My life is a movie and everyone’s watching
– Benim hayatım bir film ve herbiriniz izliyor.
So let’s get to the good part and past all the nonsense
– Bu yüzden iyi bir bölümünü alalım ve tüm saçmalıkları ile geçmişi
Sometimes it’s hard to do the right thing
– Bazen doğru olan şeyi yapmak zor
When the pressure’s coming down like lightning
– Basınç(sıkıntı, darlık) yıldırım gibi iniyorken
It’s like they want me to be perfect
– Sanki, onlar beni mükemmel olarak görmek istiyor
When they don’t even know that I’m hurting
– Ne kadar yaralandığı bile bilmiyorken
Cause life’s not easy, I’m not made out of steel
– Çünkü hayat kolay değil, ben çelikten yaratılmış değilim.
Don’t forget that I’m human, don’t forget that I’m real
– Benim insan olduğumu unutma, benim gerçek olduğumu unutma
Act like you know me, but you never will
– Beni tanıyormuş gibi davran ama sen asla
There’s one thing that I know for sure
– Kesin olarak bildiğim bir şey var
I’ll show you
– Sana göstereceğim
I’ll show you
– Sana göstereceğim
I’ll show you
– Sana göstereceğim
I’ll show you
– Sana göstereceğim
I’ve got to learn things, learn them the hard way
– Birşeyler öğrenmek zorundayım, bunları zor yoldan öğrenmeliyim
Got to see what it feels like, no matter what they say
– Ne hissettiriyor görmek lazım, ne söylediklerinin önemi yok
Sometimes it’s hard to do the right thing
– Bazen doğru olan şeyi yapmak zor
When the pressure’s coming down like lightning
– Basınç(sıkıntı, darlık) yıldırım gibi iniyorken
It’s like they want me to be perfect
– Sanki, onlar beni mükemmel olarak görmek istiyor
When they don’t even know that I’m hurting
– Ne kadar yaralandığı bile bilmiyorken
Cause life’s not easy, I’m not made out of steel
– Çünkü hayat kolay değil, ben çelikten yaratılmış değilim.
Don’t forget that I’m human, don’t forget that I’m real
– Benim insan olduğumu unutma, benim gerçek olduğumu unutma
Act like you know me, but you never will
– Beni tanıyormuş gibi davran ama sen asla
There’s one thing that I know for sure
– Kesin olarak bildiğim bir şey var
I’ll show you
– Sana göstereceğim
I’ll show you
– Sana göstereceğim
I’ll show you
– Sana göstereceğim
I’ll show you
– Sana göstereceğim
Cause life’s not easy, I’m not made out of steel
– Çünkü hayat kolay değil, ben çelikten yaratılmış değilim.
Don’t forget that I’m human, don’t forget that I’m real
– Benim insan olduğumu unutma, benim gerçek olduğumu unutma
Act like you know me, but you never will
– Beni tanıyormuş gibi davran ama sen asla
There’s one thing that I know for sure
– Kesin olarak bildiğim bir şey var
I’ll show you
– Sana göstereceğim
I’ll show you
– Sana göstereceğim
Blog
-
Justin Bieber – I’ll Show You İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
-
INNA – Heaven İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
I wanna feel your hands all over my body
-Ellerinin tüm vücudumda hissetmek istiyorum
So pull me in closer, ’cause I need you tonight, yeah
– Yani beni yanına çek çünkü bu akşam sana ihtiyacım var, evet
Feel my heart beating, now I’m breathing for more
– Kalp atışımı hisset, şimdi daha fazlası için yaşıyorum
Am I flying or falling in your arms?
– Kollarında uçuyor muyum yoksa düşüyor muyum?
Inside of me the fire breathes
– İçimde püsküren alevler var
And in the dark we keep on holding on
– Ve karanlıkta tutmaya devam ediyoruz
We’re holding oooon
– Tutuyoruz
Inside of me the fire breathes
– İçimde püsküren alevler var
And in the dark we keep on holding on
– Ve karanlıkta tutmaya devam ediyoruz
We’re holding oooon
– Tutuyoruz
Ooh ooh ooh ooh oh
– Ooh ooh ooh ooh oh
Show your love on the floor, na na na
– Pistte aşkını göster
Go, na na na-
– Hadi
Show your love on the floor, na na na
– Pistte aşkını göster
Go, na na na
– Hadi
Ooh ooh ooh ooh oh
– Ooh ooh ooh ooh oh
When you look at me are you reading my mind?
– Bana baktığında aklımı mı okuyordun?
Every time we get closer, do you see what I hide?
– Her zaman daha yakınlaşalım, ne sakladığımı görüyor musun?
Yeah, it tastes like Heaven when I’m kissing your lips
– Evet, dudaklarını öpüyorken, tadı cennet gibi geliyor
Yeah, I can’t get no higher than this
– Evet, bundan daha fazla yükselemem
Inside of me the fire breathes
– İçimde püsküren alevler var
And in the dark we keep on holding on
– Ve karanlıkta tutmaya devam ediyoruz
We’re holding oooon
– Tutuyoruz
Inside of me the fire breathes
– İçimde püsküren alevler var
And in the dark we keep on holding on
– Ve karanlıkta tutmaya devam ediyoruz
We’re holding oooon
– Tutuyoruz
Ooh ooh ooh ooh oh
– Ooh ooh ooh ooh oh
Show your love on the floor, na na na
– Pistte aşkını göster
Go, na na na
– Hadi
Show your love on the floor, na na na
– Pistte aşkını göster
Go, na na na
– Hadi
Ooh ooh ooh ooh oh
– Ooh ooh ooh ooh oh
Alors, comment ca va?
– Peki, nasıl gidiyor?
