Yazar: Çevirce

  • Luan Santana – PERIGOSA (Ao Vivo) Portekizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Luan Santana – PERIGOSA (Ao Vivo) Portekizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Cabelo preto, luz refletindo no espelho
    – Siyah saçlı, aynaya yansıyan ışık
    Do copo que você usava pra retocar o batom
    – Rujunu rötuşladığın bardaktan.
    Grave batendo, ambiente barulhento
    – Şiddetli vurma, gürültülü ortam
    Mas sua respiração sobressaía ao som
    – Ama nefesi seste göze çarpıyordu

    Tomei um gole de uísque
    – Bir yudum viski aldım.
    E quando vi ela, vish
    – Ve onu gördüğümde, vish
    Puxou assunto comigo
    – Bu konuyu benimle açtın.
    Nem deu tempo dos meus brother me avisar “vaza que é perigo”
    – Kardeşimin beni “tehlike olduğunu sızdırmak” konusunda uyaracak zamanı da yoktu.

    E eu acordei com a perigosa
    – Ve tehlikeli olanla uyandım
    E eu fiz amor com a perigosa
    – Ve tehlikelilerle seviştim
    Ela é da rua, ligeira, solteira, dor de cabeça, canseira
    – Sokaktan, hafif, bekar, baş ağrısı, yorgunluk
    Aí ‘xonei na hora
    – Xonei zamanında geldi.
    Eu acordei com a perigosa
    – Tehlikeli ile uyandım
    Eu fiz amor com a perigosa
    – Tehlikeli biriyle seviştim.
    Ela é da rua, ligeira, solteira, dor de cabeça, canseira
    – Sokaktan, hafif, bekar, baş ağrısı, yorgunluk
    Porque sabe que é gostosa
    – Çünkü ateşli olduğunu biliyor.

    Cabelo preto, luz refletindo no espelho
    – Siyah saçlı, aynaya yansıyan ışık
    Do copo que você usava pra retocar o batom
    – Rujunu rötuşladığın bardaktan.
    Grave batendo, ambiente barulhento
    – Şiddetli vurma, gürültülü ortam
    Mas sua respiração sobressaía ao som
    – Ama nefesi seste göze çarpıyordu

    Tomei um gole de uísque
    – Bir yudum viski aldım.
    E quando vi ela, vish
    – Ve onu gördüğümde, vish
    Puxou assunto comigo
    – Bu konuyu benimle açtın.
    Nem deu tempo dos meus brother me avisar “vaza que é perigo”
    – Kardeşimin beni “tehlike olduğunu sızdırmak” konusunda uyaracak zamanı da yoktu.

    E eu acordei com a perigosa
    – Ve tehlikeli olanla uyandım
    E eu fiz amor com a perigosa
    – Ve tehlikelilerle seviştim
    Ela é da rua, ligeira, solteira, dor de cabeça, canseira
    – Sokaktan, hafif, bekar, baş ağrısı, yorgunluk
    Aí ‘xonei na hora
    – Xonei zamanında geldi.
    Eu acordei com a perigosa
    – Tehlikeli ile uyandım
    Eu fiz amor com a perigosa
    – Tehlikeli biriyle seviştim.
    Ela é da rua, ligeira, solteira, dor de cabeça, canseira
    – Sokaktan, hafif, bekar, baş ağrısı, yorgunluk
    Porque sabe que é gostosa
    – Çünkü ateşli olduğunu biliyor.
  • IShowSpeed – World Cup İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    IShowSpeed – World Cup İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Let’s go
    – Hadi gidelim
    Everybody rise up
    – Herkes ayağa kalksın
    Stand up
    – Ayağa kalk
    It’s that time
    – İşte o zaman
    Come on
    – Haydi
    We got Portugal, we got Mexico, France, England
    – Portekiz’imiz var, Meksika’mız var, Fransa’mız var, İngiltere’miz var
    Brazil, Belgium, Qatar, Germany
    – Brezilya, Belçika, Katar, Almanya
    U.S.A, Iran, Canada, Argentina
    – ABD, İran, Kanada, Arjantin
    Australia, Croatia, Switzerland, Ghana
    – Avustralya, Hırvatistan, İsviçre, Gana
    Japan, Uruguay, Morocco, Saudi Arabia
    – Japonya, Uruguay, Fas, Suudi Arabistan
    Ecuador, Wales, Poland, Tunisia
    – Ekvador, Galler, Polonya, Tunus
    Cameroon, Serbia, Korea, Netherlands
    – Kamerun, Sırbistan, Kore, Hollanda
    Senegal, Costa Rica
    – Senegal, Kosta Rika
    Let’s play football
    – Futbol oynayalım

    World Cup, World Cup, World Cup, World Cup
    – Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası
    World Cup, World Cup, World Cup, World Cup
    – Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası
    World Cup, it’s time to play football
    – Dünya Kupası, futbol oynama zamanı
    World Cup, it’s time to play football
    – Dünya Kupası, futbol oynama zamanı
    World Cup, World Cup, World Cup, World Cup
    – Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası

    Arf, arf, arf, arf (Uh, ayy)
    – Arf, arf, arf, arf (Ah, ayy)
    Hell nah, man, let’s get right, got Portugal with come with nightlight
    – Kahretsin hayır dostum, hadi doğru olalım, Portekiz’i gece lambasıyla birlikte getirelim
    Mexico, we come with the right
    – Meksika, sağ tarafla geliyoruz
    Italy, yeah, we come with right, like
    – İtalya, evet, doğru ile geliyoruz, gibi
    Cameroon, we came with the pipe
    – Kamerun, boruyla geldik.
    Mexico, we comin’ right, like
    – Meksika, doğru geliyoruz.
    World Cup time, fight t-’til we die
    – Dünya Kupası zamanı, ölene kadar savaş
    We up-up in the field, we finna hit ’til we die
    – Sahaya çıktık, ölene kadar vuracağız.
    Kick t-’til we die, hunt until we die
    – Ölene kadar tekmele, ölene kadar avla
    Headers until we die and like hattricks, we finna try
    – Ölene kadar başlıklar ve hattricks gibi, deneriz
    Ayy, hold on, who finna win?
    – Ayy, bekle, finna kim kazandı?
    We’re truly on the bench
    – Gerçekten banktayız.
    World Cup and that you turned, now we up, we all legit, hah
    – Dünya Kupası ve sen döndün, şimdi ayağa kalktık, hepimiz yasalız, hah
    Mexico, we up in there, got a lil’ o’ fans, like
    – Meksika, orada bir lil ‘ o’ hayranımız var, mesela
    Hell nah, we up in this dance, ah
    – Kahretsin hayır, bu dansta biz varız, ah
    I like to play football
    – Futbol oynamayı severim.
    If Ronaldo finna win, we gon’ get hit it like it’s tofall
    – Ronaldo finna kazanırsa, düşecekmiş gibi vururuz.
    Argentina, man, what’s up?
    – Arjantin, dostum, n’aber?
    Messi, he finna what?
    – Messi, ne yaptı?
    Messi, you what to what?
    – Messi, ne yapacaksın?
    Messi, you ’bout to huh, huh?
    – Messi, buna hazır mısın?
    Hattricks, we up in this, man
    – Hattricks, bu işin içindeyiz dostum.
    We up and turnt in a Benz
    – Biz yukarı ve turnt içinde bir Benz
    Messi, you’re not finna win
    – Messi, sen finna win değilsin.
    Ronaldo, he ’bout to win
    – Ronaldo, kazanmaya hazır
    Sewey, sewey, sewey, sewey
    – Sewey, sewey, sewey, sewey

