Blog

  • M’effondre – Mylène Farmer Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    M’effondre – Mylène Farmer Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Je fais tout un peu
    – Her şeyden birazcık yapıyorum

    Rien n’est comme je veux
    – Hiçbir şey istediğim gibi değil

    Me dissous un peu
    – Beni biraz eritiyor
    Me divise en deux
    – Beni ikiye bölüyor
    Mais là
    – Ama o zaman

    M’effondre
    – Beni çökertiyor
    M’effondre
    – Beni çökertiyor
    Tout vole en éclat
    – Her şey darmadağın oluyor
    Mes sens et puis mon choix
    – Duygularım ve sonra tercihim

    Pas d’existence
    – Hayat yok
    Mais vivre ma transparence
    – Ama şeffaflığımı yaşamak var
    Mais là
    – Ama o zaman

    M’effondre
    – Beni çökertiyor
    M’effondre
    – Beni çökertiyor
    M’effondre
    – Beni çökertiyor

    M’effondre
    – Beni çökertiyor
    Jusque là tout va
    – Buraya kadar her şey yolunda
    Jusque là tout va bien
    – Buraya kadar her şey iyi gidiyor

  • Secret Door – Arctic Monkeys Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Secret Door – Arctic Monkeys Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Fools on parade cavort and carry on for waiting eyes
    – Defilede ki aptallar tepiniyorlar ve bekleyen gözlere karşı şamata ediyorlar
    Ones you would rather be beside than in front of
    – Karşısında olmaktansa yanında olmayı tercih ettiğin kişiler…
    She’s never been the kind to be hollowed by the stares
    – O kız asla sabit bakışlarla oyulacak türden biri olmadı
    She swam out of tonight’s phantasm,
    – Bu gecenin fantezisinin dışında kaldı
    Grabbed my hand and made it very clear
    – Elime yapıştı ve şunu açıklığa kavuşturdu
    There’s absolutely nothing for us here.
    – Burada kesinlikle bizim için hiçbir şey yok
    It’s a magnolia celebration to be attended on a Wednesday night
    – Çarşamba akşamı gidilecek bir manolya kutlamasıdır* bu;
    It’s better that than get a reputation as a miserable little tyke
    – Zavallı bir sokak köpeği olarak ün kazanmaktan daha iyi bu

    At least that’s the conclusion she came to in this overture.
    – En azından bu teklifte kızın vardığı sonuç budur
    The secret door swings behind us,
    – Gizli kapı ardımızda sallanır
    She’s saying nothing, she’s just giggling along
    – Kız bir şey söylemiyor,sadece sinirli sinirli gülüyor
    Her arms were folded most indignant not looking like she was soon to leave.
    – Kollarını bükmüştü,çok öfkeliydi, birazdan çekip gidecek gibi görünmüyordu
    I had to squint in order to believe.
    – İnanmak için gözlerimi kısarak bakmak zorunda kaldım
    Like a butler pushing on a bookshelf and unveiling the unexpected
    – Bir kitaplığı iten ve beklenmedik birşeyi açığa çıkaran bir uşak gibi
    I who was earlier reluctant was suddenly embarrassed and corrected
    – Eskiden gönülsüz olan ben birden mahcup oldum ve hatamı düzelttim

    How could such a creature survive in such a habitat?
    – Böyle bir mahluk böyle bir ortamda nasıl hayatta kalabildi ?
    The secret door swings behind us,
    – Gizli kapı ardımızda sallanır
    She’s saying nothing, she’s just giggling along
    – Kız bir şey söylemiyor,sadece sinirli sinirli gülüyor
    Even if they were to find us, I wouldn’t notice,
    – Bizi bulacak olsalardı bile farkına varmazdım
    I’m completely occupied
    – Tamamen meşgulüm
    As all the Fools on parade cavort and carry on for waiting eyes
    – Defiledeki bütün aptallar tepinirken ve bekleyen gözlere karşı şamata ederken
    Ones you would rather be beside than in front of
    – Karşısında olmaktansa yanında olmayı tercih ettiğin kişiler…

