Blog

  • Ali Gatie – What If I Told You That I Love You Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ali Gatie – What If I Told You That I Love You Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    What if I told you that I love you?
    – Ya seni sevdiğimi söylersem?
    Would you tell me that you love me back?
    – Eğer sana seni sevdiğimi söyleseydim, sen de beni sevdiğini söyler miydin?
    What if I told you that I miss you?
    – Ya seni özlediğimi söylersem?
    Would you tell me that you miss me back?
    – Eğer sana seni özlediğimi söyleseydim, sen de beni özlediğini söyler miydin?
    What if I told you that I need you?
    – Ya sana ihtiyacım olduğunu söylersem?
    Would you tell me that you need me, yeah?
    – Eğer sana ihtiyacım var deseydim, ‘benim de sana ihtiyacım var’ der miydin?
    If I tell you all my feelings
    – Sana tüm hislerimi söylersem
    Would you believe me, yeah
    – Eğer sana tüm hislerimi söyleseydim, bana inanabilir miydin?

    What if I told you that I lo-lo-lo-lo-lo-lo-lo-love you? Yeah
    – Eğer sana seni sevdiğimi söyleseydim,
    What if I told you that I lo-lo-lo-lo-lo-lo-lo-love you? Yeah
    – Eğer sana seni sevdiğimi söyleseydim,
    What if I told you that I need you?
    – Eğer sana ihtiyacım var deseydim,
    Would you tell me that you need me, too?
    – Benim de sana ihtiyacım var diyecek miydin?
    What if I told you that I lo-lo-lo-lo-lo-lo-lo-love you?
    – Eğer sana seni sevdiğimi söyleseydim,

    When you told me that you’d love me
    – Beni seveceğini söylediğinde
    Was I a fool to believe in you?
    – Bana beni sevdiğini söylediğinde, sana inanmakla hata mı yaptım?
    When you told me I was special
    – Bana özel olduğumu söylediğinde
    Was I dumb for trusting you?
    – Bana özel olduğumu söylediğinde, sana güvenmekle aptallık mı ettim?
    When you told me that you want me
    – Beni istediğini söylediğinde
    Did you really want me?
    – Bana beni istediğini söylediğinde, beni gerçekten istemiş miydin?
    Or was this all a joke to you?
    – Ya da hepsi senin için şakadan mı ibaretti?
    I don’t wanna say, “I miss you”
    – Sana ‘seni özledim’ demek istemiyorum,
    If I don’t know that you miss me back (Oh, no, no)
    – Eğer senin de özleyip özlemediğini bilmiyorsam.
    I don’t wanna say the wrong thing
    – Yanlış bir şey söylemek istemiyorum.
    If I do, there’s no coming back
    – Söylersem geri dönüşü olmayacak.

    What if I told you that I need you? (Need you)
    – Ya sana ihtiyacım olduğunu söylersem? (Sana ihtiyacım var)
    Would you tell me that you need me, yeah?
    – Eğer sana ihtiyacım olduğunu söyleseydim, benim de sana ihtiyacım var der miydin?
    If I’d tell you all my feelings
    – Sana tüm hislerimi söyleseydim
    Would you believe me, yeah?
    – Eğer sana tüm hislerimden bahsetseydim, bana inanabilir miydin?

    What if I told you that I lo-lo-lo-lo-lo-lo-lo-love you?
    – Eğer sana seni sevdiğimi söyleseydim,
    Yeah, what if I told you that I lo-lo-lo-lo-lo-lo-lo-love you?
    – Eğer sana seni sevdiğimi söyleseydim,

    I wish I told you that I loved you
    – Keşke sana seni sevdiğimi söyleseydim.
    Now it’s too late, you have someone new
    – Ama şimdi çok geç, sen yeni biriyleyken,
    I hope he loves you like I do
    – Umarım o da seni benim sevdiğim gibi seviyordur.
    Do you love the way he’s treating you?
    – Onun sana davranış şeklini seviyor musun?

    What if I told you that I love you?
    – Keşke sana seni sevdiğimi söyleseydim.
    Would you tell me that you love me back?
    – Eğer sana seni sevdiğimi söyleseydim, sen de beni sevdiğini söyler miydin?
    If I told you that I miss you
    – Seni özlediğimi söyleseydim
    Would you tell me that you miss me back?
    – Eğer seni özlediğimi söyleseydim, sen de beni özlediğini söyler miydin?

    What if I told you that I need you?
    – Ya sana ihtiyacım olduğunu söylersem?
    Would you tell me that you need me, yeah?
    – Eğer sana ihtiyacım var deseydim, ‘benim de sana ihtiyacım var’ der miydin?
    If I tell you all my feelings
    – Sana tüm hislerimi söylersem
    Would you believe me, yeah?
    – Eğer tüm hislerimi söyleseydim, bana inanabilir miydin?
    What if I told you that I lo-lo-lo-lo-lo-lo-lo-love you? Yeah
    – Eğer sana seni sevdiğimi söyleseydim,
    What if I told you that I lo-lo-lo-lo-lo-lo-lo-love you? Yeah
    – Eğer sana seni sevdiğimi söyleseydim,
    What if I told you that I need you?
    – Ya sana ihtiyacım olduğunu söylersem?
    Would you tell me that you need me, too?
    – Eğer sana ihtiyacım var deseydim, ‘benim de sana ihtiyacım var’ der miydin?
    What if I told you that I love you?
    – Eğer sana ‘seni seviyorum’ deseydim,
    What if I told you that I
    – Eğer sana söyleseydim…

  • Alessia Cara – How Far I’ll Go Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Alessia Cara – How Far I’ll Go Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I’ve been standing at the edge of the water
    – Suyun ucunda duruyordum

    ‘Long as I can remember, never really knowing why
    – Hatırlayabildiğim sürece asla gerçek nedenini bilmedim