    Foi na hora da droga, foi-foi-foi na hora da droga
    – Foı na hora da droga, foı-foı-foı na hora da droga
    Foi na hora da droga, foi-foi-foi na hora da droga
    – Foı na hora da droga, foı-foı-foı na hora da droga

    World Cup, World Cup, World Cup, World Cup (Football)
    – Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası (Futbol)
    World Cup, World Cup, World Cup, World Cup (Sewey)
    – Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası (Sewey)
    World Cup, it’s time to play football
    – Dünya Kupası, futbol oynama zamanı
    World Cup, it’s time to play football
    – Dünya Kupası, futbol oynama zamanı
    World Cup, World Cup, World Cup, World Cup
    – Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası, Dünya Kupası

    Todo do ma foto
    – Yapılacaklar ma foto
    Football, football, oh, football, oh, football
    – Futbol, futbol, oh, futbol, oh, futbol

    Mexico, turnin’ up, Portugal, turnin’ up
    – Meksika, dönüyor, Portekiz, dönüyor
    Brazil, turnin’ up, Cameroon, turn it up
    – Brezilya, dönüyor, Kamerun, dönüyor
    Switzerland, turnin’ up, oh, Argentina, are turnin’
    – İsviçre, dönüyor, oh, Arjantin, dönüyor
    Yeah, I got England, yeah, we burnin’ up
    – Evet, İngiltere’m var, evet, yanıyoruz
    Let’s get it, we turnin’ up (Ah, ah-ah)
    – Hadi alalım, yukarı çıkıyoruz (Ah, ah-ah)
    Let’s get it, World Cup
    – Hadi alalım, Dünya Kupası
    Let’s get it, let’s get it
    – Hadi alalım, hadi alalım
    Papa y’all, we turnin’ up, Papa y’all, we turnin’ up
    – Baba hepiniz, dönüyoruz, Baba hepiniz, dönüyoruz
    Give me paya, we turnin’ up
    – Bana paya’yı ver, geliyoruz.
    World Cup, man, we turnin’ up
    – Dünya Kupası, dostum, ortaya çıkıyoruz

    Come on now man
    – Hadi dostum
    It’s that World Cup time
    – Dünya Kupası zamanı
    Y’all know who ’bout to win
    – Kimin kazanacağını hepiniz biliyorsunuz.
    Christan Ronaldo, Portugal
    – Christan Ronaldo, Portekiz
    Portugal vs. Argentina
    – Portekiz – Arjantin
    Ronaldo verse Messi
    – Ronaldo ayet Messi
    In the last stage
    – Son aşamada
    Ronaldo scores the free kick
    – Ronaldo serbest vuruşu attı
    And that’s game, three-to-two
    – Ve bu oyun, üçe iki
    GG’s all out to the rest of the countries, man
    – GG tüm ülkelere açık, dostum.
    Brazil, you might win
    – Brezilya, sen kazanabilirsin
    Mexico, you not winning
    – Meksika, sen kazanmıyorsun
    Switzerland, you have a chance
    – İsviçre, bir şansın var
    Uh, France, you might got a chance
    – Fransa, bir şansın olabilir.
    England, you have a chance
    – İngiltere, bir şansın var
    Germany, might got a chance
    – Almanya, bir şansı olabilir
    USA, I don’t know
    – ABD, bilmiyorum
    But hey, let’s get it man
    – Ama hey, hadi alalım adamım
    It’s that World Cup time, man
    – Dünya Kupası zamanı dostum.
    We out
    – Çıktık.
  • Ania Dąbrowska – 1800 Gramów (Gdy wiem, że jesteś) [feat. Grubson] Lehçe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Ania Dąbrowska – 1800 Gramów (Gdy wiem, że jesteś) [feat. Grubson] Lehçe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Nauczę się żyć tylko chwilą
    – Sadece anı yaşamayı öğreneceğim
    Zapomnę wszystkie trudne dni
    – Tüm zor günleri unutacağım
    I przetrwam im na złość
    – Ve ben onları isteyerek atlatacağım

    Nie pokażę, że wciąż boli
    – Bunun hala acı verici olduğunu göstermeyeceğim
    Obiecam sobie jeszcze raz
    – Kendime bir kez daha söz veriyorum
    Nie poddać się
    – Pes etmeyin

    Chciałabym już nie pytać, nie pamiętać Cię
    – Keşke bir daha sormasaydım, seni hatırlamasaydım
    Chciałabym obietnicę na wiatr rzucić gdzieś
    – Keşke sözümü rüzgara atacak bir yere bıraksaydım

    Wystarczy mi, gdy wiem, że jesteś
    – Senin olduğunu bildiğimde benim için yeterli
    Nie musisz nic, nie trzeba więcej
    – Hiçbir şeye ihtiyacınız yok, artık ihtiyacınız yok
    Świat pełen złudzeń, niepewności, ubiera nam sny
    – Yanılsamalarla dolu bir dünya, belirsizlikler, hayallerimizi giydiriyor
    Wiem ile znika w codzienności, ja wciąż wierzę Ci
    – Günlük hayatta ne kadar kaybolduğunu biliyorum, hala sana inanıyorum

    A gdyby tak obudzić w sobie
    – Ve eğer bu şekilde kendi içinde uyandırırsanız
    Dawną nadzieję, stanąć w drzwiach
    – Eski Umut, kapıda dur
    Uśmiech w oczach skryć
    – Gözlerinde gülümseme

