Kategori: Genel

  • Willow – Wait a Minute! Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Willow – Wait a Minute! Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Wait a minute
    – Bir dakika bekle!

    I think I left my conscience on your front doorstep
    – Sanırım bilincimi kapının önünde unuttum
    Woah-oh, woah-oh
    – Woah-oh, woah-oh
    Wait a minute
    – Bir dakika bekle!
    I think I left my consciousness in the sixth dimension
    – Sanırım bilincimi 6. boyutta unuttum
    But I’m here right now, right now
    – Ama şimdi buradayım, işte buradayım
    Just sitting in a cloud, oh wow
    – Bir bulutun üzerinde oturuyorum, aman Tanrım
    I’m here right now, right now with you, oh wow, oh wow;
    – İşte şimdi buradayım, şimdi burada seninleyim, aman Tanrım
    I don’t even care
    – Hiç umrumda değil
    I’ll run my hands through your hair
    – Ellerimi saçından geçiriyorum
    You wanna run your fingers through mine
    – Sen de ellerini benim saçımdan geçirmek istiyorsun
    But my dreads too thick and that’s alright
    – Ama rastalarım çok kalın ve bu sorun değil

    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    Feel my heart’s intention
    – Kalbimin amacını hisset
    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    I left my consciousness in the sixth dimension
    – Bilincimi 6. boyutta unuttum
    Left my soul in his vision
    – Ruhumu onun görüşünde unuttum
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım

    Some things don’t work
    – Bazı şeyler işe yaramaz
    Some things are bound to be
    – Bazı şeyler ise olmaya mahkum
    Some things, they hurt
    – Bazı şeyler, canını yakarlar
    And they tear apart me
    – Ve beni paramparça ederler
    You left your diary at my house
    – Günlüğünü evimde unuttun,
    And I read those pages, you really love me, baby
    – Ben de o sayfaları okudum, beni gerçekten seviyorsun bebeğim
    Some things don’t work
    – Bazı şeyler işe yaramaz
    Some things are bound to be
    – Bazı şeyler ise olmaya mahkum
    Some things, they hurt
    – Bazı şeyler, canını yakarlar
    And they tear apart me
    – Ve beni paramparça ederler
    But I broke my word, and you were bound to see
    – Ama sözümü tutmadım ve bunu eninde sonunda görecektin

    And I cried at the curb
    – Ve kaldırım kenarında ağladım
    When you first said “Oel ngati kameie”
    – Sen ilk kez “Oel ngati kameie” dediğinde
    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    Feel my heart’s intention
    – Kalbimin amacını hisset
    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    I left my consciousness in the sixth dimension
    – Bilincimi 6. boyutta unuttum
    Left my soul in his vision
    – Ruhumu onun görüşünde unuttum
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım

    Some people lie to live
    – Bazı insanlar bana yalan söyler
    Some just tryin’ to get by
    – Bazıları ise anlaşmaya çalışır
    Some people I can’t hurt, ooh
    – Bazı insanların canını yakamam
    Some just rather say goodbye, bye
    – Bazıları da elveda demeyi tercih eder
    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    Feel my heart’s intention
    – Kalbimin amacını hisset
    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    I left my consciousness in the sixth dimension
    – Bilincimi 6. boyutta unuttum
    Left my soul in his vision
    – Ruhumu onun görüşünde unuttum
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım

  • Young Thug, J. Cole, Travis Scott – The London Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Young Thug, J. Cole, Travis Scott – The London Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Yeah…
    – Evet
    Oh, oh (oh, oh)
    – Oh, oh (oh, oh)
    Woah (woah…)
    – Voah voah
    Woah, woah
    – Vay vay, vay

    You good, T-Minus?
    – İyisin, T-Minus?
    Oh
    – Oh
    You can meet me at the London (London)
    – Londrada buluşabiliriz
    If you find time, we can run one (run one)
    – Eğer zamanın varsa, bi koşabiliriz
    Talk about some things, we can undo (undo)
    – Bi şeylerden bahset, geri de alabiliriz
    You just send the pin, I can find you (you)
    – Sadece bi işaret gönder, seni bulabilirim
    6’1″ on the money, 9’2″ (9’2″)
    – 6’1 “, parayla 9’2” 
    You just say the word and I’ll run through
    – Sadece bi kelime söyle arasından geçeceğim.
    Two texts, no reply, that’s when I knew
    – İki metin, cevap yok, bu bildiğim zaman
    I knew, I knew, yeah I knew
    – Biliyordum, biliyordum evet biliyordum
    Yeah
    – Evet
    Circumnavigate the globe, as the cash grows (grow)
    – Nakit büyüdükçe, dünyayı dolaş
    Get a nigga whacked, like you get the grass mowed (mowed)
    – Çimenleri biçmek gibi bir zencinin sarhoş olmasını sağla (Mowed)
    I’m talkin’ slick, run ‘em with the big slime, nigga (slime)
    – Ben kaygan konuşuyorum, Büyük Balçıkla koşuyorum, zenci (Balçık) 
    Could hit your bitch, you could never hit mine, nigga (mine)
    – Kaltağına vurabilirsin, benimkini asla vuramazsın, zenci (Mine)
    In my DM, they electric slide, nigga (huh, slide)
    – DM’mde elektrikli slayt, zenci (Huh, slayt)
    No catfishing, this is not a fish fry, nigga
    – Catfishing yok, bu bir balık kızartma değil, zenci
    Never switch sides on my dog
    – Köpeğime asla taraf değiştirmeyin
    Catch a contact, hit your right, go to Mars
    – Bir bağlantı yakala, sağa vur, Mars’a git
    Everybody singing
    – herkes söylüyor

    How you come up out your face and say I ain’t the artist
    – Yüzünden nasıl çıkıp şimdiye kadar duyduğun en ateşli
    Nigga, you done never heard
    – zenci olmadığımı söylersin
    I left a flock of rappers dead and burned
    – Bir sürü rapçi öldü ve gömdüm
    A verse from me is like eleven birds
    – Benden bir ayet onbir kuş gibi
    I did the math it’s like 2000 dollars every word
    – Matematik yaptım, her kelime 2000 dolar gibi
    I’m on the verge, I’ll beat the charge
    – Sınırdayım, sorumluluğu yeneceğim
    I killed some niggas and I walked away from it
    – Zencileri öldürdüm ve ondan uzaklaştım
    Then I observe, just how you curve
    – Öyleyse gözlemledim, sadece nasıl kıvrılacağını
    And told them niggas that they gotta wait for it
    – Onlara zencilere bunu beklemeleri gerektiğini söyledi
    I know, I know you in hot demand
    – Biliyorum, seni çok talep ediyor
    I’m balling on a pussy nigga like Jauwanna Mann
    – Juwanna Mann gibi bir kedi zenci bekliyorum
    I’m drowning out inside the pussy like I never swam
    – Hiç yüzmedim gibi tüm kedi boğuluyorum;
    ‘Ey fuck your IG, I put somethin’ on your sonogram
    – Ayy, IG’ini siktir et, sonogramına bir şey koydum
    I’m the man (ayy, ayy)
    – Ben erkeğim, ayy, ayy
    You can meet me at the London (London)
    – Londrada buluşabiliriz

