Blog

  • Tom Walker – Leave A Light On İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Tom Walker – Leave A Light On İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    The second someone mentioned you were all alone
    – İkinci söz birisi tek başına mı
    I could feel the trouble coursing through your veins
    – Damarlarında akan sıkıntıyı hissedebiliyordum.
    Now I know, it’s got a hold
    – Şimdi biliyorum, bir tutuş var

    Just a phone call left unanswered, had me sparking up
    – Sadece bir telefon görüşmesi cevapsız kaldı, beni uyandırdı
    These cigarettes won’t stop me wondering where you are
    – Bu Sigaralar nerede olduğunu merak etmemi engellemiyor.
    Don’t let go, keep a hold
    – Sakın bırakma beni, tutmak tutmak yok

    If you look into the distance, there’s a house upon the hill
    – Eğer mesafeye bakarsanız, tepenin üzerinde bir ev var
    Guiding like a lighthouse to a place where you’ll be safe
    – Güvende olacağın bir yere bir deniz feneri gibi rehberlik etmek
    To feel at grace ’cause we’ve all made mistakes
    – Grace çünkü hissetmek için tüm hatalar yaptık
    If you’ve lost your way
    – Eğer yolunu kaybettiysen

    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.
    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.
    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.
    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.

    Tell me what’s been happening, what’s been on your mind
    – Bana neler olduğunu, aklında neler olduğunu söyle.
    Lately you’ve been searching for a darker place
    – Son zamanlarda daha karanlık bir yer arıyorsun.
    To hide, that’s alright
    – Saklanmak için, sorun değil

    But if you carry on abusing, you’ll be robbed from us
    – Ama suistimal etmeye devam edersen, bizden soyulacaksın.
    I refuse to lose another friend to drugs
    – Uyuşturucu yüzünden başka bir arkadaşımı kaybetmeyi reddediyorum.
    Just come home, don’t let go
    – Sadece eve gel, bırakma

    If you look into the distance, there’s a house upon the hill
    – Eğer mesafeye bakarsanız, tepenin üzerinde bir ev var
    Guiding like a lighthouse to a place where you’ll be safe
    – Güvende olacağın bir yere bir deniz feneri gibi rehberlik etmek
    To feel at grace ’cause we’ve all made mistakes
    – Grace çünkü hissetmek için tüm hatalar yaptık
    If you’ve lost your way
    – Eğer yolunu kaybettiysen

    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.
    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.
    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.
    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.
    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.

    If you look into the distance, there’s a house upon the hill
    – Eğer mesafeye bakarsanız, tepenin üzerinde bir ev var
    Guiding like a lighthouse, it’s a place where you’ll be safe
    – Bir deniz feneri gibi rehberlik etmek, güvende olacağınız bir yer
    To feel at grace and if you’ve lost your way
    – Zarafette hissetmek ve yolunuzu kaybettiyseniz
    If you’ve lost your way
    – Eğer yolunu kaybettiysen
    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.
    And I know you’re down and out now, but I need you to be brave
    – Ve biliyorum, şimdi aşağı ve dışarı, ama cesur olmak gerekir
    Hiding from the truth ain’t gonna make this all okay
    – Gerçeklerden saklanmak her şeyi yoluna koymayacak.
    I’ll see your pain if you don’t feel our grace
    – Lütfumuzu hissetmezsen acını göreceğim.
    And you’ve lost your way
    – Ve sen yolunu kaybettin

    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.
    I will leave the light on
    – Işığı açık bırakacağım.
    ‘Cause I will leave the light on
    – Çünkü ışığı açık bırakacağım.

  • SZA & Justin Timberlake – The Other Side İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    SZA & Justin Timberlake – The Other Side İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    SZA & Justin Timberlake – The Other Side Video Klip

    SZA & Justin Timberlake – The Other Side İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirileri

    You’re preachin’ to the choir, stop hatin’ on yourself
    – – Aynen, dur hatin kendine’
    Quit playin’ with your mind, you’re spinnin’
    – Zihninle oynamayı bırak, dönüyorsun.
    If you think that I’m a liar, just try it for yourself
    – Eğer bir yalancı olduğumu düşünüyorsanız, sadece kendiniz deneyin
    The clouds will open up, blue skies are willing
    – Bulutlar açılacak, Mavi Gökyüzü istekli
    Yeah, I know it’s so hard to throw away
    – Evet, atmak çok zor biliyorum.
    The clouds will open up, blue skies are willing
    – Bulutlar açılacak, Mavi Gökyüzü istekli

    Back on your feet again, lift your head, hold it high
    – Tekrar ayağa kalk, başını Kaldır, yüksek tut
    You wanna run it back, but you can’t turn the time
    – Geri dönmek istiyorsun, ama zamanı tersine çeviremezsin.
    You start to feel like you’re losing your shine
    – Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
    But the grass ain’t always greener on the other side
    – Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir
    Other side, got you stuck in your mind
    – Diğer taraf, zihninde sıkışmış
    You start to feel like you’re losing your shine
    – Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
    But the grass ain’t always greener on the other side
    – Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir

    Hey you, stop stressin’ ’bout what you’re missin’
    – Hey sen, özlediğin şey hakkında streslenmeyi bırak.
    So blue, just take it easy, take your time
    – Çok mavi, sadece sakin ol, acele etme
    If you think my words are wise, just try it for yourself
    – Sözlerimin akıllıca olduğunu düşünüyorsanız, kendiniz deneyin
    I promise the stars will light the path you walk, don’t give in
    – Söz veriyorum yıldızlar yürüdüğün yolu aydınlatacak, PES etme
    Got a heart of gold, what a shame to go to waste
    – Altın bir kalbi var, ne yazık ki boşa gitmek
    The clouds will open up, blue skies are willing
    – Bulutlar açılacak, Mavi Gökyüzü istekli

    Back on your feet again, lift your head, hold it high
    – Tekrar ayağa kalk, başını Kaldır, yüksek tut
    You wanna run it back, but you can’t turn the time
    – Geri dönmek istiyorsun, ama zamanı tersine çeviremezsin.
    You start to feel like you’re losing your shine
    – Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
    (Losing your shine, shine)
    – (Parıltıyı kaybetmek, parıltı)
    But the grass ain’t always greener on the other side
    – Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir
    Other side (feet again, lift your head, hold it high)
    – Diğer taraf (bacaklar tekrar, başınızı kaldırın, yüksek tutun)
    Got you stuck in your mind (run it back, but you can’t turn the time)
    – Zihninde sıkışıp kaldın (geri koş, ama zamanı çeviremezsin)
    You start to feel like you’re losing your shine
    – Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
    But the grass ain’t always greener on the other side
    – Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir

