Blog

  • Keane – A Bad Dream Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Keane – A Bad Dream Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Why do I have to fly
    – Neden uçmak zorundayım ki?
    Over every town up and down the line?
    – Her kasabanın üzerinden bir aşağı yukarı?
    I’ll die in the clouds above
    – Bulutların üzerinde öleceğim
    And you that I defend, I do not love
    – Ve savunduğum sen sevmiyorum

    I wake up, it’s a bad dream
    – Uyandım kötü bir rüyaydı
    No one on my side
    – Kimse yanımda değildi
    I was fighting
    – dövüşüyordum
    But I just feel too tired
    – Ama kendimi çok yorgun hissediyorum
    To be fighting
    – Dövüşmekten dolayı
    Guess I’m not the fighting kind
    – Sanırım ben dövüşen tiplerden değilim

    Where will I meet my fate?
    – İnancımı nerede bulacağım
    Baby I’m a man, I was born to hate
    – Bebeğim ben bir erkeğim nefret etmek için doğdum
    And when will I meet my end?
    – Ve kendi sonumla ne zaman buluşacağım?
    In a better time you could be my friend
    – Daha iyi bir zamanda olsa arkadaşım olabilirdin

    I wake up, it’s a bad dream
    – Uyandım kötü bir rüyaydı
    No one on my side
    – Kimse yanımda değildi
    I was fighting
    – Dövüşüyordum
    But I just feel too tired
    – Ama kendimi çok yorgun hissediyordum
    To be fighting
    – Dövüşmekten dolayı
    Guess I’m not the fighting kind
     – Sanırım ben dövüşen tiplerden değilim
    Wouldn’t mind it
    – Rahatsız etmezdi
    If you were by my side
    – Yanımda olsaydın
    But you’re long gone
    – Ama sen tamamen gittin
    Yeah you’re long gone now
    – Evet sen şimdi tamamen gittin

    Where do we go?
    – Nereye gidiyoruz
    I don’t even know
    – Bilmiyorum bile
    My strange old face
    – Benim o ilk defa ortaya çıkan yaşlı yüzüm
    And I’m thinking about those days
    – Ve o günleri düşünüyorum
    And I’m thinking about those days
    – Ve o günleri düşünüyorum

    I wake up, it’s a bad dream
    – Uyandım kötü bir rüyaydı
    No one on my side
    – Kimse yanımda değil
    I was fighting
    – Dövüşüyordum
    But I just feel too tired
    – Ama kendimi çok yorgun hissediyorum
    To be fighting
    – Dövüşmekten dolayı
    Guess I’m not the fighting kind
    – Sanırım ben dövüşen tiplerden değilim
    Wouldn’t mind it
    – Rahatsız etmezdi beni
    If you were by my side
    – yanımda olsaydın
    But you’re long gone
    – Ama sen tamamen gittin
    Yeah you’re long gone now
    – Evet sen şimdi tamamen gittin

  • Sky Ferreira – 17 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Sky Ferreira – 17 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da
    – Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da
    Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da
    – Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da
    Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da
    – Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da
    Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da
    – Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da

    She, she, she,
    – O, o, o
    She came home late again tonight,
    – Bu gece eve yine geç geldi
    You could see it in her eyes,
    – Onun gözlerinde görebiliyordun
    She’s been up to something.
    – Bir şeylerin peşinde.
    Oh, whoa, we, we, we,
    – Oh, whoa, biz, biz, biz
    Don’t know what to do with her,
    – Onunla ne yapacağımı bilmiyorum
    She’s from a different world,
    – O farklı bir dünyadan
    And it’s apparent now this girl is hiding,
    – Ve şimdi bu kızın saklandığı anlaşılıyor
    Something in the way she gives a confident excuse,
    – Kendine güvenen bir bahane verme biçiminde bir şey,
    There’s no way they’d ever know shes been
    – Onun olduğunu bilmelerine imkan yok

    Sneaking out at night,
    – Geceleri gizlice dışarı çıkmak,
    She’s dancing at the night club,
    – Gece kulübünde dans ediyor
    Yeah, she got a fake ID,
    – Evet, sahte kimliği var
    They’ll never know she’s 17.
    – 17 yaşında olduğunu asla bilmeyecekler.
    Oh, and she’s drinking with her friends,
    – Oh, ve arkadaşlarıyla içiyor
    And they’re all 21,
    – Ve hepsi 21
    I wonder how much longer she can get away with –
    – Ne kadar uzun süre sıyrılabileceğini merak ediyorum –
    Her dirty little secret.
    – Küçük kirli sırrı.

    Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da
    – Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da

    Mom and dad,
    – Anne ve baba,
    They don’t seem to understand,
    – Anlamıyor gibiler
    She’s got so many older friends,
    – Onun çok eski arkadaşları var
    They pick her up every Wednesday night.
    – Kuralları çiğniyor
    She breaks the rules,
    – Onu her çarşamba gecesi alıyorlar.
    She makes a fool of everyone,
    – Herkesi aptal durumuna düşürüyor
    She won’t give up until she’s done,
    – Bitene kadar pes etmeyecek
    And it’s apparent now this girl is missing,
    – Ve şimdi bu kızın kayıp olduğu anlaşılıyor.
    Something in the way she gives a confident excuse,
    – Kendine güvenen bir bahane verme biçiminde bir şey,

    There’s no way they’d ever know shes been –
    – Onun olduğunu bilmelerine imkan yok –

    Sneaking out at night,
    – Geceleri gizlice dışarı çıkmak,
    She’s dancing at the night club,
    – Gece kulübünde dans ediyor
    Yeah, she got a fake ID,
    – Evet, sahte kimliği var
    They’ll never know she’s 17.
    – 17 yaşında olduğunu asla bilmeyecekler.
    Oh, and she’s drinking with her friends,
    – Oh, ve arkadaşlarıyla içiyor
    And they’re all 21,
    – Ve hepsi 21
    I wonder how much longer she can get away with –
    – Ne kadar uzun süre sıyrılabileceğini merak ediyorum –
    Her dirty little secret.
    – Küçük kirli sırrı.

    She hides the pain behind the fun,
    – Eğlencenin arkasındaki acıyı gizler,
    She said she doesn’t need anyone at all,
    – Hiç kimseye ihtiyacı olmadığını söyledi
    They say she’s living way too fast,
    – Çok hızlı yaşadığını söylüyorlar
    I wonder how long she can last before she falls –
    – Düşmeden önce ne kadar dayanabileceğini merak ediyorum –
    To the ground.
    – Yere.

    Something in the way she pushes everyone away,
    – Herkesi uzaklaştırması gibi bir şey,
    There’s no way they’d ever know
    – Bilmelerinin hiçbir yolu yok

    Sneaking out at night,
    – Geceleri gizlice dışarı çıkmak,
    She’s dancing at the night club,
    – Gece kulübünde dans ediyor
    Yeah, she got a fake ID,
    – Evet, sahte kimliği var
    They’ll never know she’s 17.
    – 17 yaşında olduğunu asla bilmeyecekler.
    Oh, and she’s drinking with her friends,
    – Oh, ve arkadaşlarıyla içiyor
    And they’re all 21,
    – Ve hepsi 21
    I wonder how much longer she can get away with
    – Ne kadar uzun süre sıyrılabileceğini merak ediyorum
    Her dirty little secret.
    – Küçük kirli sırrı.

    Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da
    – Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da
    Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da
    – Ba, ba, ba, di, da, da, da, da, da

  • Kings Of Leon – 17 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Kings Of Leon – 17 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Oh she’s only seventeen
    – O sadece on yedi
    Whine whine whine, weep over everything
    – Neden neden neden, herkes aglamayı kesmiş
    Bloody Mary breakfast busting up the street
    – Kanli mary zerafetiyle kahvaltı yapiyor sokagın üstünde
    Brothers fighting, when’s the baby gonna sleep
    – Kardeşler savaşiyor,Bebek uyukuya gectiginde
    Heaving ship too sails away
    – Başsız (kaptansız) gemi yelken acıyor uzaklara

    Said it’s a culmination of a story and a goodbye session
    – Hikayede zirveye ulaştıgını söylüyor ve elveda
    It’s a tick of our time and the tic in her head that made me feel so strange
    – O bizim zamanımızın kenesi ve onun kafasının içindeyken beni Güçlü hisettiriyor
    So I could call you baby, I could call you, dammit, it’s a one in a million
    – Seni cagırabilirim bebegim, seni cagırabilirim, kahretsin, o milyonda bir
    Oh it’s the rolling of your spanish tongue that made me wanna stay
    – Akıcı ispanyol dilin benim burda kalmamı istiyor

    Oh she’s only seventeen
    – O sadece on yedi
    Whine whine whine, weep over everything
    – Neden neden neden, herkes aglamayı kesmiş
    Bloody Mary breakfast busting up the street
    – Kanli mary zerafetiyle kahvaltı yapiyor sokagın üstünde
    Brothers fighting, when’s the baby gonna sleep Heaving ship too sails away
    – Kardeşler savaşiyor,Bebek uyukuya gectiginde Başsız (kaptansız) gemi yelken acıyor uzaklara

