Kategoriler
Ç SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük Ç Sayfa 36

çift cinsellik * Kişinin beyninde bir dişi bir de erkek gizil gücün bulunmasıdurumu.
çift çubuk * Çiftçilik yapabilmek için gereken her türlü araç.
* Mal mülk, para edebilecek bütün varlıklar.
çift dalma * Ayakta güreşirken beklenmeyen bir atılımla karşısındakinin iki ayağını birden kapma.
çift desimetre * Üzerinde yirmi cm’lik bölüntüler bulunan ölçü cetveli.
çift dikiş * Birbirlerinden geçen iki sıra düz dikiş.
* Bir sınıfta iki yıl üst üste okuma.
çift direkli * İki direkli küçük yelkenli.
çift dirsek * Boruya 180° lik dönüşveren dirsek.
çift dişliler * Omurgalılardan, üst çenedeki bir çift kemirmeye yarayan kesici dişin arasında bir çift daha küçük dişleri
bulunan kemiriciler takımının bir alt takımı.
çift görmek * sarhoşolmak.
çift kanatlılar * Sinekler gibi iki kanadı olan ve emici ağızları bulunan böcekler takımı, iki kanatlılar.
çift kapı * Üst üste kapanan veya birbirine vidalanarak kullanılan, yalıtma özelliği çok, iki katlıkapı.
çift kişilik * İki kişiye ait, iki kişilik.
çift kol * Aynıyönde ilerleyen, duran veya yürüyen birliklerden ve araçlardan oluşan yan yana iki kol.
çift koşmak * hayvanlarısabana pulluğa koşmak.
çift küme * Birbirine çok yakın iki yıldız kümesi.
çift motorlu * İki motorlu küçük uçak.
çift parmaklılar * Memelilerin öküz, koyun gibi parmaklarıçift olan takımı.
çift pencere * Yalıtkanlığı artırmak amacıyla üst üste kapanan iki kanat biçiminde yapılmışpencere.
çift sayı * 4, 6, 8 gibi 2’nin katı olan ve 2’ye bölünebilen tam sayı.
çift sürmek * saban, pulluk kullanarak toprağıekilebilir duruma getirmek.
çift vuruş * Kasıtlı olmayan ama kurala da aykırı olan bir davranışa uygulanan ve doğrudan doğruya kaleye
çekilemeyecek, iki vuruşlu bir ceza türü.
çift yıldız * Birbirinin çekim etkisinde bulunan ve böylece ortak kütle merkezi çevresinde dolanan yakın iki yıldız.
çift zamanı * Tarla sürme zamanı.
çiftçi * Geçimini toprağıekerek sağlayan kimse, rençber.
çiftçilik * Çiftçi olma durumu.
* Çiftçinin gördüğü işler, tarım, rençberlik, ziraat.
çiftçilik etmek * tarımla uğraşmak, rençberlik yapmak.
çifte * İkisi bir arada bulunan veya ikili.
* (sandal, kayık için) Çift kürekli.
* At, eşek ve katırın arka ayaklarıyla vuruşu, tekme.
* İki namlulu av tüfeği.
çifte atmak * (at, eşek) arka ayakları ile vurmak.
* iki namlulu av tüfeğini patlatmak.
çifte çubuğa gitmek * ekim ve biçim işleriyle uğraşmak.
çifte dalmak * Bkz. çift dalma.
çifte dikiş * Bkz. çift dikiş.
çifte gitmek * tarla sürmeye gitmek.
çifte kavrulmuş * Bir çeşit sert ve ufak kesilmişlokum.
* Pek pişkin (kimse).
* Çok çile çekmiş(kimse).
çifte kıskaç * İkili kıskaca alma durumu.
çifte koşmak * başka bir işte kullanılan hayvanlarısabana, pulluğa koşmak.
çifte kumrular * Çok sevişen ve birbirinden hiç ayrılmayan kimseler.
çifte nağra * Birbirine bağlıküçük iki dümbelekten oluşan çalgı.
çifte standart * Çifte ölçü, ikili davranışveya tutum.
çifte vatandaşlık * İki ayrımillet vatandaşlığına sahip olma.
çifte yemek * hayvanın çiftesine maruz kalmak.
çiftehane * Kuşüretmeye yarar kafesli yer.
çifteleme * Çiftelemek işi.
çiftelemek * (hayvan) Arka ayaklarıyla tepmek.
* (gemi) Havanın sertleşmesi üzerine ikinci demirini de atmak.
çiftelenme * Çiftelenmek işi.
çiftelenmek * Çifte yemek.
çifteleşme * Çifteleşmek işi veya biçimi.
çifteleşmek * Birbirini çiftelemek.
çifteli * Çiftesi bulunan.
* Çifte atan veya alnında çift sakar bulunan.
* Rahat durmayan, sataşkan.
* Uğursuz.
çifter çifter * Her defasında, her yapılışında çift olarak.
çiftetelli * Göğüs ve göbek titreterek, gerdan kırarak oynanan bir oyun.
* Bu oyunun müziği.

Bir yanıt yazın