Elqajiye elqajiye – Elgazi, elgazi Wiy lemıne elqajiye – Ah elgazi Ererê mawa to zalıma – Kız anan zalimdir senin Piyê to ra ez rajiyo – Babandan ise razıyım ben Wiy lemıne derdo derdo – Ah dert dert Derdê to zerê mı werdo – Derdin içimi yedi benim
Derd persena derdê yari – Dert sorarsan yâr derdidir To se kena persê sari – Ne sorarsın elin derdini Ererê mı vake bê şime – Kız dedim ki gel gidelim To çaye dina ma re kerde tari – Neden dünyamızı kararttın
Wiy lemıne derdo derdo – Ah dert dert Derde to zerê mı werdo – Derdin içimi yedi benim
You leapt from crumbling bridges watching cityscapes turn to dust – Şehir manzaralarının toza dönüşmesini izleyerek çökmekte olan köprülerden atladın Filming helicopters crashing in the ocean from way above – Yukarıdan okyanusa düşen helikopterleri filme alıyor
Got the music in you baby, – İçinde müzik var bebeğim Tell me why – Nedenini söyle Got the music in you baby, – İçinde müzik var bebeğim Tell me why – Nedenini söyle You’ve been locked in here forever & you just can’t say goodbye – Sonsuza kadar burada kilitli kaldın ve hoşçakal diyemezsin
Kisses on the foreheads of the lovers wrapped in your arms – Kollarına sarılı aşıkların alnına öpücükler You’ve been hiding them in hollowed out pianos left in the dark… – Onları karanlıkta bırakılan oyuk piyanolarda saklıyorsunuz …
Your lips, – Dudakların, My lips, – Benim dudaklarım, Apocalypse – Kıyamet
Go & sneak us through the rivers, – Git ve bizi nehirlerden geçir Flood is rising up on your knees – Sel dizlerinin üzerinde yükseliyor Oh please… – Oh lütfen … Come out & haunt me – Dışarı çık ve beni rahatsız et I know you want me – Beni istediğini biliyorum Come out & haunt me – Dışarı çık ve beni rahatsız et
Sharing all your secrets with each other since you were kids – Çocukluğunuzdan beri tüm sırlarınızı birbirinizle paylaşmak Sleeping soundly with the locket that she gave you clutched in your fist… – Sana verdiği madalyonla yumruğunda sıkıca uyumak …
When you’re all alone – Yapayalnızken I will reach for you – Sana ulaşacağım When you’re feeling low – Kendini kötü hissettiğinde I will be there too – Bende orada olacağım
I gotta say – Söylemeliyim What’s on my mind – Aklımda olanı When I’m with you – Seninle birlikteyken I feel alright – Kendimi iyi hissediyorum
You call me baby – Bana bebek diyorsun We spend the night – Geceyi geçiyoruz I’m so addicted – O kadar bağımlıyım ki I feel alive – Yaşadığımı hissediyorum
Over and over I’m falling – Tekrar ve tekrar aşık oluyorum
You make me dance dance like a maniac – Bana dans ettiriyorsun, deliler gibi dans ettiriyorsun You make me want your aphrodisiac – Afrodizyakından istememi sağlıyorsun
I think about you all the time – Sürekli seni düşünüyorum I just can’t get you of my mind – Aklımdan çıkaramıyorum You drive me crazy, you drive me wild – Beni deli ediyorsun, çılgın ediyorsun You’re so addictive, there’s no way out – Sana çok bağımlıyım, çıkış yolu yok
Over and over I’m falling – Tekrar ve tekrar aşık oluyorum
You make me dance dance like a maniac – Bana dans ettiriyorsun, deliler gibi dans ettiriyorsun You make me want your aphrodisiac – Afrodizyakından istememi sağlıyorsun
I’m craving for your touch – Dokunman için yalvarıyorum I want it way too much – Çok fazla istiyorum I’m craving for your touch – Dokunman için yalvarıyorum Too much – Çok fazla
Over and over I’m falling – Tekrar ve tekrar aşık oluyorum
You make me dance dance like a maniac – Bana dans ettiriyorsun, deliler gibi dans ettiriyorsun You make me want your aphrodisiac – Afrodizyakından istememi sağlıyorsun
Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah – Evet, evet, evet, evet Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah – Evet, evet, evet, evet Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah – Evet, evet, evet, evet Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah – Evet, evet, evet, evet Stack my money fast and go (fast, fast, go) – Paramı çabuk istifle ve git (çabuk, çabuk, git) Fast like a Lambo (skrrt, skrrt, skrrt) – Lambo gibi hızlı I be jumpin’ off the stage, ho (jumpin’, jumpin’, hey, hey) – Sahneden aşağı zıplayacağım, ho (zıplıyorum, zıplıyorum, hey, hey) Crowd better savor (crowd goin’ ape, hey) – Kalabalık tadını çıkarsa iyi olur (kalabalık maymuna dönecek, hey) I can’t believe we made it (this is what we made, made) – Bunu başardığımıza inanamıyorum (biz bunu yaptık, yaptık) This is what we’re thankful for (this is what we thank, thank) – Biz buna müteşekkiriz (bu teşekkür ettiğimiz, teşekkür ettiğimiz şey) I can’t believe we made it (this a different angle) – Bunu başardığımıza inanamıyorum (bu farklı bir açı) Have you ever seen the crowd goin’ apeshit? Rah! – Sen hiç kalabalığın çılgına döndüğünü gördün mü? Gimme my check, put some respeck on my check – Benim kontrolümü ver, kontrolüme biraz saygı koy Or pay me in equity, pay me in equity – Ya da net değerimi ver, net değerimi ver Watch me reverse out of debt (skrrt) – Borcumdan dışarı çıkarken izle beni He got a bad bitch, bad bitch – O kötü bir sürtük aldı, kötü sürtük We livin’ lavish, lavish – Savurgan olarak yaşıyoruz, savurgan I got expensive fabrics – Pahalı kıyafetlerim var I got expensive habits – Pahalı alışkanlıklarım var He wanna go with me (go with me) – Benimle gitmek istiyor (benimle gitmek) He like to roll the weed (roll the weed) – Ot sarmayı seviyor (otu sar) He wanna be with me (be with me) – Benimle olmak istiyor (benimle ol) He wanna give me that vitamin D (D!) – Bana o vitamin D’yi vermek istiyor Ice ornaments, icy style tournaments (woo) – Buz süslemeleri, buz tipi turnuvalar (woo) You ain’t on to this (no) – Bunun üzerinde olmayacaksın (hayır) Don’t think they on to this (no) – Onların bunun üzerinde olduğunu düşünmüyorum (hayır)
(Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah) – Evet, evet, evet, evet, evet, evet Bought him a jet – Ona bir jet aldım (Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah) – Evet, evet, evet, evet, evet, evet Shut down Colette – Colette’i sustur (Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah) – Evet, evet, evet, evet, evet, evet Phillippe Patek – Phillippe Patek (Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah) – Evet, evet, evet, evet, evet, evet Get off my dick (uh, hey) – Sikimden defol Gimme the ball, gimme the ball, take the top shift (ball) – Bana topu ver, topu ver, üst değişimi al (top) Call my girls and put ’em all on a spaceship (brr) – Kızlarımı ara ve onların hepsini bir uzay aracına koy Hang one night with Yoncé, I’ll make you famous (hey) – Bir gece Yonce ile takıl, seni ünlü yapacağım
Have you ever seen the stage goin’ apeshit? Rah! – Sen hiç sahnenin çıldırdığını gördün mü? Stack my money fast and go (fast, fast, go) – Paramı çabuk istifle ve git (çabuk, çabuk, git) Fast like my Lambo (skrrt, skrrt, skrrt) – Lambom gibi hızlı Jumpin’ off the stage, ho (jumpin’, jumpin’, hey, hey) – Sahneden aşağı atlıyorum (zıplıyorum, zıplıyorum, hey) Crowd better savor (crowd goin’ ape, hey) – Kalabalık tadını çıkarsa iyi olur (kalabalık maymuna dönecek, hey) I can’t believe we made it (this is what we made, made) – Bunu başardığımıza inanamıyorum (biz bunu yaptık, yaptık) This is what we’re thankful for (this is what we thank, thank) – Biz buna müteşekkiriz (bu teşekkür ettiğimiz, teşekkür ettiğimiz şey) I can’t believe we made it (this a different angle) – Bunu başardığımıza inanamıyorum (bu farklı bir açı) Have you ever seen the crowd goin’ apeshit? (Offset!) – Sen hiç kalabalığın çılgına döndüğünü gördün mü? I’m a gorilla in the fuckin’ coupe – Siktiğim spor arabasında bir gorilim Finna pull up in the zoo – Hayvanat bahçesinde tırmanacağım I’m like Chief Keef meet Rafiki—who been lyin’ “King” to you? – Rafiki ile tanışan Şef