Yazar: Çevirce

  • The Neighbourhood – 24&7 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    The Neighbourhood – 24&7 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Daddy’s little girl started growing up
    – Babacığının küçük kızı büyümeye başladı
    She left the suburbs in the summer ’cause she fell in love
    – Yazın kenar mahalleleri bıraktı çünkü aşık oldu
    Temperature’s 101, uh, in the 405
    – Isı 101, uh, 405’te
    Right around 6: 15, and she’s gotta be back by nine
    – 6.15 civarı, ve saat 9’a kadar geri dönmek zorunda
    Honey’s just 22, and she doesn’t know what to do
    – Tatlım sadece 22 yaşında ve ne yapacağını bilmiyor
    So I tell her, “Don’t cry, can’t worry ’bout time”
    – Bu yüzden ona söylüyorum, “Ağlama, zaman hakkında endişelenemezsin”
    You can’t worry ’bout time
    – Zaman hakkında endişelenemezsin
    And you can hit my line like
    — Ve benim hattımı arayabilirsin
    24&7, 24&7, 24&7
    – 24&7, 24&7, 24&7
    I’ll be there to listen anytime
    – Dinlemek için her zaman burada olacağım
    I’ll be there to listen anytime
    – Dinlemek için her zaman burada olacağım
    Mama’s baby boy started blowin’ up
    – Annesinin minik oğlanı serpilmeye başladı
    Left his hometown, didn’t slow down
    – Memleketini terketti, yavaşlamadı
    ‘Cause he never fell far enough
    – Çünkü asla yeterince uzak hissetmedi

    Headed out on PCH, uh, doing 58
    – PCH’den dışarı gitti, uh, 58 yaparak
    Doesn’t want to be too late
    – Geç kalmak istemiyor
    So he’s switching lanes
    – Bu yüzden şeritleri değiştiriyor
    But he’s just 25
    – Ama sadece 25 yaşında
    And he got his money, right?
    – Ve parasını aldı, değil mi?
    So I told him, “Don’t rush, just give it some time”
    – Bu yüzden ona dedim “Acele etme, biraz zaman ver”
    Just give it some time
    – Sadece biraz zaman ver
    You can hit my line like
    – Hattımı arayabilirsin
    24&7, 24&7, 24&7
    – 24&7, 24&7, 24&7
    I’ll be there to listen anytime
    – Dinlemek için her zaman burada olacağım
    I know what it means to ya
    – Bunun senin için ne anlam ifade ettiğini biliyorum
    Any time, all day, every week, for ya
    – Her zaman, her gün, her hafta, senin için
    I’ll be there to listen and believe in ya
    – Dinlemek ve sana inanmak için burada olacağım
    It’s the same thing that I really need from ya
    – Senden gerçekten ihtiyacım olan şey bunun aynısı
    Time, we only get so much time
    – Zaman, çok fazla zaman alıyoruz
    And you can hit my line like
    – Ve benim hattımı arayabilirsin
    24&7 (all day) 24&7 (all night) 24&7
    – 24&7 (bütün gün) 24&7 (bütün gece) 24&7
    I’ll be there to listen anytime
    – Dinlemek için her zaman burada olacağım
    24&7, 24&7, 24&7
    – 24&7, 24&7, 24&7
    I’ll be there to listen anytime
    – Dinlemek için her zaman burada olacağım
    I’ll be there to listen any-
    – Dinlemek için burada olacağım her-

  • Blonde Redhead – 23 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Blonde Redhead – 23 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Twenty three seconds
    – Yirmi üç saniye
    All the things we love will die
    – Sevdiğimiz her şey ölecek
    Twenty three magic
    – Yirmi üç büyü
    If you can change your life
    – Yaşamını değiştirebilirsen
    Your tainted heart, my tainted love
    – Lekeli kalbin, lekeli aşkım
    Repent now, how many times?
    – Tövbe et şimdi, kaç kez?
    As long as you live, how many times?
    – Yaşamın boyunca, kaç kez?
    The world will go around
    – Dünya dönecek

    He was a friend of mine, son of God
    – O dostumdu, Tanrı’nın oğlu
    He was a son of God
    – O Tanrı’nın bir oğluydu
    He was a son of a gun
    – O bir silahın oğluydu
    He was a friend of mine, son of God
    – O dostumdu, Tanrı’nın oğlu
    He was a son of God
    – O Tanrı’nın bir oğluydu
    He was a son of a gun
    – O bir silahın oğluydu

    Twenty three seconds
    – Yirmi üç saniye
    In you I see a chance
    – İçinde bir şans görüyorum
    Twenty three magic
    – Yirmi üç büyü
    If you change the name of love
    – Sevginin adını değiştirirsen
    Your crazy heart, my crazy love
    – Çılgın kalbin, çılgın aşkım
    Repent now, how many times?
    – Tövbe et şimdi, kaç kez?
    As long as you wish, how many times?
    – Dilediğin kadar, kaç kez?
    The world will go around, how many times?
    – Dünya dönecek, kaç kez?
    As long as you want, how many times?
    – İstediğin kadar, kaç kez?
    The world will go around
    – Dünya dönecek

    He was a friend of mine, son of God
    – O dostumdu, Tanrı’nın oğlu
    He was a son of God
    – O Tanrı’nın bir oğluydu
    He was a son of a gun
    – O bir silahın oğluydu
    He was a friend of mine, son of God
    – O dostumdu, Tanrı’nın oğlu
    He was a son of God
    – O Tanrı’nın bir oğluydu
    He was a son of a gun
    – O bir silahın oğluydu
    He was a friend of mine, son of God
    – O dostumdu, Tanrı’nın oğlu
    He was a son of God
    – O Tanrı’nın bir oğluydu
    He was a son of a gun
    – O bir silahın oğluydu

