Blog

  • Ofenbach & Quarterhead – Head Shoulders Knees & Toes Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ofenbach & Quarterhead – Head Shoulders Knees & Toes Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I feel it in my head, my shoulders, knees and toes
    – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum
    My bones
    – Kemiklerim
    Your music gets me through the highs and lows
    – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor
    My head, my shoulders, knees and toes
    – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım
    My bones
    – Kemiklerim
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun

    I’ve been praying to a thousand different stars
    – Bin farklı yıldıza dua ediyordum
    To a thousand different arms till I found you
    – Seni bulana kadar binlerce farklı kola
    I’ve been chasing ’bout a thousand different hearts
    – Bin farklı kalbi kovalıyordum
    For a thousand million hours, now I’ve found you
    – Bin milyon saattir seni buldum şimdi

    My nights will never be the same, the same again
    – Gecelerim asla aynı olmayacak, yine aynı olacak
    I’ve got you running through my veins
    – Damarlarımda koşturuyorsun

    I feel it in my head, my shoulders, knees and toes
    – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum
    My bones
    – Kemiklerim
    Your music gets me through the highs and lows
    – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor
    My head, my shoulders, knees and toes
    – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım
    My bones
    – Kemiklerim
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    Oh
    – Oh

    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun

    Let me breathe you, take you down into my lungs
    – Seni solumama izin ver, seni ciğerlerime indir
    While we’re dancing to the song, now that I’ve found you
    – Şarkıyla dans ederken, şimdi seni bulduğuma göre
    You’re a part of me, now I can’t let you go
    – Sen benim bir parçamsın, şimdi gitmene izin veremem
    You’re the heartbeat in my soul, now that I’ve found you
    – Seni bulduğuma göre ruhumdaki kalp atışısın

    My nights will never be the same, the same again
    – Gecelerim asla aynı olmayacak, yine aynı olacak
    I’ve got you running through my veins
    – Damarlarımda koşturuyorsun

    I feel it in my head, my shoulders, knees and toes
    – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum
    My bones
    – Kemiklerim
    Your music gets me through the highs and lows
    – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor
    My head, my shoulders, knees and toes
    – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım
    My bones
    – Kemiklerim
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    Oh
    – Oh

    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun

    I feel it in my head, my shoulders, knees and toes
    – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum
    My bones
    – Kemiklerim
    Your music gets me through the highs and lows
    – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor
    My head, my shoulders, knees and toes
    – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım
    My bones
    – Kemiklerim
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    Oh
    – Oh

    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun

  • Lewis Capaldi , Someone You Loved Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lewis Capaldi , Someone You Loved Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I’m going under and this time I fear there’s no one to save me
    – Çöküyorum ve bu sefer korkuyorum beni kurtaracak kimse yok diye
    This all or nothing really got a way of driving me crazy
    – Bu “ya tamamen yada hiç ” olayının beni delirtmek için gerçekten bir yöntemi var
    I need somebody to heal
    – İyileşmek için birine ihtiyacım var

    Somebody to know
    – Tanımak için birine
    Somebody to have
    – Yanımda olacak birine
    Somebody to hold
    – Tutmak için birine
    It’s easy to say
    – Söylemesi kolay
    But it’s never the same
    – Ama asla aynı değil
    I guess I kinda liked the way you numbed all the pain
    – Sanırım senin tüm acıyı uyuşturma şeklini biraz sevmiştim

    Now the day bleeds
    – Şimdi gündüz kanıyor

    Into nightfall
    – Akşam vaktine doğru
    And you’re not here
    – Ve sen burada değilsin…
    To get me through it all
    – …atlatmamı sağlamak için
    I let my guard down
    – Gardımı indirdim
    And then you pulled the rug
    – Ve sonra halıyı çektim
    I was getting kinda used to being someone you loved
    – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum

    I’m going under and this time I fear there’s no one to turn to
    – Çöküyodum ve bu sefer korkuyorum, geri döndürecek birisi yok
    This all or nothing way of loving got me sleeping without you
    – Bu sevmenin “ya tamamen yada hiç” yöntemi beni sensiz uyutuyordu
    Now, I need somebody to know
    – Şimdi, tanımak için birine ihtiyacım var
    Somebody to heal
    – İyileşmek için birine
    Somebody to have
    – Yanımda olacak birine
    Just to know how it feels
    – Sadece nasıl hissettirdiğini bilmek için
    It’s easy to say but it’s never the same
    – Söylemesi kolay ama asla aynı değil
    I guess I kinda liked the way you helped me escape
    – Sanırım kaçmama yardım edişini biraz sevmiştim

    Now the day bleeds
    – Şimdi gündüz kanıyor
    Into nightfall
    – Akşam vaktine doğru
    And you’re not here
    – Ve sen burada değilsin…
    To get me through it all
    – …atlatmamı sağlamak için

    I let my guard down
    – Gardımı indirdim
    And then you pulled the rug
    – Ve sonra halıyı çektin
    I was getting kinda used to being someone you loved
    – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum

    And I tend to close my eyes when it hurts sometimes
    – Ve ben acıdığı zamanlar gözlerimi kapatma eğilimindeyim
    I fall into your arms
    – Kollarına düşüyorum
    I’ll be safe in your sound til I come back around
    – Melodinde güvende olacağım geri dönene kadar

    For now the day bleeds
    – Şimdilik gündüz kanıyor
    Into nightfall
    – Akşam vaktine doğru
    And you’re not here
    – Ve sen burada değilsin…
    To get me through it all
    – …atlatmamı sağlamak için
    I let my guard down
    – Gardımı indirdim
    And then you pulled the rug
    – Ve sonra halıyı çektin

    I was getting kinda used to being someone you loved
    – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum

    But now the day bleeds
    – Ama şimdi gündüz kanıyor
    Into nightfall
    – Akşam vaktine doğru
    And you’re not here
    – Ve sen burada değilsin…
    To get me through it all
    – …atlatmamı sağlamak için
    I let my guard down
    – Gardımı indirdim
    I was getting kinda used to being someone you loved
    – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum

    I let my guard down
    – Gardımı indirdim
    I was getting kinda used to being someone you loved
    – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum

  • Kygo & Tina Turner , What’s Love Got to Do with It Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Kygo & Tina Turner , What’s Love Got to Do with It Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You must understand though the touch of your hand
    – Elinin dokunuşunu anlamalısın
    Makes my pulse react;
    – Nabzımın tepki vermesini sağlıyor
    That it’s only the thrill of boy meeting girl
    – Bu sadece oğlanın kızla tanışmasının heyecanı
    Opposites attract
    – Karşıtların çekimi
    It’s physical
    – Fiziksel
    Only logical
    – Sadece mantıklı
    You must try to ignore that it means more than that
    – Bundan daha fazlasını ifade ettiğini görmezden gelmeye çalışmalısın

    Oh, what’s love got to do, got to do with it?
    – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı?
    What’s love but a second-hand emotion?
    – Aşk ikinci elden başka bir duygudur?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    Oh, what’s love got to do, got to do with it?
    – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı?
    What’s love but a second-hand emo—
    – İkinci el emodan başka aşk nedir?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    What’s love but a second-hand emo—
    – İkinci el emodan başka aşk nedir?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    It may seem to you that I’m acting confused
    – Kafam karışmış gibi görünebilir sana
    When you’re close to me
    – Bana yakın olduğunda
    If I tend to look dazed I’ve read it someplace
    – Şaşkın görünme eğilimindeysem bir yerde okudum
    I’ve got cause to be
    – Olmak için nedenim var
    There’s a name for it
    – Bunun için isim var
    There’s a phrase that fits
    – Uyan bir cümle var
    But whatever the reason you do it for me
    – Ama bunu benim için yapmanın sebebi ne olursa olsun

