E sono qui, a mezza via – Ve buradayım, yarı yoldayım Di quel che è la corsa mia – Benim ırkım nedir
E cerco un po’ di verità – Ve bazı gerçekleri arıyorum La verità, dovunque sia – Gerçek, nerede olursa olsun
Dunque, credi – Peki, sence Sono qui con te – Buradayım seninle
Disorientato io – Şaşırmış ben
Ma come puoi capire – Ama nasıl anlayabilirsin Sono attimi così – İşte böyle anlar
Tutto gira troppo in fretta – Her şey çok hızlı dönüyor Che ci si scorda anche di vivere – Yaşamayı unuttuğumuzu
Non è questo che mi aspetto – Beklediğim bu değil. Io mi aspetto, momenti unici – Bekliyorum, eşsiz anlar
Perciò io – Bu yüzden ben Perciò io vorrei – Bu yüzden istiyorum
Riprendere il cammino insieme – Yolculuğa birlikte devam edin Io con te vorrei – Seninle istiyorum Se vuoi – Eğer isterseniz
Con te, con te continuerà – Seninle, seninle devam edecek Se vuoi, se puoi, sarà – Eğer istersen, eğer yapabilirsen, olacak In te, in me, immagina – Sende, bende, hayal et Il nuovo che verrà – Gelecek olan yeni
Guardare indietro, guardare avanti – Geriye bak, ileriye bak Guardare dentro a questi anni, i miei – Bu yılların içine bak, benim
Così io – Yani ben Da qui io potrei – Buradan yapabilirim Salire di un gradino, il canto – Bir adım yukarı çık, şarkı söyle Se mi aiuterai – Eğer bana yardım edersen Se vuoi – Eğer isterseniz
Con te, con te continuerà – Seninle, seninle devam edecek Se vuoi, se puoi, sarà – Eğer istersen, eğer yapabilirsen, olacak In te (in te), in me (in me) immagina (immagina) – Sende (sende), bende (bende) hayal et (hayal et) Il nuovo che verrà – Gelecek olan yeni
Con te (con te), con te (con te) continuerà (continuerà) – Seninle (seninle), seninle (seninle) devam edecek (devam edecek) Se vuoi se puoi, sarà – Eğer istersen, eğer yapabilirsen, olacak In te, in me, immagina – Sende, bende, hayal et Il nuovo che verrà – Gelecek olan yeni
Se oyen rumores en las calles – Sokaklarda söylentiler duyuluyor De que yo te ando llorando – Sana ağladığımı Y si la gente supiera que en verdad eres tu la que me andas rogando – Ve eğer insanlar bana yalvarmanın gerçekten sen olduğunu bilselerdi Yo por ser un buen caballero mejor me quede callado – İyi bir beyefendi olduğum için sessiz kalsam iyi olur Y ahora voy a revelar lo que un tal cupido a mi me había regalado – Ve şimdi belli bir aşk tanrısının bana ne verdiğini açıklayacağım
Me regalo una asesina, una asesina que mata el amor – Kendime bir katil veriyorum, aşkı öldüren bir katil Con un secreto de envenenador, de mis tormentos fuiste el peor – Bir zehirleyicinin sırrıyla, işkencelerimin en kötüsüydün Y me salio una asesina, una asesina que juega a matar – Ve bir katilim var, öldürmek için oynayan bir katil Por donde voy no te quiero encontrar, tu en una cárcel mereces estar – Gittiğim yerde seni bulmak istemiyorum, hapishanede olmayı hak ediyorsun. Y tu eres la responsable de que yo no – Ve benden sorumlu olan sensin Pueda querer ni siquiera tu sombra la quiero ver – Gölgeni bile istemeyebilirim Onu görmek istiyorum
He puesto una restricción en contra de tu maldad – Senin kötülüğüne bir kısıtlama getirdim. Yo espero que algún día te des cuenta de – Umarım bir gün farkına varırsın Que tu eres una vergüenza para la sociedad – Toplum için bir utanç olduğunu Yo por ser un buen caballero no escuche lo que decían – İyi bir beyefendi olduğum için söylediklerine kulak asmadım. Que tu eres una caja de sorpresa y de angelito inocente tu te vestias – Sürpriz bir kutu ve giydiğin masum küçük melek olduğunu
Me regalo una asesina, una asesina que mata el amor – Kendime bir katil veriyorum, aşkı öldüren bir katil Con un secreto envenenador de mis tormentos fuiste el peor – İşkencelerimin gizli bir zehirleyicisi ile en kötüsüydün Y me salio una asesina, una asesina que juega a matar – Ve bir katilim var, öldürmek için oynayan bir katil Por donde voy no te quiero encontrar, tu en una cárcel mereces estar – Gittiğim yerde seni bulmak istemiyorum, hapishanede olmayı hak ediyorsun. Y tu eres la responsable de que yo no – Ve benden sorumlu olan sensin Pueda querer ni siquiera tu sombra la quiero ver – Gölgeni bile istemeyebilirim Onu görmek istiyorum