    Just take it from me, you’ll be okay (you’ll be okay)
    – Sadece benden al, iyi olacaksın (iyi olacaksın)
    ‘Cause it don’t matter how sweet it taste (how sweet it taste)
    – Çünkü tadı ne kadar tatlı olduğu önemli değil (tadı ne kadar tatlı)
    The grass ain’t green, don’t worry
    – Çim yeşil değil, endişelenme
    Losin’ sleep, still wanna get
    – Losin ‘ sleep, still wanna get
    Yeah, you get
    – Evet, sen al

    Back on your feet again, lift your head, hold it high
    – Tekrar ayağa kalk, başını Kaldır, yüksek tut
    You wanna run it back, but you can’t turn the time
    – Geri dönmek istiyorsun, ama zamanı tersine çeviremezsin.
    You start to feel like you’re losing your shine
    – Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
    But the grass ain’t always greener on the other side
    – Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir

    You start to feel like you’re losing your shine
    – Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
    But the grass ain’t always greener on the other side
    – Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir

  • Master KG Feat. Nomcebo Zikode – Jerusalema İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Master KG Feat. Nomcebo Zikode – Jerusalema İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Jerusalema ikhaya lami
    – Jerusalema ıkhaya lami
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Uhambe nami
    – Uhambe nami
    Zungangishiyi lana
    – Zungangishiyi lana

    Jerusalema ikhaya lami
    – Jerusalema ıkhaya lami
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Uhambe nami
    – Uhambe nami
    Zungangishiyi lana
    – Zungangishiyi lana

    Ndawo yami ayikho lana
    – Ndawo yami ayikho lana
    Mbuso wami awukho lana
    – Mbuso wami awukho lana
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Zuhambe nami
    – Zuhambe nami

    Ndawo yami ayikho lana
    – Ndawo yami ayikho lana
    Mbuso wami awukho lana
    – Mbuso wami awukho lana
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Zuhambe nami
    – Zuhambe nami

    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Zungangishiyi lana
    – Zungangishiyi lana

    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Zungangishiyi lana
    – Zungangishiyi lana

    Ndawo yami ayikho lana
    – Ndawo yami ayikho lana
    Mbuso wami awukho lana
    – Mbuso wami awukho lana
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Zuhambe nami
    – Zuhambe nami
    Ndawo yami ayikho lana
    – Ndawo yami ayikho lana
    Mbuso wami awukho lana
    – Mbuso wami awukho lana
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Zuhambe nami
    – Zuhambe nami

    Jerusalema ikhaya lami
    – Jerusalema ıkhaya lami
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Uhambe nami
    – Uhambe nami
    Zungangishiyi lana
    – Zungangishiyi lana

    Jerusalema ikhaya lami
    – Jerusalema ıkhaya lami
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Uhambe nami
    – Uhambe nami
    Zungangishiyi lana
    – Zungangishiyi lana

    Ndawo yami ayikho lana
    – Ndawo yami ayikho lana
    Mbuso wami awukho lana
    – Mbuso wami awukho lana
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Zuhambe nami
    – Zuhambe nami

    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Zungangishiyi lana
    – Zungangishiyi lana

    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Zungangishiyi lana
    – Zungangishiyi lana

    Jerusalema ikhaya lami
    – Jerusalema ıkhaya lami
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Uhambe nami
    – Uhambe nami
    Zungangishiyi lana
    – Zungangishiyi lana

    Jerusalema ikhaya lami
    – Jerusalema ıkhaya lami
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Uhambe nami
    – Uhambe nami
    Zungangishiyi lana
    – Zungangishiyi lana

    Ndawo yami ayikho lana
    – Ndawo yami ayikho lana
    Mbuso wami awukho lana
    – Mbuso wami awukho lana
    Ngilondoloze
    – Ngilondoloze
    Zuhambe nami
    – Zuhambe nami

  • 24kGoldn Feat. iann dior – Mood İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    24kGoldn Feat. iann dior – Mood İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    VİDEO KLİP

    ŞARKI SÖZLERİ ve TÜRKÇE ÇEVİRİSİ

    Oh-oh-oh
    – Oh-oh-oh
    Yeah, yeah, yeah, yeah
    – Evet, Evet, Evet, Evet
    Yeah
    – Evet

    Why you always in a mood?
    – Neden her zaman bir ruh hali içinde?
    Fuckin’ ’round, actin’ brand new
    – Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
    I ain’t tryna tell you what to do
    – Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
    But try to play it cool
    – Ama serin oynamaya çalışın
    Baby, I ain’t playing by your rules
    – Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
    Everything look better with a view
    – Her şey bir görünüm ile daha iyi görünüyor

    Why you always in a mood?
    – Neden her zaman bir ruh hali içinde?
    Fuckin’ ’round, actin’ brand new
    – Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
    I ain’t tryna tell you what to do
    – Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
    But try to play it cool
    – Ama serin oynamaya çalışın
    Baby, I ain’t playing by your rules
    – Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
    Everything look better with a view, yeah
    – Her şey bir manzara ile daha iyi görünüyor, Evet

    I could never get attached
    – Asla bağlı bulabilirim
    When I start to feel, I unattach
    – Hissetmeye başladığımda, ayrılıyorum
    Somehow always end up feeling bad
    – Her nasılsa her zaman kötü hissediyorum
    Baby, I am not your dad, it’s not all you want from me
    – Bebeğim, ben senin baban değilim, benden istediğin tek şey bu değil
    I just want your company
    – Sadece yanımda kalmanı istiyorum

    Girl, it’s obvious, elephant in the room
    – Kız, bu açık, odada fil
    And we’re a part of it, don’t act so confused
    – Ve biz bunun bir parçasıyız, bu kadar şaşkın davranma
    And you love startin’ it, now I’m in a mood
    – Ve sen başlamayı seviyorsun, şimdi ruh halindeyim
    Now we arguin’ in my bedroom
    – Şimdi yatak odamda tartışıyoruz.

    We play games of love to avoid the depression
    – Depresyondan kaçınmak için Aşk oyunları oynuyoruz
    We been here before and I won’t be your victim
    – Buraya daha önce gelmiştik ve ben senin kurbanın olmayacağım.