    Said it’s a culmination of a story and a goodbye session
    – Hikayede zirveye ulaştıgını söylüyor ve elveda
    It’s a tick of our time and the tic in her head that made me feel so strange
    – O bizim zamanımızın kenesi ve onun kafasının içindeyken beni Güçlü hisettiriyor
    So I could call you baby, I could call you, dammit, it’s a one in a million
    – Seni cagırabilirim bebegim, seni cagırabilirim, kahretsin, o milyonda bir
    Oh it’s the rolling of your spanish tongue that made me wanna stay
    – Akıcı ispanyol dilin benim burda kalmamı istiyor

    I could call you baby, I could call you, dammit, it’s a one in a million
    – Seni cagırabilirim bebegim, seni cagırabilirim, kahretsin, o milyonda bir
    Oh it’s the rolling of your Spanish tongue that made me wanna stay
    – Akıcı ispanyol dilin benim burda kalmamı istiyor

  • Avril Lavigne – 17 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Avril Lavigne – 17 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    He was working at the record shop
    – Erkek plakçıda çalışıyordu
    I would kiss him in the parking lot
    – Onu otoparkta öpmek isterdim
    Tasting like cigarettes and soda pop
    – Sigara ve gazoz gibi tadıyordu
    17

    He would tell me I was beautiful
    – Bana çok güzel olduğumu söylemek isterdi
    Sneaking in the neighbour’s swimming pool
    – Komşunun yüzme havuzuna gizlice yaklaşırdı
    Yeah, he told me how to break the rules
    – Evet, tabuları nasıl yıkacağını anlatırdı
    17

    But hey, this isn’t long gone
    – Ama hey, bu uzun sürmedi
    When I hear the song
    – Şarkıyı duyduğumda
    It takes me back…
    – Beni geçmişe götürdü…

    We were on top of the world
    – Dünyanın zirvesindeydik
    Back when I was your girl
    – Senin sevgilin olduğum zamana döndüm
    We were living so wild and free
    – Çok çılgın ve özgür yaşarduk
    Acting stupid for fun
    – Eğlenmek için aptalca davranırdık
    All we needed was some love
    – Tek ihtiyacımız biraz sevgiydi
    That’s the way its suppose to be
    – Öyle de olması gerekirdi
    17

    Stealing beers out of the trailer park
    – Karavan parkından bira çalardık
    Flicking lighters just to fight the dark
    – Karanlığı dövmek için çakmağı çakardık
    Favorite place was sitting in car
    – Araba, oturulacak en güzel yerdi
    17

    Lay a blanket on the rooftop
    – Çatıda bir şilteye uzan
    That time I knew I wanted me to stop
    – O zaman kendimi durdurmak istediğimi biliyordum
    It was so cold but we kept him hot
    – Çok soğuktu ama biz onu ısıttık
    17

    But hey, this isn’t long gone
    – Ama hey, bu uzun sürmedi
    When I hear the song
    – Şarkıyı duyduğumda
    It takes me back…
    – Beni geçmişe götürdü…

    We were on top of the world
    – Dünyanın zirvesindeydik
    Back when I was your girl
    – Senin sevgilin olduğum zamana döndüm
    We were living so wild and free
    – Çok çılgın ve özgür yaşarduk
    Acting stupid for fun
    – Eğlenmek için aptalca davranırdık
    All we needed was some love
    – Tek ihtiyacımız biraz sevgiydi
    That’s the way its suppose to be
    – Öyle de olması gerekirdi
    17

    We were running red lights
    – Kırmızı ışıkları yakar
    We were going all night
    – Tüm geceyi dışarda geçirirdik
    Didn’t care about anything
    – Hiçbir şeyi takmazdık
    We were living my dream
    – Benim hayalimi yaşardık
    We were living our dream
    – Bizim hayalimizi yaşardık
    We were 17
    – 17 yaşındaydık

    Ohhhhhhh
    – Ohhhhhhh

    I remember what it felt like
    – Nasıl hissettiğimi hatırlıyorum
    Just a small town kind of life
    – Hayat gibi küçük bir kasaba
    If only I could go back in time
    – Keşke zamanda geriye gidebilsem
    17

    We were on top of the world
    – Dünyanın zirvesindeydik
    Back when I was your girl
    – Senin sevgilin olduğum zamana döndüm
    We were living so wild and free
    – Çok çılgın ve özgür yaşarduk
    Acting stupid for fun
    – Eğlenmek için aptalca davranırdık
    All we needed was some love
    – Tek ihtiyacımız biraz sevgiydi
    That’s the way its suppose to be
    – Öyle de olması gerekirdi
    17

