Yazar: Çevirce

  • Tibor – Požalit se nekom Slovence Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Tibor – Požalit se nekom Slovence Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Požalit se nekom
    – Birine acıyın
    Da me sasluša i čuje
    – Beni duymak ve beni duymak
    Kako jedna mala ima
    – Küçük birinin nasıl var
    što me liječi, što me truje
    – benim neyim var, benim neyim var
    Bolje rakija no savjet
    – Daha iyi rakija savjet yok
    Meni želja tebi zavjet
    – Sana dileğim
    Bolje obrana pa nalet
    – Daha iyi seçilmiş pa baskın
    Al što je tu je
    – Al burada
    Bolje rakija no savjet
    – Daha iyi rakija savjet yok
    Meni želja tebi zavjet
    – Sana dileğim
    Bolje obrana pa nalet
    – Daha iyi seçilmiş pa baskın
    Al što je tu je
    – Al burada

    što je tu je moja rijeko
    – burada ne var benim Rijeka’m
    Ili s tobom ili preko
    – Ili ile Tob ıli üzerinden
    Moja sestro moja seko
    – Kız kardeşim benim seko’m
    Znaš da bolje okolnosti postoje
    – Nasıl daha iyi dolaşacağını biliyorsun.
    Ali što je tu je moja rijeko
    – Ya da burada ne var benim Rijeka’m
    Ili s tobom ili preko
    – Ili ile Tob ıli üzerinden
    Moja sestro moja seko
    – Kız kardeşim benim seko’m
    Anđeli na svoje mjestu stoje
    – Mjestu’sunda bir mezhep ayağa kalkıyor
    čuvari moje želje a to je
    – arzularımın bekçisi, ama bu
    Nakon dobre stvari ili tijekom
    – İyi bir şeyden sonra ili tijekom
    Požalit se nekom
    – Birine acıyın

    Požalit se nekom
    – Birine acıyın
    Da se moja tuga štuje
    – Kederimin kaybolduğunu
    Riječ sam jako dugo čeko
    – Tarafından Sam dugo Cheko
    Sad je tu i pustit ću je
    – Üzgün burada ve bırak C
    Bolje rakija no savjet
    – Daha iyi rakija savjet yok
    Meni želja tebi zavjet
    – Sana dileğim
    Bolje obrana pa nalet
    – Daha iyi seçilmiş pa baskın
    Al što je tu je
    – Al burada
    Bolje rakija no savjet
    – Daha iyi rakija savjet yok
    Meni želja tebi zavjet
    – Sana dileğim
    Bolje obrana pa nalet
    – Daha iyi seçilmiş pa baskın
    Al što je tu je
    – Al burada

    što je tu je moja rijeko
    – burada ne var benim Rijeka’m
    Ili s tobom ili preko
    – Ili ile Tob ıli üzerinden
    Moja sestro moja seko
    – Kız kardeşim benim seko’m
    Znaš da bolje okolnosti postoje
    – Nasıl daha iyi dolaşacağını biliyorsun.
    Ipak što je tu je moja rijeko
    – Burada ne var benim kitabım
    Ili s tobom ili preko
    – Ili ile Tob ıli üzerinden
    Moja sestro moja seko
    – Kız kardeşim benim seko’m
    Anđeli na svoje mjestu stoje
    – Mjestu’sunda bir mezhep ayağa kalkıyor
    čuvari moje želje a to je
    – arzularımın bekçisi, ama bu
    Nakon dobre stvari ili tijekom
    – İyi bir şeyden sonra ili tijekom
    Požalit se nekom
    – Birine acıyın

    Bolje rakija no savjet
    – Daha iyi rakija savjet yok
    Meni želja tebi zavjet
    – Sana dileğim
    Bolje obrana pa nalet
    – Daha iyi seçilmiş pa baskın
    Al što je tu je
    – Al burada
    Bolje rakija no savjet
    – Daha iyi rakija savjet yok
    Meni želja tebi zavjet
    – Sana dileğim
    Bolje obrana pa nalet
    – Daha iyi seçilmiş pa baskın
    Al što je tu je
    – Al burada

    što je tu je moja rijeko
    – burada ne var benim Rijeka’m
    Ili s tobom ili preko
    – Ili ile Tob ıli üzerinden
    Moja sestro moja seko
    – Kız kardeşim benim seko’m
    Znaš da bolje okolnosti postoje
    – Nasıl daha iyi dolaşacağını biliyorsun.
    Ipak što je tu je moja rijeko
    – Burada ne var benim kitabım
    Ili s tobom ili preko
    – Ili ile Tob ıli üzerinden
    Moja sestro moja seko
    – Kız kardeşim benim seko’m
    Anđeli na svoje mjestu stoje
    – Mjestu’sunda bir mezhep ayağa kalkıyor
    čuvari moje želje a to je
    – arzularımın bekçisi, ama bu
    Nakon dobre stvari ili tijekom
    – İyi bir şeyden sonra ili tijekom
    Požalit se nekom
    – Birine acıyın
  • Pajak & Lara Ivanova – Bella Makedonca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Pajak & Lara Ivanova – Bella Makedonca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    А слатка си кога си нервозна
    – Ve gergin olduğunda sevimlisin
    Во душа гнев и неволја
    – Öfke ve belada
    Се лути, бара утеха
    – Kızgın, teselli arıyor
    Те уби таа љубомора
    – O kıskançlığı öldürdün
    Ко Адам сум и не можам да издржам а да не пробам од тие усни Bella
    – Adam gibiyim ve o dudakları denemeden dayanamıyorum Bella
    Моја Bella, Bella
    – Benim Bella’m, Bella

    Не, не, не, а, не, не, не
    – Hayır, hayır, hayır, uh, hayır, hayır, hayır, hayır
    Пак инат тера, ле-ле-ле
    – Sırt çantası Terra, le-le-le
    А не, не, не, а, не, не, не
    – Oh, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır
    За тебе пак ја правам се
    – Senin için her şeyi tekrar yapıyorum
    А ле-ле-ле, пукај у мене, рани ме
    – Ve Le-Le-Le, vur beni, yarala beni
    На тело траги од тебе
    – Senin vücut izlerin
    Моја Bella, Bella
    – Benim Bella’m, Bella
    Моја Bella си засекогаш
    – Sonsuza kadar Bella’m

    Дали, дали, дали сум јас таа што ти буди очај и страст
    – Seni umutsuzluğa ve tutkuya uyandıran ben miyim, ben miyim
    Нека чујат сите на глас дека ти си мојот спас
    – Herkes sesinden duysun ki sen benim kurtuluşumsun
    Паѓаат ѕвезди ноќва над нас
    – Yıldızlar üzerimize düşüyor
    Илјада желби, но еден план
    – Binlerce dilek, ama bir plan
    Ти да си мој засекогаш
    – Sonsuza dek benimsin

