Another head hangs lowly – Bir kafa daha asıldı alçakça Child has slowly taken – Çocuk yavaşça uzaklaştırıldı And the violence caused such silence, – Madem şiddet böylesi bir sessizlik doğruyor Who are we mistaken? – Kimde hata yaptık?
But you see, it’s not me, it’s not my family – Ama görüyorsun, bu ben değilim, bu ailem de değil In your head, in your head they are fighting – Kafanın içinde, kafanın içinde onlar savaşıyorlar With their tanks and their bombs – Tanklarıyla ve bombalarıyla And their bombs and their guns – Ve bombalarıyla ve silahlarıyla In your head, in your head, they are crying… – Kafanın içinde, kafanın içinde, çığlık atıyorlar&ağlıyorlar… [ In your head, in your head – Kafanın içinde, kafanın içinde
Zombie, zombie, zombie – Zombi, zombi, zombi Hey, hey, hey, what’s in your head? – Hey, hey, hey, kafanın içinde neler dönüyor? In your head – Kafanın içinde Zombie, zombie, zombie? – Zombi, zombi, zombi? Another mother’s breaking – Bir annenin daha parçalanmış kalbi
Heart is taking over – sorumluluğu eline alıyor When the violence causes silence – Şiddet böyle bir sessizlik yarattığında We must be mistaken – Bir yerlerde hata yaptık demek ki It’s the same old theme since 1916 – 1916’dan beri aynı eski hikaye In your head, in your head they’re still fighting – Kafanın içinde, kafanın içinde hala savaşıyorlar With their tanks and their bombs – Tanklarıyla ve bombalarıyla And their bombs and their guns – Ve bomblarıyla ve silahlarıyla In your head, in your head, they are dying… – Kafanın içinde, kafanın içinde ölüyorlar…
Re-rewind Friday night, never forget it – Cuma gecesine başa saralım, asla unutma How you let me go – Gitmeme nasıl izin verdiğini No more lies I’ll be fine I know where I’m headed – Daha fazla yalan yok, iyi olacağım. Nerede sorumlu olduğumu biliyorum. Probably should’ve known – Muhtemelen bilmeliydim And now you’re gonna say, “Pretty, please forgive me.” – Ve şimdi “Tatlım, lütfen beni affet.” diyeceksin Fool me once, told you twice you’re gonna regret it – Beni bir kere kandırdın, sana iki defa anlattım pişman olacağını Now you’re all alone, yeah – Şimdi tamamen yalnızsın, evet
Turns out that no one can replace me – Sonucunda kimseyi yerime koyamazsın I’m permanent, you can’t erase me – Ben kalıcıyım, beni silemezsin I’ll help you remember me – Beni hatırlamana yardım edeceğim One more kiss is all it takes – Bir öpücük daha hepsini geri getirir I’ll leave you with the memory – Seni anılarla bırakıyorum And the aftertaste – Ve ağzında kalan tat ile Close your eyes, you can’t hide – Gözlerini kapat, saklanamazsın Try to forget me, but I’m everywhere – Beni unutmaya çalış ama ben her yerdeyim I’m the smell on your sheets – Ben sayfalarında ki kokuyum You weren’t ready when you left me there – Beni orada bıraktığında hazır değildin And now you’re gonna say, “Pretty, please forgive me.” Yeah – Ve şimdi, “Tatlım, beni affet diyeceksin.” Evet Bet it hurts, it gets worse, you know nobody, said it would be fair, oh – Bahse varım acıtıyor, daha da kötü olacak, biliyorsun kimse bunun adil olduğunu söylemedi, oh Turns out that no one can replace me – Sonucunda kimseyi yerime koyamazsın
I’m permanent, you can’t erase me – Ben kalıcıyım, beni silemezsin I’ll help you remember me – Beni hatırlamana yardım edeceğim One more kiss is all it takes – Bir öpücük daha hepsini geri getirir I’ll leave you with the memory – Seni anılarla bırakıyorum And the aftertaste – Ve ağzında kalan tat ile And now there’s something in your way – Ve şimdi davranışında bir şey var ‘Cause you threw it all to waste – Çünkü sen hepsini çöpe attın And you wonder if you could take back what you did that day – Ve merak ediyorsun, o gün yaptığını geri alabilseydin And it hurts, ’cause… – Ve bu acıtıyor, çünkü… Turns out that no one can replace me – Sonucunda kimseyi yerime koyamazsın I’m permanent, you can’t erase me – Ben kalıcıyım, beni silemezsin I’ll help you remember me – Beni hatırlamana yardım edeceğim
