Blog

  • Manuel Turizo, Rauw Alejandro & Myke Towers – La Nota İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Manuel Turizo, Rauw Alejandro & Myke Towers – La Nota İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Yeah (Manuel Turizo)
    – Evet (Manuel Turizo)
    Uoh-oh (uh-ah-ah)
    – Uoh-oh (uh-ah-ah)

    Sin hablar tú y yo nos entendemos
    – Konuşmadan sen ve ben birbirimizi anlıyoruz
    Ambos sabemo’ lo que sigue
    – İkimiz de Sırada ne olduğunu biliyoruz
    Aprovecha que nos conocemos
    – Birbirimizi tanıdığımızdan faydalanın.
    Colaboremos pa’ que se dé
    – Bunun gerçekleşmesi için işbirliği yapalım

    Que la nota le suba pa’ que mueva su cintura (yeah, yeah-yeah)
    – Not (Evet, Evet-bel hareket gidip bir şeyler içelim Evet)
    Sabe que está bien dura, to’ el mundo lo asegura (woh-oh)
    – Dünya onu güvence altına almak için yeterince zor olduğunu biliyor (woh-oh)
    Que la nota le suba pa’ que mueva su cintura (yeah, yeah-yeah)
    – Not (Evet, Evet-bel hareket gidip bir şeyler içelim Evet)
    Sabe que está bien dura, to’ el mundo lo asegura (mmh)
    – Dünya onu güvence altına almak için yeterince zor olduğunu biliyor ( mmh)

    Ey, yo’
    – Hey, yo’
    Ella quiere que la nota se le suba
    – Notun yükseltilmesini istiyor.
    Porque dice que e’ libre como Venezuela y Cuba
    – Çünkü Venezuela ve Küba gibi özgür olduğunu söylüyor.
    Te conozco, ya yo te he visto desnuda
    – Seni tanıyorum, seni çıplak gördüm.
    No’ perdemo’ como en el triángulo de las Bermuda’
    – Bermuda Şeytan Üçgeni’nde olduğu gibi ‘kaybetmeyin’

    Parcerita, colabórame
    – Ortak, benimle işbirliği yap
    Haciéndome el amor, enamórame
    – Benimle sevişmek, bana aşık olmak
    Es que tú ere’ una diosa; yo te adoro, amén (amén)
    – Sen bir tanrıça mısın; sana tapıyorum, Amin (Amin)
    Repitamo’ de nuevo, ven, devórame
    – Tekrar et, gel, beni ye.

    Y le dio conmigo
    – Ve bana verdi
    Mami, cáele al condominio
    – Anne, daireye git.
    Con una como tú, me alineo
    – Senin gibi biriyle sıraya giriyorum.
    Yo no creo que tenga marido, oh
    – Bir kocam olduğunu sanmıyorum.

    Pero se porta mal, no le importa na’
    – Ama terbiyesizlik O na umurunda değil
    Sabe que despierta el deseo carnal
    – Cinsel arzuyu uyandırdığını bilir
    Hasta no comerme, no se va calmar
    – Beni yiyene kadar sakinleşmeyecek.
    Lo mejor se da sin tener que planear
    – En iyi planlamak zorunda kalmadan verilir

    Que la nota le suba pa’ que mueva su cintura (yeah, yeah-yeah)
    – Not (Evet, Evet-bel hareket gidip bir şeyler içelim Evet)
    Sabe que está bien dura, to’ el mundo lo asegura (woh-oh)
    – Dünya onu güvence altına almak için yeterince zor olduğunu biliyor (woh-oh)
    Que la nota le suba pa’ que mueva su cintura (yeah, yeah-yeah)
    – Not (Evet, Evet-bel hareket gidip bir şeyler içelim Evet)
    Sabe que está bien dura, to’ el mundo lo asegura (woh-oh)
    – Dünya onu güvence altına almak için yeterince zor olduğunu biliyor (woh-oh)

    Ra-Rauw
    – Ra-Rauw
    Yo ya loco por dártelo
    – Bu işi ne sana deliler gibi aşığım.
    Por eso te gardeo
    – Bu yüzden seni tutuyorum.
    Quiero que caiga un aguacero
    – Bir sağanak yağmak istiyorum
    Mala mía, si soy muy sincero
    – Benim için kötü, eğer çok samimiysem

    Vi mi Prada de mil, free pa’ hasta pa’l lobby
    – Bin Prada’mı gördüm, ücretsiz PA ‘ til pa’l lobisi
    Y la pista suena y en la disco se pone freaky
    – Ve parça geliyor ve kayıtta garipleşiyor
    Todo’ la quieren pero la nena e’ picky
    – Tüm’ onu istiyorum ama bebek e ‘ seçici
    Soy el que sabe su’ tricky (yeah-yeah)
    – Ben onun ‘ zor (Evet-Evet) bilen biriyim)

    Que la nota le suba pa’ que mueva su cintura (yeah, yeah-yeah)
    – Not (Evet, Evet-bel hareket gidip bir şeyler içelim Evet)
    Sabe que está bien dura, to’ el mundo lo asegura (woh-oh)
    – Dünya onu güvence altına almak için yeterince zor olduğunu biliyor (woh-oh)
    Que la nota le suba pa’ que mueva su cintura (yeah, yeah-yeah)
    – Not (Evet, Evet-bel hareket gidip bir şeyler içelim Evet)
    Sabe que está bien dura, to’ el mundo lo asegura (woh-oh)
    – Dünya onu güvence altına almak için yeterince zor olduğunu biliyor (woh-oh)

    Tú y yo tenemos un problema serio
    – Seninle ciddi bir sorunumuz var.
    Ven pa’ hablarte claro, dejemo’ el misterio
    – Gel’ seninle konuş, izin ver ‘ gizemi
    Si tiene’ novio, hagamo’ un adulterio
    – Eğer ‘erkek arkadaşın varsa, hadi yapalım’ zina
    Y si eres seria, yo me voy en serio
    – Ve eğer sen ciddiysen, ben de ciddiyim.