    Why you always in a mood?
    – Neden her zaman bir ruh hali içinde?
    Fuckin’ ’round, actin’ brand new
    – Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
    I ain’t tryna tell you what to do
    – Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
    But try to play it cool
    – Ama serin oynamaya çalışın
    Baby, I ain’t playing by your rules
    – Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
    Everything look better with a view
    – Her şey bir görünüm ile daha iyi görünüyor

    Why you always in a mood?
    – Neden her zaman bir ruh hali içinde?
    Fuckin’ ’round, actin’ brand new
    – Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
    I ain’t tryna tell you what to do
    – Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
    But try to play it cool
    – Ama serin oynamaya çalışın
    Baby, I ain’t playing by your rules
    – Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
    Everything look better with a view
    – Her şey bir görünüm ile daha iyi görünüyor

    So why you tryin’ to fake your love on the regular?
    – Peki neden düzenli olarak aşkını taklit etmeye çalışıyorsun?
    When you could be blowin’ up just like my cellular
    – Tıpkı benim cep telefonum gibi havaya uçabildiğin zaman.
    I won’t ever let a shorty go and set me up
    – Hiç bir hatun bırak beni istemiyorum
    Only thing I need to know is if you wet enough
    – Bilmem Gereken tek şey yeterince ıslanıp ıslanmadığın.

    I’m talking slick back, kick back, gang sippin’ 40s
    – Kaygan sırttan bahsediyorum, geriye yaslan, çete 40’ları yudumluyor
    You keep playin’, not another day with you shorty
    – Oynamaya devam et, seninle bir gün daha değil shorty
    Mismatched fits, that was way before you know me
    – Uyumsuzlar, bu beni tanımadan çok önceydi.
    Got a lot of love, well you better save it for me
    – Çok fazla sevgim var, onu benim için saklasan iyi olur.

    We play games of love to avoid the depression
    – Depresyondan kaçınmak için Aşk oyunları oynuyoruz
    We been here before and I won’t be your victim
    – Buraya daha önce gelmiştik ve ben senin kurbanın olmayacağım.

    Why you always in a mood?
    – Neden her zaman bir ruh hali içinde?
    Fuckin’ ’round, actin’ brand new
    – Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
    I ain’t tryna tell you what to do
    – Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
    But try to play it cool
    – Ama serin oynamaya çalışın
    Baby, I ain’t playing by your rules
    – Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
    Everything look better with a view
    – Her şey bir görünüm ile daha iyi görünüyor

    Why you always in a mood?
    – Neden her zaman bir ruh hali içinde?
    Fuckin’ ’round, actin’ brand new
    – Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
    I ain’t tryna tell you what to do
    – Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
    But try to play it cool
    – Ama serin oynamaya çalışın
    Baby, I ain’t playing by your rules
    – Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
    Everything look better with a view, yeah
    – Her şey bir manzara ile daha iyi görünüyor, Evet

  • Sia – Broken Glass İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Sia – Broken Glass İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Laying down in your arms
    – Gardını indir
    I don’t wanna fight anymore
    – Artık savaşmak istemiyorum
    Rough seas will be calm
    – Kabaran denizler sakinleşecek
    I’m home while we weather the storm
    – Biz zorlukların hakkından gelirken ben evdeydim

    We fall down like dogs playing dead
    – Ölü taklidi yapan köpekleri gibi çöktük
    Well our love’s not worth playing chicken, baby
    – Aşkımız tavuk taklidi yapmaya değmez, bebeğim

    I’m not discarding you like broken glass
    – Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
    There are no winners when the die is cast
    – Ok yaydan çıktığı zaman artık kazanan yoktur
    There’s only tears when it’s the final task
    – Nihayi görevinde sadece gözyaşları var
    So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
    – Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
    So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
    – Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi


    This too shall pass
    – Bu da geçecektir
    When we are where we’re meant to be
    – Ne zaman, nerede olursa olsun
    Learn things I don’t ask
    – Bir şeyler öğren, ben sormam
    What I don’t know can’t hurt me
    – Neyin bana zarar veremeyeceğini bilmiyorum

    We fall down like dogs playing dead
    – Ölü taklidi yapan köpekleri gibi çöktük
    Well our love’s not worth playing chicken, baby
    – Aşkımız tavuk taklidi yapmaya değmez, bebeğim

    I’m not discarding you like broken glass
    – Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
    There are no winners when the die is cast
    – Ok yaydan çıktığı zaman artık kazanan yoktur
    There’s only tears when it’s the final task
    – Nihayi görevinde sadece gözyaşları var
    So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
    – Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
    So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
    – Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
    So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
    – Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
    So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
    – Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi

    I’m not discarding you like broken glass
    – Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
    There are no winners when the die is cast
    – Ok yaydan çıktığı zaman artık kazanan yoktur
    There’s only tears when it’s the final task
    – Nihayi görevinde sadece gözyaşları var
    So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
    – Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi

    I’m not discarding you like broken glass
    – Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
    There are no winners when the die is cast
    – Ok yaydan çıktığı zaman artık kazanan yoktur
    There’s only tears when it’s the final task
    – Nihayi görevinde sadece gözyaşları var
    So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
    – Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
    So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
    – Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
    So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
    – Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi

    I’m not discarding you like broken glass
    – Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
    I’m not discarding you like broken glass
    – Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
    I’m not discarding you like broken glass
    – Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
    So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
    – Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi

  • Sia – Alive İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Sia – Alive İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    I was born in a thunderstorm
    – Gökgürültülü bir havada doğdum
    I grew up overnight
    – Bir gecede büyüdüm
    I played alone
    – Yalnız oynadım
    I’m playing on my own
    – Kendi başıma oynuyorum
    I survived
    – Hayatta kaldım
    I wanted everything I never had
    – Her şeyi istedim, hiç birine sahip olamadım
    Like the love that comes with life
    – Aşk bir ömür gibi geliyor
    I wore envy and I hated it
    – Kıskanç oldum ve nefret ettim
    But I survived
    – Ama hayatta kaldım
    I had wanted to go to a place where all the demons go
    – Bütün şeytanların gitmek istediği yerek gitmek istemiştim
    Where the wind don’t change
    – Nerede rüzgar değişmez
    And nothing in the ground can ever grow
    – Ve toprakta hiçbir şey yetişmez
    No hope, just lies
    – Umut yok, sadece yalanlar

