I feel it in my head, my shoulders, knees and toes – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum My bones – Kemiklerim Your music gets me through the highs and lows – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor My head, my shoulders, knees and toes – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım My bones – Kemiklerim You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
I’ve been praying to a thousand different stars – Bin farklı yıldıza dua ediyordum To a thousand different arms till I found you – Seni bulana kadar binlerce farklı kola I’ve been chasing ’bout a thousand different hearts – Bin farklı kalbi kovalıyordum For a thousand million hours, now I’ve found you – Bin milyon saattir seni buldum şimdi
My nights will never be the same, the same again – Gecelerim asla aynı olmayacak, yine aynı olacak I’ve got you running through my veins – Damarlarımda koşturuyorsun
I feel it in my head, my shoulders, knees and toes – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum My bones – Kemiklerim Your music gets me through the highs and lows – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor My head, my shoulders, knees and toes – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım My bones – Kemiklerim You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun Oh – Oh
You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
Let me breathe you, take you down into my lungs – Seni solumama izin ver, seni ciğerlerime indir While we’re dancing to the song, now that I’ve found you – Şarkıyla dans ederken, şimdi seni bulduğuma göre You’re a part of me, now I can’t let you go – Sen benim bir parçamsın, şimdi gitmene izin veremem You’re the heartbeat in my soul, now that I’ve found you – Seni bulduğuma göre ruhumdaki kalp atışısın
My nights will never be the same, the same again – Gecelerim asla aynı olmayacak, yine aynı olacak I’ve got you running through my veins – Damarlarımda koşturuyorsun
I feel it in my head, my shoulders, knees and toes – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum My bones – Kemiklerim Your music gets me through the highs and lows – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor My head, my shoulders, knees and toes – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım My bones – Kemiklerim You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun Oh – Oh
You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
I feel it in my head, my shoulders, knees and toes – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum My bones – Kemiklerim Your music gets me through the highs and lows – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor My head, my shoulders, knees and toes – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım My bones – Kemiklerim You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun Oh – Oh
You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
I’m going under and this time I fear there’s no one to save me – Çöküyorum ve bu sefer korkuyorum beni kurtaracak kimse yok diye This all or nothing really got a way of driving me crazy – Bu “ya tamamen yada hiç ” olayının beni delirtmek için gerçekten bir yöntemi var I need somebody to heal – İyileşmek için birine ihtiyacım var
Somebody to know – Tanımak için birine Somebody to have – Yanımda olacak birine Somebody to hold – Tutmak için birine It’s easy to say – Söylemesi kolay But it’s never the same – Ama asla aynı değil I guess I kinda liked the way you numbed all the pain – Sanırım senin tüm acıyı uyuşturma şeklini biraz sevmiştim
Now the day bleeds – Şimdi gündüz kanıyor
Into nightfall – Akşam vaktine doğru And you’re not here – Ve sen burada değilsin… To get me through it all – …atlatmamı sağlamak için I let my guard down – Gardımı indirdim And then you pulled the rug – Ve sonra halıyı çektim I was getting kinda used to being someone you loved – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum
I’m going under and this time I fear there’s no one to turn to – Çöküyodum ve bu sefer korkuyorum, geri döndürecek birisi yok This all or nothing way of loving got me sleeping without you – Bu sevmenin “ya tamamen yada hiç” yöntemi beni sensiz uyutuyordu Now, I need somebody to know – Şimdi, tanımak için birine ihtiyacım var Somebody to heal – İyileşmek için birine Somebody to have – Yanımda olacak birine Just to know how it feels – Sadece nasıl hissettirdiğini bilmek için It’s easy to say but it’s never the same – Söylemesi kolay ama asla aynı değil I guess I kinda liked the way you helped me escape – Sanırım kaçmama yardım edişini biraz sevmiştim
Now the day bleeds – Şimdi gündüz kanıyor Into nightfall – Akşam vaktine doğru And you’re not here – Ve sen burada değilsin… To get me through it all – …atlatmamı sağlamak için
I let my guard down – Gardımı indirdim And then you pulled the rug – Ve sonra halıyı çektin I was getting kinda used to being someone you loved – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum
And I tend to close my eyes when it hurts sometimes – Ve ben acıdığı zamanlar gözlerimi kapatma eğilimindeyim I fall into your arms – Kollarına düşüyorum I’ll be safe in your sound til I come back around – Melodinde güvende olacağım geri dönene kadar
For now the day bleeds – Şimdilik gündüz kanıyor Into nightfall – Akşam vaktine doğru And you’re not here – Ve sen burada değilsin… To get me through it all – …atlatmamı sağlamak için I let my guard down – Gardımı indirdim And then you pulled the rug – Ve sonra halıyı çektin
I was getting kinda used to being someone you loved – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum
But now the day bleeds – Ama şimdi gündüz kanıyor Into nightfall – Akşam vaktine doğru And you’re not here – Ve sen burada değilsin… To get me through it all – …atlatmamı sağlamak için I let my guard down – Gardımı indirdim I was getting kinda used to being someone you loved – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum
I let my guard down – Gardımı indirdim I was getting kinda used to being someone you loved – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum
