Yazar: Çevirce

  • Justin Bieber – I’ll Show You İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Justin Bieber – I’ll Show You İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    My life is a movie and everyone’s watching
    – Benim hayatım bir film ve herbiriniz izliyor.
    So let’s get to the good part and past all the nonsense
    – Bu yüzden iyi bir bölümünü alalım ve tüm saçmalıkları ile geçmişi

    Sometimes it’s hard to do the right thing
    – Bazen doğru olan şeyi yapmak zor
    When the pressure’s coming down like lightning
    – Basınç(sıkıntı, darlık) yıldırım gibi iniyorken
    It’s like they want me to be perfect
    – Sanki, onlar beni mükemmel olarak görmek istiyor
    When they don’t even know that I’m hurting
    – Ne kadar yaralandığı bile bilmiyorken


    Cause life’s not easy, I’m not made out of steel
    – Çünkü hayat kolay değil, ben çelikten yaratılmış değilim.
    Don’t forget that I’m human, don’t forget that I’m real
    – Benim insan olduğumu unutma, benim gerçek olduğumu unutma
    Act like you know me, but you never will
    – Beni tanıyormuş gibi davran ama sen asla
    There’s one thing that I know for sure
    – Kesin olarak bildiğim bir şey var
    I’ll show you
    – Sana göstereceğim
    I’ll show you
    – Sana göstereceğim
    I’ll show you
    – Sana göstereceğim
    I’ll show you
    – Sana göstereceğim

    I’ve got to learn things, learn them the hard way
    – Birşeyler öğrenmek zorundayım, bunları zor yoldan öğrenmeliyim
    Got to see what it feels like, no matter what they say
    – Ne hissettiriyor görmek lazım, ne söylediklerinin önemi yok


    Sometimes it’s hard to do the right thing
    – Bazen doğru olan şeyi yapmak zor
    When the pressure’s coming down like lightning
    – Basınç(sıkıntı, darlık) yıldırım gibi iniyorken
    It’s like they want me to be perfect
    – Sanki, onlar beni mükemmel olarak görmek istiyor
    When they don’t even know that I’m hurting
    – Ne kadar yaralandığı bile bilmiyorken

    Cause life’s not easy, I’m not made out of steel
    – Çünkü hayat kolay değil, ben çelikten yaratılmış değilim.
    Don’t forget that I’m human, don’t forget that I’m real
    – Benim insan olduğumu unutma, benim gerçek olduğumu unutma
    Act like you know me, but you never will
    – Beni tanıyormuş gibi davran ama sen asla
    There’s one thing that I know for sure
    – Kesin olarak bildiğim bir şey var
    I’ll show you
    – Sana göstereceğim
    I’ll show you
    – Sana göstereceğim
    I’ll show you
    – Sana göstereceğim
    I’ll show you
    – Sana göstereceğim

    Cause life’s not easy, I’m not made out of steel
    – Çünkü hayat kolay değil, ben çelikten yaratılmış değilim.
    Don’t forget that I’m human, don’t forget that I’m real
    – Benim insan olduğumu unutma, benim gerçek olduğumu unutma
    Act like you know me, but you never will
    – Beni tanıyormuş gibi davran ama sen asla
    There’s one thing that I know for sure
    – Kesin olarak bildiğim bir şey var

    I’ll show you
    – Sana göstereceğim
    I’ll show you
    – Sana göstereceğim

  • INNA – Heaven İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    INNA – Heaven İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    I wanna feel your hands all over my body
    -Ellerinin tüm vücudumda hissetmek istiyorum
    So pull me in closer, ’cause I need you tonight, yeah
    – Yani beni yanına çek çünkü bu akşam sana ihtiyacım var, evet
    Feel my heart beating, now I’m breathing for more
    – Kalp atışımı hisset, şimdi daha fazlası için yaşıyorum
    Am I flying or falling in your arms?
    – Kollarında uçuyor muyum yoksa düşüyor muyum?

    Inside of me the fire breathes
    – İçimde püsküren alevler var
    And in the dark we keep on holding on
    – Ve karanlıkta tutmaya devam ediyoruz
    We’re holding oooon
    – Tutuyoruz
    Inside of me the fire breathes
    – İçimde püsküren alevler var
    And in the dark we keep on holding on
    – Ve karanlıkta tutmaya devam ediyoruz
    We’re holding oooon
    – Tutuyoruz


    Ooh ooh ooh ooh oh
    – Ooh ooh ooh ooh oh
    Show your love on the floor, na na na
    – Pistte aşkını göster
    Go, na na na-
    – Hadi
    Show your love on the floor, na na na
    – Pistte aşkını göster
    Go, na na na
    – Hadi
    Ooh ooh ooh ooh oh
    – Ooh ooh ooh ooh oh

    When you look at me are you reading my mind?
    – Bana baktığında aklımı mı okuyordun?
    Every time we get closer, do you see what I hide?
    – Her zaman daha yakınlaşalım, ne sakladığımı görüyor musun?
    Yeah, it tastes like Heaven when I’m kissing your lips
    – Evet, dudaklarını öpüyorken, tadı cennet gibi geliyor
    Yeah, I can’t get no higher than this
    – Evet, bundan daha fazla yükselemem

    Inside of me the fire breathes
    – İçimde püsküren alevler var
    And in the dark we keep on holding on
    – Ve karanlıkta tutmaya devam ediyoruz
    We’re holding oooon
    – Tutuyoruz
    Inside of me the fire breathes
    – İçimde püsküren alevler var
    And in the dark we keep on holding on
    – Ve karanlıkta tutmaya devam ediyoruz
    We’re holding oooon
    – Tutuyoruz

    Ooh ooh ooh ooh oh
    – Ooh ooh ooh ooh oh

    Show your love on the floor, na na na
    – Pistte aşkını göster
    Go, na na na
    – Hadi
    Show your love on the floor, na na na
    – Pistte aşkını göster
    Go, na na na
    – Hadi
    Ooh ooh ooh ooh oh
    – Ooh ooh ooh ooh oh

    Alors, comment ca va?
    – Peki, nasıl gidiyor?
    Je pense au ce soir
    – Bu gece hakkında düşünüyorum
    Oh tout le jour et nuit perdu pour toi
    – Oh bütün gün ve gece sana kayboldum
    On fait tout cette roulette
    – Bütün bu ruleti yapıyoruz
    Tu me fait touche le ciel
    – Beni gökyüzüne dokunduruyorsun
    Laisser tombe la pluit, ecoute-moi
    – Bırak yağmur yağsın, beni dinle
    Et tout le monede ca pour moi
    – Ve her zaman benim için