    We were running red lights
    – Kırmızı ışıkları yakar
    We were going all night
    – Tüm geceyi dışarda geçirirdik
    Didn’t care about anything
    – Hiçbir şeyi takmazdık
    We were living my dream
    – Benim hayalimi yaşardık
    We were living our dream
    – Bizim hayalimizi yaşardık
    We were 17
    – 17 yaşındaydık

    17

    17

    17

  • Skid Row – 18 And Life Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Skid Row – 18 And Life Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ricky was a young boy, he had a heart of stone.
    – Ricky genç bir çocuktu, taştan bir kalbi vardı.
    Lived 9 to 5 and worked his fingers to the bone.
    – 9’dan 5’e kadar yaşadı ve parmaklarını kemiğe kadar çalıştı.
    Just barely got out of school, came from the edge of town.
    – Okuldan zar zor çıktım, şehrin kenarından geldi.
    Fought like a switchblade so no one could take him down.
    – Bir sustalı bıçak gibi savaştı, böylece kimse onu deviremezdi.
    He had no money, oooh no good at home.
    – Parası yoktu, oooh evinde iyi değildi.
    He walked the streets a soldier and he fought the world alone
    – Sokaklarda bir asker yürüdü ve dünyayla tek başına savaştı
    And now it’s
    – Ve şimdi

    18 and life you got it
    – 18 ve hayat anladın
    18 and life you know
    – 18 ve bildiğin hayat
    Your crime is time and it’s
    – Suçun zamandır ve bu
    18 and life to go
    – 18 ve ömür boyu

    Tequila in his heartbeat, his veins burned gasoline.
    – Kalp atışında tekila, damarları benzin yaktı.
    It kept his motor running but it never kept him clean.
    – Motoru çalışır durumda tuttu ama onu asla temiz tutmadı.
    They say he loved adventure, “ricky’s the wild one.”
    – Macerayı sevdiğini söylüyorlar, “Ricky vahşi olan.”
    He married trouble and had a courtship with a gun.
    – Belayla evlendi ve silahla kur yaptı.
    Bang bang shoot ’em up, the party never ends.
    – Bang bang vur onları, parti asla bitmez.
    You can’t think of dying when the bottle’s your best friend
    – Şişe en iyi arkadaşınken ölmeyi düşünemezsin
    And now it’s
    – Ve şimdi

    “accidents will happen” they all heard ricky say
    – “kazalar olacak” dediğini duydular
    He fired his six-shot to the wind that blew a child away.
    – Altı atışını bir çocuğu kaçıran rüzgara ateşledi.

  • 5 Seconds Of Summer – 18 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    5 Seconds Of Summer – 18 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Oooh
    – Oooh

    I wish that I was eighteen
    – 18 yaşında olmayı dilerdim
    Do all the things
    – Her şeyi yapabilmeyi
    You read in a magazine
    – Dergide okuyorsun
    I’m not saying I wanna be Charlie Sheen
    – Charlie Sheen* olmak istediğimi söylemiyorum

    She’s just a little bit older
    – O sadece biraz büyük&yaşlı
    But I want to get to know her
    – Ama onun bilmesini istiyorum
    She said it’s already over
    – O çoktan bitti dedi

    So tell me what else can I do?
    – Öyleyse söyle ne yapabilirim?
    I bought my fake ID for you
    – Sahte kimliğimi senin için aldım

    She told me to meet her there
    – O bana onunla orada buluşmamı söyledi
    I can’t afford the bus fare
    – Otobüs ücretini göze alamam(üstünden kalkamam)
    I’m not old enough for her
    – Onun için yeterince büyük değilim
    I’m just waiting ’til I’m eighteen
    – Sadece 18 olmayı bekliyorum

    Oooh
    – Oooh

    I think she wants to get with me
    – Sanırım benimle idare etmek istiyor
    But she’s got a job in the city
    – Ama o şehirde bir işe sahip
    Says that she’s always too busy
    – Her zaman çok meşgul olduğunu söyledi

    She’s got a naughty tattoo
    – Onun yaramaz bir dövmesi var
    In a place that I want to get to
    – Benimde almak istediğim yerde (O da oraya dövme yaptırmak istiyormuş galiba)
    But my mom still drives me to school
    – Ama annem beni hala okula sürüyor