Y me salio una asesina, una asesina que mata el amor – Ve bir katilim var, aşkı öldüren bir katil Con un secreto envenenador de mis tormentos fuistes el peor – İşkencelerimin gizli bir zehirleyicisi ile en kötüsüydün Y tu eres la responsable de que yo no – Ve benden sorumlu olan sensin Pueda querer ni siquiera tu sombra la quiero ver – Gölgeni bile istemeyebilirim Onu görmek istiyorum
Six million ways to die – Ölmek için altı milyon yol Choose one, heh, heh – Birini seç, heh, heh A what dem a try fi do – Bir ne dem bir denemek fi yapmak Try fi test me – Beni test etmeyi dene
You waan test the rocket launcher? – Roketatarı test edecek misin? Well let me tell you something – Sana bir şey söyleyeyim. Me are the original butcher – Asıl kasap benim. Me have fi chop, up – Bana fi pirzola var, yukarı Lord, have mercy, hear dis – Tanrım, merhamet et, duy You’ll hear me man – Beni duyacaksın dostum
Wake di man – Uyan di adam A who dat a come – Bir kim dat bir gel Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Wake di man – Uyan di adam A who dat a come – Bir kim dat bir gel Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Me come fi tan up – Beni gel fi tan yukarı Say DJ Gwan go sit down – Söyle DJ Gwan git otur Me come fi tan up – Beni gel fi tan yukarı Tell dem fi pack up an run – Dem fi’ye bir koşu hazırlamasını söyle.
Me come fi tan up – Beni gel fi tan yukarı DJ gwan go sit down – DJ gwan git otur Me come fi tan up – Beni gel fi tan yukarı Tell dem fi pack up an run, oh – Dem fi’ye bir koşu hazırlamasını söyle, oh
Buju Banton come off on the right – Buju Banton sağa çık Me have two sticks of dynamite – İki çubuk dinamitim var. Admiral come off on de left – Amiral sola dön. Me fold a newspaper, man and box yuh til yuh deaf – Bir gazete katlıyorum, adam ve kutu yuh til yuh sağır
Hear sit Grindsman – Otur Grindsman’ı duy Him a send threat – Ona bir tehdit gönder Me electric chair – Bana elektrikli sandalye Me a gon shock him to death – Onu ölümüne şok edeceğim.
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Nuff a dem a pose – Nuff bir dem bir poz Anna say dem a don – Anna dem bir don demek Only Don me know – Sadece bilmiyorum Are the one, Skeng man – Öyle mi, Skeng adam
Dat be don man – Dat don adam olmak Him run di island – Ada’yı yönetiyor. Eh, foolish DJ – Ah, aptal DJ You a lose position – Pozisyonunuzu kaybedersiniz
‘Cuz pull down yuh brief – Çünkü aşağı çek yuh kısa In front of your man – Erkeğinin önünde
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Me come fi tan up – Beni gel fi tan yukarı DJ gwan go sit down – DJ gwan git otur Me come fi tan up – Beni gel fi tan yukarı Tell dem fi pack up an run – Dem fi’ye bir koşu hazırlamasını söyle.
Me come fi tan up – Beni gel fi tan yukarı DJ Gwan go sit down – DJ Gwan git otur Me come fi tan up – Beni gel fi tan yukarı Me no come fi make fun – Bana hayır gel fi dalga geç
Mi lyrics dem a fire like a bullet from a gun – Mi şarkı sözleri dem silahtan çıkan kurşun gibi bir ateş Watch the likkle boy, him a pack up and run – Likkle çocuğunu izle, onu topla ve koş A listen, ragamuffin, me a chant dem down – Bir dinle, ragamuffin, bana bir ilahi dem aşağı Tell di whole a dem say mi a just can dun – Söyle di bütün bir dem söyle mi a sadece can dun
Wake di man – Uyan di adam (Ha, ha, ha, ha) – (Ha, ha, ha, ha) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
If a boy try test – Bir çocuk testi denerse Him knees ah goin down – Dizleri ah aşağı gidiyor Him not gone live to see the rising sun – Doğan güneşi görmek için canlı gitmedi Listen, ragamuffin, me a chant dem down – Dinle, ragamuffin, bana bir tezahürat dem aşağı Strictly Culture lyrics mi come fi fling down – Strictly Culture şarkı sözleri mi come fi fling down
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Me caan dun – Ben caan dun Tell Admiral come – Amiral’e söyle gelsin. Me caan dun – Ben caan dun Tell Ninjaman come – Ninjaman’a gelmesini söyle.
Me caan dun – Ben caan dun Tell Buju him come – Buju’ya gelmesini söyle. Me caan dun – Ben caan dun Tell Capelton come – Capelton’a gelmesini söyle.