    If you find time, we can run one (run one)
    – Eğer zamanın varsa, bi koşabiliriz
    Talk about some things, we can undo (undo)
    – Bi şeylerden bahset, geri de alabiliriz
    You just send the pin, I can find you
    – Sadece pimi gönder, seni bulabilirim
    6’1″ on the money, 9’2″ (9’2″)
    – 6’1 “, parayla 9’2” 
    You just say the word and I’ll run through
    – Sadece bi kelime söyle arasından geçeceğim.
    Two texts, no reply, that’s when I knew
    – İki metin, cevap yok, bu bildiğim zaman
    I knew, I knew, yeah I knew
    – Biliyordum, biliyordum evet biliyordum
    Pimp talk, church talk, I can make a brick walk
    – Pe*evenk konuşması, kilise konuşması, Bir tuğla yürüyüşü yapabilirim
    Up north, down south, Bankhead the ritual (ayy)
    – Kuzeyde, güneyde, Bankhead’den Rachel Walk’a (Aye) 
    Hit it with a little water, stretch it like a vocal chord
    – Biraz su ile vur, Bir vokal akoru gibi uzat

    STD, I run my ward, fuck a fed and his daughter
    – STD, koğuşumu yönetiyorum, Bir beslenen ve kızını becer
    I’ma run the compound, ye I supply the sugar raisin bread (woah)
    – Ben bileşiği çalıştırıyorum, ve şeker veriyorum
    I got a main and she gon’ ride (uh)
    – Bir anadam var ve o sürecek (Uhh)
    She took a quarter and she fled (uh)
    – Bir çeyrek aldı ve kaçtı (Uhh) 
    I’m in that mouth now, she gone ride (yeah)
    – Şimdi ağzındayım, bu yüzden o sürecek (Evet)
    I see the pain in shortie’s light brown eyes (oh)
    – Shawty’nin açık kahverengi gözlerindeki acıyı görüyorum (Ooh)
    I’m at The London with some big thighs
    – Londra’da bazı büyük kalçalarla
    No fries, cheesesteaks with the fish eyes
    – Patates kızartması yok, balık tarafıyla biftek yiyor

    Did your mama tell you when there’s a fire, drop, stop and roll? (aww yeah)
    – Annen, ateş, durma, düşme ve yuvarlanma gibi bir şey olduğunda sana söylemedi mi (Tamam evet)
    I’ve been on the road like a pair of sprinters at Stop and Go’s (yeah)
    – Stop and Go’daki (Evet) bir çift Sprinters gibi yoldaydım
    I could charge them like a Dodge, I’m a Demon
    – Onları bir şeytandaki Dodge gibi suçlayabilirim
    Got your broad in the garage eatin’ semen (whoo)
    – Geneti garajda meni yiyen var
    Every time a nigga go back to the ward
    – Bir zenci, koğuşa her döndüğünde
    Niggas act like they wanna start
    – Zenciler başlıyormuş gibi davranıyor
    And we leave them on the cement (graw, graw)
    – Ve onları çimentoda bırakıyoruz (Graw, graw!)
    You can meet me at the London (London)
    – Londrada buluşabiliriz
    If you find time, we can run one (run one)
    – Eğer zamanın varsa, bi koşabiliriz

    Talk about some things, we can undo (undo)
    – Bi şeylerden bahset, geri de alabiliriz
    You just send the pin, I can find you (find, find, find)
    – Sadece pini gönder, seni bulabilirim (bul, bul, bul)
    6’1″ on the money, 9’2″ (9’2″)
    – 6’1 “, parayla 9’2” 
    You just say the word and I’ll run through
    – Sadece bi kelime söyle arasından geçeceğim.
    Two texts, no reply, that’s when I knew (I knew)
    – İki metin, cevap yok, o zaman biliyordum
    I knew, I knew, yeah I knew
    – Biliyordum, biliyordum evet biliyordum
    Aight, crushed down we get money
    – Ezildim, para kazandık (Evet) 
    44 times when you won’t play (yeah, side)
    – 44 kez oynamayacağın zaman (Evet, taraf)
    44 side
    – 44 side
    89 fly, I might (fly)
    – 89 uçabilirim (Uçurum) 
    I might, see you one time
    – Belki bir kez görüşürüz, nereye gittiğini
    Woah, woah
    – Vay vay, vay
    Four knows say I;
    – Düşman diyelim, ben

  • Jimmy Durante – Smile Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Jimmy Durante – Smile Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Smile,
    – Gülümse,
    Though your heart is achin’
    – Kalbin ağrıyor olsa da’
    Smile,
    – Gülümse,
    Even though it’s breakin’
    – Kırılsa bile’

    When there are are clouds in the sky
    – Gökyüzünde bulutlar olduğunda
    You’ll get by…
    – Onları alacaksın
    If you smile
    – Eğer gülümsersen
    Through your fear and sorrow
    – Korkun ve kederin aracılığıyla
    Smile,
    – Gülümse,
    And maybe tomorrow
    – Ve belki yarın
    You’ll see the sun come shinin’ through,
    – Parlayan güneşin gelmesiyle göreceksin
    For you…
    – Senin için
    Light up your face with gladness
    – Yüzünü sevinçle parlat
    Hide, every trace of sadness
    – Hüznün her izini sakla

    Although a tear
    – Bir gözyaşına rağmen
    may be ever so near
    – Hiç bu kadar yakın olmayabilir
    That’s the time, You must keep on tryin’
    – İşte bu zaman, denemeye devam etmek zorundasın
    Smile, what’s the use of cryin’
    – Gülümse, ağlamanın faydası ne
    You’ll find that life is still worth while
    – Hayatın hala zamana değer olduğunu bulacaksın
    If you just smile
    – Eğer sadece gülümsersen
    If you smile
    – Eğer gülümsersen
    Through your fear and sorrow
    – Korkun ve kederin aracılığıyla
    Smile, and maybe tomorrow
    – Gülümse ve belki yarın
    You’ll see the sun come shinin’ through
    – Parlayan güneşin gelmesiyle göreceksin

    for you…
    – Senin için
    Light up your face with gladness
    – Yüzünü sevinçle parlat
    Hide every trace of sadness
    – Hüznün her izini sakla
    Although a tear
    – Bir gözyaşına rağmen
    May be ever so near
    – Hiç bu kadar yakın olmayabilir
    That’s the time
    – O zaman
    You must keep on tryin’
    – Denemeye devam etmelisin
    Smile, what’s the use of cryin’
    – Gülümse, ağlamanın faydası ne
    You’ll find that life is still worth while
    – Hayatın hala zamana değer olduğunu bulacaksın
    If you just smile
    – Eğer sadece gülümsersen

  • 24kGoldn – Valentino Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    24kGoldn – Valentino Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum
    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum
    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum

    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum
    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    I fuck her long
    – Onu uzun süre beceririm

    Ain’t no Minute Maid
    – Dakika Hizmetçisi yok
    My diamonds lemonade
    – Elmaslarım limonata
    Flexing hard, call me Popeye
    – Sıkı, bana Popeye de
    Wallet filled with spinach ayy
    – Ispanaklı ayy ile dolu cüzdan
    Cut you off on the interstate
    – Eyaletlerarası seni izliyorum;
    I’m first to finish, ayy
    – İlk bitiren benim, ayy
    I’m a young rich nigga
    – Zengin genç bir zenciyim
    Bitch it’s always been that way
    – Kaltak hep böyle olmuştur
    To the grave, might just be tomorrow
    – Mezara, sadece yarın olabilir
    Might just be today
    – Belki bir gün olabilir
    So I always live it up
    – Bu yüzden her zaman yaşıyorum

    We poppin bottles
    – Şişeleri patlatırız
    Poppin kays
    – Poppin kay
    Gucci shades from my boujee bitch
    – Boujee kaltağımın Gucci tonları
    Ain’t even had to pay
    – Ödemek bile yoktu
    Had to put on for the team
    – Takım için koymak zorunda kaldım
    And had to put on for the bay
    – Ve koy koymak zorunda kaldım
    I’m so fly when I rock robins wings
    – Robins kanatlarını salladığımda çok uçuyorum
    I can’t stay in one place
    – Bir yerde kalamam
    Russian cremes in my rocket ship
    – Roket gemimdeki Rus kreması