You must understand though the touch of your hand – Elinin dokunuşunu anlamalısın Makes my pulse react; – Nabzımın tepki vermesini sağlıyor That it’s only the thrill of boy meeting girl – Bu sadece oğlanın kızla tanışmasının heyecanı Opposites attract – Karşıtların çekimi It’s physical – Fiziksel Only logical – Sadece mantıklı You must try to ignore that it means more than that – Bundan daha fazlasını ifade ettiğini görmezden gelmeye çalışmalısın
Oh, what’s love got to do, got to do with it? – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı? What’s love but a second-hand emotion? – Aşk ikinci elden başka bir duygudur? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
Oh, what’s love got to do, got to do with it? – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı? What’s love but a second-hand emo— – İkinci el emodan başka aşk nedir? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? What’s love but a second-hand emo— – İkinci el emodan başka aşk nedir? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
It may seem to you that I’m acting confused – Kafam karışmış gibi görünebilir sana When you’re close to me – Bana yakın olduğunda If I tend to look dazed I’ve read it someplace – Şaşkın görünme eğilimindeysem bir yerde okudum I’ve got cause to be – Olmak için nedenim var There’s a name for it – Bunun için isim var There’s a phrase that fits – Uyan bir cümle var But whatever the reason you do it for me – Ama bunu benim için yapmanın sebebi ne olursa olsun
Oh, what’s love got to do, got to do with it? – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı? What’s love but a second-hand emotion? – Aşk ikinci elden başka bir duygudur? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
Oh, what’s love got to do, got to do with it? – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı? What’s love but a second-hand emotion? – Aşk ikinci elden başka bir duygudur? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? What’s love but a second-hand emo— – İkinci el emodan başka aşk nedir? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
Oh, what’s love? – Oh, aşk nedir? What’s love? Oh – Aşk nedir? Oh
Ice on my, ice on my neck – Buz var, ensemde buz var Countin’ up a check – Kaç tane olduğunu kontrol et Ice on my, ice on my neck – Buz var, ensemde buz var Countin’ up a check – Kaç tane olduğunu kontrol et
Ice on my neck that’s incoming (‘Coming) – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen) I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning) – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici) Super-speed, Sonic, I’m running – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum Super, super, super-speed, Sonic, I’m running – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’) – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk I supply the dick when she want it (Want it) – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde)
I’m a bad boy, McLovin – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (aşklı fast food) I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Yeah) – Ben bir,ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (aynen) Hey, good pussy sound like pasta – Hey, iyi am makarna olarak anılan I got young dick, call the pastor – Genç bir penisim var, ona makarnacı de She give good brain, she a master – O(kız) güzel beyin verir, o(kız)ustadır Little Einstein, bitch, I’ma blast off – Küçük Einstein, kaltak, ben ateşlendim I can go slow or go faster – Yavaş yada hızlı gidebilirim
If I bust quick, that’s a bastard – Eğer çabuk boşalıyorsa, o bir piçtir Young Bollywood get gassed up – Genç Bollywood gaza gelmiş Get rich quick, big bags yeah, I’m cashed up – Hızlı zengin ol, büyük çantalar aynen, nakitlendim Ice on my neck that’s incoming (‘Coming) – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen) I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning) – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici)
Super-speed, Sonic, I’m running – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum Super, super, super-speed, Sonic, I’m running – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’) – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk I supply the dick when she want it (Want it) – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde) I’m a bad boy, McLovin (Ayy) – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy) I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Ayy) – Ben bir, ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy) I’m a bad boy like Puffy – Ben bir kötü çocuğum peluş gibi She suckin’ on my neck like Buffy – O(kız) boynumu öküzcük gibi emiyor On my British bird I had to go duppy – Köpekcik gibi gitmek zorunda kaldığım ingiliz kuşumda Fall asleep in that pussy like a cubby (Woo) – Minik ev gibi amda uyuyakaldın (vaay)
’90s pimp, 2000 pimp (Woo) – 90’ların pezevenki, 2000’lerin pezevenki (vaay) Mercedes drip, CLS (Woo) – Mercedes damlıyor, CLS (vaay) They just gassin’, I ain’t convinced – Sadece gazlanmışlar, ben kanmam She got a peach on her but she ain’t a princess (Yeah) – O(kız) kendine şeftali (popo) yapmış ama prenses değil (aynen) Woah, used to be a hot boy but I’m straight gorgeous now – Vay, ateşli bir çocuk olmam gerekiyordu ama şimdi düz(heteroseksüel) mükemmelim Woah, if you wanna see me you gon’ have to book appointments now – Vay, eğer beni görmek istiyorsan randevu defterimden gün almalısın Woah, baby, call me stone cold ’cause I’m so stunnin’ yeah – Vay, bebek, buz gibi ara beni çünkü ben çekiciyim aynen Woah, I smell like fresh cookies out the oven mixed with money – Vay, ben parayla karıştırılmış taze kurabiye gibi kokuyorum Ice on my neck that’s incoming (‘Coming) – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen) I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning) – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici) Super-speed, Sonic, I’m running – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
Super, super, super-speed, Sonic, I’m running – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’) – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk I supply the dick when she want it (Want it) – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde) I’m a bad boy, McLovin (Ayy) – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy) I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Huh) – Ben bir,ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (aynen)