Me caan Dun – Ben caan Dun Tell Cobra him come – Cobra’ya gelmesini söyle. Me caan dun – Ben caan dun Tell Grindsman him come – Öğütücüye gelmesini söyle.
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam (Ha, ha, ha, ha, ha, ha) – (Ha, ha, ha, ha, ha, ha) Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Me come fi tan up – Beni gel fi tan yukarı Say DJ Gwan go sit down – Söyle DJ Gwan git otur Me come fi tan up – Beni gel fi tan yukarı Tell dem fi pack up an run – Dem fi’ye bir koşu hazırlamasını söyle.
Tan up – Bronzlaş Say DJ Gwan go sit down – Söyle DJ Gwan git otur Me come fi tan up – Beni gel fi tan yukarı Tell dem fi pack up an run oh – Dem fi’ye söyle bir koşu topla oh
Say Buju Banton come off on the right – Buju Banton sağdan çıksın. Me have two sticks of dynamite – İki çubuk dinamitim var. Admiral come off on de left – Amiral sola dön. Me fold a newspaper, man, and box yuh til yuh deaf – Bir gazete katlıyorum, adamım ve sağır olana kadar kutu yuh
Hear sit Grindsman – Otur Grindsman’ı duy Him a send threat – Ona bir tehdit gönder Me electric chair – Bana elektrikli sandalye Me a gon shock him to death – Onu ölümüne şok edeceğim.
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
Wake di man – Uyan di adam (Ma, ma, man) – (Anne, anne, adamım) A who dat a come – Bir kim dat bir gel (Man, man) – (Erkek, erkek) Wake di man – Uyan di adam Who no tink me the don – Kim bana don’u tamir etmez
No, woman, no cry – Hayır, kadın, ağlama No, woman, no cry – Hayır, kadın, ağlama No, woman, no cry – Hayır, kadın, ağlama No, woman, no cry – Hayır, kadın, ağlama
‘Cause, ’cause, ’cause I remember when we used to sit – Çünkü, çünkü, çünkü eskiden oturduğumuz zamanı hatırlıyorum In the government yard in Trenchtown – Trenchtown’daki hükümet bahçesinde Oba observing the ‘ypocrites – Oba ‘ypocrites’i gözlemliyor Mingle with the good people we meet – Tanıştığımız iyi insanlarla kaynaşmak Good friends we have, oh, good friends we’ve lost – İyi arkadaşlarımız var, kaybettiğimiz iyi arkadaşlarımız var Along the way – Yol boyunca In this great future, you can’t forget your past – Bu büyük gelecekte, geçmişini unutamazsın So dry your tears, I seh – Gözyaşlarını kurut, ben seh
No, woman, no cry – Hayır, kadın, ağlama No, woman, no cry – Hayır, kadın, ağlama ‘Ere, little darlin’, don’t shed no tears – İşte, küçük sevgilim, gözyaşı dökme No, woman, no cry – Hayır, kadın, ağlama
Said, said, said, I remember when-a we used to sit – Dedi, dedi, dedi, hatırlıyorum ne zaman-a otururduk In the government yard in Trenchtown – Trenchtown’daki hükümet bahçesinde And then Georgie would make the fire lights, I seh – Ve sonra Georgie ateşi yakardı, ben seh A log wood burnin’ through the night – Gece boyunca yanan bir kütük odun Then we would cook cornmeal porridge, I seh – Sonra mısır unu lapası pişirirdik, ben seh Of which I’ll share with you – Bunları seninle paylaşacağım. My feet is my only carriage – Ayaklarım benim tek arabam And so I’ve got to push on through – Ve bu yüzden devam etmeliyim But while I’m gone – Ama ben yokken
Everything’s gonna be all right – Her şey yoluna girecek. Everything’s gonna be all right – Her şey yoluna girecek. Everything’s gonna be all right – Her şey yoluna girecek. Everything’s gonna be all right – Her şey yoluna girecek. Everything’s gonna be all right – Her şey yoluna girecek. Everything’s gonna be all right – Her şey yoluna girecek. Everything’s gonna be all right – Her şey yoluna girecek. Everything’s gonna be all right – Her şey yoluna girecek.
