Blog

  • Foreigner , I Want To Know What Love Is Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Foreigner , I Want To Know What Love Is Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I gotta take a little time
    – Biraz zamana ihtiyacım var
    A little time to think things over
    – Biraz zaman bazı şeyleri düşünmem için
    I better read between the lines
    – Satır aralarını okusam iyi olur
    In case I need it when Im older
    – Yaşlandığımda ihtiyacım olur diye

    Now this mountain I must climb
    – Şimdi bu dağa tırmanmalıyım
    Feels like a world upon my shoulders
    – Omzumda dünyayı taşıyomuşum gibi hissediyorum
    I through the clouds I see love shine
    – Bulutların arasından aşkın parladığını görüyorum
    It keeps me warm as life grows colder
    – O beni sıcak tutuyor hayat soğurken

    In my life theres been heartache and pain
    – Hayatımda kalp kırıklıkları ve acılar var
    I dont know if I can face it again
    – Tekrar bununla yüzleşebilir miyim bilmiyorum
    Cant stop now, Ive traveled so far
    – Şimdi duramam, çok uzaklara yol aldım
    To change this lonely life
    – Bu yalnız hayatı değiştirmek için

    I wanna know what love is
    – Aşkın ne olduğunu bilmek istiyorum
    I want you to show me
    – Bana senin göstermeni istiyorum
    I wanna feel what love is
    – Aşkın ne olduğunu hissetmek istiyorum
    I know you can show me
    – Bana gösterebilirsin biliyorum

    Im gonna take a little time
    – Biraz zaman harcayacağım
    A little time to look around me
    – Etrafıma bakınmak için biraz zaman
    Ive got nowhere left to hide
    – Geride saklanacak hiç bir yerim yok
    It looks like love has finally found me
    – Sonunda aşk beni bulmuş gibi görünüyor

    In my life theres been heartache and pain
    – Hayatımda kalp kırıklıkları ve acılar var
    I dont know if I can face it again
    – Tekrar bununla yüzleşebilir miyim bilmiyorum
    Cant stop now, Ive traveled so far
    – Şimdi duramam, çok uzaklara yol aldım
    To change this lonely life
    – Bu yalnız hayatı değiştirmek için

    I wanna know what love is
    – Aşkın ne olduğunu bilmek istiyorum
    I want you to show me
    – Bana senin göstermeni istiyorum
    I wanna feel what love is
    – Aşkın ne olduğunu hissetmek istiyorum
    I know you can show me
    – Bana gösterebilirsin biliyorum

    I wanna know what love is
    – Aşkın ne olduğunu görmek istiyorum
    I want you to show me
    – Bunu senin göstermeni istiyorum
    And I wanna feel, I want to feel what love is
    – Ve hissetmek istiyorum, aşkın ne olduğunu hissetmek istiyorum
    And I know, I know you can show me
    – Ve biliyorum, biliyorum sen bunu gösterebilirsin

    Lets talk about love
    – Hadi aşktan bahsedelim
    I wanna know what love is, the love that you feel inside
    – Aşkın ne olduğunu bilmek istiyorum, içinde hissettiğin aşkı
    I want you to show me, and Im feeling so much love
    – Bunu senin göstermeni istiyorum, ve fazla sevgi duyuyorum
    I wanna feel what love is, no, you just cannot hide
    – Aşkın ne olduğunu hissetmem gerek, hayır, saklayamazsın
    I know you can show me, yeah
    – Biliyorum bana gösterebilirsin, evet

    I wanna know what love is, lets talk about love
    – Aşkın ne olduğunu bilmek istiyorum, hadi aşktan bahsedelim
    I want you to show me, I wanna feel it too
    – Bana göstermeni istiyorum, hissetmek te istiyorum
    I wanna feel what love is, I want to feel it too
    – Aşkın ne olduğunu hissetmek istiyorum, hissetmek te istiyorum
    And I know and I know, I know you can show me
    – Ve biliyorum ve biliyorum, bana gösterebilirsin biliyorum
    Show me love is real, yeah
    – Bana aşkın gerçek olduğunu göster, evet
    I wanna know what love is…
    – Aşkın ne olduğunu bilmek istiyorum…

  • Sub Urban Feat. REI AMI , Freak Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Sub Urban Feat. REI AMI , Freak Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Welcome to our freak show, come meet my freaks
    – Ucube şovumuza hoşgeldin, gel ucubelerimle tanış
    Like a good collection of strangers
    – Yabancı şeylerin iyi bir koleksiyonu gibi
    My patience is running out in this melting hour
    – Bu eriyen saatte sabrım tükeniyor
    I often think strangely with thoughts stuck in my brain
    – Beynime sıkışan düşüncelerle çoğu zaman tuhaf düşünürüm
    I think it’s no different from an animal or a creature
    – Bir hayvandan veya yaratıktan hiçbir farkın olmadığını düşünüyorum
    You should be killed like sick
    – Hasta gibi öldürülmelisin
    But I can’t help myself
    – Ama kendime yardım edemem

    Welcome to our freak show, come meet my freaks
    – Ucube şovumuza hoşgeldin, gel ucubelerimle tanış
    Like a good collection of strangers
    – Yabancı şeylerin iyi bir koleksiyonu gibi

    Please don’t hide
    – Lütfen saklanma
    Their flaws are natural
    – Onların kusurları doğal
    I got two shots right
    – İki atış hakkı aldım
    To inform the man in white
    – Beyazlı adamı bilgilendirmek için
    I do not care
    – Umrumda değil
    You are a beautiful girl
    – Sen güzel bir kızsın
    My convictions
    – Benim şeytana uymuş olmam
    You are my creation
    – Sen benim eserimsin

    We are freaks on c * ma night
    – c-*ma gecesinde ucubeyiz
    Now I’m the main attraction
    – Şimdi asıl cazibe benim
    Let’s get out of here
    – Şuradan defolalım
    They want to see some action
    – Biraz aksiyon görmek istiyorlar
    I fix it with my own design
    – Kendi dizaynımla tamir ediyorum
    Wrap and blur my wild mind
    – Vahşi zihnimi sar ve bulandır
    Play with me until you find another toy
    – Başka bir oyuncak bulana kadar benimle oyna