    Dura, qué linda figura, la gente murmura
    – Zor, ne sevimli bir figür, insanlar mırıldanıyor
    Que tú y yo no’ vemo’, qué rico fue
    – Sen ve ben ne kadar zengin olduğunu ‘görmüyorum’
    Ando con la calentura, llevamo’ a la altura
    – Isı ile yürürüm, yüksekliğe çıkarız
    La temperatura pa’ que se dé
    – Vermek için sıcaklık

    De nuevo
    – Tekrar
    Ven, repitamos el juego
    – Gel, oyunu tekrar edelim
    No lo dejemos pa’ luego
    – İzin bırakmıyorsun sonra pa ‘ mi
    Donde yo te vea, me pego y duro pa’ la pared
    – Seni gördüğüm yerde, ben sopa ve sert Pa ‘ duvar

    Sin hablar tú y yo nos entendemos
    – Konuşmadan sen ve ben birbirimizi anlıyoruz
    Ambos sabemo’ lo que sigue
    – İkimiz de Sırada ne olduğunu biliyoruz
    Aprovecha que nos conocemos
    – Birbirimizi tanıdığımızdan faydalanın.
    Colaboremos pa’ que se dé
    – Bunun gerçekleşmesi için işbirliği yapalım

    Que la nota le suba pa’ que mueva su cintura
    – Notun belinizi hareket ettirmek için yukarı çıkmasına izin verin
    Sabe que está bien dura, to’ el mundo lo asegura
    – Dünya onu güvence altına almak için yeterince zor olduğunu biliyor
    (Que la nota le suba pa’ que mueva su cintura)
    – (Notun belinizi hareket ettirmek için yukarı çıkmasına izin verin)
    (Sabe que está bien dura, to’ el mundo lo asegura)
    – (Dünyanın bunu garanti etmesi için yeterince zor olduğunu biliyor)

    Jeje
    – Hehe
    Manuel Turizo
    – Manuel Turizo
    Ra-Rauw (duro pa’ la pared)
    – Ra-Rauw (sert pa ‘ duvar)
    Myke Towers, dopamina (La Industria Inc)
    – Myke Towers, dopamin (Sanayi A. Ş.)
  • Nicky Jam & Myke Towers – Polvo İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Nicky Jam & Myke Towers – Polvo İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    No quiero terminar así, no quiero que duermas sola
    – Sonumun böyle olmasını istemiyorum, yalnız uyumanı istemiyorum.
    No quiero que duermas sola
    – Yalnız uyumanı istemiyorum.

    Me pregunto que traerá puesto
    – Postayı kimin getireceğini merak ediyorum
    Aunque sabes, no lo merezco
    – Ama bunu hak etmiyorum.
    Tú me escribía’ y a vece’ te pichaba
    – Bana ‘ve onun yerine’ sen pichaba ‘ yazdın
    Y ahora tú no responde’ ni un texto
    – Ve şimdi cevap vermiyorsun ‘ mesaj yok

    Vi la foto que subiste
    – Yüklediğin fotoğrafı gördüm.
    Le di like, no sé si lo viste
    – Onu sevdim, onu gördün mü bilmiyorum.
    Recuerdo el último día que en casa estuviste
    – Evde olduğun son günü hatırlıyorum.
    Ese día te convertiste
    – O gün sen oldun.

    En mi polvo favorito (eh)
    – En sevdiğim tozda (eh)
    La baby que yo necesito (oh)
    – İhtiyacım olan bebek (oh)
    ¿Por qué no vienes aquí ahora?
    – Neden şimdi buraya gelmiyorsun?
    No quiero terminar así, no quiero que duermas sola
    – Sonumun böyle olmasını istemiyorum, yalnız uyumanı istemiyorum.
    Mi polvo favorito (eh)
    – En sevdiğim toz (eh)
    La baby que yo necesito (oh)
    – İhtiyacım olan bebek (oh)
    ¿Por qué no vienes aquí ahora?
    – Neden şimdi buraya gelmiyorsun?
    No quiero terminar así, no quiero que duermas sola
    – Sonumun böyle olmasını istemiyorum, yalnız uyumanı istemiyorum.

    Perdóname si te llamé
    – Seni aradığım için beni affet.
    Pero la calentura no me la aguanté
    – Ama sıcağa dayanamadım.
    Me tiene’ hablando con Jesú’
    – Beni’İsa ile konuşuyor’
    Porque en mi mente solo tú, y tú
    – Çünkü aklımda sadece sen ve sen

    Mi bellaquita y yo tu bellaquito
    – Benim bellaquita ve ben senin bellaquito
    Sabe que cuando empezamo’ no me quito
    – O bilir ki biz başladığımızda ‘ ben kalkmak yok
    Si fuera por mí to’a la noche lo repito
    – Eğer bu gece benim için olsaydı, tekrar ediyorum
    Dale pa’cá, no te quiero de lejito’
    – Onu bana ver, seni çok uzak istemiyorum.

    Como cuando nos matábamos
    – Birbirimizi öldürdüğümüz zamanki gibi.
    Pa’ los tiempos que bellaqueábamos
    – Pa ‘ Güzel Zamanlar
    Porque siempre que peleábamo’
    – Çünkü ne zaman savaşsak’
    En la cama se arreglaba to’, oh-oh
    – Yatakta her şey “oh-oh” olarak ayarlandı.

    En mi polvo favorito (eh)
    – En sevdiğim tozda (eh)
    La baby que yo necesito (oh)
    – İhtiyacım olan bebek (oh)
    ¿Por qué no vienes aquí ahora?
    – Neden şimdi buraya gelmiyorsun?
    No quiero terminar así, no quiero que duermas sola
    – Sonumun böyle olmasını istemiyorum, yalnız uyumanı istemiyorum.
    Mi polvo favorito (eh)
    – En sevdiğim toz (eh)
    La baby que yo necesito (oh)
    – İhtiyacım olan bebek (oh)
    ¿Por qué no vienes aquí ahora?
    – Neden şimdi buraya gelmiyorsun?
    No quiero terminar así, no quiero que duermas sola
    – Sonumun böyle olmasını istemiyorum, yalnız uyumanı istemiyorum.
  • Plastic Bertrand – Ca Plane Pour Moi Fransızca Sözleri Türkçe Anlamları

    Plastic Bertrand – Ca Plane Pour Moi Fransızca Sözleri Türkçe Anlamları

    Wam bam
    – Wam bam
    Mon chat Splash gît sur mon lit
    – Benim kedi sıçrama yatağımda yatıyor
    A bouffé sa langue en buvant dans mon whisky
    – Viskimi içerken dilini yedi.
    Quant à moi, peu dormi, vidé, brimé
    – Bana gelince, biraz uyudu, boşalttı, zorbalık
    J’ai dû dormir dans la gouttière
    – Olukta uyumak zorunda kaldım.
    Où j’ai eu un flash
    – Nerede bir flaş var
    Ouh-ouh-ouh-ouh
    – Whoo-whoo-whoo-whoo
    En quatre couleurs
    – Dört renk

    Allez hop
    – Hadi hop.
    Un matin
    – Sabahki
    Une louloute est venue chez-moi
    – Bir louloute evime geldi
    Poupée de cellophane, cheveux chinois
    – Selofan bebek, Çin saç
    Un sparadrap, une gueule de bois
    – Bir sıva, akşamdan kalma
    A bu ma bière dans un grand verre
    – Uzun bir bardaktan bira içtim
    En caoutchouc
    – Kauçuk
    Ouh-ouh-ouh-ouh
    – Whoo-whoo-whoo-whoo
    Comme un Indien dans son igloo
    – Igloo’daki bir Kızılderili gibi

    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ça plane pour moi, moi, moi, moi, moi
    – Benim için geziniyor, ben, ben, ben, ben
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ouh-ouh-ouh-ouh
    – Whoo-whoo-whoo-whoo
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor

    Allez hop
    – Hadi hop.
    La nana, quel panard
    – Piliç, ne korkak
    Quelle vibration de s’envoyer sur le paillasson
    – Ne bir titreşim paspas almak için
    Limée, ruinée, vidée, comblée
    – Dosyalanmış, harap, boşaltılmış, doldurulmuş
    “You are the King of the divan”
    – “Sen kanepenin Kralısın”
    Qu’elle me dit en passant
    – Bana geçerken söylediği şey
    Ouh-ouh-ouh-ouh
    – Whoo-whoo-whoo-whoo
    I am the King of the divan
    – Ben kanepenin Kralıyım.