    And you’re taught to cry in your pillow
    – Ve yastığında ağlamayı öğrettin
    But I’ll survive
    – Ama hayatta kalacağım
    I’m still breathing
    – Hala nefes alıyorum
    I’m still breathing
    – Hala nefes alıyorum
    I’m still breathing
    – Hala nefes alıyorum
    I’m still breathing
    – Hala nefes alıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum
    I found solace in the strangest place
    – Garip bir yerde teselli buldum
    Way in the back of my mind
    – Aklımın bir tarafında
    I saw my life in a stranger’s face
    – Bir yabancının yüzünde hayatımı gördüm
    And it was mine
    – Ve o benimkiydi
    I had wanted to go to a place where all the demons go
    – Bütün şeytanların gitmek istediği yerek gitmek istemiştim
    Where the wind don’t change
    – Nerede rüzgar değişmez

    And nothing in the ground can ever grow
    – Ve toprakta hiçbir şey yetişmez
    No hope, just lies
    – Umut yok, sadece yalanlar
    And you’re taught to cry in your pillow
    – Ve yastığında ağlamayı öğrettin
    But I’ll survive
    – Ama hayatta kalacağım
    I’m still breathing
    – Hala nefes alıyorum
    I’m still breathing
    – Hala nefes alıyorum
    I’m still breathing
    – Hala nefes alıyorum
    I’m still breathing
    – Hala nefes alıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum

    You took it all, but I’m still breathing
    – Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
    You took it all, but I’m still breathing
    – Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
    You took it all, but I’m still breathing
    – Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
    You took it all, but I’m still breathing
    – Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
    You took it all, but I’m still breathing
    – Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
    You took it all, but I’m still breathing
    – Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
    You took it all, but I’m still breathing
    – Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
    You took it all, but I’m still breathing
    – Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum

    I had made every single mistake
    – Her bir hatayı yaptım
    That you could ever possibly make
    – Muhtemelen senin de yapmış olabileceğin
    I took and I took and I took what you gave
    – Aldım ve Aldım ve Aldım ne verdinse
    But you never noticed that I was in pain
    – Ama acı içinde olduğumu hiçbir zaman fark etmedin
    I knew what I wanted; I went in and got it
    – Ne istediğimi biliyordum; gittim ve aldım
    Did all the things that you said that I wouldn’t
    – Bana söylediğin şeyleri yapmayacaktım

    I told you that I would never be forgotten
    – Asla unutmayacağımı söylemiştim
    And all in spite of you
    – Ve herşey sana rağmendi
    And I’m still breathing
    – Ve hala nefes alıyorum
    I’m still breathing
    – Hala nefes alıyorum
    I’m still breathing
    – Hala nefes alıyorum
    I’m still breathing
    – Hala nefes alıyorum
    I’m alive (You took it all, but I’m still breathing)
    – Yaşıyorum (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)
    (You took it out, but I’m still breathing)
    – (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)
    I’m alive (You took it all, but I’m still breathing)
    – Yaşıyorum (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)
    (You took it out, but I’m still breathing)
    – (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)
    I’m alive (You took it all, but I’m still breathing)
    – Yaşıyorum (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)
    (You took it out, but I’m still breathing)
    – (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)

    I’m alive
    – Yaşıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum
    I’m alive
    – Yaşıyorum

  • Selena Gomez – Fetish İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Selena Gomez – Fetish İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Take it or leave it
    – Ya sev ya terk et
    Baby take it or leave it
    – Bebeğim ya sev ya terk et
    But I know you won’t leave it
    – Ama biliyorum ki terk etmeyeceksin
    ‘Cause I know that you need it
    – Çünkü buna ihtiyacın olduğunu biliyorum
    Look in the mirror
    – Aynaya bakıyorum
    When I look in the mirror
    – Aynaya baktığımda
    Baby I see it clearer
    – Daha net anlıyorum
    Why you wanna be nearer
    – Neden yakın olmak istediğini

    I’m not surprised
    – Şaşırmıyorum
    I sympathize, ah
    – Katılıyorum, ah
    I can’t deny
    – İnkar edemem
    Your appetite, ah
    – Senin arzunu, ah

    You got a fetish for my love
    – Sen benim aşkıma saplantılısın
    I push you out and you come right back
    – Kovuyorum ama geri geliyorsun
    Don’t see a point in blaming you
    – Aslında seni suçlayacak bir neden bulamıyorum
    If I were you, I’d do me too
    – Eğer senin yerinde olsaydım, ben de kendimle yapardım

    Reaching your limit
    – Sınırına erişiyorum
    Say you’re reaching your limit
    – Sınırına erişiyorum diyorum
    Going over your limit
    – Sınırını geçiyorum
    But I know you can’t quit it
    – Ama biliyorum bırakıp gidemezsin
    Something about me
    – Bende ki bir şey
    Got you hooked on my body
    – Seni vücuma bağladı
    Take you over and under and twisted up like origami
    – Seni üzerine ve altına alıp tıpkı bir origami gibi ikiye katladı

    I’m not surprised
    – Şaşırmıyorum
    I sympathize, ah
    – Katılıyorum, ah
    I can’t deny
    – İnkar edemem
    Your appetite, ah
    – Senin arzunu, ah

    You got a fetish for my love
    – Sen benim aşkıma saplantılısın
    I push you out and you come right back
    – Kovuyorum ama geri geliyorsun
    Don’t see a point in blaming you
    – Aslında seni suçlayacak bir neden bulamıyorum
    If I were you, I’d do me too
    – Eğer senin yerinde olsaydım, ben de kendimle yapardım

    The way you walk, the way you talk
    – Yürümen, konuşman
    I blame you ’cause it’s all your fault
    – Seni suçluyorum çünkü hepsi senin hatan
    Ya playin’ hard, don’t turn me off
    – Kendini ağırdan satıyorsun, hevesimi kaçırıp durma
    Ya acting hard, but I know you soft
    – Sert davranıyorsun ama biliyorum ki uysalsın
    You my fetish, I’m so with it
    – Senin benim saplantımsın, onunla birlikteyim
    All these rumors bein’ spreaded
    – Yayılan tüm dedikodular
    Might as well go ‘head and whip it
    – Devam edebilir ve çoğalabilir
    ‘Cause they sayin’ we already did it
    – Çünkü bizim çoktan işi pişirdiğimizi konuşuyorlar
    Call on Gucci if you ever need and
    – Gucci’yi ara eğer ihtiyacın olursa ve
    I’ll be South Beach in the drop top gleamin’
    – Ben o esnada Güney Sahilin’de parıltılı üstü açık arabamda olacağım
    Order diamonds, Aquafina
    – Elmaslar sipariş edeceğim Aquafina olanından
    Just need you in a blue bikini
    – Sadece seni mavi bir bikini ile görmem gerek