  • Kane Brown, Swae Lee & Khalid , Be Like That Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Kane Brown, Swae Lee & Khalid , Be Like That Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I might be better on my own
    – Kendi başıma daha iyi olabilirim
    I hate you blowing up my phone
    – Telefonumu patlatmandan nefret ediyorum
    I wish I never met yo’ ass
    – Keşke seninle hiç tanışmasaydım
    Sometimes it be like that
    – Bazen böyle olur
    But I’m not myself the nights you’re gone
    – Ama gittiğin geceler kendimde değilim

    There ain’t no way I’m moving on
    – Devam etmemin bir yolu yok
    I’m not afraid to need you bad
    – Sana çok ihtiyacım olmaktan korkmuyorum
    Sometimes it be like thatWe both wanna love
    – Bazen öyle olur, ikimiz de sevmek isteriz
    We both wanna slide
    – İkimiz de kaymak istiyoruz
    We both wanna argue until we’re both right
    – İkimiz de haklı olana kadar tartışmak istiyoruz
    And you want a hug
    – Ve sarılmak istiyorsun
    I kiss you goodnight
    – İyi geceler öpücüğü

    Maybe we’re both just out of our mind
    – Belki ikimiz de aklımızın dışındayız
    You throw tantrums while I’m twisting up
    – Ben bükülürken sinir krizi geçiriyorsun
    No medicine is fixing us
    – Hiçbir ilaç bizi iyileştirmiyor
    Can’t tell you why but tell you what
    – Sana nedenini söyleyemem ama ne olduğunu söyle
    You got me thinkingI might be better on my own
    – Beni kendi başıma daha iyi olabileceğimi düşündürdün
    I hate you blowing up my phone
    – Telefonumu patlatmandan nefret ediyorum
    I wish I never met yo’ ass
    – Keşke seninle hiç tanışmasaydım
    Sometimes it be like that
    – Bazen böyle olur

    But I’m not myself the nights you’re gone
    – Ama gittiğin geceler kendimde değilim
    There ain’t no way I’m moving on
    -Devam etmemin bir yolu yok
    I’m not afraid to need you bad
    – Sana çok ihtiyacım olmaktan korkmuyorum
    Sometimes it be like that
    – Bazen böyle olur
    I cross the seas witchu’
    – Denizleri geçiyorum cadı

    Wasn’t even supposed to be witchu’
    – Cadı olması gerekmiyordu
    Yeah, and it gets crazy in the night
    – Evet ve gece çılgınlaşıyor
    I cannot sleep with you
    – Seninle uyuyamıyorum
    And I could keep you nice and warm
    – Ve seni güzel ve sıcak tutabilirim
    Won’t do no thinking, I’m in love
    – Hiç düşünmeyeceğim, ben aşığım
    If I was to give you the world
    – Sana dünyayı verseydim
    That’s anything that you can think ofGot too much going to be upset
    – Bu, aklınıza gelebilecek herhangi bir şey, üzülecek çok fazla şey var
    I swear I’d rather be your friend
    – Yemin ederim arkadaşın olmayı tercih ederim

    I said I’m gonna be right back
    – Hemen döneceğim dedim
    It hurts sometimes it be like thatI might be better on my own
    – Bazen canım yanıyor, kendi başıma daha iyi olabilirim
    I hate you blowing up my phone
    – Telefonumu patlatmandan nefret ediyorum
    I wish I never met yo’ ass
    – Keşke seninle hiç tanışmasaydım
    Sometimes it be like that
    – Bazen böyle olur
    But I’m not myself the nights you’re gone
    – Ama gittiğin geceler kendimde değilim
    There ain’t no way I’m moving on
    – Devam etmemin bir yolu yok

    I’m not afraid to need you bad
    – Sana çok ihtiyacım olmaktan korkmuyorum
    Sometimes it be like thatSometimes when you thought you found the love of your life
    – Bazen böyle olur, bazen hayatının aşkını bulduğunu düşündüğünde
    Now you’re thinking I’m just one of those guys leading on
    – Şimdi lider olanlardan biri olduğumu düşünüyorsun
    I can’t help when you read it wrongDon’t know why I trip on us
    – Yanlış okuduğunda yardım edemem, neden bize takıldığımı bilmiyorum
    You put me down, I pick you up
    – Beni yere indirdin, seni alırım
    Can’t tell you why, but tell you what
    – Sana nedenini söyleyemem ama ne diyeceğim
    You got me thinkingI might be better on my own
    – Beni kendi başıma daha iyi olabileceğimi düşündürdün
    I hate you blowing up my phone
    – Telefonumu patlatmandan nefret ediyorum
    I wish I never met yo’ ass
    – Keşke seninle hiç tanışmasaydım

    Sometimes it be like that
    – Bazen böyle olur
    But I’m not myself the nights you’re gone
    – Ama gittiğin geceler kendimde değilim
    There ain’t no way I’m moving on
    – Devam etmemin bir yolu yok
    I’m not afraid to need you bad
    – Sana çok ihtiyacım olmaktan korkmuyorum
    Sometimes it be like thatSometimes when you’re falling off track
    – Bazen böyle olur, bazen yoldan çıkarken
    Baby, don’t you leave me like that
    – Bebeğim, beni böyle bırakma
    Don’t cry
    – Ağlama
    ‘Cause we’re both just out of our mind
    – Çünkü ikimiz de aklımızın dışındayı

  • Lana Del Rey – Summertime Sadness  Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lana Del Rey – Summertime Sadness Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Kiss me hard before you go
    – Gitmeden önce beni öp
    Summertime sadness
    – Yaz üzüntüsü
    I just wanted you to know
    – Sadece bilmeni isterim
    That baby you’re the best
    – Sen en iyisisin bebeğim

    I got my red dress on tonight
    – Bu gece kırmızı elbisemi giydim
    Dancing in the dark in the pale moonlight
    – Karanlıkta solgun ay ışığı altında dans ettim
    Got my hair up real big beauty queen style
    – Saçlarımı gerçek bir güzellik kraliçesi tarzında topladım
    High heels off, I’m feeling alive
    – Yüksek topuklu ayakkabıları çıkardım, canlı hissediyorum