    Тоа, тоа, тоа што го правиш намерно
    – Bunu, bunu, bilerek yapıyorsun.
    Тоа, тоа, јас по тебе трагам упорно
    – Bu, bu, seni ısrarla arıyorum
    Тоа, тоа, тоа, пак ме лажеш искрено
    – Bu, bu, bu, yine bana dürüstçe yalan söylüyorsun
    Со тоа срце камено
    – O kalp taşıyla

    А слатка си кога си нервозна
    – Ve gergin olduğunda sevimlisin
    Во душа гнев и неволја
    – Öfke ve belada
    Се лути, бара утеха
    – Kızgın, teselli arıyor
    Те уби таа љубомора
    – O kıskançlığı öldürdün
    Ко Адам сум и не можам да издржам а да не пробам од тие усни Bella
    – Adam gibiyim ve o dudakları denemeden dayanamıyorum Bella
    Моја Bella, Bella
    – Benim Bella’m, Bella

    Не, не, не, а, не, не, не
    – Hayır, hayır, hayır, uh, hayır, hayır, hayır, hayır
    Пак инат тера, ле-ле-ле
    – Sırt çantası Terra, le-le-le
    А не, не, не, а, не, не, не
    – Oh, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır
    За тебе пак ја правам се
    – Senin için her şeyi tekrar yapıyorum
    А ле-ле-ле, пукај у мене, рани ме
    – Ve Le-Le-Le, vur beni, yarala beni
    На тело траги од тебе
    – Senin vücut izlerin
    Моја Bella, Bella
    – Benim Bella’m, Bella
    Моја Bella си засекогаш
    – Sonsuza kadar Bella’m

    Тоа, тоа, тоа што го правиш намерно
    – Bunu, bunu, bilerek yapıyorsun.
    Тоа, тоа, јас по тебе трагам упорно
    – Bu, bu, seni ısrarla arıyorum
    Тоа, тоа, тоа, пак ме лажеш искрено
    – Bu, bu, bu, yine bana dürüstçe yalan söylüyorsun
    Со тоа срце камено
    – O kalp taşıyla

    А слатка си кога си нервозна
    – Ve gergin olduğunda sevimlisin
    Во душа гнев и неволја
    – Öfke ve belada
    Се лути, бара утеха
    – Kızgın, teselli arıyor
    Те уби таа љубомора
    – O kıskançlığı öldürdün
    Ко Адам сум и не можам да издржам а да не пробам од тие усни Bella
    – Adam gibiyim ve o dudakları denemeden dayanamıyorum Bella
    Моја Bella, Bella
    – Benim Bella’m, Bella

    Не, не, не, а, не, не, не
    – Hayır, hayır, hayır, uh, hayır, hayır, hayır, hayır
    Пак инат тера, ле-ле-ле
    – Sırt çantası Terra, le-le-le
    А не, не, не, а, не, не, не
    – Oh, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır
    За тебе пак ја правам се
    – Senin için her şeyi tekrar yapıyorum
    А ле-ле-ле, пукај у мене, рани ме
    – Ve Le-Le-Le, vur beni, yarala beni
    На тело траги од тебе
    – Senin vücut izlerin
    Моја Bella, Bella
    – Benim Bella’m, Bella
    Моја Bella си засекогаш
    – Sonsuza kadar Bella’m
  • ASTN – Be So Cruel İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    ASTN – Be So Cruel İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Don’t treat me so cruel
    – Bana bu kadar acımasız davranma
    Yeah
    – Evet

    I got a new girl and she fine too
    – Yeni bir kızım var ve o da iyi
    And she spicy just the way I like my Thai food
    – Ve Tayland yemeğimi sevdiğim gibi baharatlı
    She so wavy like a typhoon
    – Tayfun gibi dalgalı
    For a minute, I forgot all about you
    – Bir dakikalığına seni unuttum.
    ‘Til I saw you out with your new dude
    – Seni yeni arkadaşınla görene kadar
    Thought I would be cool but it’s too soon
    – Havalı olacağımı düşündüm ama çok erken
    Lovin’ him like you used to do me
    – Onu bana yaptığın gibi sevmek

    I’m losing my cool
    – Soğukkanlılığımı kaybediyorum.
    That’s supposed to be me touching you
    – Sana dokunan benim olmam gerekiyordu.
    You done went and broke the fucking rules
    – Gittin ve kuralları çiğnedin.
    And I know I messed it up
    – Ve her şeyi mahvettiğimi biliyorum
    Doesn’t mean you have to treat me so cruel
    – Bana bu kadar acımasız davranman gerektiği anlamına gelmez.
    Don’t treat me so cruel
    – Bana bu kadar acımasız davranma

    Never thought I’d be the jealous type dude
    – Kıskanç tip bir ahbap olacağımı hiç düşünmemiştim.
    ‘Til you went and put somebody else in my shoes
    – Sen gidip benim yerime başkasını koyana kadar
    You think you’re happy? Oh baby, that’s cute
    – Mutlu olduğunu mu sanıyorsun? Oh bebeğim, bu çok tatlı
    But you ain’t even introduce your friends to him (No, oh)
    – Ama arkadaşlarını onunla tanıştırmıyorsun bile (Hayır, oh)
    And I talked to your girlfriend Nikki
    – Ve kız arkadaşın Nikki ile konuştum.
    She says that you’re moving too quickly (Ooh, no)
    – Çok hızlı hareket ettiğini söylüyor (Ooh, hayır)
    All over him like you’re over me
    – Sanki sen benim üzerimdeymişsin gibi onun her yerinde

    I’m losing my cool (Losing my cool)
    – Soğukkanlılığımı kaybediyorum (Soğukkanlılığımı kaybediyorum)
    That’s supposed to be me touching you (Touching on you)
    – Sana dokunan benim olmam gerekiyordu (Sana dokunmak)
    You done went and broke the fucking rules
    – Gittin ve kuralları çiğnedin.
    And I know I messed it up (And I know I messed it up)
    – Ve her şeyi mahvettiğimi biliyorum (Ve her şeyi mahvettiğimi biliyorum)
    Doesn’t mean you have to treat me so cruel
    – Bana bu kadar acımasız davranman gerektiği anlamına gelmez.

    Oh baby, you (Ooh, no, woah-woah)
    – Oh bebeğim, sen (Ooh, hayır, woah-woah)
    How you got me out here feelin’ used? (Feelin’ used, oh, no)
    – Beni buraya nasıl alıştırdın? (Kullanılmış hissediyorum, oh, hayır)
    Don’t show him those things that I taught you
    – Sana öğrettiğim şeyleri ona gösterme.
    (Don’t show, don’t show him, girl)
    – (Gösterme, ona gösterme kızım)
    And I hope this breaks your love
    – Ve umarım bu senin aşkını kırar
    I’m not crazy but I might be for you
    – Deli değilim ama senin için olabilirim
    Don’t treat me so cruel
    – Bana bu kadar acımasız davranma

    So cruel
    – Çok acımasız
    (Don’t treat me so cruel) Don’t treat me so cruel
    – (Bana bu kadar acımasız davranma) Bana bu kadar acımasız davranma
    So cruel
    – Çok acımasız
    (Don’t treat me so cruel) Don’t treat me so cruel
    – (Bana bu kadar acımasız davranma) Bana bu kadar acımasız davranma
    So cruel
    – Çok acımasız
    (Don’t treat me so cruel) Don’t treat me so cruel
    – (Bana bu kadar acımasız davranma) Bana bu kadar acımasız davranma
    So cruel
    – Çok acımasız
    Don’t treat me so cruel
    – Bana bu kadar acımasız davranma
  • Jung Joonil – The First Snow (Instrumental) Korece Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Jung Joonil – The First Snow (Instrumental) Korece Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    내 마음을 한번만 만져줘요
    – Sadece bir kez kalbime dokun.
    온종일 이렇게 서늘해요
    – Bütün gün çok havalı.