Je pense au ce soir
– Bu gece hakkında düşünüyorum
Oh tout le jour et nuit perdu pour toi
– Oh bütün gün ve gece sana kayboldum
On fait tout cette roulette
– Bütün bu ruleti yapıyoruz
Tu me fait touche le ciel
– Beni gökyüzüne dokunduruyorsun
Laisser tombe la pluit, ecoute-moi
– Bırak yağmur yağsın, beni dinle
Et tout le monede ca pour moi
– Ve her zaman benim için
Ooh ooh ooh ooh oh
– Ooh ooh ooh ooh oh -
Ariana Grande – Leave Me Lonely ft. Macy Gray İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
Dangerous love
– Tehlikeli aşkım
You’re no good for me, darling
– Sen benim için iyi değilsin sevgilim
Yeah, you turn me away
– Evet, sen beni geri çevirdin
Like I’m begging for a dollar
– Senden bir dolar dileniyormuşum gibi
Danger, oh, how you hold me
– Tehlike oh beni tutuşun
I get a chill inside
– İçten içe heyecanlanıyorum
And nothing frightens me, baby, oh
– Ve hiçbir şey beni korkutmuyor, bebeğim
Is it love when so easily said goodbye?
– Kolayca hoşçakal dediğinde bu aşk olabilir mi?
Is it love when we’ve given up before we tried?
– Denemeden önce vazgeçtigimizde bu aşk olabilir mi?
Is it love when you stole my peace of mind?
– İç huzurumu alıp götürdüğünde bu aşk olabilir mi?
Is it love when you cry, and cry and cry?
– Ağladığında ve ağladığında ve tekrar ağladığında bu aşk olabilir mi?
So when you walk out that door
– Yani kapıya doğru yürüdüğünde
Don’t you come back no more
– Artık geriye dönme
My heart has had enough of the give and take
– Kalbim yeterince verdi ve aldı
And as much as I want you to stay
– Ve istediğim kadar kal yanımda
You’re a dangerous love
– Sen tehlikeli bir aşksın
And baby, you’re no good for me, darling
– Ve bebeğim benim için iyi değilsin sevgilim
Cause if you’re gonna love me and leave me hanging here
– Çünkü eğer beni sevecek ve beni burada asılı bırakacaksan
Then I’d rather you leave me lonely
– O zaman beni tek başıma bırakmanı tercih ederim
Even though it hurts
– Bu canımı acıtsa bile
You’re a dangerous love
– Sen tehlikeli bir aşksın
Dangerous love
– Tehlikeli aşkım
You’re no good for me, darling
– Sen benim için iyi değilsin sevgilim
Yeah, you turn me away
– Evet, sen beni geri çevirdin
Like I’m begging for a dollar
– Senden bir dolar dileniyormuşum gibi
Danger, oh, how you hold me
– Tehlike oh beni tutuşun
I get a chill inside
– İçten içe heyecanlanıyorum
And nothing frightens me, baby, oh
– Ve hiçbir şey beni korkutmuyor, bebeğim
So when you walk out that door
– Yani kapıya doğru yürüdüğünde
Don’t you come back no more
– Artık geriye dönme
My heart has had enough of the give and take
– Kalbim yeterince verdi ve aldı
And as much as I want you to stay
– Ve istediğim kadar kal yanımda
You’re a dangerous love
– Sen tehlikeli bir aşksın
And baby, you’re no good for me, darling
– Ve bebeğim benim için iyi değilsin sevgilim
Cause if you’re gonna love me and leave me hanging here
– Çünkü eğer beni sevecek ve beni burada asılı bırakacaksan
Then I’d rather you leave me lonely
– O zaman beni tek başıma bırakmanı tercih ederim
Even though it hurts
– Bu canımı acıtsa bile
You’re a dangerous love
– Sen tehlikeli bir aşksın
Dangerous love
– Tehlikeli aşkım
You’re no good for me, darling
– Sen benim için iyi değilsin sevgilim
Yeah, you turn me away
– Evet, sen beni geri çevirdin
Like I’m begging for a dollar
– Senden bir dolar dileniyormuşum gibi
Danger, oh, how you hold me
– Tehlike oh beni tutuşun
I get a chill inside
– İçten içe heyecanlanıyorum
And nothing frightens me, baby, oh
– Ve hiçbir şey beni korkutmuyor, bebeğim -
Justin Bieber – Children İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
What about the children?
– Ne dersiniz çocuklar?
Look at all the children we can change
– Bütün çocuklar bakın değiştirebiliriz
What about a vision?
– İleri görüşlülüğe ne dersiniz?
Be a visionary for a change
– Bir değişiklik için hayalperest olun
We’re the generation
– Biz (yeni) jenerasyonuz
Who’s gonna be the one to fight for it?
– Kim bunun için savaşan biri olacak?
We’re the inspiration
– Biz ilham kaynağıyız
Do you believe enough to die for it?
– Bunun için ölecek kadar inanıyor musunuz?
Who’s got the heart? Who’s got it?
– Kimin kalbi var? Kimin
Whose heart is the biggest?
– Kimin kalbi en büyük?
Wear it on your sleeve
– Koluna bir şeyler tak
That we can make a difference
– Bir farklılık yaratabiliriz?
Who’s got the heart? Who’s got it?
– Kimin kalbi var? Kimin
Whose heart is the biggest?
– Kimin kalbi en büyük?
Wear it on your sleeve
– Koluna bir şeyler tak
That we can make a difference
– Bir farklılık yaratabiliriz?
Who’s got the heart?
– Kimin kalbi var
What about the children?
– Ne dersiniz çocuklar?
Look at all the children we can change
– Bütün çocuklar bakın değiştirebiliriz
What about a vision?
– İleri görüşlülüğe ne dersiniz?
Be a visionary for a change
– Bir değişiklik için hayalperest olun
We’re the generation
– Biz (yeni) jenerasyonuz
Who’s gonna be the one to fight for it?
– Kim bunun için savaşan biri olacak?
We’re the inspiration
– Biz ilham kaynağıyız
Do you believe enough to die for it?
– Bunun için ölecek kadar inanıyor musunuz?
Who’s got the heart? Who’s got it?
– Kimin kalbi var? Kimin
Whose heart is the biggest?
– Kimin kalbi en büyük?
Wear it on your sleeve
– Koluna bir şeyler tak
That we can make a difference
– Bir farklılık yaratabiliriz?
Who’s got the heart? Who’s got it?
– Kimin kalbi var? Kimin
Whose heart is the biggest?
– Kimin kalbi en büyük?
Wear it on your sleeve
– Koluna bir şeyler tak
That we can make a difference
– Bir farklılık yaratabiliriz?
That we can make a difference
– Bir farklılık yaratabiliriz?
Who’s got the heart?