  • David Guetta – 2u (ft. Justin Bieber) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    David Guetta – 2u (ft. Justin Bieber) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    No limit in the sky that I won’t fly for ya
    – Senin için uçamayacağım gökyüzünde sınır yok
    No amount of tears in my eyes that I won’t cry for ya
    – Senin için dökmeyeceğim gözyaşım yok gözlerimde
    Oooh no
    – Oooo hayır
    With every breath, that I take
    – Aldığım her nefesle beraber
    I want you to share that air with me
    – O nefesi benimle paylaşmanı istiyorum
    There’s no promise that I won’t keep
    – Tutmayacağım bir söz yok
    I’ll climb a mountain there’s none too steep
    – Çok dik olmayan bir dağa tırmanacağım
    When it comes to you
    – Mesele sen olduğunda
    There’s no crime, let’s take both of our souls and intertwine
    – Hiçbir suç yok, hadi ikimizin de ruhlarını alalım ve birbirine dolayalım
    When it comes to you, don’t be blind
    – Mesele senken , kör olma
    Watch me speak from my heart, when it comes to you
    – Kalbimden konuşmamı izle , mesele sen olduğunda
    Comes to you
    – Mesele senken
    Cupid in a line, arrow got your name on it
    – Eros bir çizgide, okun üzerine adın var
    Oooh yeah
    – Oooo evet
    Don’t miss out on a love and regret yourself on it
    – Bir aşkı kaçırma ve üzerinde kendin pişman olma
    Oooh
    – Oooh

    Open up your mind, clear your head
    – Zihnini aç , kafanı boşalt
    Ain’t gotta wake up to an empty bed
    – Boş bir yatakta uyanmak zorunda değilsin
    Share my life, it’s yours to keep
    – Hayatımı paylaş, senin tutman için (hayatım)
    Now that I give to you all of me
    – Şimdi sana her şeyimi vereceğim
    When it comes to you
    – Mesele sen olduğunda
    There’s no crime, let’s take both of our souls and intertwine
    – Hiçbir suç yok, hadi ikimizin de ruhlarını alalım ve birbirine dolayalım
    When it comes to you, don’t be blind
    – Mesele senken , kör olma
    Watch me speak from my heart, when it comes to you
    – Kalbimden konuşmamı izle , mesele sen olduğunda
    Comes to you
    – Mesele senken
    Want you to share that
    – Bunu paylaşmanı istiyorum
    When it comes to you
    – Mesele sen olduğunda
    Want you to share that
    – Bunu paylaşmanı istiyorum
    When it comes to you
    – Mesele sen olduğunda
    There’s no crime, let’s take both of our souls and intertwine
    – Hiçbir suç yok, hadi ikimizin de ruhlarını alalım ve birbirine dolayalım
    When it comes to you, don’t be blind
    – Mesele senken , kör olma
    Watch me speak from my heart, when it comes to you
    – Kalbimden konuşmamı izle , mesele sen olduğunda
    Comes to you
    – Mesele senken

  • Britney Spears – 3 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Britney Spears – 3 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    1, 2, 3
    – 1,2,3
    Not only you and me
    – Sadece sen ve ben degiliz
    Got one eighty degrees
    – 180 dereceye sahibiz
    And I’m caught in between
    – Ve ben arada sıkıştım
    Countin
    – Sayıyorum
    1, 2, 3
    – 1,2,3
    Peter, Paul & Mary
    – Peter, Paul & Mary
    Gettin’ down with 3P
    – Üç kişiyle egleniyoruz
    Everybody loves ***
    – Herkes ****ı sever
    Countin
    – Sayıyorum

    Babe, pick a night
    – Bebek, bir gece seç
    To come out and play
    – Ortaya çıkmak ve oynamak için
    If it’s alright
    – Eğer tamamsa,
    What do you say?
    – Ne dersin ?
    Merrier the more
    – Daha neşeli
    Triple fun that way
    – Bu şekilde üç kat eğlence
    Twister on the floor
    – Pist üzerinde kasırga
    What do you say?
    – Ne dersin ?
    Are – you in
    – Katılıyor musun ?
    Livin’ in sin is the new thing (yeah)
    – Günah içinde yaşamak yeni bir şey
    Are – you in
    – Katılıyor musun ?
    I am countin’!
    – Ben sayıyorum!

    1, 2, 3
    – 1,2,3
    Not only you and me
    – Sadece sen ve ben yokuz
    180 derece olduk
    – Bir kişi daha aldık seksen derece olduk
    And I’m caught in between
    – Ve ben arada sıkıştım
    Countin
    – Sayıyorum
    1, 2, 3
    – 1,2,3
    Peter, Paul & Mary
    – Peter, Paul & Mary
    Gettin’ down with 3P
    – Üç kişiyle bir işe başlıyoruz
    Everybody loves ***
    – Herkes ****ı sever
    Countin
    – Sayıyorum

    Three is a charm
    – Üç bir cezbetmedir
    Two is not the same
    – İki aynı değil
    I don’t see the harm
    – Ben zarar görmüyorum
    So are you game?
    – E oyuna var mısın ?
    Lets’ make a team
    – Hadi bir takım kuralım
    Make ’em say my name
    – Onların adımı söylemesini sağlayalım
    Lovin’ the extreme
    – Bu aşırılığı seviyorum
    Now are you game?
    – Şimdi oyuna var mısın ?
    Are – you in
    – Katılıyor musun ?
    Livin’ in sin is the new thing (yeah)
    – Günah içinde yaşamak yeni bir şey
    Are – you in
    – Katılıyor musun ?
    I am countin’!
    – Ben sayıyorum!

