Cinquantamila lacrime non basteranno perchè – Elli bin gözyaşı yetmeyecek çünkü musica triste sei tu dentro di me. – Hüzünlü müzik sensin içimde Cinquantamila pagine gettate al vento perchè – Rüzgara savrulan elli bin sayfa neden Eterno è il ricordo, il mio volto per te. – Sonsuz hatıradır, yüzüm senin için Non ritornare, no tu non ti voltare, non vorrei mi vedessi cadere. – Geri dönme, hayır, arkanı dönme, düştüğümü görmeni istemem.
A me piace così, che se sbaglio è lo stesso, perchè questo dolore è amore per te. – Böyle seviyorum, yanılıyorsam aynı, çünkü bu acı sana aşk. Cinquantamila lacrime senza sapere perchè – Nedenini bilmeden elli bin gözyaşı Sono un ricordo lontano da te. – Ben senden uzak bir hatırayım.
Cinquantamila lacrime non basteranno perchè – Elli bin gözyaşı yetmeyecek çünkü Musica triste sei tu dentro di me. – Hüzünlü müzik sensin içimde Non mi guardare, non lo senti il dolore, brucia come un taglio nel sale – Bana bakma, acıyı hissetmiyorsun, tuz kesilmiş gibi yanıyor.
A me piace così, che se sbaglio è lo stesso, perchè questo dolore è amore per te. – Böyle seviyorum, yanılıyorsam aynı, çünkü bu acı sana aşk. A me piace così, e non chiedo il permesso, perchè questo dolore è amore per te. – Böyle hoşuma gidiyor ve izin istemiyorum çünkü bu acı senin için aşk.
Should I fall out of love, my fire in the light – Artık sevmemeli miyim, ışıktaki ateşimle To chase a feather in the wind – Rüzgarda bir tüy yakalamak için Within the glow that weaves a cloak of delight – Kızıllığın içinden örülen zevk paltosu There moves a thread that has no end. – Sonu olmayan bir akışa ilerletir
For many hours and days that pass ever soon – Hiç geçmeyen çoğu zaman ve günler için The tides have caused the flame to dim – Gelgitler sönük aleve neden oldu At last the arm is straight, the hand to the loom – Sonunda kolu düzgün, eli dokuma makinesinde Is this to end or just begin? – Bu bir son mu yoksa sadece başlangıç mı?
All of my love, – Aşkımın tümü All of my love, – Aşkımın tümü All of my love to you now. X2 – Aşkımın tümü, senin için artık x2
The cup is raised, the toast is made yet again – Kupa kaldırıldı, kadeh daha yeni yapıldı One voice is clear above the din – Gürültünün içinde bir ses anlaşılır Proud Aryan, one word, my will to sustain – Proud Aryan, bir kelime, isteğimi sürdükmek için For me, the cloth once more to spin – Benim, bez bir kez daha döndürmek için
All of my love, – Aşkımın tümü All of my love, – Aşkımın tümü All of my love to you now. – Aşkımın tümü, senin için artık
Yours is the cloth, mine is the hand that sews time – Seninki kumaş, benimki onu diken el His is the force that lies within – Onunki içinde yatan güç Ours is the fire, all the warmth we can find – Bizimki ateş, bulabildiğimiz tüm sıcaklıkla He is a feather in the wind – O rüzgarda bir tüy
All of my love, – Aşkımın tümü All of my love, – Aşkımın tümü All of my love to you now. – Aşkımın tümü, senin için artık
All of my love, – Aşkımın tümü All of my love, – Aşkımın tümü All of my love to you now. – Aşkımın tümü, senin için artık
İ get a little bit lonely, – Birazcık yalnız kalıyorum just a little, just a little, just a little bit lonley, just a little bit lonley yeah.. – Birazcık, sadece birazcık, sadece birazcık yalnız
All my life I’ve been searching for something – Hayatımın tümünde bir şeyler için araştırıcı oldum. Something never comes never leads to nothing – Bir şeyler asla gelmedi asla hiçbir şeyi götürmedi. Nothing satisfies but I’m getting close – Hiçbir şey tatmin etmez ama ben yakınlaşıyorum. Closer to the prize at the end of the rope – İpin ucunda ödüle yakın. All night long I dream of the day – Bütün gece boyınca günlerin düşünü kurarım. When it comes around then it’s taken away – O buralara geldiğinden sonra götürdü uzağa. Leaves me with the feeling that I feel the most – Benden ayrılır en çok hissettiğim duygu ile. The feeling comes to life when I see your ghost – Hayaletini gördüğümde o duygu hayatıma girer.