    Oh, my God, I feel it in the air
    – Oh, tanrım, bunu havada hissediyorum
    Telephone wires above, all sizzling like a snare
    – Yukardaki telefon telleri, bir tuzak gibi cızırtılı
    Honey I’m on fire, I feel it everywhere
    – Tatlım ateşteyim, bunu her yerde hissediyorum
    Nothing scares me anymore
    – Artık hiçbir şey beni korkutamıyor

    Kiss me hard before you go
    – Gitmeden önce beni öp
    Summertime sadness
    – Yaz üzüntüsü
    I just wanted you to know
    – Sadece bilmeni isterim
    That baby you’re the best
    – Sen en iyisisin bebeğim

    I’ve got that summertime, summertime sadness
    – Bu yaz üzüntüsüne sahibim
    S-s-summertime, summertime sadness
    – Yaz üzüntüsü, yaz üzüntüsü
    Got that summertime, summertime sadness
    – Bu yaz üzüntüsüne sahibim

    I’m feelin’ electric tonight
    – Bu gece heyecanlı hissediyorum
    Cruising down the coast goin’ by 99
    – 99’la giderek sahil boyunca geziyorum
    Got my bad baby by my heavenly side
    – İyi tarafımdan kötü tarafımı kaptın bebeğim
    Oh if I go, I’ll die happy tonight
    – Eğer gidersem, bu gece mutlu öleceğim

    Oh, my God, I feel it in the air
    – Oh, tanrım, bunu havada hissediyorum
    Telephone wires above, all sizzling like a snare
    – Yukardaki telefon telleri, bir tuzak gibi cızırtılı
    Honey I’m on fire, I feel it everywhere
    – Tatlım ateşteyim, bunu her yerde hissediyorum
    Nothing scares me anymore
    – Artık hiçbir şey beni korkutamıyor

    Kiss me hard before you go
    – Gitmeden önce beni öp
    Summertime sadness
    – Yaz üzüntüsü
    I just wanted you to know
    – Sadece bilmeni isterim
    That baby you’re the best
    – Sen en iyisisin bebeğim

    I’ve got that summertime, summertime sadness
    – Bu yaz üzüntüsüne sahibim
    S-s-summertime, summertime sadness
    – Yaz üzüntüsü, yaz üzüntüsü
    Got that summertime, summertime sadness
    – Bu yaz üzüntüsüne sahibim

    I think I’ll miss you forever
    – Sanırım seni daima özleyeceğim
    Like the stars miss the sun in the morning skies
    – Yıldızların gökyüzündeki güneşi özlemesi gibi
    Late is better than never
    – Geç olması hiç olmamasından iyidir

    I’ve got that summertime, summertime sadness
    – Bu yaz üzüntüsüne sahibim
    S-s-summertime, summertime sadness
    – Yaz üzüntüsü, yaz üzüntüsü
    Got that summertime, summertime sadness
    – Bu yaz üzüntüsüne sahibim
    Oh, oh oh

    Kiss me hard before you go
    – Gitmeden önce beni öp
    Summertime sadness
    – Yaz üzüntüsü
    I just wanted you to know
    – Sadece bilmeni isterim
    That baby you’re the best
    – Sen en iyisisin bebeğim

    I’ve got that summertime, summertime sadness
    – Bu yaz üzüntüsüne sahibim
    S-s-summertime, summertime sadness
    – Yaz üzüntüsü, yaz üzüntüsü
    Got that summertime, summertime sadness
    – Bu yaz üzüntüsüne sahibim

  • Lady Gaga – Poker Face Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lady Gaga – Poker Face Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I wanna hold em’ like they do in Texas Plays
    – Tutunmak istiyorum tıpkı onların oynadıkları Texas oyunları gibi
    Fold em’ let em’ hit me raise it baby stay with me (I love it)
    – Katla beni bu artışı vurmama izin ver bebek ve benimle otur (bunu seviyorum)
    Luck and intuition play the cards with Spades to start
    – Şans ve sezgi maça serisiyle oynanmaya başlar
    And after he’s been hooked I’ll play the one that’s on his heart
    – Ve beni çengelledikten sonra bende onun kalbiyle oynayacağım

    Oh, oh, oh, oh, ohhhh, ohh-oh-e-ohh-oh-oh
    – Oh oh oh oh oh oh oh oh oh oh
    I’ll get him hot, show him what I’ve got
    – Onu azdıracağım ve ona neyim varsa gösterceğim
    Oh, oh, oh, oh, ohhhh, ohh-oh-e-ohh-oh-oh,
    – Oh oh oh oh oh oh oh oh oh oh
    I’ll get him hot, show him what I’ve got
    – Onu azdıracağım ve ona neyim varsa gösterceğim

    Can’t read my,
    – Okuyamaz benim
    Can’t read my
    – Okuyamaz benim
    No he can’t read my poker face
    – Hayır o benim ifadesiz yüzümü okuyamaz
    (She’s got to love nobody)
    – O kimsenin aşkına sahip değil
    Can’t read my,
    – Okuyamaz benim
    Can’t read my
    – Okuyamaz benim
    No he can’t read my poker face
    – Hayır o benim ifadesiz yüzümü okuyamaz
    (She’s got to love nobody)
    – O kimsenin aşkına sahip değil

    P-p-p-poker face, p-p-poker face
    – İfadesiz yüz
    (Mum mum mum mah)
    – Ma m ama ma ma
    P-p-p-poker face, p-p-poker face
    – İfadesiz yüz
    (Mum mum mum mah)
    – Ma ma m ama ma

    I wanna roll with him a hard pair we will be
    – Onunla yuvarlamak istiyorum zor bir çift olacağız
    A little gambling is fun when you’re with me (I love it)
    – Küçük bir kumar eğlencelidir benimle birlikte olduğunda (bunu seviyorum)
    Russian Roulette is not the same without a gun
    – Rus ruleti aynı silahsız değildir
    And baby when it’s love if it’s not rough it isn’t fun, fun
    – Ve bebek bu aşk eğer zor değilse bu eğlenceli değildir