    I wish I could be the perfect daughter
    – Keşke mükemmel kızlardan olsaydım

    But I come back to the water, no matter how hard I try
    – Ama suya geri gelirim , her ne olursa olsun zoru denerim

    Every turn I take, every trail I track
    – Her dönüşümde alırım , her denememde parçalarım

    Every path I make, every road leads back
    – Her patikada yaparım , her yol geriye gider

    To the place I know, where I can not go
    – Bildiğim yerlere , gidemem

    Though I long to be
    – Yine de uzayabilirim

    See the line where the sky meets the sea? It calls me
    – Gökyüzünün denizle karşılaştığı yerdeki çizgileri görüyor musun ? beni çağırıyor

    And no one knows, how far it goes
    – Ve kimse bilmez , ne kadar sürer

    If the wind in my sail on the sea stays behind me
    – Eğer rüzgarlar denizin yelkeninde arkamda kalırsa

    One day I’ll know, if I go there’s just no telling how far I’ll go
    – Bir gün bileceğim , eğer ben sadece ne kadar süre gideceğimi söylemezsem

    Oh oh oh, oh, oh oh oh oh, oh oh oh, oh oh
    – Oh oh oh, oh, oh oh oh oh, oh oh oh, oh oh

    I know, everybody on this island seems so happy on this island
    – Biliyorum herkes adada çok mutlu görünüyor

    Everything is by design
    – Her şey tasarım tarafından

    I know, everybody on this island has a role on this island
    – Biliyorum , herkes adada bir role sahip

    So maybe I can roll with mine
    – Bu yüzden belki kendimle dalgalanırım

    I can lead with pride, I can make us strong
    – Gururum ile öncülük edebilirim , bizi güçlü yapabilirim

    I’ll be satisfied if I play along
    – Eğer bir oyunsa ben memnun olacağım

    But the voice inside sings a different song
    – Ama sesler içerisinde farklı bir şarkı söyleniyor

    What is wrong with me?
    – Benimle ne yanlışın var ?

    See the light as it shines on the sea? It’s blinding
    – Denizin üzerindeki parlayan ışıkları görüyor musun ? kör ediyor

    But no one knows, how deep it goes
    – Ama kimse bilmez , nasıl derine gider

    And it seems like it’s calling out to me, so come find me
    – Ve beni dışarı çağırıyormuş gibi görünüyor , bu yüzden gel bul beni

    And let me know, what’s beyond that line, will I cross that line?
    – Ve bilmeme izin ver , çizgilerin ötesinde ne var , ben çizgileri geçecek miyim ?

  • Alan Walker & Ava Max – Alone, Pt. II Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Alan Walker & Ava Max – Alone, Pt. II Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    We were young, posters on the wall
    – Gençtik, duvarda posterler vardı
    Praying we’re the ones that the teacher wouldn’t call
    – Öğretmen bizi seçmesin diye dua ederdik
    We would stare at each other
    – Birbirimize bakardık
    ‘Cause we were always in trouble
    – Çünkü başımız hep beladaydı

    And all the cool kids did their own thing
    – Ve diğer havalı çocuklar, kendi işine baktı
    I was on the outside always looking in
    – Dışarıda bakınıyordum hep
    Yeah, I was there but I wasn’t
    – Evet, oradaydım ama değildim
    They never really cared if I wasn’t
    – Gerçekten orada olup olmamamı da umursamadılar


    We all need that someone who gets you like no one else
    – Hepimizin, bize diğerleri gibi davranmayan birine ihtiyacı var
    Right when you need it the most
    – En çok ihtiyacımız olduğu zamanda…
    We all need a soul to rely on, a shoulder to cry on
    – Hepimizin, güvenecek bir ruha, ağlayacak bir omza ihtiyacı var
    A friend through the highs and the lows
    – İnişlerde, çıkışlarda yanında olacak bir arkadaşa…

    I’m not gonna make it a-la, la-la-la-la-la, la, la-la-la-la-la, ‘lone
    – Bunu tek başıma yapmayacağım
    I’m not gonna make it a-la, la-la-la-la-la, la, la-la-la-la-la, ‘lone
    – Bunu tek başıma yapmayacağım

    Then I saw your face, your forgiving eyes
    – Sonra senin yüzünü gördüm, affedici gözlerini…
    Looking back at me from the other side
    – Diğer taraftan bana bakıyorlardı
    Like you understood me
    – Sanki beni anlamışsın gibi
    And I’m never letting you go, oh
    – Ve seni asla bırakmayacağım

    We all need that someone who gets you like no one else
    – Hepimizin, bize diğerleri gibi davranmayan birine ihtiyacı var
    Right when you need it the most
    – En çok ihtiyacımız olduğu zamanda…
    We all need a soul to rely on, a shoulder to cry on
    – Hepimizin, güvenecek bir ruha, ağlayacak bir omza ihtiyacı var
    A friend through the highs and the lows
    – İnişlerde, çıkışlarda yanında olacak bir arkadaşa…

    I’m not gonna make it a-la, la-la-la-la-la, la, la-la-la-la-la, ‘lone
    – Bunu tek başıma yapmayacağım
    I’m not gonna make it a-la, la-la-la-la-la, la, la-la-la-la-la, ‘lone
    – Bunu tek başıma yapmayacağım
    I’m not gonna make it a-la, la-la-la-la-la, la, la-la-la-la-la, ‘lone
    – Bunu tek başıma yapmayacağım
    I’m not gonna make it a-la, la-la-la-la-la, la, la-la-la-la-la, ‘lone
    – Bunu tek başıma yapmayacağım


    I’m not gonna make it alone (La, la-la-la-la-la, ‘lone)
    – Bunu tek başıma yapmayacağım
    I’m not gonna make it a-la, la-la-la-la-la, la, la-la-la-la-la, ‘lone
    – Bunu tek başıma yapmayacağım

