Kategori: Genel

  • Guns N’ Roses – 14 Years Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Guns N’ Roses – 14 Years Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I try and feel the sunshine
    – Deniyorum ve gün ışığını hissediyorum
    You bring the rain
    – Sen yağmur getiriyorsun
    You try and hold me down
    – Deniyorsun ve beni tutuyorsun
    With your complaints
    – Şikayetlerinle
    You cry and moan and complain
    – Ağlıyorsun ve sızlanıyorsun ve şikayet ediyorsun
    You whine an tear
    – Haykırıyorsun
    Up to my neck in sorrow
    – Boğazıma kederle
    The touch you bring
    – Getirdiğin dokunuş
    You just don’t step inside to
    – Sen bir türlü adım atmıyorsun
    14 years
    – 14 yaşına

    So hard to keep my own head…
    – Aklımı yerinde tutmam çok zor…
    That’s what I say
    – İşte söylediğim
    You know…I’ve been the beggar…
    – Biliyorsun…dilenciydim…
    I’ve played the thief
    – Hırsızı oynadım
    I was the dog…they all tried to beat
    – Köpektim…hepsinin dövmeye çalıştığı

    But it’s been
    – Ama bu
    14 years of silence
    – 14 senelik sessizlikti
    It’s been
    – Bu
    14 years of pain
    – 14 senelik acıydı
    It’s been
    – Bu
    14 years that are gone forever
    – 14 sene sonsuza dek bitti
    And I’ll never have again
    – Ve tekrar olmayacak

    Your stupid girlfriends tell you
    – Aptal kız arkadaşların sana anlatıyor
    That I’m to blame
    – Benim suçlu olduğumu
    Well they’re all used-up has-beens
    – Eh onların hepsi eskimiş bitmişler
    Out of the game
    – Oyun dışılar
    This time I’ll have the last word
    – Bu sefer son sözü ben edeceğim
    You hear what I say
    – Dediğimi duy
    I tried to see it your way
    – Senin bakış açınla görmeyi denedim
    It won’t work today
    – Ama bugün işe yaramıyor 
    You just don’t step inside to
    – Sen bir türlü adım atmıyorsun
    14 years
    – 14 yaşına
    So hard to keep my own head…
    – Aklımı yerinde tutmam çok zor…
    That’s what I say
    – İşte söylediğim
    You know…I’ve been the beggar…
    – Biliyorsun…dilenciydim…
    I’ve played the thief
    – Hırsızı oynadım
    I was the dog…they all tried to beat
    – Köpektim…hepsinin dövmeye çalıştığı

    But it’s been
    – Ama bu
    14 years of silence
    – 14 senelik sessizlikti
    It’s been
    – Bu
    14 years of pain
    – 14 senelik acıydı
    It’s been
    – Bu
    14 years that are gone forever
    – 14 sene sonsuza dek bitti
    And I’ll never have again
    – Ve tekrar olmayacak

    Bullshit and contemplation
    – Palavra ve niyet
    Gossip’s their trade
    – Dedikodu onların mesleği
    If they knew half the real truth
    – Eğer gerçeğin yarısını bilselerdi
    What would they say
    – Ne derlerdi
    Well I’m past the point of concern
    – Ben endişlenmeyi geçtim
    It’s time to play
    – Oynama zamanı
    These last 4 years of madness
    – Delilikle geçen son 4 sene
    Sure put me straight
    – Beni yola getirdi
    Don’t get back 14 years
    – 14 yaşına geri dönme
    In just one day
    – Sadece bir günde
    So hard to keep my own head…
    – Aklımı yerinde tutmam çok zor…
    Just go away
    – Sadece uzaklaş
    You know…just like a hooker she said
    – Biliyorsun…bir fahişenin dediği gibi
    Nothin’s for free
    – Hiçbirşey bedava değil
    Oh I tried to see it your way
    – Oh senin bakış açınla görmeyi denedim
    I tried to see it your way
    – senin bakış açınla görmeyi denedim

  • Lana Del Rey – 13 Beaches  Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lana Del Rey – 13 Beaches Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I don’t belong in the world
    – Dünyaya ait değilim
    That’s what it is
    – Böyle işte
    Something separates me from other people
    – Bir şey beni diğer insanlardan ayırıyor
    Everywhere I turn
    – Döndüğüm her yerde
    There’s something blocking my escape
    – Kaçışımı engelleyen bir şey var

    It took thirteen beaches to find one empty
    – Bir tane boş kumsal bulmak için 13 tanesini gezdim
    But finally it’s mine
    – Ama sonunda bu benim
    With dripping peaches
    – Damlayan şeftalilerle birlikte
    I’m camera ready
    – Kameram hazırda
    Almost all the time
    – Neredeyse her zaman

    But I still get lonely
    – Ama yine de yalnızım
    And baby only then
    – Bebeğim ancak o zaman
    Do I let myself recline?
    – Arkama yaslanır mıyım?
    Can I let go?
    – Gidebilir miyim?
    And let your memory dance
    – Ve hatıranın dans etmesine izin veririm
    In the ballroom of my mind
    – Aklımın balo salonunda
    Across the county line
    – Ülke sınırı karşısında

