, yeah, oh, yeah (Oh-oh, yeah)
    – Oh, evet, oh, evet (Oh-oh, evet)
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah (Oh-oh, oh)
    – Oh, evet, oh, evet (Oh-oh, oh)
    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah (Oh-oh)
    – Oh, evet, oh, evet (Oh-oh)v

    Tryna make a difference, tryna make a way
    – Bir fark yaratmaya çalış, bir yol açmaya çalış
    Tryna make a difference, tryna make you stay
    – Bir fark yaratmaya çalışıyorum, kalmanı sağlamaya çalışıyorum
    ‘Cause I have something you want, I have something you want
    – Çünkü bende istediğin bir şey var, bende istediğin bir şey var
    And I have something you want, I have something you want
    – Ve bende istediğin bir şey var, bende istediğin bir şey var
    You feel like ecstasy, yeah
    – Ecstasy gibi hissediyorsun, evet

    Oh, yeah, oh, yeah
    – Oh, evet, oh, evet
    Oh, yeah, oh, yeah (Oh-oh)
    – Oh, evet, oh, evet (Oh-oh)
    Oh, yeah, oh, yeah (Ah)
    – Oh, evet, oh, evet (Ah)
    Oh, yeah, oh, yeah (Oh-oh, yeah)
    – Oh, evet, oh, evet (Oh-oh,evet)

  • Daft Punk , Digital Love Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Daft Punk , Digital Love Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    There is a game of love
    – bir aşk oyunu var
    There is a game of love
    – bir aşk oyunu var
    There is a game of love
    – bir aşk oyunu var
    There is a game of love
    – bir aşk oyunu var
    And it was you
    – ve o sendin
    And it was you the one that would be breaking my heart
    – ve o sendin, kalbimi kıracak olandın
    When you decided to walk away
    – sen uzaklaşmaya karar verdiğinde
    When you decided to walk away
    – sen uzaklaşmaya karar verdiğinde
    The one that would be breaking my heart
    – kalbimi kıracak olandın
    When you decided to walk away
    – sen uzaklaşmaya karar verdiğinde
    When you decided to walk away
    – sen uzaklaşmaya karar verdiğinde

    There is a game of love
    – bir aşk oyunu var
    There is a game of love
    – bir aşk oyunu var
    There is a game of love
    – bir aşk oyunu var
    There is a game of love
    – bir aşk oyunu var
    And it was you
    – ve o sendin
    And it was you the one that would be breaking my heart
    – ve o sendin, kalbimi kıracak olandın
    When you decided to walk away
    – sen uzaklaşmaya karar verdiğinde
    When I wanted you to stay
    – ben kalmanı istediğimde

    And it was you
    – ve o sendin
    I just wanted you to stay
    – ben sadece kalmanı istedim
    Me, I just wanted you to stay
    – ben, ben sadece kalmanı istedim
    Me, I just wanted you to stay
    – ben, ben sadece kalmanı istedim

  • Carly Rae Jepsen – I Really Like You Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Carly Rae Jepsen – I Really Like You Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I really wanna stop
    – Cidden durmak istiyorum
    But I just gotta taste for it
    – Fakat bunun için yaşamak lazım
    I feel like I could fly with the ball on the moon
    – Ayda uçabilen top gibi hissediyorum
    So honey hold my hand you like making me wait for it
    – Yani tatlım,elimi tut,beni bunun için bekletiyor gibisin
    I feel I could die walking up to the room, oh yeah
    – Odaya yaklaştığımda ölebileceğimi hissediyorum,ah evet
    Late night watching television
    – Geçen akşam televizyon izliyorum

    But how we get in this position?
    – Fakat biz nasıl bu pozisyonu alacağız? (Birlikte ne zaman televizyon
    izleyebileceğiz demek istemiş)
    It’s way too soon, I know this isn’t love
    – Bu çok yakın.Bunun aşk olmadığını biliyorum
    But I need to tell you something
    – Fakat sana bir şey  söylemem gerek
    I really really really really really really like you
    – Ben cidden cidden cidden seni beğeniyorum
    And I want you, do you want me, do you want me, too?
    – Ve seni istiyorum,beni istiyor musun,sende beni istiyor musun?

    Oh, did I say too much?
    – Ah,çok mu şey söyledim?
    I’m so in my head
    – Kafamda çok kuruyorum
    When we’re out of touch
    – Temasımız kesildiğinde
    I really really really really really really like you
    – Ben cidden cidden cidden seni beğeniyorum
    And I want you, do you want me, do you want me, too?
    – Ve seni istiyorum,beni istiyor musun,sende beni istiyor musun?