Come down don’t you resist – Yıkıldım,sana karşı koyamam. You have such a delicate wrist – Sen öyle narin bileklere sahipsinki. And if I give it a twist -Ve eğer onu bükersem Something to hold when I lose my breath – Nefesim kesildiğinde birşeyler tutar. Will I find something in that – Onda bir şeyler bulacak mıyım? So give me just what I need – Bu yüzden sadece ihtiyacım olanı ver. Another reason to bleed – Başka bir neden içimi sızlatan. ONE BY ONE hidden up my sleeve – Birisi tarafından yenimde saklanmış. ONE BY ONE hidden up my sleeve – Birisi tarafından yenimde saklanmış.
Hey don’t let it go to waste -İşe yaramaz olmasına izin verme. I love it but I hate the taste -Bunu seviyorum ama tadından nefret ediyorum. Weight keeping me down [x2] – Ağırlaştır,aşağıda tut beni.
Will I find a believer – Bir inanan bulacak mıyım? Another one who believes -Başka inanan varsa Another one to deceive – Kim başka aldatıyorsa Over and over down on my knees – İner ve iner dizimden aşağıya If I get any closer – Yaklaşırsam And if you open up wide – Eğer sen tamamen açtıysan, And if you let me inside – Eğer sen içime bırakırsan, On and on I’ve got nothing to hide – Sakladığım hiçbir şeye sahip olmayacağım,hep ve hep On and on I’ve got nothing to hide – Sakladığım hiçbir şeye sahip olmayacağım,hep ve hep
Hey don’t let it go to waste – İşe yaramaz olmasına izin verme. I love it but I hate the taste – Bunu seviyorum ama tadından nefret ediyorum. Weight keeping me down – Ağırlaştır,aşağıda tut beni.
All my life I’ve been searching for something – Hayatımın tümünde bir şeyler için araştırıcı oldum. Something never comes never leads to nothing – Bir şeyler asla gelmedi asla hiçbir şeyi götürmedi. Nothing satisfies but I’m getting close – Hiçbir şey tatmin etmez ama ben yakınlaşıyorum. Closer to the prize at the end of the rope – İpin ucunda ödüle yakın. All night long I dream of the day – Bütün gece boyınca günlerin düşünü kurarım. When it comes around then it’s taken away – O buralara geldiğinden sonra götürdü uzağa. Leaves me with the feeling that I feel the most – Benden ayrılır en çok hissettiğim duygu ile. The feeling comes to life when I see your ghost – Hayaletini gördüğümde o duygu hayatıma girer.
Hey don’t let it go to waste – İşe yaramaz olmasına izin verme. I love it but I hate the taste – Bunu seviyorum ama tadından nefret ediyorum. Weight keeping me down [x2] – Ağırlaştır,aşağıda tut beni.
And I’m done, done and I’m under the next one [x8, then x4 but yelling] – Ve ben yapıyorum,yapıyorum ve bir sonraki insanın altındayım,sonra,ama haykırıyorum.