    1, 2, 3
    – 1,2,3
    Not only you and me
    – Sadece sen ve ben yokuz
    Got one eighty degrees
    – Bir kişi daha aldık seksen derece olduk
    And I’m caught in between
    – Ve ben arada sıkıştım
    Countin
    – Sayıyorum
    1, 2, 3
    – 1,2,3
    Peter, Paul & Mary
    – Peter, Paul & Mary
    Gettin’ down with 3P
    – Üç kişiyle bir işe başlıyoruz
    Everybody loves ***
    – Herkes ****ı sever

    What we do is innocent
    – Yaptığımız şey masumca
    Just for fun and nothin’ meant
    – Sadece eğlence için ve başka hiçbirşey değil
    If you don’t like the company
    – Eğer eşinden hoşlanmıyorsan
    Let’s just do it you and me
    – Hadi bunu sadece sen ve ben yapalım
    You and me…
    – Sen ve ben…
    Or three….
    – Ya da üç kişi…
    Or four….
    – Yada dört kişi…

    On the floor!
    – Pist üzerinde!

  • NF – 3 A.m. Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    NF – 3 A.m. Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Call me at 3 a.m., tellin’ me that I could be the one, oh, yeah
    – Gece yarısı üçte ara beni, tek kişi olabileceğimi söyle bana
    Maybe I was in love from the outside,
    – Belki aşık biri olarak dışarıda olurum
    Yes, I ain’t what you want no more
    – Evet, ben senin artık istemediğin değilim
    If you got someone else inside of your life,
    – Eğer hayatında biri varsa
    Yeah, that’s good for you, I’m happy
    – Evet, senin için çok güzel, ben mutluyum
    You got someone that makes you smile
    – Seni gülümseten biri var
    More than I ever did, yeah, that’s great
    – Benim yaptığımdan daha fazla, evet, harika
    Listen, why they always tryna hurt me?
    – Dinle, neden onlar her zaman beni incitmeye çalışıyor?
    Why they always tryna burn me?
    – Neden her zaman beni yakmaya çalışıyor?
    I swear to God, shoulda never even happened in the first place
    – Tanrıya yemin ederim ki, ilk yerde bunlar olmamılıydı
    Only time you hit me’s on my birthday
    – Doğum gününde sadece beni fark ettin
    Wish that I could tell you that I got a lot of love for you
    – Sana çok aşık olduğumu söylemeyi dilerdim

    Wish that I could tell you I got trust for you
    – Sana güvendiğimi söylemeyi dilerdim
    Once you put some money in the bank
    – Bir kere bankaya çok para koydun
    You understand that the money ain’t enough for you
    – Paranın senin için yeterli olmadığını anladın
    Yeah, look what it’s done to you
    – Evet, senin için yapılmış şeylere bak
    Everyone’s your friend when the music start buzzin
    – Müzik uğultumaya başladığında herkes senin arkadaşın
    I’m closer to the people that were there when I was nothin
    – Hiçbir şey değilken insanlara daha yakındım
    Tryna talk about the past but you always changin’ subject
    – Geçmiş hakkında konuşmaya çalışıyorum ama sen her zaman konuyu değiştiriyorsun
    I ain’t good at shakin’ hands but I’m good at holdin’ grudges
    – El sallamakta iyi değilimdir ama kin tutmakta çok iyiyim
    Why you always frontin’, huh? Always tryna play wit’ me (woo)
    – Neden her zaman öndesin, huh? Her zaman benle oynamaya çalışıyorsun
    Yeah, whatchu gotta say to me?
    – Evet! Bana ne söyleyeceksin?
    I am not a slave to the people writin’ checks to me
    – İnsanların bana yazdıklarını kontrol eden bir köle değilim
    This is destiny, they ain’t never had respect for me, ah!
    – Bu kader, onlar asla bana saygı göstermedi, ah!
    Call me at 3 a.m., tellin’ me that I could be the one, oh, yeah
    – Gece yarısı üçte ara beni, tek kişi olabileceğimi söyle bana

    Maybe I was in love from the outside,
    – Belki aşık biri olarak dışarıda olurum
    Yes, I ain’t what you want no more
    – Evet, ben senin artık istemediğin değilim
    If you got someone else inside of your life,
    – Eğer hayatında biri varsa
    Yeah, that’s good for you, I’m happy
    – Evet, senin için çok güzel, ben mutluyum
    You got someone that makes you smile
    – Seni gülümseten biri var
    More than I ever did, yeah, that’s great
    – Benim yaptığımdan daha fazla, evet, harika
    I don’t like that!
    – Bunu sevmedim
    I don’t like that, no! (I’m really sorry)
    – Hayır, bunu sevmedim (Çok üzgünüm)
    I don’t like that!
    – Bunu sevmedim
    Why you actin’ shady on me?
    – Neden beni görmezden geliyormuşsun gibi hareket ediyorsun?
    Why you always tryna-
    – Neden her zaman deniyorsun..
    Why you always tryna play, I ain’t got a clue right now
    – Neden her zaman oynamaya çalışıyorsun, bir tane bile ipucum yok
    Everything I ever wanted was someone, I’m watching them go
    – İstediğim tek şey birisiydi, ama onların gidişini izliyorum