    It’s like everything you say is a sweet revelation
    – Senin söylediğin her şey tıpkı tatlı bir vahiy gibi
    All I wanna do is get into your head
    – Tüm isteğim bunu senin kafana sokmak
    Yeah we could stay alone, you and me, and this temptation
    – Evet,yalnız kalabiliriz,sen ve ben,şeytana uyabiliriz
    Sipping on your lips, hanging on by thread, baby
    – Dudaklarını sömürüyorum,tehdidim ile asılı kal bebeğim
    Who gave you eyes like that?
    – Sana bunun gibi gözleri kim verdi?
    Said you could keep them
    – Onları tutabileceğini söyledim

    I don’t know how to act
    – Nasıl hareket ettireceğimi bilmiyorum
    The way I should be leaving
    – Yoldan gitmem gerek
    I’m running out of time
    – Zamanım daralıyor
    Going out of my mind
    – Aklımı kaçırıyorum
    I need to tell you something
    – Sana bir şey söylemem gerek

  • Owl City & Carly Rae Jepsen – Good Time Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Owl City & Carly Rae Jepsen – Good Time Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Woah-oh-oh-oh
    – Woah-oh-oh-oh
    It’s always a good time
    – Her zaman doğru zamandır
    Woah-oh-oh-oh
    – Woah-oh-oh-oh
    It’s always a good time
    – Her zaman doğru zamandır

    Woke up on the right side of the bed
    – Yatağın sağından kalktım
    What’s up with this Prince song inside my head?
    – Bu kafamın içindeki prens şarkısı da ne?
    Hands up if you’re down to get down tonight
    – Bu gece aşağı inersen ellerini kaldır
    Cuz it’s always a good time.
    – Çünkü her zaman doğru zamandır

    Slept in all my clothes like I didn’t care
    – Kıyafetlerimle uyumayı umursamıyorum
    Hopped into a cab, take me anywhere
    – bir taksiye atladım, beni herhangi bir yere götür
    I’m in if you’re down to get down tonight
    – Bu gece aşağı inersen ben varım
    Cuz it’s always a good time
    – Çünkü her zaman doğru zamandır

    Good morning and good night
    – Günaydın ve iyi geceler
    I wake up at twilight
    – Alacakaranlıkta uyandım
    It’s gonna be alright
    – Herşey iyiye gidiyor
    We don’t even have to try
    – Denemek zorunda bile değiliz
    It’s always a good time
    – her zaman doğru zamandır

    Woah-oh-oh-oh
    – Woah-oh-oh-oh
    It’s always a good time
    – her zaman doğru zamandır
    Woah-oh-oh-oh
    – Woah-oh-oh-oh
    We don’t even have to try, it’s always a good time.
    – Denemek zorunda bile değiliz, her zaman doğru zamandır

    Feet down dropped my phone in the pool again
    – Havuzda gene ayak altına düştü telefonum
    Checked out of my room hit the ATM
    – Odamdan ayrıldım ve ATM ye koştum
    Let’s hang out if you’re down to get down tonight
    – Eğer bu gece aşağı inersen takılabiliriz
    Cuz it’s always a good time
    – Çünkü her zaman doğru zamandır

    Good morning and good night
    – Günaydın ve iyi geceler
    I wake up at twilight
    – Alacakaranlıkta uyandım
    It’s gonna be alright
    – Herşey iyiye gidiyor
    We don’t even have to try
    – Denemek zorunda bile değiliz
    It’s always a good time
    – her zaman doğru zamandır

    Woah-oh-oh-oh
    – Woah-oh-oh-oh
    It’s always a good time
    – her zaman doğru zamandır
    Woah-oh-oh-oh
    – Woah-oh-oh-oh
    We don’t even have to try, it’s always a good time.
    – Denemek zorunda bile değiliz, her zaman doğru zamandır

    Doesn’t matter when
    – Ne zaman olduğu önemli değil
    It’s always a good time then
    – Her zaman doğru zamandır
    Doesn’t matter where
    – Nerede olduğu önemli değil
    It’s always a good time there
    – Her yerde doğru zamandır