So it starts – İşte başlıyor We go back to your house – Senin evine geri dönüyoruz We check the charts – Tabloları kontrol ediyoruz And start to figure it out – Ve anlamaya başlıyoruz
And if it’s crowded, all the better – Ve eğer kalabalıksa, herşey daha iyi Cause we know we’re gonna be up late – Çünkü biliyoruz geçe kalacağımızı And if you’re worried about the weather – Ve hava hakkında endişeliysen eğer Then you picked the wrong place to stay – O zaman kalmak için yanlış yeri seçtin That’s how it starts – Bu böyle başlıyor
And so it starts – Ve böyle başlıyor You turn the engine on – Motoru açıyorsun We set controls for the heart of the sun – Güneşin kalbini kontrol ediyoruz One of the ways that we show our age – Yollardan biri yaşımızı gösteriyor
And if the sun comes up, if the sun comes up, if the sun comes up – Ve eğer güneş doğarsa Then I still don’t wanna stagger home – O zaman hala sersem evi istemiyorum Then it’s the memory of our betters – O zaman daha iyilerimizin anısı That are keeping us on our feet – Ayaklarımızın üstüde bizi tutuyor
You spent the first five years trying to get with the plan – Planı uygulamayı denemek için ilk beş yılını harcadın And the next five years trying to be with your friends again – Ve diğer beş yılını yeniden arkadaşlarınla olmak için deniyorsun You’re talking 45 turns just as fast as you can – Yapabildiğin kadar hızlı şekilde 45 dönüşten bahsediyorsun Yeah, I know it gets tired, but it’s better when we pretend – Evet bunun yorucu olduğunu biliyorum ama rol yaptığımızda bu daha iyi
To tell the truth – Gerçeği söylemek için Oh, this could be the last time – Bu son sefer olabilir So here we go – İşte başlıyoruz Like a sale force into the night – Gecenin içindeki satılık bir güç gibi
You drop the first ten years just as fast as you can – İlk 10 yılını olbildiğince hızlı atladın And the next ten people who are trying to be polite – Ve sıradaki 10 insan, kibar olmaya çalıştıkların You’re blowing eighty-five days in the middle of France – Fransa’nın ortasında 85 günü uçuruyorsun Yeah, I know it gets tired only where are your friends tonight? – Evet yorucu olduğunu biliyorum, bu gece arkadaşların nerede Where are your friends, where are your friends tonight? – Arkadaşların bu gece nerede
If you could see all your friends tonight – Eğer bu gece bütün arkadaşlarını görebilseydin If you could see all your friends tonight – Eğer bu gece bütün arkadaşlarını görebilseydin You know you’d be with your friends for life – Biliyorum hayatın boyunca arkadaşlarınla olurdun If you could see all your friends tonight – Eğer bu gece bütün arkadaşlarını görebilseydin
Let me tell you about a girl that I used to be, – Eskiden olduğum kızı anlatmama izin ver Same name same face but a different me, – Aynı isim aynı yüz ama farklı bir ben She didn’t know what she was thinking, – Ne düşündüğünü bilmiyordu Didn’t know her world was sinking, – Dünyasının batıyor olduğunu bilmiyordu Had her dreams written on a paper in her hand, – Elindeki bir kağıda yazdığı hayalleri vardı Held on tight but she didn’t understand, – Sıkıca tuttu ama anlayamadı The love and hurt that she’s replacing, – Değiştirdiği aşk ve acıyı All the past that she’s erasing, – Sildiği tüm geçmişi We all get lost sometimes and we forget who we are and we forget who we are – Hepimiz bazen kayboluruz ve kim olduğumuzu unuturuz ve kim olduğumuzu unuturuz
Somewhere along the way, we’re all running in the crazy race, – Bir yerlerde yol boyunca, çılgın yarışta hepimiz yarışıyoruz Never thinking about the hearts we break, – Kırdığımız kalpleri asla düşünmüyorum And as our hope starts fading away things are never gonna be the same, – Ve umudumuz solmaya başlarken, kişiler asla aynı olmayacak Cause when you’re standing there all alone, – Çünkü orada yapayalnız dikildiğinde Losing everything you’ve ever known, — Hiç bilmediğin herşeyi kaybediyorsun You’re staring at a different face things are never gonna be the same, – Farklı bir yüze bakıyorsun, bu şeyler asla aynı olmayacak