Keef gibiyin- sana “kral” diyerek yalan söyleyen kimdi? Pocket, watch it, like kangaroos – Cep, izle, aynı kangurular gibi Tell these clowns we ain’t amused – O palyaçara söyleyin etkilenmedik ‘Nana clips for that monkey business, 4-5 got change for you – Nine bu maymun işi için kelepçeler, 4-5 senin için değişti (?) Motorcade when we came through – Geldiğimizdeki konvoy Presidential with the planes too – Uçaklar ile başkanlıkta One better get you with the residential – Biri seni oturmaya elverişli bir tanesi ile alsa iyi olur Undefeated with the cane too – Sopa ile de yenilmez
I said no to the Super Bowl: you need me, I don’t need you – Super Bowl’a hayır dedim: sizin bana ihtiyacınız var, benim size ihtiyacım yok Every night we in the endzone, tell the NFL we in stadiums too – Her gece son dilimindeyiz, NFL’e söyle biz de stadyumlardayız Last night was a fuckin’ zoo – Geçen gece tam bir hayvanat bahçesiydi Stagedivin’ in a pool of people – Havuz dolu insanın içinde stage-diving Ran through Liverpool like a fuckin’ Beatle – Liverpool’da baştan başa koştuk tıpkı siktiğim bir Beatle gibi Smoke gorilla glue like it’s fuckin’ legal – Goril yapıştırıcısı iç sanki siktiğim şeyi yasalmış gibi Tell the Grammy’s fuck that 0 for 8 shit – Grammy’e söyle 8 için o 0’ı sikeyim (?) Have you ever seen the crowd goin’ apeshit? (Rah) – Sen hiç kalabalığın çılgına döndüğünü gördün mü? Stack my money fast and go (fast, fast, go) – Paramı çabuk istifle ve git (çabuk, çabuk, git) Fast like my Lambo (skrrt, skrrt, skrrt) – Lambom gibi hızlı Jumpin’ off the stage, ho (jumpin’, jumpin’, hey, hey) – Sahneden aşağı atlıyorum (zıplıyorum, zıplıyorum, hey) Crowd better savor (crowd goin’ ape, hey) – Kalabalık tadını çıkarsa iyi olur (kalabalık maymuna dönecek, hey) I can’t believe we made it (this is what we made, made) – Bunu başardığımıza inanamıyorum (biz bunu yaptık, yaptık) This is what we’re thankful for (this is what we thank, thank) – Biz buna müteşekkiriz (bu teşekkür ettiğimiz, teşekkür ettiğimiz şey) I can’t believe we made it (this a different angle) – Bunu başardığımıza inanamıyorum (bu farklı bir açı) Have you ever seen the crowd goin’ apeshit? Rah! – Sen hiç kalabalığın çılgına döndüğünü gördün mü? Haters in danger (dangerous) – Nefret edenler tehlikede (tehlikeli) Whole lot of gangin’ (gang) – Hepsi bir çok iş birliği (çete) 35 chains (chains, chains) – 35 zincir (zincir, zincir) I don’t give a damn ’bout the fame (nope) – Ünlü olmak umrumda değil (hayır) G8 planes (tshh, tshh) – G8 uçakları Alexander Wang (woo!) – Alexander Wang She a thot that you claim (woo!) – O senin istediğin bir sürtük Can’t be toppin’ my reign (c’mon, c’mon, c’mon) – Benim saltanatımın başına geçemezsin (hadi, hadi, hadi) Poppin’, I’m poppin’, my bitches all poppin – Patlıyorum, patlıyorum, sürtüklerimin hepsi patlıyor We go to the dealer and cop it all (cop it all) – Satıcıya gidiyoruz ve hepsini aşırıyoruz (hepsini aşır) Sippin’ my favorite alcohol (alcohol) – En sevdiğim alkolü yudumluyorum (alkol) Got me so lit, I need Tylenol (Tylenol) – Beni çok sarhoş etti, Tylenol’e ihtiyacım var All of my people, I free ’em all (free ’em all) – Tüm insanlarım, hepsini özgür bırakıyorum Hop in the whip, wanna see the stars – Kamçıya binin, yıldızları görmek istiyorum Sendin’ the missiles off, drinkin’ my inhibitions off – Mermileri gönderiyorum, kısıtlamalarımı gönderiyorum 250 for the Richard Mille, yeah yeah, live in a field – Richard Mille için 250, evet evet, bir sahada yaşıyor My body make Jigga go kneel – Vücudum Jiggayı diz çöktürür Man, my momma, my lawyer, my shield – Adamım, annem, avukatım, kalkanım Look at my jewelry, I’m lethal (lethal) – Mücevherime bak, ben öldürücüyüm These diamonds on me, they see-through (see-through) – Üzerimdeki bu pırlantalar, onlar ötesini görür I’m a Martian, they wishin’ they equal (equal) – Ben bir Marslıyım, onlar eşit olmayı diler I got M’s on the back like Evisu – Arkada Evisu gibi param var