– Kimin kalbi var -
INNA – Say It With Your Body İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
You, you don’t have to move your lips
– Sen, dudaklarını oynatmana gerek yok
Baby you, say it with your body
– Bebeğim sen, vücudunla söyle
We, we don’t have to talk all that
– Biz, bu kadar çok konuşmamıza gerek yok
And I knew the second that I saw you
– Ve ben seni ikinci görüşümde biliyordum
Never felt like this before
– Daha önce böyle hissetmedim
They don’t make like you no more
– Onlar seni hiçbir şeymişsin gibi yapmıyor
Come alive like an animal
– Bir hayvan gibi canlan
Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, shut up, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, kapat çeneni, vücudunla söyle
You tell me that I’m all you want
– Bana tek istediğinin ben olduğumu söylüyorsun
That you knew the second when you saw me
– Beni ikinci görüşünde biliyordun
You, you make me move my hips like you do
– Sen, kalçalarımın senin yaptığın gibi hareket etmesini sağlıyorsun
I want you to control me
– Beni kontrol etmeni istiyorum
Never felt like this before
– Daha önce böyle hissetmedim
They don’t make like you no more
– Onlar seni hiçbir şeymişsin gibi yapmıyor
Come alive like an animal
– Bir hayvan gibi canlan
Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, shut up, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, kapat çeneni, vücudunla söyle
Say it with you body
– Vücudunla söyle
Say it with you body
– Vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
Do-do-do-do don’t talk, shut up, say it with you body
– Ko-ko-ko-ko konuşma, kapat çeneni, vücudunla söyle -
Iggy Azalea – Team İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
Turn me up, break the knob right
– Beni kaldır,tokmağı düzgünce kır
I get dressed like it’s prom night
– Bu gece balo gecesiymiş gibi giyindim
I feed them lemons, in the limelight
– Onların limonlarını sahne ışığında besledim
They say I’m full, lost my appetite?!
– Doyduğumu,iştahımın kaçtığını söylüyorlar!?
(Hell nah) Keep on pushing, like a dealer
– (Yok artık) Bir satıcı gibi zorlamaya devam edin
(Hell nah) Keep on shooting, Reggie Miller
– (Yok artık) Atışlara devam edin Reggie Miller gibi
(Hell nah) Go and give ’em all the finger
– (Yok artık) Git ve onlara tüm parmakları ver
You gotta set the score right, call it Hans Zimmer
– Skoru doğru ayarlaman gerek,buna Hans Zimmer diyoruz
My time wherever I gooo…
– Nereye gidersem gideyim benim zamanım
I took a chance like I’m from Chicagooo…
– Sanki Chicago’luymuşum gibi bir fırsat yakaladım
100 + in that Murcielagooo…
– Murcielego’da (bir araba markası) 100 den fazla var
Bout to go ape, hey! Turn it to the congooo…
– Maymunlaşmak üzeresin,hey!Kongo’ya çevirsen iyi olur
Baby I got me
– Bebeğim ben kendime sahibim
Baby I got me
– Bebeğim ben kendime sahibim
And that’s all I need
– Ve ihtiyacım olan tek şey bu
Yeah that’s all I need
– Evet ihtiyacım olan tek şey bu
Baby I got me
– Bebeğim ben kendime sahibim
Only friend I see
– İhtiyacım olan tek arkadaş
Playing on my team
– Takımımda oynayan birisi
Is someone like….
– Şey gibi biri…
Me, baby, no way
– Ben,bebeğim,başka yolu yok
Watch me while I do my thing
– İşimi yaparken beni izle
Me, baby, no way
– Ah,bebeğim,başka yolu yok (olmaz)
Are you rolling with the team?
– Takımla beraber misin?
Outchea, pronto
– Dışarı çık,çabuk ol
Hit ’em with the dose, that’s a combo
– Onlara doz ile vur,bu bir karışım
Running through ya block, no fumble
– Koşarak engelinden geç,sorun olmadan
Bout to kill ’em all, where’s the shovel?
– Onları öldürmek üzereyim,kürek nerede?
See I gotta go for mine
– Anla kendim için savaşmak zorundayım
BEN. JA. MIN – that money on my mind
– Jamaikalı bir kulüp,para kazanmaya devam ediyorum
JAM. AI. CAN CLUB – I’m stayin’ on the grind
– Angarya işler yapmaya devam edeceğim
Dutty whine, don’t step on, this land mine!
– Dutty Wine (bir Jamaikalı dansı),benin olduğum yere adımını atma!
VEN AQUI. UNDALAY
– Buraya gel,andele
You tryna take flight? Do what I say
– Tüymeye mi çalışıyorsun?Dediğimi yap
100 + vogues on the highway
– Otobanda 100den fazla jant ve lastik şirketi var
Watch a new car dash, call my Kylie
– Yeni arabanın çizilişini izle,bana Kylie de
Baby I got me
– Bebeğim ben kendime sahibim
Baby I got me
– Bebeğim ben kendime sahibim
And that’s all I need
– Ve ihtiyacım olan tek şey bu
Yeah that’s all I need
– Evet ihtiyacım olan tek şey bu
Baby I got me
– Bebeğim ben kendime sahibim
Only friend I see
– İhtiyacım olan tek arkadaş
Playing on my team
– Takımımda oynayan birisi
Is someone like….
– Şey gibi biri…
Me, baby, no way
– Ben,bebeğim,başka yolu yok
Watch me while I do my thing
– İşimi yaparken beni izle
Me, baby, no way
– Ah,bebeğim,başka yolu yok (olmaz)
Are you rolling with the team?
– Takımla beraber misin?
Hey who workin’ with some cash here, cash here
– Burada kim az paraya çalışır,bu paraya burada?
100,000 on the dash yeah, dash yeah
– Arabanın gösterge panelinde 100,000 var,panelde evet
All my ladies shake it fast yeah, fast yeah
– Bütün bayanlarım hızlıca sallayın,evet hızlıca
Now vogue on that, yup! Yeah we in here
– Şimdi rağbet bu popoda,evet!Evet buradayız
Baby I got me
– Bebeğim ben kendime sahibim
Baby I got me
– Bebeğim ben kendime sahibim
And that’s all I need
– Ve ihtiyacım olan tek şey bu
Yeah that’s all I need
– Evet ihtiyacım olan tek şey bu
Baby I got me
– Bebeğim ben kendime sahibim
Only friend I see
– İhtiyacım olan tek arkadaş
Playing on my team
– Takımımda oynayan birisi
Is someone like….