    So tell me what else can I do?
    – Öyleyse söyle ne yapabilirim?
    I bought my fake ID for you
    – Sahte kimliğimi senin için aldım
    She told me to meet her there
    – O bana onunla orada buluşmamı söyledi
    I can’t afford the bus fare
    – Otobüs ücretini göze alamam(üstünden kalkamam)
    I’m not old enough for her
    – Onun için yeterince büyük değilim
    I’m just waiting ’til I’m eighteen
    – Sadece 18 olmayı bekliyorum

    You got me waiting in a queue
    – Beni kuyrukta bekletiyorsun
    For a bar I can’t get into
    – İçine giremeyeceğim bir bar için
    I’m not old enough for you
    – Senin için yeterince büyük değilim
    I’m just waiting ’til I’m eighteen
    – Sadece 18 olmayı bekliyorum

    In my bedroom thinking of her
    – Odamda onun hakkında düşünüyorum
    Her pictures in my private folder
    – Resimleri özel klasörümde
    I know one day that I will hold her
    – Biliyorum bir gün onu tutacağım
    I’ll make my move when I get older
    – Büyüdüğümde hareketimi yapacağım
    Make my move when I get older
    – Büyüdüğümde hareketimi yapacağım

    She told me to meet her there
    – O bana onunla orada buluşmamı söyledi
    I can’t afford the bus fare
    – Otobüs ücretini göze alamam(üstünden kalkamam)
    I’m not old enough for her
    – Onun için yeterince büyük değilim
    I’m just waiting ’til I’m eighteen
    – Sadece 18 olmayı bekliyorum

    You got me waiting in a queue
    – Beni kuyrukta bekletiyorsun
    For a bar I can’t get into
    – İçine giremeyeceğim bir bar için
    I’m not old enough for you
    – Senin için yeterince büyük değilim
    I’m just waiting ’til I’m eighteen
    – Sadece 18 olmayı bekliyorum

    I’m so sick of waiting ’til I’m eighteen
    – 18 olana dek beklemekten bıktım

  • Radiohead – 15 Step Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Radiohead – 15 Step Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    How come I end up where I started
    – Nasıl olur da başladığım yere giderim
    How come I end up where I went wrong
    – Nasıl olur da yanlış yaptığım yere düşerim
    Won’t take my eyes off the ball again
    – Gözlerimi bir daha toptan almayacağım
    You reel me out when and you cut the string.
    – Beni ne zaman çıkardın ve ipi kestin.

    How come I end up where I started
    – Nasıl olur da başladığım yere giderim
    How come I end up where I went wrong
    – Nasıl olur da yanlış yaptığım yere düşerim
    Won’t take my eyes off the ball again
    – Gözlerimi bir daha toptan almayacağım
    You cut me in and reel the string
    – Beni kestin ve ipi sarıyorsun

    You used to be alright
    – Sen iyiydin
    What happened?
    – Ne oldu?
    Did the cat get your tongue
    – Kedi dilini aldı mı
    Did your string come undone
    – İpin çözüldü mü
    One by one
    – Tek tek
    One by one
    – Tek tek
    It comes to us all
    – Hepimize gelir
    It’s as soft as your pillow
    – Yastığın kadar yumuşak

    You used to be alright
    – Sen iyiydin
    What happened?
    – Ne oldu?
    Etcetera Etcetera
    – Etcetera Etcetera
    Fetch for whatever
    – Ne olursa olsun getir
    Fifteen steps
    – On beş adım
    Then a sheer drop
    – Sonra tam bir damla

    How come i end up where i started? How can i end up where i belong?
    – Başladığım yere nasıl gelirim? Ait olduğum yere nasıl gidebilirim?
    Won’t take my eyes off the ball again
    – Gözlerimi bir daha toptan almayacağım
    You reel me out when and you cut the string.
    – Beni ne zaman çıkardın ve ipi kestin.

  • Guns N’ Roses – 14 Years Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Guns N’ Roses – 14 Years Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I try and feel the sunshine
    – Deniyorum ve gün ışığını hissediyorum
    You bring the rain
    – Sen yağmur getiriyorsun
    You try and hold me down
    – Deniyorsun ve beni tutuyorsun
    With your complaints
    – Şikayetlerinle
    You cry and moan and complain
    – Ağlıyorsun ve sızlanıyorsun ve şikayet ediyorsun
    You whine an tear
    – Haykırıyorsun
    Up to my neck in sorrow
    – Boğazıma kederle
    The touch you bring
    – Getirdiğin dokunuş
    You just don’t step inside to
    – Sen bir türlü adım atmıyorsun
    14 years
    – 14 yaşına