Gimme the paw, gimme the ball, take a top shift (she went crazy) – Bana pati ver, topu ver, üst değişimi al (çılgına döndü) Call my girls and put ’em all on a spaceship – Kızlarımı ara ve onların hepsini bir uzay aracına koy Hang one night with Yoncé, I’ll make you famous – Bir gece Yonce ile takıl, seni ünlü yapacağım Have you ever seen the crowd goin’ apeshit? Rah! – Sen hiç kalabalığın çılgına döndüğünü gördün mü? Stack my money fast and go (fast, fast, go) – Paramı çabuk istifle ve git (çabuk, çabuk, git) Fast like a Lambo (skrrt, skrrt, skrrt) – Lambo gibi hızlı I be jumpin’ off the stage, ho (jumpin’, jumpin’, hey, hey) – Sahneden aşağı zıplayacağım, ho (zıplıyorum, zıplıyorum, hey, hey) Crowd better savor (crowd goin’ ape, hey) – Kalabalık tadını çıkarsa iyi olur (kalabalık maymuna dönecek, hey) I can’t believe we made it (this is what we made, made) – Bunu başardığımıza inanamıyorum (biz bunu yaptık, yaptık) This is what we’re thankful for (this is what we thank, thank) – Biz buna müteşekkiriz (bu teşekkür ettiğimiz, teşekkür ettiğimiz şey) I can’t believe we made it (this a different angle) – Bunu başardığımıza inanamıyorum (bu farklı bir açı) Have you ever seen the crowd goin’ apeshit? Rah! – Sen hiç kalabalığın çılgına döndüğünü gördün mü? Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah – Evet, evet, evet, evet Fast and go – Hızlı ve git Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah – Evet, evet, evet, evet, evet, evet Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah – Evet, evet, evet, evet Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah – Evet, evet, evet, evet, evet, evet
Dear my love, haven’t you wanted to be with me – Benim sevgili aşkım, benimle olmak istemedin mi? And dear my love, haven’t you longed to be free – Ve benim secgili aşkım, özgür olmaya hasret değil miydin I can’t keep pretending that I don’t even know you – Kim olduğunu bile bilmiyormuş gibi yapmaya devam edemem And at sweet night, you are my own – Ve bu tatlı gecede ,sen benimsin Take my hand – Elimi tut
We’re leaving here tonight – Bu gece burdan ayrılıyoruz There’s no need to tell anyone – Kimseye söylemeye gerek yok They’d only hold us down – Onlar sadece bizi tutardı So by the morning light – Bu yüzden gün ışıdığıyla We’ll be half way to anywhere – Herhangi bir yerin yolunu yarılamış olacağız Where love is more than just your name – Aşkın adından fazlası olduğu bir yerin
I have dreamt of a place for you and i – Senin ve benim için bir yer düşledim No one knows who we are there – Orada kim olduğmuzu kimse bilemez All I want is to give my life only to you – Tek istediğim hayatımı sadece sana vermek I’ve dreamt so long I cannot dream anymore – O kadar uzun zamandır düşledim ki daha düşleyemiyorum Let’s run away, I’ll take you there – Hadi kaçalım seni oraya götüreceğim
We’re leaving here tonight – Bu gece burdan ayrılıyoruz There’s no need to tell anyone – Kimseye söylemeye gerek yok They’d only hold us down – Onlar sadece bizi tutardı So by the morning light – Bu yüzden gün ışıdığıyla We’ll be half way to anywhere – Herhangi bir yerin yolunu yarılamış olacağız Where love is more than just your name – Aşkın adından fazlası olduğu bir yerin
Forget this life – Unut bu hayatı Come with me – Benimle gel Don’t look back you’re safe now – Arkana bakma, şimdi güvendesin Unlock your heart – Kalbini aç Drop your guard – Gardını düşür No one’s left to stop you – Seni durduracak kimse kalmadı
Forget this life – Unut bu hayatı Come with me – Benimle gel Don’t look back you’re safe now – Arkana bakma, şimdi güvendesin Unlock your heart – Kalbini aç Drop your guard – Gardını düşür No one’s left to stop you – Seni durduracak kimse kalmadı
