Blog

  • Natalie Taylor , Surrender Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Natalie Taylor , Surrender Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    We let the waters rise
    – Suyun yükselmesine izin verdik
    We drifted to survive
    – Hayatta kalmak için sürüklendik
    I needed you to stay
    – Kalmana ihtiyacım var
    But I let you drift away
    – Ama senin sürüklenmene izin verdim

    My love where are you?
    – Aşkım neredesin?
    My love where are you?
    – Aşkım neredesin?

    Whenever you’re ready, whenever you’re ready
    – Ne zaman hazır olursan, ne zaman hazır olursan
    Whenever you’re ready, whenever you’re ready
    – Ne zaman hazır olursan, ne zaman hazır olursan
    Can we, can we surrender?
    – Olabilir miyiz, teslim olabilir miyiz?
    Can we, can we surrender?
    – Olabilir miyiz, teslim olabilir miyiz?
    I surrender
    – Teslim oluyorum

    No one will win this time
    – Kimse kazanamayacak bu defa
    I just want you back
    – Sadece seni geri istiyorum
    I’m running to your side
    – Yanında koşuyorum
    Flying my white flag, my white flag
    – Beyaz bayrağımı sallıyorum, beyaz bayrağımı

    My love where are you?
    – Aşkım neredesin?
    My love where are you?
    – Aşkım neredesin?

    Whenever you’re ready, whenever you’re ready
    – Ne zaman hazır olursan, ne zaman hazır olursan
    Whenever you’re ready, whenever you’re ready
    – Ne zaman hazır olursan, ne zaman hazır olursan
    Can we, can we surrender?
    – Olabilir miyiz, teslim olabilir miyiz?
    Can we, can we surrender?
    – Olabilir miyiz, teslim olabilir miyiz?
    I surrender
    – Teslim oluyorum
    I surrender
    – Teslim oluyorum

  • Tate McRae – you broke me first Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Tate McRae – you broke me first Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You broke me first, ah
    – Önce beni kırdın, ah

    Maybe you don’t like talking too much about yourself
    – Belki kendin hakkında konuşmayı çok sevmiyorsun
    But you shoulda told me that you were thinking ’bout someone else
    – Ama bana başka birini düşündüğünü söylemeliydin
    You’re drunk at a party or maybe it’s just that your car broke down
    – Bir partide sarhoşsun ya da belki araban bozuldu
    Your phone’s been off for a couple months, so you’re calling me now
    – Telefonun birkaç aydır kapalı, bu yüzden şimdi beni arıyorsun

    I know you, you’re like this
    – Seni biliyorum sen böylesin
    When shit don’t go your way you needed me to fix it
    – İşler yolunda gitmediğinde düzeltmek için bana ihtiyacın vardı
    And like me, I did
    – Ve benim gibi yaptım
    But I ran out of every reason
    – Ama her sebepten kaçtım

    Now suddenly you’re asking for it back
    – Şimdi aniden onu geri istiyorsun
    Could you tell me, where’d you get the nerve?
    – Bana söyler misin, sinirini nereden buldun?
    Yeah, you could say you miss all that we had
    – Evet, sahip olduğumuz her şeyi özlediğini söyleyebilirsin
    But I don’t really care how bad it hurts
    – Ama ne kadar acıttığı umrumda değil
    When you broke me first
    – Beni ilk kırdığında
    You broke me first
    – Önce beni kırdın

    Took awhile, was in denial when I first heard
    – Bir süre aldı, ilk duyduğumda inkar içindeydim
    That you moved on quicker than I could’ve ever, you know that hurt
    – Benim hiç yapabileceğimden daha hızlı ilerlemişsin, bunun acıttığını biliyorsun
    Swear for a while I would stare at my phone just to see your name
    – Bir süreliğine yemin ederim sadece adını görmek için telefonuma bakardım
    But now that it’s there, I don’t really know what to say
    – Ama şimdi orada olduğuna göre, gerçekten ne söyleyeceğimi bilmiyorum

    I know you, you’re like this
    – Seni biliyorum sen böylesin
    When shit don’t go your way you needed me to fix it
    – İşler yolunda gitmediğinde düzeltmek için bana ihtiyacın vardı
    And like me, I did
    – Ve benim gibi yaptım
    But I ran out of every reason
    – Ama her sebepten kaçtım

    Now suddenly you’re asking for it back
    – Şimdi aniden onu geri istiyorsun
    Could you tell me, where’d you get the nerve?
    – Bana söyler misin, sinirini nereden buldun?
    Yeah, you could say you miss all that we had
    – Evet, sahip olduğumuz her şeyi özlediğini söyleyebilirsin
    But I don’t really care how bad it hurts
    – Ama ne kadar acıttığı umrumda değil
    When you broke me first
    – Beni ilk kırdığında
    You broke me first
    – Önce beni kırdın

    What did you think would happen?
    – Ne olacağını düşündün?
    What did you think would happen?
    – Ne olacağını düşündün?
    I’ll never let you have it
    – Sahip olmana asla izin vermeyeceğim
    What did you think would happen?
    – Ne olacağını düşündün?

