Yazar: Çevirce

  • Flyleaf – All Around Me Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Flyleaf – All Around Me Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    My hands are searching for you
    – Ellerim seni arıyor
    My arms are outstretched towards you
    – Kollarım sana doğru uzanıyor
    I feel you on my fingertips
    – Parmak uçlarımda hissediyorum seni
    My tongue dances behind my lips for you
    – Dilim dudaklarımın arkasında senin için dans ediyor
    This fire rising through my being
    – Bu ateş başlangıcımdan beri yükseliyor
    Burning I’m not used to seeing you
    – Seni görmediğimden beri yanıyorum
    I’m alive, I’m alive
    – Canlıyım, canlıyım

    I can feel you all around me
    – Seni her yerimde hissediyorum
    Thickening the air I’m breathing
    – Soluduğum hava yoğun
    Holding on to what I’m feeling
    – Hissetkilerime dayanıyorum
    Savoring this heart that’s healing
    – Kurtarıyor bu kalbi, iyileşiyor
    My hands float up above me
    – Ellerim yukarı doğru dalgalanıyor
    And you whisper you love me
    – Ve beni fısıldıyorsun bana beni sevdiğini
    And I begin to fade
    – Ve ben solmaya başlıyorum
    Into our secret place
    – Gizli yerimize
    The music makes me sway
    – Müzik beni etkiliyor
    The angels singing say we are alone with you
    – Melekler şarkı söylüyorlar seninle yalnızız
    I am alone and they are too with you
    – Ben yalnızım ve onlar daha çok seninle beraberler
    I’m alive, I’m alive
    – Canlıyım, canlıyım

    I can feel you all around me
    – Seni her yerimde hissediyorum
    Thickening the air I’m breathing
    – Soluduğum hava yoğun
    Holding on to what I’m feeling
    – Hissetkilerime dayanıyorum
    Savoring this heart that’s healing
    – Kurtarıyor bu kalbi, iyileşiyor
    And so I cry
    – Ve ağlıyorum
    The light is white
    – Işık beyaz
    And I see you
    – Ve seni görüyorum
    I’m alive, I’m alive, I’m alive
    – Canlıyım, canlıyım, canlıyım

    I can feel you all around me
    – Seni her yerimde hissediyorum
    Thickening the air I’m breathing
    – Soluduğum hava yoğun
    Holding on to what I’m feeling
    – Hissetkilerime dayanıyorum
    Savoring this heart that’s healing
    – Kurtarıyor bu kalbi, iyileşiyor
    Take my hand
    – Elimi tut
    I give it to you
    – Sana verdim onu
    Now you owe me
    – Şimdi bana sahipsin
    All I am
    – Bütün benliğime
    You said you would never leave me
    – Beni hiç bırakmayacağını söylemiştin
    I believe you
    – Sana inanıyorum
    I believe
    – İnanıyorum

    I can feel you all around me
    – Seni her yerimde hissediyorum
    Thickening the air I’m breathing
    – Soluduğum hava yoğun
    Holding on to what I’m feeling
    – Hissetkilerime dayanıyorum
    Savoring this heart that’s healing
    – Kurtarıyor bu kalbi, iyileşiyor

  • Justin Bieber – All Around The World  Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Justin Bieber – All Around The World Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You’re beautiful, beautiful, you should know it
    – Sen çok güzelsin, bunu bilmelisin
    (You’re beautiful, beautiful, you should know it)
    – Sen çok güzelsin, bunu bilmelisin
    I think it’s time, think it’s time that you show it
    – Zamanı olduğunu düşünüyorum, bu sana göstermenin zamanı olduğunu düşünüyorum

    You’re beautiful, beautiful
    – Sen güzelsin, güzel

    Baby what you doing? where you at? where you at?
    – Bebeğim ne yapıyorsun? Neredesin? Neredesin?
    Why you working so shy? hold it back, hold it back
    – Neden bu kadar utanıyorsun? geri çekiliyorsun, geri çekiliyorsun
    We’re not the only ones doing it like that, and like that
    – Bunu bu şekilde yapan sadece biz değiliz, bu şekilde
    So DJ bring that, bring that, bring that, bring that back
    – O halde DJ, getir onu, onu geri getir

    Cause all around the world people want to be loved
    – Çünkü dünyanın her yerinde insanlar sevilmek istiyor
    Yeah, cause all around the world, they’re no different than us
    – Evet, çünkü dünyanın her yerinde, bizden farklı değiller
    All around the world people want to be loved
    – Dünyanın her yerinde insanlar sevilmek istiyor
    All around the world, they’re no different than us
    – Evet, çünkü dünyanın her yerinde, bizden farklı değiller
    All around the world
    – Dünyanın her yerinde

    You’re crazy girl, crazy girl, you should know it
    – Sen çılgınsın kız, çılgın kız, bunu bilmelisin
    (you’re crazy girl, crazy girl, don’t control it)
    – Ben çılgınsın kız, çılgın kız, kontrolsüz
    Light it up, light it up, so explosive
    – Yakıyorsun, yakıyorsun, patlayıcı
    You’re crazy girl, yeah, yeah
    – Sen çılgınsın kız, evet evet