One more kiss is all it takes – Bir öpücük daha hepsini geri getirir I’ll leave you with the memory – Seni anılarla bırakıyorum And the aftertaste – Ve ağzında kalan tat ile Truth is that no one can replace me – Doğrusu kimse yerime geçemez I’m permanent, you can’t erase me – Ben kalıcıyım, beni silemezsin I’ll help you remember me – Beni hatırlamana yardım edeceğim One more kiss is all it takes – Bir öpücük daha hepsini geri getirir I’ll leave you with the memory – Seni anılarla bırakıyorum And the aftertaste – Ve ağzında kalan tat ile And the aftertaste – Ve ağzında kalan tat ile
Like walking into a dream, so unlike what you’ve seen – Senin gördüğünün aksine, bir rüyaya yürür gibi so unsure but it seems, ’cause we’ve been waiting for you – riskli görünüyor çünkü seni bekliyorduk Fallen into this place, – Bu yere düştün, just giving you a small taste of your afterlife here so stay, – Sana sadece Ölümden sonraki hayattan bir parça tattırıyoruz o yüzden kal, you’ll be back here soon anyway – Buraya yakında bir şekilde geri döneceksin
I see a distant light, but girl this can’t be right – Uzakta bir ışık gördüm, ama kız, bu gerçek olamaz Such a surreal place to see – Öylesine gerçeküstü bir yer ki, so how did this come to be Arrived too early – nasıl bu kadar çabuk ulaşılmış olabilir
And when I think of all the places I just don’t belong – Ve Ait olmadığım diğer yerleri düşündüğümde I’ve come to grips with life and realize this is going too far – Hayatı kavradım ve çok ileri gittiğini farkettim
I don’t belong here, we gotta move on dear escape from this afterlife – Buraya ait değilim, harekete geçmeliyiz canım, ölümden sonraki hayattan kaçmalıyız ‘Cause this time I’m right to move on and on, far away from here – Çünkü bu sefer, harekete geçmekte, buradan uzaklaşmakta haklıyım A place of hope and no pain, perfect skies with no rain – Acı olmayan, umut dolu bir yer, yağmursuz mükemmel gökyüzü Can leave this place but refrain, ’cause we’ve been waiting for you – Burayı terk edebilirsin ama yapma, çünkü seni bekliyorduk Bu yere düştün, just giving you a small taste of your afterlife here so stay, – Sana sadece Ölümden sonraki hayattan bir parça tattırıyoruz o yüzden kal, you’ll be back here soon anyway – Buraya yakında bir şekilde geri döneceksin This peace on earth’s not right (with my back against the wall) – Dünyadaki barış doğru değil (sırtım duvara dayalı) No pain or sign of time (I’m much too young to fall) – Acı yada zaman belirtisi yok (Düşmek için çok gencim) So out of place don’t wanna stay, I feel wrong and – Öyleyse çıkalım, kalmak istemiyorum, bir yanlışlık hissediyorum ve that’s my sign I’ve made up my mind – Bu benim uydurduğum işaret
Gave me your hand but realize I just wanna say goodbye – Bana elini verdin ama bil ki sadece hoşçakal demek istiyorum Please understand I have to leave and carry on my own life – Lütfen anla, gitmeliyim ve hayatıma devam etmeliyim
‘Cause this time I’m right to move on and on, far away from here – Çünkü su sefer, harekete geçmekte, buradan uzaklaşmakta haklıyım Got nothing against you and surely I’ll miss you – Sana karşı hiçbir şeyim yok ve eminim seni özleyeceğim This place full of peace and light, – Bu yer huzur ve ışık dolu and I’d hope you might take me back inside when the time is right – Ve umarım doğru zaman geldiğinde beni tekrar içeriye alabilirsin