    Now suddenly you’re asking for it back
    – Şimdi aniden onu geri istiyorsun
    Could you tell me, where’d you get the nerve?
    – Bana söyler misin, sinirini nereden buldun?
    Yeah, you could say you miss all that we had
    – Evet, sahip olduğumuz her şeyi özlediğini söyleyebilirsin
    But I don’t really care how bad it hurts
    – Ama ne kadar acıttığı umrumda değil
    When you broke me first
    – Beni ilk kırdığında
    You broke me first
    – Önce beni kırdın
    (You broke me first)
    – (Önce beni kırdın)
    You broke me first, ah
    – Önce beni kırdın, ah

  • CHROMANCE , Wrap Me In Plastic Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    CHROMANCE , Wrap Me In Plastic Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    It’s my first night out with you
    – Seninle ilk gecem
    Treat me right and buy me shoes
    – Bana doğru davran ve bana ayakkabı al
    Let me be your fantasy play with me
    – Senin fantezin olmama izin ver benimle oyna
    I wanna be your girl
    – Senin kızın olmak istiyorum
    Just give me some time I will be ready
    – Bana biraz zaman ver, hazır olacağım
    Do my make-up Bathe in my perfume
    – Makyajımı parfümümle yıkayın
    Quick shower Won’t take too long
    – Hızlı duş çok uzun sürmez
    I’ll be done just sing this song
    – Bitireceğim sadece bu şarkıyı söyle
    Wrap me in plastic And make me shine
    – Beni plastiğe sar ve parlat beni
    We can make a dollhouse Follow your design
    – Bir oyuncak ev yapabiliriz Tasarımınızı takip edin
    Let’s build a dog Out of sticks and twine
    – Hadi sopalardan ve sicimden bir köpek yapalım
    I can call you master You can call be mine
    – Sana usta diyebilirim, arayabilirsin benim
    Wrap me in plastic And make me shine
    – Beni plastiğe sar ve parlat beni
    We can make a dollhouse Follow your design
    – Bir oyuncak ev yapabiliriz Tasarımınızı takip edin
    Let’s build a dog Out of sticks and twine
    – Hadi sopalardan ve sicimden bir köpek yapalım
    I can call you master You can call be mine
    – Sana usta diyebilirim, arayabilirsin benim
    Wrap me in plastic
    – Beni plastiğe sar
    You can call be mine
    – Arayabilirsin benim
    Move me tell me what to do
    – Taşı beni ne yapacağımı söyle
    If you’re happy I am too
    – Sen mutluysan ben de
    Please just show me what you like don’t be shy
    – Lütfen bana neyi sevdiğini göster, utanma
    I wanna be your girl
    – Senin kızın olmak istiyorum
    Just give me some time I will be ready
    – Bana biraz zaman ver, hazır olacağım
    Do my make-up Bathe in my perfume
    – Makyajımı parfümümle yıkayın
    Quick shower Won’t take too long
    – Hızlı duş çok uzun sürmez
    I’ll be done just sing this song
    – Bitireceğim sadece bu şarkıyı söyle
    Wrap me in plastic And make me shine
    – Beni plastiğe sar ve parlat beni
    We can make a dollhouse Follow your design
    – Bir oyuncak ev yapabiliriz Tasarımınızı takip edin
    Let’s build a dog Out of sticks and twine
    – Hadi sopalardan ve sicimden bir köpek yapalım
    I can call you master You can call be mine
    – Sana usta diyebilirim, arayabilirsin benim
    Wrap me in plastic And make me shine
    – Beni plastiğe sar ve parlat beni
    We can make a dollhouse Follow your design
    – Bir oyuncak ev yapabiliriz Tasarımınızı takip edin
    Let’s build a dog Out of sticks and twine
    – Hadi sopalardan ve sicimden bir köpek yapalım
    I can call you master You can call be mine
    – Sana usta diyebilirim, arayabilirsin benim
    Wrap me in plastic
    – Beni plastiğe sar
    You can call be mine
    – Arayabilirsin benim
    Just give me some time I will be ready
    – Bana biraz zaman ver, hazır olacağım

    Quick shower Won’t take too long
    – Hızlı duş çok uzun sürmez

    Just give me some time I will be ready
    – Bana biraz zaman ver, hazır olacağım

    Quick shower Won’t take too long
    – Hızlı duş çok uzun sürmez
    Just sing this song
    – Sadece bu şarkıyı söyle
    Wrap me in plastic And make me shine
    – Beni plastiğe sar ve parlat beni
    We can make a dollhouse Follow your design
    – Bir oyuncak ev yapabiliriz Tasarımınızı takip edin
    Let’s build a dog Out of sticks and twine
    – Hadi sopalardan ve sicimden bir köpek yapalım
    I can call you master You can call be mine
    – Sana usta diyebilirim, arayabilirsin benim
    We can make a dollhouse Follow your design
    – Bir oyuncak ev yapabiliriz Tasarımınızı takip edin
    I can call you master You can call be mine
    – Sana usta diyebilirim, arayabilirsin benim

  • Coldplay – Paradise Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Coldplay – Paradise Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ohoohoooh
    – Ohoohoooh