    Baby what you doing? where you at? where you at?
    – Bebeğim ne yapıyorsun? Neredesin? Neredesin?
    Why you working so shy? hold it back, hold it back
    – Neden bu kadar utanıyorsun? geri çekiliyorsun, geri çekiliyorsun
    We’re not the only ones doing it like that, and like that
    – Bunu bu şekilde yapan sadece biz değiliz, bu şekilde
    So DJ bring that, bring that, bring that, bring that back
    – O halde DJ, getir onu, onu geri getir

    Cause all around the world people want to be loved
    – Çünkü dünyanın her yerinde insanlar sevilmek istiyor
    Yeah, cause all around the world, they’re no different than us
    – Evet, çünkü dünyanın her yerinde, bizden farklı değiller
    All around the world people want to be loved
    – Dünyanın her yerinde insanlar sevilmek istiyor
    All around the world, they’re no different than us
    – Evet, çünkü dünyanın her yerinde, bizden farklı değiller
    All around the world
    – Dünyanın her yerinde

    Once again, the dynamic duo’s back at it
    – Bir kere daha, dinamik ikili geri döndü
    I love everything about you
    – Seninle ilgili herşeyi seviyorum
    You’re imperfectly perfect
    – Sen mükemmelsin
    Everyone is itching for beauty
    – Herkes güzellik için kaşınıyor
    But you’re scratching the surface
    – Sen de yüzeyi kaşıyorsun

    Lost found is never found
    – Kayıp asla bulunmadı
    Can the DJ please reverse it?
    – DJ lütfen geri vitese takabilirmisin?
    In lights we pay for change
    – Işıklarda ödeme yapıyoruz
    Let’s make every second worth it
    – Hadi her dakikayı değerli yapalım
    Any day can work if you’re working with people saying you don’t deserve it and don’t give in
    – Eğer insanlarla çalışıyorsan, hak etmediğini söylüyor ve kabullenmiyorsan, her gün olabilir,
    Cause hate may win some battles but love wins in the end
    – Çünkü nefret bazı savaşları kazanabilir ancak aşk sonunda kazanır
    You shine just like the sun while the moon and the stars reflect your light
    – Ay ve yıldızlar senin ışığını yansıtırken, sen bir güneş gibi parlıyorsun
    Beauty revolves around you
    – Güzellik etrafında dolanıyor
    So you like that?
    – Bunu seviyor musun?

    All around the world people want to be loved
    – Dünyanın her yerinde insanlar sevilmek istiyor
    All around the world, they’re no different than us
    – Evet, çünkü dünyanın her yerinde, bizden farklı değiller
    All around the world people want to be loved
    – Dünyanın her yerinde insanlar sevilmek istiyor
    All around the world, they’re no different than us
    – Evet, çünkü dünyanın her yerinde, bizden farklı değiller

  • Oasis – All Around The World  Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Oasis – All Around The World Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    It’s a bit early in the midnight hour for me
    – Gece yarısı saatleri benim için biraz erken
    To go through all the things that I want to be
    – Bulunmak istediğim şeyler(in önünden) geçmek için
    I don’t believe in everything I see
    – Gördüğüm her şeyin varlığına inanmam
    Y’know I’m blind so why d’you disagree
    – Biliyorsun ben körüm öyleyse neden kabul etmiyorsun

    So take me away cos I just don’t want to stay
    – Beni götür uzaklara çünkü kalmak istemiyorum
    And the lies you make me say
    – Ve bana söylettiğin yalanlar
    Are getting deeper every day
    – Gün geçtikce daha da derinleşiyor
    These are crazy days but they make me shine
    – Çılgın günlerdir bunlar ama beni canlandırırlar
    Time keeps rolling by
    – Zaman geçip gidiyor

    All around the world, you’ve got to spread the word
    – Dünyanın her yerine kelimeleri yaymalısın
    Tell them what you’ve heard
    – Onlara duyduklarını anlat
    We’re gonna make a better day
    – Daha iyi bir gün yaratacağız
    All around the world, you’ve got to spread the word
    – Dünyanın her yerine kelimeleri yaymalısın
    Tell them what you’ve heard
    – Onlara duyduklarını anlat
    You know it’s gonna be o.k.
    – Biliyorsun, iyi olacak

    So what you gonna do when the walls come falling down?
    – Peki, duvarlar yerle bir olduğunda ne yapacaksın?
    If you never move you never make a sound
    – Eğer hiç hareket etmezsen, hiç ses çıkaramazsın
    So where you gonna swim with the riches that you found?
    – Peki,bulduğun zenginlikle nereye yüzeceksin?
    If you’re lost at sea I hope that you’ve drowned
    – Eğer denizde kaybolduysan, umarım boğulmussundur

