Arrive at seven the place feels good – Yedide, iyi hissettiren yere ulaş No time to call you today – Bugün seni arayacak zaman yok Encores till eleven then chinese food – On bire kadar tekrarla, sonra Çin yemeğine Back to the hotel again – Otele yeniden dön
I call your number the line ain’t free – Numaranı arıyorum, hat boşta değil I like to tell you come to me – Sana “Bana gel” demeyi seviyorum A night without you seems like a lost dream – Sensiz bir gece, sanki kayıp bir rüya gibi Love I can’t tell you how I feel – Aşkım, sana nasıl hissettiğimi anlatamıyorum
Always somewhere – Her zaman bir yerlerde Miss you where I’ve been – Nerde olsam seni özlüyorum I’ll be back to love you again – Seni tekrar sevmek için döneceğim Always somewhere – Her zaman bir yerlerde Miss you where I’ve been – Nerde olsam seni özlüyorum I’ll be back to love you again – Seni tekrar sevmek için döneceğim
Another morning another place – Başka bir sabah, başka bir yer The only day off is far away – Tek boş gün çok uzakta But every city has seen me in the end – Ama her şehir beni eninde sonunda gördü And brings me to you again – Ve beni tekrar sana getiriyor
Always somewhere – Her zaman bir yerlerde Miss you where I’ve been – Nerde olsam seni özlüyorum I’ll be back to love you again – Seni tekrar sevmek için döneceğim Always somewhere – Her zaman bir yerlerde Miss you where I’ve been – Nerde olsam seni özlüyorum I’ll be back to love you again – Seni tekrar sevmek için döneceğim
Maybe I didn’t treat you quite as good as I should – Belki sana yapmam gerektiği kadar iyi davranmadım. Maybe I didn’t love you quite as often as I could – Belki sıklıkla yapabileceğim kadar sevmedim seni. Little things I should’ve said and done, I never took the time – Söylemem ve yapmam gereken küçük şeyler bunlar, hiç zaman tutmadım. You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın. You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın.
Maybe I didn’t hold you all those lonely, lonely times – Belki bu yalnızlıkla sana sarılmadım, yalnız zamanlarda… And I guess I never told you, Im so happy that you’re mine – Ve tahminimce sana hiç söylemedim: Benim olduğun için çok mutluyum. If I made you feel second best, Im so sorry, I was blind – Eğer seni ikinci iyiymişsin gibi hissettirdiysem, özür dilerim. Körmüşüm. You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın. You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın.
Tell me, tell me that your sweet love hasn’t died – Söyle bana, söyle tatlı aşkının ölmediğini… Give me one more chance to keep you satisfied – Bir şans daha ver bana, seni memnun etmem için… Satisfied – Memnun…
Little things I shouldve said and done, I never took the time – Söylemem ve yapmam gereken küçük şeyler bunlar, hiç zaman tutmadım. You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın. You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın.
Tell me, tell me that your sweet love hasn’t died – Söyle bana, söyle tatlı aşkının ölmediğini… Give me one more chance to keep you satisfied – Bir şans daha ver bana, seni memnun etmem için…
You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın. You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın. You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın. You were always on my mind – Her zaman aklımdaydın
Maybe I didn’t treat you quite as good as I should – Belki sana yapmam gerektiği kadar iyi davranmadım. Maybe I didn’t love you quite as often as I could – Belki sıklıkla yapabileceğim kadar sevmedim seni. Maybe I didn’t hold you all those lonely, lonely times – Belki bu yalnızlıkla sana sarılmadım, yalnız zamanlarda… And I guess I never told you, Im so happy that you’re mine – Ve tahminimce sana hiç söylemedim: Benim olduğun için çok mutluyum.