    It hurts to love you
    – Seni sevmek acı veriyor
    But I still love you
    – Ama yine de seviyorum
    It’s just the way I feel
    – Sadece hissediyorum işte
    And I’d be lying
    – Yalan söylüyor olurum
    If I kept hiding
    – Bunu saklamaya devam edersem
    The fact that I can’t deal
    – İlgilenemediğim gerçeği
    And that I’ve been dying
    – Ve uzun zamandır öldüğüm
    For something real
    – Gerçek bir şey için
    That I’ve been dying
    – Ve uzun zamandır öldüğüm
    For something real
    – Gerçek bir şey için

    It took thirteen beaches to find one empty
    – Bir tane boş kumsal bulmak için 13 tanesini gezdim 
    But finally I’m fine
    – Ama sonunda iyiyim
    Past Ventura
    – Ventura’yı geçtim
    And lenses plenty
    – Ve birçok objektif var
    In the white sunshine
    – Beyaz günışığında

    But you still can find me
    – Ama beni yine de bulabilirsin
    If you ask nicely
    – Kibarca sorarsan
    Underneath the pines
    – Çamların altında
    With the daisies
    – Papatyalarla
    Feeling hazy
    – Çakırkeyfim
    In the ballroom of my mind
    – Aklımın balo salonunda
    Across the county line
    – Bölge sınırı karşısında

    It hurts to love you
    – Seni sevmek acı veriyor
    But I still love you
    – Ama yine de seviyorum
    It’s just the way I feel
    – Böyle hissediyorum
    And I’d be lying
    – Yalan söylüyor olurum
    If I kept hiding
    – Bunu saklarsam
    The fact that I can’t deal
    – İlgilenemediğim gerçeği
    And that I’ve been dying
    – Ve uzun zamandır öldüğüm
    For something real
    – Gerçek bir şey için
    That I’ve been dying
    – Ve uzun zamandır öldüğüm
    For something real
    – Gerçek bir şey için

    It hurts to love you
    – Seni sevmek acı veriyor
    But I still love you
    – Ama yine de seviyorum
    It’s just the way I feel
    – Böyle hissediyorum
    And I’d be lying
    – Yalan söylüyor olurum
    If I kept hiding
    – Bunu saklarsam
    The fact that I can’t deal
    – İlgilenemediğim gerçeği
    The fact that I can’t deal
    – İlgilenemediğim gerçeği

  • Halsey – 100 Letters Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Halsey – 100 Letters Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    How can Midas put his hands on me again?
    – Nasıl Midas tekrardan elini üzerime koydu?
    He said, “One day I’d realize why I don’t have any friends”
    – “Bir gün neden hiç arkadaşım olmadığını anlayacağım” dedi
    I find myself alone at night unless I’m having sex
    – Eğer sevişmiyorsam kendimi gece yalnız buluyorum
    But he can make me golden if I just showed some respect
    – Ama beni çok değerli yapabilirdi eğer ona biraz saygı gösterseydim


    But I don’t let him touch me anymore
    – Ama artık bana dokunmasına izin vermiyorum
    I said, “I’m not something to butter up and taste when you get bored
    – “Ben yalakalık yapmak ve tatmak için bir şey değilim sıkıldığında” dedim
    ‘Cause I have spent too many nights on dirty bathroom floors
    – Çünkü kirli banyo zeminlerinde çok gece geçirdim
    To find some peace and quiet right behind a wooden door”
    – Ahşap kapı arkasında huzur ve sessizlik bulmak için


    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim

    And now I can’t stop thinking that I can’t stop thinking
    – Ve şimdi düşünmekten duramıyorum düşünmeyi bırakamayacağımı
    That I almost gave you everything
    – Neredeyse sana her şeyi veriyordum
    And now the whole thing’s finished and I can’t stop wishing
    – Ve şimdi tüm şey bitti ve dilemekten duramıyorum
    That I never gave you anything
    – Sana asla bir şey vermemeyi


    You wrote 100 letters just for me
    – Sadece benim için 100 mektup yazdın
    And I find them in my closet in the pockets of my jeans
    – Ve ben onları dolabımda kot pantolonlarımın cebinde buldum
    Now I’m constantly reminded of the time I was 19
    – Şimdi sürekli 19 yaşımı hatırladım
    Every single one’s forgotten in a laundromat machine
    – Çamaşırhane makinesinde unutulan her kişiyi


    But I don’t let him touch me anymore
    – Ama artık bana dokunmasına izin vermiyorum
    I said, “I’m not something to butter up and taste when you get bored
    – “Ben yalakalık yapmak ve tatmak için bir şey değilim sıkıldığında” dedim
    ‘Cause I have spent too many nights on dirty bathroom floor
    – Çünkü kirli banyo zeminlerinde çok gece geçirdim
    To find some peace and quiet right behind a wooden door”
    – Ahşap kapı arkasında huzur ve sessizlik bulmak için