    Ooh ooh ooh ooh oh
    – Ooh ooh ooh ooh oh

  • Ariana Grande – Leave Me Lonely ft. Macy Gray  İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Ariana Grande – Leave Me Lonely ft. Macy Gray İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Dangerous love
    – Tehlikeli aşkım
    You’re no good for me, darling
    – Sen benim için iyi değilsin sevgilim
    Yeah, you turn me away
    – Evet, sen beni geri çevirdin
    Like I’m begging for a dollar
    – Senden bir dolar dileniyormuşum gibi
    Danger, oh, how you hold me
    – Tehlike oh beni tutuşun
    I get a chill inside
    – İçten içe heyecanlanıyorum
    And nothing frightens me, baby, oh
    – Ve hiçbir şey beni korkutmuyor, bebeğim

    Is it love when so easily said goodbye?
    – Kolayca hoşçakal dediğinde bu aşk olabilir mi?
    Is it love when we’ve given up before we tried?
    – Denemeden önce vazgeçtigimizde bu aşk olabilir mi?
    Is it love when you stole my peace of mind?
    – İç huzurumu alıp götürdüğünde bu aşk olabilir mi?
    Is it love when you cry, and cry and cry?
    – Ağladığında ve ağladığında ve tekrar ağladığında bu aşk olabilir mi?

    So when you walk out that door
    – Yani kapıya doğru yürüdüğünde
    Don’t you come back no more
    – Artık geriye dönme
    My heart has had enough of the give and take
    – Kalbim yeterince verdi ve aldı
    And as much as I want you to stay
    – Ve istediğim kadar kal yanımda

    You’re a dangerous love
    – Sen tehlikeli bir aşksın
    And baby, you’re no good for me, darling
    – Ve bebeğim benim için iyi değilsin sevgilim
    Cause if you’re gonna love me and leave me hanging here
    – Çünkü eğer beni sevecek ve beni burada asılı bırakacaksan
    Then I’d rather you leave me lonely
    – O zaman beni tek başıma bırakmanı tercih ederim
    Even though it hurts
    – Bu canımı acıtsa bile
    You’re a dangerous love
    – Sen tehlikeli bir aşksın

    Dangerous love
    – Tehlikeli aşkım
    You’re no good for me, darling
    – Sen benim için iyi değilsin sevgilim
    Yeah, you turn me away
    – Evet, sen beni geri çevirdin
    Like I’m begging for a dollar
    – Senden bir dolar dileniyormuşum gibi
    Danger, oh, how you hold me
    – Tehlike oh beni tutuşun
    I get a chill inside
    – İçten içe heyecanlanıyorum
    And nothing frightens me, baby, oh
    – Ve hiçbir şey beni korkutmuyor, bebeğim

    So when you walk out that door
    – Yani kapıya doğru yürüdüğünde
    Don’t you come back no more
    – Artık geriye dönme
    My heart has had enough of the give and take
    – Kalbim yeterince verdi ve aldı
    And as much as I want you to stay
    – Ve istediğim kadar kal yanımda

    You’re a dangerous love
    – Sen tehlikeli bir aşksın
    And baby, you’re no good for me, darling
    – Ve bebeğim benim için iyi değilsin sevgilim
    Cause if you’re gonna love me and leave me hanging here
    – Çünkü eğer beni sevecek ve beni burada asılı bırakacaksan
    Then I’d rather you leave me lonely
    – O zaman beni tek başıma bırakmanı tercih ederim
    Even though it hurts
    – Bu canımı acıtsa bile
    You’re a dangerous love
    – Sen tehlikeli bir aşksın

    Dangerous love
    – Tehlikeli aşkım
    You’re no good for me, darling
    – Sen benim için iyi değilsin sevgilim
    Yeah, you turn me away
    – Evet, sen beni geri çevirdin
    Like I’m begging for a dollar
    – Senden bir dolar dileniyormuşum gibi
    Danger, oh, how you hold me
    – Tehlike oh beni tutuşun
    I get a chill inside
    – İçten içe heyecanlanıyorum
    And nothing frightens me, baby, oh
    – Ve hiçbir şey beni korkutmuyor, bebeğim

  • Justin Bieber – Children İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Justin Bieber – Children İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    What about the children?
    – Ne dersiniz çocuklar?
    Look at all the children we can change
    – Bütün çocuklar bakın değiştirebiliriz
    What about a vision?
    – İleri görüşlülüğe ne dersiniz?
    Be a visionary for a change
    – Bir değişiklik için hayalperest olun
    We’re the generation
    – Biz (yeni) jenerasyonuz
    Who’s gonna be the one to fight for it?
    – Kim bunun için savaşan biri olacak?
    We’re the inspiration
    – Biz ilham kaynağıyız
    Do you believe enough to die for it?
    – Bunun için ölecek kadar inanıyor musunuz?


    Who’s got the heart? Who’s got it?
    – Kimin kalbi var? Kimin
    Whose heart is the biggest?
    – Kimin kalbi en büyük?
    Wear it on your sleeve
    – Koluna bir şeyler tak
    That we can make a difference
    – Bir farklılık yaratabiliriz?
    Who’s got the heart? Who’s got it?
    – Kimin kalbi var? Kimin
    Whose heart is the biggest?
    – Kimin kalbi en büyük?
    Wear it on your sleeve
    – Koluna bir şeyler tak
    That we can make a difference
    – Bir farklılık yaratabiliriz?

    Who’s got the heart?
    – Kimin kalbi var

    What about the children?
    – Ne dersiniz çocuklar?
    Look at all the children we can change
    – Bütün çocuklar bakın değiştirebiliriz
    What about a vision?
    – İleri görüşlülüğe ne dersiniz?
    Be a visionary for a change
    – Bir değişiklik için hayalperest olun
    We’re the generation
    – Biz (yeni) jenerasyonuz
    Who’s gonna be the one to fight for it?
    – Kim bunun için savaşan biri olacak?
    We’re the inspiration
    – Biz ilham kaynağıyız
    Do you believe enough to die for it?
    – Bunun için ölecek kadar inanıyor musunuz?

    Who’s got the heart? Who’s got it?
    – Kimin kalbi var? Kimin
    Whose heart is the biggest?
    – Kimin kalbi en büyük?
    Wear it on your sleeve
    – Koluna bir şeyler tak
    That we can make a difference
    – Bir farklılık yaratabiliriz?
    Who’s got the heart? Who’s got it?
    – Kimin kalbi var? Kimin
    Whose heart is the biggest?
    – Kimin kalbi en büyük?
    Wear it on your sleeve
    – Koluna bir şeyler tak
    That we can make a difference
    – Bir farklılık yaratabiliriz?
    That we can make a difference
    – Bir farklılık yaratabiliriz?