That Arizona sky burning in your eyes – O Arizona gökyüzü gözlerinde yanıyor You look at me and, babe, I wanna catch on fire – Bana bakıyorsun bebeğim, alev almak istiyorum It’s buried in my soul like California gold – Kaliforniya altını gibi ruhumda gömülü You found the light in me that I couldn’t find – İçimde bulamadığım ışığı sen buldun
So when I’m all choked up – O yüzden tıkandığımda And I can’t find the words – Ve söyleyecek bir söz bulamadığımda Every time we say goodbye – Her veda edişimizde Baby, it hurts – Bebeğim, canım yanıyor When the sun goes down – Güneş battığında And the band won’t play – Ve grup çalmayı bıraktığında I’ll always remember us this way – Bizi hep böyle hatırlayacağım
Lovers in the night – Aşıklar gecede Poets trying to write – Şairler şiir yazmaya çalışıyor We don’t know how to rhyme – Kafiye yapmayı bilmiyoruz But damn we try – Ama deniyoruz işte But all I really know – Ama gerçekten tek bildiğim You’re where I wanna go – Gitmek istediğim yer sensin The part of me that’s you will never die – Senden olan parçam asla ölmeyecek
So when I’m all choked up – O yüzden tıkandığımda But I can’t find the words – Söyleyecek bir söz bulamadığımda Every time we say goodbye – Her veda edişimizde Baby, it hurts – Bebeğim, canım yanıyor When the sun goes down – Güneş battığında And the band won’t play – Ve grup çalmayı bıraktığında I’ll always remember us this way – Bizi hep böyle hatırlayacağım
Oh, yeah – Evet I don’t wanna be just a memory, baby, yeah – Sadece bir anıdan ibaret olmak istemiyorum bebeğim, evet
When I’m all choked up – Tıkandığımda But I can’t find the words – Söyleyecek bir söz bulamadığımda Every time we say goodbye – Her veda edişimizde Baby, it hurts – Bebeğim, canım yanıyor When the sun goes down – Güneş battığında And the band won’t play – Ve grup çalmayı bıraktığında I’ll always remember us this way, oh, yeah – Bizi hep böyle hatırlayacağım, evet
When you look at me – Bana böyle baktığında And the whole world fades – Ve dünya solup gittiğinde I’ll always remember us this way — Bizi hep böyle hatırlayacağım
I was mixed up when you came to me – Bana geldiğinde çok karmaşıktım Too broke to fix – Tamir edilemeyecek kadar bozuktum
Said ‘daddy get gone, I’m missing my baby” – Baba sen gittin , bebeğimi özlüyorum Still missing my baby… – Hala bebeğimi özlüyorun I was stitched up by the hands of fate – Kaderin elleri tarafından dikiş atıldım Said how you gonna make it on your own if luck is a lady? – Eğer şans bir kadınsa bunu nasıl kendi başına yapacaksın? dedim Maybe luck is a lady – Belki şans bir kadındır I was going down for the third time – Üçüncü kere dibe gidiyordum My heart was broken, I was not open to your suggestions – Kalbim çok kırılmıştı, senin önerilerine açık değildim I had so many questions – Çok fazla soruya sahiptim That you just kissed away – Ama sen öpüp unutturdun Tell me, I guess that cupid was in disguise – Söyle bana, sanırım eros kılık değiştirmişti The day you walked in and changed my life – Hayatıma girdiğin ve onu değiştirdiğin gün I think it’s amazing, – Bence bu inanılmaz The way that love can set you free – Aşkın seni nasıl özgür bıraktığı So now I walk in the midday sun – O yuzden şimdi günortası güneşinde yürüyorum I never thought that my saviour would come – Hiç bir zaman kurtarıcımın geleceğini düşünmedim I think it’s amazing – Bence bu inanılmaz I think it’s amazing – Bence bu inanılmaz I think you’re amazing – Bence sen inanılmazsın You tried to save me from myself – Beni kendimden kurtarmaya çalıştın Said ‘Darling ,kiss as many as you want! – “Sevgilim beni istediğin kadar öp” dedin
My love’s still available – Aşkım hala mevcut And I know you’re insatiable – Ve biliyorum sen doyumsuzsun We’re like victims of the same disease – Biz aynı hastalığın kurbanları gibiyiz Look at your Big Bad Daddy, and your mom – Büyük ve kötü babana bak , ve annene And your mom ….was always acting crazy – Ve annen….hep çılgınca davranıyordu I was going down for the third time – Üçüncü kere dibe gidiyordum My heart was broken, I thought that loving you was out of the question – Kalbim kırılmıştı, sorgusuzca seni sevdiğimi düşündüm Then I saw my reflection – Sonra yansımamı gördüm Saying please don’t let this go – Lütfen gitmesine izin verme diyen
Celebrate the love of the one you’re with – Birlite olduğun kişinin aşkını kutla Celebrate, this life with you baby – Seninle olan bu hayatı kutla bebek I think you should celebrate yeah – Bence kutlamalısın ,evet Don’t put your love in chains baby – Aşkını zincire vurma bebek No no, walk in the midday sun – Hayır hayır günortası güneşinde yürü I thought I was dreaming – Düşte olduğumu düşündüm I think it’s amazing – Bence bu inanılmaz I think you’re amazing – Bence sen inanılmazsın I said celebrate the love of the one you’re with – Birlite olduğun kişinin aşkını kutla dedim As this life gets colder – Bu hayat soğuklaşırken And the devil inside – Ve içindeki şeytan Tells you to give up… – Vazgeçmeni söylerken….