    I czekać aż po zachód słońca
    – Ve gün batımına kadar bekleyin
    Bez wątpliwości nabrać tchu
    – Şüphesiz boğulmak
    Poddać się
    – Teslim olmak

    Chciałabym chwycić Cię za rękę mocno tak
    – Elini sıkıca kavramak istiyorum.
    Pójść gdzie już nikt nie walczy
    – Başka kimsenin mücadele etmediği bir yere gitmek
    Tam odnaleźć w nas
    – Orada bizi bulmak için

    Wystarczy mi, gdy wiem, że jesteś
    – Senin olduğunu bildiğimde benim için yeterli
    Nie musisz nic, nie trzeba więcej
    – Hiçbir şeye ihtiyacınız yok, artık ihtiyacınız yok
    Świat pełen złudzeń niepewności ubiera nam sny
    – Belirsizlik yanılsamalarıyla dolu bir dünya hayallerimizi giydiriyor
    Wiem ile znika w codzienności, ja wciąż wierzę Ci
    – Günlük hayatta ne kadar kaybolduğunu biliyorum, hala sana inanıyorum

    O nie, nie, nie, nie
    – Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır
    Dawniej nie byłem w stanie ubrać Cię w słowa
    – Seni daha önce kelimelerle giydiremezdim
    Wszędzie widziałem tylko błąd
    – Her yerde sadece bir hata gördüm
    Ciężko cokolwiek razem zbudować
    – Birlikte bir şey inşa etmek zor
    Gdy czujesz się jakbym nie był stąd
    – Burada olmadığımı hissettiğin zaman
    Zamiast radości miałem tonę pretensji i żalu
    – Neşe yerine bir ton kızgınlık ve pişmanlığım vardı
    Teraz tonę w miłości do mojego skarbu
    – Şimdi hazineme olan sevgimde boğuluyorum
    Mogę wydostać się spod każdego ciężaru
    – Herhangi bir yükün altından çıkabilirim
    Od kiedy mój mały świat waży 1800 gramów
    – Küçük dünyamdan beri 1800 gram ağırlığındayım

    Wystarczy mi, gdy wiem, że jesteś
    – Senin olduğunu bildiğimde benim için yeterli
    Nie musisz nic, nie trzeba więcej
    – Hiçbir şeye ihtiyacınız yok, artık ihtiyacınız yok
    Świat pełen złudzeń niepewności ubiera nam sny
    – Belirsizlik yanılsamalarıyla dolu bir dünya hayallerimizi giydiriyor
    Wiem ile znika w codzienności, ja wciąż wierzę Ci
    – Günlük hayatta ne kadar kaybolduğunu biliyorum, hala sana inanıyorum

    Wystarczy mi, gdy wiem, że jesteś
    – Senin olduğunu bildiğimde benim için yeterli
    Nie musisz nic, nie trzeba więcej
    – Hiçbir şeye ihtiyacınız yok, artık ihtiyacınız yok
    Świat pełen złudzeń niepewności ubiera nam sny
    – Belirsizlik yanılsamalarıyla dolu bir dünya hayallerimizi giydiriyor
    Wiem ile znika w codzienności, ja wciąż wierzę Ci
    – Günlük hayatta ne kadar kaybolduğunu biliyorum, hala sana inanıyorum
  • Romeo Santos – Odio (feat. Drake) İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Romeo Santos – Odio (feat. Drake) İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Yeah
    – Evet
    Envy is a sign of admiration
    – Kıskançlık bir hayranlık işaretidir
    Hate is the epitome of destruction
    – Nefret, yıkımın özüdür

    Tal parece
    – Öyle görünüyor
    Que mi amor crece y crece
    – Aşkım büyüyor ve büyüyor
    Pero tú desvaneces
    – Ama sen kaybolup gidiyorsun
    Y me ofreces tu amistad sin otra excepción
    – Ve bana başka bir istisna olmadan arkadaşlığını teklif ediyorsun

    Sé que hay otro hombre
    – Başka bir adam olduğunu biliyorum.
    Que ha logrado lo que yo jamás a ti te di
    – Sana vermediğim şeyi kim başardı
    Un hogar, una familia, un buen porvenir
    – Bir ev, bir aile, iyi bir gelecek
    Perdón por hacerte daño
    – Canını yaktığım için üzgünüm.

    Y por ti
    – Ve senin için
    Vivo aniquilado en el despecho
    – Rağmen yok edilmiş olarak yaşıyorum
    Reprimido, ardiendo por los celos
    – Bastırılmış, kıskançlıkla yanan
    Lo odio, aunque él te haga feliz
    – Ondan nefret ediyorum, seni mutlu etse bile

    A mí (Mi, mi, mi)
    – Bana (Benim, benim, benim)
    Nada me intimida, pero entiendo
    – Hiçbir şey beni korkutmuyor, ama anlıyorum
    Que él ganó la guerra hace tiempo
    – Savaşı uzun zaman önce kazandığını
    Y se me olvida que ya te perdí
    – Ve seni çoktan kaybettiğimi unutuyorum

    Celo sus besos
    – Öpücüklerini şevklendir
    Sobre tu cuerpo
    – Vücudun hakkında
    La envidia se apodera así de mí
    – Kıskançlık benden böyle devralıyor
    Y te quiero aquí
    – Ve seni burada istiyorum

    Odio a ese hombre
    – O adamdan nefret ediyorum.
    Porque está a tu lado
    – Çünkü o senin yanında
    Perdí tu amor
    – Aşkını kaybettim
    Soy un pobre diablo
    – Ben zavallı bir şeytanım

    Sin tu amor yo no soy nada
    – Senin aşkın olmadan ben bir hiçim
    (Nada)
    – (Hiçbir şey)

    Y por ti
    – Ve senin için
    Vivo aniquilado en el despecho
    – Rağmen yok edilmiş olarak yaşıyorum
    Reprimido, ardiendo por los celos
    – Bastırılmış, kıskançlıkla yanan
    Lo odio, aunque él te haga feliz
    – Ondan nefret ediyorum, seni mutlu etse bile

    A mí
    – Bana
    Nada me intimida, pero entiendo
    – Hiçbir şey beni korkutmuyor, ama anlıyorum
    Que él ganó la guerra hace tiempo
    – Savaşı uzun zaman önce kazandığını
    Y se me olvida que ya te perdí
    – Ve seni çoktan kaybettiğimi unutuyorum