    We go to outer space
    – Uzaya gidiyoruz
    Mask off, mask on, fuck it
    – Maske’yi çıkar, Maske’yi tak, siktir et
    I can’t catch a case
    – Dava açamıyorum
    Blast off, blast off
    – Patla, patla
    See the stars up in wraith
    – Wraith’te yıldızları görün
    You can’t get into the crib
    – Yatağa giremezsin
    Because the mansion got a gate
    – Çünkü malikanenin kapısı var
    You can’t come into my section
    – Benim bölümüme giremezsin
    I’m gon’ put you in your place
    – Seni yerine koyacağım

    If the club goin’ up
    – Eğer klüp yükselirse
    You bet I’m sliding like a chase
    – Bahse girerim kovalamaca gibi kayıyorum
    And I think I fell in love
    – Ve sanırım aşık oldum
    She shook that ass up in my face
    – Yüzüme o kıçını salladı
    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum
    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum
    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum

    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum
    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum
    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor

    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum
    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum

    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum
    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum;
    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor

  • SHAED feat. Zayn – Trampoline Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    SHAED feat. Zayn – Trampoline Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları


    I’ve been having dreams
    – Rüyalar görüyorum
    Jumping on a trampoline
    – Bir trambolin üzerinde zıplıyorum
    Flipping in the air
    – Havada dönüyorum
    I never land, just float there
    – Asla inmem, sadece orada kayarım
    As I’m looking up
    – Ben bakarken
    Suddenly the sky erupts
    – Aniden gökyüzü patlar

    Flames alight the trees
    – Alevler ağaçları yakar
    Spread to falling leaves
    – Düşen yaprakları yaymak
    Now they’re right upon me;
    – Şimdi bana doğrular
    Wait, if I’m on fire;
    – Bekle, eğer yanıyorsam
    How am I so deep in love?
    – Aşkta nasıl çok derinim
    When I dream of dying,
    – Ben ölmeyi hayal ettiğimde
    I never feel so loved
    – Hiç bu kadar sevilmedim
    I’ve been having dreams
    – Rüyalar görüyorum

    Splashing in the summer stream
    – Yaz akışında sıçramasına
    Trip and I fall in
    – Yolculuk ve ben düşüyoruz
    I wanted it to happen
    – Olmasını istedim
    My body turns to ice
    – Vücudum buza dönüşüyor
    Crushing weight of paradise
    – Cennetin ağırlığının kırılması
    Solid block of gold, lying in the cold
    – Soğukta yatan katı altın blok
    I feel right at home
    – Evde hissediyorum
    Wait, if I’m on fire
    – Bekle, eğer yanıyorsam

    How am I so deep in love?
    – Aşkta nasıl çok derinim
    When I dream of dying
    – Ben ölmeyi hayal ettiğimde
    I never feel so loved
    – Hiç bu kadar sevilmedim
    Wait, if I’m on fire
    – Bekle, eğer yanıyorsam
    How am I so deep in love?
    – Aşkta nasıl çok derinim
    When I dream of dying
    – Ben ölmeyi hayal ettiğimde
    I never feel so loved
    – Hiç bu kadar sevilmedim
    I never feel so loved
    – Hiç bu kadar sevilmedim

    Wait, if I’m on fire;
    – Bekle, eğer yanıyorsam
    How am I so deep in love?
    – Aşkta nasıl çok derinim;
    When I dream of dying
    – Ben ölmeyi hayal ettiğimde
    I never feel so
    – Asla hissetmiyorum
    Wait, if I’m on fire
    – Bekle, eğer yanıyorsam
    How am I so deep in love?
    – Aşkta nasıl çok derinim
    When I dream of dying
    – Ben ölmeyi hayal ettiğimde
    I never feel so loved
    – Hiç bu kadar sevilmedim

  • Brennan Savage – Look At Me Now Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Brennan Savage – Look At Me Now Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I don’t see how you can hate from outside of the club,
    – Klübün dışından nasıl nefret edebildiğini anlamıyorum
    You can’t even get in?
    – İçeri giremiyorsun bile
    HaHaHaHa!
    – HaHaHaHa!
    Let’s go!
    – Hadi gidelim

    Yellow model chick
    – Sarışın piliç
    Yellow bottle sipping
    – Sarı şişeyi yudumluyor
    Yellow Lamborghini
    – Sarı Lamborghini
    Yellow top missing
    – Sarı üstü yok (üstsüz)
    Yeah yeah
    – Evet evet
    That sh-t look like a toupee
    – Bu pislik peruk gibi duruyor
    I get what you get in 10 years, in two days
    – Senin on yılda elde ettiğini ben iki günde elde ederim
    Ladies love me
    – Bayanlar beni sever
    I’m on my cool J
    – Ben havalıyım
    If you get what I get what would you say
    – Eğer benim elde ettiğimi sen etmiş olsaydın ne derdin
    She wax it all off, Mr Miyagi
    – Hepsini cilaladı, Bay Miyagi
    And them suicide doors, Hari Kari
    – Ve onlar intihar kapıları, Hara Kiri

    Look at me now, look at me now
    – Bana bak şimdi, bana bak şimdi
    Oh, I’m getting paper
    – Kağıt alayım
    Look at me now
    – Bana bak şimdi
    Oh, look at me now
    – Bana bak şimdi
    Yeah, fresh than a muthaf-cker
    – An.. daha taze

    Lil n-gga bigger than gorilla
    – Zenci, gorilden daha büyük
    Cause I’m killing every n-gga that Try to be on my sh-t
    – Bana pislik yapan her zenciyi öldürüyorum
    Better cuff your chick if you with her
    – Eğer onunla berabersen pilicini kelepçelesen iyi edersin
    I can get her
    – Onu elde edebilirim
    And she accidentally slip fall on my d.ck
    – Ve yanlışla kayıp benim p… üstüne düşebilir
    Ooops, I said on my d.ck
    – P…min üstüne dedim
    I aint really mean to say on my d-ck
    – Gerçekten p. üstüne demek istemedim
    But since we talking about my d.ck
    – Ama eğer p. den bahsediyorsak
    All of you haters say hi to it
    – Bütün nefret edenler ona merhaba deyin
    I’m Done
    – Benden bu kadar

    Ayo Breezy
    – Eserli
    Let me show you how to keep the dice rolling
    – Zarın dönmesini sağlamayı göstereyim sana
    When your doing that thing over there, homie
    – O şeyi orada yaparken, eleman
    Lets go
    – Hadi gidelim
    Cause I feel like I’m running
    – Çünkü koşuyor gibi hissediyorum
    And I’m feeling like I gotta get away, get away, get away
    – Ve uzaklaşamam gerektiğini hissediyorum, uzaklara,
    Better know that I don’t and I won’t ever stop cause
    – Bilmelisin ki asla duramam, duramayacağım çünkü
    You know I gotta win everyday day, goooo
    – Biliyorsun her günü kazanmalıyım, gidelim
    See they don’t really wanna pop me
    – Görüyorsun onlar beni gerçekten ateşlemek istemiyor
    Just know that you never flop me
    – Sadece bil ki beni asla düşüremezsin
    And I know that I can be a little cocky, nooo
    – Ve biliyorum ben küçük bir kendini beğenmiş olabilirim
    You aint never gonna stop me
    – Beni asla durdurmayacaksın
    Everytime I come a n-gga gotta set it then I got it going
    – Ne zaman bir zenciyle karşılaşsam, halleder, devam ederim
    Then I get it, than I blow, than I shudder every little thing
    – Sonra elde eder, sonra haklar, sonra her küçük parçayı titretirim
    That he be doing cause it doesnt matter cause I’m gonna dadadadada
    – Yapıyor olacak çünkü srun değil çünkü ben dadadada yapacağım
    Then I’m gonna murder every thing and anything a badaboom a badabing
    – Sonra her şeyi ve herkesi öldüreceğimm badaboom badabing
    I gotta do a lot of things, and make it clearer to a couple n-ggas
    – Yapmam gereken çok şey var, bunu bir çift zenci için anlaşılır kılacağım
    That I’m always winning and I gotta get it again and again and again
    – Her zaman kazandığımı ve Tekrar ve tekrar ve tekrar elde edeceğimi