    Who’s got the heart?
    – Kimin kalbi var

  • INNA – Say It With Your Body İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    INNA – Say It With Your Body İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    You, you don’t have to move your lips
    – Sen, dudaklarını oynatmana gerek yok
    Baby you, say it with your body
    – Bebeğim sen, vücudunla söyle
    We, we don’t have to talk all that
    – Biz, bu kadar çok konuşmamıza gerek yok
    And I knew the second that I saw you
    – Ve ben seni ikinci görüşümde biliyordum

    Never felt like this before
    – Daha önce böyle hissetmedim
    They don’t make like you no more
    – Onlar seni hiçbir şeymişsin gibi yapmıyor
    Come alive like an animal
    – Bir hayvan gibi canlan

    Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
    Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
    Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
    Do-do-do-do don’t talk, shut up, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, kapat çeneni, vücudunla söyle

    You tell me that I’m all you want
    – Bana tek istediğinin ben olduğumu söylüyorsun
    That you knew the second when you saw me
    – Beni ikinci görüşünde biliyordun
    You, you make me move my hips like you do
    – Sen, kalçalarımın senin yaptığın gibi hareket etmesini sağlıyorsun
    I want you to control me
    – Beni kontrol etmeni istiyorum

    Never felt like this before
    – Daha önce böyle hissetmedim
    They don’t make like you no more
    – Onlar seni hiçbir şeymişsin gibi yapmıyor
    Come alive like an animal
    – Bir hayvan gibi canlan

    Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
    Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
    Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
    Do-do-do-do don’t talk, shut up, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, kapat çeneni, vücudunla söyle

    Say it with you body
    – Vücudunla söyle
    Say it with you body
    – Vücudunla söyle

    Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
    Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle

    Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
    Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
    Do-do-do-do don’t talk, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, vücudunla söyle
    Do-do-do-do don’t talk, shut up, say it with you body
    – Ko-ko-ko-ko konuşma, kapat çeneni, vücudunla söyle

  • Iggy Azalea – Team İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Iggy Azalea – Team İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Turn me up, break the knob right
    – Beni kaldır,tokmağı düzgünce kır
    I get dressed like it’s prom night
    – Bu gece balo gecesiymiş gibi giyindim
    I feed them lemons, in the limelight
    – Onların limonlarını sahne ışığında besledim
    They say I’m full, lost my appetite?!
    – Doyduğumu,iştahımın kaçtığını söylüyorlar!?
    (Hell nah) Keep on pushing, like a dealer
    – (Yok artık) Bir satıcı gibi zorlamaya devam edin
    (Hell nah) Keep on shooting, Reggie Miller
    – (Yok artık) Atışlara devam edin Reggie Miller gibi
    (Hell nah) Go and give ’em all the finger
    – (Yok artık) Git ve onlara tüm parmakları ver
    You gotta set the score right, call it Hans Zimmer
    – Skoru doğru ayarlaman gerek,buna Hans Zimmer diyoruz
    My time wherever I gooo…
    – Nereye gidersem gideyim benim zamanım
    I took a chance like I’m from Chicagooo…
    – Sanki Chicago’luymuşum gibi bir fırsat yakaladım
    100 + in that Murcielagooo…
    – Murcielego’da (bir araba markası) 100 den fazla var
    Bout to go ape, hey! Turn it to the congooo…
    – Maymunlaşmak üzeresin,hey!Kongo’ya çevirsen iyi olur

    Baby I got me
    – Bebeğim ben kendime sahibim
    Baby I got me
    – Bebeğim ben kendime sahibim
    And that’s all I need
    – Ve ihtiyacım olan tek şey bu
    Yeah that’s all I need
    – Evet ihtiyacım olan tek şey bu
    Baby I got me
    – Bebeğim ben kendime sahibim
    Only friend I see
    – İhtiyacım olan tek arkadaş
    Playing on my team
    – Takımımda oynayan birisi
    Is someone like….
    – Şey gibi biri…

    Me, baby, no way
    – Ben,bebeğim,başka yolu yok
    Watch me while I do my thing
    – İşimi yaparken beni izle
    Me, baby, no way
    – Ah,bebeğim,başka yolu yok (olmaz)
    Are you rolling with the team?
    – Takımla beraber misin?

    Outchea, pronto
    – Dışarı çık,çabuk ol
    Hit ’em with the dose, that’s a combo
    – Onlara doz ile vur,bu bir karışım
    Running through ya block, no fumble
    – Koşarak engelinden geç,sorun olmadan
    Bout to kill ’em all, where’s the shovel?
    – Onları öldürmek üzereyim,kürek nerede?
    See I gotta go for mine
    – Anla kendim için savaşmak zorundayım
    BEN. JA. MIN – that money on my mind
    – Jamaikalı bir kulüp,para kazanmaya devam ediyorum
    JAM. AI. CAN CLUB – I’m stayin’ on the grind
    – Angarya işler yapmaya devam edeceğim
    Dutty whine, don’t step on, this land mine!
    – Dutty Wine (bir Jamaikalı dansı),benin olduğum yere adımını atma!
    VEN AQUI. UNDALAY
    – Buraya gel,andele
    You tryna take flight? Do what I say
    – Tüymeye mi çalışıyorsun?Dediğimi yap
    100 + vogues on the highway
    – Otobanda 100den fazla jant ve lastik şirketi var
    Watch a new car dash, call my Kylie
    – Yeni arabanın çizilişini izle,bana Kylie de


    Baby I got me
    – Bebeğim ben kendime sahibim
    Baby I got me
    – Bebeğim ben kendime sahibim
    And that’s all I need
    – Ve ihtiyacım olan tek şey bu
    Yeah that’s all I need
    – Evet ihtiyacım olan tek şey bu
    Baby I got me
    – Bebeğim ben kendime sahibim
    Only friend I see
    – İhtiyacım olan tek arkadaş
    Playing on my team
    – Takımımda oynayan birisi
    Is someone like….
    – Şey gibi biri…

    Me, baby, no way
    – Ben,bebeğim,başka yolu yok
    Watch me while I do my thing
    – İşimi yaparken beni izle
    Me, baby, no way
    – Ah,bebeğim,başka yolu yok (olmaz)
    Are you rolling with the team?
    – Takımla beraber misin?