    You got a fetish for my love
    – Sen benim aşkıma saplantılısın
    I push you out and you come right back
    – Kovuyorum ama geri geliyorsun
    Don’t see a point in blaming you
    – Aslında seni suçlayacak bir neden bulamıyorum
    If I were you, I’d do me too
    – Eğer senin yerinde olsaydım, ben de kendimle yapardım

  • Rihanna – Love On The Brain İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Rihanna – Love On The Brain İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    And you got me like, “Oh, what you want from me?”
    – Ve beni çıldırtıyorsun, “Benden ne istiyorsun?”
    (What you want from me?)
    – (Benden ne istiyorsun?)
    And I tried to buy your pretty heart, but the price too high
    – Ve senin o tatlı kalbini satın almaya çalıştım fakat bedeli çok ağırdı
    Baby you got me like “Oh”
    – Bebeğim beni çıldırtıyorsun
    You love when I fall apart (fall apart)
    – Beni sevdiğin an parçalanıyorum (parçalanıyorum)
    So you can put me together and throw me against the wall
    – Ardından sen tekrar beni birleştiriyorsun ve duvara fırlatıp atıyorsun

    Baby you got me like i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii, woo i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii
    – Bebeğim beni delirtiyorsun, delirtiyorsun
    Don’t you stop loving me (loving me)
    – Beni sevmeyi bırakacak mısın? (bırakacak mısın?)
    Don’t quit loving me (loving me)
    – Beni sevmekten vazgeçecek misin? (vazgeçecek misin?)
    Just start loving me (loving me)
    – Sadece beni sevmeye başla (sevmeye başla)

    And babe I’m fist-fighting with fire
    – Ve bebeğim ateşle dövüşüyorum
    Just to get close to you
    – Sadece sana yakın olabilmek için
    Can we burn something babe
    – Bir şeyleri (marijuana) yakabilir miyim
    And I run for miles just to get a taste
    – Ve senden bir tat almak için miller aştım
    Must be love on the brain
    – Bu beyindeki aşk olmalı
    That’s got me feeling this way
    – Bu bana böyle hissettiriyor
    It beats me black and blue but it fucks me so good
    – Beni morluklar içinde bıraksa da o kadar güzel beceriyor ki
    And I can’t get enough
    – Ve buna doyamıyorum
    Must be love on the brain yeah
    – Beyindeki aşk olmalı, evet
    And it keeps cursing my name
    – Ve ismimi de lanetleyip duruyor
    No matter what I do
    – Ne yaptığım önemli değil
    I’m no good without you
    – Sensiz iyi değilim
    And I can’t get enough
    – Ve buna doyamıyorum
    Must be love on the….. brain
    – Bu beyindeki aşk olmalı

    Baby keep loving me
    – Bebeğim beni sevmeye devam et
    Just love me
    – Sadece sev, böyle
    Yeah, just love me
    – Evet, sadece sev
    All you need to do is love me, yeah
    – Senden tek isteğim beni sevmen, evet
    Got me like, ah-ha-ha-owww
    – Beni delirtiyorsun
    I’m tired of being played like a violin
    – Violin gibi çalınmaktan yoruldum
    What do I gotta do to get in your motherfuckin’ heart?
    – Senin o kahrolası kalbine girmem için daha ne yapmalıyım?
    Baby like i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii, woo i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii
    – Bebeğim beni delirtiyorsun, delirtiyorsun

    Baby you got me like i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii, woo i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii
    – Bebeğim beni delirtiyorsun, delirtiyorsun
    Don’t you stop loving me (loving me)
    – Beni sevmeyi bırakacak mısın? (bırakacak mısın?)
    Don’t quit loving me (loving me)
    – Beni sevmekten vazgeçecek misin? (vazgeçecek misin?)
    Just start loving me (loving me)
    – Sadece beni sevmeye başla (sevmeye başla)

    And babe I’m fist-fighting with fire
    – Ve bebeğim ateşle dövüşüyorum
    Just to get close to you
    – Sadece sana yakın olabilmek için
    Can we burn something babe
    – Bir şeyleri (marijuana) yakabilir miyim
    And I run for miles just to get a taste
    – Ve senden bir tat almak için miller aştım
    Must be love on the brain
    – Bu beyindeki aşk olmalı
    That’s got me feeling this way
    – Bu bana böyle hissettiriyor
    It beats me black and blue but it fucks me so good
    – Beni morluklar içinde bıraksa da o kadar güzel beceriyor ki
    And I can’t get enough
    – Ve buna doyamıyorum
    Must be love on the brain yeah
    – Beyindeki aşk olmalı, evet
    And it keeps cursing my name
    – Ve ismimi de lanetleyip duruyor
    No matter what I do
    – Ne yaptığım önemli değil
    I’m no good without you
    – Sensiz iyi değilim
    And I can’t get enough
    – Ve buna doyamıyorum
    Must be love on the….. brain
    – Bu beyindeki aşk olmalı

  • Justin Bieber – Sorry İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Justin Bieber – Sorry İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    You gotta go and get, angry at all of my honesty
    – Gidip alman gerekiyor, bütün bu dürüstlüğüme kızgınsın
    You know I try but I don’t do too well with apologies
    – Denediğimi biliyorsun ama özür dilemeyi çok iyi beceremem
    I hope I don’t run out of time, could someone call a referee?
    – Umarım zamanım tükenmemiştir, birisi hakem çağırabilir mi?
    Cause I just need one more shot at forgiveness
    – Çünkü affedilmek için sadece bir şansa daha ihtiyacım var
    I know you know that I made those mistakes maybe once or twice
    – Bu hataları belki bir belki iki kere yaptığımı ben de biliyorum sen de biliyorsun
    By once or twice I mean maybe a couple a hundred times
    – Bir iki kez, Belki bir kaç yüz kere demek istedim
    So let me, oh let me redeem, oh redeem, oh myself tonight
    – Yani beni bırak, beni kurtar, kurtar, bu gece bizzat beni
    Cause I just need one more shot at second chances
    – Çünkü sadece bir kere daha ikinci şansa ihtiyacım var

    Yeah, is it too late now to say sorry?
    – Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
    Cause I’m missing more than just your body
    – Çünkü sadece vücudundan fazlasını özlüyorum
    Is it too late now to say sorry?
    – Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
    Yeah I know that I let you down
    – Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
    Is it too late to say I’m sorry now?
    – Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?