– Şey gibi biri…
Me, baby, no way
– Ben,bebeğim,başka yolu yok
Watch me while I do my thing
– İşimi yaparken beni izle
Me, baby, no way
– Ah,bebeğim,başka yolu yok (olmaz)
Are you rolling with the team?
– Takımla beraber misin?
Team, team
– Takım,takım
Team, team
– Takım,takım
Are you rollin’ with the team?
– Takımla beraber misin?
Are you rollin’ with the team?
– Takımla beraber misin? -
Eminem – River ft. Ed Sheeran İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
I’ve been a liar, been a thief
– Ben bir yalancıydım, hırsızdım
Been a lover, been a cheat
– Bir aşıktım, bir hileci
All my sins need holy water, feel it washin’ over me
– Bütün günahlarımın kutsal suya ihtiyacı var, beni yıkadıklarını hissediyorum
Oh, little one, I don’t want to admit to something
– Oh, ufaklık, bir şeyi kabul etmek istemiyorum
If all it’s gonna cause is pain
– Bütün bunlar acıya sebep olacaksa
Truth in my lies right now are falling like the rain
– Yalanlarımdaki gerçek şu anda yağmur gibi düşüyor
So let the river run
– Öyleyse nehrin koşmasına izin ver
He’s coming home with his neck scratched to catch flack
– Boynu çizilmiş halde eve geliyor, eleştiriye uğramak için
Sweat jackets and dress slacks, mismatch
– Ceketler ve pantolonlar, birbirine uyumsuz
On his breast jacket’s a sex addict
– Nefesindeki alkol kokusuna bağımlı
And she just wants to exact revenge and get back
– Ve o sadece intikamını almak ve geri dönmek istiyor
It’s a chess match, she’s on his back like a jetpack
– Bu bir santranç maçı, Jet Paketi gibi onun sırtında
She’s kept track of all his internet chats
– Tüm internet sohbetlerini takip etti
And guess who just so happens to be moving on to the next?
– Ve tahmin et kim sadece bir sonraki adıma geçiyor
Actually, just shit on my last chick and she has what my ex lacks
– Aslında son kadınımı terk ettim ve o benim eskiden eksikliğimdi
‘Cause she loves danger, psychopath
– Çünkü o tehlikeyi sever, psikopat karı
And you don’t fuck with no man’s girl, even I know that
– Ve hiçbir erkeğin kızına bulaşmamalısın, ben bile bunu biliyorum
But she’s devised some plan to stab him in the back
– Fakat o onu arkasından bıçaklamak için bazı planlar yaptı
Knife in hand, says the relationship’s hanging by a strand
– Elindeki bıçakla, ilişkinin bir iplikle asılı durduğunu söylüyor
So she’s been on the web lately
– Yani son zamanlarda bir ağın üzerindeydi
Says maybe she’ll be my Gwen Stacy, to spite her man
– Benim Gwen Stacy’im olabileceğini söylüyor, benimde onun Spider-Man’i
And I know she’s using me to try to play him, I don’t care
– Ve onu oynamaya çalışmak için beni kullandığını biliyorum, umurumda değil
Hi Suzanne, but I shoulda’ said “Bye Suzanne” after the first night, but tonight I am
– Merhaba Suzanne, Oysa ilk geceden sonra hoşçakal Susanne demiştim, ama bu gece ben
I’ve been a liar, been a thief
– Ben bir yalancıydım, hırsızdım
Been a lover, been a cheat
– Bir aşıktım, bir hileci
All my sins need holy water, feel it washin’ over me
– Bütün günahlarımın kutsal suya ihtiyacı var, beni yıkadıklarını hissediyorum
Oh, little one, I don’t want to admit to something
– Oh, ufaklık, bir şeyi kabul etmek istemiyorum
If all it’s gonna cause is pain
– Bütün bunlar acıya sebep olacaksa
Truth in my lies right now are falling like the rain
– Yalanlarımdaki gerçek şu anda yağmur gibi düşüyor
So let the river run
– Öyleyse nehrin koşmasına izin ver
One night stand turned into night stayin’
– Tek gecelik ilişkiyken, devam eden ilişkiye dönüştü
He was calling so might scram, now we hug tight and
– Çekip gitmek zor olabilir diye arıyordu, şimdi sıkıca sarıldık ve
He found out, now she feels deserted and used
– Olayı çözdü, şimdi kendini terk edilmiş ve kullanılmış gibi hissediyor
‘Cause he left, so what? He did it first to her too
– Gitmesine neden oldu, peki ne oldu? Ona da ilk kadına yaptığını yaptı
Now how am I supposed to tell this girl that we’re through?
– Şimdi bu kıza bittiğini nasıl söylemem gerekiyor?
It’s hard to find the words, I’m aloof, nervous, ensued
– Kelimeleri bulmak zor, ben ilgisiz biriyim, gerginim
And witnessed you hurt but what you deserve is the truth
– Ve acına tanıklık ettim, ama gerçeği hak ediyorsun
Don’t take it personal, I just can’t say this in person to you
– Kişisel algılama, sadece bunu sana şahsen söyleyemem
So I revert to the studio like Hole In The Wall diners
– Bu yüzden stüdyoyu ucuz bir yemek dükkanına çevirdim
Don’t have to be reserved in a booth
– Bir kabin içinde saklanmak zorunda değilsin
I just feel like the person who I’m turnin’ into is
– Dönüştüğüm kişinin geri dönüşü olmayan biri gibi olduğunu hissediyorum
Irreversible, I preyed on you like it’s church at the pew
– Kilise sırasındaki insanlar gibi sana dua ettim
And now that I got you I don’t want you
– Ve şimdi sana sahip olduğum için seni istemiyorum
Took advantage of my thirst to pursue
– Arzularımı tatmin etmek için senden faydalandım
Why do I do this dirt that I do?
– Yaptığım bu kalleşliği neden mi yaptım?