I wish that I could share a different point of view, – Keşke bu görüntünün farklı anlamını paylaşabilseydim But the words coming out wouldn’t speak the truth, – Ama çıkan kelimeler gerçeği söylemiyor You wouldn’t know what I was really thinking, – Gerçekten düşündüğüm şeyi bilemezsin And I’d return to the girl, who’s sinking, – Ve batan kıza dönüştüm Sinking down to the world that waits below, – Aşağıda bekleyen dünya dibe batıyor And I don’t want to be there anymore, – Artık orada olmak istemiyorum Don’t wanna be there anymore, – Orada olmak istemiyorum We all get lost sometimes and we forget who we are and we forget who we are – Hepimiz bazen kayboluruz ve kim olduğumuzu unuturuz ve kim olduğumuzu unuturuz
Somewhere along the way, we’re all running in the crazy race, – Bir yerlerde yol boyunca, çılgın yarışta hepimiz yarışıyoruz Never thinking about the hearts we break, – Kırdığımız kalpleri asla düşünmüyorum And as our hope starts fading away things are never gonna be the same, – Ve umudumuz solmaya başlarken, kişiler asla aynı olmayacak Cause when you’re standing there all alone, – Çünkü orada yapayalnız dikildiğinde Losing everything you’ve ever known, – Hiç bilmediğin herşeyi kaybediyorsun You’re staring at a different face things are never gonna be the same, – Farklı bir yüze bakıyorsun, bu şeyler asla aynı olmayacak
The more you win, the more you want, – Daha çok kazanırsın, daha çok istersin It never ends, it never stops, – Asla bitmez, asla durmaz Oh it’s never enough, – Asla yeterli değildir The more you win, the more you want, – Daha çok kazanırsın, daha çok istersin It never ends, it never stops, – Asla bitmez, asla durmaz Oh it’s never enough, – Asla yeterli değildir
Somewhere along the way, we’re all running in the crazy race, – Bir yerlerde yol boyunca, çılgın yarışta hepimiz yarışıyoruz Never thinking about the hearts we break, — Kırdığımız kalpleri asla düşünmüyorum And as our hope starts fading away things are never gonna be the same, – Ve umudumuz solmaya başlarken, kişiler asla aynı olmayacak Cause when you’re standing there all alone, – Çünkü orada yapayalnız dikildiğinde Losing everything you’ve ever known, – Hiç bilmediğin herşeyi kaybediyorsun You’re staring at a different face things are never gonna be the same, – Farklı bir yüze bakıyorsun, bu şeyler asla aynı olmayacak, Never gonna be the same. – Asla eskisi gibi olmayacak.
Think of me when youre out, when youre out there – Beni düşün oradayken, oradayken Ill beg you nice from my knees – Sana diz çöküp yalvarıyorum And when the world treats you way too fairly – Ve dünya sana fazla adil davranırken Well, its a shame Im in a dream – Şey, yazık ki ben hayal görüyorum
All I wanted was you – Tek istediğim sendin All I wanted was you – Tek istediğim sendin
I think Ill pace in my apartment a few times – Sanırım dairemde biraz volta atacağım And fall asleep on the couch – Ve kanepede uyuya kalacağım And wake up early to blackwhite reruns – Ve uyanacağım erkenden tv de oynayan siyah beyaz filmlerin tekrarlarıyla That escaped from the mouth, oh, oh – Bu ağzımdan kaçtı, oh oh
All I wanted was you – Tek istediğim sendin All I wanted was you – Tek istediğim sendin All I wanted was you – Tek istediğim sendin All I wanted was you – Tek istediğim sendin
I could follow you to the beginning – Seni başlangıça kadar takip edebilirdim Just to relive the start – Sadece başlangıcı kurtarmak için And maybe then well remember to slow down – Ve belki sonra hatırlayacağız biraz yavaşlamayı And all of our favorite parts – Ve bütün en sevdiğimiz bölümleri
All I wanted was you – Tek istediğim sendin All I wanted was you – Tek istediğim sendin
I see you with her and it crushes me inside – Seninle onu gördüm ve beni içten parçaladı bu Guess I should stop thinking about you all the time – Sanırım bütün zaman boyunca seni düşünmeyi bırakmalıyım Maybe this is what I needed maybe this is a sign – Belki ihtyacım olan şey budur belki de bu bir işarettir Maybe I’ve been blind to reality baby tell me – Belki gerçeği görmek için kördüm bebeğim söyle bana