    ‘Cause you are that someone that gets me like no one else
    – Hepimizin, bize diğerleri gibi davranmayan birine ihtiyacı var
    Right when I need it the most
    – Hepimizin, bize diğerleri gibi davranmayan birine ihtiyacı var
    And I’ll be the one you rely on, a shoulder to cry on
    – Hepimizin, güvenecek bir ruha, ağlayacak bir omza ihtiyacı var
    A friend through the highs and the lows
    – İnişlerde, çıkışlarda yanında olacak bir arkadaşa…

    I’m not gonna make it a-la, la-la-la-la-la, la, la-la-la-la-la, ‘lone
    – Bunu tek başıma yapmayacağım
    I’m not gonna make it a-la, la-la-la-la-la, la, la-la-la-la-la, ‘lone
    – Bunu tek başıma yapmayacağım
    I’m not gonna make it a-la, la-la-la-la-la, la, la-la-la-la-la, ‘lone
    – Bunu tek başıma yapmayacağım
    I’m not gonna make it a-la, la-la-la-la-la, la, la-la-la-la-la, ‘lone
    – Bunu tek başıma yapmayacağım

  • Alan Walker – Faded Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Alan Walker – Faded Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You were the shadow to my light
    – Işığımın gölgesiydin
    Did you feel us?
    – Bizi hissettin mi?
    Another start
    – Baka başlangıç
    You fade away
    – Solup gidiyorsun
    Afraid our aim is out of sight
    – Amacımızın görüş açımızdan çıkmasından korkuyorum
    Wanna see us
    – Bizi görmek istiyorum
    Alive
    – Yaşarken
    Where are you now
    – Şimdi neredesin?
    Where are you now
    – Şimdi neredesin?
    Where are you now
    – Şimdi neredesin?
    Was it all in my fantasy
    – Hepsi benim kurgummuydu?
    Where are you now
    – Şimdi neredesin?
    Were you only imaginary
    – Sen sadece hayal miydin?

    Where are you now
    – Şimdi neredesin?
    Atlantis
    – Atlantis?
    Under the sea
    – Denizin altında
    Under the sea
    – Denizin altında
    Where are you now
    – Şimdi neredesin?
    Another dream
    – Başka rüya
    The monsters running wild inside of me
    – Canavarlar benim vahşi yanımdan kaçıyorlar
    I’m faded
    – Soldum
    I’m faded
    – Soldum
    So lost, I’m faded
    – Kayboldum, soldum
    I’m faded
    – Soldum
    So lost, I’m faded
    – Kayboldum, soldum

    These shallow waters never met
    – Bu sığ sularla asla tanışmadım
    What I needed
    – Neye ihtiyacım var
    I’m letting go – a deeper dive
    – Artık bıraktım – daha derin bir dalış
    Eternal silence of the sea – I’m breathing
    – Denizin ebedi sessizliğine – Nefes alıyorum
    Alive
    – Yaşıyorum
    Where are you now
    – Şimdi neredesin?
    Where are you now
    – Şimdi neredesin?
    Under the bright – but faded lights
    – Aydınlığın altında- ama solgun ışıklar
    You’ve set my heart on fire
    – Kalbimi ateşe verdin
    Where are you now
    – Şimdi neredesin?
    Where are you now
    – Şimdi neredesin?

    Where are you now
    – Şimdi neredesin?
    Atlantis
    – Atlantis?
    Under the sea
    – Denizin altında
    Under the sea
    – Denizin altında
    Where are you now
    – Şimdi neredesin?
    Another dream
    – Başka rüya
    The monsters running wild inside of me
    – Canavarlar benim vahşi yanımdan kaçıyorlar
    I’m faded
    – Soldum
    I’m faded
    – Soldum
    So lost, I’m faded
    – Kayboldum, soldum
    I’m faded
    – Soldum
    So lost, I’m faded
    – Kayboldum, soldum

  • AJR – BANG! Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    AJR – BANG! Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I get up, I get down and I’m jumping around
    – Kalkıyorum, aşağı iniyorum ve etrafta zıplıyorum
    And the rumpus and ruckus are comfortable now
    – Ve gürültü ve gürültü artık rahat
    Been a hell of a ride but I’m thinking it’s time to grow
    – Cehennem bir yolculuk oldu ama büyüme zamanının geldiğini düşünüyorum

    Bang! Bang! Bang!
    – Bang! Bang! Bang!

    So I got an apartment across from the park
    – Bu yüzden parkın karşısında bir dairem var
    Put quinoa in my fridge, still I’m not feeling grown
    – Kinoayı buzdolabıma koy, hala yetişkin hissetmiyorum
    Been a hell of a ride but I’m thinking it’s time to go
    – Cehennem bir yolculuk oldu ama gitme zamanının geldiğini düşünüyorum
    Bang! Bang! Bang!
    – Bang! Bang! Bang!
    (Here we go)
    – (İşte başlıyoruz)


    So put your best face on everybody
    – Öyleyse en iyi yüzünü herkese göster
    Pretend you know this song
    – Bu şarkıyı biliyormuşsun gibi davran
    Everybody come hang (come hang)
    – Herkes asılın (gelin)
    Let’s go out with a bang
    – Hadi bir patlama ile dışarı çıkalım
    Bang! Bang! Bang!
    – Bang! Bang! Bang!



    I’m way too young to lie here forever
    – Sonsuza kadar burada yatmak için çok gencim
    I’m way too old to try so whatever come hang (come hang)
    – Denemek için çok yaşlıyım, bu yüzden ne gelirse takıl (hadi as)
    Let’s go out with a bang
    – Hadi bir patlama ile dışarı çıkalım
    Bang! Bang! Bang!
    – Bang! Bang! Bang!

