Kategori: Genel

  • I Love You Baby – Frankie Valli Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I Love You Baby – Frankie Valli Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You’re just too good to be true
    – Gerçek olmak için fazla güzelsin
    Can’t take my eyes off you
    – Gözlerimi senden alamıyorum
    You’d be like heaven to touch
    – Sana dokunmak cennete dokunmak gibi
    I wanna hold you so much
    – Sana sarılmayı öyle çok istiyorum ki
    At long last love has arrived, and I thank God I’m alive
    – Sonunda aşk geldi, ve Sükür Tanrı’ya hayattayım
    You’re just too good to be true
    – Gerçek olmak için çok fazla güzelsin
    Can’t take my eyes off you
    – Gözlerimi senden alamıyorum

    Pardon the way that I stare
    – Bakakalmamı affet
    There’s nothing else to compare
    – Seni kıyaslayacabilecek başka hiç bir şey yok
    The sight of you leaves me weak
    – Sana bakmak beni zayıf düşürüyor
    There are no words left to speak
    – Söyleyecek başka bir şey yok
    But if you feel like I feel
    – Ama eğer benim hissettiğim gibi hissediyorsan
    Please let me know that it’s real
    – Lütfen öyle olduğunu bildir bana
    You’re just too good to be true
    – Gerçek olmak için fazla güzelsin
    Can’t take my eyes off you
    – Gözlerimi senden alamıyorum

    I love you baby
    – Seni seviyorum bebeğim
    And if it’s quite all right
    – Ve eğer bu uygunsa
    I need you baby, to warm my lonely night
    – Sana ihtiyacım var bebeğim, yalnız gecemi ısıtmak için
    I love you baby
    – Seni seviyorum bebeğim
    Trust in me when I say
    – Bunu söylerken bana inan
    Oh, pretty baby
    – Oh, tatlı bebeğim
    Don’t bring me down
    – Beni yıkma
    I pray, oh pretty baby
    – Dua ediyorum, oh tatlı bebeğim
    Now that I found you, stay and let me love you
    – Şimdi seni buldum ya kal ve seni sevmeme izin ver
    Baby let me love you…
    – Bebeğim seni sevmeme izin ver…

  • Rastafari Santiz Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Rastafari Santiz Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Сжигая под собой мосты,
    – Bizi köprülerin altında yakma,
    В этом сюжете оказались только я и ты.
    – Sadece sen ve ben bu hikayenin yıldızıyız.
    Вдыхая этот серый дым.
    – Bu gri dumanı soluyoruz.
    Давай на сегодня останемся одни.
    – Bugünlük kendimiz için devam edelim.
    You make me mad
    – Beni delirtiyorsun,
    And I fell in love
    – Ve ben aşık oldum.

    Я забираю это время подальше с собой,
    – Cebimde esrar için bir planım var,
    В кармане план
    – Bu acıyı yatıştırmama yardım ediyor.
    Помогает мне унять ту боль.
    – Bir çizim yapıyorum,yanlış bir çizim,
    Я тяну одну, тяну не ту, люблю не ту.
    – Yanlış olanı seviyorum.
    Все корабли ушли на том порту.
    – Esrar açık denizlere boşaltıldı.
    Давай не будем начинать с тобой,
    – Hadi sen ve ben başlamayalım.
    Всё это заново, сначала.
    – Bu başından beri tekrar ediyor.

    Давай не будем вспоминать с тобой,
    – Hadi sen ve ben anılardan söz etmeye başlamayalım.
    Всё окончательно достало.
    – Benim tüm bunlarla işim bitti.
    Я твой растафарай.
    – Ben senin Rastafari’nim.
    And I fell in love
    – Ve ben aşık oldum,
    You make me mad
    – Beni deli ediyorsun,
    And I fell in love
    – Ve ben aşık oldum.

    Мои будни здесь,
    – Bu benim standartım,
    И я убитый как вчера.
    – Ve içinde ölebilirim tıpkı dün gibi.;
    Завтра будет точно новый день,
    – Yarın yepyeni bir gün olacak,
    Но я в хлам.
    – Ama ben dayak yedim.
    Ты нашла себе получше,
    – Kendine daha iyi birini buldun.

    Детка я Жаман.
    – Kızım ben iyi değilim.
    И мне будет снова завтра пофиг
    – Ve yarın hala bir bok vermem.
    Как ты там, как ты там, с кем ты там.
    – Nasıl olduğun hakkında, nasılsın, kiminle birliktesin ?
    И я убитый как вчера.
    – Ve içinde ölebilirim tıpkı dün gibi.
    Завтра будет точно новый день,
    – Yarın yepyeni bir gün olacak,
    Но я в хлам.
    – Ama ben dayak yedim.
    Ты нашла себе получше,
    – Kendine daha iyi birini buldun.

    Детка я Жаман
    – Kızım ben iyi değilim.
    И мне будет снова завтра пофиг
    – Ve, tıpkı dün gibi, yarın hâlâ bir bok vermem.
    Как вчера, как ты там.
    – Nasıl olduğun hakkında,
    You make me mad
    – Beni delirtiyorsun,
    And I fell in love
    – Ve ben aşık oldum.
    Fell in love
    – Aşık oldum.
    Fell in love.
    – Aşık oldum.