    She’s never been the kind to be hollowed by the stares.
    – O kız asla sabit bakışlarla oyulacak türden biri olmadı
    Fools on parade frolic and fuck about
    – Defiledeki aptallar gülüp oynuyor ve aptalca davranıyor
    To make a gaze turn to a scribble on a page by a picture that
    – Kızın yokluğunu gösteren bir resmin yanında bir sayfadaki karalamaya
    holds her absence but you’re daft to think she’d care.
    – bakışı çevirmek için…ama kızın umursadığını düşünecek kadar salaksın
    Fools on parade conduct a sing-along
    – Defiledeki aptallar bir koro halinde söylenen şarkıyı yönetiyor

  • Drunk – Ed Sheeran Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Drunk – Ed Sheeran Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I wanna be drunk when I wake up
    – Sarhoş olmak istiyorum
    On the right side of the wrong bed
    – Yanlış yatağın doğru tarafında uyandığımda
    And every excuse I made up
    – Ve tüm uydurduğum mazeretler
    Tell you the truth I hate
    – Nefret ettiğim gerçekleri sana söylüyor
    What didn’t kill me
    – Beni öldürmeyen şey
    It never made me stronger at all.
    – Beni hiç de güçlendirdi sayılmaz.
    Love will scar your make-up lip sticks to me
    – Aşk, senin rujunda bana iz bırakacak.
    So now I’ll maybe leave back there
    – O yüzden şimdi belki burayı terkedeceğim
    I’m sat here wishing I was sober
    – Burada oturdum sarhoş olmamayı dileyerek
    I know I’ll never hold you like I used to.
    – Biliyorum sana eskiden sarıldığım gibi asla sarılamayacağım.

    But our house gets cold when you cut the heating
    – Ama evimiz soğuk oluyor sen ısıtmayı kestiğinde
    Without you to hold I’ll be freezing
    – Donarım ben eğer sana sarılmazsam
    Can’t rely on my heart to beat it
    – Atması için kalbime güvenemiyorum
    ‘Cause you take part of it every evening
    – Çünkü her akşam sen bunda görev alıyorsun
    Take words out of my mouth just from breathing
    – Nefes alırken kelimeleri de ağzımdan al
    Replace with phrases like “when you leaving me?”
    – “Beni ne zaman terk ediyorsun?” gibi cümlelerle yer değiştir.

    Should I, should I?
    – Yapmalı mıyım, yapmalı mıyım?
    Maybe I’ll get drunk again
    – Belki yeniden sarhoş olurum
    I’ll be drunk again
    – Belki yeniden sarhoş olurum
    I’ll be drunk again
    – Belki yeniden sarhoş olurum
    To feel a little love
    – Birazcık sevgi hissetmek için

    I wanna hold your heart in both hands
    – İki elimle kalbini tutmak istiyorum
    I’ll watch it fizzle at the bottom of a Coke can
    – Onun kola kutusunun dibine düşüşünü izleyeceğim
    And I’ve got no plans for the weekend
    – Ve bu haftasonu için hiçbir planım yok
    So shall we speak then
    – O yüzden konuşmaya ne dersin
    Keep it between friends
    – Arkadaşça olacak
    Though I know you’ll never love me like you used to.
    – Beni eskisi gibi sevemeyeceğini bilmeme rağmen.

    There maybe other people like us
    – Belki bizim gibi başka insanlarda vardır
    You see the flicker of the clip when they light us
    – Onlar bizi aydınlattığında darbenin alevlendiğini görüyorsun
    Flames just create us, burns don’t heal like before
    – Alevler bizi henüz yarattı, yanıklar eskisi gibi iyileşmeyecek
    You don’t hold me anymore.
    – Bana artık sarılmıyorsun.

    On cold days Coldplay’s out like the band’s the name
    – Soğuk günlerde Coldplay yıpranmış aynı grubun ismi gibi
    I know I can’t heal things with a hand shake
    – Biliyorum bir el sıkışmasıyla her şeyi iyileştiremem
    You know I can’t change as I began saying
    – Söylemeye başlamamla değişemeyeceğimi de biliyorsun
    You cut me wide open like landscape
    – Beni bir manzara gibi kestin, tamamen açık
    Open bottles of beer but never champagne
    – Şişelerce bira aç ama hiç şampanya açma
    We’ll applaud you with the sound that my hands make.
    – Ellerimin yaptığı sesle seni alkışlayacağız.