    I be doing it to death and now I move a little foul
    – Bunu ölene kadar yapacağım ve şimdi biraz kural dışı davranıyorum
    A n-gga better call a ref, everybody know my style
    – Bir zenci hakem çağırsa iyi olur, herkes benim tarzımı bilir
    And everybody know I’m the the best
    – Ve herkes bilir ki ben en iyiyim
    When I come to doing this and Im banging on my chest
    – Bunu yapmaya kalksam göğüs göğüse çarpışırım
    And I bang in the east and I’m banging in the west
    – Ve doğuda çarpışırım ve batıda çarpışırım
    And I come to give you more and I never give you less
    – Ve sana daha fazlasını veririm asla daha azını vermem
    You will hear it in the street or you can read it in the press
    – Caddelerde duyarsın veya gazetelerde okursun
    Do you really wanna know whats next? lets go
    – Sıradakinin ne olduğunu gerçekten bilmek istiyor musun? hadi gidelim
    See the way we on, we be all up in the race and you know
    – Yolumuzu gör, sürekli yarış içinde olacağız ve biliyorsun
    We gotta go, don’t try to keep up with the pace
    – Gitmemiz gerek, adımlarını yavaşlatmayı deneme
    We struggling and hustling and sending in and getting in
    – Mücade içindeyiz ve acelemiz var ve gönderiyoruz ve alıyoruz
    And always gotta take it to another place
    – Ve her zaman başka bir yere taşımamız gerekiyor
    Gotta taste it, then I gotta grab it,
    – Tatmalıyız, yakalamalıyız
    And I gotta cut all through this traffic
    – Ve tüm bu trafiği yarmalıyız
    Just to be at the top of the throne
    – Tahtın en üstünde olmak için
    Better know I gotta have it
    – Bilmelisin buna sahip olmalıyım

    Look at me now, look at me now
    – Bana bak şimdi, bana bak şimdi
    Oh, I’m getting paper
    – Kağıt alayım
    Look at me now
    – Bana bak şimdi
    Oh, look at me now
    – Bana bak şimdi
    Yeah, fresh than a muthaf-cker
    – An.. daha taze

    Man f-ck these b.tch a.s n-ggas how yall doin?
    – Adamım bu o. g. s. (küfür dolu tercüme etmedim) Hepiniz nasılsınız?
    I’m Lil Tunechi, I’m a nuisance, I go stupid, I go dumb like the 3 stooges
    – Ben Lil Tunechi, ben baş belasıyım, salak oldum, bu 3 yardakçı gibi aptal oldum
    I dont eat sushi, I’m the shit, no I’m pollution, no substitution
    – Ben suşi yemem, pisliğim, hayır ben çevre kirliliğiyim, yeri doldurulmaz
    Got a b.tch that play in movies in my jacuzzi, p-ssy juicy
    – Jakuzimde film çekecek bir o. var, a. suyu
    I never gave a f-ck about a hater got money on my radar
    – Parası olan bir nefret edene asla önem vermedim
    Dress like a skater, got a big house, came with a elevator
    – Hiç patenci gibi giyinmedim, büyük evim olmadı, asansör kullanmadım
    You n-ggas aint eatin, f-ck it, tell a waiter
    – Siz zenciler yemeyin, s.ktir edin, garsona söyleyin
    Marley said shoot em, and I said ok,If you wanted bullshit then I’m Okey,I dont care what you say, so don’t even speak
    – Marley vur onları dedi, ve ben de tamam dedim, eğer pislik istiyorsan, benim için sorun yok, söylediklerin umurumda değil, o yüzden konuşma bile
    Your girlfriend a freak like Cirque Du Soleil
    – Kız arkadaşın Cirque Du Soleil gibi bir ucube
    That’s word to my flag, and my flag red
    – Bu benim bayrağımın sözü ve benim bayrağım kırmızı
    I’m out of my head, b.tch I’m outta my mind from the bottom I climb
    – Aklım başımda değil, o. tırmanınca aklımı aşağıda bıraktım
    You aint hotter at mine, nope, not on my time and I’m not even trying
    – Sen benim gibi se.si değilsin, hayır, benim zamanımda değil ve denemiyorum bile
    Whats poppin Slime? nothin five, and if they trippin f-ck em five
    – Balçığa ne batıyor? hiçbir şey beş, ve eğer geziyorlarsa s.k onları
    I aint got no time to shuck and jive, these n-ggas as sweet as pumpkin pie
    – Gevezelik yapmak için zamanım yok, bu zenciler bal kabaklı kek gibi tatlı
    Ciroc and sprite on a private flight
    – Özel bir uçuştaki ciroc ve sprite gibi
    B.tch I’m enticing, guiding light, and my pockets white and my diamonds white
    – o. ben baştan çıkarıcıyım, ışığı yönlendiriyorum, ve ceplerim beyaz ve mücevherlerim beyaz
    And my mommas nice and my daddy’s gay
    – Ve annem güzel ve babam gey
    You f.ggots scared cause I’m too wild, been here for a while
    – Sizi i.neler korktunuz çünkü ben vahşiyim, burada bulunmadım
    I was like f-ck trial I puts it down
    – Ben bir s.k denemesiyim, aşağı indiren
    I’m so young money if you got eyes look at me now, b.tch
    – Ben genç bir parayım eğer gözlerin varsa bana bak, o.

    Look at me now, look at me now
    – Bana bak şimdi, bana bak şimdi
    Oh, I’m getting paper
    – Kağıt alayım
    Look at me now
    – Bana bak şimdi
    Oh, look at me now
    – Bana bak şimdi
    Yeah, fresh than a muthaf-cker
    – An.. daha taze

  • haroinfather – Forever Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    haroinfather – Forever Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Forever in my mind, only you (I want you to live, I want that more than anything in this world)
    – Sonsuza kadar kadar aklımda,sadece sen (Yaşamanı,bu dünyadaki herşeyden çok istiyorum)
    The pieces in my life go away with you (I want you to fight like hell to stay with us)
    – Hayatımın parçası seninle beraber gidiyor (Bizimle kalman için savaşmanı çok istiyorum)

    Forever in my mind, only you (But with everybody else gone, I know, it might not be what you want, It might be too hard for you to keep fighting, so)
    – Sonsuza kadar aklımda,sadece sen(Ama herkesle beraber gitti,biliyorum,bu istediğin olmayabilir,savaşmaya devam etmen senin için zor olabilir,yani)
    The pieces in my life run away with you (If you wanna go, I want you to
    know it’s okay)
    – Hayatımın bir parçası seninle kaçtı (Eğer gitmek istiyorsan,bilmeni isterim ki sorun değil)
    Forever in my mind
    – Sonsuza dek aklımda
    I was all alone, on my own, it’s okay though
    – Tamamen yalnızdım,tek başıma,aslında önemli değil
    Do you really love me, do you really trust me?
    – Beni gerçekten seviyor musun, gerçekten güveniyor musun?
    I was down bad, feelin’ sad, feelin’ sorry
    – Kötü düştüm, üzgün hissediyorum, üzüldüm
    Now you really gone, and I can’t get you to call me
    – Şimdi gerçekten gittin ve beni aramanı sağlayamıyorum.
    Wanna run away, fuck this love and fuck this place
    – Kaçmak, bu aşkı ve bu yeri sikmek istiyorum
    If you was a ghost, I would kiss you anyway
    – Eğer hayalet olsaydın, yine de seni öperdim