  • Suicidal Thoughts (Josh A, Jake Hill) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Suicidal Thoughts (Josh A, Jake Hill) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I’m not suicidal I don’t wanna fucking die
    – Ben intihara meyilli değilim, ölmek istemiyorum
    Just wanna be able to close my eyes and feel alright
    – Sadece gözlerimi kapatınca iyi hissedebilmek istiyorum
    But every day I feel like dying
    – Ama her gün ölüyormuşum gibi hissediyorum
    Every day I feel like dying (dying…)
    – Her gün ölüyormuşum gibi hissediyorum

    Why do I even try?
    – Neden deniyorum ki?
    Why do I even write lyrics about how I’m living the life when I’m battling pain and my demons at night
    – Neden her gece şeytanlarla savaşırken, nasıl yaşadığımı anlatan sözler yazıyorum
    Trying to find a new outlet
    – Yeni bir kılık arıyorum
    The devil pounced in
    – Şeytan bana saldırdı
    I hear him howling, my vision clouded
    – Ulumasını duyabiliyorum, görülüm bulanıklaştı
    Man I tried to escape but there ain’t no way
    – Adamım, kaçmaya çalıştım ama bunun bir yolu yok

    Try to be strong when I deal with the pain
    – Acıyla uğraşırken güçlü kalmaya çalıştım
    (yuh) Put a bitch in the coffin, so my family has options
    – (Sen) Bir sürtüğü tabuta koydun, bu yüzden ailem seçeneklere sahip
    Gonna work till’ I’m dead
    – Ölenr kadar çalışacağım
    So that they get the best
    – Onlar en iyisini alana dek
    Don’t wanna set up a bad example cause’ kids looking up
    – Kötü bir örnek olmak istemiyorum çünkü çocuklar beni izliyor
    Can’t leave them in shambles
    – Onları yıkıntıda bırakamam
    Can’t make them think clocking out is ok
    – Onlara yoldan çıkmanın normal olduğunu gösteremem
    So fuck suicide I’m here to stay
    – Bu yüzden intiharı siktir et, burada kalıyorum

    Try to free my mind
    – Aklımı özgür bırakmaya çalıştım
    I don’t know what’s right
    – Neyin doğru olduğunu bilmiyorum
    Wasting all my time, trying to find the light
    – Zamanımı harcıyorum, ışığı bulmaya çalışıyorum
    Try to free my mind
    – Aklımı serbest bırakmaya çalış
    I don’t know what’s right
    – Neyin doğru olduğunu bilmiyorum
    Wasting all my time, trying to find the light (nah, nah)
    – Tüm zamanımı boşa harcıyorum, ışığı bulmaya çalışıyorum (nah, nah)
    I’ll be out here running, I’ll be running from myself now
    – Buradan kaçıyor olacağım, kendimden kaçıyor olacağım şimdi
    Gunning demons down find my way out of this cell now
    – Bu hücrede karşıma çıkan şeytanları vuracağım
    I’ll be running now, I’ll be running from myself now
    – Buradan kaçıyor olacağım, kendimden kaçıyor olacağım şimdi
    Gunning demons down, find my way out of this cell now
    – Bu hücrede karşıma çıkan şeytanları vuracağım

    I’m not suicidal I don’t wanna fucking die
    – Ben intiharsal değilim, ölmek istemiyorum
    Just wanna be able to close my eyes and feel alright
    – Sadece gözlerimi kapatıp iyi hissedebilmek istiyorum
    But every day I feel like dying
    – Ama her gün ölüyormuşum gibi hissediyorum
    Every day I feel like dying (dying…)
    – Her gün ölüyormuşum gibi hissediyorum

    One too many bad thoughts inside me
    Aklımda bir sürü kötü düşünce var
    Got a hole in my heart put the past behind me
    – Kalbimde eçmişteki beni koyacağım bir boşluk var
    I’m pressed with time, I’m stressed with life, my breath is ice
    – Zamanla beraber basıldım, hayatla beraber streslendim, nefesim buz
    I guess I might just bottle it up some more just like always
    – Sanırım her zamanki gibi sadece içmeliyim
    Barely standing, crawling down the hallways
    – Sadece dikiliyorum, koridordan aşağı doğru sürünüyorum
    Sink into my bed, with death inside my head
    – Yatağıma düşüyorum, aklımda ölümle beraber
    (Yeah) That note you found I didn’t mean it
    – Kastetmediğim notu buldun,
    Just wish I had a better sense of meaning
    – Keşke daha iyi anlatabilseydim
    Never meant to let you down
    – Asla seni yüzüstü bırakmak istemezdim
    I’ve been down now racing thoughts had to drown them out
    – Düşüncelerimi boğmakla uğraşıyorum
    (Fuck)
    – (Siktir)
    Never giving in I swear to god, no matter how many times I pray to a god
    – Asla pes etmedim, Tanrı’ya dua ettim, ne kadar dua ettiğim önemli değil
    I don’t believe in just to see if I will never wake up
    – Bir daha asla uyanmadığımda, onu göreceğime inanmıyorum
    But he called my bluff
    – Ama o beni yanıtladı

    Try to free my mind
    – Aklımı özgür bırakmaya çalıştım

    I don’t know what’s right
    – Neyin doğru olduğunu bilmiyorum
    Wasting all my time, trying to find the light
    – Zamanımı harcıyorum, ışığı bulmaya çalışıyorum
    Try to free my mind I don’t know what’s right
    – Buradan kaçıyor olacağım, kendimden kaçıyor olacağım şimdi
    Wasting all my time, trying to find the light (nah, nah)
    – Tüm zamanımı boşa harcıyorum, ışığı bulmaya çalışıyorum (nah, nah)
    I’ll be out here running, I’ll be running from myself now
    – Burada koşuyor olacağım, kendimden kaçıyor olacağım şimdi
    Gunning demons down find my way out of this cell now
    – Bu hücrede karşıma çıkan şeytanları vuracağım
    I’ll be running now, I’ll be running from myself now
    – Buradan kaçıyor olacağım, kendimden kaçıyor olacağım şimdi
    Gunning demons down, find my way out of this cell now
    – Bu hücrede karşıma çıkan şeytanları vuracağım