So no woman, no cry – Yani kadın yok, ağlama yok No woman, no cry – Kadın yok, ağlamak yok I say, oh little oh little darling, don’t shed no tears – Diyorum ki, oh küçük oh küçük sevgilim, gözyaşı dökme No woman, no cry – Kadın yok, ağlamak yok
No woman, no woman, no woman, no cry – Kadın yok, kadın yok, kadın yok, ağlama yok No woman, no cry, one more time I’ve got to say – Kadın yok, ağlamak yok, bir kez daha söylemeliyim Oh little little darling, please don’t shed no tears – Oh küçük küçük sevgilim, lütfen gözyaşı dökmeyin
Una cama desarreglada – Dağınık bir yatak Una silla donde no estaba – Olmadığım bir sandalye Un alboroto sobre la mesa – Masada bir yaygara Hoy no es día de tu limpieza – Bugün senin temizlik günün değil
Tu respiras un poco agitada – Biraz tedirgin nefes alıyorsun. Huele a tabaco y que sepa no fumabas – Tütün gibi kokuyor ve sigara içmediğini biliyorum Y la mirada te delata cansada – Ve bakış seni yoruyor Y la mirada te delata extasiada – Ve bakış seni kendinden geçiriyor
Y veo marcas y una guerra en tu espalda – Ve sırtında izler ve bir savaş görüyorum Y hasta los peces con su inquietud me dicen que algo pasa – Ve huzursuzlukları olan balıklar bile bana bir şeylerin yanlış olduğunu söylüyor Por el descuido que veo en tu pelo sé – Saçında gördüğüm dikkatsizliğe yemin ederim ki biliyorum
Que estuvo aquí – Kim buradaydı Lo puedo sentir – Hissedebiliyorum. Porque hay aroma de otro cuerpo – Çünkü başka bir bedenin aroması var
Estuvo aqui – Buradaydı. Hueles a fruto de las ganas – Arzunun meyvesi gibi kokuyorsun Estuvo aquí – Buradaydı.
Y fue sobre ti – Ve seninle ilgiliydi. No sé porque cuando me mientes – Bana yalan söylediğinde neden bilmiyorum No sabes fingir – Rol yapmayı bilmiyorsun. Y esa camisa que llevas puesta en ti, jamás te la vi – Ve üzerine giydiğin o gömleği, üzerinde hiç görmedim.
Una ducha que aún goteaba – Hala sızan bir duş Y no veo señas de que tu te bañaras – Ve banyo yaptığına dair hiçbir işaret göremiyorum. Y veo bebidas en esa mesa – Ve o masada içkiler görüyorum Cuando yo sé que tu odias la cerveza – Biradan nefret ettiğini bildiğimde
Y veo marcas y una guerra en tu espalda – Ve sırtında izler ve bir savaş görüyorum Y hasta los peces con su inquietud me dicen que algo pasa – Ve huzursuzlukları olan balıklar bile bana bir şeylerin yanlış olduğunu söylüyor Por el descuido que veo en tu pelo sé – Saçında gördüğüm dikkatsizliğe yemin ederim ki biliyorum
Que estuvo aquí – Kim buradaydı Lo puedo sentir – Hissedebiliyorum. Porque hay aroma de otro cuerpo – Çünkü başka bir bedenin aroması var
Estuvo aquí – Buradaydı. Hueles a fruto de las ganas – Arzunun meyvesi gibi kokuyorsun Estuvo aquí – Buradaydı. Y fue sobre ti – Ve seninle ilgiliydi.
No sé porque cuando me mientes – Bana yalan söylediğinde neden bilmiyorum No sabes fingir y esa camisa que llevas puesta en ti – Nasıl numara yapacağını bilmiyorsun ve üzerine giydiğin o gömlek Jamás te la vi – Onu hiç görmedim.
Y veo cosas más extrañas en la cama – Ve yatakta garip şeyler görüyorum Como esa blusas y dos lápices labiales en la almohada – O bluz ve yastığın üzerindeki iki ruj gibi Y ese aroma de Chanel numero 5 en tu piel – Ve cildindeki 5 numaralı Chanel kokusu Lo usa tu secretaria – Sekreterin kullanıyor. Lo usa tu secretaria – Sekreterin kullanıyor.
No sé si e’ el alcohol – Alkol olup olmadığını bilmiyorum. Lo que me tiene confesando esto que estoy sintiendo desde hace rato – Bu da bir süredir hissettiğim şeyi itiraf etmeme neden oluyor Sé que el amor no estaba en el contrato – Aşkın sözleşmede olmadığını biliyorum. Pero te pasa igual, yo te lo noto también – Ama senin için önemli değil, ben de fark ettim
Juré que no me iba a coger de ningún culito – Yemin ettim götünü sikmeyecektim Y aquí me tienes hablándote bonito – Ve burada seninle güzel konuşuyorum Mis amiga’ me dicen que él es medio perrito – Arkadaşlarım bana onun yarı köpek olduğunu söylüyor Lo de bandido fresco yo te lo quito – Havalı haydut şeyi senden alacağım
Dije que solo sexo una vez, no repito – Sadece bir kez seks yaptığımı söyledim, tekrar etmiyorum Y ya quedarme en tu cama es mi plan favorito – Ve zaten yatağında kalmak benim en sevdiğim plan No estoy enamora’ pero falta poquito – Aşık değilim ama biraz eksik Yo sé, que me falta poquito – Biliyorum, biraz kısayım.