    Hey who workin’ with some cash here, cash here
    – Burada kim az paraya çalışır,bu paraya burada?
    100,000 on the dash yeah, dash yeah
    – Arabanın gösterge panelinde 100,000 var,panelde evet
    All my ladies shake it fast yeah, fast yeah
    – Bütün bayanlarım hızlıca sallayın,evet hızlıca
    Now vogue on that, yup! Yeah we in here
    – Şimdi rağbet bu popoda,evet!Evet buradayız

    Baby I got me
    – Bebeğim ben kendime sahibim
    Baby I got me
    – Bebeğim ben kendime sahibim
    And that’s all I need
    – Ve ihtiyacım olan tek şey bu
    Yeah that’s all I need
    – Evet ihtiyacım olan tek şey bu
    Baby I got me
    – Bebeğim ben kendime sahibim
    Only friend I see
    – İhtiyacım olan tek arkadaş
    Playing on my team
    – Takımımda oynayan birisi
    Is someone like….
    – Şey gibi biri…

    Me, baby, no way
    – Ben,bebeğim,başka yolu yok
    Watch me while I do my thing
    – İşimi yaparken beni izle
    Me, baby, no way
    – Ah,bebeğim,başka yolu yok (olmaz)
    Are you rolling with the team?
    – Takımla beraber misin?

    Team, team
    – Takım,takım
    Team, team
    – Takım,takım
    Are you rollin’ with the team?
    – Takımla beraber misin?
    Are you rollin’ with the team?
    – Takımla beraber misin?

  • Eminem – River ft. Ed Sheeran İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Eminem – River ft. Ed Sheeran İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    I’ve been a liar, been a thief
    – Ben bir yalancıydım, hırsızdım
    Been a lover, been a cheat
    – Bir aşıktım, bir hileci
    All my sins need holy water, feel it washin’ over me
    – Bütün günahlarımın kutsal suya ihtiyacı var, beni yıkadıklarını hissediyorum
    Oh, little one, I don’t want to admit to something
    – Oh, ufaklık, bir şeyi kabul etmek istemiyorum
    If all it’s gonna cause is pain
    – Bütün bunlar acıya sebep olacaksa
    Truth in my lies right now are falling like the rain
    – Yalanlarımdaki gerçek şu anda yağmur gibi düşüyor
    So let the river run
    – Öyleyse nehrin koşmasına izin ver


    He’s coming home with his neck scratched to catch flack
    – Boynu çizilmiş halde eve geliyor, eleştiriye uğramak için
    Sweat jackets and dress slacks, mismatch
    – Ceketler ve pantolonlar, birbirine uyumsuz
    On his breast jacket’s a sex addict
    – Nefesindeki alkol kokusuna bağımlı
    And she just wants to exact revenge and get back
    – Ve o sadece intikamını almak ve geri dönmek istiyor
    It’s a chess match, she’s on his back like a jetpack
    – Bu bir santranç maçı, Jet Paketi gibi onun sırtında
    She’s kept track of all his internet chats
    – Tüm internet sohbetlerini takip etti
    And guess who just so happens to be moving on to the next?
    – Ve tahmin et kim sadece bir sonraki adıma geçiyor
    Actually, just shit on my last chick and she has what my ex lacks
    – Aslında son kadınımı terk ettim ve o benim eskiden eksikliğimdi
    ‘Cause she loves danger, psychopath
    – Çünkü o tehlikeyi sever, psikopat karı
    And you don’t fuck with no man’s girl, even I know that
    – Ve hiçbir erkeğin kızına bulaşmamalısın, ben bile bunu biliyorum
    But she’s devised some plan to stab him in the back
    – Fakat o onu arkasından bıçaklamak için bazı planlar yaptı
    Knife in hand, says the relationship’s hanging by a strand
    – Elindeki bıçakla, ilişkinin bir iplikle asılı durduğunu söylüyor
    So she’s been on the web lately
    – Yani son zamanlarda bir ağın üzerindeydi
    Says maybe she’ll be my Gwen Stacy, to spite her man
    – Benim Gwen Stacy’im olabileceğini söylüyor, benimde onun Spider-Man’i
    And I know she’s using me to try to play him, I don’t care
    – Ve onu oynamaya çalışmak için beni kullandığını biliyorum, umurumda değil
    Hi Suzanne, but I shoulda’ said “Bye Suzanne” after the first night, but tonight I am
    – Merhaba Suzanne, Oysa ilk geceden sonra hoşçakal Susanne demiştim, ama bu gece ben


    I’ve been a liar, been a thief
    – Ben bir yalancıydım, hırsızdım
    Been a lover, been a cheat
    – Bir aşıktım, bir hileci
    All my sins need holy water, feel it washin’ over me
    – Bütün günahlarımın kutsal suya ihtiyacı var, beni yıkadıklarını hissediyorum
    Oh, little one, I don’t want to admit to something
    – Oh, ufaklık, bir şeyi kabul etmek istemiyorum
    If all it’s gonna cause is pain
    – Bütün bunlar acıya sebep olacaksa
    Truth in my lies right now are falling like the rain
    – Yalanlarımdaki gerçek şu anda yağmur gibi düşüyor
    So let the river run
    – Öyleyse nehrin koşmasına izin ver

    One night stand turned into night stayin’
    – Tek gecelik ilişkiyken, devam eden ilişkiye dönüştü
    He was calling so might scram, now we hug tight and
    – Çekip gitmek zor olabilir diye arıyordu, şimdi sıkıca sarıldık ve
    He found out, now she feels deserted and used
    – Olayı çözdü, şimdi kendini terk edilmiş ve kullanılmış gibi hissediyor
    ‘Cause he left, so what? He did it first to her too
    – Gitmesine neden oldu, peki ne oldu? Ona da ilk kadına yaptığını yaptı
    Now how am I supposed to tell this girl that we’re through?
    – Şimdi bu kıza bittiğini nasıl söylemem gerekiyor?
    It’s hard to find the words, I’m aloof, nervous, ensued
    – Kelimeleri bulmak zor, ben ilgisiz biriyim, gerginim
    And witnessed you hurt but what you deserve is the truth
    – Ve acına tanıklık ettim, ama gerçeği hak ediyorsun
    Don’t take it personal, I just can’t say this in person to you
    – Kişisel algılama, sadece bunu sana şahsen söyleyemem
    So I revert to the studio like Hole In The Wall diners
    – Bu yüzden stüdyoyu ucuz bir yemek dükkanına çevirdim
    Don’t have to be reserved in a booth
    – Bir kabin içinde saklanmak zorunda değilsin
    I just feel like the person who I’m turnin’ into is
    – Dönüştüğüm kişinin geri dönüşü olmayan biri gibi olduğunu hissediyorum
    Irreversible, I preyed on you like it’s church at the pew
    – Kilise sırasındaki insanlar gibi sana dua ettim
    And now that I got you I don’t want you
    – Ve şimdi sana sahip olduğum için seni istemiyorum
    Took advantage of my thirst to pursue
    – Arzularımı tatmin etmek için senden faydalandım
    Why do I do this dirt that I do?
    – Yaptığım bu kalleşliği neden mi yaptım?
    Get on my soapbox and preach, my sermon in speech
    – Sokak kürsüsünün üzerine çık ve anlat, söylerim ve öğütlerim
    Detergent and bleach is burned in the womb
    – Deterjan ve ağırıtıcı yarayı yakıyor
    ‘Cause now with her in the womb, we can’t bring her in this world, 
    – Çünkü şu anda rahminin içinde, onu bu dünyaya getiremiyoruz
    Shoulda’ knew to use protection ‘fore I bit into your forbidden fruit
    – İlişkiye girmeden önce korunmam gerektiğini bilseydim
    Fuck!
    – s*ktir