    I’m not suicidal I don’t wanna fucking die
    – Ben intiharsal değilim, ölmek istemiyorum
    Just wanna be able to close my eyes and feel alright
    – Sadece gözlerimi kapatıp iyi hissedebilmek istiyorum
    But every day I feel like dying
    – Ama her gün ölüyormuşum gibi hissediyorum
    Every day I feel like dying (dying…)
    – Her gün ölüyormuşum gibi hissediyorum

  • Hazy Shade of Winter (Gerard Way, Ray Toro) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Hazy Shade of Winter (Gerard Way, Ray Toro) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları


    Time, time, time
    – Zaman, zaman, zaman
    See what’s become of me…
    – Bana ne olduğunu gör…
    Time, time, time
    – Zaman, zaman, zaman

    See what’s become of me
    – Bana ne oldu gör
    While I looked around
    – Etrafa bakarken
    For my possibilities
    – Olasılıklarım için
    I was so hard to please
    – Çok zor memnun oldum
    Look around
    – Etrafa bak
    Leaves are brown
    – Yaprakları kahverengi
    And the sky
    – Ve gökyüzü
    Is a Hazy Shade of Winter
    – Kışın Puslu Gölgesi
    Hear the Salvation Army Band
    – Kurtuluş Ordusu Grubu duy
    Down by the riverside
    – Aşağıda nehir kıyısında
    It’s bound to be a better ride
    – Daha iyi bir yolculuk olması gerekiyor

    Than what you’ve got planned
    – Planladığından daha
    Carry a cup in your hand
    – Elinde bir bardak taşı
    Look around;
    – Etrafa bak
    Leaves are brown
    – Yaprakları kahverengi
    And the sky
    – Ve gökyüzü
    Is a Hazy Shade of Winter
    – Kışın Puslu Gölgesi
    Hang onto your hopes my friend
    – Umutlarını asmak dostum
    That’s an easy thing to say
    – Söylemesi kolay bir şey
    But if your hopes should pass away
    – Ama eğer umutların geçerse

    Simply pretend
    – Basitçe numara yap
    That you can build them again
    – Onları yapabilirsin
    Look around
    – Etrafa bak
    Grass is high
    – Çimen yüksek
    Fields are ripe
    – Tarlalar olgunlaşmış
    It’s the springtime of my life
    – Hayatımın bahar zamanı
    Seasons change with their scenery
    – Mevsim manzaralarıyla değişiyor
    Weaving time in a tapestry
    – İşli örtü dokuma zamanı
    Won’t you stop and remember me
    – Durmayacak mısın ve beni hatırla

    Look around
    – Etrafa bak
    Leaves are brown
    – Yaprakları kahverengi
    And the sky;
    – Ve gökyüzü
    Is a Hazy Shade of Winter
    – Kışın Puslu Gölgesi
    Look around
    – Etrafa bak
    Leaves are brown
    – Yaprakları kahverengi
    There’s a patch of snow on the ground
    – Yerde kar yaması var
    Look around
    – Etrafa bak
    Leaves are brown
    – Yaprakları kahverengi
    There’s a patch of snow on the ground
    – Yerde kar yaması var
    Look around
    – Etrafa bak
    Leaves are brown
    – Yaprakları kahverengi
    There’s a patch of snow on the ground
    – Yerde kar yaması var

  • Pure Water Mustard, Migos Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Pure Water Mustard, Migos Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Woo!
    – Woo!
    Y’all already know who I am? Right?
    – Zaten benim kim olduğumu biliyorsunuz Doğru mu?
    Mustard on the beat, ho
    – Ben bir otum
    Let’s go
    – Hadi gidelim
    Woo!
    – Woo!

    Uh (Woo, woo), no Master P (Ayy)
    – Uh (Woo, woo), Usta P yok (Ayy)
    Ten bad bitches and they after me (Bad)
    – On kötü orospu ve benden sonra (Kötü)
    One bad bitch look like a masterpiece (Uh)
    – Bir kötü kaltak çok güzel gibi görünüyor (Uh)
    Lookin’ for a dunk, like a athlete (Uh)
    – Bir sporcu gibi smaç basıyorum(Uh)
    Big drip, what you call it? (Big drip, yeah)
    – Büyük damla, buna ne diyorsun? (Büyük damla, evet)
    Ice chain, pure water (Ice, ice, ice)
    – Buz zinciri, saf su (Buz, buz, buz)
    You got the cash, but can’t afford it (Cash, no)
    – Parayı aldın ama paran yetmez (Nakit, hayır)
    You got the bag, but can’t afford it (Give me the bag)
    – Çantayı aldın, ama parasını alamıyorsun (Bana çantayı ver)
    Uh (Woo, woo), Usta P yok (Ayy)
    – Uh (Woo, woo), Usta P yok (Ayy)