    겨울 보다 차가운 하늘
    – Kıştan daha soğuk gökyüzü
    그아래 내가 서 있으니
    – Onun altında duruyorum.
    눈물도 얼어버릴듯 해
    – Sanki gözyaşlarım donuyor.

    조용히 한번만 불러줘요
    – Bana bir kez sessiz de.
    수없이 말하던 내 이름을
    – Adımı defalarca söyledim.
    영원을 거슬러 하루를 아니
    – Sonsuzluğa bir gün bile geri dönmedi
    일분을 보게 돼도
    – Bir dakika görebilirsin.

    그럴수 있다면 견뎌낼게
    – Eğer yapabilirsem, buna katlanacağım.

    그 기다림 끝에
    – Bu bekleyişin sonunda
    그대가 서있어주길
    – Ayağa kalkın.

    내겐 그림같았던 그대와 기억
    – Seni benim için bir resim olarak hatırlıyorum.
    아주 오래 기다렸던 선물같은 하루
    – Çok uzun zamandır beklenen bir hediye günü

    긴 시간을 건너서 네게 닿을께
    – Uzun bir yoldan geçip sana ulaşacağım.
    내 마음에 첫눈이던 그대
    – Kalbimdeki ilk görüş sendin.

    넌 언제나 내겐 아득하다
    – Bana karşı her zaman iyisin.

    그대와의 시간 그 하루가
    – O gün seninle vakit
    내겐 왜 이렇게 아픈가요
    – Benim için neden bu kadar acı verici?

    너의 옆에 내가 서 있고
    – Yanında duruyorum.
    서로 웃을수 있는 하루
    – Birbirinize gülebileceğiniz bir gün
    그릴수 없어서 눈물나죠
    – Çizemiyorum, bu yüzden gözyaşları içindeyim.

    이게 꿈이라면
    – Eğer bu bir rüyaysa
    내마음을 전해줄텐데
    – Sana kalbimi vereceğim.

    내겐 그림같았던 그대와 기억
    – Seni benim için bir resim olarak hatırlıyorum.
    아주오래 기다렸던 선물같은 하루
    – Uzun zamandır beklediğim bir hediye günü.

    긴 시간을 건너서 네게 닿을게
    – Uzun bir yoldan geçip sana ulaşacağım.
    내 마음에 첫 눈 이던 그대
    – Kalbimdeki ilk göz sendin

    함께 울고 많이 웃던 우리
    – Birlikte çok ağladık ve güldük
    아름답고 찬란하게 빛나던 시간
    – Güzel, parlak zaman

    되돌린다
    – Yeniden dönmek

    내겐 하루 같았던 너와의 기억
    – Seninle benim için bir gün gibi olan anılar
    가슴뛰게 아름다웠던 너와의 시간
    – Seninle geçirdiğim zaman güzeldi.
    그대 입술에 이젠 인사를 하죠
    – Şimdi dudaklarına merhaba diyorum.
    그대 눈에 그대의 숨결에
    – Gözlerinde ve nefesinde
    부서지게 그대를 안는다
    – Kırılman için seni tutuyorum.

    조용히 한번만 들어봐요
    – Beni sessizce dinle.
    나직이 울리는 내 마음을
    – Kalbim çalıyor
  • Onestar – Get Ready To Leave Korece Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Onestar – Get Ready To Leave Korece Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    너랑 입으려 고른 옷 오늘 받아봤어
    – Bugün seninle giymeyi seçtiğim kıyafetleri aldım.
    오래 걸려서 잊고 있었는데
    – Unutmam uzun zaman aldı.
    곧 있을 너의 생일에 예약해놨던
    – Yaklaşan doğum günün için ayırttım.
    커플링마저 취소를 했어
    – Bağlantıyı iptal ettim.
    우리 헤어지는 게 이젠 혼자라는 게
    – Ayrılmamızla ilgili olan şey şu an yalnız olmamız.
    아직 실감이 안 나는데 난 어떡할까
    – Henüz hissetmiyorum ama ne yapacağım?
    너를 떠나보낼 준비해 둘걸 그랬어
    – Gitmene izin vermeye hazır olacağımı söyledim.
    나랑 있으면 어떤 불편도 괜찮은 줄만 알았어
    – Eğer benimle olsaydın, herhangi bir rahatsızlığın olacağını düşünmüştüm.
    다급히 네 맘을 붙잡으려 해도
    – Aklını aceleyle ele geçirmeye çalışsan bile.
    이미 마음 정해버린
    – Kararımı çoktan verdim.
    너의 대답에 아무 말 못 하던
    – Cevabına bir şey söylemedim.
    끝까지 바보 같던 내가 싫어
    – Sonuna kadar aptal olmaktan nefret ediyorum.
    멍하니 있다가도 전화벨이 울리면
    – Sersemlemiş olsan bile telefon çalar.
    네 목소리가 들릴 것 같아 어떡할까
    – Sanırım sesini duyabiliyorum. Ne yaparım?
    너를 떠나보낼 준비해 둘걸 그랬어
    – Gitmene izin vermeye hazır olacağımı söyledim.
    나랑 있으면 어떤 불편도 괜찮은 줄만 알았어
    – Eğer benimle olsaydın, herhangi bir rahatsızlığın olacağını düşünmüştüm.
    다급히 네 맘을 붙잡으려 해도
    – Aklını aceleyle ele geçirmeye çalışsan bile.
    이미 마음 정해버린
    – Kararımı çoktan verdim.
    너의 대답에 아무 말 못 하던
    – Cevabına bir şey söylemedim.
    끝까지 바보 같던 내가 싫어
    – Sonuna kadar aptal olmaktan nefret ediyorum.
    날 보기 싫겠지만
    – Beni görmek istemiyorsun.
    어떻게든 널 붙잡고 싶은데
    – Seni bir şekilde yakalamak istiyorum.
    널 되돌릴 방법이 없어
    – Seni geri getirmenin bir yolu yok.
    네가 없는 나의 하루는
    – Sensiz günüm
    아무것도 잡히지가 않아
    – Hiçbir şey yakalanamaz.
    다 미안해 보고 싶어
    – Üzgünüm. Hepinizi görmek istiyorum.
    사랑한다는 말 많이 해줄 걸 그랬어
    – Seni çok sevdiğimi söyleyeceğimi söyledim.
    사랑받으면 예뻐진다는데 나 땜에 많이 야위었어
    – Sevildiğimde çok daha zayıftım, ama sevildiğimde güzeldim.
    마지막 가는 길 데려다준대도
    – Seni son yola götürecek.
    괜히 맘 약해진다며
    – Zayıf olduğunu söyledi.
    뒤도 안 보고 서둘러 떠나던
    – Arkama bakmadım ve aceleyle ayrıldım.
    너의 맘은 그동안 어땠을까
    – Bunca yıldır nasılsın?
  • CRAVITY – Breathing Korece Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    CRAVITY – Breathing Korece Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    여전히 남아있어
    – Hala orada.
    모든 걸 마셔버리고 한숨에 다 뱉어내도
    – Her şeyi içebilir, içini çekerek tükürebilirsin.
    어딘가 툭 걸려서 너만 빼고 다 빠져나와
    – Bir yerlerde mahsur kaldım ve senin dışında bu işin dışındayım.
    조용히 눈을 감아 나지막이 널 불러
    – Gözlerini sessizce kapat ve seni ara.