    I can’t fill my lungs, feelin’ like I’m outer space;
    – Ciğerlerimi dolduramıyorum, sanki uzayda olduğumu hissediyorum
    You’re the one I love, but you’re the one I hate
    – Sevdiğim sensin ama nefret ettiğim de sensin
    I can’t really see you with anyone else
    – Seni gerçekten başkasıyla düşünemiyorum
    All these fuckin’ Perky’s not good for my health;
    – Bütün bu kahrolası perkyler sağlığım için iyi değil
    Wanna end it all, I can’t do this again
    – Hepsini bitirmek istiyorum, bunu bir daha yapamam.
    Tell her that I love her, she do it for him
    – Ona onu sevdiğimi söyle, onun için yaptığımı
    I can’t really see you with anyone else
    – Seni gerçekten başkasıyla düşünemiyorum
    All these fuckin’ Perky’s not good for my health
    – Bütün bu kahrolası perkyler sağlığım için iyi değil

    Wanna end it all, I can’t do this again
    – Hepsini bitirmek istiyorum, bunu bir daha yapamam.
    Tell her that I love her, she do it for him
    – Ona onu sevdiğimi söyle, onun için yaptığımı
    Forever in my mind, only you
    – Sonsuza kadar aklımda sadece sen varsın
    The pieces in my life go away with you
    – Hayatımdaki parçalar seninle kayboluyor
    Forever in my mind, only you
    – Sonsuza kadar aklımda sadece sen varsın
    The pieces in my life run away with you
    – Hayatımdaki parçalar seninle kaçıyor
    Forever in…
    – Sonsuza dek…

  • Aya Nakamura – Djadja Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Aya Nakamura – Djadja Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Aya Nakamura, oh yeah…
    – Aya Nakamura, ah evet


    Hello papi, mais ¿qué pasa?
    – Merhaba bebeğim nasıl gidiyor?
    J’entends des bails atroces sur moi
    – Arkamdan gaddarca şeyler söylediğini duyuyorum
    À c’qu’il parait, je te cours après ? (oh yeah, yeah, yeah)
    – Seni kovalıyorum galiba? (oh evet, evet, evet)
    Mais ça va pas, mais t’es taré, oh ouais
    – Anlaşılan seni takip ediyormuşum?
    Mais comment ça, le monde est tit-pe
    – Senin sorunun ne? Deli olmalısın
    Tu croyais quoi, qu’on se verrait plus jamais ?
    – Ne bekliyorsun? tekrar karşılaşmayacak mıyız?
    J’pourrais t’afficher mais c’est pas mon délire
    – Seni aleme anlatırdım isteseydim ama ben öyle biri değilim
    D’après les rumeurs, tu m’as eu dans ton lit
    – Dedikodulara göre, yatağa atmışsın beni


    Oh Djadja
     – Oh Djadja
    Y’a pas moyen Djadja
    – Djadja gibi olmama imkan yok
    J’suis pas ta catin Djadja
    – Senin sürtüğün Djadja değilim ben
    Genre, en catchana baby, tu dead çal
    – Bardağı taşıran son damlaydı bebeğim sen bittin

    Tu penses à moi, je pense à faire de l’argent
     – Beni düşün, ekmeğimin peşindeyim
    J’suis pas ta daronne, j’t’ferai pas la morale
    – Senin annen değilim ben, öğüt vermeyeceğim sana
    Tu parles sur moi, y’a R (y’a R)
    – Arkamdan konuşuyorsun, sorun değil
    Craches encore, y’a R (y a’R)
    – Daha fazla konuş, sorun yok
    Tu voulais m’avoir, tu savais pas comment faire (comment faire)
    – Beni istiyordun ama nasıl yöneteceğini bilemedin
    Tu jouais un rôle, tu finiras aux enfers
    – Rol yapıyordun, cehenneme kadar yolun var
    « T’façon Nakamura, je l’ai couchée » (couchée)
    – “Nakamura’yla işi pişirdim”
    Le jour où on se croise, faut pas tchouffer
    – Tanıştığımız gün, keşke boğulup gitseydin
    Tu jouais le grand frère pour me salir
    – Benim ismimi kirleten bir kötü adam gibi davranıyorsun
    Tu cherches des problèmes sans faire exprès
    – Amaçsızca sorun çıkarmaya yer arıyorsun
    Putain mais tu déconnes
    – Lanet olsun, kafan güzel senin
    C’est pas comme ça qu’on fait les choses
    – Lanet olsun, kafan güzel senin

    Putain mais tu déconnes
    – Lanet olsun, şaka gibisin
    C’est pas comme ça qu’on fait les choses
    – Benim tarzım değil bu
    Putain mais tu déconnes
    – Lanet olsun, şaka gibisin
    C’est pas comme ça qu’on fait les choses
    – Benim tarzım değil bu

    Oh Djadja
    – Oh Djadja
    Y’a pas moyen Djadja
    – Djadja gibi olmama imkan yok
    J’suis pas ta catin Djadja
    – Senin sürtüğün Djadja değilim ben
    Genre, en catchana baby, tu dead ça
    – Bardağı taşıran son damlaydı bebeğim sen bittin

    Oh Djadja
     – Oh Djadja
    Je suis pas ta catin Djadja, nan
    – Djadja gibi olmama imkan yok
    Y’a pas moyen Djadja, ouais
    – Senin sürtüğün Djadja değilim ben
    En catchana baby, tu dead ça
    Oh Djadja
     – Oh Djadja
    Je suis pas ta catin Djadja, nan
    – Djadja gibi olmama imkan yok
    Y’a pas moyen Djadja, ouais
    – Senin sürtüğün Djadja değilim ben
    En catchana baby, tu dead ça d’après toi
    – Bardağı taşıran son damlaydı bebeğim sen bittin

    En catchana baby, tu dead ça
     – Bardağı taşıran son damla bebeğim, sen bittin
    En catchana baby
    – Bardağı taşıran son damla
    En catchana baby, tu dead ça
    – Bardağı taşıran son damla bebeğim, sen bittin
    En catchana baby
    – Bardağı taşıran son damla

    Calme-toi…
    –  Sakin ol…

    Oh Djadja
    – Oh Djadja
    Oh Djadja
    – Oh Djadja
    Oh Djadja…
    – Oh Djadja

  • Roddy Ricch – The Box Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Roddy Ricch – The Box Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Pullin’ out the coupe at the lot
    – Mal ahaha aptallar benimle oyun oynuyorlar
    Told ’em fuck 12, fuck SWAT
    – Söyle o polisleri sikeyim, özel timi sikeyim

    Bustin’ all the bales out the box
    – Kutudan tüm balyaları çıkarttım
    I just hit a lick with the box
    – Sadece kutuyla yaladım
    Had to put the stick in a box, mm
    – Sopayı bir kutunun içine koymalıydım, mm
    Pour up the whole damn seal, I’ma get lazy
    – Bütün laneti mühürle, tembel olacağım.
    I got the mojo-deals, we been trappin’ like the ’80’s
    – Mojo anlaşmaları yaptım, 80’lerde olduğu gibi tuzağa düştük.
    She sucked a nigga soul, gotta Cash App
    – Bir zenci ruhunu emdi , nakit uygulaması lazım
    Told ’em wipe a nigga nose, say slatt, slatt
    – Onlara zenci burnunu silmelerini söyle, çıtır söyle, çıtır