    Escucha las palabras
    – Kelimeleri dinle
    Yeah
    – Evet
    Drizzy Drake
    – Drizzy Drake’in

    Yo fui el llanto, él es tu sonrisa (Turn the lights on)
    – Ağlayan bendim, o senin gülüşün (ışıkları aç)
    Y lo nuestro desplomó sobre un volcán
    – Ve bizimki bir volkanın üzerine çöktü
    Muy deprisa
    – Çarçabuk

    Ah, you were the one
    – Ah, sendin.
    You’ve been the one from the moment I seen you
    – Seni gördüğüm andan beri sendin.
    Sometimes I questioned if this is all real
    – Bazen bunların hepsinin gerçek olup olmadığını sorguladım.
    And I grab on that ass and I firmly believe it
    – Ve o kıçımı tutuyorum ve buna kesinlikle inanıyorum

    And you look like you drawn by an artist
    – Ve bir sanatçı tarafından çizilmiş gibi görünüyorsun
    No, you, you look like Bernice & Yaris but both put together
    – Hayır, sen Bernice ve Yaris’e benziyorsun ama ikisi de bir araya geldi.
    Those are some girls that I know from back home
    – Bunlar evden tanıdığım kızlar.
    If you saw ’em you’ll get it, look don’t worry about it
    – Eğer onları gördüysen alacaksın, bak endişelenme
    Keep speaking Spanish, I’ll get it translated
    – İspanyolca konuşmaya devam et, tercüme ettireceğim.

    You know you my baby
    – Seni tanıyorum bebeğim
    Anything for you, anything, baby
    – Senin için her şey, her şey, bebeğim
    I do not wanna be enemies, baby
    – Düşman olmak istemiyorum bebeğim
    I would just much rather give you a baby
    – Sana bir bebek vermeyi tercih ederim.
    And buy you a house so I live with you, baby
    – Ve sana bir ev al ki seninle yaşayayım bebeğim
    Don’t stay with this new guy, I really go crazy
    – Bu yeni adamla kalma, gerçekten deliriyorum
    I really go crazy
    – Gerçekten deliriyorum

    Y por ti
    – Ve senin için
    Vivo aniquilado en el despecho
    – Rağmen yok edilmiş olarak yaşıyorum
    Reprimido, ardiendo por los celos
    – Bastırılmış, kıskançlıkla yanan
    Lo odio, aunque él te haga feliz
    – Ondan nefret ediyorum, seni mutlu etse bile

    Ah-ah-ah, a mí
    – Ah-ah-ah, bana göre
    Nada me intimida, pero entiendo
    – Hiçbir şey beni korkutmuyor, ama anlıyorum
    Que él ganó la guerra hace tiempo
    – Savaşı uzun zaman önce kazandığını
    Y se me olvida que ya te perdí
    – Ve seni çoktan kaybettiğimi unutuyorum
  • Eva Weel Skram – Selmas sang (Fra Snøfall) Norveççe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Eva Weel Skram – Selmas sang (Fra Snøfall) Norveççe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Lengta du vekk frå det store, og tomme, og grå
    – Büyük, boş ve griden uzak özlem
    Vegen er lang, men eg veit at du orka å gå
    – Yol uzun ama yürüyebildiğini biliyorum
    Inni deg brenn det ei stjerne så sterk og klar
    – İçinde çok parlak ve berrak bir yıldız yakıyorsun
    I lyset frå den skal du finne tilbake til det som var
    – Bunun ışığında, eski haline geri dönmenin yolunu bulacaksın.

    Fly som ein fugl
    – Bir kuş gibi uçun
    Lag deg ein veg
    – Yolunuzu açın
    Så du kan komme heim til meg
    – Böylece evime gelebilirsin.
    Du kan gå mange mil
    – Kilometrelerce yürüyebilirsin.
    Men kor høyrer du til
    – Ama ne duyuyorsun
    Kor høyrer du til
    – Koroyu duyuyor musun

    Regndråper faller, og faller tar fargene bort
    – Yağmur damlaları düşer ve düşmeler renkleri alır
    Du er uendelig liten, men håpet er stort
    – Sen sonsuz küçüksün ama umut harikadır
    Eg høyrer til deg, og sånn vil det alltid bli
    – Ben sana aitim ve her zaman öyle olacak.
    Eg drøymer at snart er du her, og legg handa di trygt i mi
    – Yakında burada olacağını ve elini sağ salim benimkine koyacağını hayal ediyorum

    Så fly som ein fugl
    – Bir kuş gibi uçun
    Lag deg ein veg
    – Yolunuzu açın
    Så du kan komme heim til meg
    – Böylece evime gelebilirsin.
    Høyr på min sang
    – Şarkımı dinle
    Snart er du varm
    – Yakında sıcak olacaksın
    Du kan få sovne i min favn
    – Kollarımda uyuyabilirsin.
    Du kan gå mange mil
    – Kilometrelerce yürüyebilirsin.
    Om du veit ka du vil
    – Eğer ne istediğini biliyorsan
    Kor høyrer du til
    – Koroyu duyuyor musun

    Så fly som ein fugl
    – Bir kuş gibi uçun
    Lag deg ein veg
    – Yolunuzu açın
    Så du kan komme heim til meg
    – Böylece evime gelebilirsin.
    Og høyr på min sang
    – Ve şarkımı dinle
    Snart er du varm
    – Yakında sıcak olacaksın
    Du kan få sovne i min favn
    – Kollarımda uyuyabilirsin.
    Du kan gå mange mil
    – Kilometrelerce yürüyebilirsin.
    Om du veit ka du vil
    – Eğer ne istediğini biliyorsan
    Men kor høyrer du til
    – Ama ne duyuyorsun
  • John Mayer – Why Georgia İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    John Mayer – Why Georgia İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    I am driving up
    – Yukarı çıkıyorum.
    85 in the
    – 85 içinde
    Kind of morning that
    – Sabah gibi bir şey.
    Lasts all afternoon
    – Bütün öğleden sonra sürer
    I’m just stuck inside the gloom
    – Sadece kasvetin içinde sıkışıp kaldım

    Four more exits to
    – Dört çıkış daha
    My apartment but
    – Dairem ama
    I am tempted to
    – Ben baştan çıkarıcıyım
    Keep the car in drive
    – Arabayı sür.
    And leave it all behind
    – Ve hepsini geride bırak

    ‘Cause I wonder sometimes
    – Çünkü bazen merak ediyorum
    About the outcome
    – Sonuç hakkında
    Of a still verdictless life
    – Hala hükümsüz bir hayatın

    Am I living it right?
    – Doğru mu yaşıyorum?
    Am I living it right?
    – Doğru mu yaşıyorum?
    Am I living it right?
    – Doğru mu yaşıyorum?
    Why, why Georgia why?
    – Neden, neden Georgia neden?