    Should I, should I?
    – Yapmalı mıyım, yapmalı mıyım?
    Maybe I’ll get drunk again
    – Belki yeniden sarhoş olurum
    I’ll be drunk again
    – Belki yeniden sarhoş olurum
    I’ll be drunk again
    – Belki yeniden sarhoş olurum
    To feel a little love
    – Birazcık sevgi hissetmek için

    All by myself
    – Tamamen tek başıma
    I’m here again
    – Yine burdayım
    All by myself
    – Tamamen tek başıma
    You know I’ll never change
    – Asla değişmeyeceğimi biliyorsun
    All by myself
    – Tamamen tek başıma
    All by myself
    – Tamamen tek başıma
    I’m just drunk again
    – Yine sadece sarhoşum
    I’ll be drunk again
    – Yeniden sarhoş olacağım
    I’ll be drunk again
    – Yeniden sarhoş olacağım
    To feel a little love.
    – Birazcık sevgi hissetmek için.

  • Head On My Shoulder – Put Your  Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Head On My Shoulder – Put Your Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Put your head on my shoulder
    – Başını omzuma koy
    Hold me in your arms, baby
    – Kollarında tut beni bebeğim
    Squeeze me oh so tight
    – Sıkıştır beni oh öylesine sıkı
    Show me that you love me too
    – Beni sevdiğini de göster bana

    Put your lips next to mine, dear
    – Dudaklarını benimkilerin yanına koy, sevgili
    Won’t you kiss me once, baby
    – Bir kez beni öpmeyecek misin bebeğim
    Just a kiss goodnight, may be
    – Sadece iyi geceler öpücüğü, belki
    You and I will fall in love
    – Sen ve ben aşık olacağız

    People say that love’s a game
    – İnsanlar aşkın bir oyun olduğunu söyler
    A game you just can’t win
    – Sadece kazanamadığın bir oyun
    If there’s a way
    – Bir yol varsa
    I’ll find it somebody
    – Bunu bulacağım
    And then this fool with rush in
    – Ve o zaman ahmak aceleyle

    Put your head on my shoulder
    – Başını omzuma koy
    Whisper in my ear, baby
    – Kulağıma fısılda bebeğim
    Words I want to hear
    – Durmak istediğim kelimeler
    Tell me, tell me that you love me too.
    – Söyle bana, beni sevdiğini de söyle bana.

    Put your head on my shoulder
    – Başını omzuma koy
    Whisper in my ear, baby
    – Kulağıma fısılda bebeğim
    Words I want to hear, baby
    – Durmak istediğim kelimeler
    Put your head on my shoulder
    – Başını omzuma koy

  • Is This Love – Bob Marley Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Is This Love – Bob Marley Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I wanna love you and treat you right;
    – Seni sevmek ve sana karşı iyi olmak istiyorum;
    I wanna love you every day and every night:
    – Seni her gece ve gündüz sevmek istiyorum:
    We’ll be together with a roof right over our heads;
    – Başımızın üzerinde ki çatının altında beraber olacağız;

    We’ll share the shelter of my single bed;
    – Ve benim tek kişilik yatağımın sığınağını paylaşacağız;
    We’ll share the same room, yeah! – for jah provide the bread.
    – Aynı odayı paylaşacağız, evet- aynı ekmeği paylaşacağız.
    Is this love – is this love – is this love –
    – Bu aşk mı – bu aşk mı – bu aşk mı-
    Is this love that Im feelin?
    – Bu hissettiğim aşk mı?
    Is this love – is this love – is this love –
    – Bu aşk mı – bu aşk mı – bu aşk mı-
    Is this love that Im feelin?
    – Bu hissettiğim aşk mı?
    I wanna know – wanna know – wanna know now!
    – Bilmek istiyorum – bilmek istiyorum – bilmek istiyorum şimdi!
    I got to know – got to know – got to know now!
    – Bilmeliyim – bilmeliyim – bilmeliyim!
    I’m willing and able,
    – İstekliyim ve bunu bilebilirim,