    Oh, what’s love got to do, got to do with it?
    – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı?
    What’s love but a second-hand emotion?
    – Aşk ikinci elden başka bir duygudur?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    Oh, what’s love got to do, got to do with it?
    – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı?
    What’s love but a second-hand emotion?
    – Aşk ikinci elden başka bir duygudur?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    What’s love but a second-hand emo—
    – İkinci el emodan başka aşk nedir?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    Oh, what’s love?
    – Oh, aşk nedir?
    What’s love? Oh 
    – Aşk nedir? Oh

  • Curtis Waters Feat. Harm Franklin , Stunnin Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Curtis Waters Feat. Harm Franklin , Stunnin Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ice on my, ice on my neck
    – Buz var, ensemde buz var
    Countin’ up a check
    – Kaç tane olduğunu kontrol et
    Ice on my, ice on my neck
    – Buz var, ensemde buz var
    Countin’ up a check
    – Kaç tane olduğunu kontrol et

    Ice on my neck that’s incoming (‘Coming)
    – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen)
    I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning)
    – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici)
    Super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
    Super, super, super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
    Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’)
    – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk
    I supply the dick when she want it (Want it)
    – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde)

    I’m a bad boy, McLovin
    – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (aşklı fast food)
    I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Yeah)
    – Ben bir,ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (aynen)
    Hey, good pussy sound like pasta
    – Hey, iyi am makarna olarak anılan
    I got young dick, call the pastor
    – Genç bir penisim var, ona makarnacı de
    She give good brain, she a master
    – O(kız) güzel beyin verir, o(kız)ustadır
    Little Einstein, bitch, I’ma blast off
    – Küçük Einstein, kaltak, ben ateşlendim
    I can go slow or go faster
    – Yavaş yada hızlı gidebilirim

    If I bust quick, that’s a bastard
    – Eğer çabuk boşalıyorsa, o bir piçtir
    Young Bollywood get gassed up
    – Genç Bollywood gaza gelmiş
    Get rich quick, big bags yeah, I’m cashed up
    – Hızlı zengin ol, büyük çantalar aynen, nakitlendim
    Ice on my neck that’s incoming (‘Coming)
    – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen)
    I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning)
    – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici)

    Super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
    Super, super, super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
    Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’)
    – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk
    I supply the dick when she want it (Want it)
    – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde)
    I’m a bad boy, McLovin (Ayy)
    – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy)
    I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Ayy)
    – Ben bir, ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy)
    I’m a bad boy like Puffy
    – Ben bir kötü çocuğum peluş gibi
    She suckin’ on my neck like Buffy
    – O(kız) boynumu öküzcük gibi emiyor
    On my British bird I had to go duppy
    – Köpekcik gibi gitmek zorunda kaldığım ingiliz kuşumda
    Fall asleep in that pussy like a cubby (Woo)
    – Minik ev gibi amda uyuyakaldın (vaay)

    ’90s pimp, 2000 pimp (Woo)
    – 90’ların pezevenki, 2000’lerin pezevenki (vaay)
    Mercedes drip, CLS (Woo)
    – Mercedes damlıyor, CLS (vaay)
    They just gassin’, I ain’t convinced
    – Sadece gazlanmışlar, ben kanmam
    She got a peach on her but she ain’t a princess (Yeah)
    – O(kız) kendine şeftali (popo) yapmış ama prenses değil (aynen)
    Woah, used to be a hot boy but I’m straight gorgeous now
    – Vay, ateşli bir çocuk olmam gerekiyordu ama şimdi düz(heteroseksüel) mükemmelim
    Woah, if you wanna see me you gon’ have to book appointments now
    – Vay, eğer beni görmek istiyorsan randevu defterimden gün almalısın
    Woah, baby, call me stone cold ’cause I’m so stunnin’ yeah
    – Vay, bebek, buz gibi ara beni çünkü ben çekiciyim aynen
    Woah, I smell like fresh cookies out the oven mixed with money
    – Vay, ben parayla karıştırılmış taze kurabiye gibi kokuyorum
    Ice on my neck that’s incoming (‘Coming)
    – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen)
    I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning)
    – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici)
    Super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum

    Super, super, super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
    Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’)
    – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk
    I supply the dick when she want it (Want it)
    – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde)
    I’m a bad boy, McLovin (Ayy)
    – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy)
    I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Huh)
    – Ben bir,ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (aynen)

  • Calvin Harris, The Weeknd – Over Now Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Calvin Harris, The Weeknd – Over Now Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I don’t really care if your tears fall down your face
    – Eğer ağlıyorsan gerçekten umrumda değil
    You know you play the victim every time
    – Her seferinde kurbanı oynuyorsun
    I know you gettin’ turnt every night, oh yeah
    – Her gece kafayı bulduğunu billiyorum
    Your girls ain’t shit, tryna get me off your mind
    – Arkadaşlarının hiçbir şey bildikleri yok, beni aklından çıkarmaya çalışıyorlar
    The same ones who be hittin’ up my line
    – Benim için çsıraya girenle aynı olan arkadaşların
    They’re not your friends
    – Onlar senin arkadaşın değil

    I need you to know that
    – Bilmeni istiyorum ki
    We ain’t ever gonna go back
    – Bir daha asla geri dönemeyiz
    This time, it got so bad
    – Bu sefer çok kötü oldu
    It’s best for me, it’s best for you
    – Bu bizim için en iyisi
    I need you to know that
    – Bilmeni istiyorum ki
    Tried to love you, but I forced that
    – Seni sevmeyi denedim, ama bunun için çok zorladım
    All signs, we ignored that
    – Tüm uyarıları umursamadım
    And it’s not the same
    – Ve artık aynı değil

    ‘Cause it’s over now, oh yeah
    – Çünkü şimdi bitti, evet
    Don’t get too confused, girl, it’s over now, oh yeah, uh
    – Kafan karışmasın, kızım, şimdi bitti, evet
    No comin’ back around, baby
    – Geri dönmek yok bebeğim
    Nothin’ left to lose, girl, it’s over now (Oh yeah, yeah)
    – Kaybedecek bir şey kalmadı kızım, şimdi bitti

    So, I take this just to forget you
    – Şimdi bu şeyleri sadece seni unutmak için içiyorum
    I don’t regret those memories
    – O anılardan pişman değilim
    And I swear I’m not tryna test
    – Ve yemin ederim seni kontrol etmeye çalışmıyprum
    I wish you the best with the life you lead
    – Gelecek hayatında sana en iyisini diliyorum
    But you always need that attention
    – Ama her zaman o ilgiye ihtiyacın var
    Feedin’ the press, but we don’t speak
    – Basını besliyoruz ama konuşmuyoruz
    But we’re both with somebody else
    – Ama ikimiz de başka biriyle birlikteyiz
    So please stop calling me
    – Bu yüzden lütfen beni aramayı bırak

    I need you to know that (Oh yeah)
    – Bilmeni istiyorum ki
    We ain’t ever gonna go back (Oh yeah)
    – Bir daha asla geri dönemeyiz
    This time, it got so bad
    – Bu sefer çok kötü oldu
    It’s not the same
    – Artık aynı değil

    ‘Cause it’s over now, oh yeah
    – Çünkü şimdi bitti, evet
    Don’t get too confused, girl, it’s over now, oh yeah, uh
    – Kafan karışmasın, kızım, şimdi bitti, evet
    (Stop callin’, stop callin’)
    – (Aramayı kes, aramayı kes)
    No comin’ back around, baby (Oh, no comin’ back around)
    – Geri dönüş yok bebeğim (Oh, geri dönüş yok)
    Nothin’ left to lose, girl, it’s over now (Oh yeah, yeah, said)
    – Kaybedecek bir şey kalmadı kızım, şimdi bitti (Oh evet, evet, dedi)