    Yeah, you said I’m scared for you
    – Evet, benden korktuğunu söyledin
    Lemme say a prayer for you
    – Senin için bir dua okumama izin ver
    Hope you never make it to the top just to find out there ain’t nothing there for you
    – Umarım, asla senin için biri olup olmadığını aramak için zirveye çıkmazsın
    And now the people tryna tell you that they care for you,
    – Ve şimdi insanlar sana seni önemsediğini anlatmaya çalışıyor
    never cared for you
    – Asla seni önemsemediler
    First time that you ever told me that you loved me, I know that was probably weird for you
    – İlk defa bana beni sevdiğini söylediğinde, biliyorum sanırım senin için ürkütücüydüm
    ‘Cause I didn’t say it back, I’m so caught up in the past,
    – Çünkü sana geri dönüş yapmadım, çünkü geçmişte takılı kaldım
    And I know I wasn’t fair to you, woo!
    – Ve biliyorum senin için büyülü değildim, woo!
    Maybe I don’t see the world like I’m s’posed to
    – Belkide görmem gerektiği gibi görmüyorumdur dünyayı
    Maybe I’m just living in a nightmare
    – Belki sadece bir kabusta yaşıyorumdur
    Maybe all the people that I thought that I was close to
    – Belkide yakın olduğumu düşündüğüm insanlar…
    Wouldn’t be around if it wasn’t for my career
    – … kariyerim olmasaydı etrafımda olmazdı
    Yeah, this third record doesn’t pop off,
    – Evet, üçüncü kayıt bağırıp çağırmaz
    How many people ’bout to drop off?
    – Kaç insan bırakmak üzere?
    I know how it works, if the record doesn’t work, then it’s my fault
    – Nasıl çalıştığını biliyorum, eğee kayıt işe yaramazsa bu benim hatam
    I’m in a room full of fans singin’ my thoughts, my God, woo!
    – Düşüncelerimi söyleyen hayranlar ile dolu bir odadayım, Tanrım, woo!
    Call me at 3 a.m., tellin’ me that I could be the one, oh, yeah
    – Gece yarısı üçte ara beni, tek kişi olabileceğimi söyle bana
    Maybe I was in love from the outside,
    – Belki aşık biri olarak dışarıda olurum
    Yes, I ain’t what you want no more
    – Evet, ben senin artık istemediğin değilim
    If you got someone else inside of your life, yeah,
    – Eğer hayatında biri varsa, evet


    That’s good for you, I’m happy
    – Bu senin için çok iyi, ben mutluyum
    You got someone that makes you smile
    – Seni gülümseten biri var
    More than I ever did, yeah, that’s great
    – Benim yaptığımdan daha fazla, evet, harika
    I don’t like that!
    – Bunu sevmedim
    I don’t like that, no! (I’m really sorry)
    – Hayır, bunu sevmedim (Çok üzgünüm)
    I don’t like that!
    – Bunu sevmedim
    Why you actin’ shady on me?
    – Neden beni görmezden geliyormuşsun gibi hareket ediyorsun?
    Why you always tryna-
    – Neden her zaman deniyorsun..
    Why you always tryna play, I ain’t gotta clue right now
    – Neden her zaman oynamaya çalışıyorsun, şuan hiç ipucum yok
    Everything I ever wanted was someone, I’m watching them go
    – İstediğim tek şey birisiydi, ama onların gidişini izliyorum
    Yeah, yeah, I’m done with that
    – Evet, evet,bu benim için bitti
    Reminiscing ’bout all we had
    – Sahip olduğumuz her şeyi hatırlıyorum
    We got nowhere to go, you got all the things you wanted
    – Şuan gidecek hiçbir yerimiz yok, istediğin her şeye sahipsin
    Got everything that you wanted
    – İstediğin her şeye sahipsin
    Yeah
    – Evet

  • Finding Hope – 3.00 AM Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Finding Hope – 3.00 AM Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Baby it’s 3:00 AM
    – Bebeğim saat 03:00
    Had you on my mind
    – Aklımdaydın
    And it’s not the first time we’ve gone through this
    – Ve bunu ilk kez yaşayışımız değil
    Wanting you more and more
    – Seni daha çok istiyorum
    I can’t help but think of what we could be
    – Yardım edemem ama ne olabileceğimizi düşün
    (And baby if I could tell you)
    – (Ve bebeğim eğer sana söyleyebilirsem)
    Baby if I could tell you, if I could tell you
    – Bebeğim eğer sana söyleyebilseydim, söyleyebilseydim
    How much I care,
    – Ne kadar umrumda,
    I’m in despair Are you still there?
    – Umutsuzum Hala orada mısın?
    (Just tell me)
    – (Söyle bana)
    Just tell me how we can make this work
    – Sadece bunu nasıl çalıştırabileceğimizi söyle bana
    How we can make this work
    – Bunu nasıl çalıştırabiliriz

    ‘Cuz baby if I find a way,
    – Çünkü bebeğim bir yolunu bulursam
    I’m sure of it this love won’t stray
    – Eminim bu aşk başıboş bırakmayacak
    Just give me a chance to say
    – Bana söyleme şansı ver
    I love you
    – Seni seviyorum
    And I need you
    – Ve sana ihtiyacım var
    Now are you here to stay, or fade away like every other day?
    – Şimdi her gün olduğu gibi burada mı kalacaksınız yoksa gözden kaybolacak mısınız?
    You’re the reason that I lie awake
    – Uyanık kalmamın sebebi sensin