    Give me the beat, I ride it like a jetski (Hey)
    – Bana ritmi ver, jetski gibi sürüyorum (Hey)
    So many bad bitches they harassin’ me (Bad)
    – Çok fazla orospu çocuğu beni taciz ediyor (Kötü)
    They like me ’cause I rap and be with the athletes (Athletes)
    – Benden hoşlanıyorlar çünkü ben rap yapıyor ve sporcularla birlikte oluyorum (Sporcular)
    Stop askin’ me (Uh), I know they mad at me (Nah)
    – Bana sormayı kes (Uh), bana kızdıklarını biliyorum (Nah)
    Hop in the coupe, then I slide like it’s Vaseline (Skrrt, skrrt)
    – Seviye atla, sonra vazelin gibi kayıyorum (Skrrt, skrrt)
    West coast 6-4 jump like a trampoline (6-4)
    – Batı sahili 6-4, trambolin gibi atlıyor (6-4)
    Take a brick out, put it on a triple beam (Brick out)
    – Bir tuğlayı çıkarın, üçlü bir hazneye koyun (Tırtıl)
    I’m not from Canada, but I see a lot of tings (Canada)
    – Ben Kanadalı değilim, ama çok fazla şey görüyorum (Kanada)
    Dismantle her, I know how to handle her (Woo, hey)
    – Onu sökünüz, onunla nasıl başa çıkacağımı biliyorum (Woo, hey)
    Light the candle up, make you put a banner up (Up, up)
    – Mumları yak, bir afiş hazırla (Yukarı, yukarı)
    Toss a 50 up, make ’em tear the club up (Tear the club up)
    – 50’ye kadar at, klübü parçalamalarını sağla (Klübü parçala)
    Took your bitch out the game,
    – Kaltağını oyundan çıkardı,
    I had to sub her (Swap, swap, here we go)
    – Onu alt etmek zorunda kaldım (Swap, takas, işte başlıyoruz)



  • Mashrou’ Leila – Im-Bim-Billilah Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Mashrou’ Leila – Im-Bim-Billilah Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Im-bim-billilah im-billilah
    – İm-bim-billilah im-billilah
    On im-bim-billalah im-billilah
    – İm-bim-billalah hakkında
    On im-bim-billalah im-billilah
    – İm-bim-billalah hakkında
    On im-bim-billalah im-billilah on his father
    – İm-bim-billalah’ta im-billilah babasında
    Im-bim-billalah im-billilah on his father
    – İm-bim-billalah im-billilah babasına
    Im-bim-billilah im-billilah
    – İm-bim-billilah im-billilah
    On im-bim-billalah im-billilah
    – İm-bim-billalah hakkında
    On im-bim-billalah im-billilah on his father
    – İm-bim-billalah’ta im-billilah babasında

    My uncle Bu Masoud, has big black eyes
    – Amcam Bu Masoud’un kocaman siyah gözleri var.
    He never eats, he’s never full, my uncle Bu Masoud
    – Asla yemiyor, asla dolmuyor, amcam Bu Masoud
    He is hassled for cash
    – O parayla uğraşıyor
    He has no money for gas
    – Benzin için parası yok
    At the end of the day he beats his wife
    – Günün sonunda karısını dövüyor
    So that he can feel powerful
    – Böylece güçlü hissedebiliyor

    Tell me how can he live
    – Bana nasıl yaşayabileceğini söyle
    In this chaotic state
    – Bu kötü durumda
    It’s better in the Gulf
    – Uçurumdan daha iyi
    But he can’t drink alcohol there
    – Ama orada alkol içemezsin
    So he bought himself a bus
    – Bu yüzden kendine bir otobüs aldı.
    Through loans and lies
    – Krediler ve yalanlar sayesinde
    Whenever he turns the radio on
    – Ne zaman radyoyu açsa
    He only hears static
    – Sadece sabit şarkıları dinler

  • Lil Nas X – Old Town Road Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lil Nas X – Old Town Road Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Yeah, I’m gonna take my horse to the old town road
    – Evet, atımı alacağım ve eski kasaba yoluna gideceğim.
    I’m gonna ride till I can’t no more
    – Artık gidemeyinceye kadar süreceğim
    I’m gonna take my horse to the old town road
    – Atımı alıp eski kasaba yoluna gideceğim
    I’m gonna ride till I can’t no more
    – Artık gidemeyinceye kadar süreceğim
    Kio, Kio
    – Kio, Kio
    I got the horses in the back
    – Geride kalan atlarım var,
    Horse tack is attached
    – Atı raptiyeyle tutturdum

    Hat is matte black
    – Şapkam mat siyah
    Got the boots that’s black to match
    – Onunla uyması için siyah botlarım var
    Ridin’ on a horse, ha
    – Bir atın üstünde gidiyorum,
    You can whip your Porsche
    – Sen Porsche’ni kırbaçlayabilirsin
    I been in the valley
    – Ben vadide olacağım
    You ain’t been up off the porch, now
    – Şimdi porchundan çıkmadın, şimdi
    Can’t nobody tell me nothin’
    – Kimse bana bir şey söyleyemez
    You can’t tell me nothin’
    – Sen bana hiçbir şey söyleyemezsin
    Can’t nobody tell me nothin’
    – Kimse bana bir şey söyleyemez
    You can’t tell me nothin’
    – Sen bana hiçbir şey söyleyemezsin
    Ridin’ on a tractor
    – Bir traktör sürüyorum
    Lean all in my bladder
    – Mesanemin üstüne eğildim

    Cheated on my baby
    – Sevgilimi aldattım
    You can go and ask her
    – Gidip ona sorabilirsin
    My life is a movie
    – Hayatım bir film
    Bull ridin’ and boobies
    – Boğa sürmek ve göğüsler