I don’t really care if your tears fall down your face – Eğer ağlıyorsan gerçekten umrumda değil You know you play the victim every time – Her seferinde kurbanı oynuyorsun I know you gettin’ turnt every night, oh yeah – Her gece kafayı bulduğunu billiyorum Your girls ain’t shit, tryna get me off your mind – Arkadaşlarının hiçbir şey bildikleri yok, beni aklından çıkarmaya çalışıyorlar The same ones who be hittin’ up my line – Benim için çsıraya girenle aynı olan arkadaşların They’re not your friends – Onlar senin arkadaşın değil
I need you to know that – Bilmeni istiyorum ki We ain’t ever gonna go back – Bir daha asla geri dönemeyiz This time, it got so bad – Bu sefer çok kötü oldu It’s best for me, it’s best for you – Bu bizim için en iyisi I need you to know that – Bilmeni istiyorum ki Tried to love you, but I forced that – Seni sevmeyi denedim, ama bunun için çok zorladım All signs, we ignored that – Tüm uyarıları umursamadım And it’s not the same – Ve artık aynı değil
‘Cause it’s over now, oh yeah – Çünkü şimdi bitti, evet Don’t get too confused, girl, it’s over now, oh yeah, uh – Kafan karışmasın, kızım, şimdi bitti, evet No comin’ back around, baby – Geri dönmek yok bebeğim Nothin’ left to lose, girl, it’s over now (Oh yeah, yeah) – Kaybedecek bir şey kalmadı kızım, şimdi bitti
So, I take this just to forget you – Şimdi bu şeyleri sadece seni unutmak için içiyorum I don’t regret those memories – O anılardan pişman değilim And I swear I’m not tryna test – Ve yemin ederim seni kontrol etmeye çalışmıyprum I wish you the best with the life you lead – Gelecek hayatında sana en iyisini diliyorum But you always need that attention – Ama her zaman o ilgiye ihtiyacın var Feedin’ the press, but we don’t speak – Basını besliyoruz ama konuşmuyoruz But we’re both with somebody else – Ama ikimiz de başka biriyle birlikteyiz So please stop calling me – Bu yüzden lütfen beni aramayı bırak
I need you to know that (Oh yeah) – Bilmeni istiyorum ki We ain’t ever gonna go back (Oh yeah) – Bir daha asla geri dönemeyiz This time, it got so bad – Bu sefer çok kötü oldu It’s not the same – Artık aynı değil
‘Cause it’s over now, oh yeah – Çünkü şimdi bitti, evet Don’t get too confused, girl, it’s over now, oh yeah, uh – Kafan karışmasın, kızım, şimdi bitti, evet (Stop callin’, stop callin’) – (Aramayı kes, aramayı kes) No comin’ back around, baby (Oh, no comin’ back around) – Geri dönüş yok bebeğim (Oh, geri dönüş yok) Nothin’ left to lose, girl, it’s over now (Oh yeah, yeah, said) – Kaybedecek bir şey kalmadı kızım, şimdi bitti (Oh evet, evet, dedi)
‘Cause it’s over now, oh yeah (Stop callin’ me, oh) – Çünkü şimdi bitti, evet Don’t get too confused, girl, it’s over now, oh yeah, uh (Stop callin’ me, hey) – Kafan karışmasın, kızım, şimdi bitti, evet No comin’ back around, baby (No comin’ back around, no, no) – Geri dönmek yok bebeğim Nothin’ left to lose, girl, it’s over now (Stop callin’ me, yeah) – Kaybedecek bir şey kalmadı kızım, şimdi bitti
Tick tock, tick tock – Tik tak, tik tak Tick tock, tick tock, tick tock – Tik tak, tik tak, tik tak Tick tock, tick tock – Tik tak, tik tak
I don’t need no other, I’m satisfied – Başkasına ihtiyacım yok, yeterince tatmin oldum Doing it on my own – Kendi başıma yapabiliyorum Only takes one lover to change your vibe – Modunun değişmesi yalnızca bir sevgiliye bakıyor Ain’t that the way it go – Öyle değil mi I don’t need nobody, but you on replay – Kimseye ihtiyacım yok, ama sen tekrar oynattasın Caught in the memory – Hafızama takılı kaldı When you touch my body and you say my name – Vüduma dokunup adımı söylediğin an Giving me what I need (Tick tock, tick tock, tick tock) – Bana istediğimi veriyorsun (Tik tak, tik tak, tik tak)
Every minute, so lost in it – Her dakika, içinde kayboluyorum Like you’re in my bed – Yatağımdaymışsın gibi Every hour, give you power – Her saat, sana güç veriyor I’m losing mine instead (Tick tock, tick tock) – Ben de gittikçe aklımı kaybediyorum
24-7 got you on my mind – 7/24 aklımdasın Think about you all the time – Sürekli seni düşünüyorum My body wants you night and day – Gece gündüz vücudum seni istiyor But my head is screaming, “Go away” (Tick tock, tick tock, tick tock) – Ama aklım ”uzaklaş” diye bağırıyor 24-7 got you on my mind – 7/24 aklımdasın Darling, I don’t have the time – Sevgilim, vaktim yok My body wants you night and day – Gece gündüz vücudum seni istiyor I’m losing all control of me – Tüm kontolümü kaybediyorum
24-7, I got a place with your name on it – 7/24, üzerinde adın yazılı olan bir yerim var Just in case you decided you comin’ out, mmm – Sadece çıkmaya karar vermiş olman durumunda No time for thinking, too busy dancing and drinking – Düşünmek için zaman yok, dans etmek ve içmekle çok meşgulüz Know you been meaning to get up out of your house, mmm – Evinden çıkmak istediğini biliyorum, mmm Baby, throw that Fendi on the floor – Bebeğim, o Fendi’yi yere at Addicted to your loving, need some more – Sevgine bağımlıyım, daha fazlasına ihtiyacım var Heard you want my body, I want yours – Vücudumu istediği duydum, ben de seninkini istiyorum You already know that I already know – Bildiğim şeyi sen zaten biliyorsun
24-7 got you on my mind – 7/24 aklımdasın Think about you all the time – Sürekli seni düşünüyorum My body wants you night and day (And day) – Gece gündüz vücudum seni istiyor But my head is screaming, “Go away” (Away) – Ama aklım ”uzaklaş” diye bağırıyor (Tick tock, tick tock, tick tock) – (Tik tak, tik tak, tik tak) 24-7 got you on my mind – 7/24 aklımdasın Darling, I don’t have the time – Sevgilim, vaktim yok My body wants you night and day (And day) – Gece gündüz vücudum seni istiyor I’m losing all control of me (Of me) – Tüm kontolümü kaybediyorum
Every minute, so lost in it – Her dakika, içinde kayboluyorum Like you’re in my bed – Yatağımdaymışsın gibi Every hour, give you power – Her saat, sana güç veriyor I’m losing mine instead – Ben de gittikçe aklımı kaybediyorum
Tick tock, mmm – Tik tak, tik tak Tick tock, tick tock, mmm – Tik tak, tik tak, tik tak Tick tock, yeah – Tik tak, tik tak evet (Tick tock, tick tock, tick tock) – Tik tak, tik tak, tik tak