  • Walk On Water – 30 Seconds To Mars Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Walk On Water – 30 Seconds To Mars Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    (Do you believe?) Walk on water
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)
    Can you even see what you’re fighting for?
    – Ne için savaştığını görebiliyor musun ?
    Bloodlust and a holy war
    – Kana susamışlık ve kutsal bir savaş
    Listen up, hear the patriots shout:
    – Dinle , vatanseverlerin bağırmasını duy:
    “Times are changing”
    – “Zaman değişiyor “
    In the end, the choice was clear
    – Sonunda, seçim açıktı
    Take a shot in the face of fear
    – Korkunun yüzüne bir el ateş et
    Fist up in the fiery light
    – Kızgın ışık içerisinde yumruğunu kaldır
    Times are changing
    – “Zaman değişiyor “
    Do you believe that you can walk on water?
    – Suyun üzerinde yürüyebileceğine inanıyor musun?
    Do you believe that you can win this fight tonight?
    – Bu gece bu kavgayı kazanabileceğine İnanıyor musun ?
    (Do you believe?)
    – (İnanıyor musun?)
    Look at the sky, see a dying star
    – Gökyüzüne bak , ölmekte olan yıldızı gör

    White lies, it’s a man on fire
    – Beyaz yalanlar , bu ateşte olan bir adam
    Making love with the devil hurts
    – Şeytanla sevişmek acıtıyor
    Times are changing
    – “Zaman değişiyor “
    A thin line, the whole truth
    – ince bir çizgi , tüm gerçek
    The far right, the left view
    – Aşırı sağ ve sol görüş
    Breaking all those promises made
    – Verilen bütün sözleri bozuyor
    Times are changing
    – “Zaman değişiyor “
    Do you believe that you can walk on water?
    – Suyun üzerinde yürüyebileceğine inanıyor musun?
    D you believe that you can win this fight tonight?
    – Bu gece bu kavgayı kazanabileceğine İnanıyor musun?
    Do you believe that you can walk on water?
    – Suyun üzerinde yürüyebileceğine inanıyor musun?
    Do you believe that you can win this fight tonight?
    – Bu gece bu kavgayı kazanabileceğine İnanıyor musun ?
    Do you believe? Walk on water
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)
    Do you believe? Walk on water
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)
    Do you believe? Walk on water
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)

    Do you believe? Walk on water
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)
    Do you believe? Walk on water
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)
    Do you believe? Walk on water
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)
    Do you believe? Walk on water
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)
    Do you believe? Walk on water
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)
    Do you believe that you can walk on water?
    – Suyun üzerinde yürüyebileceğine inanıyor musun?
    Do you believe that you can win this fight tonight?
    – Bu gece bu kavgayı kazanabileceğine İnanıyor musun ?
    (Do you believe? Walk on water)
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)
    Do you believe that you can walk on water?
    – Suyun üzerinde yürüyebileceğine inanıyor musun?
    (Do you believe? Walk on water)
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)
    Do you believe that you can win this fight tonight?
    – Bu gece bu kavgayı kazanabileceğine İnanıyor musun ?
    Do you believe? Walk on water
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)
    Do you believe? Walk on water
    – Suyun üzerinde yürümeye (İnanıyor musun?)

  • Gwen Stefani – 4 In The Morning Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Gwen Stefani – 4 In The Morning Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Waking up to find another day
    – Uyanıp yeni günü bulmak
    The moon got lost again last night
    – Ay dün gece tekrar kaybolmus
    But now the sun has finally had its say
    – Ama simdi günes söyledi
    I guess I feel alright
    – Sanırım iyi hissediyorum
    But it hurts when I think, when I let it sink in
    – Ama düsündüğümde acıtıyor, ucunu bıraktıgımda
    It’s all over me
    – Hepsi benim üstümde oluyor.
    i’m lying here in the dark
    – Karanlıkta uzanıyorum
    watching you sleep, it hurts a lot
    – Uyuyuşunu izliyorum, bu cok acıtıyor
    And all I know is you’ve got to give me everything
    – Tek bildiğim sen bana herşeyi vermelisin
    and nothing less,cuz you know I give you all of me
    – Hicbir azlık olmamalı cünkü ben sana kendimi verdim.
    I give you everything that I am
    – Sana kendimi verdim.
    I’m handin over everything that I’ve got
    – Şimdi sahip olduklarımla tutunuyorum

    Cause I wanna have a really true love
    – Cünkü gercek bi ask istiyorum
    Don’t ever wanna have to go and give you up
    – Gidip senin kazanmıs olmanı istemiyorum.
    Stay up till four in the mornin and the tears are pouring
    – Saat dört ve hala uyumadım, gözyaslarım bosalıyor
    And I want make it worth the fight
    – Cok kötü bir kavga cıkarmak istiyorum
    What have we been doing for all this time
    – Su ana kadar yaptıklarımız
    Baby if we’re gonna do it come we do it right
    – Eger yapacaksan gel ve doğrusunu yap.
    All I wanted was to know i’m safe
    – Tek istediğim güvende oldugumu bilmekti
    Don’t wanna lose the love I’ve found
    – Bulduğum askı kaybetmek istemiyorum.
    Remember when you said that you would change
    – Hatırla değişeceğini söylemistin
    Don’t let me down
    – Beni bırakma
    It’s not fair, how you are
    – Bu adil degil, su an davranısın
    I can’t be complete, can you give me more
    – Tamamlanamadım , bana biraz daha verirmisin