    When she was just a girl
    – O sadece bir kızken
    She expected the world
    – Dünyadan beklentileri vardı
    But it flew away from her reach
    – Ancak olanları anladığında umutları uçup gitmişti
    So she ran away in her sleep
    – Uykusunda dünyadan köşe bucak kaçtı
    And dreamed of para- para- paradise
    – Ve cenneti düşledi
    Para- para- paradise
    – Cennet cennet
    Para- para- paradise
    – Cennet cennet
    Every time she closed her eyes
    – Gözlerini her kapattığında

    Ohoohoooh
    – Ohoohoooh

    When she was just a girl
    – O sadece bir kızken
    She expected the world
    – Dünyadan beklentileri vardı
    But it flew away from her reach
    – Ancak olanları anladığında umutları uçup gitmişti
    And the bullets catch in her teeth
    – Ve ağzıyla kurşunları yakalıyor

    Life goes on, gets so heavy
    – Hayat devam ediyor, gittikçe zorlaşıyor
    The wheel breaks the butterfly
    – Başaramayacağını bile bile çabalıyor
    Every tear a waterfall
    – Her gözyaşı bir şelale gibi
    In the night, the stormy night, 
    – Gece vakti, fırtınalı gecede
    She’d close her eyes
    – Gözlerini kapardı
    In the night, the stormy night,
    – Gece vakti, fırtınalı gecede
    Away she’d fly
    – Uzaklara uçardı
    And dreamed of para- para- paradise
    – Ve cenneti düşledi
    Para- para- paradise
    – Cennet cennet
    Para- para- paradise
    – Cennet cennet

    Lalalalalalala
    – Lalalalalalala

    So lying underneath the stormy skies
    – Fırtınalı gökyüzünün altında uzanıyor
    She’d say, ohoohoooh,
    – ohoohoooh diyordu
    I know the sun will set to rise
    – Güneşin yükselmek için çabalayacağını biliyorum

    This could be para- para- paradise
    – Bu cennet olmalı
    Para- para- paradise
    – Cennet cennet
    Could be para- para- paradise
    – Cennet olmalı
    Ohoohoooh
    – Ohoohoooh

    And dreamed of para- para- paradise
    – Ve cenneti düşledi
    Para- para- paradise
    – Cennet cennet
    Para- para- paradise
    – Cennet cennet

  • Hypnogaja – Here Comes The Rain Again Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Hypnogaja – Here Comes The Rain Again Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Here comes the rain again..
    – Yine yağmur geliyor..
    Falling on my head like a memory..
    – Zihnime bir hatıra gibi düşerek..
    Falling on my head like a new emotion..
    – Zihnime yeni bir hismiş gibi düşerek..

    I want to walk in the open wind!
    – Serin rüzgarda yürümek istiyorum!
    I want to talk like lovers do!
    – Aşıklar gibi konuşmak istiyorum!
    I want to dive into your ocean!
    – Okyanusunun dibine dalmak istiyorum!
    Is it raining with you?
    – Yağmur seninle mi yağıyor?

    So baby talk to me like lovers do.
    – Hadi bebeğim konuş benimle, aşıklar gibi.
    Walk with me like lovers do. 
    – Yürü benimle, aşıklar gibi.
    Talk to me like lovers do.
    – Konuş benimle, aşıklar gibi.

    Here comes the rain again..
    – Yine yağmur geliyor..
    Raining in my head like a tragedy..
    – Bir facia gibi yağarak üstüme..
    Tearing me apart like a new emotion..
    – Yeni bir his gibi sarsarken beni ..

    I want to breathe in the open wind.
    – Serin rüzgarda nefes almak istiyorum.
    I want to kiss like lovers do.
    – Aşıklar gibi öpüşmek istiyorum.
    I want to dive into your ocean.
    – Okyanusuna dalmak istiyorum.
    Is it raining with you?
    – Yağmur seninle mi yağıyor?

  • Rihanna – Only Girl In The World Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Rihanna – Only Girl In The World Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    La la la la
    – La la la la

    I want you to love me, like I’m a hot ride
    – Beni sevmeni istiyorum, ateşli bir gezintiymişim gibi
    Keep thinking of me, doing what you like
    – Beni düşünmeye devam etmeni, istediğini yapmanı
    So boy forget about the world cuz it’s gonna be me and you tonight
    – O yüzden, dünyayı unut çünkü bu gece sadece sen ve ben olacağız
    I’m gonna make you beg for it, then imma make you swallow your pride
    – Seni bunun için yalvartacağım, sonra da gururunu bir kenara bıraktıracağım

    Want you to make me feel like I’m the only girl in the world
    – Bana dünyadaki tek kız benmişim gibi hissettirmeni istiyorum
    Like I’m the only one that you’ll ever love
    – Daima seveceğin tek kişi benmişim gibi
    Like I’m the only one who knows your heart
    – Kalbini bilen tek kişi benmişim gibi
    Only girl in the world
    – Dünyadaki tek kız
    Like I’m the only one that’s in command
    – kontrolde olan tek kişi benmişim gibi