We’re leaving here tonight – Bu gece burdan ayrılıyoruz There’s no need to tell anyone – Kimseye söylemeye gerek yok They’d only hold us down – Onlar sadece bizi tutardı So by the morning light – Bu yüzden gün ışıdığıyla We’ll be half way to anywhere – Herhangi bir yerin yolunu yarılamış olacağız Where love is more than just your name … – Aşkın adından fazlası olduğu bir yerin…
If you get out on the ocean – Okyanustan çıkarsan If you sail out on the sea – Eğer denizde yelken açarsan If you get up in the mountains – Dağlarda kalkarsan If you go climbing on trees – Eğer ağaçlara tırmanmaya gidersen Oh or through every emotion – Oh ya da her duyguyla When you know that they don’t care – Umursamadıklarını bildiğinde Darling, that’s when I’m with you – Sevgilim, o zaman seninleyim Oh, I’ll go with you anywhere – Oh, seninle her yere giderim
If you get up in a jet plane – Bir jet uçağında kalkarsan Or down in a submarine – Ya da bir denizaltıda If you get onto the next train – Bir sonraki trene binersen To somewhere you never been – Hiç olmadığın bir yere If you wanna ride in a fast car – Hızlı bir arabaya binmek istiyorsan And feel the wind in your hair – Ve saçında rüzgarı hisset Darling just look beside you – Sevgilim sadece yanına bak Oh, I’ll go with you anywhere – Oh, seninle her yere giderim
Oh, and I will be with you – Oh, ben seninle olacağım When the darkest winter comes – En karanlık kış geldiğinde Oh, and I will be with you – Oh, ben seninle olacağım To feel the California sun – California güneşini hissetmek için Oh, and I will be with you – Oh, ben seninle olacağım In the night sounds and it’s true – Gece sesleri ve bu doğru Oh, I’ll go anywhere with you – Oh, seninle her yere gideceğim
If you get up in the hillside – Eğer yamaçta kalkarsan If you ride out on the planes – Eğer uçaklara binersen If you go digging up dirt – Eğer toprak kazmaya gidersen If you go out dancing in the rain – Yağmurda dans ederek dışarı çıkarsan If you go chasing in rainbows – Eğer gökkuşağında kovalamaya gidersen Just to find the gold end there – Sadece altın ucunu bulmak için Darling just look behind you – Sevgilim sadece arkana bak Oh I’ll go with you anywhere – Oh seninle her yere gideceğim
Oh, and I will be with you – Oh, ben seninle olacağım When the darkest winter comes – En karanlık kış geldiğinde Oh, and I will be with you – Oh, ben seninle olacağım To feel the California sun – California güneşini hissetmek için Oh, and I will be with you – Oh, ben seninle olacağım In the night sounds and it’s true – Gece sesleri ve bu doğru Oh, I’ll go anywhere with you – Oh, seninle her yere gideceğim
Yeah I’ll go anywhere with you – Evet seninle her yere gideceğim
Oh, and I will be with you – Oh, ben seninle olacağım When the darkest winter comes – En karanlık kış geldiğinde Oh, and I will be with you – Oh, ben seninle olacağım To feel the California sun – California güneşini hissetmek için Oh, and I will be with you – Oh, ben seninle olacağım In the night sounds and it’s true – Gece sesleri ve bu doğru Oh, darling I swear I’ll go anywhere with you – Oh sevgilim yemin ederim seninle her yere gideceğim
Oh I’ll go anywhere with you – Oh seninle her yere gideceğim Oh I’ll go anywhere with you – Oh seninle her yere gideceğim Oh I’ll go anywhere with you – Oh seninle her yere gideceğim Oh I’ll go anywhere with you – Oh seninle her yere gideceğim
Time flies by when the night is young – Gece henüz yeni başlamışken zaman akıp gidiyor Daylight shines on an unexposed location (location) – Gün ışıkları ışık görmeyen yerlere doğuyor (yerlere) Bloodshot eyes lookin’ for the sun – Kanlı gözler güneşi arıyor Paradise we live in and we call it a vacation (vacation) – Cennette yaşıyoruz ve buna tatil diyoruz (tatil) You’re painting me a dream that I – Beni hiç ait olmadığım bir rüyada Would I belong, yeah? – Resmediyorsun Would I belong, yeah? – Resmediyorsun Over the hills and far away – Tepelerde ve A million miles from LA – LA’dan milyonlarca kilometre uzaktan Just anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun I know we’ve got to get away – Kaçmamız gerektiğini biliyorum Some place where no one knows our name – Kimsenin ismimizi bilmediği bir yere