    And all I know is you’ve got to give me everything
    – Tek bildiğim sen bana herşeyi vermelisin
    and nothing less,cuz you know I give you all of me
    – Hicbir azlık olmamalı cünkü ben sana kendimi verdim.
    I give you everything that I am
    – Sana kendimi verdim.
    I’m handin over everything that I’ve got
    – Şimdi sahip olduklarımla tutunuyorum
    Cause I wanna have a really true love
    – Cünkü gercek bi ask istiyorum
    Don’t ever wanna have to go and give you up
    – Gidip senin kazanmıs olmanı istemiyorum.
    Stay up till four in the mornin and the tears are pouring
    – Saat dört ve hala uyumadım, gözyaslarım bosalıyor
    And I want make it worth the fight
    – Cok kötü bir kavga cıkarmak istiyorum
    What have we been doing for all this time
    – Su ana kadar yaptıklarımız
    Baby if we’re gonna do it come we do it right
    – Eger yapacaksan gel ve doğrusunu yap.
    Oh please, you know what I need
    – Lütfen,neye ihtiyacım oldugunu biliyorsun

    Save all your love for me
    – Tüm askını bana sakla
    We can’t escape the love
    – Aşktan kaçamayız
    Give me everything that you have
    – Bana sahip oldugun herseyi ver.
    And all I know is you’ve got to give me everything
    – Tek bildiğim sen bana herşeyi vermelisin
    and nothing less,cuz you know I give you all of me
    – Hicbir azlık olmamalı cünkü ben sana kendimi verdim.
    I give you everything that I am
    – Sana kendimi verdim.
    I’m handin over everything that I’ve got
    – Şimdi sahip olduklarımla tutunuyorum
    Cause I wanna have a really true love
    – Cünkü gercek bi ask istiyorum
    Don’t ever wanna have to go and give you up
    – Gidip senin kazanmıs olmanı istemiyorum.
    Stay up till four in the mornin and the tears are pouring
    – Saat dört ve hala uyumadım, gözyaslarım bosalıyor
    And I want make it worth the fight
    – Cok kötü bir kavga cıkarmak istiyorum
    What have we been doing for all this time
    – Su ana kadar yaptıklarımız
    Baby if we’re gonna do it come we do it right
    – Eger yapacaksan gel ve doğrusunu yap.

  • Madonna – 4 Minutes Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Madonna – 4 Minutes Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Come on boy I’ve been waiting for somebody to pick up my stroll
    – Haydi çocuk beni dolaştırmak için alacak birini bekliyorum

    Well don’t waste time, give me a sign, tell me how you wanna roll
    – Öyleyse zaman harcama, bana bir işaret ver, bana nasıl gezmek istediğini söyle

    I want somebody to speed it up for me then take it down slow
    – Onu benim için hızlandıracak birini istiyorum sonra yavaşlatacak
    There’s enough room for both
    – ikimiz için yeterli oda var
    Girl I can hit it back just gotta show me where it’s at
    – Kız onu vurabilirim bana sadece nerede olduğunu göster
    Are you ready to go? (Are you ready to go?)
    – Gitmek için hazır mısın? (Gitmek için hazır mısın?)

    If you want it
    – Eğer onu istersen
    Ya already got it
    – Onu zaten aldın
    If you thought it
    – Eğer onu düşündüysen
    It better be what you want
    – Senin istediğin olmalı

    If you feel it
    – Eğer onu hissedersen
    It must be real just
    – Gerçek olmalı sadece
    Say the word and
    – Kelimeyi söyle ve
    I’m a give you what you want
    – Sana istediğini vereceğim

    Time is waiting
    – Zaman beklemede

    We only got four minutes to save the world
    – Dünyayı kurtarmak için sadece dört dakikamız var

    No hesitating
    – Tereddüt yok
    Grab a boy
    – Bir çocuk seç

    Go grab a girl
    – Bir kız seç

    Time is waiting
    – Zaman beklemede

    We only got four minutes to save the world
    – Dünyayı kurtarmak için sadece dört dakikamız var

    No hesitating
    – Tereddüt yok

    We only got four minutes huh four minutes
    – Dünyayı kurtarmak için sadece dört dakikamız mı var
    So keep it up keep it up
    – Öyleyse devam ettir devam ettir
    Don’t be a pri(hey)ma donna
    – Esas madonna olma

    You gotta get them a heart
    – Onlara bir kalp vereceksin
    Tick tock tick tock tick tock
    – Tik tak tik tak tik tak

    That’s right keep it up keep it up
    – Bu doğru devam ettir devam ettir
    Don’t be a prima donna
    – Prima donna olma
    Don’t be a pri(hey)ma donna
    – Pri (hey) ma donna olma
    Madonna
    – Madonna

    You gotta get them a heart
    – Onlara bir kalp vereceksin
    Tick tock tick tock tick tock
    – Tik tak tik tak tik tak
    Sometimes I think what I need is a you intervention
    – Bazen ihtiyacım olan şeyin senin müdahalesi olduğunu düşünüyorum

    And I know I can tell that you like it and that it’s good
    – Ve senin bunu sevdiğini söyleyebilirim ve bu iyi
    By the way that you move
    – Bu şekilde haraket ediyorsun

    The road to hell is paved with good intentions
    – Cehenneme giden yol iyi eğilimlerle döşenmiştir
    Yeah
    – Evet

    But if I die tonight at least I can say I did what I wanted to do
    – Ama eğer bu gece ölürsem en azından ne istersem yaptığımı söyleyebilirim
    Tell me how ’bout you?
    – Söyle bana ya sen?