    Cuz I’m the only one who understands how to make you feel like a man
    – Çünkü ben seni bir erkek gibi nasıl hissettireceğini anlayan tek kişi benim
    Want you to make me feel like I’m the only girl in the world
    – Dünyadaki tek kız benmişim gibi beni hissettirmeni istiyorum
    Like I’m the only one that you’ll ever love
    – Sonsuza dek seveceğin tek kişi benmişim gibi
    Like I’m the only one who knows your heart
    – Kalbini bilen tek kişi benmişim gibi
    Only one
    – Tek kişi

    Want you to take me like a thief in the night
    – Gecenin içindeki bir hırsız gibi beni almanı istiyorum
    Hold me like a pillow, make me feel right
    – Bir yastık gibi beni tutmanı, iyi hissettirmeni
    Baby I’ll tell you all my secrets that I’m keeping,you can come inside
    – Bebeğim, sakladığım tüm sırlarımı sana söyleyeceğim, iç dünyama girebilirsin
    And when you enter, you ain’t leaving, be my prisoner for the night
    – Ve girdiğin zaman, gidemezsin, gece boyunca benim mahkumum ol

    Want you to make me feel like I’m the only girl in the world
    – Dünyadaki tek kızın ben olduğunu hissettirmeni istiyorum 
    Like I’m the only one that you’ll ever love
    – Sonsuza dek seveceğin tek kişi benmişim gibi
    Like I’m the only one who knows your heart
    – Kalbini bilen tek kişi benmişim gibi
    Only girl in the world
    – Dünyadaki tek kız
    Like I’m the only one that’s in command
    – Hakimiyete sahip olan tek kişi benmişim gibi
    Cuz I’m the only one who understands, like I’m the only one who knows your heart, only one
    – Çünkü anlayabilen tek kişi benim, kalbini bilen tek kişi benmişim gibi, tek kişi.

    Take me for a ride
    – Beni bir gezintiye götür
    Oh baby, take me high
    – Oh bebeğim beni yükseğe çıkar
    Let me make you first
    – Bırak seni birinci yapayım
    Oh make it last all night
    – En azından tüm gece yap
    Take me for a ride
    – Beni bir gezintiye götür
    Oh baby, take me high
    – Oh bebeğim beni yükseğe çıkar
    Let me make you first
    – Bırak seni birinci yapayım
    Make it last all night
    – En azından tüm gece yap

    Want you to make me feel like I’m the only girl in the world
    – Dünyadaki tek kızın ben olduğunu hissettirmeni istiyorum
    Like I’m the only one that you’ll ever love
    – Sonsuza dek seveceğin tek kişi benmişim gibi
    Like I’m the only one who knows your heart
    – Kalbini bilen tek kişi benmişim gibi
    Only girl in the world
    – Dünyadaki tek kız
    Like I’m the only one that’s in command
    – Hakimiyete sahip olan tek kişi benmişim gibi
    Cuz I’m the only one who understands how to make you feel like a man
    – Çünkü ben seni bir erkek gibi hissetirebilecek tek kişiyim
    Only girl in the world
    – Dünyadaki tek kız
    Girl in the world
    – Dünyadaki tek kız
    Only girl in the world
    – Dünyada tek kız
    Girl in the world
    – Dünyadaki tek kız

  • Gotye – Somebody That I Used To Know Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Gotye – Somebody That I Used To Know Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Now and then I think of when we were together
    – Sürekli beraber olduğumuz zamanları düşünüyorum.
    Like when you said you felt so happy you could die
    – “O kadar mutluyum ki ölebilirim.” dediğin zamanları.
    Told myself that you were right for me
    – Kendime senin benim için doğru kişi olduğunu söylemiştim.
    But felt so lonely in your company
    – Ama seninle birlikteyken çok yalnız hissetmiştim.
    But that was love and it’s an ache I still remember.
    – Bu aşktı, hala hatırladığım bir acıydı.

    You can get addicted to a certain kind of sadness.
    – Bazı mutsuzluklara bağlı olabilirsin.
    Like resignation to the end
    – Sonsuz teslimiyet gibi
    Always the end
    – Hep sonsuz
    So when we found that we could not make sense
    – Yürütemeyeceğimizi anladığımızda
    Well you said that we would still be friends
    – Hala arkadaş kalabiliriz dedin.
    But I’ll admit that I was glad that it was over
    – Ama itiraf etmeliyim ki, bittiğine sevinmiştim.

    But you didn’t have to cut me off
    – Ama beni kestirip atmak zorunda değildin.
    Make out like it never happened
    – Sanki hiç yaşanmamış gibi davranmak zorunda değildin.
    And that we were nothing
    – Sanki biz hiçbişeydik.
    And I don’t even need your love
    – Ve senin sevgine ihtiyacım bile yok.
    But you treat me like a stranger
    – Ama sen bana sanki bir yabancıymışım gibi davranıyorsun.
    And that feels so rough
    – Ve bu çok kötü hissettiriyor.
    You didn’t have to stoop so low
    – Bu kadar alçalmak zorunda değildin.
    Have your friends collect your records
    – Arkadaşlarını yollayıp plaklarını aldırmak zorunda değildin.
    And then change your number
    – Ve numaranı değiştirmek zorunda da değildin.
    I guess that I don’t need that though 
    – Gerçi buna ihtiyacım yok galiba
    Now you’re just somebody that I used to know
    – Artık benim için sadece önceden tanıdığım birisin.