    Feel like I’m gonna puke ’cause my taxes are due
    – Kusacakmışım gibi hissediyorum çünkü vergilerimin ödenmesi gerekiyor
    Do my password begin with a one or a two?
    – Parolam bir veya iki ile mi başlıyor?
    Been a hell of a ride but I’m thinking it’s time to grow
    – Cehennem bir yolculuk oldu ama büyüme zamanının geldiğini düşünüyorum
    Bang! Bang! Bang!
    – Bang! Bang! Bang!
    (Metronome)
    – (Metronom)

    Man, I’m up to something (up to something)
    – Adamım, bir şeyin peşindeyim (bir şeye kadar)
    Ooh de la de do, thank you all for coming (all for coming)
    – Ooh de la de do, geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim (hepsi geldiğiniz için)
    I hope you like the show
    – Umarım gösteriyi beğenirsin
    ‘Cause it’s on a budget (on a budget)
    – Çünkü bir bütçeye bağlı (bir bütçeyle)
    So ooh de la de do
    – Ooh de la de do
    Yeah, come on, here we go
    – Evet, hadi, gidiyoruz
    Yeah, come on
    – Evet gel
    (Here we go)
    – (İşte başlıyoruz)

    So put your best face on everybody
    – Öyleyse en iyi yüzünü herkese göster
    Pretend you know this song
    – Bu şarkıyı biliyormuşsun gibi davran
    Everybody come hang (come hang)
    – Herkes asılın (gelin)
    Let’s go out with a bang
    – Hadi bir patlama ile dışarı çıkalım
    Bang! Bang! Bang!
    – Bang! Bang! Bang!

    I’m way too young to lie here forever
    – Sonsuza kadar burada yatmak için çok gencim
    I’m way too old to try so whatever come hang (come hang)
    – Denemek için çok yaşlıyım, bu yüzden ne gelirse takıl (hadi as)
    Let’s go out with a bang
    – Hadi bir patlama ile dışarı çıkalım
    Bang! Bang! Bang! (Bang! Bang! Bang! Bang!)
    – Bang! Bang! Bang! (Bang! Bang! Bang! Bang!)
    Bang! Bang! Bang! (Bang! Bang! Bang! Bang! Bang! Bang!)
    – Bang! Bang! Bang! (Bang! Bang! Bang! Bang! Bang! Bang!)
    Been a hell of a ride but I’m thinking it’s time to go
    – Cehennem bir yolculuk oldu ama gitme zamanının geldiğini düşünüyorum

    -So put your best face on everybody
    – Öyleyse en iyi yüzünü herkese göster
    Pretend you know this song
    – Bu şarkıyı biliyormuşsun gibi davran
    Everybody come hang
    – Herkes asılın
    Let’s go out with a bang
    – Hadi bir patlama ile dışarı çıkalım
    Bang! Bang! Bang!
    – Bang! Bang! Bang!
    (Here we go)
    – (İşte başlıyoruz)

    So put your best face on everybody
    Öyleyse en iyi yüzünü herkese göster
    Pretend you know this song
    Bu şarkıyı biliyormuşsun gibi davran
    Everybody come hang (come hang)
    Herkes asılın (gelin)
    Let’s go out with a bang
    Hadi bir patlama ile dışarı çıkalım
    Bang! Bang! Bang! (Bang! Bang! Bang! Bang! Bang! Bang!)
    Bang! Bang! Bang! (Bang! Bang! Bang! Bang! Bang! Bang!)

    I’m way too young to lie here forever
    Sonsuza kadar burada yatmak için çok gencim
    I’m way too old to try so whatever come hang (come hang)
    Denemek için çok yaşlıyım, bu yüzden ne gelirse takıl (hadi as)
    Let’s go out with a bang
    Hadi bir patlama ile dışarı çıkalım
    Bang! Bang! Bang!
    Bang! Bang! Bang!
    (Here we go)
    (İşte başlıyoruz)
    Bang! Bang!
    Bang! Bang!

  • Rita Ora – Your Song Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Rita Ora – Your Song Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I woke up with a fear this morning
    – Bu sabah korkuyla uyandım
    But I can taste you on the tip of my tongue
    – Ama dilimin ucunda seni tadabilirim
    Alarm without no warning
    – Uyarı vermeden alarm
    You’re by my side and we’ve got smoke in our lungs
    – Benim tarafımdasın ve akciğerlerimizde duman var.

    Last night we were way up, kissing in the back of the cab
    – Dün gece yoldaydık, kabinin arkasında öpüştük.
    And then you say “love baby let’s go back to my flat”
    – Ve sonra “aşk bebeğim daireme geri dönelim” diyorsun
    And when we wake up, never had a feeling like that
    – Ve uyandığımızda, böyle bir şey hissetmedim
    I got a reason so man, put that record on again
    – Bir sebebim var adamım, o kaydı tekrar koy

    I don’t want to hear sad songs anymore
    – Artık hüzünlü şarkıları duymak istemiyorum
    I only want to hear love songs
    – Ben sadece aşk şarkılarını duymak istiyorum
    I found my heart up in this place tonight
    – Bu gece kalbimi buldum bu gece
    Don’t want to sing mad songs anymore
    – Artık deli şarkı söylemek istemiyorum
    I only want to sing your song
    – Ben sadece senin şarkıyı söylemek istiyorum
    Cause your song’s got me feeling like I’m
    – Çünkü şarkın benim gibi hissettiriyor

    I’m in love, I’m in love, I’m in love
    – Ben aşığım, aşığım, aşığım
    Yeah, you know your song’s got me feeling like I’m
    – Evet, şarkının beni benim gibi hissettirdiğini biliyorsun.