    I’ve been a liar, been a thief
    – Ben bir yalancıydım, hırsızdım
    Been a lover, been a cheat
    – Bir aşıktım, bir hileci
    All my sins need holy water, feel it washin’ over me
    – Bütün günahlarımın kutsal suya ihtiyacı var, beni yıkadıklarını hissediyorum
    Oh, little one, I don’t want to admit to something
    – Oh, ufaklık, bir şeyi kabul etmek istemiyorum
    If all it’s gonna cause is pain
    – Bütün bunlar acıya sebep olacaksa
    Truth in my lies right now are falling like the rain
    – Yalanlarımdaki gerçek şu anda yağmur gibi düşüyor
    So let the river run
    – Öyleyse nehrin koşmasına izin ver

    My name’s (ooh), my name’s (ooh)
    – İsmim (ahh) ismim (ahh)
    Denver (ooh), river run
    – Denver (ahh) akan nehir
    Call me (ooh), call me (ooh)
    – Söyle bana (ahh) söyle bana (ahh)
    River (ooh), we’ll let the river run
    – Nehir (ahh), Nehrin akmasına izin vereceğiz

    Always the bride’s maid, never “The bride, hey!”
    – Daimi nedime, asla ” Gelin ” değil
    Fuck can I say? If life was a highway
    – Ne sikim diyebilirim ki? Eğer hayat bir otoban olsaydı
    The seat was an enclave I’d be swerving in five lanes
    – Koltuk yerleşim bölgesi olurdu, bense beş şerit halinde ilerlerdim
    Speeds at a high rate, like I’m sliding on ice maybe
    – Yüksek hızda süratlanırdım, buzda kayar gibi, belki de
    That’s what I made, that came at you sideways
    – Bu yüzden sana yanlamasına gelmiş olabilirim
    I can’t keep my lies straight, 
    – Yalanlarımı düzgün uyduramam
    What I made, you terminate my baby
    – Seninle bitirmemin nedeni de bu bebeğim
    This love triangle, left us in a wreck tangled
    – Bu aşk üçgeni bizi batırdı, arap-saçına döndü
    What else can I say? It was fun for a while
    – Daha başka ne diyebilirim ki? Bu bir süre boyunca eğlenceliydi
    Bet I really would’ve loved your smile
    – Bahse girerim ki gülümsemeni isterdim
    Didn’t really wanna abort, but fuck it, 
    – Çocuğu düşürmeni gerçekten istememiştim ama siktir et
    what’s one more lie to tell an unborn child?
    – Doğmamış bir çocuğa söylemek için bir yalandan daha fazla ne olabilir ki?

    I’ve been a liar, been a thief
    – Ben bir yalancıydım, hırsızdım
    Been a lover, been a cheat
    – Bir aşıktım, bir hileci
    All my sins need holy water, feel it washin’ over me
    – Bütün günahlarımın kutsal suya ihtiyacı var, beni yıkadıklarını hissediyorum
    Oh, little one, I don’t want to admit to something
    – Oh, ufaklık, bir şeyi kabul etmek istemiyorum
    If all it’s gonna cause is pain
    – Bütün bunlar acıya sebep olacaksa
    Truth in my lies right now are falling like the rain
    – Yalanlarımdaki gerçek şu anda yağmur gibi düşüyor
    So let the river run
    – Öyleyse nehrin koşmasına izin ver

  • Ariana Grande – Into You İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Ariana Grande – Into You İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    I’m so into you, I can barely breathe
    – Ben seninim, zar zor nefes alabiliyorum
    (And all I wanna do is to fall in deep)
    – (Ve tek yapmak istediğim daha da derine düşmek)
    But close ain’t close enough ’til we cross the line, baby
    – Fakat çizgiyi aşacak kadar değil, bebeğim
    So name a game to play, and I’ll role the dice, hey
    – Oynadığımız oyuna bir isim ver, ben zarı atıyorum, hey

    Oh baby, look what you started
    – Bebeğim, başlattığın şeye bak
    The temperature’s rising in here
    – Burada sıcaklık yükseliyor
    Is this gonna happen?
    – Bu yaşanacak mı?
    Been waiting and waiting for you to make a move
    – Senin bir hareket yapmanı bekliyorum ve bekliyorum
    Before I make a move
    – Ben bir hareket yapmadan önce

    So baby, come light me up and maybe I’ll let you on it
    – Bebeğim, gel beni aydınlat ve bende seni içine alayım
    A little bit dangerous, but baby, that’s how I want it
    – Biraz tehlikeli fakat bebeğim ben böyle olmasını istiyorum
    A little less conversation, and a little more touch my body
    – Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
    Cause I’m so into you, into you, into you
    – Çünkü ben seninim, seninim, seninim
    Got everyone watchin’ us, so baby, let’s keep it secret
    – Herkesin gözü üstümüzde, bu yüzden bebeğim bu bir sır olarak kalsın
    A little bit scandalous, but baby, don’t let them see it
    – Biraz skandal, fakat bebeğim görmelerine izin verme
    A little less conversation and a little more touch my body
    – Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
    Cause I’m so into you, into you, into you, oh yeah
    – Çünkü ben seninim, seninim, seninim

    This could take some time, hey
    – Bu biraz zaman alabilir, hey
    I made too many mistakes
    – Ben çok fazla hata yaptım
    Better get this right, right, baby
    – Bunu doğru yapmak gerek, değil mi bebeğim?