We’ll find the start of something new – Yeni bir şeylerin başlangıcını bulacağız Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun Truth comes out when we’re blacking out – Kendimizden geçerken gerçekler ortaya çıkıyor Looking for connection in a crowd of empty faces (empty faces) – Kalabalıktaki manasız yüzlerle bağ kurmaya çalışıyoruz (manasız yüzler) Your secrets are the only thing I’m craving now – Senin sırların artık arzu duyduğum tek şey The good, and the bad, in the end – Sonunda iyi ve kötü ‘Cause I can take it (I can take it) – Çünkü bunu kaldırabilirim ( Bunu kaldırabilirim) You’re painting me a dream that I – Beni hiç ait olmadığım bir rüyada Would I belong, yeah? – Resmediyorsun Would I belong, yeah? – Resmediyorsun
Over the hills and far away – Tepelerde ve A million miles from LA – LA’dan milyonlarca kilometre uzaktan Just anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun I know we’ve got to get away – Kaçmamız gerektiğini biliyorum Someplace where no one knows our name – Kimsenin isminizi bilmediği bir yere We’ll find the start of something new – Yeni bir şeylerin başlangıcını bulacağız
Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Oh anywhere – Oh nereye olursa olsun Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun Over the hills and far away – Tepelerde ve A million miles from LA – LA’dan milyonlarca kilometre uzaktan Just anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun I know we’ve got to get away – Kaçmamız gerektiğini biliyorum Someplace where no one knows our name – Kimsenin isminizi bilmediği bir yere
We’ll find the start of something new – Yeni bir şeylerin başlangıcını bulacağız Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun
Dirt on your heels, you’ve made a mess – Topuklarında kir var, ortalığı dağıtmışsın Down by the carpark, high off your head – Aşağı otoparkta kafanın üzerinde Honey, don’t worry, nobody’s angry at any of this – Balım endişelenme kimse bunların hiçbirine kızgın değil Darling, be patient, stare into the vacancy, take a deep breath – Sevgilim sabırlı ol boşluğa bak, derin bir nefes al
It’s like when you’re tired, you’re someone else – Sanki yorgun olduğunda başkası oluyorsun gibi Don’t speak for some time to find those words inside yourself – Bir müddet konuşma ta ki o sözcükleri kendi içinde bulasıya kadar Honey, don’t worry, I’ll do your laundry, covered in dirt – Balım endişelenme ben senin kirle kaplanmış çamaşırlarını yıkarım Darling, be patient, it’s easy to break beneath the weight of the earth – Sevgilim sabırlı ol, dünyanın ağırlığı altında kırılmak kolay And I’ll say – Ve ben diyeceğim ki
Always, I’ll wait – Her zaman ben bekleyeceğim For sharp glass when you break – Kırıldığın zaman keskin camı I’ll be the light that you can’t make – Yapamadığında ben ışık olacağım I’ll be your eyes, you be my face – Senin gözlerin olacağım sen benim yüzüm olacaksın Cuz darling, I get scared for you – Çünkü sevgilim senin için korkuyorum And I’m not busy anyway – Ve ben zaten meşgul değilim
Today you looked older than me – Bugün benden daha yaşlı gözüküyorsun Hair in your face, it fills the space between your teeth – Saçın yüzünde, o dişlerinin arasındaki boşluğu dolduruyor And all of your falling, does it get exhausting? Have you gotten sleep? – Ve senin tüm bu düşmelerin, bu yorucu olmuyor mu? Uyudun mu? You said you were sorry, that you hadn’t called me in over a week – Sen üzgün olduğunu söylüyorsun, bir hafta içinde beni aramadığın için And I said – Ve ben diyorum ki