Me tiene diciéndole: “amor”, tratándolo tierno – Ona şefkatle davranarak “aşkım” dememi sağladı. No me gustaba dormir con nadie, ahora si no es con él a mi la’o no me duermo – Kimseyle yatmayı sevmezdim, şimdi eğer onunla benim la’o’m değilse uyuyakalmam Yo que solo quería una noche para quitarme las ganas que le tengo – Sadece sahip olduğum arzuyu ortadan kaldırmak için bir gece istedim Aquí estoy siempre para lo que necesite y cuidándolo cuando está enfermo – İhtiyacın olan her şey için her zaman buradayım ve hasta olduğunda seninle ilgileniyorum
No sé que me ha pasa’o, el encule me ha gana’o – Bana ne olduğunu bilmiyorum, göt herif beni kazandı Por ti no tengo gana’o, a todo’ los he aleja’o, sí – Senin için bir kazancım yok, hepsini uzaklaştırdım, evet En visto los he deja’o, sí, no quiero saber de ninguno más – Gördüğüm kadarıyla ayrıldım ‘o, evet, daha fazla haber almak istemiyorum Me siento bien con lo que tú me das, te quedas o te vas, ya tú verás – Bana verdiğin şeyle kendimi iyi hissediyorum, kal ya da git, göreceksin
Pero no sé lo que ha pasa’o el encule me ha gana’o – Ama ne olduğunu bilmiyorum göt sikme beni kazandı Por ti no tengo gana’o, a todo’ los he aleja’o, sí – Senin için bir kazancım yok, hepsini uzaklaştırdım, evet En visto los he deja’o, sí, no quiero saber de ninguno más – Gördüğüm kadarıyla ayrıldım ‘o, evet, daha fazla haber almak istemiyorum Me siento bien con lo que tu me das, te quedas o te vas, ya tú verás, pero – Bana verdiğin şeyle kendimi iyi hissediyorum, kal ya da git, göreceksin, ama
Juré que no me iba a coger de ningún culito – Yemin ettim götünü sikmeyecektim Y aquí me tiene’ hablándote bonito – Ve burada seninle güzel konuşmamı sağlıyor Mis amigas me dicen que ere’ medio perrito – Kız arkadaşlarım bana ‘yarı köpek’ olduğunu söylüyor Lo de bandido fre’co yo te lo quito – Haydut fre’co Onu senden alıyorum
Dije que solo sexo una vez, no repito – Sadece bir kez seks yaptığımı söyledim, tekrar etmiyorum Y ya quedarme en tu cama es mi plan favorito – Ve zaten yatağında kalmak benim en sevdiğim plan No estoy enamora’ pero falta poquito – Aşık değilim ama biraz eksik Yo sé, que me falta poquito – Biliyorum, biraz kısayım.
No sé si e’ el alcohol – Alkol olup olmadığını bilmiyorum. Lo que me tiene confesando esto que estoy sintiendo desde hace rato – Bu da bir süredir hissettiğim şeyi itiraf etmeme neden oluyor Sé que el amor no estaba en el contrato – Aşkın sözleşmede olmadığını biliyorum.
Pero te pasa igual, yo te lo noto también-bien-bien-bien – Ama senin için önemli değil, ben de fark ettim -iyi-iyi-iyi Yo te lo noto también-bien-bien-bien – Ben de fark ettim-iyi-iyi-iyi Yo te lo noto tam- – Sana söyleyebilirim.- Yo te lo noto tam- – Sana söyleyebilirim.-
Твои губы в огней, ты горишь извне, – Dudakların yanıyor, dışardan yanıyorsun, Леди black of chocolato. – Chocolato’nun kara hanımefendisi. Каждый поц в толпе плывет по тебе, – Kalabalıktaki her pislik senin için yüzüyor, В зоопарке клоунада. – Palyaço hayvanat Bahçesi’nde. Ты не малышка на милли-милли-миллион, – Sen bir milyonda bir milyonda bir bebek değilsin, Ты леди на миллиард каратов. – Sen milyar karatlık bir kadınsın. Если ты мак, то открой мне свой бутон, – Eğer mac’sen, o zaman bana tomurcuğunu aç, Моя миссис пропаганда. – Bayan propagandam. This is the men’s world, – This is the men’s world, This is the men’s world. – This is the men’s world. Так что без лишних подкатов, – Bu yüzden gereksiz podcast’ler olmadan, Букетов, шоколада, гламурных подкладок. – Buketler, çikolatalar, göz alıcı astarlar. Я подойду к тебе, просто скажу тебе нагло”Привет”, – Yanına geleceğim, sana yüzsüzce”Merhaba” diyeceğim, Если че я Баха. – Eğer ben Baja olsaydım. Второй Куплет: – İkinci Ayet: Ты пожираешь всех взглядами, – Herkesi bakışlarıyla yutuyorsun, Да, тигры становятся котятами. – Evet, kaplanlar yavru kedi olurlar. Они с подарками прыгают к ногам твоим, – Hediyelerle ayaklarına atlıyorlar, Но все это прокатит навряд ли. – Ama bunların hiçbiri işe yaramayacak. Она говорит мне, типо: – Bana şöyle diyor:: “Я не такая, меня трудно найти, Парень, я словно из Рая. – “Ben öyle değilim, bulmak zor bir insanım, sanki Cennetten geliyorum. “Слышь! – “Bak! Я не в курсе чё ты там употребляешь. – Orada ne kullandığını bilmiyorum. Девочка, спустись на землю, – Kızım, yere in, И не прогоняя не забудь, что – Ve kovalamadan şunu unutma This is the men’s world, – This is the men’s world, This is the men’s world. – This is the men’s world. Так что без лишних подкатов, – Bu yüzden gereksiz podcast’ler olmadan, Букетов, шоколада, гламурных подкладок. – Buketler, çikolatalar, göz alıcı astarlar. Я подойду к тебе, просто скажу тебе нагло”Привет”, – Yanına geleceğim, sana yüzsüzce”Merhaba” diyeceğim, Если че я Баха. – Eğer ben Baja olsaydım.