    I rent a room and I
    – Bir oda kiralıyorum ve ben
    Fill the spaces with
    – Boşlukları şunlarla doldurun
    Wooden places to
    – Ahşap yerler
    Make it feel like home
    – Ev gibi hissettirmek
    But all I feel’s alone
    – Ama tek hissettiğim yalnız

    It might be a quarter life crisis
    – Çeyrek yaşam krizi olabilir
    Or just a stirring in my soul
    – Ya da sadece ruhumda bir heyecan

    Either way
    – Her iki şekilde de
    I wonder sometimes about the outcome
    – Bazen sonucu merak ediyorum
    Of a still verdictless life
    – Hala hükümsüz bir hayatın

    Am I living it right?
    – Doğru mu yaşıyorum?
    Am I living it right?
    – Doğru mu yaşıyorum?
    Am I living it right?
    – Doğru mu yaşıyorum?
    Why, why Georgia why?
    – Neden, neden Georgia neden?

    So what so I’ve got a smile on
    – Ne yani bir gülüşüm var
    But it’s hiding the quiet superstitions in my head
    – Ama kafamdaki sessiz batıl inançları saklıyor
    Don’t believe me
    – Bana inanma
    Don’t believe me
    – Bana inanma
    When I say I’ve got it down
    – İndirdiğimi söylediğimde

    Everybody is
    – Herkes öyle
    Just a stranger but
    – Sadece bir yabancı ama
    That’s the danger in
    – İçindeki tehlike bu.
    Going my own way
    – Kendi yoluma gidiyorum
    I guess it’s a price I have to pay
    – Sanırım ödemek zorunda olduğum bir bedel.

    Still
    – Hâlâ
    “Everything happens
    – “Her şey olur
    For a reason”
    – Bir sebepten dolayı”
    Is no reason not to ask myself
    – Kendime sormamak için bir sebep yok mu

    If I’m living it right
    – Eğer doğru yaşıyorsam
    Am I living it right?
    – Doğru mu yaşıyorum?
    Am I living it right?
    – Doğru mu yaşıyorum?
    Why, tell me why
    – Neden, bana nedenini söyle
    Why, why Georgia why?
    – Neden, neden Georgia neden?
  • The Pharcyde – Passin’ Me By İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    The Pharcyde – Passin’ Me By İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Now in my younger days I used to sport as sag
    – Şimdi genç günlerimde sarkma olarak spor yapardım
    When I went to school I carried lunch in a bag
    – Okula gittiğimde öğle yemeğini bir çantada taşırdım.
    With an apple for my teacher ’cause I knew I’d get a kiss
    – Öğretmenim için bir elmayla çünkü bir öpücük alacağımı biliyordum
    Always got mad when the class was dismissed
    – Sınıf reddedilince hep sinirlenirdi.
    But when it was in session, I always had a question
    – Ama oturumda iken, her zaman bir sorum vardı
    I would raise my hand to make her stagger to my desk and
    – Elimi kaldırıp masama doğru sendelemesini sağlardım ve
    Help me with my problem, it was never much
    – Sorunumda bana yardım et, asla fazla olmadı
    Just a trick, to smell her scent and try to sneak a touch
    – Sadece bir numara, kokusunu almak ve gizlice dokunmaya çalışmak

    Oh, how I wish I could hold her hand and give her a hug
    – Oh, keşke onun elini tutup ona sarılabilseydim
    She was married to the man, he was a thug, his name was Lee, he drove a Z
    – Adamla evliydi, o bir hayduttu, adı Lee’ydi, araba kullanıyordu.
    He’d pick her up from school promptly at three o’clock
    – Onu okuldan hemen saat üçte alırdı.
    I was on her jock, yes indeedy. I wrote graffiti on the bus
    – Onun sporcusuydum, evet keyifsizdim. Otobüste grafiti yazdım
    First I’d write her name then carve a plus
    – Önce onun adını yazardım sonra bir artı oyardım
    With my name last, on the looking glass
    – En son ismimle, aynanın üzerinde
    I seen her yesterday but still I had to let her pass
    – Onu dün gördüm ama yine de geçmesine izin vermek zorunda kaldım

    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.
    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.
    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.
    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.

    When I dream of fairytales I think of me and Shelly
    – Masalları hayal ettiğimde beni ve Shelly’yi düşünüyorum
    See, she’s my type of hype and I can’t stand when brothers tell me
    – Gördün mü, o benim tipim bir aldatmaca ve kardeşler bana söylediğinde dayanamıyorum
    That I should quit chasin’ and look for something better
    – Kovalamayı bırakıp daha iyisini aramam gerektiğini
    But the smile that she shows makes me a go-getter
    – Ama gösterdiği gülümseme beni go-getter yapıyor
    I haven’t gone as far as asking if I could get with her
    – Onunla birlikte olup olamayacağımı soracak kadar ileri gitmedim.
    I just play it by ear and hope she gets the picture
    – Sadece kulağımla çalıyorum ve umarım resmi alır
    I’m shootin’ for her heart, got my finger on the trigger
    – Kalbi için ateş ediyorum, parmağım tetikte
    She could be my broad, and I could be her nigger
    – O benim hatunum olabilir, ben de onun zencisi olabilirim.

    But all I can do is stare
    – Ama tek yapabildiğim bakmak
    Back as kids we used to kiss when we played truth or dare
    – Çocukken doğruluk mu cesaret mi oynadığımızda öpüşürdük.
    Now she’s more sophisticated, highly edu-ma-cated, not at all over-rated
    – Şimdi daha sofistike, yüksek eğitimli, hiç de fazla derecelendirilmemiş
    I think I need a prayer
    – Sanırım bir duaya ihtiyacım var
    To get in her book and it looks rather dry
    – Kitabına girmek için ve oldukça kuru görünüyor
    I guess a twinkle in her eye is just a twinkle in her eye
    – Sanırım gözündeki bir pırıltı sadece gözündeki bir pırıltıdır
    Although she’s crazy steppin’ I’ll try to stop her stride
    – Çılgın bir adım atmasına rağmen, onun adımını durdurmaya çalışacağım
    ‘Cause I won’t have no more of this passing me by
    – Çünkü artık bunların beni geçmesine izin vermeyeceğim.