    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim

    And now I can’t stop thinking that I can’t stop thinking
    – Ve şimdi düşünmekten duramıyorum düşünmeyi bırakamayacağımı
    That I almost gave you everything
    – Neredeyse sana her şeyi veriyordum
    And now the whole thing’s finished and I can’t stop wishing
    – Ve şimdi tüm şey bitti ve dilemekten duramıyorum
    That I never gave you anything
    – Sana asla bir şey vermemeyi
    And then I can’t stop thinking that I can’t stop thinking
    – Ve şimdi düşünmekten duramıyorum düşünmeyi bırakamayacağımı
    That I almost gave you everything (I said “it’s too late”)
    – Neredeyse sana her şeyi veriyordum (“Çok geç” dedim
    And now the whole thing’s finished and I can’t stop wishing
    – Ve şimdi tüm şey bitti ve dilemekten duramıyorum
    That I never gave you anything
    – Sana asla bir şey vermemeyi


    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim

  • Plain White T’s – 1,2,3,4 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Plain White T’s – 1,2,3,4 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    1, 2
    1, 2, 3, 4

    Give me more lovin’ than I’ve ever had
    – Sahip olduğumdan daha fazla sevgi ver
    Make it all better when I’m feelin’ sad
    – Üzüldüğümde hepsini daha güzel yap
    Tell me that I’m special even when I know I’m not
    – Öyle olmadığımı bilsem de özel olduğumu söyle

    Make it feel good when I hurt so bad
    – Canım yandığında iyi hissettir
    Barely gettin’ mad, I’m so glad I’ve found you
    – Aklımı kaçırırken iyi ki seni buldum
    I love bein’ around you
    – Etrafında olmayı seviyorum

    You make it easy
    – Kolaylaştırıyorsun
    It’s easy as 1, 2
    – 1 ve 2 gibi
    1, 2, 3, 4
    – 1,2,3,4

    There’s only 1 thing 2 do
    – Yapılacak tek şey var
    3 words 4 you
    – Üç kelime senin için
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    There’s only 1 way 2 say
    – Söylemenin yalnızca bir yolu var
    Those 3 words and that’s what I’ll do
    – Üç kelime sadece :
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    Give me more lovin’ from the very start
    – İlknden daha fazla sevgi ver
    Piece me back together when I fall apart
    – Parçalandığımda beni yeniden yap
    Tell me things you never even tell
    – Anlatamayacağın şeyleri anlat
    Your closest friends
    – En yakın arkadaşlarına bile anlatamadıklarını

    Make it feel good when I hurt so bad
    – Canım yandığında iyi hissettir
    Best that I’ve had, I’m so glad I found you
    – Başıma gelenin en iyisisin,iyi ki seni buldum
    I love bein’ around you
    – Etrafında olmayı seviyorum

    You make it easy
    – Kolaylaştırıyorsun
    It’s as easy as 1, 2,3,4
    – 1 ve 2 gibi 1,2,3,4

    There’s only 1 thing 2 do
    – Yapılacak tek şey var
    3 words 4 you
    – Üç kelime senin için
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    There’s only 1 way 2 say
    – Söylemenin yalnızca bir yolu var
    Those 3 words and that’s what I’ll do
    – Üç kelime sadece :
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    You make it easy
    – Kolaylaştırıyorsun
    It’s easy as 1, 2
    – 1 ve 2 gibi
    1, 2, 3, 4
    – 1,2,3,4

    There’s only 1 thing 2 do
    – Yapılacak tek şey var
    3 words 4 you
    – Üç kelime senin için
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    There’s only 1 way 2 say
    – Söylemenin yalnızca bir yolu var
    Those 3 words and that’s what I’ll do
    – Üç kelime sadece :
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    1, 2, 3, 4
    – 1,2,3,4
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum

  • Beyonce – 1 + 1 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Beyonce – 1 + 1 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    If I aint got nothing, I got you
    – Eğer hiçbir şeyim yoksa, sana sahibim
    If I aint got something I don’t give a damn, cause I got it with you
    – Eğer bir şeye sahip değilsem, umursamam, çünkü seninle sahibim
    I don’t know much about algebra, but I know one plus one equals two
    – Cebir hakkında çok şey bilmem ama bir artı birin ikiye eşit olduğunu biliyorum
    And it’s me and you, thats all we’ll have when the world is thru
    – Ve bu ben ve sensin, dünya farklı olduğunda sahip olacağımız tek şey bu
    Cause baby we aint got nothing without love
    – Çünkü bebeğim sevgisiz hiçbir şeye sahip değiliz
    Darling you got enough for the both of us
    – Sevgilim sen ikimiz içinde yeteri kadarına sahipsin
    So come on baby, make love to me
    – Öyleyse hadi bebeğim, benimle birlikte ol