    Oh baby, look what you started
    – Bebeğim, başlattığın şeye bak
    The temperature’s rising in here
    – Burada sıcaklık yükseliyor
    Is this gonna happen?
    – Bu yaşanacak mı?
    Been waiting and waiting for you to make a move
    – Senin bir hareket yapmanı bekliyorum ve bekliyorum
    Before I make a move
    – Ben bir hareket yapmadan önce

    So baby, come light me up and maybe I’ll let you on it
    – Bebeğim, gel beni aydınlat ve bende seni içine alayım
    A little bit dangerous, but baby, that’s how I want it
    – Biraz tehlikeli fakat bebeğim ben böyle olmasını istiyorum
    A little less conversation, and a little more touch my body
    – Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
    Cause I’m so into you, into you, into you
    – Çünkü ben seninim, seninim, seninim
    Got everyone watchin’ us, so baby, let’s keep it secret
    – Herkesin gözü üstümüzde, bu yüzden bebeğim bu bir sır olarak kalsın
    A little bit scandalous, but baby, don’t let them see it
    – Biraz skandal, fakat bebeğim görmelerine izin verme
    A little less conversation and a little more touch my body
    – Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
    Cause I’m so into you, into you, into you, oh yeah
    – Çünkü ben seninim, seninim, seninim

    Tell me what you came here for
    – Bana buraya niye geldiğini söyle
    Cause I can’t, I can’t wait no more
    – Çünkü daha fazla bekleyemiyorum
    I’m on the edge with no control
    – Kontrolüm olmadan kıyıda duruyorum
    And I need, I need you to know
    – Bilmek için sana ihtiyacım var
    You to know, oh!
    – Sana ihtiyacım var, oh!
    So baby, come light me up and maybe I’ll let you on it
    – Bebeğim, gel beni aydınlat ve bende seni içine alayım
    A little bit dangerous, but baby, that’s how I want it
    – Biraz tehlikeli fakat bebeğim ben böyle olmasını istiyorum
    A little less conversation, and a little more touch my body
    – Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
    Cause I’m so into you, into you, into you
    – Çünkü ben seninim, seninim, seninim
    Got everyone watchin’ us, so baby, let’s keep it secret
    – Herkesin gözü üstümüzde, bu yüzden bebeğim bu bir sır olarak kalsın
    A little bit scandalous, but baby, don’t let them see it
    – Biraz skandal, fakat bebeğim görmelerine izin verme
    A little less conversation and a little more touch my body
    – Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
    Cause I’m so into you, into you, into you
    – Çünkü ben seninim, seninim, seninim
    Got everyone watchin’ us, so baby, let’s keep it secret
    – Herkesin gözü üstümüzde, bu yüzden bebeğim bu bir sır olarak kalsın
    A little bit scandalous, but baby, don’t let them see it
    – Biraz skandal, fakat bebeğim görmelerine izin verme
    A little less conversation and a little more touch my body
    – Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma
    Cause I’m so into you, into you, into you
    – Çünkü ben seninim, seninim, seninim

    So come light me up, so come light me up my baby
    – Gel beni aydınlat, bebeğim gel beni aydınlat
    A little dangerous, a little dangerous my baby
    – Biraz tehlikeli, bebeğim biraz tehlikeli
    A little less conversation and a little more touch my body!
    – Biraz daha az konuşma ve daha fazla vücuduma dokunma

    (‘Cause I’m so into you, into you, into you…)
    – (Çünkü ben seninim, seninim, seninim)

  • Hilary Duff – My Kind İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Hilary Duff – My Kind İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    You’re leading me where I follow
    – Takip ettiğim yere rehberlik yapıyorsun
    And all my insanity
    – Ve bütün deliliğim
    So I keep telling me
    – Bu yüzden kendime söyleyip duruyorum
    You take the weight off my shoulders
    – Omuzlarımdaki yükü alıyorsun

    I’m with you for the night
    – Bu gece seninleyim
    You’re loving me, loving me right
    – Beni güzelce seviyorsun
    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my kind
    – Sen benim tipimsin
    And so for now
    – Ve böylece şimdilik
    Don’t want you, don’t want you to stop
    – Durmanı istemiyorum
    I promise I won’t get enough
    – Söz veriyorum yetinmeyeceğim
    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my kind
    – Sen benim tipimsin

    Oh, oh woah
    – Oh, oh woah
    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my kind
    – Sen benim tipimsin
    One of my, one of my
    – Benim tipimsin
    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my, one of my
    – Benim tipimsin

    You’re standing out from the crowd
    – Kalabalıktan uzakta duruyorsun
    Strobe lights on your body
    – Vücudunda elektronik flaş ışıkları
    For you I’m the perfect target
    – Senin için ben mükemmel bir hedefim
    I know when the sun comes out
    – Biliyorum güneş doğduğunda

    Will let you waste my time
    – Vaktimi boşa harcamana izin vereceğim
    I don’t care if it’s all a lie
    – Bunların tümü bir yalan olsa da umurumda değil

    I’m with you for the night
    – Bu gece seninleyim
    You’re loving me, loving me right
    – Beni güzelce seviyorsun
    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my kind
    – Sen benim tipimsin
    And so for now
    – Ve böylece şimdilik
    Don’t want you, don’t want you to stop
    – Durmanı istemiyorum
    I promise I won’t get enough
    – Söz veriyorum yetinmeyeceğim
    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my kind
    – Sen benim tipimsin
    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my, one of my
    – Sen benim tipimsin
    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my
    – Benim tipimsin

    We’ll be going
    – Gideceğiz
    Tearing me, tearing me up
    – Beni parçalasa bile
    I’m going
    – Gidiyorum
    Even though it’s breaking me, breaking me
    – Beni yıksa bile
    I
    – Ben

    I’m with you for the night
    – Bu gece seninleyim
    You’re loving me, loving me right
    – Beni güzelce seviyorsun
    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my kind
    – Sen benim tipimsin
    You’re one of my, one of my
    – Benim tipimsin

    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my, one of my
    – Sen benim tipimsin
    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my
    – Benim tipimsin

    So for now
    – Böylece şimdilik
    Don’t want you, don’t want you to stop
    – Durmanı istemiyorum
    I promise I won’t get enough
    – Söz veriyorum yetinmeyeceğim
    Think you’re one of my kind
    – Sanırım sen benim tipimsin
    You’re one of my kind
    – Sen benim tipimsin

  • Ellie Goulding – On My Mind İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Ellie Goulding – On My Mind İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    It’s a little blurry how the whole thing started
    – Her şeyin nasıl başladığı biraz bulanıktı
    I don’t even really know what you intended
    – Ben bile amacının ne olduğunu gerçekten bilmiyorum.
    Thought that you were cute and you could make me jealous
    – Sevimli olduğunu ve beni kıskanç yapabileceğini düşündüm
    Poured it down, so I poured it down
    – Yıkıldım, bu yüzden yıkıldım
    Next thing that I know I’m in a hotel with you
    – Biliyorum, sıradaki şey seninle bir oteldeyim
    You were talking deep like it was mad love to you
    – Ciddi ciddi sana çılgınca aşıkmış gibi konuşuyordun
    You wanted my heart but I just liked your tattoos
    – Kalbimi istedin ama ben sadece dövmelerini beğendim
    Poured it down, so I poured it down
    – Yıkıldım, bu yüzden yıkıldım