    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ça plane pour moi, moi, moi, moi, moi
    – Benim için geziniyor, ben, ben, ben, ben
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ouh-ouh-ouh-ouh
    – Whoo-whoo-whoo-whoo
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor

    Allez hop
    – Hadi hop.
    T’occupe, t’inquiète
    – Kendine iyi bak, Kendine iyi bak.
    Touche pas ma planète
    – Gezegenime dokunma.
    It’s not today
    – Bugün değil
    Que le ciel me tombera sur la tête
    – Gökyüzü kafamın üzerine düşecek
    Et que l’alcool me manquera
    – Ve alkolü özleyeceğim
    Ouh-ouh-ouh-ouh
    – Whoo-whoo-whoo-whoo
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor

    Allez hop
    – Hadi hop.
    Ma nana s’est tirée, s’est barrée
    – Benim hatun kaçtı, kaçtı
    Enfin c’est marre, a tout cassé
    – Sonunda bıktı, her şeyi kırdı
    L’évier, le bar me laissant seul
    – Lavabo, bar beni yalnız bırakıyor
    Comme un grand connard
    – Büyük bir pislik gibi
    Ouh-ouh-ouh-ouh
    – Whoo-whoo-whoo-whoo
    Le pied dans le plat
    – Tabakta ayak

    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ça plane pour moi, moi, moi, moi, moi
    – Benim için geziniyor, ben, ben, ben, ben
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ouh-ouh-ouh-ouh
    – Whoo-whoo-whoo-whoo
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ça plane pour moi
    – Benim için geziniyor
    Ça plane pour moi, moi, moi, moi
    – Benim için geziniyor, ben, ben, ben
  • Lauren Wood – Fallen İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

    Lauren Wood – Fallen İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

    I can’t believe it
    – Ben inanamıyorum
    You’re a dream coming true
    – Sen gerçek bir hayalsin
    I can’t believe how
    – Nasıl olduğuna inanamıyorum.
    I have fallen for you
    – Sana aşık olmuşum

    And I was not looking
    – Ve ben bakmıyordum
    Was content to remain
    – Kalmaktan memnun kaldım
    And it’s ironic
    – Ve bu ironik
    To be back in the game
    – Oyuna geri dönmek için

    You are the one
    – Sensin
    Who’s led me to the sun
    – Beni güneşe kim götürdü?
    How could I know
    – Nasıl bilebilirim
    That I was lost without you
    – Sensiz kaybolduğumu.

    And I want to tell you
    – Ve sana söylemek istiyorum
    You control my rain
    – Yağmurumu kontrol ediyorsun.
    And you should know that
    – Ve bunu bilmelisin
    You are life in my vein
    – Sen benim ruhumda hayatsın

    You are the one
    – Sensin
    Who’s led me to the sun
    – Beni güneşe kim götürdü?
    How could I know that
    – Bunu nasıl bilebilirim
    I was lost without you
    – I was lost without you

    Ooh, I can’t believe it
    – Ooh, inanamıyorum.
    You’re a dream coming true
    – Sen gerçek bir hayalsin
    Ooh, I can’t believe how
    – Ooh, ne kadar inanamıyorum
    I have fallen for you
    – Sana aşık olmuşum

    And I was not looking
    – Ve ben bakmıyordum
    Was content to remain
    – Kalmaktan memnun kaldım
    And it’s erotic
    – Ve bu erotik
    To be back in the game
    – Oyuna geri dönmek için

    Oh-oh-oh, you’re a dream coming true
    – Oh-oh – oh, sen gerçek bir hayalsin
    Oh, my, my, my, I have fallen for you
    – Oh,,,, sana aşık olmuş benim benim benim benim
    Oh-oh-oh, you’re a dream coming true
    – Oh-oh – oh, sen gerçek bir hayalsin
    Oh, my, my, my, I have fallen for you
    – Oh,,,, sana aşık olmuş benim benim benim benim
    Oh-oh-oh, ooh-ooh yeah, you’re a dream coming true
    – Oh-oh-oh, ooh-ooh Evet, sen gerçek bir rüyasın
    Oh, my, my, my, I have fallen for you
    – Oh,,,, sana aşık olmuş benim benim benim benim
  • Nyno Vargas Feat. Junco, Lérica & Lérica, Junco – Hola, mi amor İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Nyno Vargas Feat. Junco, Lérica & Lérica, Junco – Hola, mi amor İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Hola, mi amor
    – Merhaba, Aşkım
    Tengo que hablar contigo
    – Seninle konuşmam lazım
    (Moncho Chavea en el beat)
    – (Moncho chavea ritimde)

    Hola, mi amor
    – Merhaba, Aşkım
    Tengo que hablar contigo (contigo)
    – Seninle konuşmak zorundayım (seninle)
    Estoy cansado
    – Yoruldum
    Estoy hecho un lío
    – Bir karmaşanın içindeyim

    Dime, mi amor
    – Söyle bana aşkım
    ¿Qué es lo que quieres de mí?
    – Benden ne istiyorsun?
    Dímelo ya
    – Şimdi söyle bana
    Y no me hagas sufrir
    – Ve bana acı çektirmeyin

    Y yo no quiero ser tu amante
    – Ve ben senin sevgilin olmak istemiyorum
    Y yo no puedo serlo más
    – Ve artık olamam.
    Que yo no quiero ser tu amante
    – Senin sevgilin olmak istemiyorum.
    Yo quiero ser algo más
    – Daha fazla bir şey olmak istiyorum

    Yo no quiero ser tu amante
    – Sevgilin olmak istemiyorum.
    Y yo no puedo serlo más
    – Ve artık olamam.
    Y yo no quiero ser tu amante
    – Ve ben senin sevgilin olmak istemiyorum
    Que yo quiero ser algo más
    – Daha fazla bir şey olmak istiyorum

    Que tú me tienes de aquí pa’ allá, de allá pa’ acá
    – Orada burada ben varım, işte bu
    Quе dime, niña, ¿dónde te vas, dónde tú estás?
    – Söyle bana kızım, nereye gidiyorsun, Neredesin?
    Que hace tiempo que no te veo
    – Seni bir süredir görmedim.
    Solo me llamas pa’ cumplir tu deseo
    – Dileğini yerine getirmek için beni ara.