Put me to peace in the pines – Beni çam ağaçlarında huzura kavuştur Don’t bother with those white and yellow lines – O beyaz ve sarı çizgilerle uğraşma Take me to the land where I was dealt my hand – Beni elimin değdiği topraklara götür Put me to peace in the pines – Beni çam ağaçlarında huzura kavuştur Lay me down beside my mother and my brother – Beni annemin ve kardeşimin yanına bırak. And to the left of my old man – Ve yaşlı adamımın solunda Just an old pine box, 72 inches underneath that all black sand – Sadece eski bir çam kutusu, tüm siyah kumun 72 inç altında
So take this body home, my soul has gone away – Öyleyse bu bedeni eve götür, ruhum gitti To a better place – Daha iyi bir yere And don’t let ’em see me, ’cause you know I will be cryin’ – Ve beni görmelerine izin verme, çünkü ağlayacağımı biliyorsun And I’d hate to see my baby’s face – Ve bebeğimin yüzünü görmekten nefret ediyorum And I’d hate to see my baby’s face – Ve bebeğimin yüzünü görmekten nefret ediyorum
Roll me away in a horse drawn wagon – Beni atlı bir vagonda yuvarla So I can feel the bumps in the road – Böylece yoldaki tümsekleri hissedebiliyorum And make sure ol’ Blue is there with his ol’ tail waggin’ – Ve ol ‘Blue’nun kuyruğunu sallayarak orada olduğundan emin ol’ He’ll go home when I go cold – Üşüdüğümde eve gidecek. And tell my buddies that I’ll see them when I see them – Ve arkadaşlarıma onları gördüğümde göreceğimi söyle. And that I had a hell of a time – Ve çok iyi vakit geçirdiğimi I’ll never forget all the times that we wasted – Boşa harcadığımız tüm zamanları asla unutmayacağım Trying to make the end of that story rhyme – Bu hikayenin sonunu kafiyeli yapmaya çalışıyorum
So take this body home, my soul has gone away – Öyleyse bu bedeni eve götür, ruhum gitti To a better place – Daha iyi bir yere And don’t let ’em see me, ’cause you know I will be cryin’ – Ve beni görmelerine izin verme, çünkü ağlayacağımı biliyorsun And I’d hate to see my baby’s face – Ve bebeğimin yüzünü görmekten nefret ediyorum And I’d hate to see my baby’s face – Ve bebeğimin yüzünü görmekten nefret ediyorum
Put me to peace in the pines – Beni çam ağaçlarında huzura kavuştur Don’t bother with those white and yellow lines – O beyaz ve sarı çizgilerle uğraşma
I am good, I am grounded – İyiyim, cezalıyım. Davy says that I look taller – Davy daha uzun göründüğümü söylüyor I can’t get my head around it – Kafamı toparlayamıyorum. I keep feeling smaller and smaller – Daha küçük ve daha küçük hissetmeye devam ediyorum I need my girl – Kızıma ihtiyacım var I need my girl – Kızıma ihtiyacım var
Remember when you lost your shit and – Bokunu kaybettiğin zamanı hatırla ve Drove the car into the garden – Arabayı bahçeye sürdü And you got out and said I’m sorry – Ve sen çıktın ve üzgün olduğumu söyledin To the vines and no one saw it – Üzümlere ve kimse görmedi I need my girl – Kızıma ihtiyacım var I need my girl – Kızıma ihtiyacım var
I’m under the gun again – Yine silahın altındayım. I know I was the 45 percenter then – O zamanlar yüzde 45 olduğumu biliyorum. I know I was a lot of things – Bir çok şey olduğumu biliyorum. But I am good, I am grounded – Ama ben iyiyim, cezalıyım Davy says that I look taller – Davy daha uzun göründüğümü söylüyor I can’t get my head around it – Kafamı toparlayamıyorum. I keep feeling smaller and smaller – Daha küçük ve daha küçük hissetmeye devam ediyorum I need my girl – Kızıma ihtiyacım var I need my girl – Kızıma ihtiyacım var