    Oh, oh, oh, oh, ohhhh, ohh-oh-e-ohh-oh-oh
    – Oh oh oh oh oh oh oh oh oh oh
    I’ll get him hot, show him what I’ve got
    – Onu azdıracağım ve ona neyim varsa gösterceğim
    Oh, oh, oh, oh, ohhhh, ohh-oh-e-ohh-oh-oh,
    – Oh oh oh oh oh oh oh oh oh oh
    I’ll get him hot, show him what I’ve got
    – Onu azdıracağım ve ona neyim varsa gösterceğim
    Can’t read my,
    – Okuyamaz benim
    Can’t read my
    – Okuyamaz benim
    No he can’t read my poker face
    – Hayır o benim ifadesiz yüzümü okuyamaz
    (She’s got to love nobody)
    – O kimsenin aşkına sahip değil
    Can’t read my,
    – Okuyamaz benim
    Can’t read my
    – Okuyamaz benim
    No he can’t read my poker face
    – Hayır o benim ifadesiz yüzümü okuyamaz
    (She’s got to love nobody)
    – O kimsenin aşkına sahip değil

    P-p-p-poker face, p-p-poker face
    – İfadesiz yüz
    (Mum mum mum mah)
    – Ma m ama ma ma
    P-p-p-poker face, p-p-poker face
    – İfadesiz yüz
    (Mum mum mum mah)
    – Ma ma m ama ma
    I won’t tell you that I love you
    – Sana seni seviyorum demeyeceğim
    Kiss or hug you
    – Öpeceğim veya sarılacağım
    Cause I’m bluffin’ with my muffin
    – Çünkü kekimle blöf yapıyorum
    I’m not lying I’m just stunnin’ with my love-glue-gunning
    – Yalan söylemiyorum Ben sadece aşkım yapıştırıcımla ateş ediyorum
    Just like a chick in the casino
    – Tıpkı gazinodaki piliç gibi
    Take your bank before I pay you out
    – Bankanı geri aldığında sana ödeme yapacağım
    I promise this, promise this
    – Buna söz veriyorum buna söz veriyorum
    Check this hand cause I’m marvelous
    – Elini kontrol et çünkü ben harikayım

    Can’t read my,
    – Okuyamaz benim
    Can’t read my
    – Okuyamaz benim

    No he can’t read my poker face
    – Hayır o benim ifadesiz yüzümü okuyamaz
    (She’s got to love nobody)
    – O kimsenin aşkına sahip değil
    Can’t read my,
    – Okuyamaz benim
    Can’t read my
    – Okuyamaz benim
    No he can’t read my poker face
    – Hayır o benim ifadesiz yüzümü okuyamaz
    (She’s got to love nobody)
    – O kimsenin aşkına sahip değil
    Can’t read my,
    – Okuyamaz benim
    Can’t read my
    – Okuyamaz benim
    No he can’t read my poker face
    – Hayır o benim ifadesiz yüzümü okuyamaz
    (She’s got to love nobody)
    – O kimsenin aşkına sahip değil
    Can’t read my,
    – Okuyamaz benim
    Can’t read my
    – Okuyamaz benim
    No he can’t read my poker face
    – Hayır o benim ifadesiz yüzümü okuyamaz
    (She’s got to love nobody)
    – O kimsenin aşkına sahip değil

    Can’t read my,
    – Okuyamaz benim
    Can’t read my
    – Okuyamaz benim
    No he can’t read my poker face
    – Hayır o benim ifadesiz yüzümü okuyamaz
    (She’s got to love nobody)
    – O kimsenin aşkına sahip değil
    Can’t read my,
    – Okuyamaz benim
    Can’t read my
    – Okuyamaz benim
    No he can’t read my poker face
    – Hayır o benim ifadesiz yüzümü okuyamaz
    (She’s got to love nobody)
    – O kimsenin aşkına sahip değil

    poker face,
    – İfadesiz yüz

  • Glee Cast – Baby One More Time Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Glee Cast – Baby One More Time Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Oh baby baby how was i supposed to know
    – Oh bebeğim bebeğim nasıl bilebilirdim ki
    That something wasn’t right here
    – Bir şeylerin yolunda gitmediğini
    Oh baby baby i shouldn’t have let you go
    – Oh bebeğim bebeğim gitmene izin vermemeliydim
    And now you’re out of sight, yeah
    – Şimdi görünürde değilsin
    Show me, how you want it to be
    – Göster bana, bunun nasıl olmasını istediğini
    Tell me baby, cause I need to know now but because
    – Söyle bana, hemen şimdi bilmem gerekli çünkü
    My loneliness is killing me
    – Yalnızlığım beni öldürüyor
    I must confess, I still believe
    – İtiraf etmeliyim, hala inanıyorum
    When i’m not with you I lose my mind 
    – Seninle değilken aklımı kaybediyorum
    Give me a sign, hit me baby one more time
    – Bir ışık yak bana, vur bebeğim bir kere daha
    Oh baby baby the reason I breath is you
    – Oh bebeğim bebeğim nefes almamın sebebi sensin
    Boy you got me blinded
    – Çocuk beni kör ettin
    Oh pretty baby there’s nothing that i wouldn’t do
    – Oh sevimli bebeğim hiçbirbir şey yok yapamayacağım
    That’s not the way I planned
    – Bu o yol değil benim planladığım
    I must confess that my loneliness is killing me now
    – İtiraf etmeliyim ki yalnızlığım öldürüyor beni şimdi
    Don’t you know i still believe?
    – Bilmiyor musun ben hala inanıyorum
    And you will be here and give me a sign, hit me baby one more time
    – Burada olacaksın ve bir ışık yak bana, vur bebeğim bir kere daha

  • Justin Bieber – Baby Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Justin Bieber – Baby Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ohh wooaah Ohh wooaah Ohh wooaah
    – Ohh wooaah Ohh wooaah Ohh wooaah
    You know you love me, I know you care
    – Beni sevdiğini biliyorsun,ilgini biliyorum
    Just shout whenever, And I’ll be there
    – Dilediğin zaman sadece haykır,ve ben orada olacağım
    You are my love, You are my heart
    – Sen benim aşkımsın,sen benim kalbimsin
    And we will never ever-ever be apart
    – Ve hiçbir zaman ayrılmamalıyız