    I won’t never sell my soul, and I can back that
    – Asla ruhumu satmayacağım, ve bunu geri alabilirim
    And I really wanna know, where you at, at?
    – Ve gerçekten bilmek istiyorum, nerede?
    I was out back, where the stash at?
    – Ben geri döndüm, zula nerede?
    Cruise the city in a bulletproof Cadillac (Skrrt)
    – Kurşun geçirmez Cadillac ile şehri gezin
    ‘Cause I know these niggas after where the bag at (Yeah)
    – Çünkü bu zencileri çantanın olduğu yerden sonra biliyorum (Evet)
    Gotta move smarter, gotta move harder
    – Daha akıllı hareket etmelisin, daha sert hareket etmelisin
    Niggas try to get me for my water
    – Zenciler benden su almaya çalışıyor

    I’ll lay his ass down on my son, or my daughter
    – Kıçını oğluma ya da kızımın üzerine koyacağım
    I had the Draco with me, Dwayne Carter
    – Draco yanımdaydı, Dwayne Carter
    ‘Lotta niggas out here playin’, ain’t ballin’
    – ‘Lotta zenciler oynuyor, oynuyor değil’;
    I done out my whole arm in the rim, Vince Carter (Yeah)
    – Tüm kolumu jantta yaptım Vince Carter (Evet)
    And know I probably get a key for the quarter
    – Ve muhtemelen çeyrek için bir anahtar bulduğumu biliyorum
    Shawty barely seen in double C’s, I bought ’em
    – Hatun double C (chanel takıların) takıların içinde zarzor gözüküyor, Onları ben aldım
    Got a bitch that’s looking like Aaliyah, she a model
    – Aaliyaha benzeyen bi sürtük aldım, o bir model
    I got the pink slip, all my whips is key-less
    – Pembe Slip’im var, tüm kırbaçlarım anahtarsız

    Compton, I’m ’bout to get the key to the city
    – Compton, şehrin anahtarını almak için uğraşıyorum
    Patek like the sea, forget me
    – Deniz gibi patek, unut beni
    Pullin’ out the coupe out the lot
    – Coupe’yi dışarı çekerek
    Told ’em fuck 12, fuck SWAT
    – Söyle o polisleri sikeyim, özel timi sikeyim
    Bustin’ all the bales out the box
    – Kutudan tüm balyaları çıkarttım
    I just hit a lick with the box
    – Sadece kutuyla yaladım
    Had to put the stick in a box, mm
    – Sopayı bir kutunun içine koymalıydım, mm
    Pour up the whole damn seal, I’ma get lazy
    – Bütün laneti mühürle, tembel olacağım.
    I got the mojo deals, we been trappin’ like the ’80’s
    – Mojo fırsatlarını aldım, 80’ler gibi tuzağa düştük
    She sucked that nigga soul, gotta Cash app
    – O zenci ruhu emdi Nakit uygulaması lazım

    Told ’em wipe a nigga nose, say slatt, slatt
    – Onlara zenci burnunu silmelerini söyle, çıtır söyle, çıtır
    I won’t never sell my soul, and I can back that
    – Asla ruhumu satmayacağım, ve bunu geri alabilirim
    And I really wanna know, where you at, at?
    – Ve gerçekten bilmek istiyorum, nerede?
    Ha-ha-ha, I been movin’ ’em out
    – Ha-ha-ha, onları dışarı attım
    If Steelo with me, then he got the blues in the pouch (Yeah)
    – Eğer Steelo benimleyse, o zaman kese içindeki mavileri aldı
    Took her to the forrest, put wood in her mouth
    – Onu ormana götürdüm, ağzına bir odun soktum
    Bitch don’t wear no shoes in my house
    – Sürtük benim evimde ayakkabı giyme;
    The private I’m flyin’ in, I never wanna fly again
    – İçinde uçtuğum özel jet, bir daha asla uçmak istemiyorum
    I’ll take my chances in traffic (Yeah)
    – Trafikte şansımı denedim (Evet)
    She suckin’ on dick no hands with it
    – O sikimi yalıyor ellerini kullanmadan

    I just made the Rollie plain like a landing-strip
    – Rollie’yi bir iniş pisti gibi yaptım
    I’m a 2020 president candidate
    – Ben bir 2020 başkan adayıyım
    I done put a hunnid bands on Zimmerman, shit
    – Zimmerman denen pisliğin başına 100 bin dolar ödül koydum, pislik
    I been movin’ real gangsta’, so that’s why she pick a Crip
    – Ben ‘gerçek gangsta’yı hareket ettiriyorum, bu yüzden bir crip seçti
    Shawty call me Crisco, ’cause I pop my shit
    – Shawty bana Crisco diyor, çünkü bokumu patlattım
    Got it out the mud, there’s nothin’ you can tell me, yeah
    – Çamurdan çıkar, bana söyleyebileceğin hiçbir şey yok, evet
    When I had the drugs, I was street-wealthy, yeah
    – Uyuşturucular bendeyken, sokak zenginiydim, evet
    Pullin’ out the coupe at the lot
    – Mal ahaha aptallar benimle oyun oynuyorlar
    Told ’em fuck 12, fuck SWAT
    – Söyle o polisleri sikeyim, özel timi sikeyim
    Bustin’ all the bales out the box
    – Kutudan tüm balyaları çıkarttım

    I just hit a lick with the box
    – Sadece kutuyla yaladım
    Had to put the stick in a box, mm
    – Sopayı bir kutunun içine koymalıydım, mm
    Pour up the whole damn seal, I’ma get lazy
    – Bütün laneti mühürle, tembel olacağım.
    I got the mojo deals, we been trappin’ like the ’80’s
    – Mojo fırsatlarını aldım, 80’ler gibi tuzağa düştük
    She sucked a nigga soul, gotta Cash App
    – Bir zenci ruhunu emdi , nakit uygulaması lazım
    Told ’em wipe a nigga nose, say slatt, slatt
    – Onlara zenci burnunu silmelerini söyle, çıtır söyle, çıtır
    I won’t never sell my soul, and I can back that
    – Asla ruhumu satmayacağım, ve bunu geri alabilirim
    And I really wanna know, where you at, at?
    – Ve gerçekten bilmek istiyorum, nerede?