Every little glance my way – Yolumdaki Her küçük bakış Every time you wanted to hang – Takılmayı istediğin her sefer You seemed so interested – Çok ilgili görünüyordun Could you tell me was it real or was it all in my head – Söyler misin bana bunların hepsi gerçek miydi yoksa benim kafamın içinde miydi Was it real or was it all in my head – Bunların hepsi gerçek miydi yoksa benim kafamın içinde miydi
She’s so pretty you two look so great – O kız çok tatl, birlikte çok mükemmel görünüyorsunuz Time for me to move on now it was probably just a silly crush anyway – Şimdi benim için devam etme zamanı, bu muhtemelen aptal bir hoşlantıydı But I just cant help but think that we, we could’ve had something – Ama bizşeylere sahip olacağımızı düşünmek elimde değil Have I really been blind to reality baby tell me – Belki gerçeği görmek için kördüm bebeğim söyle bana
Every little glance my way – Yolumdaki Her küçük bakış Every time you wanted to hang – Takılmayı istediğin her sefer You seemed so interested – Çok ilgili görünüyordun Could you tell me was it real or was it all in my head – Söyler misin bana bunların hepsi gerçek miydi yoksa benim kafamın içinde miydi Was it real or was it all in my head – Bunların hepsi gerçek miydi yoksa benim kafamın içinde miydi
Was it real or was it fake? – Bu gerçek miydi sahte miydi Was it all a mistake? – Hepsi bir hata mıydı Boy, I just gotta know was it all in my head, all in my head? – Oğlum hepsi kafamın içinde miydi bilmem gerek Did you ever feel the same? – Hiç aynı hissettin mi Was my mind just playing games? – Sadece aklım oyun mu oynuyor Boy, I just gotta know was it all in my head, all in my head? – Oğlum hepsi kafamın içinde miydi bilmem gerek
Every little glance my way – Yolumdaki Her küçük bakış Every time you wanted to hang – Takılmayı istediğin her sefer You seemed so interested – Çok ilgili görünüyordun Could you tell me was it real or was it all in my head – Söyler misin bana bunların hepsi gerçek miydi yoksa benim kafamın içinde miydi Was it real or was it all in my head – Bunların hepsi gerçek miydi yoksa benim kafamın içinde miydi
Nobody drives to the middle of nowhere – Kimse hiçliğin ortasına sürmez Just to turn around, to turn around (Hey) – Sırf geri dönmek için geri dönmek için Nobody sleeps in the middle of the bed – Kimse yatağın ortasında uyumaz When they got someone else, someone else (Hey) – Bir başkası varken bir başkası And nobody walks up the stairway to heaven – Ve kimse cennetin merdivenlerine tırmanmaz Just to walk back down – Sırf aşağı inebilmek için
‘Cause it’s there or it’s not, it’s heartbreak or it’s love – Çünkü o oradadır ya da değildir. Bu ya kalp kırıklığıdır ya da aşktır There’s no such thing as halfway – Yarım diye bir şey yoktur You’re in or outta luck, we made it or we lost – Ya şansın vardır ya da yoktur, ya başarmışızdır ya da kaybetmişizdir There’s no such thing as halfway (Hey) – Yarım diye bir şey yoktur
Nobody’s searching for the middle of the rainbow – Kimse gökkuşağının ortasını aramaz To find the gold, to find the gold (Hey) – Altını bulmak için altını bulmak için Nobody sails to the middle of the ocean and calls it home – Kimse okyanusun ortasına açılmaz ve oraya evi demez And calls it home (Hey) – Ve evi demez And nobody stands in the middle of the dance floor – Ve kimse dans pistinin ortasında durmaz To dance alone – Yalnız dans etmek için
‘Cause it’s there or it’s not, it’s heartbreak or it’s love – Çünkü o oradadır ya da değildir. Bu ya kalp kırıklığıdır ya da aşktır There’s no such thing as halfway – Yarım diye bir şey yoktur You’re in or outta luck, we made it or we lost – Ya şansın vardır ya da yoktur, ya başarmışızdır ya da kaybetmişizdir There’s no such thing as halfway (Hey) – Yarım diye bir şey yoktur
So here we are in this halfway house – İşte şimdi biz bu yarım evdeyiz There’s no way in and there’s no way out – Girmek için bir yol yok ve çıkışı yok If you stay or if you go – Eğer kalırsan ya da eğer gidersen I don’t care, just let me know – Umrumda değil sadece beni haberdar et If you feel it, do you feel it? – Eğer hissedersen, hissettin mi?