    And now I don’t understand it
    – Ve şimdi bunu anlamıyorum
    You don’t mess with love, you mess with the truth
    – Sen aşka karışmazsın, gerçeklerle uğraşırsın
    And I know I shouldn’t say it
    – Ve biliyorum, bunu söylememeliyim
    But my heart don’t understand
    – Ama kalbim anlamıyor

    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    But my heart don’t understand
    – Ama kalbim anlamıyor
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın

    I always hear, always hear them talking
    – Her zaman işitirim, onların konuştuklarını her zaman duyarım
    Talking ’bout a girl, ’bout a girl with my name
    – Bir kız hakkında konuşyorlar, benim isminle bir kız hakkında
    Saying that I hurt you but I still don’t get it
    – Kalbini kırdığumu söylüyorsun ama hala anlamadım
    You didn’t love me, no, not really
    – Beni sevmedin, hayır, pek sayılmaz
    Wait
    – Bekle
    I could have really liked you
    – Senden gerçekten hoşlanmış olabilirim
    I’ll bet, I’ll bet that’s why I keep on thinking ’bout you
    – Bahse girerim, Bahse girerim bu nedenle seni düşünmeye devam ediyorum
    It’s a shame (shame), you said I was good
    – Yazık olmuş (yazık), İyi olduğumu söyledin
    So I poured it down, so I poured it down
    – Bu yüzden yıkıldım, bu yüzden yıkıldım

    And now I don’t understand it
    – Ve şimdi bunu anlamıyorum
    You don’t mess with love, you mess with the truth
    – Sen aşka karışmazsın, gerçeklerle uğraşırsın
    And I know I shouldn’t say it
    – Ve biliyorum, bunu söylememeliyim
    But my heart don’t understand
    – Ama kalbim anlamıyor

    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    But my heart don’t understand
    – Ama kalbim anlamıyor
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mi-i-i-i-ind
    – Neden aklımda sen varsın

    You got yourself in a dangerous zone
    – Kendini tehlikeli bir bölgeye attın
    Cause we both have the fear, fear of being alone
    – Çünkü bizim korkumuz var, yalnız kalma korkusu

    And I still don’t understand it
    – Ve şunu hala anlamıyorum
    You don’t mess with love, you mess with the truth
    – Sen aşka karışmazsın, gerçeklerle uğraşırsın
    And my heart don’t understand it
    – Ama bunu kalbim anlamıyor
    Understand it, understand it
    – Anlamıyor, anlamıyor

    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    But my heart don’t understand
    – Ama kalbim anlamıyor
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    But my heart don’t understand
    – Ama kalbim anlamıyor
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın
    You think you know somebody
    – Birini tanıdığını sanıyorsun
    Why I got you on my mind
    – Neden aklımda sen varsın

  • Demi Lovato – Sorry Not Sorry İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Demi Lovato – Sorry Not Sorry İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Payback is a bad bitch
    – İntikamım acı olacak
    And baby, I’m the baddest
    – Üstelik yavrum, ben çok fenayım

    Now I’m out here looking like revenge
    – Şimdi buralardayım, intikam arıyor gibiyim
    Feelin’ like a 10, the best I ever been
    – On numara hissediyorum, hep en iyisi olduğum gibi
    And yeah, I know how bad it must hurt
    – Ha bu arada, beni böyle görmenin nasıl kötü can yaktığını bilirim de
    To see me like this, but it gets worse (wait a minute)
    – Durum kötüye gidiyor (bi’ dakika)
    Now you’re out here looking like regret
    – Şimdiyse sen buralardasın, pişman olmuş gibisin
    Ain’t too proud to beg, second chance you’ll never get
    – Yalvarmaktan hiç gurur duymadığın gibi, ikinci şansı da hiç bulamayacaksın
    And yeah, I know how bad it must hurt to see me like this
    – Üstelik, beni böyle görmenin nasıl kötü can yaktığını bilirim de
    But it gets worse (wait a minute)
    – Durum kötüye gidiyor (bi’ dakika)

    Now payback is a bad bitch
    – İntikamım acı olacak
    And baby, I’m the baddest
    – Üstelik yavrum, ben çok fenayım
    You fuckin’ with a savage
    – Aşırı vahşi biriylesin
    Can’t have this, can’t have this (ah)
    – Elde edemesin, edemezsin
    And it’d be nice of me to take it easy on ya, but nah
    – Sana kibar davranırdım ama kusra bakma olmaz

    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Being so bad got me feelin’ so good
    – Öylesine kötü olmak beni bayağı iyi yaptı
    Showing you up like I knew that I would
    – İpliğini pazara çıkarırım artık
    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Feeling inspired ’cause the tables have turned
    – Madem roller değişti, ilham alayım biraz
    Yeah, I’m on fire and I know that it burns
    – Ha evet, gaza geldim farkındayım

    Baby, fineness is the way to kill
    – Yavrum, incelik öldürmek için bir yoldur
    Tell me how it feel, bet it’s such a bitter pill
    – Nasıl hissettiriyor söyle bakalım, belli ki yenilir yutulur olmayan bi’ şey
    And yeah, I know you thought you had big and better things
    – Ve evet, senin daha büyük ve daha iyi şeylerinin olduğunu sandığını biliyorum
    Bet right now this stings (wait a minute)
    – Biliyorum acıtır bunlar içten içe seni (bi’ dakika)
    ‘Cause the grass is greener under me
    – Güzel gelir davulun uzaktan sesi
    Brightness technicolor, I can tell that you can see
    – Teknikolor gibi ışıldıyorum, söyleyebilirim görebildiğini
    And yeah, I know how bad it must hurt to see me like this
    – Üstelik, beni böyle görmenin nasıl kötü can yaktığını bilirim de
    But it gets worse (wait a minute)
    – Durum kötüye gidiyor (bi’ dakika)

    Now payback is a bad bitch
    – İntikamım acı olacak
    And baby, I’m the baddest
    – Üstelik yavrum, ben çok fenayım
    You fuckin’ with a savage
    – Aşırı vahşi biriylesin
    Can’t have this, can’t have this (ah)
    – Elde edemesin, edemezsin
    And it’d be nice of me to take it easy on ya, but nah
    – Sana kibar davranırdım ama kusra bakma olmaz

    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Being so bad got me feelin’ so good
    – Öylesine kötü olmak beni bayağı iyi yaptı
    Showing you up like I knew that I would
    – İpliğini pazara çıkarırım artık
    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Feeling inspired ’cause the tables have turned
    – Madem roller değişti, ilham alayım biraz
    Yeah, I’m on fire and I know that it burns
    – Ha evet, gaza geldim farkındayım