24-7 got you on my mind – 7/24 aklımdasın Think about you all the time – Sürekli seni düşünüyorum My body wants you night and day – Gece gündüz vücudum seni istiyor But my head is screaming, “Go away” – Ama aklım ”uzaklaş” diye bağırıyor 24-7 got you on my mind – 7/24 aklımdasın Darling, I don’t have the time – Sevgilim, vaktim yok My body wants you night and day – Gece gündüz vücudum seni istiyor I’m losing all control of me – Tüm kontolümü kaybediyorum
Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah – Uçaktan helikoptere kadar, evet Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar I’m a popstar, not a doctor – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah – Uçaktan helikoptere kadar, evet Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar I’m a popstar, not a doctor – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil
Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah – Uçaktan helikoptere kadar, evet Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar I’m a popstar, not a doctor – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah – Uçaktan helikoptere kadar, evet Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar I’m a popstar, not a doctor – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil
Ayy, shawty with the long text, I don’t talk, ayy – Güzel kız uzun mesajlar atıyor, konuşmuyorum Shawty with the long legs, she don’t walk, ayy – Uzun bacaklı güzel kız, yürüyemiyor Yeah, last year, I kept it on the tuck, ayy – Evet, geçen yıl onu tuttum 2020, I came to fuck it up, yeah – 2020, ortamı yıkmaya geldim I want a long life, a legendary one (Yeah) – Uzun bir hayat istiyorum, efsanevi olandan I want a quick death (Yeah), and an easy one (Yeah) – Hızlı bir ölüm istiyorum, kolay olandan I want a pretty girl (Yeah), and an honest one (Yeah) – Güzel bir kız istiyorum, dürüst olanından I want this drink (Yeah), and another one, yeah – Bu içkiyi istiyorum, ve başka bir içkiyi daha And I’m troublesome, yeah – Ve ben belayım, evet I’m a popstar, but this shit ain’t bubblegum, yeah – Ben bir pop starım ama ağzımdaki bir sakız değil You would probably think my manager is Scooter Braun, yeah – Büyük ihtimalle menajerimin Scooter Braun olduğunu düşünüyorsundur But my manager with twenty hoes in Buddakan, yeah, ayy – Ama benim menajerim Buddakan’da 20 kızla birlikte Look, Ariana, Selena, my Visa – Ariana’ya bak, Selena’ya bak, benim Visa kartım It can take as many charges as it needs to, my girl – Ne kadar ihtiyacı varsa o kadariçine para alabilir, kızım That shit platinum just like all of my releases, my girl – Bu da platin sertifikalı, yayınladığım tüm şarkılar gibi, kızım Niggas come for me, I tear them all to pieces, my girl – Zenciler benim için geliyor, onları parçalarına ayırıyorum, kızım I’ma show your sexy ass what relief is, my girl – Seksi kıçının nasıl bir rahatlama olduğunu sana göstereceğim, kızım Please don’t take no shit that’s ’bout to have you geekin’ – Lütfen bok atma, bu seni bir moron yapmak üzere And I’m not drivin’ nothin’ that I gotta stick the keys in – Ve ben anahtarlarımı içinde bırkacağım hiçbir şey sürmem Wonder how I got this way? I swear I got the – Buraya nasıl geldiğimi merak mı ediyorsun? Yemin ederim benim
Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah – Uçaktan helikoptere kadar, evet Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar I’m a popstar, not a doctor – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah – Uçaktan helikoptere kadar, evet Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar I’m a popstar, not a doctor – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil
I’m a popstar, not a doctor, watch her – Ben bir popstarım, doktor değil, onu izle Say she rep a whole different block, so I blocked her – Başka bir blokta daha ünlendiğini söyledi, ben de onu engelledim Busy at the crib, cookin’ salmon with the lobster – Aşırmakla meşgulüm, ıstakozla somon pişiriyorum If we talkin’ joints, it’s just me and David Foster – Eğer esrardan bahsedersek, yalnızca ben ve David Foster Bodyguards don’t look like Kevin Costner, you tweakin’ – Korumalar Kevin Costner’a benzemiyor, rahatsız edici şey Just pulled up to Whitney Houston, Texas for the evenin’ – Whitney Houston’a çektim, bu gece için Texas They tell the same story so much, they start to believe it – Aynı hikayeyi çok fazla tekrar edersen, inanmaya başlarlar The ones that start like, “Drizzy’s shit was cool, but we even” – Şöyle başlayanlar ”Drizzy’nin şeyi harikaydı, ödeştik” Man, how the fuck? – Adamım, nasıl? Two, four, six, eight watches, factory, so they appreciate – İki, dört, altı saat, fabrika, bu yüzden takdir ediyorlar Crown in my hand and I’m really playin’ keep-away – Elimde taç var ve ben gerçekten uzaktan oynuyorum Shit don’t even usually get this big without a Bieber face – Bieber’ın yüzü olmadan iler bu kadar büyümüyor bile Naw, naw, piece of cake, naw, naw, Turks and Caic’, yeah, yeah – Hayır hayır, çantada keklik, hayır hayır, Turks ve Caicos Adaları, evet Go and get your friends, we can sneak away, yeah, yeah – Git ve arkadaşını çağır, kaçabiliriz Yeah, I keep a, like I keep the faith – Evet, tutuyorum, sanki inancımmış gibi korkuyorum Wonder how I got this way? Swear I got the – Buraya nasıl geldiğimi merak mı ediyorsun, Yemin ederim benim
Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah – Uçaktan helikoptere kadar, evet Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar I’m a popstar, not a doctor – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah – Uçaktan helikoptere kadar, evet Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar I’m a popstar, not a doctor – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil
I got guns in my head and they won’t go. – Kafamın içerisinde silahlar var ve onlar gitmeyecekler Spirits in my head and they won’t go. – Kafamın içerisinde ruhlar ve onlar gitmeyecekler I got guns in my head and they wont go – Kafamın içerisinde silahlar var ve onlar gitmeyece Spirits in my head and they wont… – Kafamın içerisinde ruhlar ve onlar gitmeyecekler… Been lookin’ at the stars tonight – Geceleri yıldızlara bakıyordum And I think “Ohh how I miss the bright sun” – Ve düşündüm ‘Ohh parlak güneşi nasıl özlüyorum ‘ I’ll be a dreamer ’til the day I die. – Öleceğim güne kadar bir hayalci olacağım And they say “Ohhh, how the good die young” – Ve onlar derler ki !nasıl iyi genç şekilde öleceksin ‘ But were all strange, and maybe we don’t want to change – Ama tüm garipliklerde ve belki biz değişmek istemeyiz