    No fear but I think I’m falling
    – Korku yok ama sanırım düşüyorum
    I’m not proud
    – Gurur duymuyorum
    But I’m usually the type of girl that would hit and run
    – Ama ben genellikle vuracak ve kaçacak bir kızım.
    No risk so I think I’m all in
    – Risk yok, bu yüzden hepimdeyim
    When I kiss your lips, feel my heart beat thump
    – Dudaklarını öptüğümde kalbimin yumruğunu yendiğini hisset

    And now we’re way up, dancing on the roof of the house
    – Ve şimdi yoldayız, evin çatısında dans ediyoruz.
    And then we make love, right there on your best friend’s couch
    – Sonra da en iyi arkadaşının kanepesinde sevişiriz
    And then you say “love, this is what it’s all about”
    – Ve sonra “aşk, her şey bununla ilgili” diyorsun
    So keep on kissing my mouth and put that record on again
    – Bu yüzden ağzımı öpmeye devam et ve o kaydı tekrar koy

    I don’t want to hear sad songs anymore
    – Artık hüzünlü şarkıları duymak istemiyorum
    I only want to hear love songs
    – Ben sadece aşk şarkılarını duymak istiyorum
    I found my heart up in this place tonight
    – Bu gece kalbimi buldum bu gece
    Don’t want to sing mad songs anymore
    – Artık deli şarkı söylemek istemiyorum
    I only want to sing your song
    – Ben sadece senin şarkıyı söylemek istiyorum
    Cause your song’s got me feeling like I’m
    – Çünkü şarkın benim gibi hissettiriyor

    I’m in love, I’m in love, I’m in love
    – Ben aşığım, aşığım, aşığım
    I’m in love, I’m in love, I’m in love
    – Ben aşığım, aşığım, aşığım
    I’m in love, I’m in love, I’m in love
    – Ben aşığım, aşığım, aşığım
    Yeah, you know your song’s got me feeling like I’m
    – Evet, şarkının beni benim gibi hissettirdiğini biliyorsun.

    I don’t want to hear sad songs anymore
    – Artık hüzünlü şarkıları duymak istemiyorum
    I only want to hear love songs
    – Ben sadece aşk şarkılarını duymak istiyorum
    I found my heart up in this place tonight
    – Bu gece kalbimi buldum bu gece
    Don’t want to sing mad songs anymore
    – Artık deli şarkı söylemek istemiyorum
    I only want to sing your song
    – Ben sadece senin şarkıyı söylemek istiyorum
    Cause your song’s got me feeling like I’m
    – Çünkü şarkın benim gibi hissettiriyor

    I don’t want to hear sad songs anymore
    – Artık hüzünlü şarkıları duymak istemiyorum
    I only want to hear love songs
    – Ben sadece aşk şarkılarını duymak istiyorum
    I found my heart up in this place tonight
    – Bu gece kalbimi buldum bu gece
    Don’t want to sing mad songs anymore
    – Artık deli şarkı söylemek istemiyorum
    I only want to sing your song
    – Ben sadece senin şarkıyı söylemek istiyorum
    Cause your song’s got me feeling like I’m
    – Çünkü şarkın benim gibi hissettiriyor

    I’m in love, I’m in love, I’m in love
    – Ben aşığım, aşığım, aşığım
    I’m in love, I’m in love, I’m in love
    – Ben aşığım, aşığım, aşığım
    I’m in love, I’m in love, I’m in love
    – Ben aşığım, aşığım, aşığım
    Yeah, you know your song’s got me feeling like I’m
    – Evet, şarkının beni benim gibi hissettirdiğini biliyorsun.

  • MAX – Blueberry Eyes Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    MAX – Blueberry Eyes Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Dаmn you look so good
    – Lanet olsun çok iyi görünüyorsun
    Lаying there weаring nothing but my t shirt
    – Orada yatarken tişörtümden başka bir şey giymiyorum
    Your body’s а neighborhood
    – Vücudunuz bir mahalle
    Wаnnа drive my lips аll аround it
    – Dudaklarımı etrafına dolaşırdım

    Cаuse I’m holding my breаth
    – Çünkü nefesimi tutuyorum
    Wondering when you’re gonnа wаke up in my аrms
    – Benim arabalarımda ne zaman uyanacağını merak ediyorum
    Heаd on my chest
    – Göğsümde duy
    My heаrt’s beаting
    – Benim ateşli vuruşum
    I cаn’t wаit to
    – İstemiyorum

    Kiss you eаch morning
    – Her sabah öpüyorum
    With strаwberry skies
    – Yabanmersini gökyüzü ile
    I get so lost in
    – İçinde kayboluyorum
    Your blueberry eyes
    – Yaban mersini gözlerin
    I’m running through my dreаms
    – Rüyalarımda koşuyorum
    To see you in the light
    – Seni ışıkta görmek için
    Cаuse I get so lost in
    – Çünkü içinde kayboluyorum
    Your blueberry eyes
    – Yaban mersini gözlerin

    내 그림자를 가른 한줄기 빛
    – Gölgemi kesen bir ışık ışını
    어둡기만한 내 삶을 뒤집어 놓은 너
    – Karanlık hayatımı alt üst ettin
    나 어쩌면 아무것도 아니지
    – Ben belki hiçbir şey
    너를 만나기전엔 그저 보잘것 없던 나
    – Seninle tanışmadan önce önemsizdim
    보잘것 없던 나
    – Önemsizdim
    그전 내 삶은 다
    – Ondan önce hayatım hepsi
    하루를 대충 때우기에 급급했었잖아 yeаh
    – Günü atlatmak için acelem vardı, evet
    우리의 낮 우리의 밤 그래 우리의 삶
    – Bizim günümüz, gecemiz, evet hayatımız
    u AR e MY light 서롤 지탱하는 벗 서로의 닻
    – Sen benim ışığım, birbirini destekleyen arkadaşlar, birbirlerinin dayanağı

    Kiss you eаch morning
    – Her sabah öpüyorum
    With strаwberry skies
    – Yabanmersini gökyüzü ile
    I get so lost in
    – İçinde kayboluyorum
    Your blueberry eyes
    – Yaban mersini gözlerin
    I’m running through my dreаms
    – Rüyalarımda koşuyorum
    To see you in the light
    – Seni ışıkta görmek için
    Cаuse I get so lost in
    – Çünkü içinde kayboluyorum
    Your blueberry eyes
    – Yaban mersini gözlerin