    And I must voice my opinion of not even pretending she didn’t have me
    – Ve bana sahip değilmiş gibi davranmama fikrimi dile getirmeliyim.
    Strung like a chicken, chase my tail like a doggie
    – Bir tavuk gibi sinirli, bir köpek gibi kuyruğumu kovala
    She was kind of like a star, thinking I was like a fan
    – Bir yıldız gibiydi, hayranı olduğumu düşünüyordu.
    Damn, she looked good, down side: she had a man
    – Kahretsin, iyi görünüyordu, aşağı tarafı: bir erkeği vardı
    He was a rudey, too, a nincompoop
    – O bir rudey’di, çok, bir nincompoop
    She told me soon your little birdie’s gonna fly the coop
    – Yakında küçük kuşunun kümese uçacağını söyledi.
    She was a flake like corn, and I was born not to understand
    – O mısır gibi bir puldu ve ben anlamamak için doğdum
    By letting her pass I had proved to be a better man
    – Onun geçmesine izin vererek daha iyi bir adam olduğumu kanıtlamıştım

    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.
    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.
    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.
    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.

    Now there she goes again, the dopest Ethiopian
    – İşte yine gidiyor, en aptal Etiyopyalı
    And now the world around me be gets movin’ in slow motion
    – Ve şimdi çevremdeki dünya ağır çekimde hareket ediyor
    Whenever she happens to walk by, why does the apple of my eye
    – Ne zaman yanından geçse gözümün elması neden geçiyor
    Overlook and disregard my feelings no matter how much I try?
    – Ne kadar çabalarsam çabalayayım duygularımı görmezden mi geliyorum?
    Wait, no, I did not really pursue my little princess with persistance
    – Bekle, hayır, küçük prensesimi gerçekten ısrarla takip etmedim
    And I was so low-key that she was unaware of my existence
    – Ve o kadar alçakgönüllüydüm ki varlığımdan habersizdi
    From a distance I desired, secretly admired her
    – İstediğim bir mesafeden gizlice ona hayran kaldım
    Wired her a letter to get her, and it went:
    – Onu alması için ona bir mektup yolladı ve gitti:

    My dear, my dear, my dear, you do not know me but I know you very well
    – Canım, canım, canım, sen beni tanımıyorsun ama ben seni çok iyi tanıyorum
    Now let me tell you about the feelings I have for you
    – Şimdi sana karşı olan hislerimden bahsedeyim.
    When I try, or make some sort of attempt, I symp
    – Denediğimde veya bir tür girişimde bulunduğumda, symp
    Damn I wish I wasn’t such a wimp!
    – Keşke o kadar pısırık olmasaydım!
    ‘Cause then I would let you know that I love you so
    – Çünkü o zaman seni çok sevdiğimi bilmeni sağlardım.
    And if I was your man then I would be true
    – Ve eğer senin adamın olsaydım, o zaman doğru olurdum
    The only lying I would do is in the bed with you
    – Yapacağım tek yalan seninle yatakta yatmak.
    Give a try and consider the one who loves you dearly
    – Bir deneyin ve sizi çok seveni düşünün
    P.S. Love me tender
    – P. S. Beni sev ihale
    The letter came back three days later: return to Sender
    – Mektup üç gün sonra geri geldi: Gönderene geri dön
    Damn!
    – Lanet olsun!

    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.
    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.
    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.
    She keeps on passing me by
    – Beni geçmeye devam ediyor.

    She keeps passing me by
    – Beni geçip duruyor.
    She keeps passing me by
    – Beni geçip duruyor.
    She keeps passing me by
    – Beni geçip duruyor.
    She keeps passing me by
    – Beni geçip duruyor.

    She keeps passing me by
    – Beni geçip duruyor.
    She keeps passing me by
    – Beni geçip duruyor.
    She keeps passing me by
    – Beni geçip duruyor.
    She keeps passing me by
    – Beni geçip duruyor.
  • Dinah Washington – Mad About The Boy İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Dinah Washington – Mad About The Boy İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Mad about the boy
    – Çocuk için kızgın
    I know it’s stupid to be mad about the boy
    – Çocuğa kızmanın aptalca olduğunu biliyorum.
    I’m so ashamed of it but must admit the sleepless nights I’ve had
    – Bundan çok utanıyorum ama kabul etmeliyim ki geçirdiğim uykusuz geceler
    About the boy
    – Çocuk hakkında

    On the silver screen
    – Gümüş ekranda
    He melts my foolish heart in every single scene
    – Her sahnede aptal kalbimi eritiyor
    Although I’m quite aware that here and there are traces of the cad
    – Her ne kadar burada ve cad’in izleri olduğunun oldukça farkında olsam da
    About the boy
    – Çocuk hakkında

    Lord knows I’m not a fool girl
    – Tanrı bilir aptal bir kız değilim
    I really shouldn’t care
    – Gerçekten umrumda olmamalı
    Lord knows I’m not a school girl
    – Tanrı biliyor ki ben liseli bir kız değilim
    In the flurry of her first affair
    – İlk ilişkisinin telaşında

    Will it ever cloy
    – Hiç cloy olacak mı
    This odd diversity of misery and joy
    – Bu garip sefalet ve neşe çeşitliliği
    I’m feeling quite insane and young again
    – Yine oldukça deli ve genç hissediyorum
    And all because I’m mad about the boy
    – Ve hepsi çocuk için kızgın olduğum için

    So, If I could employ
    – Yani, eğer işe alabilseydim
    A little magic that would finally destroy
    – Sonunda yok edecek küçük bir sihir
    This dream that pains me and then changes me
    – Bana acı veren ve sonra beni değiştiren bu rüya
    But I can’t because I’m mad
    – Ama yapamam çünkü kızgınım
    I’m mad about the boy
    – Çocuk için kızgınım.
  • LP – Into the Wild İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    LP – Into the Wild İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Are we on the lonely side?
    – Yalnız tarafta mıyız?
    Say, “Woah-oh, now the past long away”
    – De ki, “Vay-oh, şimdi geçmiş çok uzakta”
    And are we so lost in the dark of our hearts?
    – Kalbimizin karanlığında bu kadar mı kaybolduk?
    That woah-oh-oh, there’s no light of day
    – O woah-oh-oh, gün ışığı yok
    No, oh, oh, oh
    – Hayır, oh, oh, oh
    No, oh, oh, oh
    – Hayır, oh, oh, oh
    One, two, three, four
    – Bir, iki, üç, dört