    Cause it’s over now, oh yeah (Stop callin’ me, oh)
    – Çünkü şimdi bitti, evet
    Don’t get too confused, girl, it’s over now, oh yeah, uh (Stop callin’ me, hey)
    – Kafan karışmasın, kızım, şimdi bitti, evet
    No comin’ back around, baby (No comin’ back around, no, no)
    – Geri dönmek yok bebeğim
    Nothin’ left to lose, girl, it’s over now (Stop callin’ me, yeah)
    – Kaybedecek bir şey kalmadı kızım, şimdi bitti

  • Clean Bandit & Mabel Feat. 24kGoldn – Tick Tock Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Clean Bandit & Mabel Feat. 24kGoldn – Tick Tock Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Tick tock, tick tock
    – Tik tak, tik tak
    Tick tock, tick tock, tick tock
    – Tik tak, tik tak, tik tak
    Tick tock, tick tock
    – Tik tak, tik tak

    I don’t need no other, I’m satisfied
    – Başkasına ihtiyacım yok, yeterince tatmin oldum
    Doing it on my own
    – Kendi başıma yapabiliyorum
    Only takes one lover to change your vibe
    – Modunun değişmesi yalnızca bir sevgiliye bakıyor
    Ain’t that the way it go
    – Öyle değil mi
    I don’t need nobody, but you on replay
    – Kimseye ihtiyacım yok, ama sen tekrar oynattasın
    Caught in the memory
    – Hafızama takılı kaldı
    When you touch my body and you say my name
    – Vüduma dokunup adımı söylediğin an
    Giving me what I need (Tick tock, tick tock, tick tock)
    – Bana istediğimi veriyorsun (Tik tak, tik tak, tik tak)

    Every minute, so lost in it
    – Her dakika, içinde kayboluyorum
    Like you’re in my bed
    – Yatağımdaymışsın gibi
    Every hour, give you power
    – Her saat, sana güç veriyor
    I’m losing mine instead (Tick tock, tick tock)
    – Ben de gittikçe aklımı kaybediyorum

    24-7 got you on my mind
    – 7/24 aklımdasın
    Think about you all the time
    – Sürekli seni düşünüyorum
    My body wants you night and day
    – Gece gündüz vücudum seni istiyor
    But my head is screaming, “Go away” (Tick tock, tick tock, tick tock)
    – Ama aklım ”uzaklaş” diye bağırıyor
    24-7 got you on my mind
    – 7/24 aklımdasın
    Darling, I don’t have the time
    – Sevgilim, vaktim yok
    My body wants you night and day
    – Gece gündüz vücudum seni istiyor
    I’m losing all control of me
    – Tüm kontolümü kaybediyorum

    24-7, I got a place with your name on it
    – 7/24, üzerinde adın yazılı olan bir yerim var
    Just in case you decided you comin’ out, mmm
    – Sadece çıkmaya karar vermiş olman durumunda
    No time for thinking, too busy dancing and drinking
    – Düşünmek için zaman yok, dans etmek ve içmekle çok meşgulüz
    Know you been meaning to get up out of your house, mmm
    – Evinden çıkmak istediğini biliyorum, mmm
    Baby, throw that Fendi on the floor
    – Bebeğim, o Fendi’yi yere at
    Addicted to your loving, need some more
    – Sevgine bağımlıyım, daha fazlasına ihtiyacım var
    Heard you want my body, I want yours
    – Vücudumu istediği duydum, ben de seninkini istiyorum
    You already know that I already know
    – Bildiğim şeyi sen zaten biliyorsun

    24-7 got you on my mind
    – 7/24 aklımdasın
    Think about you all the time
    – Sürekli seni düşünüyorum
    My body wants you night and day (And day)
    – Gece gündüz vücudum seni istiyor
    But my head is screaming, “Go away” (Away)
    – Ama aklım ”uzaklaş” diye bağırıyor
    (Tick tock, tick tock, tick tock)
    – (Tik tak, tik tak, tik tak)
    24-7 got you on my mind
    – 7/24 aklımdasın
    Darling, I don’t have the time
    – Sevgilim, vaktim yok
    My body wants you night and day (And day)
    – Gece gündüz vücudum seni istiyor
    I’m losing all control of me (Of me)
    – Tüm kontolümü kaybediyorum

    Every minute, so lost in it
    – Her dakika, içinde kayboluyorum
    Like you’re in my bed
    – Yatağımdaymışsın gibi
    Every hour, give you power
    – Her saat, sana güç veriyor
    I’m losing mine instead
    – Ben de gittikçe aklımı kaybediyorum

    Tick tock, mmm
    – Tik tak, tik tak
    Tick tock, tick tock, mmm
    – Tik tak, tik tak, tik tak
    Tick tock, yeah
    – Tik tak, tik tak evet
    (Tick tock, tick tock, tick tock)
    – Tik tak, tik tak, tik tak

    24-7 got you on my mind
    – 7/24 aklımdasın
    Think about you all the time
    – Sürekli seni düşünüyorum
    My body wants you night and day
    – Gece gündüz vücudum seni istiyor
    But my head is screaming, “Go away”
    – Ama aklım ”uzaklaş” diye bağırıyor
    24-7 got you on my mind
    – 7/24 aklımdasın
    Darling, I don’t have the time
    – Sevgilim, vaktim yok
    My body wants you night and day
    – Gece gündüz vücudum seni istiyor
    I’m losing all control of me
    – Tüm kontolümü kaybediyorum

  • DJ Khaled ft. Drake – POPSTAR Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    DJ Khaled ft. Drake – POPSTAR Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop
    – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor
    From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah
    – Uçaktan helikoptere kadar, evet
    Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah
    – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar
    I’m a popstar, not a doctor
    – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil
    Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop
    – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor
    From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah
    – Uçaktan helikoptere kadar, evet
    Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah
    – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar
    I’m a popstar, not a doctor
    – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil

    Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop
    – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor
    From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah
    – Uçaktan helikoptere kadar, evet
    Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah
    – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar
    I’m a popstar, not a doctor
    – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil
    Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop
    – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor
    From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah
    – Uçaktan helikoptere kadar, evet
    Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah
    – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar
    I’m a popstar, not a doctor
    – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil

    Ayy, shawty with the long text, I don’t talk, ayy
    – Güzel kız uzun mesajlar atıyor, konuşmuyorum
    Shawty with the long legs, she don’t walk, ayy
    – Uzun bacaklı güzel kız, yürüyemiyor
    Yeah, last year, I kept it on the tuck, ayy
    – Evet, geçen yıl onu tuttum
    2020, I came to fuck it up, yeah
    – 2020, ortamı yıkmaya geldim
    I want a long life, a legendary one (Yeah)
    – Uzun bir hayat istiyorum, efsanevi olandan
    I want a quick death (Yeah), and an easy one (Yeah)
    – Hızlı bir ölüm istiyorum, kolay olandan
    I want a pretty girl (Yeah), and an honest one (Yeah)
    – Güzel bir kız istiyorum, dürüst olanından
    I want this drink (Yeah), and another one, yeah
    – Bu içkiyi istiyorum, ve başka bir içkiyi daha
    And I’m troublesome, yeah
    – Ve ben belayım, evet
    I’m a popstar, but this shit ain’t bubblegum, yeah
    – Ben bir pop starım ama ağzımdaki bir sakız değil
    You would probably think my manager is Scooter Braun, yeah
    – Büyük ihtimalle menajerimin Scooter Braun olduğunu düşünüyorsundur
    But my manager with twenty hoes in Buddakan, yeah, ayy
    – Ama benim menajerim Buddakan’da 20 kızla birlikte
    Look, Ariana, Selena, my Visa
    – Ariana’ya bak, Selena’ya bak, benim Visa kartım
    It can take as many charges as it needs to, my girl
    – Ne kadar ihtiyacı varsa o kadariçine para alabilir, kızım
    That shit platinum just like all of my releases, my girl
    – Bu da platin sertifikalı, yayınladığım tüm şarkılar gibi, kızım
    Niggas come for me, I tear them all to pieces, my girl
    – Zenciler benim için geliyor, onları parçalarına ayırıyorum, kızım
    I’ma show your sexy ass what relief is, my girl
    – Seksi kıçının nasıl bir rahatlama olduğunu sana göstereceğim, kızım
    Please don’t take no shit that’s ’bout to have you geekin’
    – Lütfen bok atma, bu seni bir moron yapmak üzere
    And I’m not drivin’ nothin’ that I gotta stick the keys in
    – Ve ben anahtarlarımı içinde bırkacağım hiçbir şey sürmem
    Wonder how I got this way? I swear I got the
    – Buraya nasıl geldiğimi merak mı ediyorsun? Yemin ederim benim

    Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop
    – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor
    From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah
    – Uçaktan helikoptere kadar, evet
    Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah
    – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar
    I’m a popstar, not a doctor
    – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil
    Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop
    – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor
    From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah
    – Uçaktan helikoptere kadar, evet
    Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah
    – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar
    I’m a popstar, not a doctor
    – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil

    I’m a popstar, not a doctor, watch her
    – Ben bir popstarım, doktor değil, onu izle
    Say she rep a whole different block, so I blocked her
    – Başka bir blokta daha ünlendiğini söyledi, ben de onu engelledim
    Busy at the crib, cookin’ salmon with the lobster
    – Aşırmakla meşgulüm, ıstakozla somon pişiriyorum
    If we talkin’ joints, it’s just me and David Foster
    – Eğer esrardan bahsedersek, yalnızca ben ve David Foster
    Bodyguards don’t look like Kevin Costner, you tweakin’
    – Korumalar Kevin Costner’a benzemiyor, rahatsız edici şey
    Just pulled up to Whitney Houston, Texas for the evenin’
    – Whitney Houston’a çektim, bu gece için Texas
    They tell the same story so much, they start to believe it
    – Aynı hikayeyi çok fazla tekrar edersen, inanmaya başlarlar
    The ones that start like, “Drizzy’s shit was cool, but we even”
    – Şöyle başlayanlar ”Drizzy’nin şeyi harikaydı, ödeştik”
    Man, how the fuck?
    – Adamım, nasıl?
    Two, four, six, eight watches, factory, so they appreciate
    – İki, dört, altı saat, fabrika, bu yüzden takdir ediyorlar
    Crown in my hand and I’m really playin’ keep-away
    – Elimde taç var ve ben gerçekten uzaktan oynuyorum
    Shit don’t even usually get this big without a Bieber face
    – Bieber’ın yüzü olmadan iler bu kadar büyümüyor bile
    Naw, naw, piece of cake, naw, naw, Turks and Caic’, yeah, yeah
    – Hayır hayır, çantada keklik, hayır hayır, Turks ve Caicos Adaları, evet
    Go and get your friends, we can sneak away, yeah, yeah
    – Git ve arkadaşını çağır, kaçabiliriz
    Yeah, I keep a, like I keep the faith
    – Evet, tutuyorum, sanki inancımmış gibi korkuyorum
    Wonder how I got this way? Swear I got the
    – Buraya nasıl geldiğimi merak mı ediyorsun, Yemin ederim benim

    Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop
    – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor
    From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah
    – Uçaktan helikoptere kadar, evet
    Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah
    – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar
    I’m a popstar, not a doctor
    – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil
    Bitches callin’ my phone like I’m locked up, nonstop
    – Srtükler sanki hapismişim gibi durmadan telefonumu arıyor
    From the plane to the fuckin’ helicopter, yeah
    – Uçaktan helikoptere kadar, evet
    Cops pullin’ up like I’m givin’ drugs out, nah, nah
    – Polisler sanki uyuşturucu satıyormuşum gibi kenara çekiyorlar
    I’m a popstar, not a doctor
    – Ben bir pop yıldızıyım, doktor değil

  • The Strumbellas – Spirits Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    The Strumbellas – Spirits Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I got guns in my head and they won’t go.
    – Kafamın içerisinde silahlar var ve onlar gitmeyecekler
    Spirits in my head and they won’t go.
    – Kafamın içerisinde ruhlar ve onlar gitmeyecekler
    I got guns in my head and they wont go
    – Kafamın içerisinde silahlar var ve onlar gitmeyece
    Spirits in my head and they wont…
    – Kafamın içerisinde ruhlar ve onlar gitmeyecekler…
    Been lookin’ at the stars tonight
    – Geceleri yıldızlara bakıyordum
    And I think “Ohh how I miss the bright sun”
    – Ve düşündüm ‘Ohh parlak güneşi nasıl özlüyorum ‘
    I’ll be a dreamer ’til the day I die.
    – Öleceğim güne kadar bir hayalci olacağım
    And they say “Ohhh, how the good die young”
    – Ve onlar derler ki !nasıl iyi genç şekilde öleceksin ‘
    But were all strange, and maybe we don’t want to change
    – Ama tüm garipliklerde ve belki biz değişmek istemeyiz

    And I think “Ohh, like im lost and can’t be found.”
    – Ve düşünüyorum’Ohh kayıp içerisinde gibiyim ve bulamayan ‘
    Im just waiting for my day to come.
    – Geleceğim günü bekliyorum sadece
    And I think “Ohh, cause I don’t wanna let you down.”
    – Ve düşünüyorum’Ohh çünkü ben aşağı düşmek istemem
    But something inside has changed, and maybe we don’t wanna stay the same
    – Ama içeride bazı şeyler değişti ve belki biz aynı kalmak istemeyiz
    I got guns in my head and they won’t go.
    – Kafamın içerisinde silahlar var ve onlar gitmeyecekler
    Spirits in my head and they won’t go.
    – Kafamın içerisinde ruhlar ve onlar gitmeyecekler
    But the gun still rattles the gun still rattles ohh And I dont want a never–ending life.
    – Ama silahlar hala çıngırdaklar silahlar hala çıngırdaklar ohh ve yaşamın sona ermesini istemem
    I just want to be alive
    – Sadece canlı kalmak isterim
    While im here
    – Burada yaşarken
    And I dont want a never-ending life
    – Ve yaşamın sona ermesini istemem
    I just want to be alive
    – Sadece canlı kalmak isterim
    While im here
    – Burada yaşarken
    And I dont want to see another night lost inside of our own life
    – Ve kendi hayatımızın içerinde kaybolacağımız başka gece görmek istemem

  • Ava Max , Kings & Queens Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ava Max , Kings & Queens Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    If all of the kings have their queens on the throne
    Bütün kralların tahtlarında kendi kraliçeleri olsaydı
    We would pop champagne and raise a toast
    – Şampanya patlatıp kadeh kaldırdık
    To all of the queens who are fighting alone
    – Yalnız savaşan tüm kraliçelere 
    Baby, you’re not dancin’ on your own
    – Bebeğim kendi başına dans etmiyorsun
    Can’t live without me, you wanna’ but you can’t, no, no, no
    – Ben siz yaşayamazsın bunu istiyorsun ama yapamazsın

    Think it’s funny, but honey, can’t run this show on your own
    – Komik olduğunu düşünüyorsun ama balım, kendi kendine bu saltanatı idare edemezsin
    I can feel my body shake, there’s only so much I can take
    – Vücudumun sarsıldığını hissedebiliyorum Ve sadece hissedebileceğim çok fazla şey var
    I’ll show you how a real queen behaves, oh
    – Sana gerçek bir kraliçe nasıl davranır göstereceğim, oh
    No damsel in distress, don’t need to save me
    – Tehlikede olan genç bir kız yok beni kurtarmak zorunda değilsin
    Once I start breathin’ fire, you can’t tame me
    – Bir kere ateş solumaya başladım, beni evcilleştirirmezsin
    And you might think I’m weak without a sword
    – Ve bir  kılıçsız güçsüz olduğumu düşünebilirsin