    So hard to keep my own head…
    – Aklımı yerinde tutmam çok zor…
    That’s what I say
    – İşte söylediğim
    You know…I’ve been the beggar…
    – Biliyorsun…dilenciydim…
    I’ve played the thief
    – Hırsızı oynadım
    I was the dog…they all tried to beat
    – Köpektim…hepsinin dövmeye çalıştığı

    But it’s been
    – Ama bu
    14 years of silence
    – 14 senelik sessizlikti
    It’s been
    – Bu
    14 years of pain
    – 14 senelik acıydı
    It’s been
    – Bu
    14 years that are gone forever
    – 14 sene sonsuza dek bitti
    And I’ll never have again
    – Ve tekrar olmayacak

    Your stupid girlfriends tell you
    – Aptal kız arkadaşların sana anlatıyor
    That I’m to blame
    – Benim suçlu olduğumu
    Well they’re all used-up has-beens
    – Eh onların hepsi eskimiş bitmişler
    Out of the game
    – Oyun dışılar
    This time I’ll have the last word
    – Bu sefer son sözü ben edeceğim
    You hear what I say
    – Dediğimi duy
    I tried to see it your way
    – Senin bakış açınla görmeyi denedim
    It won’t work today
    – Ama bugün işe yaramıyor 
    You just don’t step inside to
    – Sen bir türlü adım atmıyorsun
    14 years
    – 14 yaşına
    So hard to keep my own head…
    – Aklımı yerinde tutmam çok zor…
    That’s what I say
    – İşte söylediğim
    You know…I’ve been the beggar…
    – Biliyorsun…dilenciydim…
    I’ve played the thief
    – Hırsızı oynadım
    I was the dog…they all tried to beat
    – Köpektim…hepsinin dövmeye çalıştığı

    But it’s been
    – Ama bu
    14 years of silence
    – 14 senelik sessizlikti
    It’s been
    – Bu
    14 years of pain
    – 14 senelik acıydı
    It’s been
    – Bu
    14 years that are gone forever
    – 14 sene sonsuza dek bitti
    And I’ll never have again
    – Ve tekrar olmayacak

    Bullshit and contemplation
    – Palavra ve niyet
    Gossip’s their trade
    – Dedikodu onların mesleği
    If they knew half the real truth
    – Eğer gerçeğin yarısını bilselerdi
    What would they say
    – Ne derlerdi
    Well I’m past the point of concern
    – Ben endişlenmeyi geçtim
    It’s time to play
    – Oynama zamanı
    These last 4 years of madness
    – Delilikle geçen son 4 sene
    Sure put me straight
    – Beni yola getirdi
    Don’t get back 14 years
    – 14 yaşına geri dönme
    In just one day
    – Sadece bir günde
    So hard to keep my own head…
    – Aklımı yerinde tutmam çok zor…
    Just go away
    – Sadece uzaklaş
    You know…just like a hooker she said
    – Biliyorsun…bir fahişenin dediği gibi
    Nothin’s for free
    – Hiçbirşey bedava değil
    Oh I tried to see it your way
    – Oh senin bakış açınla görmeyi denedim
    I tried to see it your way
    – senin bakış açınla görmeyi denedim

  • Lana Del Rey – 13 Beaches  Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lana Del Rey – 13 Beaches Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I don’t belong in the world
    – Dünyaya ait değilim
    That’s what it is
    – Böyle işte
    Something separates me from other people
    – Bir şey beni diğer insanlardan ayırıyor
    Everywhere I turn
    – Döndüğüm her yerde
    There’s something blocking my escape
    – Kaçışımı engelleyen bir şey var

    It took thirteen beaches to find one empty
    – Bir tane boş kumsal bulmak için 13 tanesini gezdim
    But finally it’s mine
    – Ama sonunda bu benim
    With dripping peaches
    – Damlayan şeftalilerle birlikte
    I’m camera ready
    – Kameram hazırda
    Almost all the time
    – Neredeyse her zaman

    But I still get lonely
    – Ama yine de yalnızım
    And baby only then
    – Bebeğim ancak o zaman
    Do I let myself recline?
    – Arkama yaslanır mıyım?
    Can I let go?
    – Gidebilir miyim?
    And let your memory dance
    – Ve hatıranın dans etmesine izin veririm
    In the ballroom of my mind
    – Aklımın balo salonunda
    Across the county line
    – Ülke sınırı karşısında