    So I throw my cards on your table!
    – Ve kartlarımı sana açıyorum!
    I wanna love you – I wanna love and treat – love and treat you right;
    – Seni sevmek istiyorum – Seni sevmek ve sana karşı iyi olmak istiyorum;
    I wanna love you every day and every night:
    – Seni her gece ve gündüz sevmek istiyorum:
    We’ll be together with a roof right over our heads;
    – Başımızın üzerinde ki çatının altında beraber olacağız;
    We’ll share the shelter of my single bed;
    – Ve benim tek kişilik yatağımın sığınağını paylaşacağız;
    We’ll share the same room, yeah! – for jah provide the bread.
    – Aynı odayı paylaşacağız, evet- aynı ekmeği paylaşacağız.
    Is this love – is this love – is this love –
    – Bu aşk mı – bu aşk mı – bu aşk mı-

    Is this love that Im feelin?
    – Bu hissettiğim aşk mı?
    Is this love – is this love – is this love –
    – Bu aşk mı – bu aşk mı – bu aşk mı-
    Is this love that Im feelin?
    – Bu hissettiğim aşk mı?
    I wanna know – wanna know – wanna know now!
    – Bilmek istiyorum – bilmek istiyorum – bilmek istiyorum şimdi!
    I got to know – got to know – got to know now!
    – Bilmeliyim – bilmeliyim – bilmeliyim!
    I’m willing and able,
    – İstekliyim ve bunu bilebilirim,
    So I throw my cards on your table!
    – Ve kartlarımı sana açıyorum!

  • Halo – Beyonce Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Halo – Beyonce Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Remember those walls I built
    – inşa ettiğim tüm duvarları hatırla
    Well Baby they are turning down
    – pekala bebeğim, hepsi yıkılıyor şimdi
    And they didnt even put up a fight
    – hatta kavgaya karşı koymadılar bile
    They didnt even make a sound
    – hatta ses bile çıkarmadılar
    I found a way to let you in
    – senin içeri girmen için yeni bir yol buldumm
    But I never really had a doubt
    – ama gerçekten hiç bir kuşkum yok
    Standing in the light of your halo
    – senin ışık halkanın ışığında durmaktan.
    I got my angel now
    – şimdi kendi meleğime sahibim

    Its Ive been awaken
    – uyanıyormuşum gibi (farkına varıyormuşum gibi)
    Every rule I had to break
    – kırmak zorunda olduğum her kural
    Its the risk that Im taking
    – aldığım risktir
    I aint never gonna shut you out
    – ama asla seni dışarı da bırakmayacağım

    Every Im looking now
    – şimdi baktığım her yerde
    Im surrounded by your embrace
    – senin kucaklamanla sarmalandım
    Baby I can see your halo
    – bebeğim senin ışık halkanı görebiliyorum
    You know youre my saving grace
    – sen benim huzurumu (mutluluğumu) koruyorsun
    Youre everything I needmore
    – sen ihtiyacım olan herşey ve bundan daha fazlasısın
    Its written all over your face
    – hepsi senin yüzünde yazıyor
    Baby I can feel your halo
    – bebeğim ışık halkanı hissedebiliyorum
    Pray wont fade away
    – dua ediyorum gözden kaybolmasın diye

    I can do your halo
    – senin ışık halkana hizmet edebilirm
    I can see your halo
    – senin ışık halkanı görebiliyorum
    I can be your halo
    – senin ışık halkan olabilirm
    I can see your halo
    – senin ışık halkanı görebiliyorum

    Hit me a ray of sun
    – bana güneş ışıkları gibi ulaştın
    Burning through my darkness night
    – karanlık gecem boyunca yandın
    Youre the only one that I want
    – sen benim ihtiyacım olan tek şeysin
    I got addicted to your love
    – senin aşkına bağımlı oldum
    I swore Id never fall again
    – yemin ettim bir daha çökmeyeceğim diye
    But this dont even feel falling
    – ama bu çökmeye (düşmeye) bile benzemiyordu
    Gravity camed again
    – yerçekimi tekrardan belirdi
    To pull me back to the ground again
    – beni yeniden yeryüzüne döndürmek için …