Loved ones back home all crying ’cause they’re already missing me – Evdekileri seviyorum hepsi ağlıyor çünkü beni şimdiden özlediler I pray by the grace of God that there’s somebody listening – Birilerinin dinlemesi için Tanrı’nın lütfuyla dua edeceğim Give me a chance to be that person I wanna be – Olmak istediğim insan olmam için bana bir şans ver (I am unbroken; I’m choking on this ecstasy) – (Yıkılmadım, Coşkuyla taşıyorum) Oh Lord I’ll try so hard but you gotta let go of me – Oh Tanrım, çok çalışacağım ama sen bana izin vermelisin (Unbreak me, unchain me, I need another chance to live) – Yıkma beni, serbest bırak beni, yaşamak için başka bir şansa ihtiyacım var
Open – Açık Living for the night like it is golden – Altınmış gibi gece için yaşıyorum Yeah I came to win I’m never folding – Evet kazanmaya geldim ben hiçbir zaman bükülmedim I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum These Afterhours got me charged and – Bu mesai sonraları kafamı güzel yapıyo ve
Open – Açık Living for the night like it is golden – Altınmış gibi gece için yaşıyorum Yeah I came to win I’m never folding – Evet kazanmaya geldim ben hiçbir zaman bükülmedim I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum These Afterhours got me charged and – Bu mesai sonraları kafamı güzel yapıyo ve
I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum These Afterhours got me charged – Bu mesai sonraları kafamı güzel yapıyo Afterhours got me charged – Mesai sonraları kafamı güzel yapıyo Afterhours got me charged – Mesai sonraları kafamı güzel yapıyo Afterhours got me charged – Mesai sonraları kafamı güzel yapıyo
Open – Açık Living for the night like it is golden – Altınmış gibi gece için yaşıyorum Yeah I came to win I’m never folding – Evet kazanmaya geldim ben hiçbir zaman bükülmedim I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum These Afterhours got me charged and – Bu mesai sonraları kafamı güzel yapıyo ve
Open – Açık Living for the night like it is golden – Altınmış gibi gece için yaşıyorum Yeah I came to win I’m never folding – Evet kazanmaya geldim ben hiçbir zaman bükülmedim I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum These Afterhours got me charged and – Bu mesai sonraları kafamı güzel yapıyo
I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum T-R-O-Y-B-O-I – T-R-O-Y-B-O-I Afterhours got me charged – Mesai sonraları kafamı güzel yapıyo Afterhours got me charged – Mesai sonraları kafamı güzel yapıyo Afterhours got me charged – Mesai sonraları kafamı güzel yapıyo
I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum These Afterhours got me charged – Bu mesai sonraları kafamı güzel yapıyo I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum I just wanna dance among the stars – Ben sadece yıldızların arasında dans etmek istiyorum
Even though the dancing’s done – Dans bitmiş olsa bile Don’t worry ’cause the night is young – Merak etme çünkü gece genç Who cares where we go – Nereye gittiğimiz kimin umurunda We’re ready for the afterglow – Afterglow için hazırız
Someone hold the sunlight back – Biri güneş ışığını geri tutuyor ‘Cause we want this light to last – Çünkü bu ışığın sürmesini istiyoruz
Smoke and lasers, love and ravers – Duman ve lazerler, aşk ve haydutlar Afterglow, we’re ready for the afterglow – Afterglow, afterglow için hazırız Lights and action, strong attraction – Işıklar ve aksiyon, güçlü çekim Afterglow, we’re ready for the afterglow – Afterglow, afterglow için hazırız Oh baby, baby – Oh bebeğim, bebeğim
Afterglow, we’re ready for the afterglow – Afterglow, afterglow için hazırız
We’re ready for the afterglow ! – Gün batımı sonrası parıltı için hazırız!