Get on my soapbox and preach, my sermon in speech
– Sokak kürsüsünün üzerine çık ve anlat, söylerim ve öğütlerim
Detergent and bleach is burned in the womb
– Deterjan ve ağırıtıcı yarayı yakıyor
‘Cause now with her in the womb, we can’t bring her in this world,
– Çünkü şu anda rahminin içinde, onu bu dünyaya getiremiyoruz
Shoulda’ knew to use protection ‘fore I bit into your forbidden fruit
– İlişkiye girmeden önce korunmam gerektiğini bilseydim
Fuck!
– s*ktir
I’ve been a liar, been a thief
– Ben bir yalancıydım, hırsızdım
Been a lover, been a cheat
– Bir aşıktım, bir hileci
All my sins need holy water, feel it washin’ over me
– Bütün günahlarımın kutsal suya ihtiyacı var, beni yıkadıklarını hissediyorum
Oh, little one, I don’t want to admit to something
– Oh, ufaklık, bir şeyi kabul etmek istemiyorum
If all it’s gonna cause is pain
– Bütün bunlar acıya sebep olacaksa
Truth in my lies right now are falling like the rain
– Yalanlarımdaki gerçek şu anda yağmur gibi düşüyor
So let the river run
– Öyleyse nehrin koşmasına izin ver
My name’s (ooh), my name’s (ooh)
– İsmim (ahh) ismim (ahh)
Denver (ooh), river run
– Denver (ahh) akan nehir
Call me (ooh), call me (ooh)
– Söyle bana (ahh) söyle bana (ahh)
River (ooh), we’ll let the river run
– Nehir (ahh), Nehrin akmasına izin vereceğiz
Always the bride’s maid, never “The bride, hey!”
– Daimi nedime, asla ” Gelin ” değil
Fuck can I say? If life was a highway
– Ne sikim diyebilirim ki? Eğer hayat bir otoban olsaydı
The seat was an enclave I’d be swerving in five lanes
– Koltuk yerleşim bölgesi olurdu, bense beş şerit halinde ilerlerdim
Speeds at a high rate, like I’m sliding on ice maybe
– Yüksek hızda süratlanırdım, buzda kayar gibi, belki de
That’s what I made, that came at you sideways
– Bu yüzden sana yanlamasına gelmiş olabilirim
I can’t keep my lies straight,
– Yalanlarımı düzgün uyduramam
What I made, you terminate my baby
– Seninle bitirmemin nedeni de bu bebeğim
This love triangle, left us in a wreck tangled
– Bu aşk üçgeni bizi batırdı, arap-saçına döndü
What else can I say? It was fun for a while
– Daha başka ne diyebilirim ki? Bu bir süre boyunca eğlenceliydi
Bet I really would’ve loved your smile
– Bahse girerim ki gülümsemeni isterdim
Didn’t really wanna abort, but fuck it,
– Çocuğu düşürmeni gerçekten istememiştim ama siktir et
what’s one more lie to tell an unborn child?
– Doğmamış bir çocuğa söylemek için bir yalandan daha fazla ne olabilir ki?
I’ve been a liar, been a thief
– Ben bir yalancıydım, hırsızdım
Been a lover, been a cheat
– Bir aşıktım, bir hileci
All my sins need holy water, feel it washin’ over me
– Bütün günahlarımın kutsal suya ihtiyacı var, beni yıkadıklarını hissediyorum
Oh, little one, I don’t want to admit to something
– Oh, ufaklık, bir şeyi kabul etmek istemiyorum
If all it’s gonna cause is pain
– Bütün bunlar acıya sebep olacaksa
Truth in my lies right now are falling like the rain
– Yalanlarımdaki gerçek şu anda yağmur gibi düşüyor
So let the river run
– Öyleyse nehrin koşmasına izin ver -
Ariana Grande – Into You İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
I’m so into you, I can barely breathe
– Ben seninim, zar zor nefes alabiliyorum
(And all I wanna do is to fall in deep)
– (Ve tek yapmak istediğim daha da derine düşmek)
But close ain’t close enough ’til we cross the line, baby
– Fakat çizgiyi aşacak kadar değil, bebeğim
So name a game to play, and I’ll role the dice, hey
– Oynadığımız oyuna bir isim ver, ben zarı atıyorum, hey
Oh baby, look what you started
– Bebeğim, başlattığın şeye bak
The temperature’s rising in here
– Burada sıcaklık yükseliyor
Is this gonna happen?
– Bu yaşanacak mı?
Been waiting and waiting for you to make a move
– Senin bir hareket yapmanı bekliyorum ve bekliyorum
Before I make a move
– Ben bir hareket yapmadan önce
So baby, come light me up and maybe I’ll let you on it
– Bebeğim, gel beni aydınlat ve bende seni içine alayım
A little bit dangerous, but baby, that’s how I want it
– Biraz tehlikeli fakat bebeğim ben böyle olmasını istiyorum
A little less conversation, and a little more touch my body
– Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
Cause I’m so into you, into you, into you
– Çünkü ben seninim, seninim, seninim
Got everyone watchin’ us, so baby, let’s keep it secret
– Herkesin gözü üstümüzde, bu yüzden bebeğim bu bir sır olarak kalsın
A little bit scandalous, but baby, don’t let them see it
– Biraz skandal, fakat bebeğim görmelerine izin verme
A little less conversation and a little more touch my body
– Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
Cause I’m so into you, into you, into you, oh yeah
– Çünkü ben seninim, seninim, seninim
This could take some time, hey
– Bu biraz zaman alabilir, hey
I made too many mistakes
– Ben çok fazla hata yaptım
Better get this right, right, baby
– Bunu doğru yapmak gerek, değil mi bebeğim?
Oh baby, look what you started
– Bebeğim, başlattığın şeye bak
The temperature’s rising in here
– Burada sıcaklık yükseliyor
Is this gonna happen?
– Bu yaşanacak mı?