  • Lisa Stansfield – All Around The World Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lisa Stansfield – All Around The World Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I don’t know where my baby is
    – Bebeğimin nerede olduğunu bilmiyorum
    But I’ll find him, somewhere, somehow
    – Ama onu bir yerde bulacağım, bir şekilde
    I’ve got to let him know how much I care
    – Ne kadar önemsediğimi bilmesine izin vermeliyim
    I’ll never give up looking for my baby
    – Bebeğimi aramaktan asla vazgeçmeyeceğim
    Been around the world and I, I, I
    – Dünyanın her yerindeyim ve ben, ben, ben
    I can’t find my baby
    – Bebeğimi bulamıyorum
    I don’t know when, I don’t know why
    – Ne zaman bilmiyorum, neden bilmiyorum
    Why he’s gone away
    – Neden gitti
    And I don’t know where he can be, my baby
    – Ve onun nerede olabileceğini bilmiyorum bebeğim
    But I’m gonna find him
    – Ama onu bulacağım

    We had a quarrel and I let myself go
    – Kavga ettik ve kendimi bıraktım
    I said so many things, things he didn’t know
    – Çok şey söyledim, bilmediği şeyler
    And I was oh oh so bad
    – Ve ben çok kötüydüm
    And I don’t think he’s comin’ back, mm mm
    – Ve geri döneceğini sanmıyorum, mm mm

    He gave the reason, the reasons he should go
    – Sebep verdi, gitmesi gereken sebepleri
    And he said so many things he never said before
    – Ve daha önce hiç söylemediği çok şey söyledi
    And he was oh oh so mad
    – Ve o çok kızgındı
    And I don’t think he’s comin’, comin’ back
    – Ve onun geleceğini sanmıyorum, geri dönüyor

    I did too much lyin’, wasted too much time,
    – Çok fazla yalan söyledim, çok zaman harcadım
    Now I’m here a’cryin’, I, I, I
    – Şimdi buradayım ağlıyorum, ben, ben, ben

    So open hearted, he never did me wrong
    – Çok açık yürekli, o beni asla yanlış yapmadı
    I was the one, the weakest one of all
    – Bendim, en zayıf olanı
    And now I’m oh oh so sad
    – Ve şimdi ben çok üzgünüm
    And I don’t think he’s comin’ back, comin’ back
    – Ve onun geri döneceğini sanmıyorum, geri dönüyor

    I did too much lyin’, wasted too much time,
    – Çok fazla yalan söyledim, çok zaman harcadım
    Now I’m here a’cryin’, I, I, I
    – Şimdi buradayım ağlıyorum, ben, ben, ben

    I’m gonna find him, my baby
    – Onu bulacağım bebeğim

    I did too much lyin’, wasted too much time,
    – Çok fazla yalan söyledim, çok zaman harcadım
    Now I’m here a’cryin’, I, I, I
    – Şimdi buradayım ağlıyorum, ben, ben, ben

    I’ve been around the world, lookin’ for my baby
    – Dünyanın her yerindeydim, bebeğimi arıyordum
    Been around the world, and I’m gonna
    – Dünya çapında oldum ve yapacağım
    I’m gonna find him
    – Onu bulacağım

  • Whitney Houston – All At Once Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Whitney Houston – All At Once Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    All at once
    – Birdenbire

    I finally took a moment and I’m realizing that
    – Sonunda bir an durdum düşündüm ve anlıyorum ki

    You’re not coming back
    – Geri dönmeyeceksin

    And it finally hit me all at once
    – Ve sonunda beni öyle birdenbire vurdu ki

    All at once
    – Birdenbire

    I started counting teardrops and at least a million fell
    – Gözyaşlarımı saymaya başladım ve en az bir milyon tane düştü

    My eyes began to swell,
    – Gözlerim şişmeye başladı

    And all my dreams were shattered all at once
    – Ve tüm hayallerim birdenbire paramparça oldu

    Ever since I met you
    – Seninle tanıştığımdan beri

    You’re the only love I’ve known
    – Bildiğim tek sevgi sensin

    And I can’t forget you
    – Ve seni unutamam

    Though I must face it all alone
    – Tüm bunlarla tek başıma yüzleşmem gerekse de

    All at once, I’m drifting on a lonely sea(notsee)
    – Birdenbire, yalnız bir denize sürükleniyorum(görmeden)

    Wishing you’d come back to me
    – Bana geri dönmeni diliyorum

    And that’s all that matters now
    – Ve şimdi tek önemli olan şey bu

    All at once, I’m drifting on a lonely sea
    – Birdenbire, yalnız bir denize sürükleniyorum

    Holding on to memories
    – Anılara tutunuyorum

    And it hurts me more than you know
    – Ve bu beni senin bildiğinden çok daha fazla acıtıyor

    So much more than it shows
    – Göründüğünden çok daha fazla

    All at once
    – Birdenbire

    All at once,
    – Birdenbire

    I looked around and found that you were with another love
    – Etrafıma baktım ve senin başka bir aşkta olduğunu fark ettim

    In someone else’s arms,
    – Başka birinin kollarında

    And all my dreams were shattered, all at once
    – Ve tüm hayallerim birdenbire paramparça oldu

    All at once
    – Birdenbire

    The smile that used to greet me brightened someone else’s day
    – Benim olan o gülümseme başkasının gününü aydınlatır oldu