    Now and then I think of all the times you screwed me over
    – Sürekli bana kazık attığın zamanları düşünüyorum.
    But had me believing it was always something that I’d done
    – Sanki benim suçummuş gibi hissettirirdin.
    And I don’t wanna live that way
    – Ve ben bu şekilde yaşamak istemiyorum.
    Reading into every word you say
    – Söylediğin sözlerden anlam çıkararak.
    You said that you could let it go
    – vazgeçebileceğini söylemiştin
    And I wouldn’t catch you hung up on somebody that you used to know…
    – hani sadece bir zamanlar tanıdığın birisine takılıp kaldığını görmeyecektim

    But you didn’t have to cut me off
    – Ama beni kestirip atmak zorunda değildin.
    Make out like it never happened
    – Sanki hiç yaşanmamış gibi davranmak zorunda değildin.
    And that we were nothing
    – Sanki biz hiçbişeydik.
    And I don’t even need your love
    – Ve senin sevgine ihtiyacım bile yok.
    But you treat me like a stranger
    – Ama sen bana sanki bir yabancıymışım gibi davranıyorsun.
    And that feels so rough
    – Ve bu çok kötü hissettiriyor.
    You didn’t have to stoop so low
    – Bu kadar alçalmak zorunda değildin.
    Have your friends collect your records
    – Arkadaşlarını yollayıp plaklarını aldırmak zorunda değildin.
    And then change your number
    – Ve numaranı değiştirmek zorunda da değildin.
    I guess that I don’t need that though
    – Gerçi buna ihtiyacım yok galiba
    Now you’re just somebody that I used to know
    – Artık benim için sadece önceden tanıdığım birisin.

  • Evanescence – My Immortal Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Evanescence – My Immortal Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I’m so tired of being here suppressed by all my childish fears
    – Burada, çocukça korkularım tarafından bastırılmış halde bulunmaktan çok yoruldum
    And if you have to leave
    – Ve eğer gitmek zorundaysan
    I wish that you would just leave
    – Hemen gitmeni dilerim
    Cause your presence still lingers here
    – Çünkü varlığının hala burada oyalanıyor(takılıp kalıyor)
    And it won’t leave me alone
    – Ve beni yalnız bırakmayacak
    These wounds won’t seem to heal
    – Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
    This pain is just too real
    – Bu acı fazla gerçek
    There’s just too much that time cannot erase
    – Zamanın silemediği çok fazla şey var

    [When you cried I’d wipe away all of your tears
    – Ağladığında, tüm gözyaşlarını silerdim
    When you’d scream I’d fight away all of your fears
    – Çığlık attığında, tüm korkularınla savaşırdım
    I held your hand through all of these years
    – Tüm bu yıllar boyunca elini tuttum.
    But you still have all of me
    – Fakat hala bana tamamen sahipsin ]
    You used to captivate me by your resonating light
    – Sen beni büyüleyen ışığınla kendine hapsederdin.

    Now I’m bound by the life you left behind
    – Şimdi ise geride bıraktığın hayata bağıyım
    Your face it haunts my once pleasant dreams
    – Yüzün, bir zamanlar mutlu olan rüyalarımı kovalıyor
    Your voice it chased away all the sanity in me
    – Sesin, tüm akıl sağlığımı yok etti
    These wounds won’t seem to heal
    – Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
    This pain is just too real
    – Bu acı fazla gerçek
    There’s just too much that time cannot erase
    – Zamanın silemediği çok fazla şey var

    I’ve tried so hard to tell myself that you’re gone
    – Kendime gittiğini söylemek için çok uğraştım
    But though you’re still with me
    – Ama hala benimle olmana rağmen
    I’ve been alone all along
    – Aslında baştan beri yalnızım

  • Helldorado – A Drinking Song Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Helldorado – A Drinking Song Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Come all you outlaws and restless riders
    – Hepiniz gelin, siz kanun kaçakları ve bihuzur atlılar,

    And gather round here all you outsiders
    – Toplanın burada siz yabancılar

    Come fill your glasses and raise them high
    – Gelip doldurun kadehlerinizi ve kaldırın havaya

    And let us drink and not be dry
    – İçelim haydi, dönmeyelim tahtaya

    No more, no never again, no never again
    – Bir daha olmaz, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla

    No more, no never again, no never again
    – Bir daha olmaz, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla

    The dark is rising and the keeps falling 
    – Karanlık yükseliyor, güneş alçalmaya devam

    Our fire is burning and the wind keeps calling
    – Ateşimiz yanıyor, rüzgâr haykırmaya devam

    So fill your glasses and prepare to fight
    – Ne duruyorsunuz, doldurun kadehlerinizi, hazırlanın kavgaya

    Let’s all drink up and ride tonight
    – Haydi dikelim kadehleri ve atları sürelim akşama

    No more, no never again, no never again
    – Bir daha olmaz, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla

    No more, no never again, no never again
    – Bir daha olmaz, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla

  • Marshmello & Halsey , Be Kind Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Marshmello & Halsey , Be Kind Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Wanna believe, wanna believe
    – İçinde tek bir kötülük bile olmadığına
    That you don’t have a bad bone in your body
    – İnanmak istiyorum, inanmak istiyorum
    But the bruises on your ego make you go wild, wild, wild, yeah
    – Ama egondaki çürükler seni deli ediyor
    Wanna believe, wanna believe
    – Taş gibi buz kestiğinde bile üzgün olduğuna
    That even when you’re stone-cold, you’re sorry
    – İnanmak istiyorum, inanmak istiyorum
    Tell me why you gotta be so out of your mind, yeah
    – Bana neden bu kadar deli olmak zorunda olduğunu söyle,evet

    I know you’re chokin’ on your fears
    – Biliyorum korkularında boğuluyorsun
    Already told you I’m right here
    – Sana burada olduğumu çoktan söyledim
    I will stay by your side every night
    – Her gece tam yanında duracağım

    I don’t know why you hide from the one
    – Aşık olduğu kişiden neden saklandığını,
    And close your eyes to the one
    – Ona neden gözlerini kapadığını
    Mess up and lie to the one that you love
    – Ve neden her şeyi berbat edip yalan söylediğini bilmiyorum
    When you know you can cry to the one
    – Ona ağlayabileceğini bildiğin, her zaman ona saklanabileceğini
    Always confide in the one
    – Bildiğin halde
    You can be kind to the one that you love
    – Aşık olduğun kişiye kibar olabilirsin

    Ah I know you need, I know you need
    – Neye ihtiyacın olduğunu biliyorum, neye ihtiyacın olduğunu biliyorum
    The upper hand even when we aren’t fighting
    – Kavga etmediğimiz zamanlarda bile üstünlük
    ‘Cause in the past, you had to prepare every time, yeah
    – Çünkü geçmişte, hep hazırlıklı olmak zorundaydın
    Don’t wanna leave, don’t wanna leave
    – Ayrılmak istemiyorum, ayrılmak istemiyorum
    But if you’re gonna fight then do it for me
    – Ama eğer savaşacaksan, benim için savaş
    I know you’re built to love, but broken now, so just try, yeah
    – Sevmek için yaratıldığını ama şimdi kırılmış olduğunu biliyorum, yani sadece dene

    I know you’re chokin’ on your fears
    – Biliyorum korkularında boğuluyorsun
    Already told you, I’m right here
    – Sana burada olduğumu çoktan söyledim
    I will stay by your side every night
    – Her gece tam yanında duracağım

    I don’t know why you hide from the one
    – Aşık olduğu kişiden neden saklandığını,
    And close your eyes to the one
    – Ona neden gözlerini kapadığını
    Mess up and lie to the one that you love
    – Ve neden her şeyi berbat edip yalan söylediğini bilmiyorum
    When you know you can cry to the one
    – Ona ağlayabileceğini bildiğin, her zaman ona saklanabileceğini
    Always confide in the one
    – Bildiğin halde
    You can be kind to the one that you love
    – Aşık olduğun kişiye kibar olabilirsin


    Ah I know it’s hard for you, but it’s not fair
    – Biliyorum bu senin için zor, ama bu adil değil
    Going sick in the head tryna get you there
    – Kafadan çatlak olup sana ulaşmaya çalışmak
    And I know it’s hard for you, but it’s not fair
    – Biliyorum bu senin için zor, ama bu adil değil
    It’s not fair
    – Bu adil değil

    I don’t know why you hide from the one
    – Aşık olduğu kişiden neden saklandığını,
    And close your eyes to the one
    – Ona neden gözlerini kapadığını
    Mess up and lie to the one that you love
    – Ve neden her şeyi berbat edip yalan söylediğini bilmiyorum
    When you know you can cry to the one
    – Ona ağlayabileceğini bildiğin, her zaman ona saklanabileceğini
    Always confide in the one
    – Bildiğin halde
    You can be kind to the one that you love
    – Aşık olduğun kişiye kibar olabilirsin
    Ah
    – Ah
    Ah
    – Ah
    When you know you can cry to the one
    – Ona ağlayabileceğini bildiğin, her zaman ona saklanabileceğini
    Always confide in the one
    – Bildiğin halde
    You can be kind to the one that you love
    – Aşık olduğun kişiye kibar olabilirsin
    Ah
    – Ah

  • Headie One – Ain’t It Different Lyrics Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Headie One – Ain’t It Different Lyrics Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    (Baby, are you up for this?)
    – (Bebeğim, buna hazır mısın?)
    (Ready for the bump and grind)
    – (Darbeye ve eziyete hazır)
    (Baby, are you up for this?)
    – (Bebeğim, buna hazır mısın?)
    Suh, suh, s-s-s-suh
    – Suh, suh, s-s-s-suh
    (Baby, are you up for this?)
    – (Bebeğim, buna var mısın?)