  • Blondie – Call Me Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Blondie – Call Me Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Colour me your colour, baby
    – Beni kendi rengine boya, bebeğim
    Colour me your car
    – Arabanın rengine boya
    Colour me your colour, darling
    – Beni kendi rengine boya, sevgilim
    I know who you are
    – Kim olduğunu biliyorum
    Come up off your colour chart
    – Renk çizelgeni göstermek için ortaya çık
    I know where you’re coming from
    – Nereden geldiğini biliyorum

    Call me on the line
    – Beni telefonla ara
    Call me call me any anytime
    – Ara beni, ara beni ne zaman olursa
    Call me my love you can call me any day or night
    – Ara beni aşkım gece gündüz arayabilirsin
    Call me
    – Ara beni

    Cover me with kisses, baby
    – Beni öpücüklerle kapla, bebeğim
    Cover me with love
    – Beni aşkla kapla
    Roll me in designer sheets
    – Beni tasarımcı çarşaflarında yuvarla
    I’ll never get enough
    – Asla yeteri kadarını alamam
    Emotions come I don’t know why
    – Duygulanıyorum neden bilmem
    Cover up love’s alibi
    – Aşk mazaretiyle idare et

    Call me on the line
    – Beni telefonla ara
    Call me call me any anytime
    – Ara beni, ara beni ne zaman olursa
    Call me oh my love
    – Ara beni ah aşkım
    When you’re ready we can share the wine
    – Hazır olduğunda şarabı paylaşabiliriz
    Call me
    – Ara beni

    Ooh, he speaks the languages of love
    – Ah, o aşkın dillerini konuşuyor
    Ooh, amore, chiamami chiamami.
    – Ah, aşkım, ara ara
    Oo, appelle-moi mon cherie, appelle-moi
    – Ah, ara beni canım, ara beni
    Anytime anyplace anywhere anyway
    – Her zaman her yerde her şekilde
    Anytime anyplace anywhere any day, anyway
    – Her zaman her yerde her gün, her şekilde

    Call me my life
    – Ara beni hayatım
    Call me call me any anytime
    – Ara beni ara beni ne zaman olursa
    Call me for a ride
    – Bir gezinti için ara beni
    Call me call me for some overtime
    – Artan zamanlar için ara beni ara beni
    Take me out and show me off
    – Beni dışarı çıkar ve gösteriş yap bana
    Put me on the scene
    – Beni sahneye koy
    Dress me in the fashions of the nineteen nighties
    – Beni 90’ların modasıyla giydir
    You’re the man no in between
    – Sen arada kalan adam değilsin
    I know what you words can mean
    – Sözlerinin anlamlı olduğunu biliyorum

    Call me call me any anytime
    – Ara beni ara beni ne zaman olursa
    Call me for a ride
    – Bir gezinti için ara beni
    Call me call me for some overtime
    – Artan zamanlar için ara beni ara beni
    Call me in my life
    – Ara beni hayatımda
    Call me call me in a sweet design
    – Ara beni ara beni tatlı bir düzende
    Call me call me for your lover’s lover’s alibi
    – Ara beni ara beni aşığının mazereti için
    Call me on the line
    – Beni telefonla ara
    Call me call me any anytime
    – Ara beni ara beni ne zaman olursa
    Call me
    – Ara beni
    Oh, call me, ooh ooh ah.
    – Oh, ara beni, ooh ooh ah.
    Call me my love
    – Ara beni aşkım
    Call me, call me any anytime.
    – Ara beni, ara beni ne zaman olursa.

  • Carly Rae Jepsen – Call Me Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Carly Rae Jepsen – Call Me Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I threw a wish in the well
    – Dilek kuyusuna bir para attım
    Don’t ask me, I’ll never tell
    – Sorma, asla söylemem
    I looked to you as it fell
    – Düşerken sana baktım
    And now you’re in my way
    – Ve şimdi benim yolumdasın
    I trade my soul for a wish
    – Ruhumu bu dileğe satıyorum
    Pennies and dimes for a kiss I wasn’t looking for this
    – Peniler, sentler bir öpücük için, bunu aramıyordum
    But now you’re in my way
    – Ama şimdi sen benim yolumdasın
    Your stare was holdin
    – Bakışların tutuyor
    Ripped jeans, skin was showin
    – Yırtık jeanler ve ten görünüyor
    Hot night, wind was blowin
    – Sıcak gece, rüzgar esiyordu
    Where you think you’re going, baby?
    – Nereye gittiğini sanıyorsun bebek?

