çift cinsellik | * Kişinin beyninde bir dişi bir de erkek gizil gücün bulunmasıdurumu. |
çift çubuk | * Çiftçilik yapabilmek için gereken her türlü araç. * Mal mülk, para edebilecek bütün varlıklar. |
çift dalma | * Ayakta güreşirken beklenmeyen bir atılımla karşısındakinin iki ayağını birden kapma. |
çift desimetre | * Üzerinde yirmi cm’lik bölüntüler bulunan ölçü cetveli. |
çift dikiş | * Birbirlerinden geçen iki sıra düz dikiş. * Bir sınıfta iki yıl üst üste okuma. |
çift direkli | * İki direkli küçük yelkenli. |
çift dirsek | * Boruya 180° lik dönüşveren dirsek. |
çift dişliler | * Omurgalılardan, üst çenedeki bir çift kemirmeye yarayan kesici dişin arasında bir çift daha küçük dişleri bulunan kemiriciler takımının bir alt takımı. |
çift görmek | * sarhoşolmak. |
çift kanatlılar | * Sinekler gibi iki kanadı olan ve emici ağızları bulunan böcekler takımı, iki kanatlılar. |
çift kapı | * Üst üste kapanan veya birbirine vidalanarak kullanılan, yalıtma özelliği çok, iki katlıkapı. |
çift kişilik | * İki kişiye ait, iki kişilik. |
çift kol | * Aynıyönde ilerleyen, duran veya yürüyen birliklerden ve araçlardan oluşan yan yana iki kol. |
çift koşmak | * hayvanlarısabana pulluğa koşmak. |
çift küme | * Birbirine çok yakın iki yıldız kümesi. |
çift motorlu | * İki motorlu küçük uçak. |
çift parmaklılar | * Memelilerin öküz, koyun gibi parmaklarıçift olan takımı. |
çift pencere | * Yalıtkanlığı artırmak amacıyla üst üste kapanan iki kanat biçiminde yapılmışpencere. |
çift sayı | * 4, 6, 8 gibi 2’nin katı olan ve 2’ye bölünebilen tam sayı. |
çift sürmek | * saban, pulluk kullanarak toprağıekilebilir duruma getirmek. |
çift vuruş | * Kasıtlı olmayan ama kurala da aykırı olan bir davranışa uygulanan ve doğrudan doğruya kaleye çekilemeyecek, iki vuruşlu bir ceza türü. |
çift yıldız | * Birbirinin çekim etkisinde bulunan ve böylece ortak kütle merkezi çevresinde dolanan yakın iki yıldız. |
çift zamanı | * Tarla sürme zamanı. |
çiftçi | * Geçimini toprağıekerek sağlayan kimse, rençber. |
çiftçilik | * Çiftçi olma durumu. * Çiftçinin gördüğü işler, tarım, rençberlik, ziraat. |
çiftçilik etmek | * tarımla uğraşmak, rençberlik yapmak. |
çifte | * İkisi bir arada bulunan veya ikili. * (sandal, kayık için) Çift kürekli. * At, eşek ve katırın arka ayaklarıyla vuruşu, tekme. * İki namlulu av tüfeği. |
çifte atmak | * (at, eşek) arka ayakları ile vurmak. * iki namlulu av tüfeğini patlatmak. |
çifte çubuğa gitmek | * ekim ve biçim işleriyle uğraşmak. |
çifte dalmak | * Bkz. çift dalma. |
çifte dikiş | * Bkz. çift dikiş. |
çifte gitmek | * tarla sürmeye gitmek. |
çifte kavrulmuş | * Bir çeşit sert ve ufak kesilmişlokum. * Pek pişkin (kimse). * Çok çile çekmiş(kimse). |
çifte kıskaç | * İkili kıskaca alma durumu. |
çifte koşmak | * başka bir işte kullanılan hayvanlarısabana, pulluğa koşmak. |
çifte kumrular | * Çok sevişen ve birbirinden hiç ayrılmayan kimseler. |
çifte nağra | * Birbirine bağlıküçük iki dümbelekten oluşan çalgı. |
çifte standart | * Çifte ölçü, ikili davranışveya tutum. |
çifte vatandaşlık | * İki ayrımillet vatandaşlığına sahip olma. |
çifte yemek | * hayvanın çiftesine maruz kalmak. |
çiftehane | * Kuşüretmeye yarar kafesli yer. |
çifteleme | * Çiftelemek işi. |
çiftelemek | * (hayvan) Arka ayaklarıyla tepmek. * (gemi) Havanın sertleşmesi üzerine ikinci demirini de atmak. |
çiftelenme | * Çiftelenmek işi. |
çiftelenmek | * Çifte yemek. |
çifteleşme | * Çifteleşmek işi veya biçimi. |
çifteleşmek | * Birbirini çiftelemek. |
çifteli | * Çiftesi bulunan. * Çifte atan veya alnında çift sakar bulunan. * Rahat durmayan, sataşkan. * Uğursuz. |
çifter çifter | * Her defasında, her yapılışında çift olarak. |
çiftetelli | * Göğüs ve göbek titreterek, gerdan kırarak oynanan bir oyun. * Bu oyunun müziği. |
Kategoriler