I kept the right ones out – Doğruları dışarıda bıraktım And let the wrong ones in – Yanlışlara izin verdim Had an angel of mercy – Bağışlayıcı bir meleğim vardı To see me through all my sins – Tüm günahlarımla beni gören There were times in my life – Hayatımda bazı anlar vardı When I was goin’ insane – Çılgına döndüğüm Tryin’ to walk through the pain – Acıya doğru yürümeye çabaladığım When I lost my grip – Hakimiyeti kaybettiğimde And I hit the floor – Yere çakıldım Yeah, I thought I could leave – Yaşayabileceğimi düşündüm But couldn’t get out the door…heh ha – Fakat kapıdan çıkamadım I was so sick n’ tired – Çok hasta ve yorgundum Of livin’ a lie – Bir yalanı yaşamaktan I was wishing that I would die – Ölmüş olmayı arzuladım
It’s amazing – Şaşırtıcıdır With the blink of an eye – Bir göz kırpmasıyla You finally see the light – Sonunda ışığı görürsünüz Oh…It’s amazing – Şaşırtıcıdır When the moment arrives – Zamanı geldiğinde
That you know you’ll be alright – İyi olacağını bilmek Yeah…It’s amazing – Evet şaşırtıcı
And I’m saying a prayer – Ve ben bir dua söylüyorum For the desperate hearts tonight – Ve bu gece umutsuz kalpler için bir dua okuyorum That one last shot’s a Permanent Vacation – O son bir fırt, daimi tatildir And how high can you fly with broken wings – Ve kırık kanatlarla ne kadar yüksekte uçabilirsiniz Life’s a journey, not a destination – Hayat bir yolculuktur, varılacak yer değil And I just can’t tell just what tomorrow brings…yeah – Ve yarının ne getireceğini söyleyemem.. You have to learn to crawl – Emeklemeyi öğrenmelisiniz Before you learn to walk – Yürümeyi öğrenmeden önce But I just couldn’t listen – Fakat dinleyemedim To all that righteous talk…oh yeah – Bütün o doğru konuşmaları I was out on the street – Dışarda sokaktaydım Just tryin’ to survive – Sadece hayatta kalmaya çalışıyordum Scratchin’ to stay alive – Canlı kalmak için tırmalıyordum So, from all of us in Aerosmith – Aerosmith`deki hepimizden To all of you out there – Oradaki herkese Wherever you are, remember – Her neredeyseniz, hatırlayın The light at the end of the tunnel – Tünelin sonundaki ışık May be you – Belki de sizsiniz
Its amazing, Im the reason – Bu şaşırtıcı, sebebi benim Everybody fired up this evening – Bu gece herkes yanıyor Im exhausted, barely breathing – Bitkinim, güç bela nefes alıyorum Holding on to what I believe in – İnandığım şeye tutunuyorum
No matter what you’ll never take that from me – Ne olursa olsun onu benden alamayacaksın My reign is as far as your eyes can see – Benim saltanatım gözlerinin görebileceği uzaklıkta
It’s amazin, so amazin, so amazin, so amazin – Bu şaşırtıcı, çok şaşırtıcı, çok şaşırtıcı, çok şaşırtıcı
Its amazin, so amazin, so amazin, so amazin Its amazin – Bu şaşırtıcı, çok şaşırtıcı, çok şaşırtıcı, bu şaşırtıcı (Lets go) – (Gidelim)
I’m a monster, I’m a killer – Ben bir canavarım, bir katilim I know Im wrong, yeah – Yanıldığımı biliyorum, evet I’m a problem thatll never ever be solved – Ben asla çözülemeyecek bir problemim
And no matter what you’ll never take that from me – Ve ne olursa olsun onu benden alamayacaksın My reign is as far as your eyes can see – Benim saltanatım gözlerinin görebileceği uzaklıkta
Its amazin, so amazin, so amazin, so amazin Its amazin – Bu şaşırtıcı, çok şaşırtıcı, çok şaşırtıcı, bu şaşırtıcı (Lets go) – (Gidelim)
I’m a monster, I’m a killer – Ben bir canavarım, bir katilim I know Im wrong, yeah – Yanıldığımı biliyorum, evet I’m a problem thatll never ever be solved – Ben asla çözülemeyecek bir problemim And no matter what you’ll never take that from me – Ve ne olursa olsun onu benden alamayacaksın My reign is as far as your eyes can see – Benim saltanatım gözlerinin görebileceği uzaklıkta