‘Cause it’s there or it’s not, it’s heartbreak or it’s love – Çünkü o oradadır ya da değildir. Bu ya kalp kırıklığıdır ya da aşktır There’s no such thing as halfway – Yarım diye bir şey yoktur You’re in or outta luck, we made it or we lost – Ya şansın vardır ya da yoktur, ya başarmışızdır ya da kaybetmişizdir There’s no such thing as halfway (Hey) – Yarım diye bir şey yoktur (Hey, yeah) – (Hey, evet) There’s no such thing as halfway – Yarım diye bir şey yoktur (Hey, yeah) – (Hey, evet) There’s no such thing as halfway – Yarım diye bir şey yoktur
Did I disappoint you or let you down? – Seni Hayal Kırıklığınamı uğrattım Veya inmenemi Sebep Oldum Should I be feeling guilty or let the judges frown? – Kendimi Suçlumu Hissedeyim Yoksa Kaşlarını Çatmana İzinmi Vereyim ‘Cause I saw the end before we’d begun, – Çünkü Biz Başlamadan Sonunu Gördüm Yes I saw you were blinded and I knew I had won. – Evet Gördüm Sarhoş Olmuştun , Biliyordum Kazanacaktım So I took what’s mine by eternal right. – Sonsuz Hakkımı Aldım Took your soul out into the night. – Ruhunu Geceden Dışarı Çıkardım It may be over but it won’t stop there, – Bitmiş Olabilir Ama öyle kalmayacak I am here for you if you’d only care. – Umursarsan Sadece Senin İçin Burdayım
You touched my heart you touched my soul. – Kalbime Dokundun , Ruhuma Dokundun You changed my life and all my goals. – Hayatımı Değiştirdin Ve Bütün hedeflerimi And love is blind and that I knew when, My heart was blinded by you. – Aşk kördü ve ben bunu kalbim senin tarafından kör edildiğinde anladım I’ve kissed your lips and held your head. – Dudaklarından Öptüm ve Ellerini Tuttum Shared your dreams and shared your bed. – Yatağını ve Rüyalarını paylaştım I know you well, I know your smell. – Seni İyi Biliyorum kokunu İyi Biliyorum I’ve been addicted to you. – Sana bağlandım Goodbye my lover. – Güle Güle Aşığım Goodbye my friend. – Güle Güle Arkadaşım
You have been the one. – Sen Tek Oldun You have been the one for me. – Sen Benim için Tek Oldun I am a dreamer but when I wake, – Ben bir hayal perestim ama uyandığımda You can’t break my spirit – it’s my dreams you take. – Canımı Alamazsın , Aldığın Hayallerimdir And as you move on, remember me, – Taşınırken Beni Hatırla Remember us and all we used to be – Bizi hatırla , Yaptıklarımızı I’ve seen you cry, I’ve seen you smile. – Seni Ağlarken Gördüm , Seni Gülerken Gördüm I’ve watched you sleeping for a while. – Seni Kısa Bir Süre Uyurken Gördüm I’d be the father of your child. – Çocuğunun babası olabilirdim I’d spend a lifetime with you. – Hayatımı Seninle Harcayabilirdim I know your fears and you know mine. – Bütün KorkulArını Biliyorum Ve Sende benimKileri We’ve had our doubts but now we’re fine, – Şüphelerimiz vardı Ama şimDi İyiyiz And I love you, I swear that’s true. – Ve Seni Seviyorum ,Yemin Ederim Doğru
I cannot live without you. – Sensiz Yaşayamam Goodbye my lover. – Güle Güle Aşığım Goodbye my friend. – Güle Güle Arkadaşım You have been the one. – Sen Tek Oldun You have been the one for me. – Sen Benim için Tek Oldun And I still hold your hand in mine. – Ve Ellerini Hala bende tutuyorum In mine when I’m asleep. – UyuduğumZaman Bende And I will wear my soul in time, – Ve Zamanında Ruhumu Alacağım When I’m kneeling at your feet. – Ayaklarına Kapandığımda Goodbye my lover. – Güle Güle Aşığım Goodbye my friend. – Güle Güle Arkadaşım You have been the one. – Sen Tek Oldun You have been the one for me. – Sen Benim için Tek Oldun I’m so hollow, baby, I’m so hollow. – Çok Kötüyüm bebeğim Çok Kötü I’m so, I’m so, I’m so hollow. – Ben Ben Ben Çok Kötüyüm