    내 머릿속을 한번 돌아 등을 타고 내려가
    – Kafama geri dön ve sırtımdan aşağı in.
    마음을 다시 한번 담아 입술 끝으로 넘쳐와
    – Bir kez daha kalbini al ve dudaklarını taş.

    이 숨에 너를 담아서 한번에 전부 내뱉어
    – Seni bu nefese tıktım ve hepsini birden tükürdüm.
    보이지 않는 곳으로 흩어진 너를 모아서
    – Seni görünmeyene dağılmış olarak topla.
    다시 들이마셔, 너의 기억이 들어와
    – Tekrar nefes al, hafızan içeri giriyor.
    손끝까지 퍼져 너란 숨은, 사라지지 않아 내 한숨은
    – Parmak uçlarına kadar uzan, gidemezsin, iç çekimlerim geçmez.

    뱉어낼게, 전부 비워낼게
    – Tüküreceğim, hepsini boşaltacağım.
    Yeah, yeah
    – Evet, evet

    들리나요 somebody help me 암흑 속 빛을 잃어
    – Karanlıkta ışığı kaybetmeme yardım eden birini duyuyor musun
    슬픔이 몰려와 중심은 무너져 한숨은 길어져 why
    – Keder geliyor, merkez düşüyor ve iç çekişler uzuyor neden
    오늘 밤은 sad night 네가 없는 bad night
    – Bu gece hüzünlü gece sensiz kötü gece
    파도 치듯 흔들리네 I’m a trouble 바람결에 보낼게
    – Başım belada. Seni rüzgara göndereceğim.

    이 비가 너로 온다면 또 젖어버리겠지
    – Bu yağmur sana gelirse, tekrar ıslanır.
    네가 내게 비로 온다면 피할 수는 없겠지
    – Yağmurda bana gelirsen, bundan kaçamazsın.
    내 머릿속을 한번 돌아, 등을 타고 내려가
    – Kafama geri dön, sırtıma yaslan ve aşağı in.
    마음을 다시 한번 담아, 입술 끝으로 넘쳐와 (Yeh)
    – Dudaklarının uçlarıyla dolup taşan kalbini bir kez daha koy (Yeh)

    이 숨에 너를 담아서 한번에 전부 내뱉어
    – Seni bu nefese tıktım ve hepsini birden tükürdüm.
    보이지 않는 곳으로 흩어진 너를 모아서
    – Seni görünmeyene dağılmış olarak topla.
    다시 들이마셔, 너의 기억이 들어와
    – Tekrar nefes al, hafızan içeri giriyor.
    손끝까지 퍼져 너란 숨은, 사라지지 않아 내 한숨은
    – Parmak uçlarına kadar uzan, gidemezsin, iç çekimlerim geçmez.

    이제 나는 어디로 혼자 너무 겁이 나
    – Şimdi yalnız olduğum yerden çok korkuyorum
    보이지 않는 터널의 끝 trauma, I’m alone
    – Görünmez tünel travmasının sonu, yalnızım
    네 온기를 이제 느낄 수가 없는데
    – Artık sıcaklığını hissedemiyorum.
    거친 호흡만이 수평선 번져가네요 yeah
    – Ufukta sadece sert nefes yanıyor. Evet.

    여전히 여기에 네가 있어
    – Hala buradasın.
    여전히 네 곁엔 내가 없어
    – Hala seninle değilim.
    아직도 내 맘은 널 부르고 있어
    – Hala seni arıyorum.

    단숨에 너를 담아서 한번에 전부 내뱉어
    – Seni tek bir nefese tıkayıp hepsini birden tüküreceğim.
    보이지 않는 곳으로 흩어진 너를 모아서
    – Seni görünmeyene dağılmış olarak topla.
    다시 들이마셔, 너의 기억이 들어와
    – Tekrar nefes al, hafızan içeri giriyor.
    손끝까지 퍼져 너란 숨은, 사라지지 않아 내 한숨은
    – Parmak uçlarına kadar uzan, gidemezsin, iç çekimlerim geçmez.

    Yeah, yeah
    – Evet, evet
    뱉어낼게, 전부 비워낼게
    – Tüküreceğim, hepsini boşaltacağım.
  • ASTN – You’re Almost There İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    ASTN – You’re Almost There İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    I’ll admit that I still think about us
    – Hala bizi düşündüğümü itiraf edeceğim.
    But not the way you hoping that I do
    – Ama senin umduğun gibi değil.
    I don’t want to give you all that power
    – Sana o kadar güç vermek istemiyorum
    But talking over this is overdo, alright
    – Ama bunun üzerine konuşmak aşırıya kaçmak, tamam mı

    I’m not saying we should be together
    – Birlikte olmamız gerektiğini söylemiyorum.
    I just got a different point of view
    – Sadece farklı bir bakış açım var
    These couple months been feeling like forever
    – Bu birkaç ay sonsuza kadar hissediyordu
    But we both needed time to call a truce
    – Ama ikimizin de ateşkes ilan etmek için zamana ihtiyacı vardı.

    (Ah-aah)
    – (Ah-aah)
    I’ve spent all of this time thinking I’m right
    – Bunca zamanı haklı olduğumu düşünerek geçirdim.
    (Ah-aah)
    – (Ah-aah)
    I’ve been playing it back in my mind like
    – Sanki aklımda oynuyordum.