Its amazin, so amazin, so amazin, so amazin [x4] – Bu şaşırtıcı, çok şaşırtıcı, çok şaşırtıcı, çok şaşırtıcı Its amazin – Bu şaşırtıcı
Im amazin, yeah, Im all that – Ben şaşırtıcıyım, evet, hepsi benim If I aint on my grind then what you call that? – Eğer işimi yapmassam buna ne dersin? Victorious, yeah, we warriors – Galip, evet, biz savaşçılar We make history, strive for victory – Tarihi yaratıyoruz, zafer için çaba sarfediyoruz
Standing at my podium – Kürsüde duruyorum Im trying watch my sodium – Sodyumuma bakmaya çalışıyorum Die high blood pressure – Yüksek tansiyondan ölüyorum
You even let the Feds getcha – Fedlerin seni yakalamasına izin versen bile
I’m amazin, born on the full moon – Ben şaşırtıcıyım, dolunayda doğdum I was bred to get it in, no spoon – Bu amaç için büyümüştüm That’s why Im so goose, summer time, no juice – Bu yüzden bu kadar aptalım, yaz vakti, su yok Big family, small house, no rooms – Büyük aile, küçük ev, oda yok
They , oh God, why you go so hard? – Onlar tıpkı, ah Tanrı’m, neden bu kadar ileri gittin? Look what hes been through – Ona bir bak He deserves an applause – Şimdi bir alkışı hakediyor
A fire’s gotta burn – Bir ateş yakmalı The world is gonna turn – Dünya dönecek A rain has gotta fall – Bir yağmur düşmeli Fate is gonna call – Kader çağrısını yapacak But I just keep on breathing – Ama ben sadece nefes almaya devam ediyorum Long as my heart is beating – Kalbim uzunca bir süre atıyor gibi
Someone’s gotta hate – Birileri nefret etmeli It’s never gonna change – Bu bir şeyleri asla değiştirmez Gets harder everyday – Her gün gittikçe zorlaşıyor This is one hell of a place – Bu yer bir cehennem Keep your heart from freezing – Kalbini koru donmaktan To keep yourself believing – Kendine inanmaya devam et
But I won’t run – Ama kaçmayacağım I’m not afraid – Korkmuyorum I’ll look em in the eye – Gözlerinin içine bakacağım Gonna hear me say – Söylediklerimi duyacaksın It’s… – Bu…
My life – Benim hayatım My love – Benim aşkım My sex – Benim seksim My drug – Benim uyuşturucum My lust – Benim arzum My god it ain’t no sin – Tanrım hiç günah değil Can I get it – Alabilir miyim Can I get an Amen – Bir amin alabilir miyim My grace – Benim lütfum My church – Benim kilisem My pain – Benim acım My tears – Benim gözyaşlarım My hurt – Benim yaram My god, I’ll say it again – Tanrım, tekrar söyleyeceğim Can I get it – Alabilir miyim Can I get an Amen – Bir amin alabilir miyim
Life has gotta kill – Hayat katletmeli Faith is gonna blind – İnanç gizli olacak Hope is gonna fade – Umut solacak The truth is gonna lie – Gerçekler yalanlara dönüşecek Sometimes there’s no reason – Bazen hiçbir sebep yoktur To justify the meaning – Haklı çıkmada
But I won’t run – Ama kaçmayacağım I’m not ashamed – Mahçup değilim It’s gonna take more than this for me to break – Beni kırmak için benden daha fazlasını alacak
My life – Benim hayatım My love – Benim aşkım My sex – Benim seksim My drug – Benim uyuşturucum My lust – Benim arzum My god it ain’t no sin – Tanrım hiç günah değil Can I get it? – Alabilir miyim? Can I get an Amen? – Bir amin alabilir miyim? My grace – Benim lütfum My church – Benim kilisem My pain – Benim acım My tears – Benim gözyaşlarım My hurt – Benim yaram My god, I’ll say it again – Tanrım, tekrar söyleyeceğim Can I get it? – Alabilir miyim? Can I get an Amen? – Bir amin alabilir miyim?