    Are we an item? Girl quit playing
    – Biz bir parça mıyız?Oynamayı bırak kızım
    “We’re just friends”
    – “Biz sadece arkadaşız”
    What are you sayin?
    – Ne diyorsun?
    Take another look right in my eyes
    – Gözlerime başka şekilde bak
    My first love broke my heart for the first time,
    – İlk aşkım kalbime ilk defa dokun

    And I was like
    – Ve ben senden hoşlanıyodum
    Baby, baby, baby oohh
    – Bebeğim,bebeğim,bebeğim
    Like baby, baby, baby noo
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim hayır
    Like baby, baby, baby ooh
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim
    Thought you’d always be mine, mine
    – Düşünceme göre her zaman benim,benim olmalıydın

    Baby, baby, baby oohh
    – Bebeğim,bebeğim,bebeğim
    Like baby, baby, baby noo
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim hayır
    Like baby, baby, baby ooh
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim
    Thought you’d always be mine, mine
    – Düşünceme göre her zaman benim,benim olmalıydın

    oh oh
    – oh oh
    For you, I would have done whatever
    – Senin için,her ne olsa yapardım
    And I just cant believe we ain’t together
    – Ve henüz inanamıyorum beraber olamayışımıza
    And I wanna play it cool, But I’m losin’ you
    – Ve sakin oynamak istiyordum,ama seni kaybediyorum
    I’ll buy you anything, I’ll buy you any ring
    – Sana her şeyi alacağım,her yüzüğü alırım sana
    And I’m in pieces, Baby fix me
    – Ve benim parçamsın,bebeğim beni tamir et
    and just shake me til’ you wake me from this bad dream
    – Ve bu kötü rüyalardan uyanana kadar sadece salla beni

    I’m going down, down, down, down~
    – Batıyorum,batıyorum,batıyorum
    And I just can’t believe, my first love won’t be around
    – Ve henüz inanamıyorum,ilk aşkım yakınımda olamayacak

    And I was like
    – Ve ben senden hoşlanıyodum
    Baby, baby, baby oohh
    – Bebeğim,bebeğim,bebeğim
    Like baby, baby, baby noo
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim hayır
    Like baby, baby, baby ooh
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim
    Thought you’d always be mine, mine
    – Düşünceme göre her zaman benim,benim olmalıydın

    Baby, baby, baby oohh
    – Bebeğim,bebeğim,bebeğim
    Like baby, baby, baby noo
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim hayır
    Like baby, baby, baby ooh
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim
    Thought you’d always be mine, mine
    –  Düşünceme göre her zaman benim,benim olmalıydın

    Luda, When I was thirteen, I had my first love
    – Luda,ben on üç yaşındayken,sen benim ilk aşkımdın
    There was nobody that compare to my baby
    – Bebeğimi paylaşacak kimse yoktu burada
    And nobody came between us
    – Ve aramıza kimse girmedi
    Or can ever come above
    – Veya şimdiye kadar kimse girmedi
    She had me going crazy
    – O beni delirtiyor
    Oh, I was starstruck
    – Ben özeniyordum
    She woke me up daily
    – Günden güne beni uyandırdı
    Don’t need no Starbucks
    – Starbucks’a gerek yok
    She make my heart pound
    – Kalbimi çarpıştırıyor
    and skip a beat when I see her in the street
    – Onu sokakta gördüğümden beri çarpışma artıyor
    and, At school, on the playground
    – Ve,okulda,oyun alanında
    But I really wanna see her on a weekend
    – Ama onu gerçekten bir haftasonu görmek istiyorum
    She knows she got me dazing
    – Beni şaşırttığını biliyor
    Cuz she was so amazing
    – Çünkü o çok muhteşem
    And now, my heart is breakin
    – Ve şimdi,kalbim kırılıyor
    But I just keep on sayin’..
    – Ama ben sadece söylemeyi sürdüyorum

    And I was like
    – Ve ben senden hoşlanıyodum
    Baby, baby, baby oohh
    – Bebeğim,bebeğim,bebeğim
    Like baby, baby, baby noo
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim hayır
    Like baby, baby, baby ooh
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim
    Thought you’d always be mine, mine
    – Düşünceme göre her zaman benim,benim olmalıydın

    Baby, baby, baby oohh
    – Bebeğim,bebeğim,bebeğim
    Like baby, baby, baby noo
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim hayır
    Like baby, baby, baby ooh
    – Bebeğim gibi,bebeğim,bebeğim
    Thought you’d always be mine, mine
    – Düşünceme göre her zaman benim,benim olmalıydın

    (Now I’m all gone)
    – (Şimdi tamamiyle ölüyorum)
    Yeah, Yeah, Yeah
    – Evet,evet,evet
    Yeah Yeah Yeah
    – Evet,evet,evet
    (Now I’m all gone)
    – (Şimdi tamamiyle ölüyorum)
    Yeah, Yeah, Yeah
    – Evet,evet,evet
    Yeah, Yeah, Yeah
    – Evet,evet,evet
    Yeah, Yeah, Yeah
    – Evet,evet,evet
    (Now I’m all gone)
    – (Şimdi tamamiyle ölüyorum)
    Yeah, Yeah, Yeah
    – Evet,evet,evet
    Yeah, Yeah, Yeah
    – Evet,evet,evet
    Now I’m all gone, gone, gone, ooh
    – Şimdi tamamiyle ölüyorum,ölüyorum,ölüyorum
    I’m gone
    – Ölüyorum

  • Charlie Puth – We Don’t Talk Anymore Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Charlie Puth – We Don’t Talk Anymore Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    We don’t talk anymore
    – Artık konuşmuyoruz
    We don’t talk anymore
    – Artık konuşmuyoruz
    We don’t talk anymore
    – Artık konuşmuyoruz
    Like we used to do
    – Eskiden olduğu gibi
    We don’t love anymore
    – Artık sevmiyoruz
    What was all of it for?
    – Bütün bunlar ne içindi?
    Oh, we don’t talk anymore
    – Oh, artık konuşmuyoruz
    Like we used to do 
    – Eskiden olduğu gibi
    I just heard you found the one you’ve been looking
    – Bir süredir aradığın kişiyi bulduğunu duydum
    You’ve been looking for
    – Bir süredir aradığın
    I wish I would have known that wasn’t me
    – O kişinin ben olmadığını bilmeyi dilerdim
    Cause even after all this time I still wonder
    – Çünkü tüm bu zamanlardan sonra bile hala merak ediyorum
    Why I can’t move on
    – Niçin devam edemiyorum
    Just the way you did so easily
    – Senin çok kolay bir şekilde yaptığın gibi