    Ain’t it different? (One) I link my ting in LA
    – Farklı değil mi? (Bir) Los Angeles’a bağlıyım
    Why I can’t fly to the states? ‘Cause I got too much convictions (Ayy)
    – Neden eyaletlere uçamıyorum? Çünkü çok fazla mahkumiyetim var (Ayy)
    Apparently all I talk is prison but I don’t know no different (No)
    – Görünüşe göre tek konuştuğum hapishane ama farklı bilmiyorum (Hayır)
    ‘Cah I was in jail up north, runnin’ another coalition (Turn)
    – Cah, kuzeyde hapisteydim, başka bir koalisyon yönetiyordum (Dön)
    Fresh home, I bought coke and whipped it
    – Taze ev, kola aldım ve kırbaçladım
    I put some roses where my wrist is
    – Bileğimin olduğu yere biraz gül koydum
    You ain’t ever made a birthday cake from Digestive biscuits (Told me turn)
    – Sindirim bisküvilerinden hiç doğum günü pastası yapmadın (Dönmemi söyledi)
    Will have to take lemon juice to my piss test (Piss test) (S-s-s-suh)
    – İşeme testime limon suyu almam gerekecek (Piss testi) (S-s-s-suh)
    Everyday I look up to the Lord, give thanks for all this litness (Turn, turn, turn, turn)
    – Her gün Tanrı’ya bakıyorum, tüm bu laf için şükrediyorum (Dön, dön, dön, dön)
    Come home, fresh out the system, gymnast
    – Eve gel, sistemi tazele, jimnastikçi
    Rollin’ with smoke on my jones
    – Jones’umda dumanla yuvarlanıyorum
    Pigs want all the camera on me, not the one from dipset (One)
    – Domuzlar tüm kamerayı üzerimde istiyor, dipset’teki değil (Bir)
    I still can’t mix pleasure with business, sorry princess (Princess)
    – Hala işle zevki karıştıramıyorum, üzgünüm prenses (Prenses)
    I come a long way from broke days (Turn, turn)
    – Bozuk günlerden uzun bir yol geldim (Dön, dön)
    I got to work and fixed it
    – Çalışmalı ve tamir etmeliyim

    Baby, are you up for this?
    – Bebeğim, buna hazır mısın?
    I am feeling hot tonight
    – Bu gece sıcak hissediyorum
    Ready for the bump and grind
    – Darbeye ve eziyete hazır
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet
    Baby, are you up for this? (Ain’t it different?)
    – Bebeğim, buna hazır mısın? (Farklı değil mi?)
    I am feeling hot tonight (Turn, turn, turn, turn)
    – Bu gece sıcak hissediyorum (Dön, dön, dön, dön)
    Ready for the bump and grind
    – Darbeye ve eziyete hazır
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah (Suh, suh, s-s-s-suh)
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet (Suh, suh, s-s-s-suh)
    Ain’t it different? (Yeah)
    – Farklı değil mi? (Evet)
    Spent like ten years grindin’ (Facts)
    – On yıl eziyet gibi geçirdim (Gerçekler)
    Covered in diamonds, never been mining
    – Elmaslarla kaplı, asla madencilik yapmadım
    Came through, man’s still shining (Blaow)
    – Geçti, adam hala parlıyor (Blaow)
    ‘Cah I was in Homeford House with the pack (Pack)
    – Cah Ben paketle Homeford Evindeydim (Paket)
    And now I’m in Dubai, lining (Vroom)
    – Ve şimdi Dubai’deyim, astar (Vroom)
    Me and Headz landed abroad, two new kettles, perfect timin’ (Perfect)
    – Ben ve Headz yurtdışına indik, iki yeni su ısıtıcısı, mükemmel zamanlama (Mükemmel)
    The new whip’s white on white, peanut butter, rose gold lining (Skrr)
    – Yeni kırbaç beyaz üzerine beyaz, fıstık ezmesi, pembe altın astar (Skrr)
    You can catch me in central (Let’s go)
    – Beni merkezde yakalayabilirsin (Hadi gidelim)
    Car so dumb, when I press this button it’s gone, I don’t do rentals (I pay)
    – Araba çok aptal, bu düğmeye bastığımda gitmiş, kira yapmıyorum (öderim)
    Air 1’s fresher than menthol (They’re fresh)
    – Air 1 mentolden daha taze (Tazedir)
    I don’t wanna get shit lit, but the way that bro grip sticks ain’t gentle (Brrt)
    – Bir bok yakmak istemiyorum, ama kardeşin tutma şekli nazik değil (Brrt)
    Summer time shootouts, big big loot-outs
    – Yaz çatışmaları, büyük ganimetler
    Get corn stuck in your dental
    – Dişinize mısır sıkışsın