    If you want it
    – Eğer onu istersen
    Ya already got it
    – Onu zaten aldın
    If you thought it
    – Eğer onu düşündüysen
    It better be what you want
    – Senin ne istediğin olmalı
    If you feel it
    – Eğer onu hissedersen
    It must be real just
    – Gerçek olmalı sadece
    Say the word and
    – Kelimeyi söyle ve
    I’ma give you what you want
    – Sana istediğini vereceğim

    Time is waiting
    – Zaman beklemede

    We only got four minutes to save the world
    – Dünyayı kurtarmak için sadece dört dakikamız var

    No hesitating
    – Tereddüt yok
    Grab a boy
    – Bir çocuk seç

    Go grab your girl
    – Git bir kız seç

    Time is waiting
    – Zaman beklemede

    We only got four minutes to save the world
    – Dünyayı kurtarmak için sadece dört dakikamız var

    No hesitating
    – Tereddüt yok

    We only got four minutes huh four minutes
    – Sadece dört dakikamız mı var
    So keep it up keep it up
    – Öyleyse devam ettir devam ettir
    Don’t be a pri(hey)ma donna
    – Esas madonna olma

    You gotta get them a heart
    – Onlara bir kalp vereceksin
    Tick tock tick tock tick tock
    – tik tak tik tak tik tak

    That’s right keep it up keep it up
    – Bu doğru devam ettir devam ettir
    Don’t be a pri(hey)ma donna
    – Esas madonna olma

    You gotta get em a heart
    – Onlara bir kalp vereceksin

    Breakdown
    – Arıza
    Yeah
    – Evet

    Tick tock tick tock tick tock
    – tik tak tik tak tik tak

    Yeah
    – Evet

    Tick tock tick tock tick tock
    – tik tak tik tak tik tak

    I’ve only got four minutes to save the world
    – Dünyayı kurtarmak için sadece dört dakikam var

  • The Veronicas – 4ever Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    The Veronicas – 4ever Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Here we are so what you gonna do?
    – Buradayız yani yüzden ne yapacaksın?
    Do I gotta spell it out for you?
    – Senin için bunu hecelemeli miyim?
    I can see that you got other plans for tonight
    – Bu gece için başka planların olduğunu görebiliyorum.
    But I don’t really care
    – Ama gerçekten umursamıyorum

    Size me up you know I beat the best
    – Tart beni, biliyorsun en iyisinin üstesinden gelirim.
    Tick tock no time to rest
    – Tik tak, dinlenmek için zaman yok!
    Let them say what their gonna say
    – Hadi bırak söylesinler ne söyleyeceklerse
    But tonight I just don’t really care
    – Ama bu gece sadece gerçekten umursamıyorum

    Come on baby we ain’t gonna live 4ever
    – Hadi bebeğim, sonsuza dek yaşamayacağız.
    Let me show you all the things that we could do
    – İzin ver yapabildiğimiz herşeyi sana göstereyim.
    You know you wanna be together
    – Beraber olmamızı istediğini biliyorsun.
    And I wanna spend the night with you
    – Ve ben sadece bu akşamı seninle geçirmek istiyorum
    Yeah yeah, with you, yeah yeah
    – Evet evet, seninle, evet evet.
    Come with me tonight
    – Benimle gel, bu gece.
    We could make the night last 4ever
    – Son kez (sonsuza dek sürecek) bir akşam geçirebiliriz.

    I’ve seen it all I’ve got nothing to prove
    – Tümünün gördüm, ispat etmek için hiçbirşey almadım.
    Come on baby just make your move
    – Hadi bebeğim sadece hareketini yap!
    Follow me lets leave it all behind tonight
    – Beni takip et, hadi herşeyi arkanda bırak bu gece
    Like we just don’t care
    – Sadece umursamazmışız gibi.

    Let me take you on the ride of your life
    – Hadi hayatının görevlerini üstüne al.
    That’s what I said alright
    – Tamamdır dedim.
    They can say what they wanna say
    – Söylemek istediklerini söyleyebilirler
    Cause tonight I just don’t even care
    – Çünkü bu gece sadece umursamıyorum bile.

    Come on baby we ain’t gonna live 4ever
    – Hadi bebeğim, sonsuza dek yaşamayacağız.
    Let me show you all the things that we could do
    – İzin ver yapabildiğimiz herşeyi sana göstereyim.
    You know you wanna be together
    – Beraber olmamızı istediğini biliyorsun.
    And I wanna spend the night with you
    – Ve ben sadece bu akşamı seninle geçirmek istiyorum
    Yeah yeah, with you, yeah yeah
    – Evet evet, seninle, evet evet.
    Come with me tonight
    – Benimle gel, bu gece.
    We could make the night last 4ever
    – Son kez (sonsuza dek sürecek) bir akşam geçirebiliriz.

    Lets pretend you’re mine
    – Hadi benimmişsin gibi yap!
    We could just pretend, we could just pretend, yeah yeah
    – Sadece taklit edebiliriz, sadece numara yapabiliriz, evet evet!
    You got what I like
    – Hoşlandıklarımı aldın.
    You got what I like, I got what you like
    – Neyden hoşlandıysam onu aldın, neyi sevdiysen onu aldım.
    Oh come on
    – Oh hadi!
    Just one taste and you’ll want more
    – Sadece bir test ve daha fazla isteyeceksin.
    So tell me what your waiting for
    – Bu yüzden söyle bana neyi beklediğini!

    Come on baby we ain’t gonna live 4ever
    – Hadi bebeğim, sonsuza dek yaşamayacağız.
    Let me show you all the things that we could do
    – İzin ver yapabildiğimiz herşeyi sana göstereyim.
    You know you wanna be together
    – Beraber olmamızı istediğini biliyorsun.
    And I wanna spend the night with you
    – Ve ben sadece bu akşamı seninle geçirmek istiyorum
    Yeah yeah, with you, yeah yeah
    – Evet evet, seninle, evet evet.
    Come with me tonight
    – Benimle gel, bu gece.
    We could make the night last 4ever
    – Son kez (sonsuza dek sürecek) bir akşam geçirebiliriz.