    Hey, I just met you and this is crazy,
    – Seninle tanıştım ve bu çılgınlık
    But here’s my number so call me maybe
    – İşte numaram burada, beni ara belki
    It’s hard to look right at you baby,
    – Sana doğru bakmak zor bebek
    But here’s my number so call me maybe
    – İşte numaram burada, beni ara belki
    Hey, I just met you, and this is crazy,
    – Seninle tanıştım ve bu çılgınlık
    But here’s my number, so call me maybe
    – İşte numaram burada, beni ara belki
    And all the other boys, try to chase me,
    – Tüm diğer erkekler benim peşimde
    But here’s my number so call me maybe
    – İşte numaram burada, beni ara belki

    You took your time with the call
    – Aramak için zaman ayırdın
    I took no time with the fall
    – Düşmem zaman almadı
    You gave me nothing at all, but still you’re in my way
    – Bana hiçbir şey vermedin ama hala benim yolumdasın
    I beg and borrow and steal
     – Yalvarıyorum, borçlanıyorum ve çalıyorum
    Have foresight and it’s real
    – Öngörüm var ve bu gerçek
    I didn’t know I would feel it, but it’s in my way
    – Böyle hissedeceğimi bilmiyordum ama benim yolumda
    Your stare was holdin
    – Bakışların tutuyor
    Ripped jeans, skin was showin
    – Yırtık jeanler ve ten görünüyor
    Hot night, wind was blowin
    – Sıcak gece, rüzgar esiyordu
    Where you think you’re going, baby?
    – Nereye gittiğini sanıyorsun bebek?

    It’s hard to look right at you baby,
    – Sana doğru bakmak zor bebek
    But here’s my number so call me maybe
    – İşte numaram burada, beni ara belki
    Hey, I just met you, and this is crazy,
    – Seninle tanıştım ve bu çılgınlık
    But here’s my number, so call me maybe
    – İşte numaram burada, beni ara belki
    And all the other boys, try to chase me,
    – Tüm diğer erkekler benim peşimde
    But here’s my number so call me maybe
    – İşte numaram burada, beni ara belki

    Before you came into my life I missed you so bad
    – Sen benim hayatıma girmeden önce seni çok kötü özlemiştim
    I missed you so bad I missed you so, so bad
    – Seni çok kötü özlemiştim, çok kötü
    Before you came into my life I missed you so bad
    – Sen benim hayatıma girmeden önce seni çok kötü özlemiştim
    And you should know that I missed you so, so bad
    – Bilmelisin ki seni çok kötü özlemiştim
    It’s hard to look right at you baby,
    – Sana doğru bakmak zor bebek
    But here’s my number so call me maybe
    – İşte numaram burada, beni ara belki
    Hey, I just met you, and this is crazy,
    – Seninle tanıştım ve bu çılgınlık
    But here’s my number, so call me maybe
    – İşte numaram burada, beni ara belki
    And all the other boys, try to chase me,
    – Tüm diğer erkekler benim peşimde
    But here’s my number so call me maybe
    – İşte numaram burada, beni ara belki

  • Taylor Swift – Call It What You Want Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Taylor Swift – Call It What You Want Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    My castle crumbled overnight
    – Şatom bir gecede parçalandı
    I brought a knife to a gunfight
    – Silahlı bir kavgaya bıçak getirdim
    They took the crown, but it’s alright
    – Tacı aldılar, ama sorun değil

    All the liars are calling me one
    – Tüm yalancılar tacı alanın ben olduğumu söylüyor
    Nobody’s heard from me for months
    – Kimse aylarca benden haber almadı
    I’m doing better than I ever was, ’cause
    – Daha önce olduğumdan çok daha iyiyim, çünkü

    My baby’s fit like a daydream
    – Sevgilim bir düş kadar yakışıklı
    Walking with his head down
    – Kafası aşağıda yürüyor
    I’m the one he’s walking to
    – Yürüdüğü kişi benim
    So call it what you want, yeah, call it what you want to
    – Bu yüzden istediğinizi söyleyin, evet, istediğinizi söyleyin

    My baby’s fly like a jet stream
    – Sevgilim bir jet rüzgarı gibi uçuyor
    High above the whole scene
    – Tüm manzaranın üzerinden
    Loves me like I’m brand new
    – Beni yepyeniymişim gibi seviyor
    So call it what you want, yeah, call it what you want to
    – Bu yüzden istediğinizi söyleyin, evet, istediğinizi söyleyin