    Baby, are you up for this? (Ooh, ooh)
    – Bebeğim, buna hazır mısın? (Ooh ooh)
    I am feeling hot tonight (Ooh, ooh)
    – Bu gece sıcak hissediyorum (Ooh, ooh)
    Ready for the bump and grind (Ooh, ooh)
    – Darbeye ve eziyete hazır
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet
    Baby, are you up for this? (Ooh, ooh) (Ain’t it different?)
    – Bebeğim, buna hazır mısın? (Ooh, ooh) (Farklı değil mi?)
    I am feeling hot tonight (Ooh, ooh) (Ayy, ayy)
    – Bu gece sıcak hissediyorum (Ooh, ooh) (Ayy, ayy)
    Ready for the bump and grind (Ooh, ooh)
    – Darbe ve eziyet için hazır (Ooh, ooh)
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah (Turn, turn, turn, turn)
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet (Dön, dön, dön, dön)
    Ain’t it different? (Different)
    – Farklı değil mi? (Farklı)
    When I first stepped in the game (Game)
    – Oyuna (Oyun) ilk adım attığımda
    Man tried leech on my name now they wanna act all distant
    – Adam benim adıma sülük denedi, şimdi tamamen uzak hareket etmek istiyorlar
    Man love smile in my face and then they wanna chat like vixens (Huh?)
    – Adam yüzüme gülümsemeyi seviyor ve sonra vixenler gibi sohbet etmek istiyorlar (Huh?)
    It’s good it’s not back in the day, woulda got you so wrapped on Clifton
    – Gün içinde geri dönmemiş olması iyi, seni Clifton’a sarmış olmalıydın
    I don’t really take no checks, I’ll warn you
    – Gerçekten çek almıyorum, seni uyaracağım
    And I don’t do threats, I’m cordial
    – Ve ben tehdit etmiyorum, samimiyim
    I don’t even Snap on the jet, it’s normal
    – Ben jete bile takmam, bu normal
    Black tie but I’m dressed informal (Boy)
    – Siyah kravat ama gayri resmi giyindim (Boy)
    Like the boys from East, I’m nasty
    – Doğunun çocukları gibi, ben iğrençim
    Don’t do drip but I still stay classy
    – Damla yapma ama yine de klas kalıyorum
    You wanna know, then ask me, easy
    – Bilmek istiyorsun, sonra bana sor, kolay

    Baby, are you up for this? (Ooh, ooh) (One)
    – Bebeğim, buna hazır mısın? (Ooh, ooh) (Bir)
    I am feeling hot tonight (Ooh, ooh)
    – Bu gece sıcak hissediyorum (Ooh, ooh)
    Ready for the bump and grind (Ooh, ooh)
    – Darbe ve eziyet için hazır (Ooh, ooh)
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet
    Baby, are you up for this? (Ain’t it different, one) (Ooh, ooh)
    – Bebeğim, buna hazır mısın? (Farklı değil mi, bir) (Ooh, ooh)
    I am feeling hot tonight (Ooh, ooh)
    – Bu gece sıcak hissediyorum (Ooh, ooh)
    Ready for the bump and grind (Ooh, ooh)
    – Darbe ve eziyet için hazır (Ooh, ooh)
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah (Turn, turn, turn, turn)
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet (Dön, dön, dön, dön)

    (Baby, are you?)
    – (Bebeğim, sen misin?)
    (Baby, are you?)
    – (Bebeğim, sen misin?)
    (Baby, are you?)
    – (Bebeğim, sen misin?)
    (Baby, are you?)
    – (Bebeğim, sen misin?)

  • Allie X-Bitch Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Allie X-Bitch Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Steal my blood and steal my heart
    – Kanımı ve kalbimi çalıyorsun
    Whatever it takes to get you up
    – Ne olursa olsun sen karışıyorsun
    I’m your bitch, you’re my bitch
    – Ben senin fahişenim, sen benim fahişemsin
    (Boom, boom)
    – (Bom Bom)
    In my bones and in my soul
    – Kemiklerimde ve ruhumda
    Always be in your control
    – Daima kontrol altında
    I’m your bitch, you’re my bitch
    – Ben senin fahişenim, sen benim fahişemsin
    (Boom, boom)
    – (Bom Bom)

    Give me that stuff that feels so pure
    – Beni çok saf hissettiren zımbırtılardan ver

    Stamp me with your signature
    – İmzanı damgala
    I’m your bitch, you’re my bitch
    – Ben senin fahişenim, sen benim fahişemsin
    (Boom, boom)
    – (Bom Bom)
    We do things a different way
    – Biz farklı bir yolla yaparız
    It’s up to you and it’s up to me
    – Seni ve beni kaldırır
    I’m your bitch, you’re my bitch
    – Ben senin fahişenim, sen benim fahişemsin
    (Boom, boom)
    – (Bom Bom)


    Make the bed and do your laundry
    – Yatakları ve çamaşırlığı hazırla
    Tuck the corners in
    – Köşelere sakla
    Read the news, the business section
    – Haberleri oku, iş bölümü yap
    Tell me how it’s been
    – Nasıl olduğunu bana söyle
    Give me something to run to
    – Kaçmam için bazı şeyler ver

    Let me know
    – Bilmeme izin ver
    Tell me to go
    – Gitmek için bana söyle
    Let’s take the long way through the crowd
    – Kalabalığın arasından uzun bir yol kat edelim
    Only for sure
    – Bir süreliğine
    Nobody’s sat at me and stared
    – Kimse bana bakmasın ve yaslanmasın
    Oh well, oh well
    – Oh iyi, oh iyi