    She took your smile away
    – Senin gülüşlerin onun oldu

    And left me with just memories, all at once
    – Ve beni birdenbire anılarla bıraktın

    All at once im drifting on a lonely sea,
    – Birdenbire yalnız bir denize sürükleniyorum

    Wishing youd come back to me,
    – Bana geri dönmeni diliyorum

    And it hurts me more then you know,
    – Ve bu beni senin bildiğinden çok daha fazla acıtıyor

    So much more than it shows,
    – Göründüğünden çok daha fazla

    All at once
    – Birdenbire

  • Jennifer Lopez – Alive Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Jennifer Lopez – Alive Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Time goes slowly now in my life
    – Şimdi hayatımda zaman yavaş ilerliyor
    Fear no more of what I’m not sure
    – Emin olmadığım şeylerden daha fazla korkma

    Searching to feel your soul
    – Ruhunu hissetmek için arıyorum
    The strength to stand alone
    – Yalnız kalmanın gücü
    The power of not knowing and letting go
    – Bilmemenin ve bırakmanın gücü

    I guess I’ve found my way it’s simple when its right
    – Sanırım yolumu buldum, doğru olduğunda basit
    Feeling lucky just to be here tonight
    – Sadece bu gece burada olduğum için şanslı hissediyorum
    And happy just to be me and be alive
    – Ve sadece ben olduğum ve hayatta olduğum için mutluyum

    Love, in and out, of my… my heart,
    – Aşk, içine ve dışına, kalbime …
    And though life can be strange I can’t be afraid
    – Ve hayat garip olsa da korkamam

    Searching to feel your soul, the strength to stand alone,
    – Ruhunu hissetmek için arıyorum, tek başına durma gücü
    The power of not knowing and letting go
    – Bilmemenin ve bırakmanın gücü

    I guess I’ve found my way it’s simple when it’s right
    – Sanırım yolumu buldum, doğru olduğunda basit
    Feeling lucky just to be here tonight
    – Sadece bu gece burada olduğum için şanslı hissediyorum
    And happy just to be me and be alive
    – Ve sadece ben olduğum ve hayatta olduğum için mutluyum

    I guess I’ve found my way it’s simple
    – Sanırım yolumu buldum basit
    When it’s right feeling lucky just to be here tonight and
    – Doğru olduğunda sadece bu gece burada olduğum için şanslı hissediyorum ve
    Happy just to be me and to be alive.
    – Sadece ben olduğum ve hayatta olduğum için mutluyum.

  • Bon Jovi – All About Loving You Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Bon Jovi – All About Loving You Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Joey Keys was from my neighborhood
    – Joey Keys bizim mahalledendi
    Some would say that he was bad and Joe thought that was good
    – Kimileri kötü olduğunu söylerdi, Joey iyi olduğunu düşünürdü
    Joey got the name “Keys” picking locks
    – Joey “Keys”* adını anahtarsız kilit açmasından almıştı
    He never really robbed no one; it sure amused the cops
    – Gerçekte kimseyi soymamıştı, polisleri eğlendirirdi bu
    Joey’s parents owned a restaurant
    – Joey’nin anne babasının bir restoranı vardı
    After closing time they’d give us almost anything we’d want
    – Kapanma saatinden sonra ne istesek verirlerdi bize
    I never cared that Joey Keys was slow
    – Joey Keys’in yavaş olması hiç umrumda değildi

    Though he couldn’t read or write too well but we’d talk all night long.
    – Okuma yazması da olmamasına rağmen tüm gece konuşurduk onunla

    Come on, come on, come on
    – Hadi, hadi, hadi
    What you gonna do with your life?
    – Hayatınla ne yapacaksın?
    Come on, come on, come on
    – Hadi, hadi, hadi
    Chasing sparks in the nights
    – Geceleri kıvılcımlar kovalıyorsun
    His old man said tomorrow is a ride that goes nowhere
    – Babası, yarın hiçbir yere varmayan bir yolculuktur derdi
    But I’ll pull some strings, get blackbird wings
    – Ama ben biraz torpil ayarlarım, karatavuk kanatları bulurum
    And break us out of here
    – Ve bizi buradan kurtarırım

    Hey Joey
    – Hey Joey
    C’mon tell me ’bout your dreams
    – Hadi hayallerinden bahset bana
    Tell me all the sights you’re gonna see
    – Göreceğin yerleri anlat bana
    Tell me who you’re gonna be
    – Kim olacağını anlat bana
    Hey Joey
    – Hey Joey
    You’re gonna kiss the girls goodnight
    – Gece yarısı kızları öpeceksin
    Sometimes you got to stand and fight
    – Bazen ayakta durup savaşman gerekir
    It’ll be alright
    – Her şey güzel olacak

    We’re gonna find a better life
    – Daha iyi bir hayat bulacağız

    See Joe was 3 years younger to the day
    – Joey bu güne dek 3 yaş daha gençti
    Acting like a little brother but became my ball and chain
    – Küçük kardeş gibi davranırdı ama prangam oldu
    I met this girl named Rhonda, she fell for me
    – Rhonda isimli bir kızla tanışmıştım, bana vurulmuştu
    She said, “I might learn to like him but love ain’t built for three.”
    – “Onu sevmeyi öğrenebilirim ama aşk üç kişilik değildir” demişti