My life, my love, my sex, my drug – Benim hayatım, benim aşkım, benim seksim, benim ilacım My lust… – Benim arzum…
My life – Benim hayatım My love – Benim aşkım My sex – Benim seksim My drug – Benim uyuşturucum My lust – Benim arzum My god it ain’t no sin – Tanrım hiç günah değil Can I get it? – Alabilir miyim? Can I get an Amen? – Bir amin alabilir miyim? My grace – Benim lütfum My church – Benim kilisem My pain – Benim acım My tears – Benim gözyaşlarım My hurt – Benim yaram My god, I’ll say it again – Tanrım, tekrar söyleyeceğim Can I get it? – Alabilir miyim? Can I get an Amen? – Bir amin alabilir miyim?
What a drag it is – Ne kadar sürükleyici The shape I’m in – İçinde bulunduğum şekil Well, I go out somewhere – Pekala, bir yere çıkıyorum Then I come home again – Sonra tekrar eve geliyorum
I light a cigarette – Bir sigara yakıyorum ‘Cause I can’t get no sleep – Çünkü uyuyamıyorum There’s nothing on the TV, nothing on the radio – TV’de hiçbir şey yok, radyoda hiçbir şey yok That means that much to me – Bu benim için çok şey ifade ediyor
All my life – Tüm hayatım boyunca Watching America – Amerika’yı izlemek All my life – Tüm hayatım boyunca There’s panic in America – Amerika’da panik var Oh oh oh oh – Oh oh oh oh There’s trouble in America – Amerika’da sorun var Oh oh oh oh – Oh oh oh oh
Yesterday was easy – Dün kolaydı Happiness came and went – Mutluluk geldi ve gitti I got the movie script – Film senaryosunu aldım But I don’t know what it meant – Ama ne anlama geldiğini bilmiyorum
I light a cigarette – Bir sigara yakıyorum ‘Cause I can’t get no sleep – Çünkü uyuyamıyorum There’s nothing on the TV, nothing on the radio – TV’de hiçbir şey yok, radyoda hiçbir şey yok That means that much to me – Bu benim için çok şey ifade ediyor There’s nothing on the TV, nothing on the radio – TV’de hiçbir şey yok, radyoda hiçbir şey yok That I can believe in – İnanabileceğim
All my life – Tüm hayatım boyunca Watching America – Amerika’yı izlemek All my life – Tüm hayatım boyunca There’s panic in America – Amerika’da panik var Oh oh oh oh – Oh oh oh oh There’s trouble in America – Amerika’da sorun var Oh oh oh oh – Oh oh oh oh There’s panic in America – Amerika’da panik var Oh oh oh oh – Oh oh oh oh
Yesterday was easy – Dün kolaydı Yes, I got the news – Evet haberleri aldım When you get it straight but stand up, you just can’t lose – Düzelttiğinde ama ayağa kalktığında, kaybedemezsin Give you my confidence, all my faith in life – Sana güvenimi ver, hayata olan tüm inancımı
Don’t stand me up – Beni ayağa kaldırma Don’t let me down – Beni hayal kırıklığına uğratma I need you tonight – Sana bu gece ihtiyacım var To hold me, say you’ll be here – Beni sarmak için burada olacağını söyle To hold me, say you’ll be here – Beni sarmak için burada olacağını söyle To hold me, say you’ll be here – Beni sarmak için burada olacağını söyle To hold… – Tutmak…
All my life – Tüm hayatım boyunca Watching America – Amerika’yı izlemek All my life – Tüm hayatım boyunca There’s panic in America – Amerika’da panik var Oh oh oh oh – Oh oh oh oh She’s lost in America – Amerika’da kayboldu Oh oh oh oh – Oh oh oh oh
Tell me, how does it feel? – Söyle bana, nasıl hissettiriyor? Tell me, how does it feel? – Söyle bana, nasıl hissettiriyor? Tell me, how does it feel? – Söyle bana, nasıl hissettiriyor? Tell me, how does it feel? – Söyle bana, nasıl hissettiriyor?