    Somebody left the gate open
    – Biri kapıyı açık bırakmış.
    You know we got lost on the way
    – Yolda kaybolduğumuzu biliyorsun.
    Come save us, a runaway train gone insane
    – Gel bizi kurtar, kaçak bir tren çıldırdı

    How do we, how do we not fade?
    – Nasıl yaparız, nasıl solmayız?
    How do we, how do we, how do we not fade away?
    – Nasıl, nasıl, nasıl yok olmayacağız?
    How do we, how do we, oh-oh?
    – Nasılız, nasılız, oh-oh?
    Into the wild, how are we living, living, living?
    – Vahşi doğada, nasıl yaşıyoruz, yaşıyoruz, yaşıyoruz?
    Into the wild, how are we living, living, living?
    – Vahşi doğada, nasıl yaşıyoruz, yaşıyoruz, yaşıyoruz?

    Woah-oh-oh
    – Woah-oh-oh
    Woah-eh-eh-eh
    – Vay-vay-vay-vay
    Yeah-eh-eh
    – Evet-eh-eh
    Eh-eh-eh-eh
    – Eh-eh-eh-eh

    Oh, please believe me, I’m more scared than not
    – Lütfen inan bana, korkmadığımdan daha çok korkuyorum.
    That, woah-oh-oh-oh, this isn’t the way
    – Bu, woah-oh-oh-oh, yol bu değil
    And please be there, I can barely hang on
    – Ve lütfen orada ol, zar zor dayanabiliyorum
    But, woah-oh-oh-oh I’ll wait ’til I break
    – Ama, woah-oh-oh-oh Kırılana kadar bekleyeceğim
    Yeah-eh-eh-eh
    – Evet-eh-eh-eh
    Yeah-eh-eh-eh
    – Evet-eh-eh-eh

    Somebody left the gate open
    – Biri kapıyı açık bırakmış.
    You know we got lost on the way
    – Yolda kaybolduğumuzu biliyorsun.
    Come save us, the runaway train gone insane
    – Gel bizi kurtar, kaçak tren çıldırdı

    How do we, how do we not fade?
    – Nasıl yaparız, nasıl solmayız?
    How do we, how do we, how do we not fade away?
    – Nasıl, nasıl, nasıl yok olmayacağız?
    How do we, how do we, oh-oh?
    – Nasılız, nasılız, oh-oh?
    Into the wild, how are we living, living, living?
    – Vahşi doğada, nasıl yaşıyoruz, yaşıyoruz, yaşıyoruz?
    Into the wild, how are we living, living, living?
    – Vahşi doğada, nasıl yaşıyoruz, yaşıyoruz, yaşıyoruz?
    Into the wild, how are we living, living, living?
    – Vahşi doğada, nasıl yaşıyoruz, yaşıyoruz, yaşıyoruz?
    Into the wild, how are we living, living, living?
    – Vahşi doğada, nasıl yaşıyoruz, yaşıyoruz, yaşıyoruz?

    Woah-oh-oh-oh
    – Woah-oh-oh-oh
    Woah-eh-eh-eh
    – Vay-vay-vay-vay
    Hey-ey-ey
    – Hey-hey-hey
    Hey-ey-ey
    – Hey-hey-hey
  • El Chapo De Sinaloa – Para Que Regreses İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    El Chapo De Sinaloa – Para Que Regreses İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Que no encuentres un amor tierno y sincero
    – Nazik ve samimi bir aşk bulamayasın
    Que cada hombre que aparezca en tu camino sea un estúpido
    – Yoluna çıkan her erkeğin aptal olduğunu
    Que solo usen tu cuerpo
    – Sadece vücudunu kullandıklarını

    Que cuando pidas perdón siempre te ignoren
    – Af dilediğin zaman seni her zaman görmezden geleceklerini
    Que te ofendan, que te humillen
    – Bırak seni gücendirsinler, küçük düşürsünler
    Día a día, noche a noche hasta que llores
    – Günden güne, geceden geceye ağlayana kadar

    Que estés triste y que no te den consuelo
    – Üzgün olduğunuzu ve size rahatlık vermediklerini
    Que te arrastren
    – Seni sürüklemelerine izin ver
    Por el suelo
    – Yerde

    Para que regreses
    – Geri dönmen için
    Para que te quedes conmigo
    – Benimle kalman için
    Que nunca encuentres quien te puede amar
    – Seni kimin sevebileceğini asla bulamayasın
    Por eso lo digo
    – Bu yüzden söylüyorum.

    Para que regreses
    – Geri dönmen için
    Para que te quedes conmigo
    – Benimle kalman için
    Ojala que nadie te amé como yo
    – Keşke kimse seni benim gibi sevmeseydi.
    Para que regreses
    – Geri dönmen için

    Que cuando pidas perdón siempre te ignoren
    – Af dilediğin zaman seni her zaman görmezden geleceklerini
    Que te ofendan, que te humillen
    – Bırak seni gücendirsinler, küçük düşürsünler
    Día a día, noche a noche hasta que llores
    – Günden güne, geceden geceye ağlayana kadar

    Que estés triste y que no te den consuelo
    – Üzgün olduğunuzu ve size rahatlık vermediklerini
    Que te arrastren
    – Seni sürüklemelerine izin ver
    Por el suelo
    – Yerde

    Para que regreses
    – Geri dönmen için
    Para que te quedes conmigo
    – Benimle kalman için
    Que nunca encuentres quien te puede amar
    – Seni kimin sevebileceğini asla bulamayasın
    Por eso lo digo
    – Bu yüzden söylüyorum.

    Para que regreses
    – Geri dönmen için
    Para que te quedes conmigo
    – Benimle kalman için
    Ojala que nadie te amé como yo
    – Keşke kimse seni benim gibi sevmeseydi.
    Para que regreses
    – Geri dönmen için

    Que estés triste y que no te den consuelo
    – Üzgün olduğunuzu ve size rahatlık vermediklerini
    Que te arrastren
    – Seni sürüklemelerine izin ver
    Por el suelo
    – Yerde

    Para que regreses
    – Geri dönmen için
    Para que te quedes conmigo
    – Benimle kalman için
    Que nunca encuentres quien te puede amar
    – Seni kimin sevebileceğini asla bulamayasın
    Por eso lo digo
    – Bu yüzden söylüyorum.