There’s some things that I should never – Asla yapmamam gereken bazı şeyler var Laugh about in front of family – Ailenin önünde gülmek I’ll try to call you from the party – Seni partiden aramaya çalışacağım. It’s full of punks and cannonballers – Serseriler ve topçularla dolu. I need my girl – Kızıma ihtiyacım var I need my girl – Kızıma ihtiyacım var
I’m under the gun again – Yine silahın altındayım. I know I was the 45% percenter then – O zamanlar yüzde 45’in ben olduğumu biliyorum. I know I was a lot of things – Bir çok şey olduğumu biliyorum. But I am good, I am grounded – Ama ben iyiyim, cezalıyım Davy says that I look taller – Davy daha uzun göründüğümü söylüyor I can’t get my head around it – Kafamı toparlayamıyorum. I keep feeling smaller and smaller – Daha küçük ve daha küçük hissetmeye devam ediyorum I keep feeling smaller and smaller – Daha küçük ve daha küçük hissetmeye devam ediyorum I keep feeling smaller and smaller – Daha küçük ve daha küçük hissetmeye devam ediyorum
There’s nothing like new stuff to spice up my summer – Yazımı renklendirecek yeni şeyler gibisi yoktur I’m off to a new town to find me a new toy – Bana yeni bir oyuncak bulmak için yeni bir şehre gidiyorum Taking the late bus, I sit by the window – Geç otobüse binerken, pencerenin yanında oturuyorum Replaying mistakes in my head – Kafamdaki hataları tekrarlamak Well, I don’t think you will like it – Hoşuna gideceğini sanmıyorum.
I wanted to know your name, without it – Adını bilmek istedim, onsuz I never will find you again inside it – Seni bir daha asla içinde bulamayacağım This crowded street in our town I’m leaving – Kasabamızdaki bu kalabalık caddeden ayrılıyorum. There’s something that holds me back from stepping out – Beni dışarı çıkmaktan alıkoyan bir şey var Stepping out – Dışarı çıkmak Stepping out – Dışarı çıkmak Stepping out – Dışarı çıkmak
I got this from nowhere, a picture of that day – Bunu hiçbir yerden aldım, o günün bir resmi The moment I saw you just raised your left eyebrow – Sol kaşını kaldırdığını gördüğüm an I sit by the window, it feels just like slow-mo – Pencerenin yanında oturuyorum, yavaş hareket gibi geliyor I jumped off the deck of the bus – Otobüsün güvertesinden atladım. Though I don’t think you will like it – Gerçi hoşuna gideceğini sanmıyorum.
I wanted to know your name, without it – Adını bilmek istedim, onsuz I never will find you again inside it – Seni bir daha asla içinde bulamayacağım This crowded street in our town I’m leaving – Kasabamızdaki bu kalabalık caddeden ayrılıyorum. There’s something that holds me back from stepping out – Beni dışarı çıkmaktan alıkoyan bir şey var
Stepping out – Dışarı çıkmak Stepping out – Dışarı çıkmak Stepping out of what I am – Olduğum şeyden çıkmak Stepping out – Dışarı çıkmak Stepping out – Dışarı çıkmak It won’t be the same again – Bir daha eskisi gibi olmayacak.
You have a black tea, I have a tequila – Senin siyah çayın var, benim tekilam var. Two very different drinks just like us – Bizim gibi çok farklı iki içecek Well, I do like it – Şey, hoşuma gidiyor.
I wanted to know your name, without it – Adını bilmek istedim, onsuz I never will find you again inside it – Seni bir daha asla içinde bulamayacağım This crowded street in our town deceives us – Kasabamızdaki bu kalabalık sokak bizi aldatıyor There’s something that holds me back from stepping out – Beni dışarı çıkmaktan alıkoyan bir şey var
I’m glad to finally find – Sonunda bulduğuma sevindim. I’m glad to finally find – Sonunda bulduğuma sevindim. I’m glad to finally find – Sonunda bulduğuma sevindim. I’m glad to finally find you – Sonunda seni bulduğuma sevindim.