    I’m sorry, yeah
    – Üzgünüm, evet
    Sorry, yeah
    – Üzgünüm, evet
    Sorry
    – Üzgünüm
    Yeah I know that I let you down
    – Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
    Is it too late to say sorry now?
    – Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?

    I’ll take every single piece of the blame if you want me to
    – Sen de beni istiyorsan her bir suçu kabulleneceğim
    But you know that there is no innocent one in this game for two
    – Ama bilirsin iki kişilik bu oyunda masum olan yok
    I’ll go, I’ll go and then you go, you go out and spill the truth
    – Gideceksin, gideceksin, o zaman gideceksin, dışarı gideceksin ve gerçekleri döküleceksin
    Can we both say the words and forget this?
    – İkimiz de (bu) kelimeleri söyleyebilir ve bunu unutabilir miyiz?

    Yeah, is it too late now to say sorry?
    – Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
    Cause I’m missing more than just your body
    – Çünkü sadece vücudundan fazlasını özlüyorum
    Is it too late now to say sorry?
    – Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
    Yeah I know that I let you down
    – Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
    Is it too late to say I’m sorry now?
    – Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?

    I’m not just trying to get you back on me
    – Sadece bana geri dönmen için uğraşmıyorum
    Cause I’m missing more than just your body
    – Çünkü sadece vücudundan fazlasını özlüyorum
    Is it too late now to say sorry?
    – Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
    Yeah I know that I let you down
    – Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
    Is it too late to say I’m sorry now?
    – Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?

    I’m sorry, yeah
    – Üzgünüm, evet
    Sorry, oh
    – Üzgünüm
    Sorry
    – Üzgünüm
    Yeah I know that I let you down
    – Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
    Is it too late to say sorry now?
    – Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
    I’m sorry, yeah
    – Üzgünüm, evet
    Sorry, oh
    – Üzgünüm
    Sorry
    – Üzgünüm
    Yeah I know that I let you down
    – Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
    Is it too late to say sorry now?
    – Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?

  • Naughty Boy – Runnin’ (Lose It All) ft. Beyoncé, Arrow Benjamin İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Naughty Boy – Runnin’ (Lose It All) ft. Beyoncé, Arrow Benjamin İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    These four lonely walls have changed the way I feel
    – Bu dört yalnız duvar, hissetiğim şekilde değişti.
    The way I feel, I’m standing still
    – Hissettiğim şekilde, ben hala duruyorum
    And nothing else matters now, you’re not here
    – Ve şimdi hiçbir şey önemli değil, sen burada değilsin
    So where are you? I’ve been calling you, I’m missing you
    – Nerdesin? Seni arar oldum, seni özlüyorum
    Where else can I go? Where else can I go?
    – Başka nereye gidebilirim? Başka nereye gidebilirim?
    Chasing you, chasing you
    – Peşindeyim, peşindeyim
    Memories turn to dust, please don’t bury us
    – Anılar toza dönüşüyor, lütfen bizi gömmeyin

    I got you, I got you
    – Anladım, anladım
    Runnin’, runnin’, runnin’, runnin’
    – Kaçıyorum
    Runnin’, runnin’, runnin’
    – Kaçıyorum
    Ain’t runnin’ from myself no more
    – Kendimden daha fazla kaçmıyorum
    Together we’ll win it all
    – Herşeyi birlikte kazanacağız
    I ain’t runnin’, runnin’, runnin’, runnin’
    – Ben kaçmıyorum
    Runnin’, runnin’, runnin’
    – Kaçmıyorum
    Ain’t runnin’ from myself no more
    – Kendimden daha fazla kaçmıyorum
    I’m ready to face it all
    – Hepsiyle yüzleşmeye hazırım
    If I lose myself, I lose it all
    – Kendimi kaybedersem, her şeyi kaybederim


    I’ve outrun the fears that chased, they’re standing still
    – Kovaladığım korkularımdan kurtulamayacağım, onlar hala duruyorlar
    I’m running still, I’m running still
    – Ben hala kaçıyorum, hala kaçıyorum
    And every voice that cries inside my head, forever drives
    – Ve kafamın içinde ağlayan her ses, sonsuza dek sürecek
    Forever drives, I kill the lights
    – Sonsuza dek sürer, ben ışıkları öldürürüm
    Where else can I go? Where else can I go?
    – Başka nereye gidebilirim? Başka nereye gidebilirim?
    Chasing you, chasing you
    – Peşindeyim, peşindeyim
    Runnin’, runnin’, runnin’, runnin’
    – Kaçıyorum
    Runnin’, runnin’, runnin’
    – Kaçıyorum
    Ain’t runnin’ from myself no more
    – Kendimden daha fazla kaçmıyorum
    Together we’ll win it all
    – Herşeyi birlikte kazanacağız
    I ain’t runnin’, runnin’, runnin’, runnin’
    – Ben kaçmıyorum
    Runnin’, runnin’, runnin’
    – Kaçmıyorum
    Ain’t runnin’ from myself no more
    – Kendimden daha fazla kaçmıyorum
    I’m ready to face it all
    – Hepsiyle yüzleşmeye hazırım

    If I lose myself, I lose it all
    – Kendimi kaybedersem, her şeyi kaybederim
    If I lose myself, I lose it all
    – Kendimi kaybedersem, her şeyi kaybederim
    If I lose myself, I lose it all
    – Kendimi kaybedersem, her şeyi kaybederim
    If I lose myself, I lose it all
    – Kendimi kaybedersem, her şeyi kaybederim

  • Meghan Trainor – No İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Meghan Trainor – No İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    I think it’s so cute and I think it’s so sweet
    – Çok hoş bence ve çok tatlı olduğunu düşünüyorum
    How you let your friends encourage you to try and talk to me
    – İzin arkadaşlarına ne kadar denemek ve benimle konuşmak teşvik
    But let me stop you there, oh, before you speak
    – Konuşmadan önce ama orada Durdur beni, oh hadi,

    Nah to the ah to the, no, no, no
    – Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır
    My name is no
    – Benim adım yok
    My sign is no
    – Benim burcum yok
    My number is no
    – Numaram yok
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    Need to let it go
    – Gitmesine izin vermek gerek

    Nah to the ah to the, no, no, no
    – Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır
    My name is no
    – Benim adım yok
    My sign is no
    – Benim burcum yok
    My number is no
    – Numaram yok
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    Need to let it go
    – Gitmesine izin vermek gerek
    Nah to the ah to the, no, no, no
    – Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır

    First you gonna say you ain’t runnin’ game, thinkin’ I’m believing every word
    – İlk kaçmıyor herkelimesine inanıyorum oyunu düşünüp 
    değilsin‘ diyeceksin
    Call me beautiful, so original, telling me I’m not like other girls
    – Çok güzel, çok orijinal, diğer kızlar gibi değilim bana beni ara
    I was in my zone before you came along, now I’m thinking maybe you should go
    – Sen yokken burası benim bölgem ben, şimdi düşünüyorum da, belki de gitmelisin
    Blah, blah, blah, blah
    – Bla, bla, bla, bla
    I be like nah to the I, to the no, no, no
    – Ben hayır, hayır, hayır, hayır ben

    All my ladies listen up
    – Tüm bayanlar bir dinleyin
    If that boy ain’t giving up
    – O çocuk PES değilse
    Lick your lips and swing your hips
    – Dudaklar ve kalça salıncak
    Girl all you gotta say is
    – Söyle kız var

    My name is no
    – Benim adım yok
    My sign is no
    – Benim burcum yok
    My number is no
    – Numaram yok
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    Need to let it go
    – Gitmesine izin vermek gerek
    Nah to the ah to the, no, no, no
    – Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır
    My name is no
    – Benim adım yok
    My sign is no
    – Benim burcum yok
    My number is no
    – Numaram yok
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    Need to let it go
    – Gitmesine izin vermek gerek
    Nah to the ah to the, no, no, no
    – Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır

    Thank you in advance, I don’t wanna dance (nope)
    – Şimdiden teşekkür ederim, ben dans etmek istiyorum (hayır)yok
    I don’t need your hands all over me
    – Ben senin ellerini üzerimde ihtiyacım yok
    If I want a man, then I’mma get a man
    – Eğer bir adam istiyorsanız, o zaman bir adam söyleyeceğim
    But it’s never my priority
    – Ama hiçbir zaman önceliğim olacak
    I was in my zone, before you came along, don’t want you to take this personal
    – Sen yokken burası benim bölgem ben, bunu kişisel almak istemiyorum
    Blah, blah, blah, I be like nah to the ah to the, no, no, no
    – Bla, bla, bla, için için ah hayır gibi ben, hayır, hayır, hayırİLGİLİ DİĞER YAZILAR

    All my ladies listen up (all my ladies)
    – Tüm bayanlar (tüm bayanlar)dinle
    If that boy ain’t giving up (ain’t giving up)
    – Eğer o çocuk PES değilse (PES değil)
    Lick your lips and swing your hips
    – Dudaklar ve kalça salıncak
    Girl all you gotta say is
    – Söyle kız var

    My name is no
    – Benim adım yok
    My sign is no
    – Benim burcum yok
    My number is no
    – Numaram yok
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    Need to let it go
    – Gitmesine izin vermek gerek
    Nah to the ah to the, no, no, no
    – Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır
    My name is no
    – Benim adım yok
    My sign is no
    – Benim burcum yok
    My number is no
    – Numaram yok
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    Need to let it go
    – Gitmesine izin vermek gerek
    Nah to the ah to the, no, no, no
    – Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır

    I’m feeling
    – Hissediyorum
    Untouchable, untouchable
    – Dokunulmaz, dokunulamaz
    I’m feeling
    – Hissediyorum
    Untouchable, untouchable
    – Dokunulmaz, dokunulamaz
    I’m feeling
    – Hissediyorum
    Untouchable, untouchable
    – Dokunulmaz, dokunulamaz
    I’m feeling
    – Hissediyorum
    (Nah to the ah to the, no, no, no)
    – (Ah etmek için hayır, hayır, hayır, hayır)
    I’m feeling
    – Hissediyorum
    Untouchable, untouchable
    – Dokunulmaz, dokunulamaz
    I’m feeling
    – Hissediyorum
    Untouchable, untouchable
    – Dokunulmaz, dokunulamaz
    I’m feeling
    – Hissediyorum
    Untouchable, untouchable
    – Dokunulmaz, dokunulamaz
    I’m feeling
    – Hissediyorum
    (Nah to the ah to the, no, no, no)
    – (Ah etmek için hayır, hayır, hayır, hayır)

    All my ladies listen up (say, all my ladies)
    – Tüm bayanlar (tüm bayanlar)dinle
    If that boy ain’t giving up (ain’t giving up)
    – Eğer o çocuk PES değilse (PES değil)
    Lick your lips and swing your hips
    – Dudaklar ve kalça salıncak
    Girl all you gotta say is
    – Söyle kız var

    My name is no
    – Benim adım yok
    My sign is no
    – Benim burcum yok
    My number is no
    – Numaram yok
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    Need to let it go
    – Gitmesine izin vermek gerek
    Nah to the ah to the, no, no, no
    – Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır
    My name is no
    – Benim adım yok
    My sign is no
    – Benim burcum yok
    My number is no
    – Numaram yok
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    You need to let it go
    – İzin gitmek gerekir
    Need to let it go
    – Gitmesine izin vermek gerek
    Nah to the ah to the, no, no, no
    – Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır

    I’m feeling
    – Hissediyorum
    Untouchable, untouchable
    – Dokunulmaz, dokunulamaz
    I’m feeling
    – Hissediyorum
    Untouchable, untouchable
    – Dokunulmaz, dokunulamaz
    I’m feeling
    – Hissediyorum
    Untouchable, untouchable
    – Dokunulmaz, dokunulamaz
    (Nah to the ah to the, no, no, no)
    – (Ah etmek için hayır, hayır, hayır, hayır)

  • Justin Bieber – No Pressure İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Justin Bieber – No Pressure İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    You don’t gotta answer none of my calls
    – Hiçbir aramama cevap vermek zorunda değilsin
    I’m believin’ you’ll pick up one day
    – Bir gün toparlanacağına inanıyorum
    I don’t wanna add to your pain at all
    – Acına acı katmak istemiyorum
    I’m praying that time makes a change in your life
    – Geçen zamanın hayatında bir değişiklik yapması için dua ediyorum
    I’m realizing how much you made a change in my life
    – Hayatımı ne kadar değiştirdiğinin farkındayım
    And I don’t wanna spend it with nobody else
    – Ve  bu (hayatı) başkasıyla geçirmek istemiyorum
    Hear me…?
    – Duyuyor musun beni?
    Don’t nobody deserve myself
    – Kimse beni hak etmiyor mu?
    Oh no, baby what I’m saying is
    – Oh hayır, ne diyorum ben bebeğim