    Para que regreses
    – Geri dönmen için
    Para que te quedes conmigo
    – Benimle kalman için
    Ojala que nadie te amé como yo
    – Keşke kimse seni benim gibi sevmeseydi.
    Para que regreses
    – Geri dönmen için
  • Reedzwann – Tercipta Satu Senyuman Endonezce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Reedzwann – Tercipta Satu Senyuman Endonezce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Benar, hatiku hancur dan ku bersendirian
    – Doğru, kalbim kırıldı ve yalnızım
    Tiba-tiba kau muncul untuk menjadi teman
    – Birdenbire arkadaş gibi görünüyorsun
    Benar, kita pernah bertemu tapi dulu
    – Evet, tanıştık ama daha önce
    Dua ke tiga tahun lalu
    – İki ila üç yıl önce

    Aku tertanya
    – Merak ediyorum
    Aku rasa macam tidak percaya
    – Buna inanamıyorum.
    Adakah ini benar-benar cinta?
    – Bu gerçekten aşk mı?
    Rasa macam cinta pandang pertama
    – İlk görüşte Aşk gibi geliyor
    Adakah ini mimpi saja?
    – Bu sadece bir rüya mı?

    Katanya “Tolong jangan menangis
    – Dedi ki, “Lütfen ağlama.”
    Aku di sini bersama dirimu
    – Buradayım seninle
    Akan ku di sisimu
    – Senin yanında olacağım
    Sehingga, sehingga matiku”
    – Ölene kadar.”

    Tercipta satu senyuman
    – Bir gülümseme yaratmak
    Saat engkau hadir dalam hidupku
    – Sen benim hayatımda olduğun zaman
    Seperti bunga yang layu
    – Solmuş bir çiçek gibi
    Kini mekar kembali
    – Şimdi tekrar çiçek açıyor

    Beginikah rasa cinta
    – Aşk böyle hissediyor
    Setelah hatiku hancur tersiksa
    – Kalbim kırıldıktan sonra işkence gördü
    Oh, bahagianya rasa telah pun tiba
    – Oh, geldiğim için ne kadar mutlu hissediyorum

    (Awak)
    – (Vücut)
    (Betulkan orang cakap?)
    – (Bunu biri mi söyledi?)
    (Lepas hujan mesti ada pelangi)
    – (Yağmurdan sonra bir gökkuşağı olmalı)

    Katanya “Tolong jangan menangis
    – Dedi ki, “Lütfen ağlama.”
    Aku di sini bersama dirimu
    – Buradayım seninle
    Akan ku di sisimu
    – Senin yanında olacağım
    Sehingga, sehingga matiku”
    – Ölene kadar.”

    Tercipta satu senyuman
    – Bir gülümseme yaratmak
    Saat engkau hadir dalam hidupku
    – Sen benim hayatımda olduğun zaman
    Seperti bunga yang layu
    – Solmuş bir çiçek gibi
    Kini mekar kembali
    – Şimdi tekrar çiçek açıyor

    Beginikah rasa cinta
    – Aşk böyle hissediyor
    Setelah hatiku hancur tersiksa
    – Kalbim kırıldıktan sonra işkence gördü
    Oh, bahagianya rasa telah pun tiba
    – Oh, geldiğim için ne kadar mutlu hissediyorum

    Oh, bahagianya rasa telah pun tiba
    – Oh, geldiğim için ne kadar mutlu hissediyorum
    Oh, bahagianya rasa telah pun tiba
    – Oh, geldiğim için ne kadar mutlu hissediyorum
  • Insomniacks – Igauan Malam Endonezce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Insomniacks – Igauan Malam Endonezce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Mungkin tak tertulis
    – Muhtemelen yazılmamıştır
    Mungkin tak sangka
    – Belki de düşünmedim.
    Semua tak dirancang
    – Hepsi planlanmamış
    Tidak mengapa
    – Sorun değil

    Aku dah biasa
    – Buna alıştım.
    Menerima seadanya
    – Potluck’u kabul et
    Walaupun tak rela
    – İsteyerek olmasa da
    Tidak mengapa
    – Sorun değil

    Kumasih mencari
    – Hala bakıyorum.
    Bayangan seperti
    – Gölgeler şöyle görünür
    Keluhan hati ku
    – Kalbimin şikayeti

    Terulang lagi
    – Tekrar et
    Perasaan ini
    – Bu duygu
    Memori ku benci
    – Nefret ettiğim anılar
    Selalu kembali
    – Her zaman geri gel
    Tetap menghantui
    – Musallat olmaya devam et
    Walau belum pejam mata
    – Henüz gözleri kapalı olmasa da
    Terperangkap di penjara minda
    – Aklın hapishanesinde hapsolmuş
    Sesat tanpa arah
    – Yön olmadan kayıp

    Jangan cari ku
    – Beni arama.
    Aku dah gila
    – Aklımı kaçırdım.
    Igauan malam
    – Gece deliryumu
    Berulang-ulang
    – Tekrarlanan
    Jangan cari ku
    – Beni arama.
    Aku dah hilang
    – Kayboldum.
    Mimpi tak tenang
    – Rüyalar sakin değil
    Berulang-ulang
    – Tekrarlanan

    Mungkin dah pudar
    – Solmuş olabilir
    Kegelapan mimpi
    – Rüyaların karanlığı
    Tiap malam tanpa henti
    – Her gece durmadan
    Ku hadapi
    – Ben yüz
    Dan masih mencari
    – Ve hala bakıyor
    Bayangan seperti
    – Gölgeler şöyle görünür
    Keluhan hati
    – Karaciğer şikayetleri

    Terulang lagi
    – Tekrar et
    Perasaan ini
    – Bu duygu
    Memori ku benci
    – Nefret ettiğim anılar
    Selalu kembali
    – Her zaman geri gel
    Tetap menghantui
    – Musallat olmaya devam et
    Walau belum pejam mata
    – Henüz gözleri kapalı olmasa da
    Terperangkan di penjara minda
    – Aklın hapishanesinde hapsolmuş
    Sesat tanpa arah
    – Yön olmadan kayıp

    Jangan cari ku
    – Beni arama.
    Aku dah gila
    – Aklımı kaçırdım.
    Igauan malam
    – Gece deliryumu
    Berulang-ulang
    – Tekrarlanan
    Jangan cari ku
    – Beni arama.
    Aku dah hilang
    – Kayboldum.
    Mimpi tak tenang
    – Rüyalar sakin değil
    Berulang-ulang
    – Tekrarlanan