Even though the dancing’s done – Dans bitmiş olsa bile Don’t worry ’cause the night is young – Merak etme çünkü gece genç Who cares where we go – Nereye gittiğimiz kimin umurunda We’re ready for the afterglow – Afterglow için hazırız
Someone hold the sunlight back – Birisi güneş ışığını geri tutuyor ‘Cause we want this light to last – Çünkü bu ışığın sürmesini istiyoruz
Smoke and lasers, love and ravers – Duman ve lazerler, aşk ve haydutlar Afterglow, we’re ready for the afterglow – Afterglow, afterglow için hazırız Lights and action, strong attraction – Işıklar ve aksiyon, güçlü çekim Afterglow, we’re ready for the afterglow – Afterglow, afterglow için hazırız Oh baby, baby – Oh bebeğim, bebeğim Strong attraction – Güçlü çekim Oooh, oooh – Oooh, oooh Afterglow, we’re ready for the afterglow – Afterglow, afterglow için hazırız
Some legends are told – Bazı efsaneler anlatıldı Some turn to dust or to gold – Bazıları ise toza yada altına dönüştü But you will remember me – Ama sen beni hatırlayacaksın Remember me for centuries – Beni yüzyıllarca hatırla Just one mistake,is all it will take? – Sadece bir hatada hepsi alınacak mı We’ll go down in history – Tarihe geçeceğiz Remember me for centuries – Beni yüzyıllarca hatırla Hey-ya! Hey,hey-ya! – Hey-ya! Hey,hey-ya! Remember me for centuries – Beni yüzyıllarca hatırla Mummified my teenage dreams – Gençlik hayallerimi mumyaladım No,it’s nothing wrong with me – Hayır,bende yanlış hiçbir şey yok The kids are all wrong – Çocukların hepsi yanlış The stories are off
Heavy metal broke my heart – Hafif metal kalbimi kırdı Come on,come on and let me in – Hadi,içeri al beni Bruises on your thighs like my fingerprints – Kalçandaki çürükler benim parmak izime benzer And this is supposed to match – Ve bunun eşleşmesi lazım The darkness that you felt – Hissettiğin karanlık I never meant for you to fix yourself – Kendini düzeltmen gerektiğini asla ima etmedim And I can’t stop till the whole world knows my name – Ve ben bütün dünya benim adımı bilene kadar durmayacağım Cause I was only born inside my dreams – Çünkü ben yalnızca hayellerimin içinde doğdum Until you die for me,as long as there’s a light,my shadow’s over you – Sen benim için ölene kadar,burda ışık olana kadar,benim gölgem seniüzerinde Cause I’m the opposite of amnesia – Çünkü unutkanlığa karşıyım And you’re cherry blossom – Sen kiraz çiçeğisin You’re about to bloom – Çiçek açmak üzeresin You look so pretty but you’re gone so soon – Çok hoş görünüyorsun ama yakında gideceksin We’ve been here forever – Sonsuza kadar buradayız And here’s the frozen proof – Ve işte buda kesin kanıt I could scream forever – Sonsuza kadar feryat edebilirim We’re the poisoned youth – Biz zehirlenmiş gençliğiz
hear the drums echoing tonight – Bu gece davul seslerini duyarim But she hears only whispers of some quiet conversation – Ama o, sadece sessiz bir sohbetin fisildamalarini duyar She’s coming in 12:30 flight – O bu gece 12:30 ucagiyla geliyor The moonlit wings reflect the stars that guide me towards salvation – Mehtapli kanatlar kurtulusumun yolundaki yildizlari yansitir. I stopped an old man along the way, – Ya$li bir adami durdurdum yol uzeri, Hoping to find some long forgotten words or ancinet melodies – bazı unutulmus kelimeleri veya antik melodileri bulma umidiyle He turned to me as if to say, Hurry boy, it’s waiting there for you – Bana, Acele et ol oglum, onlar seni bekliyor dercesine dondu
It’s gonna take a lot to drag me away from you00 – Beni senden uzaga suruklemek zor olucak There’s nothing that a hundred men or more could ever do – 100 yada daha fazla adamin yapabilecegi bir$ey yok I bless the rains down in Africa – Afrikadaki yagmurlara sukrolsun Gonna take some time to do the things we never had – yapamadigimiz o seyleri yapmak icin hayli bir zaman alacak