    Don’t wanna know
    – Bilmek istemiyorum
    What kind of dress you’re wearing tonight
    – Bu gece nasıl bir elbise giydiğini
    If he’s holding onto you so tight
    – Seni çok sıkı tututup tutmadığını
    The way I did before
    – Benim önceleri yaptığım gibi
    I overdosed
    – Aşırı doz aldım

    Should’ve known your love was a game
    – Aşkının bir oyun olduğunu bilmeliydim
    Now I can’t get you out of my brain
    – Şimdi seni aklımdan çıkaramıyorum
    Oh, it’s such a shame
    – Oh, çok yazık
    That we don’t talk anymore
    – Artık konuşmuyor oluşumuz ne büyük bir ayıp
    We don’t talk anymore
    – Artık konuşmuyoruz
    We don’t talk anymore
    – Artık konuşmuyoruz
    Like we used to do
    – Eskiden olduğu gibi
    We don’t love anymore
    – Artık sevmiyoruz
    What was all of it for?
    – Tüm bunlar ne içindi?

    Oh, we don’t talk anymore
    – Ah, artık konuşmuyoruz
    Like we used to do
    – Eskiden olduğu gibi
    I just hope you’re lying next to somebody
    – Birisinin yanında uzanıyorsun diye umuyorum sadece
    Who knows how to love you like me
    – Seni benim gibi nasıl sever,kim bilir
    There must be a good reason that you’re gone
    – Gitmenin iyi bir sebebi olmalı
    Every now and then I think you
    – Ara sıra seni düşünüyorum
    Might want me to come show up at your door
    – Benden kapında belirmemi isteyebilirsin
    But I’m just too afraid that I’ll be wrong
    – Ama hata yapacağımdan çok korkuyorum

    Don’t wanna know
    – Bilmek istemiyorum
    If you’re looking into her eyes
    – Onun gözlerine bakıyor olup olmadığını
    If she’s holding onto you so tight the way I did before
    – Seni benim yaptığım gibi sıkıca tutuyor olup olmadığını
    I overdosed
    – Aşırı doz aldım

    Should’ve known your love was a game
    – Aşkının bir oyun olduğunu bilmeliydim
    Now I can’t get you out of my brain
    – Şimdi seni aklımdan çıkaramıyorum
    Oh, it’s such a shame
    – Oh, ne büyük bir utanç
    That we don’t talk anymore
    – Artık konuşmuyoruz
    (We don’t we don’t)
    – (konuşmuyoruz konuşmuyoruz)
    We don’t talk anymore
    – Artık konuşmuyoruz
    (We don’t we don’t)
    – (konuşmuyoruz konuşmuyoruz)

    We don’t talk anymore
    – Artık konuşmuyoruz
    Like we used to do
    – Eskiden olduğu gibi
    We don’t love anymore
    – Artık sevmiyoruz
    (We don’t we don’t)
    – (sevmiyoruz sevmiyoruz)
    What was all of it for?
    – Tüm bunlar ne içindi?
    (We don’t we don’t)
    – (sevmiyoruz konuşmuyoruz)

    Oh, we don’t talk anymore
    – Ah, artık konuşmuyoruz
    Like we used to do
    – Eskiden olduğu gibi
    Like we used to do
    – Eskiden olduğu gibi
    Don’t wanna know
    – Bilmek istemiyorum
    What kind of dress you’re wearing tonight
    – Bu gece nasıl bir elbise giydiğini

    If he’s giving it to you just right
    – Şuan sana verip vermediğini
    The way I did before
    – önceleri benim yaptığım gibi
    I overdosed
    – Aşırı doz aldım
    Should’ve known your love was a game
    – Aşkının bir oyun olduğunu bilmeliydim
    Now I can’t get you out of my brain
    – Şimdi seni aklımdan çıkaramıyorum
    Oh, it’s such a shame
    – Ah, ne büyük bir utanç

  • Coldplay – The Scientist Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Coldplay – The Scientist Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Come up to meet you, tell you I’m sorry
    – Seninle buluşmaya geldim, üzgün olduğumu söylemek için
    You don’t know how lovely you are
    – Ne kadar güzel olduğunu bilmiyorsun
    I had to find you, tell you I need you
    – Seni bulmam gerekiyordu, sana ihtiyacım olduğunu söylemem
    Tell you I set you apart
    – Seni ayrı tuttuğumu söylemem 

    Tell me your secrets, and ask me your questions
    – Sırlarını söyle bana, ve sorularını sor 
    Oh let’s go back to the start
    – Hadi başlangıca geri dönelim
    Running in circles, coming up tails
    – Yerimde sayıyorum, yazı atıyorum 
    Heads on a science apart
    – Tura mantıklı tarafta 
    Nobody said it was easy
    – Kimse bunun kolay olduğunu söylemedi

    It’s such a shame for us to part
    – Ayrılmamız büyük talihsizlik 
    Nobody said it was easy
    – Kimse bunun kolay olduğunu söylemedi
    No one ever said it would be this hard
    – Kimse bu kadar zor olacağını söylemedi
    Oh take me back to the start
    – Beni başlangıca götür
    I was just guessing at numbers and figures
    – Sadece sayıları ve şekilleri tahmin ediyordum

    Pulling your puzzles apart
    – Yapbozunu inceliyorum
    Questions of science, science and progress
    – Bilimin soruları, bilim ve gelişim
    Do not speak as loud as my heart
    – Kalbim kadar sesli konuşmuyor
    Tell me you love me, come back and haunt me
    – Beni sevdiğini söyle, geri dön ve beni avla

    Oh and I rush to the start
    – Ve ben başa koşarım
    Running in circles, chasing our tails
    – Yerimde sayıyorum, kuyruklarımızı kovalıyoruz
    Coming back as we are
    – Olduğumuz gibi geri gelir 
    Nobody said it was easy
    – Kimse bunun kolay olduğunu söylemedi