    It hurts to love you
    – Seni sevmek acı veriyor
    But I still love you
    – Ama yine de seviyorum
    It’s just the way I feel
    – Sadece hissediyorum işte
    And I’d be lying
    – Yalan söylüyor olurum
    If I kept hiding
    – Bunu saklamaya devam edersem
    The fact that I can’t deal
    – İlgilenemediğim gerçeği
    And that I’ve been dying
    – Ve uzun zamandır öldüğüm
    For something real
    – Gerçek bir şey için
    That I’ve been dying
    – Ve uzun zamandır öldüğüm
    For something real
    – Gerçek bir şey için

    It took thirteen beaches to find one empty
    – Bir tane boş kumsal bulmak için 13 tanesini gezdim 
    But finally I’m fine
    – Ama sonunda iyiyim
    Past Ventura
    – Ventura’yı geçtim
    And lenses plenty
    – Ve birçok objektif var
    In the white sunshine
    – Beyaz günışığında

    But you still can find me
    – Ama beni yine de bulabilirsin
    If you ask nicely
    – Kibarca sorarsan
    Underneath the pines
    – Çamların altında
    With the daisies
    – Papatyalarla
    Feeling hazy
    – Çakırkeyfim
    In the ballroom of my mind
    – Aklımın balo salonunda
    Across the county line
    – Bölge sınırı karşısında

    It hurts to love you
    – Seni sevmek acı veriyor
    But I still love you
    – Ama yine de seviyorum
    It’s just the way I feel
    – Böyle hissediyorum
    And I’d be lying
    – Yalan söylüyor olurum
    If I kept hiding
    – Bunu saklarsam
    The fact that I can’t deal
    – İlgilenemediğim gerçeği
    And that I’ve been dying
    – Ve uzun zamandır öldüğüm
    For something real
    – Gerçek bir şey için
    That I’ve been dying
    – Ve uzun zamandır öldüğüm
    For something real
    – Gerçek bir şey için

    It hurts to love you
    – Seni sevmek acı veriyor
    But I still love you
    – Ama yine de seviyorum
    It’s just the way I feel
    – Böyle hissediyorum
    And I’d be lying
    – Yalan söylüyor olurum
    If I kept hiding
    – Bunu saklarsam
    The fact that I can’t deal
    – İlgilenemediğim gerçeği
    The fact that I can’t deal
    – İlgilenemediğim gerçeği

  • Feist – 1234 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Feist – 1234 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    One, two, three, four
    – Bir, iki, üç, dört
    Tell me that you love me more
    – Beni daha fazla sevdiğini söyle
    Sleepless long nights
    – Uykusuz uzun geceler
    That is what my youth was for
    – Benim gençliğim böyle geçti

    Old teenage hopes are alive at your door
    – Eski gençlik umutları hala yaşıyorlar
    Left you with nothing but they want some more
    – Geriye hiçbirşey bırakmadılar ama senden daha fazlasını istiyorlar

    Oh, you’re changing your heart
    – Oh, Kalbini değiştiriyorsun
    Oh, You know who you are
    – Oh, kim olduğunu biliyorsun

    Sweetheart bitterheart now I can’t tell you apart
    – Hayatım tatlım artık sana ayrıl diyemem
    Cosy and cold, put the horse before the cart
    – Kuytu ve soğuk, atı arabadan önce koy

    Those teenage hopes who have tears in their eyes
    – Gözlerinde yaş olan şu gençlik umutları
    Too scared to own up to one little lie
    – Küçük bir yalanı sahiplenemeyecek kadar korkaklar
    Oh, you’re changing your heart
    – Oh, Kalbini değiştiriyorsun
    Oh, You know who you are
    – Oh, kim olduğunu biliyorsun

    One, two, three, four, five, six, nine, or ten
    – Bir, iki, üç, dört, beş, altı, dokuz ya da on
    Money can’t buy you back the love that you had then
    – Para seni değiştiremez o halde önceden sahip olduğun aşka geri dön
    One, two, three, four, five, six, nine, or ten
    – Bir, iki, üç, dört, beş, altı, dokuz ya da on
    Money can’t buy you back the love that you had then
    – Para seni değiştiremez o halde önceden sahip olduğun aşka geri dön

    Oh, you’re changing your heart
    – Kalbini değiştiriyorsun
    Oh, you know who you are
    – Kim olduğunu biliyorsun

    For the teenage boys
    – Genç erkekler
    They’re breaking your heart
    – Onlar senin kalbini kırıyorlar
    For the teenage boys
    – Genç erkekler
    They’re breaking your heart
    – Onlar senin kalbini kırıyorlar