    When my days look low, pull me in close and don’t let me go.
    – Günlerim neşesiz olduğunda, beni yakınına çek ve gitmeme izin verme
    Make love to me. So that when the worlds at war, that our love heal us all
    – Benimle birlikte ol. Dünya savaşta olduğunda, Bizi iyileştirecek olan sevgimiz
    Right now baby make love to me…me…me…mee…mee. ooh ooh make love to me.
    – Şimdi bebeğim benimle brilikte ol, benimle birlikte ol
    Hey! I don’t know much about guns but I…I’ve been shot by you
    – Hey, Silahlar hakkında çok şey bilmem ama ben senin tarafından vuruldum
    Hey! And I don’t know when I’m gon die, but I hope that I’m gon die by you
    – Hey, ve ne zaman öleceğim bilmem ama umarım seninle öleceğim
    Hey! And I don’t know much about fighting, but I, I know I will fight for you
    – Hey, ve savaşmak konusunda çok şey bilmem ama biliyorum senin için savaşacağım
    Hey! Just when I ball up my fist I realize that I’m laying right next to you
    – Hey, Yumruğumu kaldırdığımda, senin tam yanında uzandığımı farkediyorum

    Baby we aint nothing but love, and darling you got enough for the both of us
    – Bebeğim, aşktan başka bir şeyimiz yok ve sevgilim sen ikimiz içinde yeteri kadarına sahipsin
    Make love to me…when my days look low, pull me in close and don’t let me go.
    – Benimle birlikte ol, günlerim neşesiz göründüğünde, beni yanına çek ve gitmeme izin verme
    Make love to me…so that when the worlds at war, that our love heal us all
    – Benimle birlikte ol, böylece dünya savaşta olduğunda, bizi iyileştirecek olan aşkımız
    Help me let down my guard, make love to me’me..me’.me..meee
    – Gardımı indirmeme yardım et, benimle birlikte ol
    ooh ooh ooh make love to me…me…me…mee…mee.
    – ooh ooh ooh Benimle birlikte ol me… me… me…

  • Rascal Flatts – Why Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Rascal Flatts – Why Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You must have been in a place so dark,
    – çok karanlık bir yerde olmalısın,
    you couldn’t feel the light
    – ışığı hissedemedin
    Reachin’ for you through that stormy cloud
    – fırtınalı bulut boyunca sana uzanan
    Now here we are gathered in our little home town
    – şimdi işte burdayız, küçük kasabamızda toplandık
    This can’t be the way you meant to draw a crowd
    – bu senin bir kalabılığı resmediş şeklin olamaz
    Oh, why?
    – neden?
    That’s what I keep askinişte
    – bu yüzden sormaya devam ediyorum
    Was there anything I could have said or done?
    – yapabileceğim ya da söyleyebileceğim bir şey var mıydı?
    Oh, I had no clue you were maskin’ a troubled soul
    – sorunlu bir ruhu maskelediğini hiç farkedemedim
    God only knows what went wrong
    – Sadece Tanrı biliyor neyin yanlış gittiğini
    And why you would leave the stage in the middle of a song
    – ve neden bir şarkının ortasında sahneyi terkettiğini?
    Mmmmmmm…
    – Mmmmmmm…
    Now in my mind I keep you frozen as a seventeen year old
    – şimdi aklımda seni 17 yaşında donmuş tutuyorum

    Rounding third to score the winning run
    – kazandığın koşuyu üçüncü olarak tamamlıyorsun
    You always played with passion no matter what the game
    – oyunun ne olduğunu önemsemeden her zaman tutkuyla oynadın
    When you took the stage you shined just like the sun
    – sahneyi aldığında güneş gibi parladın
    Oh, why?
    – neden?
    That’s what I keep askinişte
    – bu yüzden sormaya devam ediyorum
    Was there anything I could have said or done?
    – yapabileceğim ya da söyleyebileceğim bir şey var mıydı?
    Oh, I had no clue you were maskin’ a troubled soul
    – sorunlu bir ruhu maskelediğini hiç farkedemedim
    God only knows what went wrong
    – Sadece Tanrı biliyor neyin yanlış gittiğini
    And why you would leave the stage in the middle of a song
    – ve neden bir şarkının ortasında sahneyi terkettiğini?
    yeah
    – Evet…
    Now the oak trees are swayin’ in the early autumn breeze
    – şimdi meşe ağaçları sallanıyor erken sonbahar rüzgarında
    A golden sun is shining on my face
    – altın bir güneş yüzümde parlıyor
    Through tangled thoughts I hear, a mockingbird sing
    – duyduğum karmaşık düşünceler boyunca , alaycı bir kuş şakıyor
    This old world really ain’t that bad a place
    – bu yaşlı dünya gerçekten bu kadar kötü bir yer değil
    Oh, why?
    – neden?
    There’s no comprehending
    – hiç anlamı yok