I don’t look like her – Ona benzemiyorum. She’s in all the magazines – O tüm dergilerde So much prettier than me – Benden çok daha güzel You don’t know it hurts – Acıttığını bilmiyorsun. Staring at my iPhone screen – iPhone ekranıma bakıyorum Watching others live their dream – Başkalarının hayallerini yaşamasını izlemek
But mama she said to me – Ama anne bana dedi ki One day my love you’ll see – Bir gün aşkım göreceksin Pretty’s on the inside – Güzel içeride See it in your own eyes – Kendi gözlerinde gör Look a little closer in the mirror tonight – Bu gece aynaya biraz daha yakından bak Pretty’s on the inside – Güzel içeride But I can’t tell my own mind – Ama kendi aklımı söyleyemem Maybe if I look a little harder I’ll find – Belki biraz daha sert bakarsam bulurum That Pretty’s on the inside – Bu güzel içeride Pretty’s on the inside – Güzel içeride Pretty’s on the inside – Güzel içeride
I don’t like myself – Kendimden hoşlanmıyorum. But maybe it’s all in my head – Ama belki hepsi kafamın içindedir. And I am not the words I’ve said – Ve ben söylediğim kelimeler değilim These images they sell – Sattıkları bu görüntüler Maybe none of it is real – Belki hiçbiri gerçek değildir And I could love the way I feel – Ve hissettiğim yolu sevebilirim
Cause mama she said to me – Çünkü anne bana dedi ki One day I swear you’ll see – Bir gün yemin ederim göreceksin Pretty’s on the inside – Güzel içeride See it in your own eyes – Kendi gözlerinde gör Look a little closer in the Mirror tonight – Bu gece Aynaya biraz daha yakından bak Pretty’s on the inside – Güzel içeride But I can’t tell my own mind – Ama kendi aklımı söyleyemem Maybe if I look a little harder I’ll find – Belki biraz daha sert bakarsam bulurum That pretty’s on the inside – Bu güzel içeride Pretty’s on the inside – Güzel içeride Pretty’s on the inside – Güzel içeride Pretty’s on the inside – Güzel içeride
Cause mama she said to me – Çünkü anne bana dedi ki Don’t live in jealousy – Kıskançlık içinde yaşama And mama she said to me – Ve annem bana dedi ki You’ll see it eventually – Sonunda göreceksin. Pretty’s on the inside – Güzel içeride See it in your own eyes – Kendi gözlerinde gör Look a little closer in the mirror tonight – Bu gece aynaya biraz daha yakından bak Pretty’s on the inside – Güzel içeride But I can’t tell my own mind – Ama kendi aklımı söyleyemem Maybe if I look a little harder I’ll find that – Belki biraz daha sert bakarsam onu bulurum. Pretty’s on the inside – Güzel içeride Pretty’s on the inside – Güzel içeride Pretty’s on the inside – Güzel içeride Pretty’s on the inside – Güzel içeride Pretty’s on the inside – Güzel içeride
No man ever seen the face of his foe, oh no – Hiç kimse düşmanının yüzünü görmedi, oh hayır He ain’t made of flesh and bone – Etten kemikten yapılmamış. He’s the one who sits up close beside you, girl and – Senin yanında oturan o, kızım ve When he’s there, you are alone – O oradayken, yalnızsın.
Every man is evil, yes, every man’s a liar – Her insan kötüdür, evet, her insan yalancıdır Unashamed, with their wicked tongue singing in the black soul choir – Utanmadan, kara ruh korosunda şarkı söyleyen kötü dilleriyle Every man is evil, yes, every man’s a liar – Her insan kötüdür, evet, her insan yalancıdır Unashamed, with their wicked tongue, the black soul choir – Utanmaz, kötü dilleriyle kara ruh korosu Oh (oh), the horizon’s my way – Oh (oh), ufuk benim yolum Oh (oh), the horizon’s my way – Oh (oh), ufuk benim yolum
No man ever seen the face of my Lord, no – Hiç kimse Rabbimin yüzünü görmedi, hayır Not since He left his skin – Derisini terk ettiğinden beri değil. He’s the one you keep cold on the outside, girl He’s – Dışarıda üşüttüğün kişi o, kızım O At your door, let Him in – Kapında, onu içeri al.
Every man is evil, yes, every man’s a liar – Her insan kötüdür, evet, her insan yalancıdır Unashamed, with their wicked tongue singing in the black soul choir – Utanmadan, kara ruh korosunda şarkı söyleyen kötü dilleriyle Every man is evil, yes, every man’s a liar – Her insan kötüdür, evet, her insan yalancıdır Unashamed, with their wicked tongue, the black soul choir – Utanmaz, kötü dilleriyle kara ruh korosu Oh (oh), the horizon’s my way – Oh (oh), ufuk benim yolum Oh (oh), the horizon’s my way – Oh (oh), ufuk benim yolum
I will forgive your wrongs, I am able – Senin yanlışlarını affedeceğim, buna gücüm yeter. And for my own, I feel great shame – Ve kendim için büyük bir utanç hissediyorum I will offer up a brick to the back of your head, boy – Kafanın arkasına bir tuğla uzatacağım evlat. If I was Cain – Eğer Cain olsaydım
Every man is evil, yes, every man’s a liar – Her insan kötüdür, evet, her insan yalancıdır Unashamed, with their wicked tongue singing in the black soul choir – Utanmadan, kara ruh korosunda şarkı söyleyen kötü dilleriyle Every man is evil, yes, every man’s a liar – Her insan kötüdür, evet, her insan yalancıdır Unashamed, with their wicked tongue, the black soul choir – Utanmaz, kötü dilleriyle kara ruh korosu Oh (oh), the horizon’s my way – Oh (oh), ufuk benim yolum Oh (oh), the horizon’s my way – Oh (oh), ufuk benim yolum