Always, I’ll wait – Her zaman ben bekleyeceğim For sharp glass when you break – Kırıldığın zaman keskin camı I’ll be the light that you can’t make – Yapamadığında ben ışık olacağım I’ll be your eyes, you be my face – Senin gözlerin olacağım sen benim yüzüm olacaksın Cuz darling, I get scared for you – Çünkü sevgilim senin için korkuyorum And I’m not busy anyway – Ve ben zaten meşgul değilim
I hope, I ain’t the last of what the world left you – Umarım dünyanın sana bıraktığı son şey değilimdir A coat, something you only wear in cold weather – Bir kaban sadece soğuk havalarda giydiğin I hope, I ain’t the last of what the world left you – Umarım dünyanın sana bıraktığı son şey değilimdir A coat, something you only wear in cold weather – Bir kaban sadece soğuk havalarda giydiğin
I hope, I ain’t the last of what the world left you – Umarım dünyanın sana bıraktığı son şey değilimdir A coat, something you only wear in cold weather – Bir kaban sadece soğuk havalarda giydiğin I hope, I ain’t the last of what the world left you – Umarım dünyanın sana bıraktığı son şey değilimdir A coat, something you only wear in cold weather – Bir kaban sadece soğuk havalarda giydiğin
And I said – Ve ben dedim ki Always, I’ll wait – Her zaman ben bekleyeceğim For sharp glass when you break – Kırıldığın zaman keskin camı I’ll be the light that you can’t make – Yapamadığında ben ışık olacağım I’ll be your eyes, you be my face – Senin gözlerin olacağım sen benim yüzüm olacaksın Cuz darling, I get scared for you – Çünkü sevgilim senin için korkuyorum And I’m not busy anyway – Ve ben zaten meşgul değilim
Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay Way, ay, ay, ay, ay, ay – Way, is, is, is, is, is
Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay Way, ay, ay, ay, ay, ay – Way, is, is, is, is, is
I know you probably never had somebody – Muhtemelen hiç kimsenin olmadığını biliyorum Loving you like I do, someone who’s there for you – Seni benim yaptığım gibi seviyorum, senin için orada olan birini
Don’t judge ya cause I know we only human – Seni yargılama çünkü biliyorum biz sadece insanız I must be stupid babe, letting you slip away – Aptal olmalıyım bebeğim, gitmene izin veriyorum
If you show me all your flaws, I’ll show you mine – Bana tüm kusurlarını gösterirsen, sana benimkini gösteririm I’ll claim your baggage genome, no need to hide – Bagaj genomunu alacağım, saklanmaya gerek yok
Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay
Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay Way, ay, ay, ay, ay, ay – Way, is, is, is, is, is Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah) – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)
I wish that you could see you like I see you – Keşke seni gördüğüm gibi görebilseydin It’s like that you’re no good, you’re just misunderstood – Sanki iyi değilsin, sadece yanlış anlaşılıyorsun
Now it’s my job to make you a believer – Şimdi seni inanan yapmak benim işim Them boys ain’t like this man, can’t love you like I can – Oğlanlar bu adamdan hoşlanmıyor, seni olabildiğim kadar sevemezler If you show me all your flaws, I’ll show you mine – Bana tüm kusurlarını gösterirsen, sana benimkini gösteririm I’ll claim your baggage genome, no need to hide – Bagaj genomunu alacağım, saklanmaya gerek yok Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay Way, ay, ay, ay, ay, ay, ay – Yol, şudur, şudur, şudur, Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah) – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)
Way, ay, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah) – Yol, olan, olan, olan, olan, olan (ah ah ah ah)
Lemme get it like – Lemme gibi olsun Way, ay, ay, ay, ay (Hey) – Way, is, is, is (Hey) Lemme get it like – Lemme gibi olsun Way, ay, ay, ay, ay (Hey) – Way, is, is, is (Hey) Lemme get it like – Lemme gibi olsun
Way, ay, ay, ay, ay (Hey) – Way, is, is, is (Hey)
Lemme get it like – Lemme gibi olsun Way, ay, ay, ay, ay (Hey) – Way, is, is, is (Hey)
Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay Way, ay, ay, ay, ay, ay – Way, is, is, is, is, is Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah) – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)
I wish there was another you, ‘nother way – Keşke başka bir sen olsaydın And I just can’t find the words I should say – Ve söylemem gereken kelimeleri bulamıyorum If I wanna tell you how I feel, how I feel – Sana nasıl hissettiğimi söylemek istersem Without breaking all that we’ve made – Yaptığımız her şeyi bozmadan
But they say life goes on anyway – Ama yine de hayatın devam ettiğini söylüyorlar If things should change, oh yeah – Bir şeyler değişecekse, oh evet Stuck in the same old melody, of misery – Aynı eski melodide sıkışmış, sefalet And don’t you remember – Ve hatırlamıyor musun
All of the times we spent late at night – Gece geç saatlerde geçirdiğimiz tüm zamanlar We wasted our breath – Nefesimizi boşa harcadık We’re over and done with – Bitirdik ve işimiz bitti I couldn’t see what you did to me – Bana ne yaptığını göremedim It’s not for the best – Bu en iyisi için değil We’re over and done with – Bitirdik ve işimiz bitti
And I just can’t stay another night – Ve bir gece daha kalamam The last thing that I ever wanted to do – Yapmak istediğim son şey Was to say goodbye to you – Sana veda etmekti
Tell me if it’s right or wrong, right or wrong – Söyle bana doğru mu yanlış mı, doğru mu yanlış mı Staring at your pictures till the shadows fade – Gölgeler kaybolana kadar fotoğraflarına bakıyorum Acting like there’s nothing wrong, nothing wrong – Yanlış bir şey yokmuş gibi davranmak, yanlış bir şey yok What we had is slipping away – Sahip olduğumuz şey kayıp gidiyor
But they say life goes on anyway – Ama yine de hayatın devam ettiğini söylüyorlar If things should change, oh yeah – Bir şeyler değişecekse, oh evet Stuck in the same old melody, of misery – Aynı eski melodide sıkışmış, sefalet And don’t you forget that – Ve bunu unutma
All of the times we spent late at night – Gece geç saatlerde geçirdiğimiz tüm zamanlar We wasted our breath – Nefesimizi boşa harcadık We’re over and done with – Bitirdik ve işimiz bitti I couldn’t see what you did to me – Bana ne yaptığını göremedim It’s not for the best – Bu en iyisi için değil We’re over and done with – Bitirdik ve işimiz bitti
And I just can’t stay another night – Ve bir gece daha kalamam The last thing that I ever wanted to do – Yapmak istediğim son şey Was to say goodbye to you – Sana veda etmekti
You say that I – Diyorsun ki ben I’m the one who’s changed – Ben değişen kişiyim But I can’t keep on – Ama devam edemem Living life this way – Hayatı bu şekilde yaşamak You say that I – Diyorsun ki ben I’m the one who’s changed – Ben değişen kişiyim Yeah… – Evet…
You say that I – Diyorsun ki ben I’m the one who’s changed – Ben değişen kişiyim But I can’t keep on – Ama devam edemem Living life this way – Hayatı bu şekilde yaşamak You say that I – Diyorsun ki ben I’m the one who’s changed – Ben değişen kişiyim I’ll find another you another way – Sana başka bir yol bulacağım
All of the times we spent late at night – Gece geç saatlerde geçirdiğimiz tüm zamanlar We wasted our breath – Nefesimizi boşa harcadık We’re over and done with – Bitirdik ve işimiz bitti I couldn’t see what you did to me – Bana ne yaptığını göremedim It’s not for the best – Bu en iyisi için değil We’re over and done with – Bitirdik ve işimiz bitti
And I just can’t stay another night – Ve bir gece daha kalamam The last thing that I ever wanted to do – Yapmak istediğim son şey Was to say goodbye to you – Sana veda etmekti
You say that I – Diyorsun ki ben I’m the one who’s changed – Ben değişen kişiyim But I can’t keep on – Ama devam edemem Living life this way – Hayatı bu şekilde yaşamak You say that I – Diyorsun ki ben I’m the one who’s changed – Ben değişen kişiyim I’ll find another you another way – Sana başka bir yol bulacağım