    And who am I to try to judge or explain?
    – ve ben kimim ki yargılamaya yada açıklamaya çalışıyorum?
    Oh, but I do have one burning question:
    – ama cevap bekleyen tek bir sorum var
    Who told you life wasn’t worth the fight?
    – kim söyledi hayatın savaşmaya değmediğini?
    They were wrong
    – yanılıyorlardı
    They lied
    – yalan söylediler
    And now you’re gone
    – ve sen şimdi yoksun

    And we cry
    – ve biz ağlıyoruz
    ‘Cause it’s not like you to walk away in the middle of a song
    – çünkü bir şarkının ortasında yürüyüp gitmek sana göre değil
    Your beautiful song
    – güzel şarkının
    Your absolutely beautiful song
    – kesinlikle güzel şarkının

  • One Direction – Truly Madly Deeply Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    One Direction – Truly Madly Deeply Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Am I asleep, am I awake, or somewhere in between?
    – uykuda mıyım, uyanık mıyım, ya da ikisi arasında bir yerde miyim?
    I can’t believe that you are here and lying next to me
    – burda yanımda uzandığına inanamıyorum
    Or did I dream that we were perfectly entwined
    – yoksa mükemmelce sarıldığımızı mı hayal ettim?
    Like branches on a tree, or twigs caught on a vine?
    – ağacın kökleri gibi, ya da asmaya yakalanmış çöpler gibi?

    Like all those days and weeks and months I tried to steal a kiss
    – öpücük çalmaya çalıştığım bütün günler haftalar ve aylar gibi
    And all those sleepless nights and daydreams where I pictured this,
    – ve bunu resmettiğim bütün uykusuz geceler ve düşler gibi
    I’m just the underdog who finally got the girl
    – ben sadece sonunda o kıza sahip olan eziğim
    And I am not ashamed to tell it to the world.
    – ve bunu dünyaya söylemekten utanmıyorum

    Truly, madly, deeply, I am
    – gerçekten, delice, içten
    Foolishly, completely fallin
    – aptalca, tamamen aşık oluyorum
    And somehow, you caved all my walls in
    – ve her nasılsa bütün duvarlarımı oyuyorum
    So baby, say you’ll always keep me
    – öyleyse bebeğim, beni her zaman tutacağını söyle
    Truly, madly, crazy, deeply in love with you
    – gerçekten, delice, çılgınca, içten sana aşığım
    In love with you.
    – sana aşığım

    Should I put coffee and granola on a tray in bed
    – yatakta bir tepsiye kahve ve granola mı koymalı mıyım?
    And wake you up with all the words I still haven’t said?
    – ve hala söylemediğim sözlerle seni uyandırmalı mıyım?
    And tender touches, just to show you how I feel
    – ve sadece nasıl hissetttiğimi göstermek için yumuşakça dokunmalı mıyım?
    Or should I act so cool, like it was no big deal
    – yoksa sanki önemli değilmiş gibi ilgisiz mi davranmalıyım?

    Wish I could freeze this moment in a frame and stay like this
    – keşke bu anı bir çerçeveye dondurabilsem ve hep böyle kalsam
    I’ll put this day back on replay and keep reliving it
    – bu günü tekrara koyacağım ve tekrar tekrar yaşamayı sürdüreceğim
    ‘Cause here’s the tragic truth if you don’t feel the same
    – çünkü eğer sen de aynı hissetmiyorsan korkunç gerçek şu ki
    My heart would fall apart if someone said your name.
    – birisi adını söylese kalbim parçalara ayrılırdı

    Truly, madly, deeply, I am
    – gerçekten, delice, içten
    Foolishly, completely fallin
    – aptalca, tamamen aşık oluyorum
    And somehow, you caved all my walls in
    – ve her nasılsa bütün duvarlarımı oyuyorum
    So baby, say you’ll always keep me
    – öyleyse bebeğim, beni her zaman tutacağını söyle
    Truly, madly, crazy, deeply in love with you
    – gerçekten, delice, çılgınca, içten sana aşığım

    I hope I’m not a casualty,
    – umarım bir kayığ değilimdir,
    Hope you won’t get up and leave
    – umarım uyanıp gitmezsin
    I don’t mean that much to you
    – bunun senin için çok olduğunu kastetmiyorum
    But to me it’s everything, everything.
    – ama benim için bu her şey, her şey.

    Truly, madly, deeply, I am
    – gerçekten, delice, içten
    Foolishly, completely fallin
    – aptalca, tamamen aşık oluyorum
    And somehow, you caved all my walls in
    – ve her nasılsa bütün duvarlarımı oyuyorum
    So baby, say you’ll always keep me
    – öyleyse bebeğim, beni her zaman tutacağını söyle
    Truly, madly, crazy, deeply in love with you
    – gerçekten, delice, çılgınca, içten sana aşığım
    In love with you.
    – sana aşığım
    In love with you.
    – sana aşığım
    With you
    – sana.