Been waiting and waiting for you to make a move
– Senin bir hareket yapmanı bekliyorum ve bekliyorum
Before I make a move
– Ben bir hareket yapmadan önce
So baby, come light me up and maybe I’ll let you on it
– Bebeğim, gel beni aydınlat ve bende seni içine alayım
A little bit dangerous, but baby, that’s how I want it
– Biraz tehlikeli fakat bebeğim ben böyle olmasını istiyorum
A little less conversation, and a little more touch my body
– Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
Cause I’m so into you, into you, into you
– Çünkü ben seninim, seninim, seninim
Got everyone watchin’ us, so baby, let’s keep it secret
– Herkesin gözü üstümüzde, bu yüzden bebeğim bu bir sır olarak kalsın
A little bit scandalous, but baby, don’t let them see it
– Biraz skandal, fakat bebeğim görmelerine izin verme
A little less conversation and a little more touch my body
– Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
Cause I’m so into you, into you, into you, oh yeah
– Çünkü ben seninim, seninim, seninim
Tell me what you came here for
– Bana buraya niye geldiğini söyle
Cause I can’t, I can’t wait no more
– Çünkü daha fazla bekleyemiyorum
I’m on the edge with no control
– Kontrolüm olmadan kıyıda duruyorum
And I need, I need you to know
– Bilmek için sana ihtiyacım var
You to know, oh!
– Sana ihtiyacım var, oh!
So baby, come light me up and maybe I’ll let you on it
– Bebeğim, gel beni aydınlat ve bende seni içine alayım
A little bit dangerous, but baby, that’s how I want it
– Biraz tehlikeli fakat bebeğim ben böyle olmasını istiyorum
A little less conversation, and a little more touch my body
– Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
Cause I’m so into you, into you, into you
– Çünkü ben seninim, seninim, seninim
Got everyone watchin’ us, so baby, let’s keep it secret
– Herkesin gözü üstümüzde, bu yüzden bebeğim bu bir sır olarak kalsın
A little bit scandalous, but baby, don’t let them see it
– Biraz skandal, fakat bebeğim görmelerine izin verme
A little less conversation and a little more touch my body
– Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
Cause I’m so into you, into you, into you
– Çünkü ben seninim, seninim, seninim
Got everyone watchin’ us, so baby, let’s keep it secret
– Herkesin gözü üstümüzde, bu yüzden bebeğim bu bir sır olarak kalsın
A little bit scandalous, but baby, don’t let them see it
– Biraz skandal, fakat bebeğim görmelerine izin verme
A little less conversation and a little more touch my body
– Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
Cause I’m so into you, into you, into you
– Çünkü ben seninim, seninim, seninim
So come light me up, so come light me up my baby
– Gel beni aydınlat, bebeğim gel beni aydınlat
A little dangerous, a little dangerous my baby
– Biraz tehlikeli, bebeğim biraz tehlikeli
A little less conversation and a little more touch my body!
– Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
(‘Cause I’m so into you, into you, into you…)
– (Çünkü ben seninim, seninim, seninim) -
Hilary Duff – My Kind İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
You’re leading me where I follow
– Takip ettiğim yere rehberlik yapıyorsun
And all my insanity
– Ve bütün deliliğim
So I keep telling me
– Bu yüzden kendime söyleyip duruyorum
You take the weight off my shoulders
– Omuzlarımdaki yükü alıyorsun
I’m with you for the night
– Bu gece seninleyim
You’re loving me, loving me right
– Beni güzelce seviyorsun
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my kind
– Sen benim tipimsin
And so for now
– Ve böylece şimdilik
Don’t want you, don’t want you to stop
– Durmanı istemiyorum
I promise I won’t get enough
– Söz veriyorum yetinmeyeceğim
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my kind
– Sen benim tipimsin
Oh, oh woah
– Oh, oh woah
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my kind
– Sen benim tipimsin
One of my, one of my
– Benim tipimsin
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my, one of my
– Benim tipimsin
You’re standing out from the crowd
– Kalabalıktan uzakta duruyorsun
Strobe lights on your body
– Vücudunda elektronik flaş ışıkları
For you I’m the perfect target
– Senin için ben mükemmel bir hedefim
I know when the sun comes out
– Biliyorum güneş doğduğunda
Will let you waste my time
– Vaktimi boşa harcamana izin vereceğim
I don’t care if it’s all a lie
– Bunların tümü bir yalan olsa da umurumda değil
I’m with you for the night
– Bu gece seninleyim
You’re loving me, loving me right
– Beni güzelce seviyorsun
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my kind
– Sen benim tipimsin
And so for now
– Ve böylece şimdilik
Don’t want you, don’t want you to stop
– Durmanı istemiyorum
I promise I won’t get enough
– Söz veriyorum yetinmeyeceğim
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my kind
– Sen benim tipimsin
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my, one of my
– Sen benim tipimsin
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my
– Benim tipimsin
We’ll be going
– Gideceğiz
Tearing me, tearing me up
– Beni parçalasa bile
I’m going
– Gidiyorum
Even though it’s breaking me, breaking me
– Beni yıksa bile
I
– Ben
I’m with you for the night
– Bu gece seninleyim
You’re loving me, loving me right
– Beni güzelce seviyorsun
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my kind
– Sen benim tipimsin
You’re one of my, one of my
– Benim tipimsin
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my, one of my
– Sen benim tipimsin
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my
– Benim tipimsin
So for now
– Böylece şimdilik
Don’t want you, don’t want you to stop
– Durmanı istemiyorum
I promise I won’t get enough
– Söz veriyorum yetinmeyeceğim
Think you’re one of my kind
– Sanırım sen benim tipimsin
You’re one of my kind
– Sen benim tipimsin -
Ellie Goulding – On My Mind İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
It’s a little blurry how the whole thing started
– Her şeyin nasıl başladığı biraz bulanıktı
I don’t even really know what you intended
– Ben bile amacının ne olduğunu gerçekten bilmiyorum.