    Y desde que te fuiste ya no es lo mismo
    – Ve sen gittiğinden beri aynı şey değil
    Ando medio loco perdi’o en un abismo
    – Ando yarım çılgın bir uçurumda kaybetti
    Haciéndome preguntas, ya nada es igual
    – Bana soru sormak, artık hiçbir şey aynı değil
    Que cuando no te veo, todo me va mal
    – Seni göremediğimde her şey ters gidiyor.

    Te dejé como 30 llamadas perdidas
    – Sana 30 cevapsız telefon bıraktım.
    Perdón por las horas, seguro estás dormida
    – Saatler için özür dilerim, eminim uyuyorsundur.
    Pero es que no podía contenerme más
    – Ama artık kendimi Tutamadım.
    Las ganas de decirte que lo llevo fatal
    – Sana onu giydiğimi söyleme arzusu ölümcül

    Esto de no verte tiene mi mente inquieta
    – Seni görmemek beni huzursuz ediyor.
    De tanto llorar tengo la cara reseca
    – Çok ağlamaktan kuru bir yüzüm var
    Ni con cuatro ibuprofenos se me va la jaqueca
    – Dört ibuprofen ile bile başım ağrıyor mu
    Cómo duele quererte cuando eres la primera
    – İlk kez seni sevmek ne kadar acı verici

    Tú sabes que con él (tú sabes que con él)
    – Bunu onunla biliyorsun (bunu onunla biliyorsun)
    De puertas pa’ afuera todo es un paripé
    – Kapı pa ‘ dışında her şey bir paripé olduğunu
    Qué tan poquito hombre pa’ tanta mujer
    – Ne kadar küçük adam pa ‘ çok kadın
    Olvida ese idiota, ven, camélame
    – Bu aptal unut, gel, deve beni

    Tú sabes que con él (tú sabes que con él)
    – Bunu onunla biliyorsun (bunu onunla biliyorsun)
    De puertas pa’ afuera todo es un paripé
    – Kapı pa ‘ dışında her şey bir paripé olduğunu
    Qué tan poquito hombre pa’ tanta mujer
    – Ne kadar küçük adam pa ‘ çok kadın
    Olvida ese idiota, ven, camélame
    – Bu aptal unut, gel, deve beni

    Y yo no quiero ser tu amante
    – Ve ben senin sevgilin olmak istemiyorum
    Y yo no puedo serlo más
    – Ve artık olamam.
    Que yo no quiero ser tu amante
    – Senin sevgilin olmak istemiyorum.
    Yo quiero ser algo más
    – Daha fazla bir şey olmak istiyorum

    Yo no quiero ser tu amante
    – Sevgilin olmak istemiyorum.
    Y yo no puedo serlo más
    – Ve artık olamam.
    Y yo no quiero ser tu amante
    – Ve ben senin sevgilin olmak istemiyorum
    Que yo quiero ser algo más
    – Daha fazla bir şey olmak istiyorum

    Hace ya tiempo que te lo digo (que te lo digo)
    – Sana söylediğimden beri bir süre geçti (sana söylüyorum)
    No es suficiente el ser tu amigo (el ser tu amigo)
    – Arkadaşın olmak yeterli değil (arkadaşın olmak)
    Quiero algo más, lo necesito, oh-oh-oh
    – Başka bir şey istiyorum, buna ihtiyacım var, oh-oh-oh
    Déjalo todo, ay, vente conmigo
    – Hepsini bırak, oh, benimle gel

    Y yo no quiero ser tu amante
    – Ve ben senin sevgilin olmak istemiyorum
    Y yo no puedo serlo más
    – Ve artık olamam.
    Que ya no quiero ser tu amante
    – Artık senin sevgilin olmak istemiyorum.
    Que yo quiero ser algo más
    – Daha fazla bir şey olmak istiyorum

    Yo no quiero ser tu amante
    – Sevgilin olmak istemiyorum.
    Y yo no puedo serlo más
    – Ve artık olamam.
    Que ya no quiero ser tu amante
    – Artık senin sevgilin olmak istemiyorum.
    Que yo quiero ser algo más
    – Daha fazla bir şey olmak istiyorum

    (Que yo no quiero ser tu amante) dímelo, tío Junco
    – Söyle bana, Reed Amca.
    (Yo no puedo serlo más)
    – (Artık olamam)
    (Que yo no quiero ser tu amante)
    – (Senin sevgilin olmak istemiyorum)
    (Yo quiero ser algo más, lei-le-re)
    – (Daha fazla bir şey olmak istiyorum, lei-Le-re)
    Le-Le-Lérica, Lérica (Nyno Vargas)
    – Le-Le-Lérica, Lérica (Nyno Vargas)
    Nyno Vargas (Lérica, Lérica)
    – Nyno Vargas (Lerica, Lerica)
    El efecto Nyno
    – Nyno etkisi
  • La Oreja de Van Gogh – Durante Una Mirada İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    La Oreja de Van Gogh – Durante Una Mirada İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Cuando crecí me marché del barrio
    – Büyüdüğümde mahalleyi terk ettim.
    Y apenas bajo ya por Madrid,
    – Ve ben sadece Madrid’deyim,
    A cambio vivo sin sobresaltos
    – Karşılığında gerizekalı olmadan yaşamak
    Con un hombre bueno que conocí
    – İyi bir adamla tanıştım
    En todas las fotos me verás sonreír
    – Tüm fotoğraflarda gülümsememi göreceksin

    La juventud se me fue pasando
    – Gençlik beni geçti
    Y me rendí ante la sensatez
    – Ve bilgeliğe teslim oldum
    Vendí mi piano, compré un buen traje
    – Piyanomu sattım, iyi bir takım elbise aldım.
    Y cada domingo salgo a correr
    – Ve her pazar koşuya çıkıyorum.
    Podría decirse que todo va bien
    – Muhtemelen her şey iyi gidiyor

    Y entonces de repente, te veo entre la gente
    – Ve sonra aniden, seni insanların arasında görüyorum
    Durante una mirada, el universo se detiene
    – Bir bakışta, evren durur
    Volvemos a estar juntos y el alma se nos prende
    – Tekrar birlikteyiz ve ruh yanıyor
    De pronto comprendemos que lo nuestro es para siempre
    – Aniden anlıyoruz ki bizimki sonsuza kadar

    Pero no hacemos nada y seguimos caminando
    – Ama hiçbir şey yapmıyoruz ve yürümeye devam ediyoruz
    Seguimos con la vida que a los dos nos recetaron
    – İkimizin de reçete ettiği hayata devam ediyoruz.
    Cada uno por su lado muriendo por girarnos
    – Her biri kendi tarafında bizi çevirmek için ölüyor
    Parpadeando rápido para disimular
    – Gizlemek için hızlı yanıp sönen
    Que estamos llorando
    – Biz ağlıyoruz bu