  • Mysterious – Scorpions Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Mysterious – Scorpions Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Yeah, yeah
    – Evet, evet
    Yeah
    – Evet
    I thought I knew you, baby
    – Seni tanıdığımı sanmıştım bebeğim
    But seems that I don’t, I don’t know you at all
    – Ama görünüşe göre hiç tanımamışım
    One thing is for sure, you’re so bad
    – Emin olduğum tek şey, sen çok kötüsün
    And then again, when you kiss me, baby
    – Ve sonra tekrar, beni öptüğünde bebeğim
    You know it’s got the taste
    – Biliyorsun tadına sahip
    The taste of an eternal life
    – Ebedi hayatın tadına
    I want you to feel the taste of life
    – Hayatın tadını hissetmeni istiyorum
    Ooh yeah, ooh yeah, yeah
    – Evet, evet, evet
    This moment in time
    – Zamanda şu an
    I hear the call of a siren
    – Bir siren çağrısı duyuyorum
    This lady is quite
    – Bu bayan oldukça
    Mysterious
    – Gizemli

    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    If my life were a glass of water
    – Eğer hayatım bir bardak su olsaydı
    Filled by the rain from a velvet sky
    – Kadife bir gökyüzünden yağan yağmur ile doldurulmuş
    I want you to drink
    – İçmeni istiyorum
    Because your lips are dry
    – Çünkü dudakların kuru
    This moment in time
    – Zamanda şu an
    I follow her blind
    – Onu körce takip ediyorum

    This lady is quite
    – Bu bayan oldukça
    Mysterious
    – Gizemli
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    Mysterious
    – Gizemli
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    This time I thought I got you, baby
    – Bu kez benimsin sanmıştım bebeğim
    But you slipped away
    – Ama sessizce gittin
    And I thought that I’ll see you and I’ll die
    – Ve seni görüp öleceğimi sandım
    This moment in time
    – Zamanda şu an
    I’m losing my mind
    – Aklımı kaçırıyorum
    But she remains quite
    – Ama o hala, oldukça
    Mysterious
    – Gizemli

    I’m crossing the line
    – Sınırı aşıyorum
    I will follow her blind
    – Onu körce takip edeceğim
    This lady is quite
    – Bu bayan oldukça
    Mysterious
    – Gizemli
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    Mysterious
    – Gizemli
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    Yeah
    – Evet
    Yeah
    – Evet
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your
    – İstiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I’m losing my mind
    – Aklımı kaçırıyorum

    I hear the call of a siren
    – Bir siren çağrısı duyuyorum
    This lady is quite
    – Bu bayan oldukça
    Mysterious
    – Gizemli
    You’re so bad
    – Sen çok kötüsün
    You’re so bad
    – Sen çok kötüsün
    Mysterious
    – Gizemli
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I thought I knew you, baby
    – Seni tanıdım sanmıştım bebeğim
    I thought I knew you, baby
    – Seni tanıdım sanmıştım bebeğim
    I thought I knew you, baby
    – Seni tanıdım sanmıştım bebeğim
    But I don’t know you at all
    – Ama seni hiç tanımıyorum
    It’s got the taste you know
    – Biliyorsun, tadına sahip
    It’s got the taste you know
    – Biliyorsun, tadına sahip
    It’s got the taste you know
    – Biliyorsun, tadına sahip
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    Of an eternal life
    – Ebedi bir hayatın

  • Is This Love – Bob Marley Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Is This Love – Bob Marley Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I wanna love you and treat you right;
    – Seni sevmek ve sana karşı iyi olmak istiyorum;
    I wanna love you every day and every night:
    – Seni her gece ve gündüz sevmek istiyorum:
    We’ll be together with a roof right over our heads;
    – Başımızın üzerinde ki çatının altında beraber olacağız;

    We’ll share the shelter of my single bed;
    – Ve benim tek kişilik yatağımın sığınağını paylaşacağız;
    We’ll share the same room, yeah! – for jah provide the bread.
    – Aynı odayı paylaşacağız, evet- aynı ekmeği paylaşacağız.
    Is this love – is this love – is this love –
    – Bu aşk mı – bu aşk mı – bu aşk mı-
    Is this love that Im feelin?
    – Bu hissettiğim aşk mı?
    Is this love – is this love – is this love –
    – Bu aşk mı – bu aşk mı – bu aşk mı-
    Is this love that Im feelin?
    – Bu hissettiğim aşk mı?
    I wanna know – wanna know – wanna know now!
    – Bilmek istiyorum – bilmek istiyorum – bilmek istiyorum şimdi!
    I got to know – got to know – got to know now!
    – Bilmeliyim – bilmeliyim – bilmeliyim!
    I’m willing and able,
    – İstekliyim ve bunu bilebilirim,

    So I throw my cards on your table!
    – Ve kartlarımı sana açıyorum!
    I wanna love you – I wanna love and treat – love and treat you right;
    – Seni sevmek istiyorum – Seni sevmek ve sana karşı iyi olmak istiyorum;
    I wanna love you every day and every night:
    – Seni her gece ve gündüz sevmek istiyorum:
    We’ll be together with a roof right over our heads;
    – Başımızın üzerinde ki çatının altında beraber olacağız;
    We’ll share the shelter of my single bed;
    – Ve benim tek kişilik yatağımın sığınağını paylaşacağız;
    We’ll share the same room, yeah! – for jah provide the bread.
    – Aynı odayı paylaşacağız, evet- aynı ekmeği paylaşacağız.
    Is this love – is this love – is this love –
    – Bu aşk mı – bu aşk mı – bu aşk mı-