    But if I had one, it’d be bigger than yours
    – Ama eğer bir kılıcım olsaydı seninkinden daha büyük olurdu
    If all of the kings have their queens on the throne
    – Bütün kralların tahtlarında kendi kraliçeleri olsaydı
    We would pop champagne and raise a toast
    – Şampanya patlatıp kadeh kaldırdık
    To all of the queens who are fighting alone
    – Yalnız savaşan tüm kraliçelere 
    Baby, you’re not dancin’ on your own
    – Bebeğim kendi başına dans etmiyorsun
    Disobey me, then baby, it’s off with your head
    – Bana itaatsizlik et bebeğim o zaman kellen uçurulmuş olur

    Gonna’ change it and make it a world you won’t forget
    – Onu değiştireceğim ve unutamayacağın bir dünya yapacağım
    No damsel in distress, don’t need to save me
    – Tehlikede olan genç bir kız yok beni kurtarmak zorunda değilsin
    Once I start breathin’ fire, you can’t tame me
    – Bir kere ateş solumaya başladım, beni evcilleştirirmezsin
    And you might think I’m weak but that is so wrong
    – Güçsüz olduğumu düşünebilirsin ama bu çok yanlış
    But I’m stronger than I ever was before
    – Ama her zaman olduğumdan daha güçlüyüm
    If all of the kings have their queens on the throne
    – Bütün kralların tahtlarında kendi kraliçeleri olsaydı

    We would pop champagne and raise a toast
    – Şampanya patlatıp kadeh kaldırdık
    To all of the queens who are fighting alone
    – Yalnız savaşan tüm kraliçelere 
    Baby, you’re not dancin’ on your own
    – Bebeğim kendi başına dans etmiyorsun
    In chess, the king can move one space at a time
    – Santrançta (Şah) kral bir hamlede sadece bir hareket edebilir
    But queens are free to go wherever they like
    – Ama kraliçeler istedikleri yere gitmekte özgürdür
    You get too close, you’ll get a royalty high
    – Çok yaklaşıyorsun kraliyet hanedanlığı ayrıcalığı alacaksın
    So breathe it in to feel the love
    – Öyleyse aşkı hissetmek için nefes al
    If all of the kings have their queens on the throne
    – Bütün kralların tahtlarında kendi kraliçeleri olsaydı
    We would pop champagne and raise a toast
    – Şampanya patlatıp kadeh kaldırdık
    To all of the queens who are fighting alone
    – Yalnız savaşan tüm kraliçelere 
    Baby, you’re not dancin’ on your own
    – Bebeğim kendi başına dans etmiyorsun

  • Chris Brown, Young Thug – Go Crazy Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Chris Brown, Young Thug – Go Crazy Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Oh, yeah
    – Ah evet
    (Oh, is that Kaniel again?)
    – (Oh, yine Kaniel mi?)
    Oh
    – Oh
    (Ayy, bring it, bring it back, bring it back, bring it back)
    – (Ayy, geri getir, geri getir, geri getir, geri getir)
    Oh, yeah
    – Ah evet

    Laid up, got me thinkin’, babe
    – Koydu, beni düşündürdü bebeğim
    Tell me if you with it ’cause I’m with it, babe
    – Onunla olursan söyle bana çünkü ben onunla beraberim bebeğim
    I haven’t heard from you in a minute, babe
    – Senden bir dakika haber almadım bebeğim
    Just tell me what to do when I get it, babe
    – Sadece onu aldığımda ne yapacağımı söyle bebeğim
    Gucci and Prada
    – Gucci ve Prada

    Trips to your crib in the middle of the night
    – Gecenin ortasında beşiğinize geziler
    I know that you miss me ’cause I put it down right
    – Beni özlediğini biliyorum çünkü doğru yazdım
    Damn, babe, I can put you on a flight
    – Lanet olsun bebeğim, seni uçağa bindirebilirim
    You know that a nigga like me can change your life
    – Benim gibi bir zencinin hayatını değiştirebileceğini biliyorsun

    Oh, baby
    – Bebeğim
    Everything you do is amazing
    – Yaptığın her şey harika
    Ain’t nobody watchin’, go crazy
    – Kimse izlemiyor, çıldır
    I got what you need
    – İhtiyacın olanı aldım
    Everybody think you shy, but I know you a freak, lil’ baby (Oh)
    – Herkes utangaç olduğunu düşünüyor, ama seni ucube biliyorum bebeğim (Oh)
    Everything you do is amazing (Yeah)
    – Yaptığın her şey harika (Evet)
    Ain’t nobody watchin’, go crazy (Yeah)
    – Kimse izlemiyor, çıldır (Evet)
    I got what you need (Yeah)
    – İhtiyacın olanı aldım (evet)
    Everybody think you shy, but I know you a freak, lil’ baby (Yeah
    – Herkes utangaç olduğunu düşünüyor, ama seni ucube biliyorum bebeğim (Evet

    I been overseas goin’ crazy (Yeah)
    – Yurtdışında deliriyordum (Evet)
    I can tell you love it when we made up (Ayy)
    – Barıştığımızda bunu sevdiğini söyleyebilirim (Ayy)
    Black and gray diamonds like a Raider (Raider)
    – Raider (Raider) gibi siyah ve gri elmaslar
    Orange peel, your love is real (Yeah)
    – Raider (Raider) gibi siyah ve gri elmaslar
    Lovin’ skills, I need some lovin’ skills (Yeah)
    – Portakal kabuğu, aşkın gerçek (Evet)
    Left my dirty drawers and you love me still (Yeah)
    – Sevme becerileri, bazı sevgi becerilerine ihtiyacım var (Evet)
    Eyes come lazy, but she is real (Yeah)
    – Kirli çekmecelerimi bıraktın ve beni hala seviyorsun (Evet)
    Dressed to kill (Yeah, yeah, yeah)
    – Gözler tembelleşir, ama o gerçek (Evet)
    We can bum-bum ’til you’re tired (Oh)
    – Öldürmek için giyinmiş (Evet, evet, evet)
    I can put a stone by your eye (Oh)
    – Yorulana kadar serseri yapabiliriz (Oh)
    I can see you never switchin’ sides
    – Gözüne bir taş koyabilirim (Oh)
    You never tell me lies
    – Bana asla yalan söylemiyorsun
    Not rushin’ tie-ties, yeahv
    – Kravatlar acele etmiyor, evet

    Trips to your crib in the middle of the night
    – Gecenin ortasında beşiğinize geziler
    I know that you miss me ’cause I put it down right
    – Beni özlediğini biliyorum çünkü doğru yazdım
    Damn, babe, I can put you on a flight
    – Lanet olsun bebeğim, seni uçağa bindirebilirim
    You know that a nigga like me can change your life
    – Benim gibi bir zencinin hayatını değiştirebileceğini biliyorsun

    Oh, baby
    – Bebeğim
    Everything you do is amazing
    – Yaptığın her şey harika
    Ain’t nobody watchin’, go crazy (I got what you need)
    – Kimse izlemiyor, çıldır (ihtiyacın olana sahibim)
    I got what you need
    – İhtiyacın olanı aldım
    Everybody think you shy, but I know you a freak, lil’ baby
    – Herkes utangaç olduğunu düşünüyor, ama seni ucube biliyorum bebeğim