    Después de ti prometí cuidarme
    – Senden sonra kendime bakacağıma söz verdim.
    Y cerré con llave mi corazón
    – Ve kalbimi kilitledim
    Y aunque confieso que ya no río
    – Ve itiraf etsem de artık gülmüyorum
    Tampoco siento ningún dolor
    – Ben de acı hissetmiyorum.
    Aprendí a conformarme
    – Uyumlu öğrendim
    Y así está mejor
    – Ve çok daha iyidir

    Y entonces de repente, te veo entre la gente
    – Ve sonra aniden, seni insanların arasında görüyorum
    Durante una mirada el universo se detiene
    – Bir bakışta evren durur
    Volvemos a estar juntos y el alma se nos prende
    – Tekrar birlikteyiz ve ruh yanıyor
    De pronto comprendemos que lo nuestro es para siempre
    – Aniden anlıyoruz ki bizimki sonsuza kadar

    Pero no hacemos nada y seguimos caminando
    – Ama hiçbir şey yapmıyoruz ve yürümeye devam ediyoruz
    Seguimos con la vida que a los dos nos recetaron
    – İkimizin de reçete ettiği hayata devam ediyoruz.
    Cada uno por su lado, muriendo por girarnos
    – Her biri kendi tarafında, bizi çevirmek için ölüyor
    Parpadeando rápido para disimular
    – Gizlemek için hızlı yanıp sönen

    Que a veces no puedo dormir
    – Bazen uyuyamıyorum
    Y mirando hacia el techo me quedo pensando
    – Ve tavana bakarken düşünmeye devam ediyorum
    Qué lentas que pasan las horas
    – Saatler ne kadar yavaş gidiyor
    Qué rápido pasan los años
    – Hızlı yıllar sonra nasıl

    Nunca nos prepararon para un viento tan fuerte
    – Bizi hiç bu kadar güçlü bir rüzgara hazırlamadılar.
    Que nos despeine el alma y nos revuelva los papeles
    – Ruhun çözülmesine ve kağıtların karışmasına izin verin
    Y aunque mi corazón ya tenga su camino
    – Ve her ne kadar kalbim zaten kendi yoluna sahip olsa da
    No sé cómo impedir que sea tuyo este latido
    – Bu kalp atışının senin olmasını nasıl engelleyeceğimi bilmiyorum.

    Pero no, no haremos nada, seguiremos caminando
    – Ama hayır, hiçbir şey yapmayacağız, yürümeye devam edeceğiz
    Seguiremos con la vida que a los dos nos recetaron
    – İkimizin de reçete ettiği hayata devam edeceğiz.
    Cada uno por su lado, muriendo por girarnos
    – Her biri kendi tarafında, bizi çevirmek için ölüyor
    Parpadeando rápido para disimular
    – Gizlemek için hızlı yanıp sönen
    Que estamos llorando
    – Biz ağlıyoruz bu
  • Jarabe de Palo – Eso Que Tú Me Das İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Jarabe de Palo – Eso Que Tú Me Das İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Eso que tú me das
    – Bana ne veriyorsun
    Es mucho más de lo que pido
    – İstediğimden çok daha fazlası.
    Todo lo que me das
    – Bana verdiğin her şey
    Es lo que ahora necesito
    – Neye ihtiyacım var

    Eso que tú me das
    – Bana ne veriyorsun
    No creo lo tenga merecido
    – Bunu hak ettiğini sanmıyorum.
    Todo lo que me das
    – Bana verdiğin her şey
    Te estaré siempre agradecido
    – Sana her zaman minnettar olacağım

    Así que gracias por estar
    – Bu yüzden olduğun için teşekkür ederim
    Por tu amistad y tu compañía
    – Arkadaşlığınız ve şirketiniz için
    Eres lo, lo mejor que me ha dado la vida
    – Sen hayatın bana verdiği en iyisisin.

    Por todo lo que recibí
    – Aldığım her şey için
    Estar aquí vale la pena
    – Burada olmak buna değer
    Gracias a ti seguí
    – Sayende devam ettim
    Remando contra la marea
    – Gelgit karşı kürek

    Con todo lo que recibí
    – Aldığım her şeyle
    Ahora sé que no estoy solo
    – Artık yalnız olmadığımı biliyorum
    Ahora te tengo a ti
    – Şimdi sen varsın
    Amigo mío, mi tesoro
    – Arkadaşım, hazinem

    Así que gracias por estar
    – Bu yüzden olduğun için teşekkür ederim
    Por tu amistad y tu compañía
    – Arkadaşlığınız ve şirketiniz için
    Eres lo, lo mejor que me ha dado la vida
    – Sen hayatın bana verdiği en iyisisin.

    Todo te lo voy a dar
    – Sana her şeyi vereceğim.
    Por tu calidad, por tu alegría
    – Kaliteniz için, sevinciniz için
    Me ayudaste a remontar
    – Bana yardım ettin
    A superarme día a día
    – Her geçen gün beni aşmak için

    Todo te lo voy a dar
    – Sana her şeyi vereceğim.
    Fuiste mi mejor medicina
    – En iyi ilaç olduğunu
    Todo te lo daré
    – Sana her şeyi vereceğim.
    Sea lo que sea, lo que pidas
    – Her neyse, sana her istediğini

    Y eso que tú me das
    – Bu da bana ver
    Es mucho más
    – Bu çok daha fazlası
    Es mucho más
    – Bu çok daha fazlası
    De lo que nunca te he pedido
    – Ben daha önce ne sordu

    Todo lo que me das
    – Bana verdiğin her şey
    Es mucho más
    – Bu çok daha fazlası
    Es mucho más
    – Bu çok daha fazlası
    De lo que nunca he merecido
    – Asla hak etmediğim bir şey

    Eso que tú me das
    – Bana ne veriyorsun
    Eso que tú me das
    – Bana ne veriyorsun
  • Eli “Paperboy” Reed & The True Loves – Am I Wasting My Time? İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

    Eli “Paperboy” Reed & The True Loves – Am I Wasting My Time? İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

    oh, yeah
    – oh, evet
    oh, Let me tell you
    – oh, sana söyleyeyim
    I met a girl downtown last night
    – Dün gece şehir merkezinde bir kızla tanıştım.
    She asked me to take her home
    – Onu eve götürmemi istedi.
    Knew what she wanted by the look in her eye
    – Gözlerindeki bakışla ne istediğini biliyordu.
    As we walked back arm in arm
    – Kol kola yürüdüğümüzde
    So tell me baby ‘for you unlock the door
    – Bu yüzden bana söyle bebeğim, çünkü kapıyı açıyorsun.
    Am i just a one night thrill?
    – Tek gecelik bir heyecan duyuyorum.
    Cause if it’s true and i’m just your fool
    – Çünkü eğer bu doğruysa ve ben sadece senin aptalınım
    there aint no Money in this deal
    – bu anlaşmada para yok.

    am i wasting my time, yeah?
    – zamanımı boşa harcamak, evet ben miyim?
    do you think this is love that we found?
    – sence bu bulduğumuz aşk mı?
    am i wasting my time? oh yeah
    – vaktimi boşa mı harcıyorum? oh evet
    cause if I am, baby
    – çünkü öyleysem, bebeğim.
    you can turn that around
    – bunu tersine çevirebilirsin.