And I think “Ohh, like im lost and can’t be found.” – Ve düşünüyorum’Ohh kayıp içerisinde gibiyim ve bulamayan ‘ Im just waiting for my day to come. – Geleceğim günü bekliyorum sadece And I think “Ohh, cause I don’t wanna let you down.” – Ve düşünüyorum’Ohh çünkü ben aşağı düşmek istemem But something inside has changed, and maybe we don’t wanna stay the same – Ama içeride bazı şeyler değişti ve belki biz aynı kalmak istemeyiz I got guns in my head and they won’t go. – Kafamın içerisinde silahlar var ve onlar gitmeyecekler Spirits in my head and they won’t go. – Kafamın içerisinde ruhlar ve onlar gitmeyecekler But the gun still rattles the gun still rattles ohh And I dont want a never–ending life. – Ama silahlar hala çıngırdaklar silahlar hala çıngırdaklar ohh ve yaşamın sona ermesini istemem I just want to be alive – Sadece canlı kalmak isterim While im here – Burada yaşarken And I dont want a never-ending life – Ve yaşamın sona ermesini istemem I just want to be alive – Sadece canlı kalmak isterim While im here – Burada yaşarken And I dont want to see another night lost inside of our own life – Ve kendi hayatımızın içerinde kaybolacağımız başka gece görmek istemem
If all of the kings have their queens on the throne – Bütün kralların tahtlarında kendi kraliçeleri olsaydı We would pop champagne and raise a toast – Şampanya patlatıp kadeh kaldırdık To all of the queens who are fighting alone – Yalnız savaşan tüm kraliçelere Baby, you’re not dancin’ on your own – Bebeğim kendi başına dans etmiyorsun Can’t live without me, you wanna’ but you can’t, no, no, no – Ben siz yaşayamazsın bunu istiyorsun ama yapamazsın
Think it’s funny, but honey, can’t run this show on your own – Komik olduğunu düşünüyorsun ama balım, kendi kendine bu saltanatı idare edemezsin I can feel my body shake, there’s only so much I can take – Vücudumun sarsıldığını hissedebiliyorum Ve sadece hissedebileceğim çok fazla şey var I’ll show you how a real queen behaves, oh – Sana gerçek bir kraliçe nasıl davranır göstereceğim, oh No damsel in distress, don’t need to save me – Tehlikede olan genç bir kız yok beni kurtarmak zorunda değilsin Once I start breathin’ fire, you can’t tame me – Bir kere ateş solumaya başladım, beni evcilleştirirmezsin And you might think I’m weak without a sword – Ve bir kılıçsız güçsüz olduğumu düşünebilirsin
But if I had one, it’d be bigger than yours – Ama eğer bir kılıcım olsaydı seninkinden daha büyük olurdu If all of the kings have their queens on the throne – Bütün kralların tahtlarında kendi kraliçeleri olsaydı We would pop champagne and raise a toast – Şampanya patlatıp kadeh kaldırdık To all of the queens who are fighting alone – Yalnız savaşan tüm kraliçelere Baby, you’re not dancin’ on your own – Bebeğim kendi başına dans etmiyorsun Disobey me, then baby, it’s off with your head – Bana itaatsizlik et bebeğim o zaman kellen uçurulmuş olur
Gonna’ change it and make it a world you won’t forget – Onu değiştireceğim ve unutamayacağın bir dünya yapacağım No damsel in distress, don’t need to save me – Tehlikede olan genç bir kız yok beni kurtarmak zorunda değilsin Once I start breathin’ fire, you can’t tame me – Bir kere ateş solumaya başladım, beni evcilleştirirmezsin And you might think I’m weak but that is so wrong – Güçsüz olduğumu düşünebilirsin ama bu çok yanlış But I’m stronger than I ever was before – Ama her zaman olduğumdan daha güçlüyüm If all of the kings have their queens on the throne – Bütün kralların tahtlarında kendi kraliçeleri olsaydı
We would pop champagne and raise a toast – Şampanya patlatıp kadeh kaldırdık To all of the queens who are fighting alone – Yalnız savaşan tüm kraliçelere Baby, you’re not dancin’ on your own – Bebeğim kendi başına dans etmiyorsun In chess, the king can move one space at a time – Santrançta (Şah) kral bir hamlede sadece bir hareket edebilir But queens are free to go wherever they like – Ama kraliçeler istedikleri yere gitmekte özgürdür You get too close, you’ll get a royalty high – Çok yaklaşıyorsun kraliyet hanedanlığı ayrıcalığı alacaksın So breathe it in to feel the love – Öyleyse aşkı hissetmek için nefes al If all of the kings have their queens on the throne – Bütün kralların tahtlarında kendi kraliçeleri olsaydı We would pop champagne and raise a toast – Şampanya patlatıp kadeh kaldırdık To all of the queens who are fighting alone – Yalnız savaşan tüm kraliçelere Baby, you’re not dancin’ on your own – Bebeğim kendi başına dans etmiyorsun
Oh, yeah – Ah evet (Oh, is that Kaniel again?) – (Oh, yine Kaniel mi?) Oh – Oh (Ayy, bring it, bring it back, bring it back, bring it back) – (Ayy, geri getir, geri getir, geri getir, geri getir) Oh, yeah – Ah evet
Laid up, got me thinkin’, babe – Koydu, beni düşündürdü bebeğim Tell me if you with it ’cause I’m with it, babe – Onunla olursan söyle bana çünkü ben onunla beraberim bebeğim I haven’t heard from you in a minute, babe – Senden bir dakika haber almadım bebeğim Just tell me what to do when I get it, babe – Sadece onu aldığımda ne yapacağımı söyle bebeğim Gucci and Prada – Gucci ve Prada
Trips to your crib in the middle of the night – Gecenin ortasında beşiğinize geziler I know that you miss me ’cause I put it down right – Beni özlediğini biliyorum çünkü doğru yazdım Damn, babe, I can put you on a flight – Lanet olsun bebeğim, seni uçağa bindirebilirim You know that a nigga like me can change your life – Benim gibi bir zencinin hayatını değiştirebileceğini biliyorsun
Oh, baby – Bebeğim Everything you do is amazing – Yaptığın her şey harika Ain’t nobody watchin’, go crazy – Kimse izlemiyor, çıldır I got what you need – İhtiyacın olanı aldım Everybody think you shy, but I know you a freak, lil’ baby (Oh) – Herkes utangaç olduğunu düşünüyor, ama seni ucube biliyorum bebeğim (Oh) Everything you do is amazing (Yeah) – Yaptığın her şey harika (Evet) Ain’t nobody watchin’, go crazy (Yeah) – Kimse izlemiyor, çıldır (Evet) I got what you need (Yeah) – İhtiyacın olanı aldım (evet) Everybody think you shy, but I know you a freak, lil’ baby (Yeah – Herkes utangaç olduğunu düşünüyor, ama seni ucube biliyorum bebeğim (Evet