  • Ayo & Teo- Rolex Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ayo & Teo- Rolex Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I just want a Rollie, Rollie, Rollie with a dab of ranch
    – Sadece bir rolly istiyorum, rolly, rolly ve yanında bir çiftlik ahırı.
    I already got some designer to hold up my pants
    – Zaten pantolonumu tutacak bir tasarımcım var
    I just want some ice on my wrist so I look better when I dance
    – Sadece bileğime biraz buz istiyorum böylece dans ederken daha iyi görünüyorum.
    Have you lookin’ at it, put you in a trance
    – Hiç baktın mı buna, seni transa sokar
    I just want a Rollie, Rollie, Rollie with a dab of ranch
    – Sadece bir rolly istiyorum, rolly, rolly ve yanında bir çiftlik ahırı.
    I already got some designer to hold up my pants
    – Zaten pantolonumu tutacak bir tasarımcım var
    I just want some ice on my wrist so I look better when I dance
    – Sadece bileğime biraz buz istiyorum böylece dans ederken daha iyi görünüyorum.
    Have you lookin’ at it, put you in a trance
    – Hiç baktın mı buna, seni transa sokar

    Yeah, yeah, yeah
    – Evet, evet, evet

    All I ever wanted was a Rollie, Rollie
    – Hep istediğim şey, bir Rolly, Rolly
    All I ever wanted was a Rollie, Rollie
    – Hep istediğim şey, bir Rolly, Rolly
    Cooler than a snowman with the ice all on me
    – Üzerimdeki takılar, kardanadamdan bile daha havalı.
    Now your chick all on me, now your chick all on me (she on me)
    – Senin Hatunun Şu Anda Tamamen Benim Üzerimde ×2 (O Kız Benim Üstümde)
    My Rollie don’t tick tock, it just glide
    – Benim rolly’im tik tak yapmaz,sadece kayar
    Keep starin’ at it and you might go blind
    – Bakmaya devam et ve belki kör olabilirsin
    I be movin’ clean, I don’t even try
    – Temizleşiyorum, denemiyorum bile
    All I see is bands, bands, I spy
    – Tek gördüğüm gruplar, gruplar, casusum

    Yeah, dat way
    – Evet, bu yol

    I need that moola by Tuesday
    – Salı günü molaya ihtiyacım var
    Yeah, dat way
    – Evet, bu yol
    I low key feel like fungswae
    – Düşük anahtar hissi fungswae gibi
    I just now got started
    – Daha yeni başladım
    Got views on views, I’m poppin’
    – Görüşlerim var, poppin’ediyorum

    My diamonds goin’ retarded
    – Elmaslarım Gecikti
    Your girl on deck, it’s a party
    – Senin kızın sıranın üstünde, işte parti bu
    I just want a Rollie, Rollie, Rollie with a dab of ranch
    – Sadece bir rolly istiyorum, rolly, rolly ve yanında bir çiftlik ahırı.
    I already got some designer to hold up my pants
    – Zaten pantolonumu tutacak bir tasarımcım var
    I just want some ice on my wrist so I look better when I dance
    – Sadece bileğime biraz buz istiyorum böylece dans ederken daha iyi görünüyorum.
    Have you lookin’ at it, put you in a trance
    – Hiç baktın mı buna, seni transa sokar
    I just want a Rollie, Rollie, Rollie with a dab of ranch
    – Sadece bir rolly istiyorum, rolly, rolly ve yanında bir çiftlik ahırı.
    I already got some designer to hold up my pants
    – Zaten pantolonumu tutacak bir tasarımcım var
    I just want some ice on my wrist so I look better when I dance
    – Sadece bileğime biraz buz istiyorum böylece dans ederken daha iyi
    görünüyorum.
    Have you lookin’ at it, put you in a trance
    – Hiç baktın mı buna, seni transa sokar

    Yeah, yeah, yeah
    – Evet, evet, evet

    All I ever wanted was a Rollie, Rollie;
    – Hep istediğim şey, bir Rolly, Rolly
    All I ever wanted was a Rollie, Rollie
    – Hep istediğim şey, bir Rolly, Rolly
    Cooler than a snowman with the ice all on me
    – Üzerimdeki takılar, kardanadamdan bile daha havalı.
    Now your chick all on me, now your chick all on me (she on me)
    – Senin Hatunun Şu Anda Tamamen Benim Üzerimde ×2 (O Kız Benim Üstümde)
    Blue face Rollie, red face Rollie, ayy
    – Mavi yüzlü rolly, kırmızı yüzlü rolly, eyy
    Purple face Rollie like some Teletubbies, ayy
    – Mor yüzlü rolly teletabiler gibi, eyy
    Baby diamonds wet, shinin’ like some guppies
    – Bebeğim elmaslar ıslak,

    Your man’s hatin’, probably ’cause his girl love me, ayy
    – Senin adamın nefret ediyor, büyük ihtimalle onun kız arkadaşı beni seviyor, eyy
    I pull up to the mall and I’m flexin’ on your hoe
    – Alışveriş merkezine gidiyorum
    Galio in the cut, and he got them buffies ayy
    – Galio kesti, ve o buffies’i aldı ayy
    Whiteskins got me goin’ crazy, crazy, ayy
    – Beyaz Deriler Beni Deli Ediyor Deli, Deli, Eyy
    Your girl love me ’cause she prolly want my baby, ayy (woo)
    – Kız arkadaşım beni seviyor çünkü benim bebeğimi istiyor, eyy
    Ice on my neck cost like five K
    – Boğazımdaki takılar 5 bin eder
    I want a girl built just like Kim K (she thick)
    – Bir kız istiyorum Kim K gibi olan

    Karate chop that bitch just like a sensei
    – Bir karete ustası gibi kızı karete yaparak doğra
    Pull over in a ‘Rari or a Bentley, ayy
    – Rari yada bi’ Bentley’i kenara çek, ayy
    I just want a Rollie, Rollie, Rollie with a dab of ranch
    – Sadece bir rolly istiyorum, rolly, rolly ve yanında bir çiftlik ahırı.
    I already got some designer to hold up my pants
    – Zaten pantolonumu tutacak bir tasarımcım var
    I just want some ice on my wrist so I look better when I dance
    – Sadece bileğime biraz buz istiyorum böylece dans ederken daha iyi görünüyorum.
    Have you lookin’ at it, put you in a trance
    – Hiç baktın mı buna, seni transa sokar

    I just want a Rollie, Rollie, Rollie with a dab of ranch
    – Sadece bir rolly istiyorum, rolly, rolly ve yanında bir çiftlik ahırı.
    I already got some designer to hold up my pants
    – Zaten pantolonumu tutacak bir tasarımcım var
    I just want some ice on my wrist so I look better when I dance
    – Sadece bileğime biraz buz istiyorum böylece dans ederken daha iyi görünüyorum.
    Have you lookin’ at it, put you in a trance
    – Hiç baktın mı buna, seni transa sokar


    Yeah, yeah, yeah
    – Evet, evet, evet

    All I ever wanted was a Rollie, Rollie
    – Hep istediğim şey, bir Rolly, Rolly
    All I ever wanted was a Rollie, Rollie
    – Hep istediğim şey, bir Rolly, Rolly
    Cooler than a snowman with the ice all on me
    – Üzerimdeki takılar, kardanadamdan bile daha havalı.
    Now your chick all on me, now your chick all on me (she on me)
    – Senin Hatunun Şu Anda Tamamen Benim Üzerimde ×2 (O Kız Benim Üstümde)

    All I ever wanted was a Rollie
    – Bütün Istediğim Bir Rollie
    All I ever wanted was a Rollie
    – Bütün Istediğim Bir Rollie
    I just want a Rollie
    – Sadece bir rollie istiyorum
    I just want a Rollie
    – Sadece bir rollie istiyorum
    I just want a
    – Sadece bir istiyorum…
    I just want a Rollie
    – Sadece bir rollie istiyorum

  • Feid, Justin Quiles – Porfa Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Feid, Justin Quiles – Porfa Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Mirándome, preguntando, en mi celu’ buscándome
    – Bana dik dik bakıyor, soruyor, cep telefonumu arıyor
    Que ya no amas, pa’ otros cachos en la cara sacándome
    – Artık beni sevmediğin için, yüzündeki her bir parça beni çekiyor
    To’ los mensajes que has leído, con babies que yo he conocido
    – Okuduğum mesajlara, tanıştığım bebeklerle

    A ninguna puedo tocar sin pensar que estoy contigo
    – Seninle olduğumu düşünmeden hiç dokunamıyorum