    Is this love that Im feelin?
    – Bu hissettiğim aşk mı?
    Is this love – is this love – is this love –
    – Bu aşk mı – bu aşk mı – bu aşk mı-
    Is this love that Im feelin?
    – Bu hissettiğim aşk mı?
    I wanna know – wanna know – wanna know now!
    – Bilmek istiyorum – bilmek istiyorum – bilmek istiyorum şimdi!
    I got to know – got to know – got to know now!
    – Bilmeliyim – bilmeliyim – bilmeliyim!
    I’m willing and able,
    – İstekliyim ve bunu bilebilirim,
    So I throw my cards on your table!
    – Ve kartlarımı sana açıyorum!

  • The View From The Afternoon – Arctic Monkeys Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    The View From The Afternoon – Arctic Monkeys Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Anticipation has a habit to set you up
    – Beklentinin sizi ayarlamak için bir alışkanlığı vardır
    For disappointment in evening entertainment but
    – Akşam eğlencesinde hayal kırıklığı için ama
    Tonight there’ll be some love
    – Bu gece biraz aşk olacak
    Tonight there’ll be a ruckus yeah
    – Bu gece bir gürültü olacak evet
    Regardless of what’s gone before
    – Daha önce ne olduğuna bakılmaksızın
    I want to see all of the things that we’ve already seen
    – Daha önce gördüğümüz her şeyi görmek istiyorum
    Lairy girls hung out the window of a limousine
    – Küçük kızlar bir limuzinin penceresinden dışarı asılı
    Because it’s fancy dress
    – Çünkü bu süslü elbise
    And they’re all looking proper good in bunny ears and devil horns and hats
    – Ve hepsi tavşan kulaklarında, şeytan boynuzlarında ve şapkalarında güzel görünüyorlar

    Anticipation has a habit to set you up
    – Beklentinin sizi ayarlamak için bir alışkanlığı vardır
    For disappointment in evening entertainment but
    – Akşam eğlencesinde hayal kırıklığı için ama
    Tonight there’ll be some love
    – Bu gece biraz aşk olacak
    Tonight there’ll be a ruckus yeah
    – Bu gece bir gürültü olacak evet
    Regardless of what’s gone before
    – Daha önce ne olduğuna bakılmaksızın
    I want to see all of the things that we’ve already seen
    – Daha önce gördüğümüz her şeyi görmek istiyorum
    I want to see you take the jackpot out the fruit machine
    – Büyük ikramiyeyi meyve makinesinden çıkarmanı istiyorum
    And put it all back in
    – Ve hepsini geri koy
    You’ve got to understand that you can never beat the bandit no
    – Asla haydutu yenemeyeceğini anlamalısın, hayır

    And she won’t be surprised, no she won’t be shocked
    – Ve şaşırmayacak, hayır şok olmayacak
    When she pulled the star off she impressed the lot
    – Yıldızı çektiğinde çok etkiledi

    And all you said you know she drank the lot
    Ve tüm söylediğin çok içtiğini biliyorsun

    Bear that in mind tonight, bear that in mind
    – Aklınızda bulundurun bu gece, aklınızda bulundurun
    You should bear that in mind tonight, bear that in mind
    – Bunu bu gece aklınızda bulundurmalısınız, aklınızda bulundurun
    See you can pour your heart out but a reason it would block
    – Gördün mü kalbini dışarı dökebilirsin ama engel olmasının bir nedeni
    Oh you shagged her after nine o’clock?
    – Oh, saat dokuzdan sonra onunla yattın mı?

    Anticipation has a habit to set you up
    – Beklentinin sizi ayarlamak için bir alışkanlığı vardır
    For disappointment in evening entertainment but
    – Akşam eğlencesinde hayal kırıklığı için ama
    Tonight there’ll be some love
    – Bu gece biraz aşk olacak
    Tonight there’ll be a ruckus yeah
    – Bu gece bir gürültü olacak evet
    Regardless of what’s gone before
    – Daha önce ne olduğuna bakılmaksızın

    And she won’t be surprised, no she won’t be shocked
    – Ve şaşırmayacak, hayır şok olmayacak
    When she pulled the star off she impressed the lot
    – Yıldızı çektiğinde çok etkiledi

    And all you said you know she drank the lot
    – Ve tüm söylediğin çok içtiğini biliyorsun

    Bear that in mind tonight, bear that in mind
    – Aklınızda bulundurun bu gece, aklınızda bulundurun
    You should bear that in mind tonight, bear that in mind
    – Bunu bu gece aklınızda bulundurmalısınız, aklınızda bulundurun
    You can pour your heart out about three o’clock
    – Saat üç gibi kalbini dökebilirsin