    It’s such a shame for us to part
    – Ayrılmamız büyük talihsizlik 
    Nobody said it was easy
    – Kimse bunun kolay olduğunu söylemedi
    No one ever said it would be this hard
    – Kimse bu kadar zor olacağını söylemedi
    I’m going back to the start
    – Başa dönüyorum

  • America – A Horse With No Name Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    America – A Horse With No Name Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    On the first part of the journey
    – Yolculuğun ilk bölümünde

    I was looking at all the life
    – Hayatın tamamını gözden geçiriyordum

    There were plants and birds and rocks and things
    – Bitkiler,kuşlar,kayalar ve eşyalar vardı

    There was sand and hills and rings
    – Kum,tepeler ve zil sesleri vardı

    The first thing I met was a fly with a buzz
    – Karşılaştığım ilk şey vızıltılı bir sinekti

    And the sky with no clouds
    – Ve bulutları olmayan bir gökyüzü

    The heat was hot and the ground was dry
    – Sıcaklık hararetliydi ve zemin kuruydu

    But the air was full of sound
    – Ama hava seslerle doluydu

    I’ve been through the desert on a horse with no name
    – Adı olmayan bir at üzerinde çölde buludum

    It felt good to be out of the rain
    – Yağmurdan uzakta olduğu için at kendini iyi hissetti

    In the desert you can remember your name
    – Çölde kendi adını hatırlayabilirsin

    ‘Cause there ain’t no one for to give you no pain
    – Çünkü sana acı verecek hiç kimse yok

    La, la, la la la la, la la la, la, la
    – La, la, la la la la, la la la, la, la

    After two days in the desert sun
    -Çöl güneşindeki iki günün ardından

    My skin began to turn red
    – Tenim kızarmaya başladı

    After three days in the desert fun
    – Çöl eğlencesindeki üç günün ardından

    I was looking at a river bed
    – Bir nehir yatağı arıyordum

    And the story it told of a river that flowed
    – Ve akıp gitmiş olan bir ırmağın hikayesi anlatıldı

    Made me sad to think it was dead
    – Irmağın kuruduğunu düşünmek beni üzdü

    You see I’ve been through the desert on a horse with no name
    – Görüyorsun,adı olmayan bir at üzerinde çölde bulundum

    It felt good to be out of the rain
    – Yağmurdan uzakta olduğu için at kendini iyi hissetti

    In the desert you can remember your name
    – Çölde kendi adını hatırlayabilirsin

    ‘Cause there ain’t no one for to give you no pain
    – Çünkü sana sıkıntı verecek hiç kimse yok

    La, la, la la la la, la la la, la, la
    – La, la, la la la la, la la la, la, la

    After nine days I let the horse run free
    – Dokuz gün sonra at koşturmayı bıraktım

    ‘Cause the desert had turned to sea
    – Çünkü çöl denize dönüşmüştü

    There were plants and birds and rocks and things
    – Bitkiler ve kuşlar,kayalar ve eşayalar vardı

    There was sand and hills and rings
    – Kum, tepeler ve zil sesleri vardı

    The ocean is a desert with its life underground
    – Okyanus,hayatın yeraltında olduğu bir çöldür

    And a perfect disguise above
    – Ve yukarısı mükemmel bir kılık değiştirmedir

    Under the cities lies a heart made of ground
    – Şehirlerin altında topraktan yapılmış bir kalp yatar

    But the humans will give no love
    – Ama insanlar sevgi göstermeyecek

    You see I’ve been through the desert on a horse with no name
    – Görüyorsun,adı olmayan bir at üzerinde çölde bulundum

    It felt good to be out of the rain
    – Yağmurdan uzakta olduğu için at kendini iyi hissetti

    In the desert you can remember your name
    – Çölde kendi adını hatırlayabilirsin

    ‘Cause there ain’t no one for to give you no pain
    – Çünkü sana sıkıntı verecek hiç kimse yok
    La, la, la la la la
    – la la la, la, la

  • Coldplay – A Head Full Of Dreams Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Coldplay – A Head Full Of Dreams Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Oh, I think I’ve landed
    – Oh, sanırım iniş yaptım
    In a world I hadn’t seen
    – Daha önce hiç görmediğim bir dünyaya
    When I’m feeling ordinary
    – Kendimi sıradan hissettiğim,
    When I don’t know what I mean
    – Ne anlama geldiğimi bilmediğim.

    Oh, I think I’ve landed
    – Oh, sanırım indim
    Where there are miracles at work
    – Mucizelerin gerçekleştiği yere.
    For the thirst and for the hunger
    – Susuzluk ve açlık için,
    Come the conference of birds
    – Geliyor kuşların sürüsü.

    And say it’s true
    – Ve doğru olduğunu söyle,
    It’s not what it seems
    – Göründüğü gibi olmadığını
    Leave your broken windows open
    – Pencerelerini açık bırak
    And in the light just streams,
    – Ve içeri giren ışığın içinde,

    And you get a head
    – Ve kafan,
    A head full of dreams
    – Kafan hayallerle dolar. 
    You can see the change you want to
    – İstediğin değişikliği görebilirsin,
    Be what you want to be
    – Ne istersen olabilirsin

    When you get a head
    – Kafan,
    A head full of dreams
    – Kafan hayallerle dolduğunda,
    It’s a love, I’ve just been spoken
    – Bu bir aşk, henüz yeni söylenmiş
    With a head full, a head full of dreams
    – Hayallerle dolu bir kafa ile.

    I sing, oh, I think I’ve landed
    – Söylüyorum, sanırım düştüm.
    Where there are miracles at work
    – Mucizelerin olduğu yere,
    Now you’ve got me open handed
    – Ve şimdi ellerim açık,
    Now you got me lost for words
    – Ve şimdi dilim tutuldu.

    I sing, oh
    – Söyluyorum, oh
    A head full of dreams
    – Hayallerle dolu bir kafa.
    It’s a love, I’ve just been spoken
    – Bu bir aşk, henüz yeni söylenmiş
    With a head full, a head full of dreams
    – Hayallerle dolu bir kafa ile.