    Te pido porfa, no te vayas, quédate conmigo (Conmigo)
    – Sana soruyorum lütfen, gitme, benimle kal (benimle)
    Perdí la cuenta de los días que no te he comido
    – Seni yemediğim günleri kaybettim
    Me tienes como un loco buscándote, no te consigo (Bebé)
    – Seni ararken beni delirtiyorsun, seni anlayamıyorum (Bebek)
    A ninguna quiero tocar, por estar contigo
    – Seninle olmak için hiç birine dokunmak istemiyorum

    Te pido porfa, no te vayas, quédate conmigo (Conmigo, oh)
    Sana soruyorum lütfen, gitme, benimle kal (benimle)
    Perdí la cuenta de los días que no te he comido;
    Seni yemediğim günleri kaybettim
    Me tienes como un loco buscándote, no te consigo (Bebé)
    Seni ararken beni delirtiyorsun, seni anlayamıyorum (Bebek)
    A ninguna quiero tocar, por estar contigo
    Seninle olmak için hiç birine dokunmak istemiyorum

    Y yo sé que la cagué, no fue una, fueron tres
    – Ve biliyorum onu ​​berbat ettim, biri değildi, üçtü
    Y to’ lo que te contaron, te contaron al revé’
    – Ve ‘sana söylediklerine, geriye doğru söylediler’
    Lo que hicimos esa noche, nunca me lo imaginé
    – O gece ne yaptık, hiç düşünmemiştim
    Pero es que estaba’ muy dura, no fue que enamoré
    – Ama çok zordu, ben aşık olmadım

    Ninguna como tú me droga, sálvame de esta, quítame esta soga
    – Bana uyuşturucu sevmiyorum, beni bundan kurtar, bu ipi benden al
    Quiéreme y no mire’ la hora, que es una noche loba
    – Beni sev ve zamana bakma, bu bir kurt gecesi

    Te pido porfa, no te vayas, quédate conmigo (Conmigo, oh)
    – Sana soruyorum lütfen, gitme, benimle kal (benimle)
    Perdí la cuenta de los días que no te he comido
    – Seni yemediğim günleri kaybettim
    Me tienes como un loco buscándote, no te consigo (Bebé)
    – Seni ararken beni delirtiyorsun, seni anlayamıyorum (Bebek)
    A ninguna quiero tocar, por estar contigo
    – Seninle olmak için hiç birine dokunmak istemiyorum

    Te pido porfa, no te vayas, bebé
    – Sana soruyorum lütfen, gitme, benimle kal (benimle)
    Que me muero de sed y es a ti que yo quiero virar al revé’
    – Seni yemediğim günleri kaybettim
    Sé bien que la cagué y las noche’ son un fantasma
    – Seni ararken beni delirtiyorsun, seni anlayamıyorum (Bebek)
    Ahora me visita el karma
    – Seninle olmak için hiç birine dokunmak istemiyorum

    No quiero que pienses que me las paso aún con estas loca’
    – Onları hala bu çılgınca harcadığımı düşünmeni istemiyorum ‘
    Yo esa vida la dejé, pensando en ti me pasé de copas
    – O hayatı terk ettim, seni düşünüyorum, içki içtim

    Te llamé, suena el ringtone y no doy contigo
    – Seni aradım, zil sesi geliyor ve seni bulamıyorum
    Vino tinto y llega tu recinto
    – Kırmızı şarap ve kasanız geldi
    Aún recuerdo cuando echabamo’ el quinto
    – Beşinci fırlattığımızda hala hatırlıyorum
    Tú tan lejo’ y ahora todo tan distinto
    – Şimdiye kadar ‘ve şimdi her şey çok farklı

    Te pido porfa, no te vayas, quédate conmigo (Conmigo, oh)
    – Sana soruyorum lütfen, gitme, benimle kal (benimle)
    Perdí la cuenta de los días que no te he comido
    – Seni yemediğim günleri kaybettim
    Me tienes como un loco buscándote, no te consigo (Bebé)
    – Seni ararken beni delirtiyorsun, seni anlayamıyorum (Bebek)
    A ninguna quiero tocar por estar contigo
    – Seninle olmak için hiç birine dokunmak istemiyorum

    Te pido porfa, no te vayas, quédate conmigo
    – Sana soruyorum lütfen, gitme, benimle kal (benimle)
    Perdí la cuenta de los días que no te he comido
    – Seni yemediğim günleri kaybettim
    Me tienes como un loco buscándote, no te consigo
    – Seni ararken beni delirtiyorsun, seni anlayamıyorum (Bebek)
    A ninguna quiero tocar, por estar contigo
    – Seninle olmak için hiç birine dokunmak istemiyorum

    Te pido porfa, no te vayas, quédate conmigo
    – Sana soruyorum lütfen, gitme, benimle kal (benimle)

  • Surf Mesa – ily (i love you baby) (feat. Emilee) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Surf Mesa – ily (i love you baby) (feat. Emilee) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I love you, baby, and if it’s quite all right
    – Seni seviyorum bebeğim ve eğer her şey yolundaysa
    I need you, baby, to warm these lonely nights
    – Bu yalnız geceleri ısıtmak için sana ihtiyacım var bebeğim
    I love you, baby
    – Seni seviyorum bebeğim
    Trust in me when I say
    – Dediğimde bana güven
    I love you, baby, and if it’s quite all right
    – Seni seviyorum bebeğim ve eğer her şey yolundaysa
    I need you, baby, to warm these lonely nights
    – Bu yalnız geceleri ısıtmak için sana ihtiyacım var bebeğim

    I love you, baby
    – Seni seviyorum bebeğim
    Trust in me when I say
    – Dediğimde bana güven
    I love you, baby
    – Seni seviyorum bebeğim
    I love you, baby, and if it’s quite all right
    – Seni seviyorum bebeğim ve eğer her şey yolundaysa
    I need you, baby, to warm these lonely nights
    – Bu yalnız geceleri ısıtmak için sana ihtiyacım var bebeğim
    I love you, baby
    – Seni seviyorum bebeğim
    Trust in me when I say
    – Dediğimde bana güven
    I love you, baby, and if it’s quite all right
    – Seni seviyorum bebeğim ve eğer her şey yolundaysa
    I need you, baby, to warm these lonely night
    – Bu yalnız geceleri ısıtmak için sana ihtiyacım var bebeğim
    I love you, baby
    – Seni seviyorum bebeğim

    Trust in me when I say
    – Dediğimde bana güven
    I love you baby
    – Seni seviyorum bebeğim
    I love you baby, and if it’s quite all right
    – Seni seviyorum bebeğim ve eğer her şey yolundaysa
    I need you, baby, to warm these lonely nights
    – Bu yalnız geceleri ısıtmak için sana ihtiyacım var bebeğim
    I love you, baby
    – Seni seviyorum bebeğim
    Trust in me when I say
    – Dediğimde bana güven
    I love you baby
    – Seni seviyorum bebeğim
    I love you, baby, and if it’s quite all right
    – Seni seviyorum bebeğim ve eğer her şey yolundaysa
    I need you, baby, to warm these lonely nights
    – Bu yalnız geceleri ısıtmak için sana ihtiyacım var bebeğim

    I love you, baby
    – Seni seviyorum bebeğim
    Trust in me when I say
    – Dediğimde bana güven
    I love you, baby, and if it’s quite all right
    – Seni seviyorum bebeğim ve eğer her şey yolundaysa
    I need you, baby, to warm these lonely nights
    – Bu yalnız geceleri ısıtmak için sana ihtiyacım var bebeğim
    I love you, baby
    – Seni seviyorum bebeğim
    Trust in me when I say
    – Dediğimde bana güven