  • Trevor Daniel, Selena Gomez – Past Life Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Trevor Daniel, Selena Gomez – Past Life Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I’m trying to be honest with my happiness
    – Mutluluğumla dürüst olmaya çalışıyorum
    I don’t know why I’m bad at this, oh
    – Bunda neden kötü olduğumu bilmiyorum, ah
    And I don’t want to collapse in my sadness
    – Ve üzüntümde çöküp kalmak istemiyorum
    I know this is my habit
    – Bunun benim bir alışkanlığım olduğunu biliyorum

    Perfect timing
    – Mükemmel zamanlama
    I’m getting started but i don’t know how it will end
    – Başlıyorum, ama nasıl biteceğini bilmiyorum
    Don’t remind me of it
    – Bana onu hatırlatma
    I messed it up before it even started, oh
    – Daha başlamadan mahvettim, oh

    Last night was the last night of my past life
    – Dün gece geçmiş hayatımın son gecesiydi
    Here I am, like you could never figure me out
    – İşte buradayım, beni asla çözemeyecek gibisin
    Last night was the last time
    – Dün gece sondu, son kezdi
    I will never let you untie me
    – Beni çözmene asla izin vermeyeceğim
    Sitting and talking to myself
    – Oturuyor ve kendimle konuşuyorum
    Thinking how I used to use you
    – Eskiden seni nasıl kullandığımı düşünüyorum
    You were the only thing I used to
    – Alıştığım tek şeydin
    Last night was the last night of my life, woah
    – Dün gece geçmiş hayatımın son gecesiydi, woah

    Give me what I want when I need it
    – İhtiyacım olduğunda bana ne istersem ver
    To be honest i mean
    – Dürüst olmak gerekirse, demek istediğim
    If I could convince myself to feel you
    – Eğer kendimi seni hissetmeye ikna edebilseydim
    You know I can feel it, I wish it was …
    – Hissedebileceğimi biliyorsun, öyle olmasını isterdim…

    Perfect timing
    – Mükemmel zamanlama
    I’m getting started, but I don’t know how it will end
    – Başlıyorum, ama nasıl biteceğini bilmiyorum
    Don’t remind me of it
    – Bana onu hatırlatma
    I messed it up before it even started, oh
    – Daha başlamadan mahvettim, oh

    Last night was the last night of my past life
    – Dün gece geçmiş hayatımın son gecesiydi
    Here I am, like you could never figure me out
    – İşte buradayım, beni asla çözemeyecek gibisin
    Last night was the last time
    – Dün gece sondu, son kezdi
    I will never let you untie me
    – Beni çözmene asla izin vermeyeceğim
    Sitting and talking to myself
    – Oturuyor ve kendimle konuşuyorum
    Thinking how I used to use you
    – Eskiden seni nasıl kullandığımı düşünüyorum
    You were the only thing I used to
    – Alıştığım tek şeydin
    Last night was the last night of my life, woah
    – Dün gece geçmiş hayatımın son gecesiydi, woah

    Oh woah, woah, woah
    – Oh, woah, woah, woah
    Oh woah, woah, woah
    – Oh, woah, woah, woah

    Last night was the last night of my past life
    – Dün gece geçmiş hayatımın son gecesiydi
    Here I am, like you could never figure me out
    – İşte buradayım, beni asla çözemeyecek gibisin
    Last night was the last time
    – Dün gece sondu, son kezdi
    I will never let you untie me
    – Beni çözmene asla izin vermeyeceğim
    Sitting and talking to myself
    – Oturuyor ve kendimle konuşuyorum
    Thinking how I used to use you
    – Eskiden seni nasıl kullandığımı düşünüyorum
    You were the only thing I used to
    – Alıştığım tek şeydin
    Last night was the last night of my life, woah
    – Dün gece geçmiş hayatımın son gecesiydi, woah

    Oh woah, woah, woah
    – Oh, woah, woah, woah
    Oh woah, woah, woah
    – Oh, woah, woah, woah
    (Oh) Where have we been
    – (Oh) Nerelerdeydik
    The only thing we know for sure (Woah, woah, woah)
    – Kesin olarak bildiğimiz tek şey (Woah, woah, woah)
    I’ll never go away (Oh)
    – Asla çekip gitmeyeceğim (Oh)
    Never gonna go away (Woah, woah, woah)
    – Asla çekip gitmeyeceğim (Woah, woah, woah)

    Where have we been
    – Nerelerdeydik
    The only thing we know for sure
    – Kesin olarak bildiğimiz tek şey
    I will never go away
    – Asla çekip gitmeyeceğim
    I will never go away
    – Asla çekip gitmeyeceğim

  • Something To Dance ForTTYLXOX Mash Up Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Something To Dance ForTTYLXOX Mash Up Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    A dream like this not something you wish for
    – 1122/5000Böyle bir rüya, dilediğin bir şey değil
    A dream like this not something you ask for
    – Böyle bir rüya, istediğin bir şey değil
    When it’s a gift worth taking a chance for
    – Risk almaya değer bir hediye olduğunda
    Then this is something to dance for
    – O zaman bu dans edilecek bir şey

    There’s a moment when you look to the side
    – Yan tarafa baktığın bir an var
    Who will fall? Who will survive?
    – Kim düşecek? Kim hayatta kalacak?
    That’s the moment when you find it inside
    – Bu onu içinde bulduğun an
    On the line, this is your time
    – Hatta bu senin zamanın
    And it’s all I want, And it’s all I do
    – Ve tüm istediğim bu, ve tüm yaptığım bu