    Its Ive been awaken
    – uyanıyormuşum gibi (farkına varıyormuşum gibi)
    Every rule I had to break
    – kırmak zorunda olduğum her kural
    Its the risk that Im taking
    – aldığım risktir
    I aint never gonna shut you out
    – ama asla seni dışarı da bırakmayacağım

    Every Im looking now
    – şimdi baktığım her yerde
    Im surrounded by your embrace
    – senin kucaklamanla sarmalandım
    Baby I can see your halo
    – bebeğim senin ışık halkanı görebiliyorum
    You know youre my saving grace
    – sen benim huzurumu (mutluluğumu) koruyorsun
    Youre everything I needmore
    – sen ihtiyacım olan herşey ve bundan daha fazlasısın
    Its written all over your face
    – hepsi senin yüzünde yazıyor
    Baby I can feel your halo
    – bebeğim ışık halkanı hissedebiliyorum
    Pray wont fade away
    – dua ediyorum gözden kaybolmasın diye

    I can do your halo
    – senin ışık halkana hizmet edebilirm
    I can see your halo
    – senin ışık halkanı görebiliyorum
    I can be your halo
    – senin ışık halkan olabilirm
    I can see your halo
    – senin ışık halkanı görebiliyorum

  • Je veux – ZAZ Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Je veux – ZAZ Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Donnez-moi une suite au Ritz, je n’en veux pas
    – Ritz’de bir süit oda verseniz bana, istemem
    Des bijoux de chez Chanel, je n’en veux pas
    – Chanel’den mücevherler, istemem
    Donnez-moi une limousine, j’en ferais quoi ?
    – Bir limuzin verseniz bana, ne yaparım onunla ki?
    Offrez-moi du personnel, j’en ferais quoi ?
    – Uşaklar teklif etseniz bana, ne yaparım onlarla?
    Un manoir à Neufchatel, ce n’est pas pour moi
    – Neufchatel’de bir malikane, bana göre değil
    Offrez-moi la Tour Eiffel, j’en ferais quoi ?
    – Eiffel kulesini teklif etseniz, ne yaparım onunla?
    Je veux de l’amour, de la joie, de la bonne humeur
    – Aşk isterim, eğlence, iyi huy

    Ce n’est pas votre argent qui fera mon bonheur
    – Beni mutlu edecek olan sizin paranız değildir
    Moi je veux crever la main sur le coeur
    – Ölürken kalbimde bir el olsun istiyorum
    Allons ensemble, découvrir ma liberté
    – Haydi birlikte, özgürlüğümü keşfedelim
    Oubliez donc tous vos clichés
    – Tüm önyargınızı unutun
    Bienvenue dans ma réalité
    – Buyur benim gerçekliğime
    J’en ai marre de vos bonnes manières, cest trop pour moi
    – İyi davranışlarınızdan sıkıldım, bana çok fazla

    Moi je mange avec les mains et je suis comme ça
    – Ben ellerimle yerim, ben böyleyim
    Je parle fort et je suis franche, excusez-moi
    – Yüksek sesle konuşurum,açık sözlüyüm beni bağışlayın
    Finie l’hypocrisie, moi je me casse de là
    – İkiyüzlülük sona erdi, ben kurtuldum
    J’en ai marre des langues de bois
    – Kaba konuşmalardan yoruldum
    Regardez-moi, de toute manière je vous en veux pas et je suis comme ça
    – Bana bir bakın,ne olursa olsun size kızmıyorum ve ben böyleyim
    Je veux de l’amour, de la joie, de la bonne humeur
    – Aşk isterim, eğlence, iyi huy

    Ce n’est pas votre argent qui fera mon bonheur
    – Beni mutlu edecek olan sizin paranız değildir
    Moi je veux crever la main sur le coeur
    – Ölürken kalbimde bir el olsun istiyorum
    Allons ensemble, découvrir ma liberté
    – Haydi birlikte, özgürlüğümü keşfedelim
    Oubliez donc tous vos clichés
    – Tüm önyargınızı unutun
    Bienvenue dans ma réalité
    – Buyur benim gerçekliğime