    Wasn’t you, wasn’t me, I’m sorry
    – Sen değil miydin, ben değil miydim, üzgünüm
    What’s the use, tryna see what are we
    – Ne faydası var, ne olduğumuzu görmeye çalış
    Giving up, it’s only that much harder
    – Vazgeçmek, sadece bu kadar zor
    When you’re almost there
    – Neredeyse oradayken

    You and I called it love then started to
    – Sen ve ben buna aşk dedik sonra başladı
    Realize it’d be so much smarter to
    – Bunu yapmanın çok daha akıllıca olacağını fark et
    Give it up but it’s so much harder
    – Vazgeç ama çok daha zor
    When you’re almost there
    – Neredeyse oradayken

    I don’t hate you I just want you to be happy
    – Senden nefret etmiyorum sadece mutlu olmanı istiyorum
    And if happy means that you got someone new
    – Ve eğer mutluysan, yeni birine sahip olduğun anlamına gelir
    No, I’m not holding on I wouldn’t do that
    – Hayır, dayanmıyorum Bunu yapmazdım.
    And it’s easier for me to tell the truth (okay)
    – Ve gerçeği söylemek benim için daha kolay (tamam)

    I think that you look real good together
    – Bence birlikte çok iyi görünüyorsun.
    Even if it was a little soon, oh
    – Biraz erken olsa bile, oh
    A couple months you’re calling it forever
    – Bir kaç ay sonsuza dek arayacaksın
    But looking back we rushed that shit too, no, oh
    – Ama geriye dönüp baktığımızda o boku da aceleye getirdik, hayır, oh

    Wasn’t you, wasn’t me, I’m sorry
    – Sen değil miydin, ben değil miydim, üzgünüm
    What’s the use, tryna see what are we
    – Ne faydası var, ne olduğumuzu görmeye çalış
    Giving up, it’s only that much harder
    – Vazgeçmek, sadece bu kadar zor
    When you’re almost there
    – Neredeyse oradayken

    You and I called it love then started to
    – Sen ve ben buna aşk dedik sonra başladı
    Realize it’d be so much smarter to
    – Bunu yapmanın çok daha akıllıca olacağını fark et
    Give it up but it’s so much harder
    – Vazgeç ama çok daha zor
    When you’re almost there
    – Neredeyse oradayken

    When you’re almost there
    – Neredeyse oradayken

    (Ah-aah)
    – (Ah-aah)
    I’ve spent all of this time thinking I’m right
    – Bunca zamanı haklı olduğumu düşünerek geçirdim.
    (Ah-aah)
    – (Ah-aah)
    I’ve been playing it back in my mind like
    – Sanki aklımda oynuyordum.

    Wasn’t you, wasn’t me, I’m sorry (I’m sorry)
    – Sen değil miydin, ben değil miydim, üzgünüm (üzgünüm)
    What’s the use, tryna see what are we
    – Ne faydası var, ne olduğumuzu görmeye çalış
    Giving up, it’s only that much harder
    – Vazgeçmek, sadece bu kadar zor
    When you’re almost there
    – Neredeyse oradayken

    You and I called it love then started to
    – Sen ve ben buna aşk dedik sonra başladı
    Realize it’d be so much smarter to
    – Bunu yapmanın çok daha akıllıca olacağını fark et
    Give it up but it’s so much harder
    – Vazgeç ama çok daha zor
    When you’re almost there
    – Neredeyse oradayken

    When you’re almost there
    – Neredeyse oradayken
    Told when you’re almost there
    – Neredeyse oradayken söylendi
  • Saudi – Make You Proud İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Saudi – Make You Proud İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    I know
    – Biliyorum
    For real
    – Gerçekten
    I’ve got some things that make me ashamed of myself
    – Kendimden utanmamı sağlayan bazı şeylerim var.
    I’ve seen some things that desensitize me to death
    – Beni ölüme karşı duyarsızlaştıran bazı şeyler gördüm
    Where I’m from what doesn’t kill you traumatise you to death
    – Nereliyim seni öldürmeyen şey seni ölümüne travmatize ediyor
    Me and my bro, made for my momma trust so hard to prevail
    – Ben ve kardeşim, annemin güvenini kazanmak için çok zorlandık
    Shit, all of my life all I wanted was to get paid
    – Kahretsin, tüm hayatım boyunca tek istediğim para almaktı.
    Broke into my uncle’s safe, broke my momma’s heart on the way
    – Amcamın kasasına girdi, yolda annemin kalbini kırdı
    Soloko wang’zala mina I’ve always been nothing but a disgrace
    – Soloko wang’zala mina Ben her zaman bir utançtan başka bir şey olmadım
    The day you said you wished I’d die, something inside me changed
    – Ölmeyi dilediğini söylediğin gün içimde bir şeyler değişti.
    And like it can never ever cadabra my pain away
    – Ve sanki asla acımı dindiremeyecekmiş gibi
    But, you gave me life and it’s something I can’t repay
    – Ama bana hayat verdin ve bu karşılığını ödeyemeyeceğim bir şey
    First time in my life I’m not ready to pass away
    – Hayatımda ilk kez ölmeye hazır değilim
    Pray to God I make you proud of me before you pass
    – Tanrı’ya dua et, geçmeden önce seni benimle gururlandırıyorum

    When you wake up and you don’t find me by your side
    – Uyandığında ve beni yanında bulamadığında
    Don’t you ever shed a tear don’t you cry
    – Hiç gözyaşı dökmez misin ağlamaz mısın
    Elke daag I’m on the grind
    – Elke daag Ben eziyetteyim
    And you the reason why ngingenza nomayini just to see you smile
    – Ve sen ngingenza nomayini’nin sadece seni gülümserken görmesinin nedeni sensin
    So everytime umung’khumbula’ ungkhumbula mina
    – Yani her seferinde umung’khumbula’ ungkhumbula mina
    Umung’khumbula mina don’t you cry
    – Umung’khumbula mina ağlama
    Umung’khumbula ung’khumbula mina, I just wanna make you proud
    – Umung’khumbula ung’khumbula mina, sadece seni gururlandırmak istiyorum

    When I said fuck with school, YouGogo told me chase my dreams
    – Okulun canı cehenneme dediğimde, YouGogo bana hayallerimin peşinden gitmemi söyledi.
    When the devil had his way, and I thought God won’t intervene
    – Şeytan kendi yolunu bulduğunda ve Tanrı’nın müdahale etmeyeceğini düşündüğümde
    She’s the one that God sent for me, ingilosi for me
    – Tanrı’nın benim için gönderdiği o, benim için ıngilosi
    And she was a nurse, but never tripped that I drink lean
    – Ve o bir hemşireydi, ama yalın içtiğim için asla tökezlemedi
    The only one that understands, you’re the only one that really understands
    – Anlayan tek kişi, gerçekten anlayan tek kişi sensin
    And I just wanna hold your hands
    – Ve sadece ellerini tutmak istiyorum
    I pray I spoil you before heaven takes you back
    – Cennet seni geri almadan önce seni şımartmam için dua ediyorum
    Ungakhali when I’m gone
    – Ben gittiğimde Ungakhali

    When you wake up and you don’t find me by your side
    – Uyandığında ve beni yanında bulamadığında
    Don’t you ever shed a tear don’t you cry
    – Hiç gözyaşı dökmez misin ağlamaz mısın
    Elke daag I’m on the grind
    – Elke daag Ben eziyetteyim
    And you the reason why ngingenza nomayini just to see you smile
    – Ve sen ngingenza nomayini’nin sadece seni gülümserken görmesinin nedeni sensin
    So everytime umung’khumbula’ ungkhumbula mina
    – Yani her seferinde umung’khumbula’ ungkhumbula mina
    Umung’khumbula mina don’t you cry
    – Umung’khumbula mina ağlama
    Umung’khumbula ung’khumbula mina, I just wanna make you proud
    – Umung’khumbula ung’khumbula mina, sadece seni gururlandırmak istiyorum