  • Charlie Puth – Attention Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Charlie Puth – Attention Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Oh-oh, ooh
    – Oh-oh, ooh
    You’ve been runnin’ round, runnin’ round, runnin’ round throwin’ that dirt all on my name
    – Sen koşuyordun, dönüyordun, koşuyordun, dönüyordun, koşuyordun, tur atıyordun adımın üzerini kirleterek.
    ‘Cause you knew that I, knew that I, knew that I’d call you up
    – Çünkü biliyordun, biliyordun, biliyordun seni arayacağımı
    You’ve been going round, going round, going round every party in L.A.
    – Etrafından gidiyordun, etrafından gidiyor, Los Angeles’te ki tüm partilere gidiyorsun
    ‘Cause you knew that I, knew that I, knew that I’d be at one, oh
    – Çünkü biliyordun, biliyordun, biliyordun, tek olduğumu biliyordun

    I know that dress is karma, perfume regret
    – Bu elbisenin karma, parfüm pişmanlıktır.
    You got me thinking ’bout when you were mine, oh
    – Benim olduğunu düşünmeni sağladın
    And now I’m all up on ya, what you expect?
    – Ve şimdi tamamen sana bağlıyım, ne bekliyorsun?
    But you’re not coming home with me tonight
    – Ama sen bu akşam benimle eve gelmiyorsun

    You just want attention, you don’t want my heart
    – Sadece ilgi istiyorsun, Kalbimi istemiyorsun.
    Maybe you just hate the thought of me with someone new
    – Yeni birisiyle beraberken benimle olma düşüncesinden belkide nefret ediyorsun.
    Yeah, you just want attention, I knew from the start
    – Evet, sadece ilgi istiyorsun, Başlangıçtan beri biliyordum
    You’re just making sure I’m never gettin’ over you
    – Seni asla atlatamayacağımı kesinleştiriyorsun sadece

    you’ve been runnin’ round, runnin’ round, runnin’ round throwing that dirt all on my name
    – Sen koşuyordun, dönüyordun, koşuyordun, dönüyordun, koşuyordun, tur atıyordun adımın üzerini kirleterek.
    ‘Cause you knew that I, knew that I, knew that I’d call you up
    – Çünkü biliyordun, biliyordun, biliyordun seni arayacağımı
    Baby, now that we’re, now that we’re, now that we’re right here standing face-to-face
    – Bebeğim, şimdi biz, şimdi biz, şimdi biz yüz yüze burada duruyoruz.
    You already know, already know, already know that you won, oh
    – Zaten biliyorsun, zaten biliyorsun, zaten biliyorsun kazandığını, oh

    I know that dress is karma (dress is karma), perfume regret
    – Bu elbisenin karma (elbise karma), parfüm pişmanlıktır.
    You got me thinking ’bout when you were mine (you got me thinking ’bout when you were mine)
    – Benim olduğunu düşünmemi sağladın (Benim olduğumu düşünmemi sağladın)
    And now I’m all up on ya (all up on ya), what you expect? (oh baby)
    – Ve şimdi tamamen sana bağlıyım (sana bağlıyım), ne bekliyorsun? (oh bebeğim)
    But you’re not coming home with me tonight (oh no)
    – Ama sen bu akşam benimle eve gelmiyorsun (oh hayır)

    You just want attention, you don’t want my heart
    – Sadece ilgi istiyorsun, kalbimi istemiyorsun.
    Maybe you just hate the thought of me with someone new
    – Yeni birisiyle beraberken benimle olma düşüncesinden belkide nefret ediyorsun
    Yeah, you just want attention, I knew from the start
    – Evet, sadece ilgi istiyorsun, Başlangıçtan beri biliyordum
    You’re just making sure I’m never gettin’ over you, oh
    – Seni asla atlatamayacağımı kesinleştiriyorsun sadece, oh

    What are you doin’ to me, what are you doin’, huh?
    – Bana ne yapıyorsun, bana ne yapıyorsun, ha?
    (What are you doin’?)
    – (Bana ne yapıyorsun?)
    What are you doin’ to me, what are you doin’, huh?
    – Bana ne yapıyorsun, bana ne yapıyorsun, ha?
    (What are you doin’?)
    – (Bana ne yapıyorsun?)
    What are you doin’ to me, what are you doin’, huh?
    – Bana ne yapıyorsun, bana ne yapıyorsun, ha?
    (What are you doin’?)
    – (Bana ne yapıyorsun?)
    What are you doin’ to me, what are you doin’, huh?
    – Bana ne yapıyorsun, bana ne yapıyorsun, ha?

    I know that dress is karma (dress is karma), perfume regret
    – Bu elbisenin karma (elbise karma), parfüm pişmanlıktır.
    You got me thinking ’bout when you were mine
    – Benim olduğunu düşünmemi sağladın.
    And now I’m all up on ya (all up on ya), what you expect?
    – Ve şimdi tamamen sana bağlıyım (sana bağlıyım), ne bekliyorsun?
    But you’re not coming home with me tonight
    – Ama sen bu akşam benimle eve gelmiyorsun.

    You just want attention, you don’t want my heart
    – Sadece ilgi istiyorsun, kalbimi istemiyorsun.
    Maybe you just hate the thought of me with someone new
    – Yeni birisiyle beraberken benimle olma düşüncesinden belkide nefret ediyorsun
    Yeah, you just want attention, I knew from the start
    – Evet, sadece ilgi istiyorsun, Başlangıçtan beri biliyordum
    You’re just making sure I’m never gettin’ over you, (over you)
    – Seni asla atlatamayacağımı kesinleştiriyorsun sadece,(seni unuttum)

    What are you doin’ to me? (hey) what are you doin’, huh? (what are you doin’, what?)
    – Bana ne yapıyorsun, bana ne yapıyorsun, ha? ((Bana ne yapıyorsun?, Ne?)
    (What are you doin’, to me? What are you doin’, huh?)
    – (Bana ne yapıyorsun, bana ne yapıyorsun, ha?)
    (What are you doin’, to me? What are you doin’, huh?)
    – (Bana ne yapıyorsun, bana ne yapıyorsun, ha?)
    (What are you doin’ to me, what are you doin’, huh?)
    – (Bana ne yapıyorsun, bana ne yapıyorsun, ha?)