The wild dogs cry out in the night – Vahsi kopekler gece vakti haykirirlar As they grow restless longing for some solitary company – Tek bir es icin sabirsizlikla beklerken I know that I must do what’s right – Biliyorumki dogru olani yapmaliyim! As sure as Kilimanjaro rises like Olympus above the Serangetti – Kilimanjaronun Serangetti uzerinde Olympus gibi yukseli$i kadar kesin I seek to cure what’s deep inside, frightened of this thing that I’ve become – Boyle olmaktan korkarak, icimin derinliklerinde bu seyi iyilestirmeye cabalarim
Hurry boy, she’s waiting there for you – Acele Et oglum, o Seni bekliyor
It’s gonna take a lot to drag me away from you – Beni senden uzaga suruklemek zor olucak There’s nothing that a hundred men or more could ever do – 100 yada daha fazla adamin yapabilecegi bir$ey yok I bless the rains down in Africa, I passed some rains down in Africa – Afrikadaki yagmurlara sukrolsun, Afrikada bagzi yagmurlara tanik oldum. I bless the rains down in Africa, I passed some rains down in Africa – Afrikadaki yagmurlara sukrolsun, Afrikada bagzi yagmurlara tanik oldum. I bless the rains down in Africa – Afrikadaki yagmurlara sukrolsun. Gonna take some time to do the things we never had – yapamadigimiz o seyleri yapmak icin hayli bir zaman alacak.
Catch a moth hold it in my hand – Bir güve yakala, onu elinde tut, Crush it casually – Ez tesadüfen… Without past I can’t disappoint – Geçmiş olmadan hayal kırıklığına uğrayamam, My ancestry – Atalarım… Forever can I sleep inside – Sonsuza dek içinde uyuyabilirim, Your menagerie – Hayvanat bahçenin…
Catch a moth hold it in my hand – Bir güve yakala, onu elinde tut, Crush it casually Without past I can’t disappoint – Geçmiş olmadan hayal kırıklığına uğrayamam, My ancestry – Atalarım Forever can I sleep inside – Sonsuza dek içinde uyuyabilirim, Your menagerie – Hayvanat bahçenin…
We drown in pneumonia not – Pnömoni içinde boğuluyoruz, Rivers and streams – Nehirlerin ve akarsuların değil.
I like pleasure spiked with pain and music is my aeroplane, – Acıyla saplanmanın keyfinden hoşlanırım, ve müzik benim uçağım It’s my aeroplane, – Benim uçağım, Songbird sweet and sour Jane and music is my aeroplane, – Kuşun ötüşü tatlı ve ekşi Jane ve müzik benim uçağım, It’s my aeroplane – Benim uçağım Pleasure spiked with pain, – Acıyla saplanmanın keyfi That motherfuckers always spiked with pain. – O dallamalar her zaman acıyla saplandı
Looking in my own eyes (hey lord), – Kendi gözlerime bakıyorum I can’t find the love I want, – İstediğim sevgiyi bulamıyorum Someone better slap me, – Birinin beni tokatlaması daha iyi Before I start to rust, – Ben paslanmadan önce Before I start to decompose, – Ben çürümeden önce Looking in my rear view mirror, – Dİkiz aynama bakıyorum Looking in my rear view mirror, – Dikiz aynama bakıyorum I can make it disappear, – Bunu yok edebilirim I can make it disappear (have no fear), – Bunu yok edebilirim (korkusuz)
I like pleasure spiked with pain and music is my aeroplane, – Acıyla saplanmanın keyfinden hoşlanırım, ve müzik benim uçağım It’s my aeroplane, – Benim uçağım, Songbird sweet and sour Jane and music is my aeroplane, – Kuşun ötüşü tatlı ve ekşi Jane ve müzik benim uçağım, It’s my aeroplane – Benim uçağım Pleasure spiked with pain, – Acıyla saplanmanın keyfi That motherfuckers always spiked with pain. – O dallamalar her zaman acıyla saplandı