    Hey Joey
    – Hey Joey
    C’mon tell me ’bout your dreams
    – Hadi hayallerinden bahset bana
    Tell me all the sights you’re gonna see
    – Göreceğin yerleri anlat bana
    Tell me who you’re gonna be
    – Kim olacağını anlat bana
    Hey Joey
    – Hey Joey
    You’re gonna kiss the girls goodnight
    – Gece yarısı kızları öpeceksin
    Sometimes you got to stand and fight
    – Bazen ayakta durup savaşman gerekir
    It’ll be alright
    – Her şey güzel olacak

    Hey Joey
    – Hey Joey
    News gets around in this fading neighborhood
    – Bu solan mahallede yayılıyor haberler
    The old man lost the restaurant
    – Babası restoranı kaybetmiş
    He drinks more than he should
    – Çok fazla içiyormuş
    It’s time for Joey Keys to do some good
    – Joey Keys için iyi bir şeyler yapma zamanı
    Pick the lock off our lives, let’s get out of here like we always said we would
    – Hayatlarımızın kilidini aç, her zaman dediğimiz gibi gidelim buralardan

    Hey Joey
    – Hey Joey
    C’mon tell me ’bout your dreams
    – Hadi hayallerinden bahset bana
    Tell me all the sights you’re gonna see
    – Göreceğin yerleri anlat bana
    Tell me who you’re gonna be
    – Kim olacağını anlat bana
    Hey Joey
    – Hey Joey
    You’re gonna kiss the girls goodnight
    – Gece yarısı kızları öpeceksin
    Sometimes you got to stand and fight
    – Bazen ayakta durup savaşman gerekir
    It’ll be alright
    – Her şey güzel olacak

    We’re gonna find a better life
    – Daha iyi bir hayat bulacağız

    Find a better life
    – Daha iyi bir hayat
    Find a better life
    – Daha iyi bir hayat

  • James Arthur – Naked Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    James Arthur – Naked Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Hey, you there
    – Hey, buradasın
    Can we take it to the next level
    – Bir sonraki seviyeye geçebilir miyiz
    Baby, do you dare?
    – Bebeğim cesaretin var mı
    Don’t, be scared
    – Yapma, korkak olma
    ‘Cause if you can say the words
    – Çünkü eğer bu kelimeleri söyleyebilirsen
    I don’t know why I should care
    – Nasıl umursamalıyım bilmiyorum
    ‘Cause here I am
    Çünkü buradayım
    I’m giving all I can
    – Verebildiğim kadarını veriyorum
    But all you ever do is mess it up
    – Ama tek yaptığın berbat etmek
    Yeah, I’m right here
    – Evet tam buradayım
    I’m trying to make it clear
    – Temizlemeye çalışıyorum
    That getting half of you, just ain’t enough
    – Senin sadece yarını almam yeterli değildi
    I’m not going to wait until you’re done
    – Sen bitirene kadar gitmeyeceğim
    Pretending you don’t need anyone
    – Kimseye ihtiyacın yokmuş gibi davranıyorsun
    I’m standing here naked
    – Burada çıplak halde duruyorum
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    I’m standing here naked
    – Burada çıplak halde duruyorum
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    I’m not going to try ’til you decide
    – Sen seçmeye çalışana kadar gitmeyeceğim
    You’re ready to swallow all your pride
    – Bütün gururunu çiğnemeye hazırsın
    I’m standing here naked
    – Burada çıplak halde duruyorum
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    I’m standing here naked
    – Burada çıplak halde duruyorum
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    Hey, get out
    – Hey,dışarı çık
    I’ve got nothing left to give
    – Geriye verecek hiçbir şeyim kalmadı
    And you give me nothing now
    – Ve sen şuan bana hiçbir şey vermiyorsun
    Read, my mouth
    – Oku,dudaklarımı
    If you ever want me back
    – Hiç geri dönmemi istedin mi
    Then your walls need breaking down
    – Duvarlarının yıkılmaya ihtiyacı var
    ‘Cause here I am
    – Çünkü buradayım
    I’m giving all I can
    – Verebildiğim kadarını veriyorum
    But all you ever do is mess it up (all you ever do)
    – Ama bütün yaptığın berbat etmek(bütün yaptığın)
    Yeah, I’m right here
    – Evet tam buradayım
    I’m trying to make it clear
    – Temizlemeye çalışıyorum
    Getting half of you, just ain’t enough
    – Senin yarını almak sadece yeterli değilf
    I’m not going to wait until you’re done
    – Sen bitirene kadar gitmeyeceğim
    Pretending you don’t need anyone
    – Kimseye ihtiyacın yokmuş gibi davranıyorsun
    I’m standing here naked
    – Burada çıplak halde duruyorum
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    I’m standing here naked
    – Burada çıplak halde duruyorum
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    I’m not going to try ’til you decide
    – Sen seçmeye çalışana kadar gitmeyeceğim
    You’re ready to swallow all your pride
    – Bütün gururunu çiğnemeye hazırsın
    I’m standing here naked
    – Burada çıplak halde duruyorum
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    I’m standing here naked
    – Burada çıplak halde duruyorum
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    Oh, I wanna give you everything
    – Oh, sana herseyi vermek istiyorum
    I wanna give you everything, oh yeah yeah
    – Sana her şeyi vermek istiyorum,oh evet evet
    I wanna give you everything
    – Sana her şeyi vermek istiyorum
    I wanna give you everything, oh
    – Sana herseyi vermek istiyorum , oh
    I’m not going to wait until you’re done
    – Sen bitirene kadar gitmeyeceğim
    ‘Cause you pretended you don’t need anyone
    – Çünkü kimseye ihtiyacınız yokmuş gibi davranıyorsun
    Can’t you see that I’m naked
    – Çünkü beni çıplakken gördün
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    Oh, you see that I’m naked
    – Oh. görüyorsun çıplağım
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    I’m not going to try ’til you decide
    – Sen seçmeye çalışana kadar gitmeyeceğim
    You’re ready to swallow all your pride
    – Bütün gururunu çiğnemeye hazırsın
    I’m standing here naked
    – Burada çıplak halde duruyorum
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    I’m standing here naked
    – Burada çıplak halde duruyorum
    (Naked, naked)
    – Çıplak ,çıplak
    I’m standing
    – Bekliyorum
    I’m standing here
    – Burada bekliyorum