You should’ve known I love you – Seni sevdiğimi bilmeliydin Though I’ll never say it too much – Asla çok fazla söylemeyeceğim Maybe you didn’t get me – Belki beni anlamadın Maybe I’ll never know what I done – Belki ne yaptığımı asla bilemeyeceğim
Now I’m lost in the distance – Şimdi uzakta kayboldum You look at me like a stranger – Bana yabancı gibi bakıyorsun Cause how it looks right now to me – Şu anda bana nasıl göründüğü Nedeni Is you were scared of the danger – Tehlikeden korktun mu
Could’ve shown you America – Sana Amerika’yı gösterebilirdim All the bright lights of the universe – Evrenin tüm parlak ışıkları Could have reached, the highest heights – Ulaşabilirdi, en yüksek yüksekliklere A different place, a different life – Farklı bir yer, farklı bir hayat Remember that night underneath the stars – Yıldızların altındaki o geceyi hatırla For a minute I thought the world was ours – Bir an için dünyanın bizim olduğunu düşündüm All you had to do was show me love – Tek yapman gereken bana aşkı göstermekti
Yeah it’s true you know, we’re not perfect – Evet, bildiğin doğru, biz mükemmel değiliz There’s a fire inside of me – İçimde bir ateş var It means I’ll fight for the things that are worth it – Buna değecek şeyler için savaşacağım anlamına geliyor If it makes me feel complete – Eğer beni tam hissettiriyorsa Cause I’m hitting rocks, and I’m taking shots – Çünkü kayalara vuruyorum ve ateş ediyorum I’m prepared to lose everything I’ve got – Sahip olduğum her şeyi kaybetmeye hazırım
Now I’m lost in the distance – Şimdi uzakta kayboldum You look at me like a stranger – Bana yabancı gibi bakıyorsun Cause how it looks right now to me – Şu anda bana nasıl göründüğü Nedeni That nothing can save us – Bizi hiçbir şeyin kurtaramayacağı
Could’ve shown you America – Sana Amerika’yı gösterebilirdim All the bright lights of the universe – Evrenin tüm parlak ışıkları Could have reached, the highest heights – Ulaşabilirdi, en yüksek yüksekliklere A different place, a different life – Farklı bir yer, farklı bir hayat Remember that night underneath the stars -Yıldızların altındaki o geceyi hatırla For a minute I thought the world was ours – Bir an için dünyanın bizim olduğunu düşündüm All you had to do was show me love – Tek yapman gereken bana aşkı göstermekti
They wanna see blood, – Kan görmek istiyorlar They wanna see hate, – Nefret görmek istiyorlar Like a needle in your vein, – Damarındaki bir iğne gibi A sickness with no name, – İsimsiz bir hastalık In a world that’s insane, – Çılgın bir dünyada Was America to blame? – Amerika suçlu muydu? When you’re praying for a change to a God with no face! – Yüzü olmayan bir Tanrı’ya geçmek için dua ederken!
They wanna see blood, – Kan görmek istiyorlar They wanna see hate, – Nefret görmek istiyorlar Like a fucking AK, – Lanet bir AK gibi, It’s going up in flames, – Alevler içinde yükseliyor In a world that’s insane, – Çılgın bir dünyada Was America to blame? – Amerika suçlu muydu? When you’re praying for a change to a God with no face! – Yüzü olmayan bir Tanrı’ya geçmek için dua ederken!
You can’t tell me what to say, – Bana ne söyleyeceğimi söyleyemezsin Because I’ve got one religion, – Çünkü bir dinim var And I’ve got one decision, – Ve bir kararım var It’s a big fuck you! – Bu büyük bir lanet sen!
I keep spitting in your face, – Yüzüne tükürüyorum Every month and every day, – Her ay ve her gün Every time you hear my name, – Adımı her duyduğunda My middle fingers up too. – Orta parmaklarım da yukarı.
You think I own you, – Sana sahip olduğumu düşünüyorsun But I ain’t go no room for these hoes, – Ama bu fahişelere yer yok Cause they ain’t no good, – Çünkü onlar iyi değiller I ain’t living by your rules. – Senin kurallarına göre yaşamıyorum.
You’re getting older, – Yaşlanıyorsun Full of liquor you’re blowing, – Şişirdiğin likörle dolu And you wanna be noticed, – Ve fark edilmek istiyorsun But you’re dying so slowly. – Ama çok yavaş ölüyorsun.
So when they point the finger, – Yani parmağını gösterdiklerinde You flip one back, – Birini geri atarsın And say fuck that. – Ve siktir et deyin. FUCK THAT! – BUNU S…N!
So when they point the finger, – Yani parmağını gösterdiklerinde You flip one back, – Birini geri atarsın And say fuck that. – Ve siktir et deyin. FUCK THAT! – BUNU S…N!