    A dream like this not something you wish for
    – Böyle bir rüya, dilediğin bir şey değil
    A dream like this not something you ask for
    – Böyle bir rüya, istediğin bir şey değil
    When it’s a gift worth taking a chance for
    – Risk almaya değer bir hediye olduğunda
    Then this is something to dance for
    – O zaman bu için dans edilecek bir şey

    Be b-be my BFF
    – BFF’im ​​olun
    ‘Cause IDK what’s comin’ next
    – Çünkü IDK sırada ne var
    And I’ll be LMHO with the rest
    – Ve geri kalanıyla LMHO olacağım
    So TTYLXOX
    – Yani TTYLXOX

    Show up in the same dress
    – Aynı elbiseyle görün
    We don’t know who wore it
    – Kimin giydiğini bilmiyoruz
    Best not make a big deal
    – En iyisi büyük bir anlaşma yapmamak
    Act likes it’s a new trend
    – Yasası yeni bir trend olduğunu seviyor

    Look good when we go out
    – Dışarı çıktığımızda iyi görünüyorsun
    Here, try on these boots out
    – İşte, bu botları dene
    Hey, this boy who said you’re sweet
    – Hey, tatlı olduğunu söyleyen bu çocuk
    He’s got a best friend
    – Onun en iyi arkadaşı var

    (And you’ll always be mine)
    – (Ve her zaman benim olacaksın)

    Be b-be my BFF
    – BFF’im ​​olun
    ‘Cause IDK what’s comin’ next
    – Çünkü IDK sırada ne var
    And I’ll be LMHO with the rest
    – Ve gerisi ile LMHO olacağım
    So TTYLXOX
    – Yani TTYLXOX

    A dream like this not something you wish for
    – Böyle bir rüya, dilediğin bir şey değil
    A dream like this not something you ask for
    – Böyle bir rüya, istediğin bir şey değil
    When it’s a gift worth taking a chance for
    – Risk almaya değer bir hediye olduğunda
    Then this is something to dance for
    – O zaman bu dans edilecek bir şey

  • Shakira – Addicted To You Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Shakira – Addicted To You Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Debe ser el perfume que usas
    – Bu kullandığın parfüm olmalı
    O el agua con la que te bañas
    – Yada bu yüzdüğün su
    Pero cada cosita que haces
    – Ama yaptığın her küçük şey
    A mí me parece una hazaña
    – Bence bir ustalık
    Me besaste esa noche
    – Beni öptüğün gece
    Cual si fuera el último día de tu boca
    – Sanki son kez öpüşüyormuş gibiydi
    Cada que yo me acuerdo
    – Hep hatırlarım
    Yo siento en mi pecho el peso de una roca
    – Kalbimde herzaman bir kayanın ağırlığını hissederim
    Son tus ojos marrones
    – Kahverengi gözlerini
    Con esa veta verdosa
    – Yeşilimsi gibi
    Es tu cara de niño
    – Senin çocuksu yüzün
    Y esa risa nerviosa
    – Ve gülüşün

    Im addicted to you
    – Sana bağlandım
    Porque es un vicio tu piel
    – Çünkü cildin bağımlılık yapıyor
    Baby Im addicted to you
    – Bebek sana bağlandım
    Quiero que te dejes querer
    – Seni bırakmak istemiyorum

  • TONES AND I – UR SO FKING COOL Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    TONES AND I – UR SO FKING COOL Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Everyone’s talkin’ ’bout sex
     – Herkes seks hakkında konuşuyor.
    Everyone’s talkin’ ’bout ex
    – Herkes seks hakkında konuşuyor.
    Like no one really wants to find a genuine connect
    – Sanki kimse gerçek bir bağlantı bulmak istemiyormuş gibi
    Before they even look at you, they move on to the next
    – Sana bakmadan önce bile, bir sonrakine geçerler
    And I know that they say
    – Ve söylediklerini biliyorum
    “Don’t you worry,” I’m the one
    – “Ebdişelenme” Ben tekim
    Then the very next day, they said they’re done
    – Sonra bir sonraki gün, bittiklerini söylerler
    And I don’t want to listen to the shit you’ve spun
    – Ve senin çevirdiğin bokları duymak istemiyorum.
    No, I don’t want to listen to the shit you’ve spun
    – Hayır, senin çevirdiğin bokları duymak istemiyorum

    Walk into a party, feelin’ out of place
     – Bir partiye gidiyorum. dışarıda gibi hissediyorum
    Everyone’s too cool, everyone’s too fake
    – Herkes çok soğuk, herkes çok sahte
    I try to start a conversation but I can’t seem to relate
    – bir şeyler konuşmaya çalışıyorum ama ilgili görünmüyorlar.
    Yo, I’m about to get an Uber
    – Yo, Uber çağırmak üzereyim.

    ‘Cause you’re so fucking cool
    – Çünkü sen çok havalısın
    You’re just way too fucking cool
    – Sadece çok fazla havalısın

    And I don’t really care if you’re king
     – Ve Kralsan olsan da umrumda değil
    And I don’t really care for gold things
    – Ve altın şeyler de umrumda değil
    You’ll be pointing at some girls and saying, “Yeah, we had a fling”
    – bazı kızları işaret edip “Evet, fırlattık.” diyeceksin
    But you’re not fooling me
    – ama beni kandırmıyorsun
    You’re just a puppet on a string
    – Sen sadece ipli bir kuklasın
    Just a puppet on a string, oh
    – Sadece ipli bir kukla, oh
    And they say, “Don’t you worry, I’m the one”
    – Ve “Endişelenme, Ben Tekim.” derler.
    Then the very next day, they said they’re done
    – Sonra bir sonraki gün, bittiklerini söylerler
    And I don’t want to listen to the shit you’ve spun
    – Ve senin çevirdiğin bokları duymak istemiyorum.
    No, I don’t want to listen to the shit you’ve spun
    – Hayır, senin çevirdiğin bokları duymak istemiyorum

    Walk into a party, feelin’ out of place
    – Bir partiye gidiyorum. dışarıda gibi hissediyorum
    Everyone’s too cool, everyone’s too fake
    – Herkes çok soğuk, herkes çok sahte
    I try to start a conversation but I can’t seem to relate (*Yawn*)
    – bir şeyler konuşmaya çalışıyorum ama ilgili görünmüyorlar.