Sitting in my kitchen (hey girl), – Mutfağımda oturuyorum (hey kız) I’m turning into dust again, – Tekrar toza dönüşüyorum My melancholy baby, – Benim melankolik bebeğim The star of mazzy must, – Şaşı zorunluluğun yıldızı Push her voice inside of me, – İçimde onun sesini bastır
I’m overcoming gravity, – Yerçekimi yeniyorum I’m overcoming gravity, – Yerçekimini yeniyorum (It’s easy when you’re sad to be,) – (Üzgün olduğun zaman kolay) It’s easy when you’re sad, sad like me – Üzgün olduğun zaman kolay, benim gibi
I like pleasure spiked with pain and music is my aeroplane, – Acıyla saplanmanın keyfinden hoşlanırım, ve müzik benim uçağım It’s my aeroplane, – Benim uçağım Songbird sweet and sour Jane, – Kuşun ötüşü tatlı ve ekşi Jane and music is my aeroplane, – Ve müzik benim uçağım It’s my aeroplane, – Benim uçağım pleasure spiked with pain…, – Acıyla saplanmanın keyfi
Just one note could make me float, – Sadece bir nota süzülmemi sağlayabilirdi Could make me float away, – Beni uzaklara süzdürebilirdi One note from,t he song she wrote, – sadece bir nota, onun yazdığı şarkıdan Could fuck me where I lay, – Uzandığım yerde beni becerebilirdi Just one note, – Sadece bir nota Could make me choke, – Nefesimi kesebilirdi One note that’s, – Bir nota, bu Not a lie, – Bir yalan değil Just one note, – Sadece bir nota Could cut my throat, – Boğazımı kesebilirdi One note could make me die. – Bir nota beni öldürebilirdi.
I like pleasure spiked with pain and music is my aeroplane, – Acıyla saplanmanın keyfinden hoşlanırım, ve müzik benim uçağım It’s my aeroplane, – Benim uçağım Songbird sweet and sour Jane, – Kuşun ötüşü tatlı ve ekşi Jane and music is my aeroplane, – Ve müzik benim uçağım It’s my aeroplane, – Benim uçağım That’s spiked with pain. – Bu, acıyla saplanma
(my aeroplane, my aeroplane, my aeroplane, my aeroplane) – (benim uçağım, benim uçağım, benim uçağım, benim uçağım) it’s my aeroplane – Bu, benim uçağım.
Aerails – Antenler Life is a waterfall, – Hayat bir şelaledir, We’re one in the river, – Nehirde tek başımızayız And one again after the fall – Ve düşüşten sonra yine tek başımızayız Swimming through the void – Boşluğa doğru yüzüyoruz. We hear the word, – Kelimeyi duyarız, We lose ourselves, -Kendimizi kaybederiz,
But we find it all – Ama onu tamamen buluruz. Cause we are the ones that want to play, – Çünkü hareket etmek isteyen birileriyiz. Always want to go, – Herzaman gitmek isteriz, But you never want to stay, – Ama siz asla kalmak istemezsin And we are the ones that want to chose, – Ve biz seçmek isteyenlerdeniz, Always want to play, – Herzaman oynamak isteyeniz But you never want to lose. – Ama asla kaybetmek istemezsiniz. Aerials, in the sky, – Antenler,gökyüzünde
When you lose small mind, – Küçük hafızanı kaybettiğinde You free your life. – hayatını özgür bırakırsın. Life is a waterfall, – Hayat bir şelaledir, We drink from the river, – Biz nehirden su içeriz Then we turn around and put up our walls. – Sonra arkamızı döner ve duvarlarımızı inşa ederiz Swimming through the void – Boşluğa doğru yüzerken We hear the word, – Kelimeyi duyarız, We lost ourselves, – Kendimizi kaybederiz, But we find it all. – Ama onu tamamen buluruz. Cause we are the ones that want to play, – Kımıldamak isteyen birileri olduğumuz için Always want to go, – Herzaman gitmek isteriz, But you never want to stay, – Ama sen asla kalmak istemezsin
And we are the ones that want to chose, – Ve biz seçmek isteyenlerdeniz, Always want to play, – Herzaman oynamak isteyeniz But you never want to lose. – Ama asla kaybetmek istemezsiniz. Aerials, in the sky, – Havada,gökyüzünde When you lose small mind, – Küçük hafızanı kaybettiğinde You free your life. – hayatını özgür bırakırsın. Aerials, so up high, – Havada,çok yükseklerde When you free your eyes, – Gözlerini özgür bıraktığında, Eternal prize. – Sonsuz ödül