    Ngyabonga ukuthi you gave me all these beautiful women in my life
    – Ngyabonga ukuthi bana hayatımdaki tüm bu güzel kadınları verdin
    Ngibong’ umusa wakho, ngibonga uthando lwakho
    – Umusa wakho, umusa uthando lwakho, umusa lwakho, umusa lwakho, umusa lwakho, umusa lwakho
    Noma ‘ngali-deservi
    – Noma ‘ngali-deservi’nin
    Baba wami I’m grateful, noma ngikhule ngingakwazi baba wami
    – Baba wami minnettarım, noma ngikhule ngingakwazi baba wami
    Gave me a sister noGogo noMama wami
    – Bana bir kız kardeş verdi noGogo noMama wami
    Baba wami I’m grateful
    – Baba wami minnettarım

    When you wake up and you don’t find me by your side
    – Uyandığında ve beni yanında bulamadığında
    Don’t you ever shed a tear don’t you cry
    – Hiç gözyaşı dökmez misin ağlamaz mısın
    Elke daag I’m on the grind
    – Elke daag Ben eziyetteyim
    And you the reason why ngingenza nomayini just to see you smile
    – Ve sen ngingenza nomayini’nin sadece seni gülümserken görmesinin nedeni sensin
    So everytime umung’khumbula’ ungkhumbula mina
    – Yani her seferinde umung’khumbula’ ungkhumbula mina
    Umung’khumbula mina don’t you cry
    – Umung’khumbula mina ağlama
    Umung’khumbula ung’khumbula mina, I just wanna make you proud
    – Umung’khumbula ung’khumbula mina, sadece seni gururlandırmak istiyorum
    I hope you’re proud
    – Umarım gurur duyuyorsundur.
  • Ojos – Mystère (Misterio) Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Ojos – Mystère (Misterio) Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    T’as dit que j’étais fraîche, ouais
    – Taze olduğumu söylemiştin, evet
    Qu’est-ce que tu sais, toi, de ma température?
    – Ateşim hakkında ne biliyorsun?
    Tu t’prends pour un poète, ouais
    – Kendini şair sanıyorsun, evet
    Qu’est-c-t’y connais, toi, à la littérature?
    – Edebiyat hakkında ne biliyorsun?
    Un lugar, una fecha
    – Un lugar, una fecha
    J’suis désolée bébé, c’est pas mes habitudes
    – Üzgünüm bebeğim, bu benim alışkanlıklarım değil
    T’as voulu que j’me batte, ouais
    – Dövüşmemi istedin, evet
    Tu vois, j’ai gagné, j’t’aurai à l’usure
    – Gördün mü, kazandım, seni giyeceğim

    Tu penses que tu m’excites, ouais
    – Beni azdırdığını sanıyorsun, evet
    Que dès que je te vois, je retire ma ceinture
    – Seni görür görmez kemerimi çıkaracağım.
    Oh mais tu viendrais trop vite, ouais
    – Oh ama çok hızlı gelirdin, evet
    Tu penses que tu mérites dе m’donner des courbatures
    – Bana acı ve ıstırap vermeyi hak ettiğini düşünüyor musun
    Miramе a los ojos
    – Mirame a los ojos
    Baby, no llores, baby, no digas nada si tu camino es solo
    – Bebeğim, hayır llores, bebeğim, hayır digas nada eğer camino yalnızsan
    Au moins tu sauras ce que tu as fait de mal
    – En azından neyi yanlış yaptığını bileceksin.

    Je ne t’aime plus
    – Artık seni sevmiyorum.
    Je ne t’aime plus
    – Artık seni sevmiyorum.
    Je ne t’aime plus
    – Artık seni sevmiyorum.
    Je ne t’aime plus
    – Artık seni sevmiyorum.

    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio

    Crois pas qu’tu m’donnes la fièvre, non
    – Bana ateş düşürdüğünü sanma, hayır.
    T’éduquer ça m’donne de la température
    – Seni eğitmek bana sıcaklığı veriyor
    Le di de comer al perro y saque la basura
    – Al perro y saque la basura’nın

    C’est c’que tu veux entendre, ouais
    – Duymak istediğin bu, evet
    Bébé tu t’es trompé, c’est pas dans ma nature
    – Bebeğim bir hata yaptın, bu benim doğamda yok
    Je ne suis pas à vendre, non
    – Satılık değilim, hayır
    J’ai pas l’coeur au débat, tu vois pas qu’j’me fais la malle là?
    – Tartışmaya alışkın değilim, şu anda kendimle dalga geçtiğimi görmüyor musun?

    Je ne t’aime plus
    – Artık seni sevmiyorum.
    Je ne t’aime plus
    – Artık seni sevmiyorum.
    Je ne t’aime plus
    – Artık seni sevmiyorum.
    Je ne t’aime plus
    – Artık seni sevmiyorum.

    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio

    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio

    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio

    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio

    Misterio, misterio, misterio es un misterio
    – Misterio, misterio, misterio bir misterio
  • Zola – Amber Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Zola – Amber Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Kore!
    – Kore!
    A.M, A.M, A.M, A.M.B.E.R
    – A.M, A.M, A.M, A.M.B.E.R
    (A-A)
    – (A-A)
    A.M.B.E.R
    – A.M.B.E.R
    (AWA the mafia, my nigga)
    – (Mafya, zencim)

    J’suis la légende sous sa photo (Instagram)
    – Fotoğrafının altındaki başlığı takip ediyorum (İnstagram)
    J’sais qu’tu m’veux juste pour toi (toi), Amber, dis-moi pourquoi
    – Beni sadece senin için istediğini biliyorum, Amber, nedenini söyle
    Devant vous, c’est ma poto (oh, c’est ma go)
    – Önünüzde, bu benim poto’m (oh, benim go’m)
    J’l’emmène graille où l’boss me tutoie (oh) mais sur TikTok, elle tue l’temps
    – Patronun bana ders verdiği kasesini alıyorum (oh) ama tiktok’ta zamanı öldürüyor

    J’préfère voir mes habits plein d’sang (wow, wow) qu’mes amis plein d’sang (wow, wow)
    – Kıyafetlerimi kan dolu görmeyi tercih ederim (vay, vay) arkadaşlarımın kan dolu olmasını tercih ederim (vay, vay)
    T’as mis ta babe sur le té-c’, té-c’ (wow, té-c’) et tous tes tales au centre (wow, wow)
    – Bebeğini tee-c ‘, tee-c’ (vay, tee-c’) ve tüm masallarını merkeze koydun (vay, vay)
    Moi, j’l’appelle “Amber” (wow) mais son blase, c’est “Ambre” (wow, wow)
    – Ona “Kehribar” diyorum (vay) ama adı “Kehribar” (vay, vay)
    J’voulais m’la ken depuis l’collège (wow) mais j’étais trop un cancre (wow, wow)
    – Üniversiteden beri almak istedim (vay) ama çok fazla pisliktim (vay, vay)