I been overseas goin’ crazy (Yeah) – Yurtdışında deliriyordum (Evet) I can tell you love it when we made up (Ayy) – Barıştığımızda bunu sevdiğini söyleyebilirim (Ayy) Black and gray diamonds like a Raider (Raider) – Raider (Raider) gibi siyah ve gri elmaslar Orange peel, your love is real (Yeah) – Raider (Raider) gibi siyah ve gri elmaslar Lovin’ skills, I need some lovin’ skills (Yeah) – Portakal kabuğu, aşkın gerçek (Evet) Left my dirty drawers and you love me still (Yeah) – Sevme becerileri, bazı sevgi becerilerine ihtiyacım var (Evet) Eyes come lazy, but she is real (Yeah) – Kirli çekmecelerimi bıraktın ve beni hala seviyorsun (Evet) Dressed to kill (Yeah, yeah, yeah) – Gözler tembelleşir, ama o gerçek (Evet) We can bum-bum ’til you’re tired (Oh) – Öldürmek için giyinmiş (Evet, evet, evet) I can put a stone by your eye (Oh) – Yorulana kadar serseri yapabiliriz (Oh) I can see you never switchin’ sides – Gözüne bir taş koyabilirim (Oh) You never tell me lies – Bana asla yalan söylemiyorsun Not rushin’ tie-ties, yeahv – Kravatlar acele etmiyor, evet
Trips to your crib in the middle of the night – Gecenin ortasında beşiğinize geziler I know that you miss me ’cause I put it down right – Beni özlediğini biliyorum çünkü doğru yazdım Damn, babe, I can put you on a flight – Lanet olsun bebeğim, seni uçağa bindirebilirim You know that a nigga like me can change your life – Benim gibi bir zencinin hayatını değiştirebileceğini biliyorsun
Oh, baby – Bebeğim Everything you do is amazing – Yaptığın her şey harika Ain’t nobody watchin’, go crazy (I got what you need) – Kimse izlemiyor, çıldır (ihtiyacın olana sahibim) I got what you need – İhtiyacın olanı aldım Everybody think you shy, but I know you a freak, lil’ baby – Herkes utangaç olduğunu düşünüyor, ama seni ucube biliyorum bebeğim
Yeah, get me lit – Evet, beni aydınlat Hoes on my phone when they find out that I’m rich – Zengin olduğumu öğrendiklerinde telefonumdaki çapalar Then they switch when they see I’m choosin’ on my bitch – Sonra benim kaltağımı seçtiğimi gördüklerinde değişiyorlar Top down, got her doin’ donuts on the dick, yeah – Yukarıdan aşağı, ona çörek yapıyor, evet Pose for the flick – Fiske için poz ver Damn it, bust it, baby, watch you do it on a split – Kahretsin, patlat bebeğim, bir bölünmede yaptığını izle She don’t need no hands or no pants, do your dance – Eline ya da pantolonuna ihtiyacı yok, dansını yap Poppin’ rubber bands, did the dash, make it fast (Oh) – Poppin ‘lastik bantlar, fırlattı, hızlı yap (Oh) (Ayy, bring it, bring it back, bring it back, bring it back) – (Ayy, geri getir, geri getir, geri getir, geri getir) Yeah, waitin’ by me phone just to dick you down, down – Evet, telefonun yanında bekliyorum, sadece seni aşağı çekmek için Let me put it down, down – Bırak onu indireyim Now put it down, down – Şimdi yere bırak Watch me put it down, down (Bring it back, bring it back, bring it back) – İndir beni izle, indir (geri getir, geri getir, geri getir) Put it down, down – İndir şunu
Trips to your crib in the middle of the night – Gecenin ortasında beşiğinize geziler I know that you miss me ’cause I put it down right – Beni özlediğini biliyorum çünkü doğru yazdım Damn, babe, I can put you on a flight – Lanet olsun bebeğim, seni uçağa bindirebilirim You know that a nigga like me can change your life – Benim gibi bir zencinin hayatını değiştirebileceğini biliyorsun
Oh, baby – Bebeğim Everything you do is amazing – Yaptığın her şey harika Ain’t nobody watchin’, go crazy – Kimse izlemiyor, çıldır I got what you need – İhtiyacın olanı aldım Everybody think you shy, but I know you a freak, lil’ baby (Oh) – Herkes utangaç olduğunu düşünüyor, ama seni ucube biliyorum bebeğim (Oh) Everything you do is amazing (Yeah) – Yaptığın her şey harika (Evet) Ain’t nobody watchin’, go crazy – Kimse izlemiyor, çıldır I got what you need – İhtiyacın olanı aldım Everybody think you shy, but I know you a freak, lil’ baby – Herkes utangaç olduğunu düşünüyor, ama seni ucube biliyorum bebeğim
Sch / Kofs / Jul / Naps / Soso maness / Elams / Solda / Houari – Sch / Kofs / Tem / Naps / Soso maness / Elams / Solda / Houari Oui, ma gâtée, RS4 gris nardo, bien sûr qu’ils m’ont raté (gros, bien sûr) – Evet, benim şımarık RS4 gri nardo, tabii ki beni özlediler (büyük, tabii ki) Soleil dans la bulle, sur le Prado, Shifter pro’ (Shifter pro’) – Balonda güneş, Prado’da, Shifter pro ‘(Shifter pro’) Contre-sens (ah), ma chérie, tu es à contre-sens – Yanlış (ah) sevgilim, yanılıyorsun Puta, où tu étais quand j’mettais des sept euros d’essence (hein ?) ? – Puta, ben benzini yedi euro koyduğumda (eh?) Neredeydin? Tu veux nous faire la guerre (hein ?) ? Par Dieu, c’est B (ah) – Bizimle savaşmak istiyorsun (eh?)? Tanrı adına B (ah) Ça prend ton Audi, ça prend ta gadji, ça prend ta CB (eh, eh) – Audi’nizi alır, aletinizi alır, kredi kartınızı alır (eh, eh) Le téléphone bippe (brr), que tu prends la kew (ew) – Telefon bip sesi çıkarır (brr), kew alırsın (ew) C’est Marseille, bébé (ah), sa mère un CDD (ah) – Marsilya, bebeğim (ah), annesi bir CDD (ah) Wesh alors, ma race, tranquille ou quoi (oh, mathafuck) ? – Öyleyse ırkım, sessiz mi yoksa ne (oh, mathafuck)? Grimpe dans la tchop, j’fais zéro à cent en deux secondes trois – Tchop’a tırman, iki saniyede sıfırdan yüze üç yapıyorum Guitarisé, oh, AC/DC, oh, on s’croise, c’est sûr, tu es tétanisé – Gitarize edilmiş, oh, AC / DC, oh, yolları kesiştik, elbette felçlisin
J’ai passé la bague à Tchikita, deux mois après, j’l’ai déjà quitté (ah, ah) – Yüzüğü Tchikita’ya geçtim, iki ay sonra onu çoktan terk ettim (ah, ah) T’es un p’tit bâtard, j’suis un apache, j’suis un Diakité (eh) – Sen küçük bir piçsin, ben bir Apaçiyim, ben bir Diakite’im (eh) J’suis le capitaine (eh), j’vais les décapiter (eh) – Ben kaptanım (eh), kafalarını keseceğim (eh) C’est pas la capitale (nan), c’est Marseille, bébé (pah, pah, pah) – Başkent değil (nan), Marsilya, bebeğim (pah, pah, pah) 1.3, Audi Sport, j’passe la douane, les rapports – 1.3, Audi Sport, gümrükten geçiyorum, raporlar Nique ta mère sur la Canebière, nique tes morts sur le Vieux-Port (Santé & Honneur) – Canebière’de anneni becer, Eski Liman’da ölülerini becer (Sağlık ve Onur) Mi amor, c’est les quartiers Sud, c’est les quartiers Nord – Mi amor, bu güney bölgeleri, kuzey bölgeleri Nique ta mère sur la Canebière, nique tes morts sur le Vieux-Port (ah) – Canebière’de anneni becer, Eski Liman’da ölün (ah)