    All my flowers grew back as thorns
    – Bütün çiçeklerim dikenler olarak geri büyüdü
    Windows boarded up after the storm
    – Fırtınadan sonra pencereler tahtalarla kapatıldı
    He built a fire just to keep me warm
    – Sadece beni sıcak tutabilmek için bir ateş yaktı

    All the drama queens taking swings
    – Bütün drama kraliçeleri sallanıyor
    All the jokers dressin’ up as kings
    – Bütün soytarılar krallarmış gibi giyiniyor
    They fade to nothing when I look at him
    – Ona baktığımda hiçbir şey ifade etmiyorlar

    And I know I make the same mistakes every time
    – Ve biliyorum her seferinde aynı hataları yapıyorum
    Bridges burn, I never learn, at least I did one thing right
    – Köprüler yanıyor, asla öğrenmiyorum, ama en azından bir şeyi doğru yaptım
    I did one thing right
    – Bir şeyi doğru yaptım

    I’m laughing with my lover, making forts under covers
    – Sevgilimle gülüyoruz, örtülerin altında kaleler yapıyoruz
    Trust him like a brother, yeah, you know I did one thing right
    – Ona kardeşimmiş gibi güveniyorum, evet, biliyorsun ki bir şeyi doğru yaptım
    Starry eyes sparkin’ up my darkest night
    – Parlak gözleri en karanlık gecelerimi aydınlatıyor

    My baby’s fit like a daydream
    – Sevgilim bir düş kadar yakışıklı
    Walking with his head down
    – Kafası aşağıda yürüyor
    I’m the one he’s walking to
    – Yürüdüğü kişi benim
    So call it what you want, yeah, call it what you want to
    – Bu yüzden istediğinizi söyleyin, evet, istediğinizi söyleyin

    My baby’s fly like a jet stream
    – Sevgilim bir jet rüzgarı gibi uçuyor
    High above the whole scene
    – Tüm manzaranın üzerinden
    Loves me like I’m brand new
    – Beni yepyeniymişim gibi seviyor
    So call it what you want, yeah, call it what you want to
    – Bu yüzden istediğinizi söyleyin, evet, istediğinizi söyleyin

    I want to wear his initial On a chain round my neck, chain round my neck
    – Onun baş harfinin asılı olduğu bir zinciri boynuma dolamak istiyorum, boynuma dolamak istiyorum
    Not because he owns me
    – Bana sahip olduğu için değil
    But ’cause he really knows me
    – Beni gerçekten iyi tanıdığı için
    Which is more than they can say, I
    – Bu onların söyleyebileceklerinden çok daha fazlası

    I recall late November, holdin’ my breath
    – Kasım sonunu hatırlıyorum, nefesimi tutuyorum
    Slowly I said, “You don’t need to save me
    – Yavaşça dedim ki “Beni kurtarmana gerek yok
    But would you run away with me?”
    – Ama benimle kaçar mısın? “
    Yes
    – Evet

    My baby’s fit like a daydream
    – Sevgilim bir düş kadar yakışıklı
    Walking with his head down
    – Kafası aşağıda yürüyor
    I’m the one he’s walking to
    – Yürüdüğü kişi benim
    So call it what you want, yeah, call it what you want to
    – Bu yüzden istediğinizi söyleyin, evet, istediğinizi söyleyin

    My baby’s fly like a jet stream
    – Sevgilim bir jet rüzgarı gibi uçuyor
    High above the whole scene
    – Tüm manzaranın üzerinden
    Loves me like I’m brand new
    – Beni yepyeniymişim gibi seviyor
    So call it what you want, yeah, call it what you want to
    – Bu yüzden istediğinizi söyleyin, evet, istediğinizi söyleyin

    Call it what you want, yeah
    – İstediğinizi söyleyin, evet
    Call it what you want, to
    – İstediğinizi söyleyin

  • Foster The People – Call It What You Want Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Foster The People – Call It What You Want Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Call it what you want
    Adını sen koy
    Call it what you want
    Adını sen koy
    I said just call it what you want
    Adını sen koy işte dedim.
    Call it what you want
    Adını sen koy
    Yeah we’re locked up in ideas
    Evet düşüncelerin içinde tutsak kaldık
    We like to label everything
    Her şeye etiketlenmek istiyoruz