    Si tu m’aimes pas, mets nos gosses dans un mouchoir, si tu me loves, c’est la même (bitch)
    – Eğer beni sevmiyorsan, çocuklarımızı bir mendile koy, eğer beni seviyorsan, aynı (kaltak)
    J’fume la zaza et je tombe dans un trou noir, rebelotte, redonne-moi la même (la zaza)
    – Zazayı içiyorum ve bir kara deliğe düşüyorum, isyan ediyorum, bana aynısını geri ver (zaza)
    J’te parle à toi, qu’est-ce qu’y a? (han-han) Tout ça sans une caisse claire (han)
    – Seninle konuşuyorum, sorun ne? (han-han) Bütün bunlar trampetsiz (han)
    J’déboule dans une caisse sombre, qu’est-ce qu’y a? J’lance si y a mon pé-
    – Karanlık bir sandığa düşüyorum, sorun ne? Beden eğitimi dersim var mı bir bakayım.-

    Aucune émotion, trop d’chagrin, j’saigne (j’saigne)
    – Duygu yok, çok fazla keder, kanıyorum (kanıyorum)
    J’cache mes émotions, c’est vu comme faiblesse chez nous (émotions)
    – Duygularımı saklıyorum, içimizde zayıflık olarak görülüyor (duygular)
    J’ai une babe, c’est une bombe, j’suis un taliban (taliban)
    – Bir bebeğim var, bu bir bomba, ben bir taliban’ım (taliban)
    Une bad bombe, j’suis un taliban
    – Kötü bir bomba, ben bir Taliban’ım

    J’préfère voir mes habits plein d’sang (wow, wow) qu’mes amis plein d’sang (wow, wow)
    – Kıyafetlerimi kan dolu görmeyi tercih ederim (vay, vay) arkadaşlarımın kan dolu olmasını tercih ederim (vay, vay)
    T’as mis ta babe sur le té-c’, té-c’ (wow, té-c’) et tous tes tales au centre (wow, wow)
    – Bebeğini tee-c ‘, tee-c’ (vay, tee-c’) ve tüm masallarını merkeze koydun (vay, vay)
    Moi, j’l’appelle “Amber” (wow) mais son blase, c’est “Ambre” (wow, wow)
    – Ona “Kehribar” diyorum (vay) ama adı “Kehribar” (vay, vay)
    J’voulais m’la ken depuis l’collège (wow) mais j’étais trop un cancre (wow, wow)
    – Üniversiteden beri almak istedim (vay) ama çok fazla pisliktim (vay, vay)

    Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    – Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    – Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    – Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    Am-ber, Amber, Amber, Amber (oh-oh)
    – Am-ber, Kehribar, Kehribar, Kehribar (oh-oh)

    Regarde-moi dans les yeux, jure-moi qu’t’en connais un qui fait ça (bien)
    – Gözlerimin içine bak, bunu yapan birini tanıdığına yemin et (iyi)
    Des meufs comme Amber, t’en trouves nul part, c’est elle qui t’tombe dessus
    – Amber gibi piliçler, onları hiçbir yerde bulamazsın, sana düşen o
    Toi, je n’sais pas mais tes hanches mentent pas (t’es bonne)
    – Sen, bilmiyorum ama kalçaların yalan söylemiyor (iyisin)
    J’t’appelle “Amber” ou “Ambre” ou bien “Mon cœur” ou je n’sais pas
    – Sana “Kehribar” veya “Kehribar” veya “Kalbim” diyorum ya da bilmiyorum

    Aucune émotion, trop d’chagrin, j’saigne (j’saigne)
    – Duygu yok, çok fazla keder, kanıyorum (kanıyorum)
    J’cache mes émotions, c’est vu comme faiblesse chez nous (émotions)
    – Duygularımı saklıyorum, içimizde zayıflık olarak görülüyor (duygular)
    J’ai une babe, c’est une bombe, j’suis un taliban (taliban)
    – Bir bebeğim var, bu bir bomba, ben bir taliban’ım (taliban)
    Une bad bombe, j’suis un taliban
    – Kötü bir bomba, ben bir Taliban’ım

    J’préfère voir mes habits plein d’sang (wow, wow) qu’mes amis plein d’sang (wow, wow)
    – Kıyafetlerimi kan dolu görmeyi tercih ederim (vay, vay) arkadaşlarımın kan dolu olmasını tercih ederim (vay, vay)
    T’as mis ta babe sur le té-c’, té-c’ (wow, té-c’) et tous tes tales au centre (wow, wow)
    – Bebeğini tee-c ‘, tee-c’ (vay, tee-c’) ve tüm masallarını merkeze koydun (vay, vay)
    Moi, j’l’appelle “Amber” (wow) mais son blase, c’est “Ambre” (wow, wow)
    – Ona “Kehribar” diyorum (vay) ama adı “Kehribar” (vay, vay)
    J’voulais m’la ken depuis l’collège (wow) mais j’étais trop un cancre (wow, wow)
    – Üniversiteden beri almak istedim (vay) ama çok fazla pisliktim (vay, vay)

    Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    – Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    – Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    – Amber, A.M.B.E.R (oh-oh)
    Amber, Amber, Amber, Amber (oh-oh)
    – Kehribar, Kehribar, Kehribar, Kehribar (oh-oh)

    J’pense c’est elle, pas besoin de chercher plus loin
    – Sanırım o, daha fazla bakmaya gerek yok
    J’ai mis du temps à la trouver dans tous ces humains
    – Tüm bu insanlarda onu bulmam biraz zaman aldı.
    J’dois t’appeler “Ambre” ou bien “Amber”? Moi, je n’sais pas
    – Sana “Amber” mi demeliyim yoksa “Amber” mi? Ben, bilmiyorum.
    J’ai peur d’être fauché, peur que quelque chose nous sépare
    – Kırılmaktan korkuyorum, bir şeylerin bizi ayıracağından korkuyorum
    Oh, oh, oh, oh
    – Oh, oh, oh, oh
    Vous êtes sur la messagerie de
    – Sen mesajlaşıyorsun
    Amber (oh…)
    – Amber (oh…)
    Amber (oh…)
    – Amber (oh…)
  • ALMA – I Forgive Me İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    ALMA – I Forgive Me İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    To all the people I’ve hurt
    – Yaraladığım tüm insanlara
    I let you down, let you down
    – Seni hayal kırıklığına uğrattım, hayal kırıklığına uğrattım
    I should’ve known better
    – Daha iyisini bilmeliydim.