    Yeah, get me lit
    – Evet, beni aydınlat
    Hoes on my phone when they find out that I’m rich
    – Zengin olduğumu öğrendiklerinde telefonumdaki çapalar
    Then they switch when they see I’m choosin’ on my bitch
    – Sonra benim kaltağımı seçtiğimi gördüklerinde değişiyorlar
    Top down, got her doin’ donuts on the dick, yeah
    – Yukarıdan aşağı, ona çörek yapıyor, evet
    Pose for the flick
    – Fiske için poz ver
    Damn it, bust it, baby, watch you do it on a split
    – Kahretsin, patlat bebeğim, bir bölünmede yaptığını izle
    She don’t need no hands or no pants, do your dance
    – Eline ya da pantolonuna ihtiyacı yok, dansını yap
    Poppin’ rubber bands, did the dash, make it fast (Oh)
    – Poppin ‘lastik bantlar, fırlattı, hızlı yap (Oh)
    (Ayy, bring it, bring it back, bring it back, bring it back)
    – (Ayy, geri getir, geri getir, geri getir, geri getir)
    Yeah, waitin’ by me phone just to dick you down, down
    – Evet, telefonun yanında bekliyorum, sadece seni aşağı çekmek için
    Let me put it down, down
    – Bırak onu indireyim
    Now put it down, down
    – Şimdi yere bırak
    Watch me put it down, down (Bring it back, bring it back, bring it back)
    – İndir beni izle, indir (geri getir, geri getir, geri getir)
    Put it down, down
    – İndir şunu

    Trips to your crib in the middle of the night
    – Gecenin ortasında beşiğinize geziler
    I know that you miss me ’cause I put it down right
    – Beni özlediğini biliyorum çünkü doğru yazdım
    Damn, babe, I can put you on a flight
    – Lanet olsun bebeğim, seni uçağa bindirebilirim
    You know that a nigga like me can change your life
    – Benim gibi bir zencinin hayatını değiştirebileceğini biliyorsun

    Oh, baby
    – Bebeğim
    Everything you do is amazing
    – Yaptığın her şey harika
    Ain’t nobody watchin’, go crazy
    – Kimse izlemiyor, çıldır
    I got what you need
    – İhtiyacın olanı aldım
    Everybody think you shy, but I know you a freak, lil’ baby (Oh)
    – Herkes utangaç olduğunu düşünüyor, ama seni ucube biliyorum bebeğim (Oh)
    Everything you do is amazing (Yeah)
    – Yaptığın her şey harika (Evet)
    Ain’t nobody watchin’, go crazy
    – Kimse izlemiyor, çıldır
    I got what you need
    – İhtiyacın olanı aldım
    Everybody think you shy, but I know you a freak, lil’ baby
    – Herkes utangaç olduğunu düşünüyor, ama seni ucube biliyorum bebeğim

  • Bande Organisée – Sch / Kofs / Jul / Naps / Soso maness / Elams / Solda / Houari Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Bande Organisée – Sch / Kofs / Jul / Naps / Soso maness / Elams / Solda / Houari Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Sch / Kofs / Jul / Naps / Soso maness / Elams / Solda / Houari
    – Sch / Kofs / Tem / Naps / Soso maness / Elams / Solda / Houari
    Oui, ma gâtée, RS4 gris nardo, bien sûr qu’ils m’ont raté (gros, bien sûr)
    – Evet, benim şımarık RS4 gri nardo, tabii ki beni özlediler (büyük, tabii ki)
    Soleil dans la bulle, sur le Prado, Shifter pro’ (Shifter pro’)
    – Balonda güneş, Prado’da, Shifter pro ‘(Shifter pro’)
    Contre-sens (ah), ma chérie, tu es à contre-sens
    – Yanlış (ah) sevgilim, yanılıyorsun
    Puta, où tu étais quand j’mettais des sept euros d’essence (hein ?) ?
    – Puta, ben benzini yedi euro koyduğumda (eh?) Neredeydin?
    Tu veux nous faire la guerre (hein ?) ? Par Dieu, c’est B (ah)
    – Bizimle savaşmak istiyorsun (eh?)? Tanrı adına B (ah)
    Ça prend ton Audi, ça prend ta gadji, ça prend ta CB (eh, eh)
    – Audi’nizi alır, aletinizi alır, kredi kartınızı alır (eh, eh)
    Le téléphone bippe (brr), que tu prends la kew (ew)
    – Telefon bip sesi çıkarır (brr), kew alırsın (ew)
    C’est Marseille, bébé (ah), sa mère un CDD (ah)
    – Marsilya, bebeğim (ah), annesi bir CDD (ah)
    Wesh alors, ma race, tranquille ou quoi (oh, mathafuck) ?
    – Öyleyse ırkım, sessiz mi yoksa ne (oh, mathafuck)?
    Grimpe dans la tchop, j’fais zéro à cent en deux secondes trois
    – Tchop’a tırman, iki saniyede sıfırdan yüze üç yapıyorum
    Guitarisé, oh, AC/DC, oh, on s’croise, c’est sûr, tu es tétanisé
    – Gitarize edilmiş, oh, AC / DC, oh, yolları kesiştik, elbette felçlisin

    J’ai passé la bague à Tchikita, deux mois après, j’l’ai déjà quitté (ah, ah)
    – Yüzüğü Tchikita’ya geçtim, iki ay sonra onu çoktan terk ettim (ah, ah)
    T’es un p’tit bâtard, j’suis un apache, j’suis un Diakité (eh)
    – Sen küçük bir piçsin, ben bir Apaçiyim, ben bir Diakite’im (eh)
    J’suis le capitaine (eh), j’vais les décapiter (eh)
    – Ben kaptanım (eh), kafalarını keseceğim (eh)
    C’est pas la capitale (nan), c’est Marseille, bébé (pah, pah, pah)
    – Başkent değil (nan), Marsilya, bebeğim (pah, pah, pah)
    1.3, Audi Sport, j’passe la douane, les rapports
    – 1.3, Audi Sport, gümrükten geçiyorum, raporlar
    Nique ta mère sur la Canebière, nique tes morts sur le Vieux-Port (Santé & Honneur)
    – Canebière’de anneni becer, Eski Liman’da ölülerini becer (Sağlık ve Onur)
    Mi amor, c’est les quartiers Sud, c’est les quartiers Nord
    – Mi amor, bu güney bölgeleri, kuzey bölgeleri
    Nique ta mère sur la Canebière, nique tes morts sur le Vieux-Port (ah)
    – Canebière’de anneni becer, Eski Liman’da ölün (ah)

    J’suis à la zone, sans casque sur un scooter kit-é
    – Bölgedeyim, kit-é scooter üzerinde kask olmadan
    Oublie-la, c’est une puta, elle t’a quitté
    – Unut onu, o bir puta, seni terk etti
    J’suis ailleurs, c’est d’la moula qu’j’ai effrité
    – Ben başka bir yerdeyim, parçaladığım moula’dan
    D’puis t’à l’heure, que ça me nique mon briquet
    – O andan itibaren çakmağımı mahvetti
    Rafale, flow bazookaw, j’ai des potes qui s’déplacent au cas où
    – Patlama, akış bazukavası, her ihtimale karşı hareket eden arkadaşlarım var
    La moto, elle fait “brm, brm, brm, brm”, toujours là, demande à Tchyco
    – Bisiklet, “brm, brm, brm, brm” diyor, her zaman orada, Tchyco’ya sor
    J’suis dans l’game en claquettes, survêt’
    – Step dansı oyunundayım, eşofman
    J’fuck les folles qui parlent de moi sur l’net
    – İnternette benim hakkımda konuşan çılgın kadınları sikiyorum
    J’suis sous potion là, j’tire deux-trois sur l’pét’
    – Orada iksir üzerindeyim, evcil hayvana iki-üç atıyorum ‘
    Au fait, on grimpe, envoie les zéros sur l’chèque
    – Bu arada, tırmanıyoruz, sıfırları Çek’e gönderiyoruz
    Ah, ah, poto, que pasa ? Ah, ah, dans la cabesa
    – Ah, ah, ahbap, ne pasa? Ah, ah, kabinde
    Ah, ah, grr, ratata, ah, ah, pour les mapesa
    – Ah, ah, grr, ratata, ah, ah, mapesa için
    Ah, ah, poto, que pasa ? Ah, ah, dans la cabesa
    – Ah, ah, ahbap, ne pasa? Ah, ah, kabinde
    Ah, ah, grr, ratata, ah, ah, pour les mapesa
    – Ah, ah, grr, ratata, ah, ah, mapesa için
    Plus besoin d’aller chez Lacoste depuis qu’j’suis fait d’or et d’platine
    – Altın ve platinden yapıldığım için artık Lacoste’a gitmeme gerek yok
    Et sur Twitter, j’vois leurs posts, nique leurs mères ceux qui parlent mal d’la team
    – Ve Twitter’da gönderilerini görüyorum, takım hakkında kötü konuşan annelerini sikiyorum