    I need a woman to love in front of me
    – Önümde sevecek bir kadına ihtiyacım var.
    Someone who’ll always be there
    – Her zaman orada olacak biri
    if you’ll be mine im not wasting my own time
    – eğer benim olacaksan, kendi zamanımı boşa harcamam.
    oh, we can make it honey, anywhere
    – her yerde yapabiliriz tatlım.

    oh, yeah!
    – oh, evet!
    listen to me, now
    – beni dinle şimdi
    girl i had broke my heart in two
    – kız ben iki kalbimi kırdı vardı
    she left me all alone
    – beni yapayalnız bıraktı
    you know, she did now
    – biliyor musun, şimdi yaptı.
    said she didnt love me no more
    – beni sevdiğini bile görmedi daha Hayır dedi
    another king was on the throne
    – tahtta başka bir kral vardı

    If you want me baby come over here
    – Eğer beni istiyorsan bebeğim, buraya gel.
    And let me take you by the hand
    – Ve elini tutmama izin ver
    And let it be a lasting love and not just a one night stand
    – Ve sadece bir gecelik ilişki değil, kalıcı bir aşk olsun

    am i wasting my time, yeah?
    – zamanımı boşa harcamak, evet ben miyim?
    do you think this is love that we found?
    – sence bu bulduğumuz aşk mı?
    am i wasting my time? oh yeah
    – vaktimi boşa mı harcıyorum? oh evet
    cause if I am, baby
    – çünkü öyleysem, bebeğim.
    you can turn that around
    – bunu tersine çevirebilirsin.
    x2
    – x2
  • Alvaro De Luna – Juramento eterno de sal İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Alvaro De Luna – Juramento eterno de sal İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Me paso las noches en vela
    – Gecelerimi yelkenle geçiriyorum.
    Escribo tu nombre en mi cabeza
    – Adını kafama yazıyorum.
    Desnudo las horas que quedan
    – Kalan saatleri çıplak
    Dibujo tu cuerpo en una servilleta
    – Vücudunu bir peçete üzerine çiziyorum

    Me invento un mundo para que te pierdas
    – Kaybetmen için bir dünya icat ettim.
    Quiero verte soñar bajo las estrellas
    – Yıldızların altında rüya görmeni istiyorum.
    Quiero ser de tus labios centinela
    – Dudaklarından olmak istiyorum Sentinel

    Y volverán las ganas de bailar
    – Ve dans etme arzusu geri dönecek
    Aquellas noches locas recorriendo Portugal
    – O çılgın geceler Portekiz turu
    No dejaré que vuelvas a extrañar
    – Bir daha kaçırmana izin vermeyeceğim.
    Los besos que nos dimos prometiendo no olvidar
    – Verdiğimiz öpücükler unutmamak için söz verdi
    Me perderé en tu boca una vez más
    – Bir kez daha ağzında kaybolacağım.
    Fundiendo nuestros cuerpos como el sol al despertar
    – Uyandığında güneş gibi bedenlerimizi eritmek
    Juramento eterno de sal
    – Ebedi tuz yemini

    Ya sé que vas a querer verme de nuevo
    – Beni tekrar görmek isteyeceğini biliyorum.
    Ya sé que tus labios no son caramelo
    – Dudaklarının şeker olmadığını biliyorum.
    Ya verás cómo vas a echarme de menos, mmh
    – Beni nasıl özleyeceğini göreceksin.
    Yo seré quién cumpla tus deseos
    – Dileklerini yerine getiren ben olacağım.

    Y volverán las ganas de bailar
    – Ve dans etme arzusu geri dönecek
    Aquellas noches locas recorriendo Portugal
    – O çılgın geceler Portekiz turu
    No dejaré que vuelvas a extrañar
    – Bir daha kaçırmana izin vermeyeceğim.
    Los besos que nos dimos prometiendo no olvidar
    – Verdiğimiz öpücükler unutmamak için söz verdi
    Me perderé en tu boca una vez más
    – Bir kez daha ağzında kaybolacağım.
    Fundiendo nuestros cuerpos como el sol al despertar
    – Uyandığında güneş gibi bedenlerimizi eritmek
    Juramento eterno de sal
    – Ebedi tuz yemini

    Uoh-oh-oh-oh-oh-oh
    – Uoh-oh-oh-oh-oh-oh
    Uoh-oh-oh-oh-oh-oh
    – Uoh-oh-oh-oh-oh-oh
    Uoh-oh-oh-oh-oh-oh
    – Uoh-oh-oh-oh-oh-oh
    Uoh-oh-oh-oh-oh-oh
    – Uoh-oh-oh-oh-oh-oh

    Y volverán las ganas de bailar
    – Ve dans etme arzusu geri dönecek
    Aquellas noches locas recorriendo Portugal
    – O çılgın geceler Portekiz turu
    No dejaré que vuelvas a extrañar
    – Bir daha kaçırmana izin vermeyeceğim.
    Los besos que nos dimos prometiendo no olvidar
    – Verdiğimiz öpücükler unutmamak için söz verdi
    Me perderé en tu boca una vez más
    – Bir kez daha ağzında kaybolacağım.
    Fundiendo nuestros cuerpos como el sol al despertar
    – Uyandığında güneş gibi bedenlerimizi eritmek

    (Uoh-oh-oh-oh-oh-oh, uoh-oh-oh-oh-oh-oh)
    – (Uoh-oh-oh-oh-oh – oh, uoh-oh-oh-oh-oh-oh)
    Juramento eterno de sal (uoh-oh-oh-oh-oh-oh)
    – Sonsuz tuz yemini (uoh-oh-oh-oh-oh-oh)
    (Uoh-oh-oh-oh-oh-oh)
    – (Uoh-oh-oh-oh-oh-oh)
    Juramento eterno de sal (uoh-oh-oh-oh-oh-oh)
    – Sonsuz tuz yemini (uoh-oh-oh-oh-oh-oh)
    (Uoh-oh-oh-oh-oh-oh) oh-ah
    – (Uoh-oh-oh-oh-oh-oh) oh-ah
    (Uoh-oh-oh-oh-oh-oh)
    – (Uoh-oh-oh-oh-oh-oh)
    Juramento eterno de sal
    – Ebedi tuz yemini
  • Rauw Alejandro, Zion & Lennox & Mr. Naisgai Feat. The Martinez Brothers – Química İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Rauw Alejandro, Zion & Lennox & Mr. Naisgai Feat. The Martinez Brothers – Química İspanyolca Sözleri Türkçe Anlamları