    ‘Cause you’re so fucking cool
     – Çünkü sen çok havalısın
    You’re just way too fucking cool
    – Sadece çok fazla havalısın
    ‘Cause you’re so fucking cool
    – Çünkü sen çok havalısın
    Walk into a party, feelin’ out of place
    – Bir partiye gidiyorum. dışarıda gibi hissediyorum
    Everyone’s too cool, everyone’s too fake (You’re just way too fucking cool)
    – Herkes çok soğuk, herkes çok sahte (Sadece çok fazla havalısın)
    Walk into a party, feelin’ out of place
    – Bir partiye gidiyorum. dışarıda gibi hissediyorum;
    ‘Cause you’re so fucking cool
    – Çünkü sen çok havalısın

    Where have all my friends gone?
    – Bütün arkadaşlarım nereye gitti?
    I seem to have lost them on my way
    – Onları kendi yolumda kaybetmiş görünüyorum.
    And now, there’s books all filled with candles
    – Ve şimdi burada mumlarla doldurulmuş kitaplar var
    That tell me that I have got to stay
    – Bu bana kalmam gerektiğini söylüyor

    ‘Cause you’re so fucking cool
    – Çünkü sen çok havalısın
    You’re just way too fucking cool
    – Sadece çok fazla havalısın
    ‘Cause you’re so fucking cool
    – Çünkü sen çok havalısın
    Walk into a party, feelin’ out of place
    – Bir partiye gidiyorum. dışarıda gibi hissediyorum
    Everyone’s too cool, everyone’s too fake (You’re just way too fucking cool)
    – Herkes çok soğuk, herkes çok sahte (Sadece çok fazla havalısın)
    Walk into a party, feelin’ out of place
    – Bir partiye gidiyorum. dışarıda gibi hissediyorum
    ‘Cause you’re so fucking cool
    – Çünkü sen çok havalısın

  • Selena Gomez – A Year Without Rain Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Selena Gomez – A Year Without Rain Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Can you feel me
    – Beni hissedebiliyor musun
    When I think about you
    – Seni düşündüğüm zaman
    With every breath I take
    – Aldığım her nefesle
    Every minute
    – Her dakika
    No matter what I do
    – Ne yaptığımın hiç önemi yok
    My world is an empty place
    – Benim dünyam boş bir yer
    Like I’ve been wandering the desert
    – Sanki binlerce gündür
    For a thousand days (oh)
    – Çölde amaçsızca dolaşıyormuşum gibi
    Don’t know if it’s a mirage
    – Bu bir serapsa bilmiyorum
    But I always see your face baby
    – Ama her zaman senin yüzünü görüyorum bebeğim
    I’m missing you so much
    – Seni çok özlüyorum
    Can’t help it, I’m in love
    – Yardımı olmuyor, ben aşığım
    A day without you is like a year without rain
    – Sen olmadan bir gün tıpkı yağmursuz bir yıl gibi
    I need you by my side
    – Sana yanımda ihtiyacım var
    Don’t know how I’ll survive
    – Nasıl ayakta kalacağımı bilmiyorum

    A day without you is like a year without rain
    – Sen olmadan bir gün tıpkı yağmursuz bir yıl gibi
    The stars are burning
    – Yıldızlar ışık saçıyor
    I hear your voice in my mind
      – Sesini düşüncelerimde duyuyorum
    Can’t you hear me calling?
    – Seni çağırdığımı duyamıyor musun?
    My heart is yearning
    – Kalbim özlem çekiyor
    Like the ocean that’s running dry
    – Tıpkı bir okyanusun hızla kuruması gibi
    Catch me I’m falling
    – Tut beni, düşüyorum
    It’s like the ground is crumbling underneath my feet
    – Bu toprağın ayağımın altında parçalanması gibi
    Won’t you save me?
    – Beni kurtarmayacak mısın?
    There’s gonna be a monsoon
    – Bir mevsim rüzgari olacak
    , When you get back to me
    – Bana geri döndüğünde
    I’m missing you so much
    – Seni çok özlüyorum
    Can’t help it, I’m in love
    – Yardımı olmuyor, ben aşığım
    A day without you is like a year without rain
    – Sen olmadan bir gün tıpkı yağmursuz bir yıl gibi
    I need you by my side
    Sana yanımda ihtiyacım var
    Don’t know how I’ll survive,
    – Nasıl ayakta kalacağımı bilmiyorum

    A day without you is like a year without rain
    – Sen olmadan bir gün tıpkı yağmursuz bir yıl gibi So let this drought come to an end
    – Öyleyse bu kuraklığa bir son verelim
    And make this desert flower again
    – Ve bu çölü tekrar yeşertelim
    I need you here
    – Sana burada ihtiyacım var
    I can’t explain
    – Açıklayamıyorum
    But a day without you
    – Ama sen olmadan bir gün
    Is like a year without rain
     – Yağmursuz bir yıl gibi
    I’m missing you so much
    – Seni çok özlüyorum
    Can’t help it, I’m in love
    – Yardımı olmuyor, ben aşığım

    A day without you is like a year without rain
    – Sen olmadan bir gün tıpkı yağmursuz bir yıl gibi
    I need you by my side
    – Sana yanımda ihtiyacım var
    Don’t know how I’ll survive
    – Nasıl ayakta kalacağımı bilmiyorum
    A day without you is like a year without rain
    – Sen olmadan bir gün tıpkı yağmursuz bir yıl gibi