  • Tatu – All About Us Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Tatu – All About Us Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    All About Us
    – Hakkımızda herşey

    They say they don’t trust
    – Onlar asla güvenme derler
    You, me, we, us
    – Sana, bana, bize, ikimize
    So we’ll fall
    – Bu yüzden düşeceğiz
    If we must
    – Yapabilirsek
    ‘Cause it’s you, me
    – Sebebi sen ve benim
    And it’s all about
    – Ve hakkımızdaki her ºeydir.
    It’s all about
    – Hakkımızdaki herşeydir

    It’s all about us (all about us)
    – Hakkımızdaki herşeydir, hakkımızdaki herşey
    It’s all about
    – Hakkımızdaki herşey
    All about us (all about us)
    – Hakkımızda herşey, hakkımızda herşey
    There’s a theme that they can’t touch
    – Onların dokunamadığı bir tema vardır
    ‘Cause you know (us)
    – Sebebini bilirsin-bizi)
    It’s all about us (all about us)
    – Hakkımızdaki herşeydir, hakkımızdaki herşey
    It’s all about
    – Hakkındaki herşey
    All about us (all about us)
    – Hakkımızda herşey, hakkımızda herşey
    We’ll run away if we must
    – Uzaklara koşacağız, yapabilirsek
    ‘Cause you know (us)
    – Sebebini bilirsin-bizi
    It’s all about us (it’s all about us
    – Hakkımızdaki herşeydir- hakkımızdaki herşeydir
    It’s all about us (it’s all about us
    – Hakkımızdaki herşeydir- hakkımızdaki herşeydir
    In you I can trust (it’s all about us
    – Sendeyken güvenebilirim, hakkımızdaki herşeye
    It’s all about us
    – Hakkımızdaki herşeydir

    If they hurt you
    – Eğer onlar seni incitirse
    They hurt me too
    – Onlar beni de incitirler
    So we’ll rise up
    – Bu yüzden yükselmeliyiz
    Won’t stop
    Durmadan
    And it’s all about
    – Ve hakkındaki herşey
    It’s all about
    – Hakkındaki herşey

    They don’t know
    – Onlar bilmezler
    They can’t see
    – Onlar görmezler
    Who we are
    – Biz kimiz?
    Fear is the enemy
    – Korku düşmandır
    Hold on tight
    – Sıkı tutun-sarıl
    Hold on to me
    – Beni tut-bana sarıl
    ‘Cause tonight
    – Çünkü gece

  • James Arthur – Impossible Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    James Arthur – Impossible Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I remember years ago
    – Yıllar öncesini hatırlıyorum
    Someone told me I should take
    – Birileri bana önlem almamı söyledi
    Caution when it comes to love
    – Aşk söz konusu olduğunda
    I did
    – Ben de öyle yaptım

    And you were strong and I was not
    – Sen güçlüydün ben ise değildim
    My illusion, my mistake
    – Benim ilüzyonum, benim hatam
    I was careless, I forgot
    – Dikkatsizdim, unuttum
    I did
    – Öyle yaptım

    And now when all is done
    – Ve şimdi herşey bittiğinde
    There is nothing to say
    – Söyleyecek birşey yok
    You have gone and so effortlessly
    – Sen gittin ve çok çaba harcamadan
    You have won
    – Sen kazandın
    You can go ahead tell them
    – Şimdi gidip onlara söyleyebilirsin

    Tell them all I know now
    – Onlara şimdi bildiğin tek şeyin
    Shout it from the roof tops
    – Çatı tepesinden bağırarak söyle
    Write it on the sky line
    – Onu gökyüzüne yaz
    All we had is gone now
    – Sahip olduğumuz herşey artık gitti