  • Pentagram – 1000 in the Eastland Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Pentagram – 1000 in the Eastland Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    cold in the night,my mind freezin
    – gecenin serinliğinde beynim donuyor

    why do they fool me ,how disgracin
    – onlar beni nasıl kankdırır,ne şerefsizlik

    meaningles war ,no one can leave it
    – anlamsız savaş,kimse bırakamıyor

    why do they live on the people bleedin
    – neden onlar kanayan insanlar üzerinde yaşıyor

    hiding this truth we kill the peace man
    – bu gerçeği saklayarak barışı öldürüyoruz

    pray for these thousands in the eastland
    – doğudaki bu binler için dua edin
    lie on the ground i’ll still be thinkin
    – yere yatıp,hala düşünüyor olacağım

    how they accept this life in true sin
    – günahıyla bu yaşamı nasıl kabul ediyorlar

    unreal’s the peace,that we still believe in
    – gerçek dışı olan hala inandığımız barış

    i hear this sound of madness growin
    – hala bu büyüyen deliliğin sesini duyuyorum

    fighting with hatred feeds the rich men
    – nefretle savaşmak zengini besler

    pray for these thousands in the eastland
    – doğudaki bu binler için dua edin

  • Halsey – 100 Letters Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Halsey – 100 Letters Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    How can Midas put his hands on me again?
    – Nasıl Midas tekrardan elini üzerime koydu?
    He said, “One day I’d realize why I don’t have any friends”
    – “Bir gün neden hiç arkadaşım olmadığını anlayacağım” dedi
    I find myself alone at night unless I’m having sex
    – Eğer sevişmiyorsam kendimi gece yalnız buluyorum
    But he can make me golden if I just showed some respect
    – Ama beni çok değerli yapabilirdi eğer ona biraz saygı gösterseydim


    But I don’t let him touch me anymore
    – Ama artık bana dokunmasına izin vermiyorum
    I said, “I’m not something to butter up and taste when you get bored
    – “Ben yalakalık yapmak ve tatmak için bir şey değilim sıkıldığında” dedim
    ‘Cause I have spent too many nights on dirty bathroom floors
    – Çünkü kirli banyo zeminlerinde çok gece geçirdim
    To find some peace and quiet right behind a wooden door”
    – Ahşap kapı arkasında huzur ve sessizlik bulmak için


    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim

    And now I can’t stop thinking that I can’t stop thinking
    – Ve şimdi düşünmekten duramıyorum düşünmeyi bırakamayacağımı
    That I almost gave you everything
    – Neredeyse sana her şeyi veriyordum
    And now the whole thing’s finished and I can’t stop wishing
    – Ve şimdi tüm şey bitti ve dilemekten duramıyorum
    That I never gave you anything
    – Sana asla bir şey vermemeyi


    You wrote 100 letters just for me
    – Sadece benim için 100 mektup yazdın
    And I find them in my closet in the pockets of my jeans
    – Ve ben onları dolabımda kot pantolonlarımın cebinde buldum
    Now I’m constantly reminded of the time I was 19
    – Şimdi sürekli 19 yaşımı hatırladım
    Every single one’s forgotten in a laundromat machine
    – Çamaşırhane makinesinde unutulan her kişiyi


    But I don’t let him touch me anymore
    – Ama artık bana dokunmasına izin vermiyorum
    I said, “I’m not something to butter up and taste when you get bored
    – “Ben yalakalık yapmak ve tatmak için bir şey değilim sıkıldığında” dedim
    ‘Cause I have spent too many nights on dirty bathroom floor
    – Çünkü kirli banyo zeminlerinde çok gece geçirdim
    To find some peace and quiet right behind a wooden door”
    – Ahşap kapı arkasında huzur ve sessizlik bulmak için


    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim

    And now I can’t stop thinking that I can’t stop thinking
    – Ve şimdi düşünmekten duramıyorum düşünmeyi bırakamayacağımı
    That I almost gave you everything
    – Neredeyse sana her şeyi veriyordum
    And now the whole thing’s finished and I can’t stop wishing
    – Ve şimdi tüm şey bitti ve dilemekten duramıyorum
    That I never gave you anything
    – Sana asla bir şey vermemeyi
    And then I can’t stop thinking that I can’t stop thinking
    – Ve şimdi düşünmekten duramıyorum düşünmeyi bırakamayacağımı
    That I almost gave you everything (I said “it’s too late”)
    – Neredeyse sana her şeyi veriyordum (“Çok geç” dedim
    And now the whole thing’s finished and I can’t stop wishing
    – Ve şimdi tüm şey bitti ve dilemekten duramıyorum
    That I never gave you anything
    – Sana asla bir şey vermemeyi


    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    He said, “Please don’t go away”
    – “Lütfen gitme” dedi
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim
    I said, “It’s too late”
    – “Çok geç” dedim