Eenie meenie minie moe, – Eenie meenie minie moe, Each one of us gonna know, – Her birimiz bileceğiz That your time is coming soon, – Zamanın yakında geliyor Cause there ain’t enough room, – Çünkü yeterli oda yok In this world for us two. – Bu dünyada ikimiz için.
Yeah, I hate to break the news, – Evet, haberi vermekten nefret ediyorum But I’ma break it in this music, – Ama bu müzikte kıracağım To let the world know who, – Dünyanın kim olduğunu bilmesini sağlamak için Who you’ve been using, – Kimi kullanıyorsun Who you’re abusing, – Kimi taciz ediyorsun It’s the suits you’ve being fooling. – Kandırdığın takım elbise.
But you know that you’re useless, – Ama işe yaramaz olduğunu biliyorsun So he’s been acting so ruthless, – Bu yüzden çok acımasız davranıyor Deep inside you’re just ruined, – Derinlerde mahvolmuşsun Cause I keep on moving here, – Çünkü burada hareket etmeye devam ediyorum To show you the truth bitch! – Sana gerçeği göstermek için kaltak!
So when they point the finger, – Yani parmağını gösterdiklerinde You flip one back, – Birini geri atarsın And say fuck that. – Ve siktir et deyin. FUCK THAT! – BUNU S…N!
So when they point the finger, – Yani parmağını gösterdiklerinde You flip one back, – Birini geri atarsın And say fuck that. – Ve siktir et deyin. FUCK THAT! – BUNU S…N!
WHY CAN’T YOU DIE? – NEDEN ÖLEMEZSİN?
MOTHERFUCKER JUST DIE – ANNE SADECE ÖLÜ
NO MORE GOODBYES – ARTIK GOODBYES YOK
JUST FUCKING DIE! – SADECE LANET ÖLÜ!
They wanna see blood, – Kan görmek istiyorlar They wanna see hate, – Nefret görmek istiyorlar Like a needle in your vein, – Damarındaki bir iğne gibi A sickness with no name, – İsimsiz bir hastalık In a world that’s insane, – Çılgın bir dünyada Was America to blame? – Amerika suçlu muydu? When you’re praying for a change to a God with no face! – Yüzü olmayan bir Tanrı’ya geçmek için dua ederken!
They wanna see blood, – Kan görmek istiyorlar They wanna see hate, – Nefret görmek istiyorlar Like a needle in your vein, – Damarındaki bir iğne gibi A sickness with no name. – İsimsiz bir hastalık.
So when they point the finger, – Yani parmağını gösterdiklerinde You flip one back, – Birini geri atarsın And say fuck that. – Ve siktir et deyin. FUCK THAT! – BUNU S…N!
They wanna see blood, – Kan görmek istiyorlar They wanna see hate, – Nefret görmek istiyorlar Like a fucking AK, – Lanet bir AK gibi, It’s going up in flames. – Alevler içinde yükseliyor.
So when they point the finger, – Yani parmağını gösterdiklerinde You flip one back, – Birini geri atarsın And say fuck that. – Ve siktir et deyin. FUCK THAT! – BUNU S…N!
We’re all living in americka, – Hepimiz americka’da yaşıyoruz America ist wunderbar. – Amerika bir wunderbar. We’re all living in america, – Hepimiz Amerika’da yaşıyoruz America, america. – Amerika, Amerika.
Wenn getanzt wird, will ich fuhren, – Dans olduğu zaman sürmek istiyorum Auch wenn ihr euch alleine dreht, – Tek başına dönsen bile Lasst euch ein wenig kontrollieren, – Biraz kontrol edelim seni Ich zeige euch wieÂ’s richtig geht. – Bunu nasıl doğru yapacağınızı size göstereceğim. Wir bilden einen lieben reigen, – Sevgili bir grup oluşturuyoruz, Die freiheit spielt auf allen geigen, – Tüm kemanlarda özgürlük oyunu Musik kommt aus dem weiÃ’en haus, – Müzik beyaz saraydan geliyor Und vor paris steht mickey maus – Ve Mickey Mouse Paris’in önünde duruyor
We’re all we’re all – Hepimiz hepimiziz We’re all living in america, – Hepimiz Amerika’da yaşıyoruz America ist wunderbar. – Amerika bir wunderbar. We’re all living in america, – Hepimiz Amerika’da yaşıyoruz America, america. – Amerika, Amerika.