    Tell them I was happy
    – Onlara mutluydum de
    And my heart is broken
    – Ve kalbim kırık
    All my scars are open
    – Bütün yaralarım açık
    Tell them what I hoped would be
    – Onlara ne olmayı umduğumu söyle
    Impossible, impossible
    – İmkansız, imkansız
    Impossible, impossible
    – İmkansız, imkansız

    Falling out of love is hard
    – Aşkın dışında kalmak zor
    Falling for betrayal is worst
    – İhanete düşmek ise en kötü
    Broken trust and broken hearts
    – Kırılmış güven ve kırılmış kalpler
    I know, I know…
    – Biliyorum, biliyorum…
    Thinking all you need is there
    – İhtiyacın olan herşeyin orada olduğunu düşünüyorum
    Building faith on love and words
    – Aşk ve kelimeler üzerine inanç inşa ediyoruz
    Empty promises will wear
    – Boş sözler aşınacak
    I know, I know…
    – Biliyorum, biliyorum…
    And now when all is gone
    – Ve şimdi herşey gittiğinde
    There is nothing to say
    – Söyleyecek birşey yok

    And if you’re done with embarrassing me
    – Eğer beni utandırmayı tamamladıysan
    On your own you can go ahead tell them
    – Kendi başına gidip onlara söyleyebilirsin

    Tell them all I know now
    – Onlara şimdi bildiğin tek şeyin
    Shout it from the roof tops
    – Çatı tepesinden bağırarak söyle
    Write it on the sky line
    – Onu gökyüzüne yaz
    All we had is gone now
    – Sahip olduğumuz herşey artık gitti

    Tell them I was happy
    – Onlara mutluydum de
    And my heart is broken
    – Ve kalbim kırık
    All my scars are open
    – Bütün yaralarım açık
    Tell them what I hoped would be
    – Onlara ne olmayı umduğumu söyle
    Impossible, impossible
    – İmkansız, imkansız
    Impossible, impossible
    – İmkansız, imkansız

    I remember years ago
    – Yıllar öncesini hatırlıyorum
    Someone told me I should take
    – Birileri bana önlem almamı söyledi
    Caution when it comes to love
    – Aşk söz konusu olduğunda
    I did
    – Ben de öyle yaptım

    Tell them all I know now
    – Onlara şimdi bildiğin tek şeyin
    Shout it from the roof tops
    – Çatı tepesinden bağırarak söyle
    Write it on the sky line
    – Onu gökyüzüne yaz
    All we had is gone now
    – Sahip olduğumuz herşey artık gitti

    Tell them I was happy
    – Onlara mutluydum de
    And my heart is broken
    – Ve kalbim kırık
    All my scars are open
    – Bütün yaralarım açık
    Tell them what I hoped would be
    – Onlara ne olmayı umduğumu söyle
    Impossible, impossible
    – İmkansız, imkansız
    Impossible, impossible
    – İmkansız, imkansız

  • Evanescence – Bring Me To Life Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Evanescence – Bring Me To Life Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    How can you see into my eyes like open doors?
    – Gözlerimin içini açık bir kapıymışçasına nasıl görebiliyorsun?

    Leading you down into my core where I’ve become so numb
    – Seni içinde aptala döndüğüm özüme çekiyorum.

    Without a soul, my spirit sleeping somewhere cold
    – Cansız bir şekilde, ruhum soğuk bir yerde uyuyor.

    Until you find it there and lead it back home
    – Ta ki sen onu bulup ait olduğunu yere geri döndürene dek!

    Wake me up
    – Uyandır beni!

    (Wake me up inside)
    – (Ruhumu uyandır.)

    I can’t wake up
    – Uyanamıyorum.

    (Wake me up inside)
    – (Ruhumu uyandır.)

    Save me
    – Kurtar beni!

    (Call my name and save me from the dark)
    – (Adımı çağır ve beni karanlıktan kurtar.)

    Wake me up
    – Uyandır beni!

    (Bid my blood to run)
    – (Kanımın akmasını sağla.)

    I can’t wake up
    – Uyanamıyorum.

    (Before I come undone)
    – (Tamamen mahvolmadan önce)

    Save me
    – Kurtar beni.

    (Save me from the nothing I’ve become)
    – (Dönüştüğüm bu hiçlikten kurtar beni.)

    Now that I know what I’m without
    – Şimdi bende neyin eksik olduğunu biliyorum.

    You can’t just leave me
    – Beni bırakıp gidemezsin!

    Breathe into me and make me real
    – Bana nefesini ver ve beni gerçeğe dönüştür!

    Bring me to life
    – Beni hayata döndür!

    Wake me up
    – Uyandır beni!

    (Wake me up inside)
    – (Ruhumu uyandır.)

    I can’t wake up
    – Uyanamıyorum.

    (Wake me up inside)
    – (Ruhumu uyandır.)

    Save me
    – Kurtar beni!