    Talk that talk, baby
    – Konuş böyle, yavrum
    Better walk, better walk that walk, baby
    – Önüne baksan iyi olur, önüne bak böyle, yavrum
    If you talk, if you talk that talk, baby
    – Konuşacağına, böyle konuşacağına, yavrum
    Better walk, better walk that walk, baby
    – Önüne baksan iyi olur, önüne bak böyle, yavrum
    Talk that talk, baby
    – Konuş böyle, yavrum
    Better walk, better walk that walk, baby
    – Önüne baksan iyi olur, önüne bak böyle, yavrum
    If you talk, if you talk that talk, baby
    – Konuşacağına, böyle konuşacağına, yavrum
    Better walk, better walk that walk, baby
    – Önüne baksan iyi olur, önüne bak böyle, yavrum

    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Being so bad got me feelin’ so good
    – Öylesine kötü olmak beni bayağı iyi yaptı
    Showing you up like I knew that I would
    – İpliğini pazara çıkarırım artık
    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Baby, I’m sorry (I’m not sorry)
    – Yavrum, özür dilerim (dilemiyorum)
    Feeling inspired ’cause the tables have turned
    – Madem roller değişti, ilham alayım biraz
    Yeah, I’m on fire and I know that it burns
    – Ha evet, gaza geldim farkındayım

    Now payback is a bad bitch
    – İntikamım acı olacak
    And baby, I’m the baddest
    – Üstelik yavrum, ben çok fenayım
    I’m the baddest, I’m the baddest
    – Çok fenayım, çok fena

  • Ariana Grande – Greedy İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Ariana Grande – Greedy İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    You know that I’m greedy for love
    – Bilirsin aşka karşı doyumsuzum

    Boy, you give me feelings, never felt before
    – Bana daha önce asla hissetmediğim bu hisleri sen verdin
    I’m making it obvious by knocking at your door
    – Kapını tıklayarak bunu aşikar bir hale getiriyorum
    I know that I’m coming tonight
    – Biliyorum bu gece geliyorum
    You know I’m coming tonight
    – Biliyorsun bu gece geliyorum
    Don’t want to deny it anymore
    – Artık daha fazla inkar etmek istemiyorum

    Been in this state of mind
    – Daha öncede bu ruh hali içindeydim
    Been in this state of mind
    – Bu ruh hali içindeydim
    Been in this state of mind, oh yeah
    – Bu ruh hali içindeydim. oh evet

    Baby, you got lucky cause you’re rocking with the best
    – Bebeğim, sen şanslısın çünkü en iyisiyle takılıyorsun
    And I’m greedy
    – Ve ben doyumsuzum
    Cause I’m so greedy
    – Çünkü ben çok doyumsuzum
    Cause I’m so
    – Çünkü ben çok
    I ain’t talking money, I’m just physically obsessed
    – Para için söylemiyorum, ben sadece fiziksel olarak bağımlıyım
    And I’m greedy
    – Ve ben doyumsuzum
    Cause I’m so greedy
    – Çünkü ben çok doyumsuzum
    Cause I’m so greedy, ooh
    – Çünkü ben çok doyumsuzum, oh
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    Cause I’m so greedy, ooh
    — Çünkü ben çok doyunsuzum, oh
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    Cause I’m so
    – Çünkü ben çok

    I don’t need a phone call
    – Bir çağrıya ihtiyacım yok
    Got nothing to say
    – söyleyecek bir şeyim yok
    I’ma tell you when it’s over got no games to play
    – Oynayacak oyun kalmadığında sana anlatacağım
    You know that I’m coming tonight
    – Bu gece geliyorum, biliyorsun
    I know I’m coming tonight
    – Bu gece geliyorum, biliyorum
    I just need to get this out the way, oh baby!
    – Sadece bu yoldan çıkmaya ihtiyacım var, oh bebeğim

    Been in this state of mind
    – Daha öncede bu ruh hali içindeydim
    Been in this state of mind
    – Bu ruh hali içindeydim
    Been in this state of mind, oh yeah
    – Bu ruh hali içindeydim. oh evet

    Baby, you got lucky cause you’re rocking with the best
    – Bebeğim, sen şanslısın çünkü en iyisiyle takılıyorsun
    And I’m greedy
    – Ve ben doyumsuzum
    Cause I’m so greedy
    – Çünkü ben çok doyumsuzum
    Cause I’m so
    – Çünkü ben çok
    I ain’t talking money, I’m just physically obsessed
    – Para için söylemiyorum, ben sadece fiziksel olarak bağımlıyım
    And I’m greedy
    – Ve ben doyumsuzum
    Cause I’m so greedy
    – Çünkü ben çok doyumsuzum
    Cause I’m so greedy, ooh
    – Çünkü ben çok doyumsuzum, oh
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    Cause I’m so greedy, ooh
    – Çünkü ben çok doyunsuzum, oh
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    Cause I’m so
    – Çünkü ben çok

    Greedy, I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy
    – Doyumsuz, doyumsuzum, doyumsuzum, doyumsuzum
    I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy for love
    – Doyumsuzum, doyumsuzum, doyumsuzum, aşka karşı doyumsuzum
    Greedy, I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy
    – Doyumsuz, doyumsuzum, doyumsuzum, doyumsuzum
    I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy, I’m greedy for love
    – Doyumsuzum, doyumsuzum, doyumsuzum, aşka karşı doyumsuzum

    Baby, you got lucky cause you’re rocking with the best
    – Bebeğim, sen şanslısın çünkü en iyisiyle takılıyorsun
    And I’m greedy
    – Ve ben doyumsuzum
    Cause I’m so greedy
    – Çünkü ben çok doyumsuzum
    Cause I’m so
    – Çünkü ben çok
    I ain’t talking money, I’m just physically obsessed
    – Para için söylemiyorum, ben sadece fiziksel olarak bağımlıyım
    And I’m greedy
    – Ve ben doyumsuzum
    Cause I’m so greedy
    – Çünkü ben çok doyumsuzum
    Cause I’m so greedy, ooh
    – Çünkü ben çok doyumsuzum, oh
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    Cause I’m so greedy, ooh
    – Çünkü ben çok doyunsuzum, oh
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    (You know I’m)
    – (Bilirsin ben)
    Cause I’m so greedy, ooh
    – Çünkü ben çok doyumsuzum, oh
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    (Oh, don’t you know I’m greedy?)
    – (Oh, doyumsuz olduğumu bilmiyor musun?)
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    (Oh, don’t you know I’m greedy?)
    – (Oh, doyumsuz olduğumu bilmiyor musun?)
    Cause I’m so greedy, ooh
    – Çünkü ben çok doyumsuzum, oh
    You know that I’m greedy for love
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    You know that I’m greedy for love-
    – Biliyorsun aşka karşı doyumsuzum
    Cause I’m so
    – Çünkü ben çok