    Well I’m just gonna do here what I gotta do here
    Yapmam gereken şeyi tam da burda tam da şimdi yapacağım
    ‘Cause I gotta keep myself free
    Çünkü kendimi özgür bırakmalıyım
    You’re ducking and moving just to hide your bruises from all your enemies
    Sırf bütün düşmanlarından berelerini saklamak için sıvışıyor ve gidiyorsun.
    And I’m in the crossfire dodging bullets from your expectancies
    Ve çapraz ateşteyim beklentilerindeki kurşunlarından hileyle kurtuluyorum
    We’ve got nothing to lose
    Kaybedecek hiç bir şeyimiz yok
    You better run and hide
    Kaçıp saklansan iyi edersin

    Yeah you’ve crossed the line
    Çizgiyi aştın
    I’ve got a knife behind my back (just sayin’)
    Arkamda bıçak var (benden söylemesi)
    We’ve got nothing to prove
    Saklayacak hiç bir şeyimiz yok
    Your social guides give you swollen eyes
    Sosyal gözcülerin sana kocaman gözler veriyor
    But what I’ve got can’t be bought so you can just
    Ama sahip olduğum şey satın alınamaz o yüzden sen sadece
    Call it what you want
    Adını sen koy
    Call it what you want
    Adını sen koy
    I said just call it what you want
    Adını sen koy
    Call it what you want
    Adını sen koy
    You’ve taken your words and you take your judgments
    Kelimelerini ve yargılarını aldın

    And stick them onto everything
    Ve herşeye soktun onları
    If it don’t conform to what you were born into,
    Doğuştan gelen şeylerine uymuyorsa
    Then you run the other way
    Başka yola sapıyorsun
    You say, “now what’s your style and who do you listen to?” who cares?
    ‘şimdi senin sitilin ne, kimi dinliyorsun?’ diyorsun. Kimin umurunda?
    Well that rat race ladder-climbing fake-face smile’s got nothing on me
    Bu tip sidik yarıştırmaların sahte gülüşlerin bende yeri yok
    We’ve got nothing to lose
    Kaybedecek hiç bir şeyimiz yok
    You better run and hide
    Kaçıp saklansan iyi edersin

    Yeah you’ve crossed the line
    Çizgiyi aştın
    I’ve got a knife behind my back (just sayin’)
    Arkamda bıçak var (benden söylemesi)
    We’ve got nothing to prove
    Saklayacak hiç bir şeyimiz yok
    Your social guides give you swollen eyes
    Sosyal gözcülerin sana kocaman gözler veriyor
    But what I’ve got can’t be bought so you can just
    Ama sahip olduğum şey satın alınamaz o yüzden sen sadece
    Call it what you want
    Adını sen koy

    Call it what you want
    Adını sen koy
    I said just call it what you want
    Adını sen koy
    Call it what you want
    Adını sen koy

  • Dotan , Numb Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Dotan , Numb Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I’m tired of being what you want me to be
    – Senin istediğin gibi olmaktan sıkıldım
    Feeling so faithless lost under the surface
    – Yerin altında inançsız bir sekilde kaybolumuş hissediyorum.
    Don’t know what you’re expecting of me
    – Benden ne beklediğini bilmiyorum
    Put under the pressure of walking in your shoes
    – Ayakkabinin içinde yürümenin baskısı altındayım
    Every step I take is another mistake to you
    – Attığım her adim sana göre yeni bir yanlış

    I’ve become so numb I can’t feel you there
    – O kadar hissizleştim ki senin burada olduğunu fark edemiyorum
    I’ve become so tired
    – Çok yoruldum
    So much more aware I’m becoming this
    – Ne hale geldiğimin çok daha fazla farkına vardım
    All I want to do is be more like me and be less like you
    – Tek istediğim daha cok benim gibi, daha az senin gibi olmak ]
    Can’t you see that you’re smothering me
    – Beni boğduğunu göremiyormusun
    Holding too tightly afraid to lose control
    – Kontrolu kaybetme korkusu ile çok sıkı tuttuğunu
    Cause everything that you thought I would be
    – Çünkü benim olabileceğimi sandiğin her şey
    Has fallen apart right in front of you
    – Dağılıverdi gozünün önünde
    Every step that I take is another mistake to you
    – Attığım her adim sana göre yeni bir yanlış
    And every second I waste is more than I can take
    – Ve harcadiğim her saniye dayanabileceğimden fazla

    And I know
    – Ve biliyorum
    I may end up failing too
    – Hüsrana da uğrayabilirim
    But I know
    – Ama biliyorum
    You were just like me with someone disappointed in you
    – Sende hayal kırıklığına uğrayan biriyle tıpkı benim gibiydin