    (Call my name and save me from the dark)
    – (Adımı çağır ve beni karanlıktan kurtar.)

    Wake me up
    – Uyandır beni!

    (Bid my blood to run)
    – (Kanımın akmasını sağla.)

    I can’t wake up
    – Uyanamıyorum.

    (Before I come undone)
    – (Tamamen mahvolmadan önce)

    Save me
    – Kurtar beni.

    (Save me from the nothing I’ve become)
    – (Dönüştüğüm bu hiçlikten kurtar beni.)

    Bring me to life.
    – Beni hayata döndür.

    I’ve been living a lie
    – Bir yalanı yaşıyormuşum.

    There’s nothing inside
    – İçim bomboş.

    Bring me to life
    – Beni hayata döndür!

    Frozen inside without your touch without your love, darling
    – Senin dokunuşun, sevgin olmadan içim hep donmuş biçimde, bir tanem.

    Only you are the life among the dead
    – Sadece sen ölümün içindeki hayatsın.

    All this time, I can’t believe I couldn’t see
    – Bu kadar zaman boyunca, bunu göremediğime inanamıyorum.

    Kept in the dark but you were there in front of me
    – Karanlıkta alıkoyulmana rağmen, aslında hemen önümdeymişsin.

    I’ve been sleeping a thousand years it seems
    – Bin yıldır uyuyorum sanırım.

    Got to open my eyes to everything
    – Gözlerimi her şeye açmam gerek artık!

    Without thought, without voice, without a soul
    – Düşüncesiz, sessiz ve ruhsuz kalamazsın!

    Don’t let me die here
    – Burada ölmeme izin verme.

    There must be something more!
    – Burada daha fazlası olmalı!

    Bring me to life
    – Beni hayata döndür.

    Wake me up
    – Uyandır beni!

    (Wake me up inside)
    – (Ruhumu uyandır.)

    I can’t wake up
    – Uyanamıyorum.

    (Wake me up inside)
    – (Ruhumu uyandır.)

    Save me
    – Kurtar beni!

    (Call my name and save me from the dark)
    – (Adımı çağır ve beni karanlıktan kurtar.)

    Wake me up
    – Uyandır beni!

    (Bid my blood to run)
    – (Kanımın akmasını sağla.)

    I can’t wake up
    – Uyanamıyorum.

    (Before I come undone)
    – (Tamamen mahvolmadan önce)

    Save me
    – Kurtar beni.

    (Save me from the nothing I’ve become)
    – (Dönüştüğüm bu hiçlikten kurtar beni.)

    Bring me to life.
    – Beni hayata döndür.

    I’ve been living a lie
    – Bir yalanı yaşıyormuşum.

    There’s nothing inside
    – İçim bomboş.

    Bring me to life
    – Beni hayata döndür!

  • James Arthur – Recovery Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    James Arthur – Recovery Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I don’t want to play this game no more
    – Bu oyunu daha fazla oynamak istemiyorum
    I don’t wanna play it
    – Bunu oynamak istemiyorum
    I don’t want to stay ’round here no more
    – Buralarda daha fazla kalmak istemiyorum
    I don’t wanna stay here
    – Burada kalmak istemiyorum
    Like rain on a Monday morning
    – Bir Pazartesi sabahı yağmuru gibi
    Like pain that just keeps on going on
    – Sadece devam eden acı gibi

    Look at all the hate they keep on showing
    – Sergilemeye devam ettikleri tüm şu nefrete bak
    I don’t want to see that
    – Bunu görmek istemiyorum
    Look at all the stones they keep on throwing
    – Atmaya devam ettikleri tüm şu taşlara bak
    I don’t want to feel that
    – Bunu hissetmek istemiyorum
    Like Sun that will keep on burning
    – Yakmaya devam edecek güneş gibi
    I used to be so discerning, oh
    – Bu kadar anlayışlı olmaya alışıktım,

    In my recovery
    – Benim iyileşmemde
    I’m a soldier at war
    – Ben savaştaki bir askerim
    I have broken down walls
    – Duvarları yıktım
    I defined
    – Ben belirledim
    I designed
    – Ben tasarladım
    My recovery
    – İyileşmemi

    In the sound of the sea
    – Denizin sesinde
    In the oceans of me
    – İçimdeki okyanusda
    I defined
    – Ben belirledim
    I designed
    – Ben tasarladım
    My recovery
    – İyileşmemi

    Keep soaring,
    – Yükselmeye devam et
    Keep song-writing
    – Şarkı yazmaya devam et
    My recovery
    – Benim iyileşmem
    And I can hear the choirs keep on singing
    – Ve koroların şarkı söylemeye devam ettiklerini duyabiliyorum
    Tell me what they’re saying
    – Bana onların ne söylediklerini söyle
    And I can hear the phone
    – Ve telefonu duyabiliyorum
    It keeps on ringing
    – Çalmaya devam ediyor
    I don’t want to answer
    – Cevaplamak istemiyorum
    I know that I used to listen
    – Biliyorum dinlemeye alışığım
    And I know I’ve become dismissive
    – Ve biliyorum önemsemez olmaya başladım