    En bande organisée, personne peut nous canaliser
    – Organize bir grupta kimse bize kanallık edemez
    Dans la zone, ça fume la fusée, pisté par les banalisées
    – Bölgede, işaretsizler tarafından izlenen roketi içiyor.
    Hasta luego, fais-en un, hasta luego, fais-en deux
    – Hasta luego, bir tane yap, hasta luego, iki tane yap
    Hasta luego, ouh, ouh, hasta luego, bam, bam
    – Hasta luego, ooh, ooh, hasta luego, bam, bam

    C’est du 24 carats (nan), j’rappe depuis l’époque de K-Ra
    – 24 karat (nah), K-Ra günlerinden beri tecavüz ediyorum
    La technique, le flow de malade, artistiquement, on se balade (ok)
    – Teknik, hastalıklı akış, sanatsal olarak dolaşıyoruz (tamam)
    T-Max, casque Araï, recherché à kech-Marra
    – T-Max, Araï kask, Kech-Marra’da aranıyor
    J’lui envoie une frappe imparable, j’fais couler son mascara (ah, ah)
    – Ona durdurulamaz bir grev gönderiyorum, maskarasını çalıştırıyorum (ah, ah)
    Le J, c’est le S (ok), hum, j’sors le RS (vroum, vroum)
    – J, S’dir (tamam), hmm, RS’yi çıkarıyorum
    Une liasse épaisse, Arlabelek, N.A.P.S (ah, ah)
    – Kalın bir tomar, Arlabelek, N.A.P.S (ah, ah)
    Le, le J, c’est le S (ok), hum, j’sors le RS (vroum, vroum)
    – J, bu S (tamam), um, RS’yi çıkarıyorum (vroum, vroum)
    Une liasse épaisse, Arlabelek, N.A.P.S (ok)
    – Kalın bir tomar, Arlabelek, N.A.P.S (tamam)

    Yo, cesse ton baratin (yeah), t’es qu’un fils de bar à tain-p’ (ah)
    – Yo, saçmalamayı kes (evet), sen bir pisliğin oğlusun (ah)
    J’commence le rap avec 7 et 3, à la rivière, j’ai touché la quinte
    – Rap’e 7 ve 3 ile başlıyorum, nehirde beşinci vuruyorum
    Yo, j’vise l’or, le platine (ah), à la base, c’était les assises
    – Yo, altını hedefliyorum, platin (ah), üssünde, temeller buydu
    J’suis un peu d’Zampa, un peu d’Zizou (coup), j’offre un Ricard à Poutine
    – Ben biraz Zampa, biraz Zizou (aniden), Poutine’e bir Ricard öneriyorum
    Jeune trafiquant dans le bâtiment, cavale comme Usain Bolt (ah, ah)
    – Genç bina kaçakçısı, Usain Bolt gibi koş (ah, ah)
    Je connais le maniement de mon département, le soir, pour te froisser ta go’ (ah, ah, ah)
    – Akşamları seni kırmak için departmanımın idaresini biliyorum ‘(ah, ah, ah)
    Et ça fait : zumba, caféw, caféw, carnaval
    – Ve gider: zumba, caféw, caféw, karnaval
    J’suis dans l’4×4 teinté, pisté par la banal’
    – Ben banal tarafından izlenen renkli 4×4’teyim
    Et ça fait : zumba, caféw, caféw, carnaval
    – Ve gider: zumba, caféw, caféw, karnaval
    J’suis dans l’4×4 teinté, pisté par la banal’
    – Ben banal tarafından izlenen renkli 4×4’teyim

    En bande organisée, personne peut nous canaliser
    – Organize bir grupta kimse bize kanallık edemez
    Dans la zone, ça fume la fusée, pisté par les banalisées
    – Bölgede, işaretsizler tarafından izlenen roketi içiyor.
    Hasta luego, fais-en un, hasta luego, fais-en deux
    – Hasta luego, bir tane yap, hasta luego, iki tane yap
    Hasta luego, ouh, ouh, hasta luego, bam, bam
    – Hasta luego, ooh, ooh, hasta luego, bam, bam

    Égal, illégal (eh), Alpha, Oméga (vroum)
    – Eşit, yasadışı (eh), Alpha, Omega (vroum)
    On fait coup d’état, balle dans la te-tê, c’est la cuenta (vroum)
    – Darbe yapıyoruz, te-tê’de mermi, bu cuenta (vroum)
    Poursuite, y a les bleus (bleus), serein, j’sors d’la bleue (bleue)
    – Pursuit, blues (mavi), sakin, maviden çıkıyorum (mavi)
    Ter-ter, guidon , logistique, par terre, du sang balistique
    – Ter-ter, arpacık, lojistik, yerde, balistik kan
    A-tchu-tchu-tcha (tcha), c’est une salvatrucha (‘cha)
    – A-tchu-tchu-tcha (tcha), bu bir salvatrucha (‘cha)
    Trafic haram (ah), Marseille, on trouve des cadavres (ouais)
    – Trafik haram (ah), Marsilya, cesetler buluyoruz (evet)
    Marseille hala, plus d’âme, les p’tits passent à l’acte (ouais)
    – Marsilya hala, artık ruh yok, küçükler harekete geçiyor (evet)
    Milli’, j’veux l’milli’ comme l’OVNI (hum), ces filha puta, j’les finis
    – Milli ‘, milli’ istiyorum UFO gibi (hum), bu filha puta, bitiriyorum onları

    Yah, on les rend amis : ennemis, yah, on les rend ennemis : amis, yah
    – Yah, onları arkadaş yaparız: düşman, evet, onları düşman yaparız: arkadaşlar, yah
    J’ai les poches pleines, tu m’suis, j’ai fait le calcul de plus le calculer lui, yah (ouh)
    – Ceplerim dolu, beni takip et, matematik yaptım artı hesapladım, yah (ouh)
    Comportement dans la zone, yah, comporte avec les hommes, yah
    – Bölgedeki davranış, yah, erkeklerle davran, yah
    Garde la pêche, moi, j’ai la forme, forme, temenik, on te déforme
    – Balığa devam et ben şekle, şekle, temenik bende seni deforme ederiz
    Car c’est trop vrai, t’as l’regard et l’fond mauvais, quand j’galère, toi t’es refait (eh)
    – Çünkü çok doğru, kötü bir görüntün ve kötü bir geçmişin var, ben eğlendiğimde sen yeniden yapıyorsun (eh)
    Au lit, t’es mauvais (eh), ta gadji, on la connaît (eh, eh)
    – Yatakta kötüsün (eh), gadjin, onu biliyoruz (eh, eh)
    Au parloir, elle a tourné (eh, eh), cognée par des prisonniers (ouh, ouh)
    – Salonda döndü (eh, eh), mahkumlar tarafından vurdu (ouh, ouh)
    Tu dois des sous, sous, sous, tu fais la mala dans les “boum, boum, boum”
    – Borcun var, para, para, “boom, boom, boom” da mala yapıyorsun
    Pour de la monnaie, on te click, click, boum, l’alcool, on la glou, glou, glou (glou, glou, glou)
    – Değişim için tıklıyoruz, tıklıyoruz, boom, alkol, biz glo, glo, glo (glou, glou, glou)
    Tu dois des sous, sous, sous, tu fais la mala dans les “boum, boum, boum”
    – Borcun var, para, para, “boom, boom, boom” da mala yapıyorsun
    Pour de la monnaie, on te click, click, boum, l’alcool, on la glou, glou, glou (glou, glou, glou)
    – Değişim için tıklıyoruz, tıklıyoruz, boom, alkol, biz glo, glo, glo (glou, glou, glou)