    Que esta será la última vez, siempre nos decimo’ (nos decimo’, oh)
    – Bu son kez olacak, her zaman ‘(biz diyoruz’, oh)
    Pero, ¿cómo olvidar lo que ayer de madrugada hicimo’? (De madrugada hicimo’)
    – Ama dün sabah yaptıklarımızı nasıl unutabiliriz? (Şafakta yaptım’)
    Muchos me dicen que me aleje de ese amor prohibido (prohibido)
    – Birçoğu bana bu yasak aşktan (yasak) uzaklaşmamı söylüyor)
    Apagamo’ el celular y esta’ gana’ la’ prendimo’ (la’ prendimo’)
    – ‘Cep telefonunu kapatıyoruz ve bu’ prendimo ‘(‘prendimo’)’kazanır)

    Porque tenemos química siempre que se da
    – Çünkü ne zaman verilirse kimyamız var.
    Un factor común es la misma complicidad
    – Ortak bir faktör aynı suç ortaklığıdır
    Con otro te toca dormir, yeah
    – Başka biriyle uyumak zorundasın, Evet
    Pero me pertenece’ a mí, yeah
    – Ama bana ait, Evet
    Porque tenemos química siempre que se da
    – Çünkü ne zaman verilirse kimyamız var.
    Un factor común es la misma complicidad
    – Ortak bir faktör aynı suç ortaklığıdır
    Con otro le toca dormir, yeah
    – Başka biriyle Uyku zamanı, Evet
    Pero me pertenece’ a mí, yeah (la Z y la L)
    – Ama bana ait, Evet (Z ve L)

    Duermes con él, pero eres mía
    – Onunla yatıyorsun ama sen benimsin.
    Pensando en mí, con él amanecías, girl
    – Beni düşünmek, onunla birlikte, kız
    Y es que yo sí cumplía
    – Ve bu yüzden gerçekten itaat ettim
    Con las cosas que él no te hacía, eh (mamacita)
    – Sana yapmadığı şeylerle, ha (mamacita)

    Yo sí te agarré (ah)
    – Seni yakaladım (ah)
    Por el pelo te jalé, yeah, yeah (te jalé)
    – Saçımdan seni çektim, Evet, Evet (seni çektim)
    Bien yo te traté (uh)
    – Seni tedavi ettim (uh)
    Pero en la cama te maltraté, eh (toma, toma)
    – Ama yatakta sana kötü davrandım, eh (al, al)

    Ella te pichea (tra)
    – Seni ısırıyor (tra)
    Cuando conmigo se queda, se queda (tra, tra, tra)
    – Benimle kaldığında, kalır (tra ,tra, tra)
    Tú siempre la velas (tra)
    – Her zaman mumlar (tra)
    Pero ella fría se la juega (se la juega)
    – Ama o soğuk oynuyor (o oynuyor)

    Ella te pichea (tra)
    – Seni ısırıyor (tra)
    Cuando conmigo se queda, se queda (eh-oh)
    – Benimle kaldığında, o kalır (eh-oh)
    Tú siempre la velas
    – Sen her zaman mumlar
    Pero ella fría se la juega (wah)
    – Ama soğuk oynuyor (wah)

    Porque tenemos química siempre que se da (oh)
    – Çünkü ne zaman verilirse kimyamız var (oh)
    Un factor común en la misma complicidad
    – Aynı suç ortak bir faktör
    Con otro te toca dormir, yeah (uh-uh)
    – Başka biriyle uyumak zorundasın, Evet (uh-uh)
    Pero me pertenece’ a mí, yeah
    – Ama bana ait, Evet

    (Porque tenemos química)
    – (Çünkü kimyamız var)
    Gracias, que Dios te bendiga, qué bien
    – Teşekkür ederim, Tanrı sizi korusun, ne kadar iyi
    Y bien, ya estoy con los pelos que parezco loca
    – Zaten saçlarım var, deli gibi görünüyorum.
    Pero no importa, que pase el desgraciado
    – Ama önemli değil, piçin geçmesine izin ver

    Dímelo, Rauw; Indicandil
    – Söyle Bana, Rauw; İndicandil
    You know
    – Bilirsin
    Química, química
    – Kimya, kimya
    Química, química
    – Kimya, kimya
    Química, química
    – Kimya, kimya
    Química, química, química
    – Kimya, Kimya, Kimya
    Mamacita
    – Mamacita
    Mamacita (toma, toma)
    – Mamacita (al, al)

    Cuando lo hacemo’, del mundo nos perdemo’
    – Bunu yaptığımızda, “dünyayı kaybediyoruz”.
    No nos cansamo’, ya vamos pa’l tercero (yeah-yeah)
    – Yorgun değiliz’, üçüncüye gidiyoruz (Evet-Evet)
    Cuando lo hacemo’, del mundo nos perdemo’ (yeah-yeah, yeah-yeah)
    – Bunu yaptığımızda’, dünyanın kaybolması ‘ (Evet-Evet, Evet-Evet)
    Compartir tu’ labio’, baby, yo no puedo (you know)
    – ‘Dudağını paylaş, bebeğim, yapamam (biliyorsun)
    Baby, yo no puedo
    – Bebeğim, yapamam
    Baby, yo no puedo
    – Bebeğim, yapamam

    Porque tenemos química
    – Çünkü kimyamız var.
    Porque tenemos química, tenemos
    – Çünkü kimyamız var.
    Tenemos
    – Sahip olmak
    Ah-uah-uah
    – Ah-uah-uah
    Ah-uah-uah
    – Ah-uah-uah
    Ah, ah, ah
    – Ah, ah, ah
    Ah-uah-uah
    – Ah-uah-uah
    Ah-uah-uah
    – Ah-uah-uah

    You already know
    – Zaten biliyorsun
    Z-Diddy
    – Z-Diddy
    Zion, baby, and Lennox
    – Zion, bebek ve Lennox
    Rauw (Ra-Rauw, Rauw Alejandro)
    – Rauw (Ra-Rauw, Rauw Alejandro)
    Mr. Nice Guy, Martínez Brothers
    – Bay İyi Adam, Martinez Kardeşler
    Caleb Calloway, Kenobi
    – Caleb Calloway, Kenobi.
    Ja,ja, un corillo cabrón
    – Ha, ha, bir corillo piçi
    Afrodisíaco gang
    – Afrodizyak çetesi
  • Mumford & Sons – Hurt (Live from Werchter) İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

    Mumford & Sons – Hurt (Live from Werchter) İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