I don’t want a lot for Christmas – Noel için çok birşey istemiyorum There is just one thing I need – İhtiyacım olan yalnızca birşey var I don’t care about the presents – Hediyeler umrumda değil Underneath the Christmas tree – O noel ağacının altında duran
I just want you for my own – Yalnızca seni istiyorum kendim için More than you could ever know – Bilebileceğinden daha da öte Make my wish come true – Hayallerimi gerçeğe dönüştür All I want for Christmas – Noel için istediğim tek şey Is you – Sensin
I don’t want a lot for Christmas – Noel için çok birşey istemiyorum There is just one thing I need – İhtiyacım olan yalnızca birşey var I don’t care about the presents – Hediyeler umrumda değil Underneath the Christmas tree – O noel ağacının altında duran
I don’t need to hang my stocking – İç çamaşırlarımı şöminenin üstüne There upon the fireplace – Asmak zorunda değilim Santa Claus won’t make me happy – Noel baba beni mutlu yapmayacak With a toy on Christmas Day – Noel günündeki bir hediye ile
I just want you for my own – Yalnızca seni istiyorum kendim için More than you could ever know – Bilebileceğinden daha da öte Make my wish come true – Hayallerimi gerçeğe dönüştür All I want for Christmas – Noel için istediğim tek şey Is you – Sensin
Oh I won’t ask for much this Christmas – Bu Noelde çok birşey istemeyeceğim I won’t even wish for snow – Kar için bile dilek tutmayacağım And I’m just gonna keep on waiting – Yalnızca beklemeye devam edeceğim Underneath the mistletoe – Mistletoe altında
I won’t make a list and send it – Bir liste yapıp göndermeyeceğim To the North Pole for Saint Nick – Saint Nick’in Kuzey Kutbu I won’t even stay awake to – Uyanık bile kalmayacağım Hear those magic reindeer click – O sihirli geyik tıkırtılarını duymak için
Ihve seen peace. I have seen pain, – Huzuru gördüm Ben acıyı gördüm, Resting on the shoulders of your name. – Adımın omuzlarına dayanmak Do you see the truth through all their lies? – Onların yalanlarında doğru görebiliyor musun? Do you see the world through troubled eyes? – Dünyayı üzgün gözlerde görebiliyor musun? And if you want to talk about it anymore, – Ve eğer artık onun hakkında konuşmak istiyorsan Lie here on the floor and cry on my shoulder, – Yere uzan ve omuzlarımda ağla I’m a friend. – Ben bir arkadaşım
I have seen birth. I have seen death. – Doğumu gördüm, ölümu gördüm Lived to see a lover’s final breath. – Sevenin son nefesini görmek için yaşadım Do you see my guilt? Should I feel fright? – Suçluluğumu görmüyor musun? Korkuyu hissetmeli miyim? Is the fire of hesitation burning bright? – Kuşkunun ateşi parlak yanıyor mu? And if you want to talk about it once again, – Ve eğer onunla bir kez daha konuşmak istersen, On you I depend. I’ll cry on your shoulder. – Sana ihtiyacım var. Omuzlarında ağlayacağım. You’re a friend. – Sen bir arkadaşsın
You and I have been through many things. – Sen ve ben birçok şeyi atlatacağız I’ll hold on to your heart. – Kalbinde kalacağım I wouldn’t cry for anything, – Artık ağlamayacağım But don’t go tearing your life apart. – Ama yaşamını parçalara ayırma
I have seen fear. I have seen faith. – Korkular gördüm. Güven gördüm Seen the look of anger on your face. – Yüzünde kızgınlığı gördüm And if you want to talk about what will be, – Ve eğer ne olacağı hakkında konuşmak istersen Come and sit with me, and cry on my shoulder, – Gel ve benimle otur, ve omuzlarımda ağla I’m a friend. – Ben bir arkadaşım And if you want to talk about it anymore, – Ve eğer artık onun hakkında konuşmak istiyorsan Lie here on the floor and cry on my shoulder, – Yere uzan ve omuzlarımda ağla I’m a friend. – Ben bir arkadaşım