    Cowboy hat from Gucci
    – Gucci’den bir kovboy şapkası
    Wrangler on my booty
    – Ganimetimde bir kovboy
    Can’t nobody tell me nothin’
    – Kimse bana bir şey söyleyemez
    You can’t tell me nothin’
    – Sen bana hiçbir şey söyleyemezsin
    Can’t nobody tell me nothin’
    – Kimse bana bir şey söyleyemez
    You can’t tell me nothin’
    – Sen bana hiçbir şey söyleyemezsin
    Yeah, I’m gonna take my horse to the old town road
    – Evet, atımı alacağım ve eski kasaba yoluna gideceğim.
    I’m gonna ride till I can’t no more
    – Artık gidemeyinceye kadar süreceğim
    I’m gonna take my horse to the old town road
    – Atımı alıp eski kasaba yoluna gideceğim
    I’m gonna ride till I can’t no more
    – Artık gidemeyinceye kadar süreceğim
    I got the
    – Benim var

    Yeah, I’m gonna take my horse to the old town road
    – Evet, atımı Eski Şehir yoluna götüreceğim.
    I’m gonna ride ’til I can’t no more
    – Artık ben ride ’til ben
    I’m gonna take my horse to the old town road
    – Atımı Eski Şehir yoluna götüreceğim.
    I’m gonna ride ’til I can’t no more (Kio, Kio)
    – Artık binene kadar bineceğim (Kio, Kio)
    I got the horses in the back
    – Atları arkada tuttum
    Horse tack is attached
    – At tack eklendi
    Hat is matte black
    – Şapka mat siyah
    Got the boots that’s black to match
    – Eşleşecek siyah botları aldım
    Ridin’ on a horse, ha
    – Ata binmek, ha
    You can whip your Porsche
    – Porsche’nizi kırbaçlayabilirsiniz
    I been in the valley
    – Vadide bulundum
    You ain’t been up off that porch, now
    – O verandanın dışında değildin, şimdi
    Can’t nobody tell me nothin’
    – Kimse bana hiçbir şey söyleyemez
    You can’t tell me nothin’
    – Bana hiçbir şey söyleyemezsin
    Can’t nobody tell me nothin’
    – Kimse bana hiçbir şey söyleyemez
    You can’t tell me nothin’
    – Bana hiçbir şey söyleyemezsin
    Ridin’ on a tractor
    – Bir traktöre biniyorum
    Lean all in my bladder
    – Mesaneme tamamen yaslan
    Cheated on my baby
    – Bebeğimi aldattım
    You can go and ask her
    – Gidip ona sorabilirsin
    My life is a movie
    – Hayatım bir film
    Cowboy hat from Gucci
    – Gucci’den kovboy şapkası
    Wrangler on…
    – Wrangler üzerinde…


  • Drax Project feat. Hailee Steinfeld – Woke Up Late Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Drax Project feat. Hailee Steinfeld – Woke Up Late Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Woke up late
    – Geç uyan
    Somewhere far away from home
    – Evden uzak herhangibir yer
    Pockets empty wallet gone
    – Cepler boş Cüzdan kayıp
    The sun is streaming all on down on my face
    – Güneş yüzümden aşağı akıyor
    Layin’ down on someones bed
    – Birinin yatağına yatmak
    A girl that I had hardly met
    – Çok tanışmak istediğim bi kız
    My head is spinnin’ like I’ve been out days
    – Kafam dışarı çıkmış gibi dönüyor
    Now you’re waking up too
    – Ve şimdi sende uyandın
    Lying next to me in your room
    – Odan da yalan söylemeye devam ediyorsun
    Not quite used to someone so new
    – Bu kadar yeni birine alışkın değil

    Did ya catch my name, yeah
    – Adımı aldın mı, evet
    Wonder how long I slept in
    – Acaba ne kadar uyudum
    I don’t know where the hell I’ve been
    – Nerede olduğumu bilmiyorum
    I know that’s all right
    – Biliyorum sorun değil
    Last night we met at one
    – Dün gece 1 de tanıştık
    Drank till two
    – 2 ye kadar içti
    Danced till four
    – 4 e kadar dans etti
    Walked you home
    – Evine kadar eşlik ettim
    Awake till dawn
    – Şafağa kadar Uyanık
    Slept till noon and
    – Hiç uyumadık ve

    Now I want more
    – Şimdi daha fazlasını istiyorum
    I got that taste oh
    – O tadı aldım oh
    It’s in my mouth it’s like I had too much last night
    – Ağzımda sanki dün gece çok fazla içmişim gibi
    It just felt so right
    – Sadece iyi hissediyorum
    Because of you, now
    – Çünkü sensin, şimdi
    I could go or I could stay ’cause I
    – ister giderim ama benim
    Got nothing planned today
    – bugün bi planım yok
    And I know that’s all right
    – Ve biliyorum sorun değil

    Last night we met at one
    – Dün gece 1 de tanıştık
    Drank till two
    – 2 ye kadar içti
    Danced till four
    – 4 e kadar dans etti
    Walked you home
    – Evine kadar eşlik ettim
    Awake till dawn
    – Şafağa kadar Uyanık
    Slept till noon and
    – Hiç uyumadık ve
    Now I want more
    – Şimdi daha fazlasını istiyorum

    Why’s it so, so easy with the lights down?
    – Işıklar kapalı olunca neden bu kadar kolay?
    Why’s it so, so easy when the night’s ours?
    – ışıklar kapalı olduğu zaman neden bu kadar kolay?
    Why’s it so, so easy with the lights down?
    – Işıklar kapalı olunca neden bu kadar kolay?
    Why’s it so, so easy yeah so, so easy oh…
    – Neden bu kadar, bu kadar kolay evet, çok kolay oh
    Woke up late
    – Geç uyan
    Somewhere far away from home
    – Evden uzak herhangi bir yer
    Pockets empty wallet gone
    – Cepler boş Cüzdan kayıp