    Wesh, tu veux pas la guerre mais pourquoi tu allumes la mèche (mèche, mèche) ?
    – Wesh, savaş istemiyorsun ama neden fitili ateşliyorsun (fitil, fitil)?
    J’suis dans la zone, j’évite les putas, wesh
    – Ben bölgedeyim, putalardan kaçınıyorum, wesh
    Moi, j’écoute pas les gens et ma Clio, elle est sur les jantes
    – Ben, insanları ve Clio’mu dinlemiyorum, bu jantlarda
    J’fais que fumer le jaune, des fois, avec un peu de Marie-Jeanne
    – Bazen biraz Marie-Jeanne ile sarı dumanı yapıyorum
    Hier, j’étais bleu, j’voulais un Porsche GT bleu (bleu)
    – Dün maviydim, mavi bir Porsche GT (mavi) istedim
    Y avait le pain, on était plein, y avait pas un, on était deux (deux)
    – Ekmek vardı, doluyduk, bir tane yoktu, ikiydik (iki)
    J’suis dans le bloc, ma biche, dans la zone, c’est chacun sa kich’ (sa kich’)
    – Bloktayım, benim doe’m, bölgede, her biri onun kich ‘(onun kich’)
    Y a eu des traîtres, des traîtres, des traîtres, nique sa mère, c’est rien, ma3lich
    – Hainler vardı, hainler, hainler, annesini sikeyim, hiçbir şey yok, ma3lich
    Au quartier, y a d’la vente d’armes, nouvelle paire, j’paye en espèces
    – Mahallede silah satışı var, yeni çift, nakit ödüyorum
    Fais belek, y a les gendarmes, ils sont loin, c’est bon, déstresse
    – Belek yap, jandarmalar var çok uzakta, güzel, sıkıntı
    C’est tous pour la plata, retour de flamme, fumar mata (brh)
    – Hepsi çanak, flashback, fumar mata (brh) için
    Ça danse en équipe sur le chant des “ratata”
    – “Ratata” şarkısıyla takım olarak dans ediyor

    En bande organisée, personne peut nous canaliser
    – Organize bir grupta kimse bize kanallık edemez
    Dans la zone, ça fume la fusée, pistés par les banalisées
    – Bölgede, gizli görevliler tarafından takip edilen roketi içiyor.
    Hasta luego, fais-en un, hasta luego, fais-en deux
    – Hasta luego, bir tane yap, hasta luego, iki tane yap
    Hasta luego, ouh, ouh, hasta luego, bam, bam
    – Hasta luego, ooh, ooh, hasta luego, bam, bam
    En bande organisée, personne peut nous canaliser
    – Organize bir grupta kimse bize kanallık edemez
    Dans la zone, ça fume la fusée, pistés par les banalisées
    – Bölgede, gizli görevliler tarafından takip edilen roketi içiyor.
    Hasta luego, fais-en un, hasta luego, fais-en deux
    – Hasta luego, bir tane yap, hasta luego, iki tane yap
    Hasta luego, ouh, ouh, hasta luego, bam, bam
    – Hasta luego, ooh, ooh, hasta luego, bam, bam

  • Amy Winehouse – B Boy Baby Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Amy Winehouse – B Boy Baby Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    B boy be my baby
    – Oğlum , bebeğim ol
    Won’t you be my baby
    – Bebeğim olmayacak mısın
    My one and only baby
    – Benim tek ve yalnız bebeğim
    Be my baby now
    – Şimdi benim bebeğim ol
    Oh oh ooh
    – Ah ah aah

    It was winter time
    – Kış zamanıydı
    You know what they say
    – Ne dediklerini biliyorsun
    Did you think about us
    – Bizim hakkımızda düşündün mü
    Did you miss your baby
    – Bebeğini özledin mi
    I’m gonna catch the train
    – Treni yakalayacağım
    Cos’ I’m heading your way
    – Çünkü yoluna baş koyuyuorum
    You’re my number one
    – Çünük benim bir numaramsın
    That’s all a new born son
    – Bunların hepsi yeni doğmuş bir oğlan
    Won’t you be my king
    – Kralım olmayacak mısın
    Won’t you be my king
    – Kralım olmayacak mısın

    Cos’ I know you care
    – Çünkü önemsediğini biliyorum
    Did a dance for you
    – Senin için bir dans yaptım
    And when I’m done
    – Ve bıktığımda
    I’m gonna do it again
    – Bunu tekrar yapacağım
    And when It’s over
    – Ve bittiğinde
    I’m gonna pull you closer
    – Seni yakınıma çekeceğim
    Keep your Nike’s on
    – Nikelarını elinde tut
    You know how we do
    – Nasıl olduğumuzu biliyorsun
    There is nothing he won’t try
    – Deneyemeyeceği birşey yok
    We like two stars in the sky
    – Gökyüzündeki iki yıldız gibiyiz
    You’re my rainy day’s sunshine
    – Sen benim yağmurlu günümün güneş ışığısın
    It’s plain to see
    – Bu tamamen görmektir
    My heat in the cold of winter
    – Soğuk sudaki ateşim
    Just so right for me
    – Sadece benim için çok doğru
    So won’t you please
    – Bu yüzden yapmayacak mısın

    B boy be my baby
    – Oğlum , bebeğim ol
    Won’t you be my baby
    – Bebeğim olmayacak mısın
    My one and only baby
    – Benim tek ve yalnız bebeğim
    Be my baby now
    – Şimdi benim bebeğim ol
    Oh oh ooh
    – Ah ah aah

    There are two in the air
    – Gökyzünde iki şey vardır
    İf you feel like me
    – Eğer benim gibi hissediyorsan
    Someone who cares for so freaky
    – Çok çılgınca düşünen bir kişi
    In demand by all the ladies
    – Revaçta olan bütün hanımları
    It’s not for sale
    – Onlar satılık değiller
    It’s being home delivered to me
    – Bana teslim edilen ev oluyor
    So hang up all your trying cards please
    – Bu yüzden bütün deneme kartlarını as
    He’s my baby
    – O benim bebeğim

    Lovesick cos’ thats what I get
    – Aşk hastalığı bu benim elde ettiğim şey
    I hear his voice when things get wet
    – Birşeyler ıslanınca sesini duyuyorum
    Know’s what I want
    – İstediğimi bilir
    And then he’ll fetch
    – Ve sonra o gidip getirecek
    He’s my boo
    – O benim sevgilim
    And I’m his little pet
    – Ve ben onun küçük ev hayvanıyım
    You never know what he’ll do next
    – Onun sonra ne yapacağını asla bilemesssin
    He’s my baby
    – O benim bebeğim

    My rainy day’s bright sunshine
    – Yağmurlu günümün parlak güneşi
    Live in fantasy
    – Fantazide yaşıyorum
    My heat in the cold of winter
    – Soğuk sudaki ateşim
    Just so right for me
    – Sadece benim için çok doğru
    So won’t you please
    – Bu yüzden yapmayacak mısın

    B boy be my baby
    – Oğlum , bebeğim ol
    Won’t you be my baby
    – Bebeğim olmayacak mısın
    My one and only baby
    – Benim tek ve yalnız bebeğim
    Be my baby now
    – Şimdi benim bebeğim ol
    Oh oh ooh
    – Ah ah aah