J’suis à la zone, sans casque sur un scooter kit-é – Bölgedeyim, kit-é scooter üzerinde kask olmadan Oublie-la, c’est une puta, elle t’a quitté – Unut onu, o bir puta, seni terk etti J’suis ailleurs, c’est d’la moula qu’j’ai effrité – Ben başka bir yerdeyim, parçaladığım moula’dan D’puis t’à l’heure, que ça me nique mon briquet – O andan itibaren çakmağımı mahvetti Rafale, flow bazookaw, j’ai des potes qui s’déplacent au cas où – Patlama, akış bazukavası, her ihtimale karşı hareket eden arkadaşlarım var La moto, elle fait “brm, brm, brm, brm”, toujours là, demande à Tchyco – Bisiklet, “brm, brm, brm, brm” diyor, her zaman orada, Tchyco’ya sor J’suis dans l’game en claquettes, survêt’ – Step dansı oyunundayım, eşofman J’fuck les folles qui parlent de moi sur l’net – İnternette benim hakkımda konuşan çılgın kadınları sikiyorum J’suis sous potion là, j’tire deux-trois sur l’pét’ – Orada iksir üzerindeyim, evcil hayvana iki-üç atıyorum ‘ Au fait, on grimpe, envoie les zéros sur l’chèque – Bu arada, tırmanıyoruz, sıfırları Çek’e gönderiyoruz Ah, ah, poto, que pasa ? Ah, ah, dans la cabesa – Ah, ah, ahbap, ne pasa? Ah, ah, kabinde Ah, ah, grr, ratata, ah, ah, pour les mapesa – Ah, ah, grr, ratata, ah, ah, mapesa için Ah, ah, poto, que pasa ? Ah, ah, dans la cabesa – Ah, ah, ahbap, ne pasa? Ah, ah, kabinde Ah, ah, grr, ratata, ah, ah, pour les mapesa – Ah, ah, grr, ratata, ah, ah, mapesa için Plus besoin d’aller chez Lacoste depuis qu’j’suis fait d’or et d’platine – Altın ve platinden yapıldığım için artık Lacoste’a gitmeme gerek yok Et sur Twitter, j’vois leurs posts, nique leurs mères ceux qui parlent mal d’la team – Ve Twitter’da gönderilerini görüyorum, takım hakkında kötü konuşan annelerini sikiyorum
En bande organisée, personne peut nous canaliser – Organize bir grupta kimse bize kanallık edemez Dans la zone, ça fume la fusée, pisté par les banalisées – Bölgede, işaretsizler tarafından izlenen roketi içiyor. Hasta luego, fais-en un, hasta luego, fais-en deux – Hasta luego, bir tane yap, hasta luego, iki tane yap Hasta luego, ouh, ouh, hasta luego, bam, bam – Hasta luego, ooh, ooh, hasta luego, bam, bam
C’est du 24 carats (nan), j’rappe depuis l’époque de K-Ra – 24 karat (nah), K-Ra günlerinden beri tecavüz ediyorum La technique, le flow de malade, artistiquement, on se balade (ok) – Teknik, hastalıklı akış, sanatsal olarak dolaşıyoruz (tamam) T-Max, casque Araï, recherché à kech-Marra – T-Max, Araï kask, Kech-Marra’da aranıyor J’lui envoie une frappe imparable, j’fais couler son mascara (ah, ah) – Ona durdurulamaz bir grev gönderiyorum, maskarasını çalıştırıyorum (ah, ah) Le J, c’est le S (ok), hum, j’sors le RS (vroum, vroum) – J, S’dir (tamam), hmm, RS’yi çıkarıyorum Une liasse épaisse, Arlabelek, N.A.P.S (ah, ah) – Kalın bir tomar, Arlabelek, N.A.P.S (ah, ah) Le, le J, c’est le S (ok), hum, j’sors le RS (vroum, vroum) – J, bu S (tamam), um, RS’yi çıkarıyorum (vroum, vroum) Une liasse épaisse, Arlabelek, N.A.P.S (ok) – Kalın bir tomar, Arlabelek, N.A.P.S (tamam)
Yo, cesse ton baratin (yeah), t’es qu’un fils de bar à tain-p’ (ah) – Yo, saçmalamayı kes (evet), sen bir pisliğin oğlusun (ah) J’commence le rap avec 7 et 3, à la rivière, j’ai touché la quinte – Rap’e 7 ve 3 ile başlıyorum, nehirde beşinci vuruyorum Yo, j’vise l’or, le platine (ah), à la base, c’était les assises – Yo, altını hedefliyorum, platin (ah), üssünde, temeller buydu J’suis un peu d’Zampa, un peu d’Zizou (coup), j’offre un Ricard à Poutine – Ben biraz Zampa, biraz Zizou (aniden), Poutine’e bir Ricard öneriyorum Jeune trafiquant dans le bâtiment, cavale comme Usain Bolt (ah, ah) – Genç bina kaçakçısı, Usain Bolt gibi koş (ah, ah) Je connais le maniement de mon département, le soir, pour te froisser ta go’ (ah, ah, ah) – Akşamları seni kırmak için departmanımın idaresini biliyorum ‘(ah, ah, ah) Et ça fait : zumba, caféw, caféw, carnaval – Ve gider: zumba, caféw, caféw, karnaval J’suis dans l’4×4 teinté, pisté par la banal’ – Ben banal tarafından izlenen renkli 4×4’teyim Et ça fait : zumba, caféw, caféw, carnaval – Ve gider: zumba, caféw, caféw, karnaval J’suis dans l’4×4 teinté, pisté par la banal’ – Ben banal tarafından izlenen renkli 4×4’teyim
En bande organisée, personne peut nous canaliser – Organize bir grupta kimse bize kanallık edemez Dans la zone, ça fume la fusée, pisté par les banalisées – Bölgede, işaretsizler tarafından izlenen roketi içiyor. Hasta luego, fais-en un, hasta luego, fais-en deux – Hasta luego, bir tane yap, hasta luego, iki tane yap Hasta luego, ouh, ouh, hasta luego, bam, bam – Hasta luego, ooh, ooh, hasta luego, bam, bam
Égal, illégal (eh), Alpha, Oméga (vroum) – Eşit, yasadışı (eh), Alpha, Omega (vroum) On fait coup d’état, balle dans la te-tê, c’est la cuenta (vroum) – Darbe yapıyoruz, te-tê’de mermi, bu cuenta (vroum) Poursuite, y a les bleus (bleus), serein, j’sors d’la bleue (bleue) – Pursuit, blues (mavi), sakin, maviden çıkıyorum (mavi) Ter-ter, guidon , logistique, par terre, du sang balistique – Ter-ter, arpacık, lojistik, yerde, balistik kan A-tchu-tchu-tcha (tcha), c’est une salvatrucha (‘cha) – A-tchu-tchu-tcha (tcha), bu bir salvatrucha (‘cha) Trafic haram (ah), Marseille, on trouve des cadavres (ouais) – Trafik haram (ah), Marsilya, cesetler buluyoruz (evet) Marseille hala, plus d’âme, les p’tits passent à l’acte (ouais) – Marsilya hala, artık ruh yok, küçükler harekete geçiyor (evet) Milli’, j’veux l’milli’ comme l’OVNI (hum), ces filha puta, j’les finis – Milli ‘, milli’ istiyorum UFO gibi (hum), bu filha puta, bitiriyorum onları