Thought that you were cute and you could make me jealous
– Sevimli olduğunu ve beni kıskanç yapabileceğini düşündüm
Poured it down, so I poured it down
– Yıkıldım, bu yüzden yıkıldım
Next thing that I know I’m in a hotel with you
– Biliyorum, sıradaki şey seninle bir oteldeyim
You were talking deep like it was mad love to you
– Ciddi ciddi sana çılgınca aşıkmış gibi konuşuyordun
You wanted my heart but I just liked your tattoos
– Kalbimi istedin ama ben sadece dövmelerini beğendim
Poured it down, so I poured it down
– Yıkıldım, bu yüzden yıkıldım
And now I don’t understand it
– Ve şimdi bunu anlamıyorum
You don’t mess with love, you mess with the truth
– Sen aşka karışmazsın, gerçeklerle uğraşırsın
And I know I shouldn’t say it
– Ve biliyorum, bunu söylememeliyim
But my heart don’t understand
– Ama kalbim anlamıyor
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
But my heart don’t understand
– Ama kalbim anlamıyor
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
I always hear, always hear them talking
– Her zaman işitirim, onların konuştuklarını her zaman duyarım
Talking ’bout a girl, ’bout a girl with my name
– Bir kız hakkında konuşyorlar, benim isminle bir kız hakkında
Saying that I hurt you but I still don’t get it
– Kalbini kırdığumu söylüyorsun ama hala anlamadım
You didn’t love me, no, not really
– Beni sevmedin, hayır, pek sayılmaz
Wait
– Bekle
I could have really liked you
– Senden gerçekten hoşlanmış olabilirim
I’ll bet, I’ll bet that’s why I keep on thinking ’bout you
– Bahse girerim, Bahse girerim bu nedenle seni düşünmeye devam ediyorum
It’s a shame (shame), you said I was good
– Yazık olmuş (yazık), İyi olduğumu söyledin
So I poured it down, so I poured it down
– Bu yüzden yıkıldım, bu yüzden yıkıldım
And now I don’t understand it
– Ve şimdi bunu anlamıyorum
You don’t mess with love, you mess with the truth
– Sen aşka karışmazsın, gerçeklerle uğraşırsın
And I know I shouldn’t say it
– Ve biliyorum, bunu söylememeliyim
But my heart don’t understand
– Ama kalbim anlamıyor
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
But my heart don’t understand
– Ama kalbim anlamıyor
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mi-i-i-i-ind
– Neden aklımda sen varsın
You got yourself in a dangerous zone
– Kendini tehlikeli bir bölgeye attın
Cause we both have the fear, fear of being alone
– Çünkü bizim korkumuz var, yalnız kalma korkusu
And I still don’t understand it
– Ve şunu hala anlamıyorum
You don’t mess with love, you mess with the truth
– Sen aşka karışmazsın, gerçeklerle uğraşırsın
And my heart don’t understand it
– Ama bunu kalbim anlamıyor
Understand it, understand it
– Anlamıyor, anlamıyor
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
But my heart don’t understand
– Ama kalbim anlamıyor
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
But my heart don’t understand
– Ama kalbim anlamıyor
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın
You think you know somebody
– Birini tanıdığını sanıyorsun
Why I got you on my mind
– Neden aklımda sen varsın -
Demi Lovato – Sorry Not Sorry İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
Payback is a bad bitch
– İntikamım acı olacak
And baby, I’m the baddest
– Üstelik yavrum, ben çok fenayım
Now I’m out here looking like revenge
– Şimdi buralardayım, intikam arıyor gibiyim
Feelin’ like a 10, the best I ever been
– On numara hissediyorum, hep en iyisi olduğum gibi
And yeah, I know how bad it must hurt
– Ha bu arada, beni böyle görmenin nasıl kötü can yaktığını bilirim de
To see me like this, but it gets worse (wait a minute)
– Durum kötüye gidiyor (bi’ dakika)
Now you’re out here looking like regret
– Şimdiyse sen buralardasın, pişman olmuş gibisin
Ain’t too proud to beg, second chance you’ll never get
– Yalvarmaktan hiç gurur duymadığın gibi, ikinci şansı da hiç bulamayacaksın
And yeah, I know how bad it must hurt to see me like this
– Üstelik, beni böyle görmenin nasıl kötü can yaktığını bilirim de
But it gets worse (wait a minute)
– Durum kötüye gidiyor (bi’ dakika)
Now payback is a bad bitch
– İntikamım acı olacak
And baby, I’m the baddest
– Üstelik yavrum, ben çok fenayım
You fuckin’ with a savage
– Aşırı vahşi biriylesin
Can’t have this, can’t have this (ah)
– Elde edemesin, edemezsin
And it’d be nice of me to take it easy on ya, but nah
– Sana kibar davranırdım ama kusra bakma olmaz
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Being so bad got me feelin’ so good
– Öylesine kötü olmak beni bayağı iyi yaptı
Showing you up like I knew that I would
– İpliğini pazara çıkarırım artık
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Feeling inspired ’cause the tables have turned
– Madem roller değişti, ilham alayım biraz
Yeah, I’m on fire and I know that it burns
– Ha evet, gaza geldim farkındayım
Baby, fineness is the way to kill
– Yavrum, incelik öldürmek için bir yoldur
Tell me how it feel, bet it’s such a bitter pill
– Nasıl hissettiriyor söyle bakalım, belli ki yenilir yutulur olmayan bi’ şey
And yeah, I know you thought you had big and better things
– Ve evet, senin daha büyük ve daha iyi şeylerinin olduğunu sandığını biliyorum
Bet right now this stings (wait a minute)
– Biliyorum acıtır bunlar içten içe seni (bi’ dakika)
‘Cause the grass is greener under me
– Güzel gelir davulun uzaktan sesi
Brightness technicolor, I can tell that you can see
– Teknikolor gibi ışıldıyorum, söyleyebilirim görebildiğini
And yeah, I know how bad it must hurt to see me like this
– Üstelik, beni böyle görmenin nasıl kötü can yaktığını bilirim de
But it gets worse (wait a minute)
– Durum kötüye gidiyor (bi’ dakika)
Now payback is a bad bitch
– İntikamım acı olacak
And baby, I’m the baddest
– Üstelik yavrum, ben çok fenayım
You fuckin’ with a savage
– Aşırı vahşi biriylesin
Can’t have this, can’t have this (ah)
– Elde edemesin, edemezsin
And it’d be nice of me to take it easy on ya, but nah
– Sana kibar davranırdım ama kusra bakma olmaz
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Being so bad got me feelin’ so good