  • Baby I’m Yours – Arctic Monkeys Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Baby I’m Yours – Arctic Monkeys Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Baby, I’m yours (baby, I’m yours)
    – Bebeğim seninim (bebeğim seninim)
    And I’ll be yours (yours) until the stars fall from the sky,
    – Ve gökyüzünden yıldızlar düşene kadar senin olacağım,
    Yours (yours) until the rivers all run dry
    – Bütün nehirler kuruyana kadar senin
    In other words, until I die
    – Diğer dünyada, ölene kadar

    Baby, I’m yours (baby, I’m yours)
    – Bebeğim seninim ( bebeğim seninim)
    And I’ll be yours (yours) until the sun no longer shines,
    – Ve güneş uzun zaman parlamayana kadar senin olacağım
    Yours (yours) until the poets run out of rhyme
    – Şairler uyaklardan dışarı koşana kadar senin
    In other words, until the end of time
    – Diğer dünyada, zamanın sonuna kadar

    I’m gonna stay right here by your side,
    – Seninle burada kalacağım
    Do my best to keep you satisfied
    – Tahmin ettiğinin tutması için en iyimi yap
    Nothin’ in the world can drive me away
    – Dünyadaki hiçbir şey uzakta beni süremez
    ‘Cause every day, you’ll hear me say
    – Çünkü her gün, söylediklerimi duyacaksın

    Baby, I’m yours (baby, I’m yours)
    – Bebeğim seninim ( bebeğim seninim)
    And I’ll be yours (yours) until two and two is three,
    – Ve iki ve iki üç olana kadar seninim
    Yours (yours) until the mountains crumble to the sea
    – Dağlar denize ufalanana kadar senin
    In other words, until eternity
    – Diğer dünyada, sonsuzluğa kadar

    Baby, I’m yours
    – Bebeğim seninim
    ‘Til the stars fall from the sky
    – Hala gökyüzünden yıldızlar düşer
    Baby, I’m yours
    – Bebeğim seninim
    ‘Til the rivers all run dry
    – Hala nehirler kurur
    Baby, I’m yours
    – Bebeğim seninim
    ‘Til the sun no longer shines
    – Hala güneş uzun zamandır parlamaz
    Baby, I’m yours
    – Bebeğim seninim
    ‘Til the poets run out of rhyme
    – Hala şairler uyaklardan dışarı koşar
    (fade out)
    – Soluklaştır

  • 505 – Arctic Monkeys Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    505 – Arctic Monkeys Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Im going back to 505,
    – 505e dönüyorum
    If its a 7 hour flight or a 45 minute drive,
    – 7 saatlik bir uçuş ya da 45 dakikalık bir sürüşle
    In my imagination youre waiting lying on your side,
    – Hayalimde yerinde uzanmış bekliyorsun
    With your hands between your thighs,
    – Ellerin bacaklarının arasında

    Stopwait a sec,
    – Dur ve bekle bir saniye
    Oh when you look at me that my darling,
    – Bana böyle baktığında
    What did you expect,
    – Ne ummuştun?
    I probably still adore you with you hand around my neck,
    – Muhtemelen hala tapıyorum sana, ellerini boynumda gezdirdiğinde
    Or I did last time I checked,
    – En azından son seferinde öyleydi

    Not shy of a spark,
    – Bir nebze olsun utangaç değilim
    A knife twists at the thought that I should fall short of the mark,
    – Bıçak bükülüyor notumun kırılacağı düşüncesiyle
    Frightened by the bite though its no harsher than the bark,
    – Isırıktan korkmuştum, havlamadan daha yıpratıcı olmasa da
    Middle of adventure, such a perfect place to start,
    – Maceranın ortası, başlamak için öylesi harika bi yer

    Im going back to 505,
    – 505e dönüyorum
    If its a 7 hour flight or a 45 minute drive,
    – 7 saatlik bir uçuş ya da 45 dakikalık bir sürüşle
    In my imagination youre waiting lying on your side,
    – Hayalimde yerinde uzanmış bekliyorsun
    With your hands between your thighs,
    – Ellerin bacaklarının arasında

    But I crumble completely when you cry,
    – Ama ben tamamen mahvoluyorum sen ağlayınca
    It seems once again youve had to greet me with goodbye,
    – Görünüyor ki beni bir kez daha hoşçakal diyerek karşılamak zorunda kalmıştın
    Im always just about to gospoil a suprise,
    – Her zaman erken gidip sürprizi mahvediyorum
    Take my hands off of your eyes too soon,
    – Gözlerini ellerimden çek bir an önce

    Im going back to 505,
    – 505e dönüyorum
    If its a 7 hour flight or a 45 minute drive,
    – 7 saatlik bir uçuş ya da 45 dakikalık bir sürüşle
    In my imagination youre waiting lying on your side,
    – Hayalimde yerinde uzanmış bekliyorsun
    With your hands between your thighsa smile
    – Ellerin bacaklarının arasında ve bir gülümsemeyle