Aerials, in the sky, – Havada, gökyüzünde, When you lose small mind, – Küçük hafızanı kaybettiğinde You free your life. – Hayatını özgür bırakacaksın Aerials, so up high, – Havada,Çok yükseklerde When you free your eyes, – Gözlerini özgür bıraktığında Eternal prize. – Sonsuz Ödül
Time flies by when the night is young – Gece henüz yeni başlamışken zaman akıp gidiyor Daylight shines on an unexposed location (location) – Gün ışıkları ışık görmeyen yerlere doğuyor (yerlere) Bloodshot eyes lookin’ for the sun – Kanlı gözler güneşi arıyor Paradise we live in and we call it a vacation (vacation) – Cennette yaşıyoruz ve buna tatil diyoruz (tatil) You’re painting me a dream that I – Beni hiç ait olmadığım bir rüyada Would I belong, yeah? – Resmediyorsun Would I belong, yeah? – Resmediyorsun
Over the hills and far away – Tepelerde ve A million miles from LA – LA’dan milyonlarca kilometre uzaktan Just anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun I know we’ve got to get away – Kaçmamız gerektiğini biliyorum Some place where no one knows our name – Kimsenin ismimizi bilmediği bir yere We’ll find the start of something new – Yeni bir şeylerin başlangıcını bulacağız Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun
Truth comes out when we’re blacking out – Kendimizden geçerken gerçekler ortaya çıkıyor Looking for connection in a crowd of empty faces (empty faces) – Kalabalıktaki manasız yüzlerle bağ kurmaya çalışıyoruz (manasız yüzler) Your secrets are the only thing I’m craving now – Senin sırların artık arzu duyduğum tek şey The good, and the bad, in the end – Sonunda iyi ve kötü ‘Cause I can take it (I can take it) – Çünkü bunu kaldırabilirim ( Bunu kaldırabilirim) You’re painting me a dream that I – Beni hiç ait olmadığım bir rüyada Would I belong, yeah? – Resmediyorsun Would I belong, yeah? – Resmediyorsun
Over the hills and far away – Tepelerde ve A million miles from LA – LA’dan milyonlarca kilometre uzaktan Just anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun I know we’ve got to get away – Kaçmamız gerektiğini biliyorum Someplace where no one knows our name – Kimsenin isminizi bilmediği bir yere We’ll find the start of something new – Yeni bir şeylerin başlangıcını bulacağız Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Oh anywhere – Oh nereye olursa olsun Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun Over the hills and far away – Tepelerde ve A million miles from LA – LA’dan milyonlarca kilometre uzaktan Just anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun I know we’ve got to get away – Kaçmamız gerektiğini biliyorum Someplace where no one knows our name – Kimsenin isminizi bilmediği bir yere We’ll find the start of something new – Yeni bir şeylerin başlangıcını bulacağız Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun Just take me anywhere – Beni nereye olursa olsun götür Take me anywhere – Nereye olursa olsun götür Anywhere away with you – Seninle nereye olursa olsun
You’ve got a hold on me – Beni tutuyorsun You take control of me – Beni kontrol altına al Just don’t let go of me – Sadece gitmeme izin verme I don’t wanna lose you – Seni kaybetmek istemiyorum You’ve got my head spinning – Başım dönüyor Quit all the bad thinking – Tüm kötü düşünmeyi bırak Want you to last with me – Benimle kalmanı istiyorum I don’t wanna lose you – Seni kaybetmek istemiyorum Hold on me, take control of me – Bana tutun, beni kontrol altına alın