Yah, on les rend amis : ennemis, yah, on les rend ennemis : amis, yah – Yah, onları arkadaş yaparız: düşman, evet, onları düşman yaparız: arkadaşlar, yah J’ai les poches pleines, tu m’suis, j’ai fait le calcul de plus le calculer lui, yah (ouh) – Ceplerim dolu, beni takip et, matematik yaptım artı hesapladım, yah (ouh) Comportement dans la zone, yah, comporte avec les hommes, yah – Bölgedeki davranış, yah, erkeklerle davran, yah Garde la pêche, moi, j’ai la forme, forme, temenik, on te déforme – Balığa devam et ben şekle, şekle, temenik bende seni deforme ederiz Car c’est trop vrai, t’as l’regard et l’fond mauvais, quand j’galère, toi t’es refait (eh) – Çünkü çok doğru, kötü bir görüntün ve kötü bir geçmişin var, ben eğlendiğimde sen yeniden yapıyorsun (eh) Au lit, t’es mauvais (eh), ta gadji, on la connaît (eh, eh) – Yatakta kötüsün (eh), gadjin, onu biliyoruz (eh, eh) Au parloir, elle a tourné (eh, eh), cognée par des prisonniers (ouh, ouh) – Salonda döndü (eh, eh), mahkumlar tarafından vurdu (ouh, ouh) Tu dois des sous, sous, sous, tu fais la mala dans les “boum, boum, boum” – Borcun var, para, para, “boom, boom, boom” da mala yapıyorsun Pour de la monnaie, on te click, click, boum, l’alcool, on la glou, glou, glou (glou, glou, glou) – Değişim için tıklıyoruz, tıklıyoruz, boom, alkol, biz glo, glo, glo (glou, glou, glou) Tu dois des sous, sous, sous, tu fais la mala dans les “boum, boum, boum” – Borcun var, para, para, “boom, boom, boom” da mala yapıyorsun Pour de la monnaie, on te click, click, boum, l’alcool, on la glou, glou, glou (glou, glou, glou) – Değişim için tıklıyoruz, tıklıyoruz, boom, alkol, biz glo, glo, glo (glou, glou, glou)
Wesh, tu veux pas la guerre mais pourquoi tu allumes la mèche (mèche, mèche) ? – Wesh, savaş istemiyorsun ama neden fitili ateşliyorsun (fitil, fitil)? J’suis dans la zone, j’évite les putas, wesh – Ben bölgedeyim, putalardan kaçınıyorum, wesh Moi, j’écoute pas les gens et ma Clio, elle est sur les jantes – Ben, insanları ve Clio’mu dinlemiyorum, bu jantlarda J’fais que fumer le jaune, des fois, avec un peu de Marie-Jeanne – Bazen biraz Marie-Jeanne ile sarı dumanı yapıyorum Hier, j’étais bleu, j’voulais un Porsche GT bleu (bleu) – Dün maviydim, mavi bir Porsche GT (mavi) istedim Y avait le pain, on était plein, y avait pas un, on était deux (deux) – Ekmek vardı, doluyduk, bir tane yoktu, ikiydik (iki) J’suis dans le bloc, ma biche, dans la zone, c’est chacun sa kich’ (sa kich’) – Bloktayım, benim doe’m, bölgede, her biri onun kich ‘(onun kich’) Y a eu des traîtres, des traîtres, des traîtres, nique sa mère, c’est rien, ma3lich – Hainler vardı, hainler, hainler, annesini sikeyim, hiçbir şey yok, ma3lich Au quartier, y a d’la vente d’armes, nouvelle paire, j’paye en espèces – Mahallede silah satışı var, yeni çift, nakit ödüyorum Fais belek, y a les gendarmes, ils sont loin, c’est bon, déstresse – Belek yap, jandarmalar var çok uzakta, güzel, sıkıntı C’est tous pour la plata, retour de flamme, fumar mata (brh) – Hepsi çanak, flashback, fumar mata (brh) için Ça danse en équipe sur le chant des “ratata” – “Ratata” şarkısıyla takım olarak dans ediyor
En bande organisée, personne peut nous canaliser – Organize bir grupta kimse bize kanallık edemez Dans la zone, ça fume la fusée, pistés par les banalisées – Bölgede, gizli görevliler tarafından takip edilen roketi içiyor. Hasta luego, fais-en un, hasta luego, fais-en deux – Hasta luego, bir tane yap, hasta luego, iki tane yap Hasta luego, ouh, ouh, hasta luego, bam, bam – Hasta luego, ooh, ooh, hasta luego, bam, bam En bande organisée, personne peut nous canaliser – Organize bir grupta kimse bize kanallık edemez Dans la zone, ça fume la fusée, pistés par les banalisées – Bölgede, gizli görevliler tarafından takip edilen roketi içiyor. Hasta luego, fais-en un, hasta luego, fais-en deux – Hasta luego, bir tane yap, hasta luego, iki tane yap Hasta luego, ouh, ouh, hasta luego, bam, bam – Hasta luego, ooh, ooh, hasta luego, bam, bam
B boy be my baby – Oğlum , bebeğim ol Won’t you be my baby – Bebeğim olmayacak mısın My one and only baby – Benim tek ve yalnız bebeğim Be my baby now – Şimdi benim bebeğim ol Oh oh ooh – Ah ah aah
It was winter time – Kış zamanıydı You know what they say – Ne dediklerini biliyorsun Did you think about us – Bizim hakkımızda düşündün mü Did you miss your baby – Bebeğini özledin mi I’m gonna catch the train – Treni yakalayacağım Cos’ I’m heading your way – Çünkü yoluna baş koyuyuorum You’re my number one – Çünük benim bir numaramsın That’s all a new born son – Bunların hepsi yeni doğmuş bir oğlan Won’t you be my king – Kralım olmayacak mısın Won’t you be my king – Kralım olmayacak mısın
Cos’ I know you care – Çünkü önemsediğini biliyorum Did a dance for you – Senin için bir dans yaptım And when I’m done – Ve bıktığımda I’m gonna do it again – Bunu tekrar yapacağım And when It’s over – Ve bittiğinde I’m gonna pull you closer – Seni yakınıma çekeceğim Keep your Nike’s on – Nikelarını elinde tut You know how we do – Nasıl olduğumuzu biliyorsun There is nothing he won’t try – Deneyemeyeceği birşey yok We like two stars in the sky – Gökyüzündeki iki yıldız gibiyiz You’re my rainy day’s sunshine – Sen benim yağmurlu günümün güneş ışığısın It’s plain to see – Bu tamamen görmektir My heat in the cold of winter – Soğuk sudaki ateşim Just so right for me – Sadece benim için çok doğru So won’t you please – Bu yüzden yapmayacak mısın
B boy be my baby – Oğlum , bebeğim ol Won’t you be my baby – Bebeğim olmayacak mısın My one and only baby – Benim tek ve yalnız bebeğim Be my baby now – Şimdi benim bebeğim ol Oh oh ooh – Ah ah aah
There are two in the air – Gökyzünde iki şey vardır İf you feel like me – Eğer benim gibi hissediyorsan Someone who cares for so freaky – Çok çılgınca düşünen bir kişi In demand by all the ladies – Revaçta olan bütün hanımları It’s not for sale – Onlar satılık değiller It’s being home delivered to me – Bana teslim edilen ev oluyor So hang up all your trying cards please – Bu yüzden bütün deneme kartlarını as He’s my baby – O benim bebeğim
Lovesick cos’ thats what I get – Aşk hastalığı bu benim elde ettiğim şey I hear his voice when things get wet – Birşeyler ıslanınca sesini duyuyorum Know’s what I want – İstediğimi bilir And then he’ll fetch – Ve sonra o gidip getirecek He’s my boo – O benim sevgilim And I’m his little pet – Ve ben onun küçük ev hayvanıyım You never know what he’ll do next – Onun sonra ne yapacağını asla bilemesssin He’s my baby – O benim bebeğim
My rainy day’s bright sunshine – Yağmurlu günümün parlak güneşi Live in fantasy – Fantazide yaşıyorum My heat in the cold of winter – Soğuk sudaki ateşim Just so right for me – Sadece benim için çok doğru So won’t you please – Bu yüzden yapmayacak mısın
B boy be my baby – Oğlum , bebeğim ol Won’t you be my baby – Bebeğim olmayacak mısın My one and only baby – Benim tek ve yalnız bebeğim Be my baby now – Şimdi benim bebeğim ol Oh oh ooh – Ah ah aah