    You ain’t gotta make your mind up
    – Kararını vermek zorunda değilsin
    You ain’t gotta make your mind up right now
    – Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
    Right now, don’t rush, no pressure
    – Şimdi, acele etme, baskı yok
    You ain’t gotta make your mind up
    – Kararını vermek zorunda değilsin
    You ain’t gotta make your mind up right now
    – Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
    Calm down, don’t rush, no pressure
    – Sakinleş, acele etme, baskı yok

    Thought that you were in it for the paper
    – Para için orada olduğunu düşünüyordum
    Never thought I’d take you serious
    – Seni asla ciddiye almadım
    Now I need you, not a moment later
    – Sana şimdi ihtiyacım var, sonra değil
    Losin’ it, I’m so delirious
    – Keçileri kaçırıyorım, yani deliriyorum
    And I’ma put up a fight for it
    – Ve bu yüzden kavga çıkaracağım
    Never give up a love like this
    – Böyle bir aşktan asla vazgeçme
    Finally I found someone That can do me like no other
    – Sonunda başka kimsenin beni böyle yapamayacağı biridin buldum
    Talking to my conscience
    – Vicdanıma söylüyorum
    I made a few mistakes
    – Bir kaç hata yaptım
    I did it to myself
    – Kendime yaptım
    I’m the only one to blame
    – Suçlanacak kişi sadece benim
    I know you need a little while to believe again
    – Yeniden inanmak için biraz zamana ihtiyacın olduğunu biliyorum
    To love again
    – Yeniden sevmek için

    You ain’t gotta make your mind up
    – Kararını vermek zorunda değilsin
    You ain’t gotta make your mind up right now
    – Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
    Right now, don’t rush, no pressure
    – Şimdi, acele etme, baskı yok
    You ain’t gotta make your mind up
    – Kararını vermek zorunda değilsin
    You ain’t gotta make your mind up right now
    – Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
    I’ll be waiting for you
    – Seni bekliyor olacağım
    Don’t rush, no pressure
    – Acele etme, baskı yok
    You ain’t gotta make your mind up
    – Kararını vermek zorunda değilsin
    You ain’t gotta make your mind up right now
    – Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
    Right now, don’t rush, no pressure
    – Şimdi, acele etme, baskı yok
    You ain’t gotta make your mind up
    – Kararını vermek zorunda değilsin
    You ain’t gotta make your mind up right now
    – Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
    I’ll still
    – Ben yine de (bekleyeceğim)
    Don’t rush, no pressure
    – Acele etme, baskı yok

    Put my key in the ignition
    – Anahtarımı kontağa koy
    Don’t rush it girl, just stretch it out for me
    – Acele etme kız, onu sadece benim için gerginleştir
    I know that you ain’t got no place to leave
    – Gidecek bir yerin olmadığını biliyorum
    Girl I need your attention
    – İlgine ihtiyacım var kızım
    And every time I see you make that face
    – Ve her zaman surat yaptığını görüyorum
    I wanna love you all over the place
    – Seni karman çorman sevmek istiyorum
    Don’t do it, baby
    – Yapma bebeğim
    Don’t do it to me, no
    – Bunu bana yapma, no

    I know you don’t wanna talk, right
    – Tamam, konuşmak istemediğini biliyorun
    We’ve been on and off like the crosslights
    – Projeksiyon ışığı gibi bir açık bir kapalıydık
    You heard I’m playin’ with them hoes like I golf, right?
    – Onların golfmuşum gibi beni çapalarıyla oynayışımı duydun
    When I touch you, I get frostbite
    – Sana dokunduğumda, soğuktan dondum
    Girl you’re so cold, so cold, so cold
    – Kız çok soğuksun, çok soğuk, çok soğuk
    How we so young but livin’ so old?
    – Biz nasıl çok gençsek sen de o kadar yaşlı gibi yaşıyorsun
    In the bed together but we sleepin’ solo
    – Yatakta beraberken ama yalnız uyuyoruz
    Hectic, drive you loco
    – Telaşlı, çılgın sürücü
    You supposed to me my uno, Yoko
    – Beni destekledin
    Oh no, round two again
    – Oh, hayır, tekrar ikinci raund
    We’ve been fighting more than Ryu and Ken
    – Ryu ve Ken’dan daha fazla dövüşüyorduk
    Last time we argued eight straight days
    – Geçen sefer, doğru dürüst sekiz gün dayanabildik
    I learned my lesson, I got straight As
    – Dersimi aldım, doğru yolu buldum
    And I know it’s deeper than masseuses
    – Ve bunun masajcıdan daha derinde olduğunu biliyorum
    Oh, you know I eat the cookie like I’m Lucius
    – Oh, Lucius gibi kurabiye yediğimi bilirsin
    Go ahead and take the time
    – Devam et ve zaman ayır
    But it’s a waste of time if your waist ain’t on mine
    – Ama senin belin benimkinde olmazsa bu boşa harcanan bir zaman olacak
    Think about it
    – Bunu bir düşün

    You ain’t gotta make your mind up
    – Kararını vermek zorunda değilsin
    You ain’t gotta make your mind up right now
    – Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
    Right now, don’t rush, no pressure
    – Şimdi, acele etme, baskı yok
    You ain’t gotta make your mind up
    – Kararını vermek zorunda değilsin
    You ain’t gotta make your mind up right now
    – Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
    I’ll be waiting for you
    – Seni bekliyor olacağım
    Don’t rush, no pressure
    – Acele etme, baskı yok
    You ain’t gotta make your mind up
    – Kararını vermek zorunda değilsin
    You ain’t gotta make your mind up right now
    – Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
    Right now, don’t rush, no pressure
    – Şimdi, acele etme, baskı yok
    You ain’t gotta make your mind up
    – Kararını vermek zorunda değilsin
    You ain’t gotta make your mind up right now
    – Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
    I’ll still
    – Ben yine de (bekleyeceğim)
    Don’t rush, no pressure
    – Acele etme, baskı yok

    You ain’t gotta make your mind up right now
    – Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
    I know I did you wrong
    – Sana yanlış yaptığımı biliyorum
    Let your heart heal
    – (Kırdığım) Kalbini iyileşme izin ver
    Don’t rush, no pressure…
    – Acele etme, baskı yok