    And to the people who hurt me
    – Ve bana zarar veren insanlara
    Let me down, let me down
    – Bırak beni, bırak beni
    Hopefully you have learned
    – Umarım öğrenmişsindir

    The world goes ’round, we pass it on
    – Dünya dönüyor, biz geçiyoruz
    All the, all the tears we didn’t cry
    – Ağlamadığımız tüm gözyaşları
    Same tears, same fears, I’m moving on
    – Aynı gözyaşları, aynı korkular, devam ediyorum

    I forgive me
    – Beni affediyorum
    Oh, what else can I do?
    – Başka ne yapabilirim ki?
    I forgive me
    – Beni affediyorum
    For ever hurting you
    – Seni incittiğim için
    I forgive me
    – Beni affediyorum
    You know you should forgive yourself too
    – Sen de kendini affetmen gerektiğini biliyorsun.
    Don’t ask me for forgiveness, ’cause I forgive me
    – Benden af dileme,çünkü beni affediyorum

    Why can’t I be like them?
    – Neden onlar gibi olamıyorum?
    Who gets away, commits the crime
    – Kim kaçar, suçu işler
    Without doing the time (doing the time)
    – Zamanı yapmadan (zamanı yapmadan)

    I still think about you
    – Hala seni düşünüyorum
    And what I did, how you felt
    – Ve ne yaptım, nasıl hissettin
    I wasn’t feeling that well, whoa-oh-oh
    – O kadar iyi hissetmiyordum, vay-oh-oh

    The world goes ’round, we pass it on
    – Dünya dönüyor, biz geçiyoruz
    All the, all the tears we didn’t cry
    – Ağlamadığımız tüm gözyaşları
    Same tears, same fears, I’m moving on
    – Aynı gözyaşları, aynı korkular, devam ediyorum

    I forgive me
    – Beni affediyorum
    Oh, what else can I do?
    – Başka ne yapabilirim ki?
    I forgive me
    – Beni affediyorum
    For ever hurting you
    – Seni incittiğim için
    I forgive me
    – Beni affediyorum
    You know you should forgive yourself too
    – Sen de kendini affetmen gerektiğini biliyorsun.
    Don’t ask me for forgiveness, ’cause I forgive me
    – Benden af dileme,çünkü beni affediyorum

    I forgive me
    – Beni affediyorum
    I’m free to make mistakes
    – Hata yapmakta özgürüm
    I forgive me
    – Beni affediyorum
    I’m no longer afraid
    – Artık korkmuyorum.
    I forgive me
    – Beni affediyorum
    I know the bad decisions I’ve made
    – Verdiğim kötü kararları biliyorum.
    I’m not asking for forgiveness, ’cause I forgive me
    – Affetmek istemiyorum,çünkü beni affediyorum

    Not asking for forgiveness
    – Af dilememek
    Not asking for forgiveness
    – Af dilememek
    Not asking for forgiveness, no no
    – Af dilememek, hayır hayır

    Not asking for forgiveness
    – Af dilememek
    Not asking for forgiveness
    – Af dilememek
    Not asking for forgiveness, no no
    – Af dilememek, hayır hayır
  • Malika – Mekhasmak Arapça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Malika – Mekhasmak Arapça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    انت لو كان عندك دم
    – Eğer kanın olsaydı
    انت لو بتحس ياعم
    – Kendini çok iyi hissediyorsun amca.
    هتعرف ايه اللى مزعلنى
    – Beni neyin rahatsız ettiğini biliyor musun
    م انت لو كنت بتهتم
    – Umursasaydın ne yapardın
    وماليه عنيك كنت هتتلم
    – Peki ya sen öğreniyordum
    ده انت لو كنت بتفهم
    – Bu sensin, eğer anlıyorsan
    متزعلنييش وتدلعنى
    – Akıllı ol ve bana izin ver

    مخصماك
    – Rakibiniz
    وابعد عنى انا مش طيقاك
    – Ve benden uzak dur, ben senin gibi değilim
    سيبنى مش عايزه ابقا معاك
    – İnşa edecek, seninle kalmak istemiyorum.
    متورينيش وشك تانى
    – Olgunlaşmak ve yine benim hakkımda
    مخصماك
    – Rakibiniz
    مجنون بجد انا مش فهماك
    – Delice zor seni anlamıyorum
    مش عايزه عينى تكون شيفاك
    – Gözlerimin senin üzerinde olmasını istemiyorum.
    ولا اسمع صوتك ف ودانى
    – Ve sesini duymuyorum Danny.

    عينك رايحه ورا اى بنت
    – Gözünüz dinleniyor ve bir kızın ne olduğunu görün
    وانا مش شاكه ده انا اتاكدت
    – Ve bundan şüphem yok, eminim
    وبتشتكى لو جيت نكدت
    – Lou Gehrig şikayet etti
    والناس تقول غلبان ياحرام
    – Ve insanlar, ‘olmaz’ diyorlar.’
    شكلك عاوز علاقتنا تبوظ
    – İlişkimizin bitmesini istiyor gibisin.
    وبتشتكى من لوى البوز
    – Ve içki bükümünden şikayet etti
    مش هتصالح غير وقت م اعوز
    – İhtiyacım olan zamandan başka bir uzlaşma olmayacak
    متجيش تجر معايه كلام
    – Hevesli bir konuşmacı
    مخصماك
    – Rakibiniz
    وابعد عنى انا مش طيقاك
    – Ve benden uzak dur, ben senin gibi değilim
    سيبنى مش عايزه ابقا معاك
    – İnşa edecek, seninle kalmak istemiyorum.
    متورينيش وشك تانى
    – Olgunlaşmak ve yine benim hakkımda
    مخصماك
    – Rakibiniz
    مجنون بجد انا مش فهماك
    – Delice zor seni anlamıyorum
    مش عايزه عينى تكون شيفاك
    – Gözlerimin senin üzerinde olmasını istemiyorum.
    ولا اسمع صوتك ف ودانى
    – Ve sesini duymuyorum Danny.

    انت حد معندوش قلب
    – Çok üzgünsün.
    اركن العشره دى ع جنب
    – Ten de’yi yan yana park edin
    ده انت نص كلامك كدب
    – Ayı gibi konuşuyorsun.
    نفسي بقا تبطل حوارات
    – Konuşmalardan uzak duruyorum
    ده انت ملك اللاه مبلاه
    – Sen Tanrı’nın kralısın, Tanrı Tanrı’dır
    انت حد تعبنى معاه
    – Ondan hoşlandığım sensin.
    واحد ماشى يرمى وراه
    – Biri yanından geçti.

    ماشئ بمبداء عدى وفات
    – Prensipte ölüm dışında hiçbir şey
    مخصماك
    – Rakibiniz
    وابعد عنى انا مش طيقاك
    – Ve benden uzak dur, ben senin gibi değilim
    سيبنى مش عايزه ابقا معاك
    – İnşa edecek, seninle kalmak istemiyorum.
    متورينيش وشك تانى
    – Olgunlaşmak ve yine benim hakkımda
    مخصماك
    – Rakibiniz
    مجنون بجد انا مش فهماك
    – Delice zor seni anlamıyorum
    مش عايزه عينى تكون شيفاك
    – Gözlerimin senin üzerinde olmasını istemiyorum.
    ولا اسمع صوتك ف ودانى
    – Ve sesini duymuyorum Danny.