    I hurt myself today
    – Bugün kendimi incittim.
    To see if I still feel
    – Hala hissedip hissetmediğimi görmek için
    I focused on the pain
    – Acıya odaklandım.
    The only thing that’s real
    – Gerçek olan tek şey

    The needle tears a hole
    – İğne bir delik yırtıyor
    The old familiar sting
    – Eski tanıdık sting
    Try to kill it all away
    – Hepsini öldürmeye çalış
    But I remember everything
    – Ama her şeyi hatırlıyorum

    What have I become
    – Ben ne oldum
    My sweetest friend
    – En tatlı arkadaşım
    And everyone I know
    – Ve tanıdığım herkes
    Goes away in the end
    – Sonunda gider

    And you could have it all
    – Ve her şeye sahip olabilirsin
    My empire of dirt
    – Toprak imparatorluğum
    And I will let you down
    – Ve seni hayal kırıklığına uğratacağım
    I will make you hurt
    – Yakacağım canını

    I wear this crown of thorns
    – Bu dikenli tacı giyiyorum
    Upon my liar’s chair
    – Yalancımın sandalyesinde
    Full of broken thoughts
    – Kırık düşüncelerle dolu
    That I cannot repair
    – Tamir edemem

    Beneath the stains of time
    – Zamanın lekelerinin altında
    The feelings disappear
    – Duygular kaybolur
    You are someone else
    – Başka biri gibi
    And I am still right here
    – Ve ben hala buradayım

    What have I become
    – Ben ne oldum
    My sweetest friend
    – En tatlı arkadaşım
    And everyone I know
    – Ve tanıdığım herkes
    Goes away in the end
    – Sonunda gider

    And you could have it all
    – Ve her şeye sahip olabilirsin
    My empire of dirt
    – Toprak imparatorluğum
    And I will let you down
    – Ve seni hayal kırıklığına uğratacağım
    And I will make you hurt
    – Ve seni inciteceğim

    And if I could start again
    – Ve eğer tekrar başlayabilirsem
    A million miles away
    – Bir milyon mil uzakta
    And I would keep myself
    – Ve kendimi koruyacağım
    And I would find a way, yeah
    – Ve bir yolunu bulurdum, Evet
  • David Bisbal & Carrie Underwood – Tears Of Gold İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

    David Bisbal & Carrie Underwood – Tears Of Gold İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

    I hear them fallin’ a thousand miles away, so I hate
    – Bin mil uzakta düştüklerini duyuyorum, bu yüzden nefret ediyorum
    Nothing and no one is safe, from her eyes
    – Hiçbir şey ve hiç kimse gözlerinden güvende değil
    And then when they hit the ground
    – Ve sonra yere düştüklerinde
    Then our whole world starts to shake
    – Sonra tüm dünyamız titremeye başlar
    I’m drownin’ inside of the pain
    – Acının içinde boğuluyorum.
    The end of you and I
    – Senin ve benim sonun

    Pero si tú te vas
    – Pero si tú te vas
    Mi vida no es vida si tú no estás
    – Mi vida no es vida si tú no estás
    Mi último aliento te llevarás
    – Mi último aliento te llevarás
    Si tú no estás será imposible continuar
    – Si tú no estás será ımposible continuar

    ‘Cause when they fall from your eyes they’ll be beautiful
    – Çünkü gözlerinden düştüklerinde çok güzel olacaklar.
    It’s the sweetest goodbye that I’ll ever know
    – Bu şimdiye kadar bildiğim en tatlı veda
    ‘Causе it’s rainin’ (‘Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    ‘Cause it’s rainin’ (‘Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    ‘Causе it’s rainin’ (‘Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    Tears of gold
    – Altın gözyaşları
    Like I’m watchin’ the sun explode
    – Sanki güneşin patlamasını izliyorum.
    I can feel every drop when I watch you go
    – Gitmeni izlediğimde her damlasını hissedebiliyorum.
    ‘Cause it’s rainin’ (It’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (yağmur yağıyor)
    ‘Cause it’s rainin’ (It’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (yağmur yağıyor)
    ‘Cause it’s rainin’ (Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    Tears of gold
    – Altın gözyaşları

    Falling around us, colliding where they land
    – Etrafımızda düşüyorlar, indikleri yere çarpıyorlar
    Paintin’ our shadows in sin
    – Paintin ‘ Our shadows in sin
    We’ve done all we can
    – Yaptık hep beraber …

    Pero si tú te vas
    – Pero si tú te vas
    Mi vida no es vida si tú no estás
    – Mi vida no es vida si tú no estás
    Mi último aliento te llevarás
    – Mi último aliento te llevarás
    Si tú no estás será imposible continuar
    – Si tú no estás será ımposible continuar

    ‘Cause when they fall from your eyes they’ll be beautiful
    – Çünkü gözlerinden düştüklerinde çok güzel olacaklar.
    It’s the sweetest goodbye that I’ll ever know
    – Bu şimdiye kadar bildiğim en tatlı veda
    ‘Cause it’s rainin’ (‘Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    ‘Cause it’s rainin’ (‘Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    ‘Cause it’s rainin’ (It’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (yağmur yağıyor)
    Tears of gold
    – Altın gözyaşları
    Like I’m watchin’ the sun explode
    – Sanki güneşin patlamasını izliyorum.
    I can feel every drop when I watch you go
    – Gitmeni izlediğimde her damlasını hissedebiliyorum.
    ‘Cause it’s rainin’ (‘Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    ‘Cause it’s rainin’ (‘Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    ‘Cause it’s rainin’ (‘Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    Tears of gold
    – Altın gözyaşları
    Fall from your eyes they’ll be beautiful
    – Gözlerinden düşmek güzel olacak
    It’s the sweetest goodbye that I’ll ever know
    – Bu şimdiye kadar bildiğim en tatlı veda
    ‘Cause it’s rainin’ (‘Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    ‘Cause it’s rainin’ (‘Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    ‘Cause it’s rainin’ (‘Cause it’s rainin’)
    – Çünkü yağmur yağıyor (çünkü yağmur yağıyor)
    Tears of gold
    – Altın gözyaşları
    Like I’m watchin’ the sun explode (Ah-ah-ah)
    – Sanki güneşin patlamasını izliyorum (Ah-ah-ah)
    I can feel every drop when I watch you go (Ah-ah-ah)
    – Seni izlediğimde her damlayı hissedebiliyorum (Ah-ah-ah)
    ‘Cause it’s rainin’ (Oh-oh-oh; it’s raining)
    – Çünkü yağmur yağıyor (oh-oh-oh; yağmur yağıyor)
    ‘Cause it’s rainin’ (Oh-oh-oh; it’s raining)
    – Çünkü yağmur yağıyor (oh-oh-oh; yağmur yağıyor)
    ‘Cause it’s rainin’ (Oh-oh-oh; it’s raining)
    – Çünkü yağmur yağıyor (oh-oh-oh; yağmur yağıyor)
    Tears of gold
    – Altın gözyaşları