Ich kenne schritte, die sehr nutzen, – Çok yararlı adımlar biliyorum Und werde euch vor fehltritt schutzen, – Ve seni yanlış adımlardan koruyacak Und wer nicht tanzen will am schluss, – Ve sonunda dans etmek istemiyorsan, WeiÃ’ noch nicht, dass er tanzen muss! – Henüz dans etmesi gerektiğini bilmiyorum! Wir bilden einen lieben reigen, – Sevgili bir grup oluşturuyoruz, Ich werde euch die richtung zeigen, – Sana yönü göstereceğim Nach africa kommt santa claus, – Noel Baba Afrika’ya geliyor Und vor paris steht mickey maus. – Ve Mickey Mouse Paris’in önünde duruyor.
We’re all living in amerika, – Hepimiz Amerika’da yaşıyoruz Amerika ist wunderbar. – Amerika ist wunderbar. We’re all living in amerika, – Hepimiz Amerika’da yaşıyoruz America, america. – Amerika, Amerika. We’re all living in america, – Hepimiz Amerika’da yaşıyoruz Coca-cola, wonderbra, – Coca-cola, harikalar We’re all living in america, – Hepimiz Amerika’da yaşıyoruz America, america. – Amerika, Amerika.
This is not a love song, – Bu Bir Aşk Şarkısı değil mi, This is not a love song. – Bu Bir Aşk Şarkısı değil mi. I don’t sing my mother’s tongue, – Ben ana dilimi söylemiyorum No, this is not a love song. – Hayır, bu bir aşk şarkısı değil.
We’re all living in america, – Hepimiz Amerika’da yaşıyoruz America ist wunderbar. – Amerika bir wunderbar. We’re all living in america, – Hepimiz Amerika’da yaşıyoruz America, america. – Amerika, Amerika. We’re all living in amerika, – Hepimiz Amerika’da yaşıyoruz Coca-cola, sometimes war, – Coca-cola, bazen savaş We’re all living in amerika, – Hepimiz Amerika’da yaşıyoruz America, america. – Amerika, Amerika.
Real life is make believe – Gerçek hayat inandırmaktır All that glitters isn’t gold for me – Bütün parıltılar benim için altın değil Save me from everyone – Beni herkesten kurtar
Bite your tongue – Dilini ısır Don’t say anything – Bir şey söyleme You look perfect in this light to me – Benim için bu ışıkta mükemmel görünüyorsun Save me from everything – Beni her şeyden kurtar
They say we can stay in America – Onlar Amerika’da kalabileceğimizi söylüyorlar You can be free in America – Amerika’da özgür olabilirsin But I’m sick of listening to everyone – Ama her birini dinlemekten bıktım I just want you – Sadece seni istiyorum I just want you – Sadece seni istiyorum I just want you – Sadece seni istiyorum
Close your eyes – Gözleri kapat Take it slow – Yavaştan al We will find a new place to go – Gidecek yeni bir yer bulacağız This will all be over soon – Bütün bu şeyler yakında son bulacak
And if the stripes keep us apart – Ve eğer şeritler bizi ayrı tutarsa I will write your name up in the stars – Adını yıldızlara yazacağım Keep myself close to you – Kendimi sana yakın tutacağım
They say we can stay in America – Onlar Amerika’da kalabileceğimizi söylüyorlar You can be free in America – Amerika’da özgür olabilirsin But I’m sick of listening to everyone – Ama her birini dinlemekten bıktım I just want you – Sadece seni istiyorum I just want you – Sadece seni istiyorum I just want you – Sadece seni istiyorum
Heavy hearted and I feel so cold – Ağır kalpli ve çok soğuk hissediyorum The nights are longer than I’ve ever known – Geceler bildiğimden de daha uzun Wherever you are – Her neredeysen Come and get me now – Gel ve al beni şimdi
When we started it was long ago – Çok zaman önce bunu başlattığımızda It was perfect and well – Bu mükemmel ve iyiydi Yeah it was perfect – Evet bu mükemmeldi Wherever you are – Her neredeysen Come and get me now – Gel ve al beni şimdi
They say we can stay in America – Onlar Amerika’da kalabileceğimizi söylüyorlar You can be free in America – Amerika’da özgür olabilirsin But I’m sick of listening to everyone – Ama her birini dinlemekten bıktım I just want you – Sadece seni istiyorum I just want you – Sadece seni istiyorum I just want you – Sadece seni istiyorum