– Öylesine kötü olmak beni bayağı iyi yaptı
Showing you up like I knew that I would
– İpliğini pazara çıkarırım artık
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Feeling inspired ’cause the tables have turned
– Madem roller değişti, ilham alayım biraz
Yeah, I’m on fire and I know that it burns
– Ha evet, gaza geldim farkındayım
Talk that talk, baby
– Konuş böyle, yavrum
Better walk, better walk that walk, baby
– Önüne baksan iyi olur, önüne bak böyle, yavrum
If you talk, if you talk that talk, baby
– Konuşacağına, böyle konuşacağına, yavrum
Better walk, better walk that walk, baby
– Önüne baksan iyi olur, önüne bak böyle, yavrum
Talk that talk, baby
– Konuş böyle, yavrum
Better walk, better walk that walk, baby
– Önüne baksan iyi olur, önüne bak böyle, yavrum
If you talk, if you talk that talk, baby
– Konuşacağına, böyle konuşacağına, yavrum
Better walk, better walk that walk, baby
– Önüne baksan iyi olur, önüne bak böyle, yavrum
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Being so bad got me feelin’ so good
– Öylesine kötü olmak beni bayağı iyi yaptı
Showing you up like I knew that I would
– İpliğini pazara çıkarırım artık
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
– Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
Feeling inspired ’cause the tables have turned
– Madem roller değişti, ilham alayım biraz
Yeah, I’m on fire and I know that it burns
– Ha evet, gaza geldim farkındayım
Now payback is a bad bitch
– İntikamım acı olacak
And baby, I’m the baddest
– Üstelik yavrum, ben çok fenayım
I’m the baddest, I’m the baddest
– Çok fenayım, çok fena -
Ariana Grande – Greedy İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
You know that I’m greedy for love
– Bilirsin aşka karşı doyumsuzum
Boy, you give me feelings, never felt before
– Bana daha önce asla hissetmediğim bu hisleri sen verdin
I’m making it obvious by knocking at your door
– Kapını tıklayarak bunu aşikar bir hale getiriyorum
I know that I’m coming tonight
– Biliyorum bu gece geliyorum
You know I’m coming tonight
– Biliyorsun bu gece geliyorum
Don’t want to deny it anymore
– Artık daha fazla inkar etmek istemiyorum
Been in this state of mind
– Daha öncede bu ruh hali içindeydim
Been in this state of mind
– Bu ruh hali içindeydim
Been in this state of mind, oh yeah
– Bu ruh hali içindeydim. oh evet
Baby, you got lucky cause you’re rocking with the best
– Bebeğim, sen şanslısın çünkü en iyisiyle takılıyorsun
And I’m greedy
– Ve ben doyumsuzum
Cause I’m so greedy
– Çünkü ben çok doyumsuzum
Cause I’m so
– Çünkü ben çok
I ain’t talking money, I’m just physically obsessed
– Para için söylemiyorum, ben sadece fiziksel olarak bağımlıyım
And I’m greedy
– Ve ben doyumsuzum
Cause I’m so greedy
– Çünkü ben çok doyumsuzum
Cause I’m so greedy, ooh
– Çünkü ben çok doyumsuzum, oh
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
Cause I’m so greedy, ooh
— Çünkü ben çok doyunsuzum, oh
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
Cause I’m so
– Çünkü ben çok
I don’t need a phone call
– Bir çağrıya ihtiyacım yok
Got nothing to say
– söyleyecek bir şeyim yok
I’ma tell you when it’s over got no games to play
– Oynayacak oyun kalmadığında sana anlatacağım
You know that I’m coming tonight
– Bu gece geliyorum, biliyorsun
I know I’m coming tonight
– Bu gece geliyorum, biliyorum
I just need to get this out the way, oh baby!
– Sadece bu yoldan çıkmaya ihtiyacım var, oh bebeğim
Been in this state of mind
– Daha öncede bu ruh hali içindeydim
Been in this state of mind
– Bu ruh hali içindeydim
Been in this state of mind, oh yeah
– Bu ruh hali içindeydim. oh evet
Baby, you got lucky cause you’re rocking with the best
– Bebeğim, sen şanslısın çünkü en iyisiyle takılıyorsun
And I’m greedy
– Ve ben doyumsuzum
Cause I’m so greedy
– Çünkü ben çok doyumsuzum
Cause I’m so
– Çünkü ben çok
I ain’t talking money, I’m just physically obsessed
– Para için söylemiyorum, ben sadece fiziksel olarak bağımlıyım
And I’m greedy
– Ve ben doyumsuzum
Cause I’m so greedy
– Çünkü ben çok doyumsuzum
Cause I’m so greedy, ooh
– Çünkü ben çok doyumsuzum, oh
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
Cause I’m so greedy, ooh
– Çünkü ben çok doyunsuzum, oh
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
Cause I’m so
– Çünkü ben çok
Greedy, I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy
– Doyumsuz, doyumsuzum, doyumsuzum, doyumsuzum
I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy for love
– Doyumsuzum, doyumsuzum, doyumsuzum, aşka karşı doyumsuzum
Greedy, I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy
– Doyumsuz, doyumsuzum, doyumsuzum, doyumsuzum
I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy for love
– Doyumsuzum, doyumsuzum, doyumsuzum, aşka karşı doyumsuzum
Baby, you got lucky cause you’re rocking with the best
– Bebeğim, sen şanslısın çünkü en iyisiyle takılıyorsun
And I’m greedy
– Ve ben doyumsuzum
Cause I’m so greedy
– Çünkü ben çok doyumsuzum
Cause I’m so
– Çünkü ben çok
I ain’t talking money, I’m just physically obsessed
– Para için söylemiyorum, ben sadece fiziksel olarak bağımlıyım
And I’m greedy
– Ve ben doyumsuzum
Cause I’m so greedy
– Çünkü ben çok doyumsuzum
Cause I’m so greedy, ooh
– Çünkü ben çok doyumsuzum, oh
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
Cause I’m so greedy, ooh
– Çünkü ben çok doyunsuzum, oh
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
(You know I’m)
– (Bilirsin ben)
Cause I’m so greedy, ooh
– Çünkü ben çok doyumsuzum, oh
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
(Oh, don’t you know I’m greedy?)
– (Oh, doyumsuz olduğumu bilmiyor musun?)
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
(Oh, don’t you know I’m greedy?)
– (Oh, doyumsuz olduğumu bilmiyor musun?)
Cause I’m so greedy, ooh
– Çünkü ben çok doyumsuzum, oh
You know that I’m greedy for love
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
You know that I’m greedy for love-
– Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
Cause I’m so
– Çünkü ben çok