    The sun is streaming all on down on my face
    – Güneş yüzümden aşağı akıyor
    Yeah, last night was fun lets do it again
    – Evet, dün gece eğlenceliydi yine yapalım
    We both know we’re more than friends
    – Arkadaştan öte olduğumuzu biliyoruz
    And I know that’s all right
    – Ve biliyorum sorun değil
    Last night we met at one
    – Dün gece 1 de tanıştık
    Drank till two
    – 2 ye kadar içti
    Danced till four
    – 4 e kadar dans etti
    Walked you home
    – Evine kadar eşlik ettim
    Awake till dawn
    – Şafağa kadar Uyanık
    Slept till noon and
    – Hiç uyumadık ve

    Now I want more
    – Şimdi daha fazlasını istiyorum
    Last night we met at one
    – Dün gece 1 de tanıştık
    Drank till two
    – 2 ye kadar içti
    Danced till four
    – 4 e kadar dans etti
    Walked you home
    – Evine kadar eşlik ettim
    Awake till dawn
    – Şafağa kadar Uyanık
    Slept till noon and
    – Hiç uyumadık ve
    Now I want more
    – Şimdi daha fazlasını istiyorum

    Why’s it so, so easy with the lights down?
    – Işıklar kapalı olunca neden bu kadar kolay?
    Why’s it so, so easy when the night’s ours?
    – ışıklar kapalı olduğu zaman neden bu kadar kolay?
    Why’s it so, so easy with the lights down?
    – Işıklar kapalı olunca neden bu kadar kolay?
    Why’s it so, so easy yeah so, so easy
    – Neden bu kadar kolay, çok kolay evet çok, çok kolay
    Last night we met at one
    – Dün gece 1 de tanıştık
    Drank till two
    – 2 ye kadar içti
    Danced till four
    – 4 e kadar dans etti
    Walked you home
    – Evine kadar eşlik ettim
    Awake till dawn
    – Şafağa kadar Uyanık
    Slept till noon and
    – Hiç uyumadık ve
    Now I want more
    – Şimdi daha fazlasını istiyorum

  • MERO – Hobby Hobby Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    MERO – Hobby Hobby Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Hm-hm, jajaja (QDH)
    – Hm-hmm, evetevetevet (QDH)
    Jajajajaja (Mero, brrr)
    – Evetevetevet (Mero, brrr)

    Bam, den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Birinci günden beri bu benim hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim kalacak, hobim kalacak (Hobi, hobi)
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (QDH, brrra)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (QDH, brrra)
    – Sunduğum bu pislik benim hobim, hobim (Hobi, hobi)
    Den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Birinci günden beri bu benim sadece hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – kalacak, hobim kalacak (Hobi, hobi)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (brr)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (brr)

    Bam, bam, baller’ wieder Parts für ‘ne Milli, weißt
     – Bam, bam, para için yine ateş ediyorum, biliyorsun
    Ich find’ [?] kick, fick’ mies, Diggi
    – Gerçekten dehşet, dehşet beceriyorum ahbap
    Bretter’ wieder Rapper weg, Birra
    – Rapçileri yine yerle bir ediyorum
    Ist der Mermi da, komm, teste mal (go, go)
    – Mermin burada, gelip test edebilirsin (go, go)
    QDH überall, Überfall gibt’s wieder mal
    – Her yer QDH, yine soygun zamanı
    Tijara-Para, Kies, will eine Visa-Card
    – Ticaret-Para, bir dolu nakit, Visa kartı istiyorum
    Enes Meral zerfickt mal wieder Lagen
    – Enes Meral yine (ortalığı) durumu sikiyor
    Digga, will Roli only-gold tragen, ja (brra)
    – Ahbap sadece altın kaplamalı Rolex istiyorum, evet (brra)
    Ich bin von unten gekomm’n (hey)
    – En dipten buralara geldim (hey)
    Du Pisser, jetzt bin ich in Form (weh)
    – Bugünse formumdayım seni *mcık (weh)
    Gibt Leute, die gar nicht geglaubt haben
    – Bu Mero’nun sonunda etrafı bombalayacağına
    Dass dieser Mero jetzt endlich zerbombt (ja, ja), bam
    – inanmayan insanlar oldu (evet, evet), bam

    Doch ich gebe ein’n Fick auf alle Hater, Digga (abi)
    – Kin kusanları (beni sevmeyenleri) siklemiyorum ahbap
    Ja, sie wissen, meine Flows waren schon immer killer, bam (skrrah)
    – Flowlarımın her daim ateş ettiğini zaten biliyorlardı

    Bam, den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bam, sunduğum bu pislik benim hobim, hobim (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Birinci günden beri bu benim hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim kalacak, hobim kalacak (Hobi, hobi)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (QDH, brrra)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (QDH, brrra)
    Den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Sunduğum bu pislik benim hobim, hobim (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby);
    – Birinci günden beri bu benim sadece hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim kalacak, hobim kalacak (Hobi, hobi)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (ey, ey, ey, brra)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (brr)