Don’t let go of me, oh, never let me down – Beni asla yüzüstü bırakma Down, down, d-d-d-d-down – Aşağı, aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d-down – Aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d, never me let me down – Aşağı, d-d-d, beni asla hayal kırıklığına uğratmam Give me higher ground – Bana daha yüksek bir yer ver Baby, lift me higher now, now – Bebeğim, beni şimdi daha yükseğe kaldır Turn me right around – Beni sağa çevir Never let me down – Beni asla yüzüstü bırakma Give me higher ground – Bana daha yüksek bir yer ver Baby, lift me higher now, now – Bebeğim, beni şimdi daha yükseğe kaldır Turn me right around – Beni sağa çevir Never let me down – Beni yüzüstü bırakma Down, down, d-d-d-d-down – Aşağı, aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d-down – Aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d, never me let me down – Aşağı, d-d-d, beni asla hayal kırıklığına uğratmam Down, down, d-d-d-d-down – Aşağı, aşağı, d-d-d-aşağı
Down, d-d-d-d-down – Aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d, never me let me down – Aşağı, d-d-d, beni asla hayal kırıklığına uğratmam Don’t have to say nothing – Hiçbir şey söylememe gerek yok You’ve got my mind running – Aklımı çalıştırıyorsun Feel like I’m free falling – Serbest düşüyormuşum gibi hissediyorum I don’t wanna lose you – Seni kaybetmek istemiyorum You’ve got my head spinning – Başım dönüyor Quit all the bad thinking – Tüm kötü düşünmeyi bırak Want you to last with me – Benimle kalmanı istiyorum I don’t wanna lose you – Seni kaybetmek istemiyorum
Hold on me, take control of me – Bana tutun, beni kontrol altına alın Don’t let go of me, oh, never let me down – Beni asla yüzüstü bırakma Down, down, d-d-d-d-down – Aşağı, aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d-down – Aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d, never me let me down – Aşağı, d-d-d, beni asla hayal kırıklığına uğratmam Give me higher ground – Bana daha yüksek bir yer ver Baby, lift me higher now, now – Bebeğim, beni şimdi daha yükseğe kaldır Turn me right around – Beni sağa çevir Never let me down – Beni asla yüzüstü bırakma Give me higher ground – Bana daha yüksek bir yer ver
Baby, lift me higher now, now – Bebeğim, beni şimdi daha yükseğe kaldır Turn me right around – Beni sağa çevir Never let me down – Beni asla yüzüstü bırakma Down, down, d-d-d-d-down – Aşağı, aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d-down – Aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d, never me let me down – Aşağı, d-d-d, beni asla hayal kırıklığına uğratmam Down, down, d-d-d-d-down – Aşağı, aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d-down – Aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d, never me let me down – Aşağı, d-d-d, beni asla hayal kırıklığına uğratmam Give me higher ground – Bana daha yüksek bir yer ver Baby, lift me higher now, now – Bebeğim, beni şimdi daha yükseğe kaldır Turn me right around – Beni sağa çevir Never let me down – Beni asla yüzüstü bırakma Give me higher ground – Bana daha yüksek bir yer ver Baby, lift me higher now, now – Bebeğim, beni şimdi daha yükseğe kaldır Turn me right around – Beni sağa çevir Never let me down – Beni asla yüzüstü bırakma Down, down, d-d-d-d-down – Aşağı, aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d-down – Aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d, never me let me down – Aşağı, d-d-d, beni asla hayal kırıklığına uğratmam Down, down, d-d-d-d-down – Aşağı, aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d-down – Aşağı, d-d-d-aşağı Down, d-d-d-d, never me let me down – Aşağı, d-d-d, beni asla hayal kırıklığına uğratma