  • Clairo – 4ever Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Clairo – 4ever Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Some things just aren’t that simple
    – Bazı şeyler bu kadar basit değil
    You call me wondering why I changed
    – Neden değiştiğimi merak ettiğini söyledin
    Or why I don’t look the same
    – Ya da neden aynı görünmediğimi
    Why are things so differently now?
    – Neden her şey çok farklı şu an?
    Is it ever gonna change?
    – Hiç değişecek mi?
    Am I gonna feel this way forever?
    – Ben bunu sonsuza kadar hissedecek miyim?
    Are you gonna be around for me to count on you?
    – Sana güvenmem için etrafımda olacak mısın?
    Is it ever gonna change?
    – Hiç değişecek mi?
    Am I gonna feel this way forever?
    – Ben bunu sonsuza kadar hissedecek miyim?
    Are you gonna be around for me to count on, count on
    – Sana güvenmem için etrafımda olacak mısın, güvenmem için

    On-on-on, on-on-on-on
    – İçin, için ,için, için
    On-on-on, on-on-on-on
    – İçin, için ,için, için
    On-on-on, on-on-on-on
    – İçin, için ,için, için
    On-on-on, on-on-on-on
    – İçin, için ,için, için

    Some things just never seem to fade
    – Bazı şeyler asla solacakmış gibi durmuyor
    I’m thinking about how we were on our first date
    – İlk çıkmamızda nasıl olduğumuzu düşünüyorum
    You once stood the words are stained
    – Bir kere durduğun sözler lekelendi
    I knew I’d never let you get away
    – Uzaklaşmamana izin vermememem gerektiğini biliyordum
    Hold you tight, squeeze you right
    – Sıkı tutmam gerektiğini, doğru tutmam gerektiğini
    Tell you what I want
    – Ne istediğimi söylüyorum
    Put me in your bedroom and I’ll sing a little song
    – Beni yatak odana koy ve ben kısa bir şarkı söyleceğim
    Hold you tight, squeeze you right
    – Sıkı tutmam gerektiğini, doğru tutmam gerektiğini
    Give you all I’ve got
    – Sahip olduklarımı sana vereceğim
    See you in the morning
    – Sabah görüşürüz
    Over coffee, we’ll talk love
    – Kahve sırasında, aşktan bahsedeceğiz
    Is it ever gonna change?
    – Hiç değişecek mi?
    Am I gonna feel this way forever?
    – Ben bunu sonsuza kadar hissedecek miyim?
    Are you gonna be around for me to count on you?
    – Sana güvenmem için etrafımda olacak mısın?
    Is it ever gonna change?
    – Hiç değişecek mi?
    Am I gonna feel this way forever?
    – Ben bunu sonsuza kadar hissedecek miyim?
    Are you gonna be around for me to count on, count on
    – Sana güvenmem için etrafımda olacak mısın, güvenmem için

    On-on-on, on-on-on-on
    – İçin, için ,için, için
    On-on-on, on-on-on-on
    – İçin, için ,için, için
    On-on-on, on-on-on-on
    – İçin, için ,için, için
    On-on-on, on-on-on-on
    – İçin, için ,için, için

  • Pantera – 5 Minutes Alone Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Pantera – 5 Minutes Alone Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I see you had your mind all made up
    – Aklınızda kurduğunuz düşünceleri görebiliyorum
    You group of pitiful liars.
    – Sizler, zavallı yalancılar topluluğusunuz
    Before I woke to face the day,
    – Günle yüzleşmek için uyanmadan önce,
    Your master plan transpired.
    – Asıl planlarınızın kokusu ortalığa yayılıyor.
    Something told me
    – Bir şeyler bana,
    This job had more to meet the eye.
    – Bu işte “gözle” tanışmaktan daha fazlası olduğunu söyledi.
    My song is not believed?
    – Şarkım inandırıcı değil mi?
    My words somewhat deceiving?
    – Sözlerim yanıltıcı değil mi?
    Now I’m unwhole.
    – Şimdi ise sözlerim çok ağır.

    You’ve waged a war of nerves
    – Sizler sinir bozucu savaşı devam ettirdiniz
    But you can’t crush the kingdom
    – Ama benim krallığıma dokunamazsınız
    Can’t be what your idols are.
    – Saplantılarınız burada işe yaramaz.
    Can’t leave the scar.
    – Yara izlerinizi unutun.
    You cry for compensation.
    – Tazminat için ağlıyorsunuz.
    I ask you please just give us…
    – Sizden rica ediyorum lütfen bizi rahat bırak…

    5 minutes alone
    – 5 dakikalığına yalnız bırak..

    I read your eyes, your mind was made up.
    – Gözlerinizi okuyorum, fikirler kafanızda belirmiş.
    You took me for a fool.
    – Bir aptal için beni ele geçirdiniz
    You used complexion of my skin
    – Cildimin rengini kullandınız
    For a counter racist tool.
    – Irkçı araç için.
    You can’t burn me
    – Beni yakamazsınız
    I’ve spilled my guts out in the past.
    – Geçmişteki ateşimi ortaya çıkardım.
    Taken advantage of
    – Avantajlarımdan alındı,
    Because you know where I’ve come.
    – Çünkü nereye geleceğimi biliyordun.
    My past.
    – Geçmişim.