    Ich will eine Roli, folge mein Homie
    – Roli (Rolex) saat istiyorum, kardeşlerimi takip ediyorum
    Daule vorne im Sixer
    – Mermiler 6 serisi BMW’nin önünde
    Dieser Wichser findet nix, Mann, viele Klicks da
    – Bu pislik hiçbirisini bulamıyor,adamım birçok tıklanmaya sahibim
    Weil Mero kickt, fickt die Chicks, die für die Klicks aß
    – Çünkü Mero bu tıklanmalar için burada olan bu kaltakları becerip tekmeliyor
    Digga, mix ma’ dein Jacky-Cola
    – Ahbap Jacky Kolanı karıştır (Jacky-Cola)
    Und rauch dein Blueberry locker
    – Yaban mersini tütününü rahat şekilde iç
    Dein Label Rocka, also sei du lieber leise
    – Plak şirketin Roka, bu yüzden sessiz olsan iyi olur
    Denn ich beiße, so wie Mike Tyson (skrrt, skrrt)
    – Çünkü ben Mike Tyson misali ısıracağım (skrrt, skrrt)
    Mero, Mero kennt jeder
    – Mero, Mero’yu herkes tanıyor
    Fick Hater, so wie Neymar zähl’ ich Para
    – Beni sevmeyenleri sikeyim, Neymar misali paraları sayıyorum
    Lila, tamam, Mermi ballern
    – Morluklar, tamam, Mermiler ateş ediyor
    In meinem Haus will ich ein’n Hamam (brra)
    – Evimde bir hamamın olmasını istiyorum (brra)

    Bam, bam, mache alles für die Family, du weißt
    – Bam, bam, her şeyi ailem için yapıyorum, biliyorsun
    Und wenn der Mero rappt, wird die Lage hier zu heiß (bam, brra)
    – Mero Rap yaptığında buranın ısısı artıyor (bam, brra)

    Den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Sunduğum bu pislik benim hobim, hobim (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Birinci günden beri bu benim hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim kalacak, hobim kalacak (Hobi, hobi)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (QDH, brrra)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (QDH, brrra)
    Den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Sunduğum bu pislik benim hobim, hobim (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Birinci günden beri bu benim sadece hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim kalacak, hobim kalacak
    (Hobi, hobi)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (brrra)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (brr)

    Jajajajaja
    – Evetevetevet
    Jajajajaja
    – Evetevetevet
    Jajajajaja
    – Evetevetevet
    QDH, jajajaja
    – QDH, evetevetevet

  • Matthew Perryman Jones – Living in the Shadows Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Matthew Perryman Jones – Living in the Shadows Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Smoke is clearing out, all the circling lights… blind me
    – Duman görüşü azaltıyor, tüm o dönen ışıklar… Kör ediyor
    I’ve been running out, now it’s all just a fight… to breathe
    – Hep kaçtım, artık sadece savaşacağım… Nefes almak için
    I gave it all, yeah, I gave everything
    – Herşeyden vazgeçtim, evet, herşeyimi verdim
    I will never break the silence.
    – Sessizliği asla bozmayacağım
    When I look inside. I don’t have to hide
    – İçeriye baktığımda, saklanmama gerek yok

    If you’re looking, you won’t find me;
    – Bakarsan, bulamayacaksın beni
    Who’s the enemy? Don’t know what to believe
    – Düşman kim? inanmak ne demek bilmiyorum
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Light is breaking through a dark is underneath
    – Işık altımdaki karanlığı delip geçiyor
    I know the truth but for you it’s just out of reach
    – Gerçeği biliyorum ama bu senin için ulaşması imkansız
    You took it all, yeah, you took everything
    – Herşeyi aldın, evet, herşeyimi aldın
    I will never break the silence.
    – Sessizliği asla bozmayacağım

    When I look inside.
    – İçeriye baktığımda
    I don’t have to hide
    – Saklanmama gerek yok
    If you’re looking, you won’t find me
    – Bakarsan, bulamayacaksın beni
    Who’s the enemy?
    – Düşman kim?
    Don’t know what to believe
    – inanmak ne demek bilmiyorum
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Shadows
    – Gölgeler
    I will never break the silence.
    – Sessizliği asla bozmayacağım
    When I look inside. I don’t have to hide
    – İçeriye baktığımda, saklanmama gerek yok

    If you’re looking, you won’t find me
    – Bakarsan, bulamayacaksın beni
    Who’s the enemy? Don’t know what to believe
    – Düşman kim? inanmak ne demek bilmiyorum
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Shadows
    – Gölgeler
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak

  • Odetta Hartman – Batonebo Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Odetta Hartman – Batonebo Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    It’s true – I could have done better 
    – Bu gerçek- Daha iyi yapabilirdim. 

    But I won’t be bullied to fully take the blame 
    – Ama suçu tamamiyle üstlenmek için zorba olamam 
    You came – into my body like a spirit 
    – vücudumun içine bir ruh gibi geldin 
    So I have determined your proper name 
    – Bu yüzden senin özel ismini belirledim 

    Batonebo 
    – Batonebo 
    Leave me be 
    – Beni rahat bırak
    I’ll give you roses and violets 
    – eğer üstümdeki vahşeti durdurursan 
    If you stop inflicting violence on me 
    – Sana güller ve menekşeler vereceğim 

    Forgive – my cancerous emotions 
    – Affet, benim kanserli duygularım… 
    Here I offer these devotions to appease 
    – işte yatıştırman için sana dua öneriyorum 
    Now please – da tik’bit 
    – şimdi lütfen, da tik’bit 
    Filter out of me 
    – aralarından beni seç 
    So I can drown out this supernatural scream 
    – böylelikle bu doğa üstü çığlığı bastırabilirim 

    Batonebo 
    – Batonebo 
    Set me free 
    – Beni rahat bırak! 
    I’ll sing you iavnana vardo batonebo 
    – sana söyleyeceğim. 

    Batonebo 
    – Batonebo 
    Leave me be 
    – Beni rahat bırak
    I’ll give you roses and violets 
    – eğer üstümdeki vahşeti durdurursan 
    If you stop inflicting violence on me 
    – Sana güller ve menekşeler vereceğim

  • Lil Tecca – Ransom Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lil Tecca – Ransom Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Turn you to a dancer
    – Seni dansçıya çevir.;
    Yeah
    – Evet
    Internet Money bitch
    – İnternet parası kaltak
    I got black, I got white, what you want?
    – Siyahım, beyazım ne istersin?
    Hop outside a ghost and hop up in a Phantom
    – Bir hayaletin dışına atla ve bir hayaletle atla

    I know I’m boutta blow-oh-woah-oh, I ain’t dumb
    – Biliyorum ben bi bok-oh-woah-oh, aptal değilim
    They try to take my flow, I take they ass for ransom
    – Akışımı almaya çalışıyorlar, fidye için kıçlarını alıyorum
    I know that I’m gone
    – Gittiğimi biliyorum
    They see me blowing up, now they say they want a song
    – Beni havaya uçuruyorlar, şimdi bir şarkı istediklerini söylüyorlar
    I got two twin Glocks, turn you to a dancer;
    – İki tane ikiz Glock var, seni dansçıya çeviriyorum
    I see two twin opps, leave ’em on the banner
    – İki tane ikiz karşıt görüyorum, afişe bırak.
    And I got two thick thots, wanna lick the gang, yeah
    – Ve iki kalın kalçam var, çeteyi yalamak istiyorum, evet
    I got red, I got blue, what you want?
    – Kırmızı oldum, mavi oldum, ne istiyorsun?
    This shit all Balenciaga, Louis and Vuitton
    – Bütün bunlar Balenciaga, Louis ve Vuitton.

    She know I got the Fendi, Prada when I ain’t belong,
    – Ait olmadığım zamanlarda Fendi, Prada’yı aldığımı biliyor.
    I needed me a dire outta alley me to want
    – İsteyeceğim bir sokaktan bana cüret etmem gerekiyordu
    I started from the bottom, you could see the way I stunt
    – Aşağıdan başladım, dublörüm şeklini görebildin
    I want all the diamonds,
    – Bütün elmasları istiyorum.
    I want that shit to weigh a ton
    – Bu bokun bir ton ağırlığını istiyorum.
    The opps they tryna law me
    – Beni kandırmaya çalışanlar
    ‘Cause they hate the place I’m from
    – Çünkü ben ondan nefret ediyorlar.
    But them niggas don’t know me
    – Ama onlar ZENCİLER beni tanımıyor!

    They just know the place I’m from
    – Sadece nereli olduğumu biliyorlar
    I got lots of shawties tryna pull up to my place
    – Benim yerime çekmeye çalışan çok fazla shawty var
    But you ain’t want me last year so just get up out my face
    – Ama geçen sene beni istemiyorsun bu yüzden sadece yüzümden kalk
    They all up in my inbox
    – Hepsi gelen kutuma geldi
    So I know they want a taste
    – O yüzden tatmak istediklerini biliyorum
    I know they want my downfall
    – Düşüşümü istediklerini biliyorum.
    Oh nigga are you laced?
    – Ah zenci bağladın mı?
    I got black, I got white, what you want?
    – Siyahım, beyazım ne istersin?
    Hop outside a ghost and hop up in a Phantom
    – Bir hayaletin dışına atla ve bir hayaletle atla

    I know I’m boutta boutta blow-oh-woah-oh, I ain’t dumb
    – Biliyorum ben butik butik-oh-woah-oh, aptal değilim
    They try to take my flow, I take they ass for ransom
    – Akışımı almaya çalışıyorlar, fidye için kıçlarını alıyorum
    I know that I’m gone
    – Gittiğimi biliyorum
    They see me blowing up, now they say they want a song
    – Beni havaya uçuruyorlar, şimdi bir şarkı istediklerini söylüyorlar
    I got two twin Glocks, turn you to a dancer
    – İki tane ikiz Glock var, seni dansçıya çeviriyorum
    I see two twin opps, leave ’em on the banner
    – İki tane ikiz karşıt görüyorum, afişe bırak.
    And I got two thick thots, wanna lick the gang, yeah
    – Ve iki kalın kalçam var, çeteyi yalamak istiyorum, evet
    I got black, I got white, what you want?
    – Siyahım, beyazım ne istersin?

    Hop outside a ghost and hop up in a Phantom
    – Bir hayaletin dışına atla ve bir hayaletle atla
    I know I’m boutta boutta blow-oh-woah-oh, I ain’t dumb
    – Biliyorum ben butik butik-oh-woah-oh, aptal değilim
    They try to take my flow, I take they ass for ransom
    – Akışımı almaya çalışıyorlar, fidye için kıçlarını alıyorum
    I know that I’m gone
    – Gittiğimi biliyorum
    They see me blowing up, now they say they want a song
    – Beni havaya uçuruyorlar, şimdi bir şarkı istediklerini söylüyorlar
    I got two twin Glocks, turn you to a dancer
    – İki tane ikiz Glock var, seni dansçıya çeviriyorum
    I see two twin opps, leave ’em on the banner
    – İki tane ikiz karşıt görüyorum, afişe bırak.
    And I got two thick thots, wanna lick the gang, yeah
    – Ve iki kalın kalçam var, çeteyi yalamak istiyorum, evet