  • Someone Like You – Adele  Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Someone Like You – Adele Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I heard that your settled down.
    – Duydum ki yatışmışsın
    That you found a girlyour married now.
    – Bir kız bulduğunu ve onunla evlendiğini.
    I heard that your dreams came true.
    – Duydum ki hayallerin gerçek oldu.
    Guess she gave you things I didn’t give to you.
    – Sanırım sana vermediğimi o vermiştir.
    Old friend, why are you so shy?
    – Eski arkadaş, neden bu kadar çekingensin?
    It ain’t you to hold back or hide from the lie.
    – Kendini gizlemek veya yalanlardan saklanmaya benzemez.
    I hate to turn up out of the blue uninvited,
    – Davetsiz gelmekten nefret ediyorum,
    But I couldn’t stay away, I couldn’t fight it
    – Ama uzak kalamadım,savaşamadım
    I hoped you’d see my face & that you’d be reminded,
    – Yüzümü görünce sana hatırlatmasını umuyordum,
    That for me, it isn’t over.
    – Ki benim için bitmedi
    Nevermind, I’ll find someone you.
    – Mühim değil,senin gibi birini bulurum.
    I wish nothing but the best for you too.
    – Senin için sadece en iyisini diliyorum
    Don’t forget me, I beg, I remember you said:
    – Beni unutma, yalvarırım,bu söylediklerini hatırlıyorum:
    “Sometimes it lasts in love but sometimes it hurts instead”
    – “Bazen aşk sürer ama bazen daha çok acıtır”
    Sometimes it lasts in love but sometimes it hurts instead, yeah.
    – “Bazen aşk sürer ama bazen daha çok acıtır”

    You’d know how the time flies.
    – Zamanın nasıl uçtuğunu bilirsin.
    Only yesterday was the time of our lives.
    – Sadece dün hayatımızın zamanıydı.
    We were bornraised in a summery haze.
    – Doğduk ve bir yaz pusu içinde büyüdük.
    Bound by the surprise of our glory days.
    – Şanlı günlerimizin sürpriziyle bağlıydık.
    I hate to turn up out of the blue uninvited,
    – Davetsiz gelmekten nefret ediyorum,

    But I couldn’t stay away, I couldn’t fight it.
    – Ama uzak kalamadım,savaşamadım
    I hoped you’d see my face & that you’d be reminded,
    – Yüzümü görünce sana hatırlatmasını umuyordum,

    That for me, it isn’t over yet.
    – Ki benim için bitmedi

    Nevermind, I’ll find someone you.
    – Mühim değil,senin gibi birini bulurum.

    I wish nothing but the best for you too.
    – Senin için sadece en iyisini diliyorum

    Don’t forget me, I beg, I remember you said:
    – Beni unutma, yalvarırım,bu söylediklerini hatırlıyorum:
    “Sometimes it lasts in love but sometimes it hurts instead”, yay.
    – “Bazen aşk sürer ama bazen daha çok acıtır”
    Nothing compares, no worries or cares.
    – Hiçbirşey kıyaslanamaz,ne üzüntü yada endişe.
    Regretsmistakes they’re memories made.
    – Pişmanlıklar ve hatalar hatıraları yapar
    Who would have known how bittersweet this would taste?
    – Kim bunun acı tatlı tattığını bilebilirdi?
    Nevermind, I’ll find someone you.
    – Boşver, senin birini bulacağım.
    I wish nothing but the best for you too
    – Senin için sadece en iyisini diliyorum

    Don’t forget me, I beg, I remembered you said:
    – Beni unutma, yalvarırım,bu söylediklerini hatırlıyorum:
    “Sometimes it lasts in love but sometimes it hurts instead”
    – “Bazen aşk sürer ama bazen daha çok acıtır”

    Nevermind, I’ll find someone you.
    – Mühim değil,senin gibi birini bulurum.

    I wish nothing but the best for you too
    – Senin için sadece en iyisini diliyorum

    Don’t forget me, I beg, I remembered you said:
    – Beni unutma, yalvarırım,bu söylediklerini hatırlıyorum:
    “Sometimes it lasts in love but sometimes it hurts instead”
    – “Bazen aşk sürer ama bazen daha çok acıtır”

    Sometimes it lasts in love but sometimes it hurts instead, yeah.
    – “Bazen aşk sürer ama bazen daha çok acıtır”

  • Dance Me To The End Of Love – Leonard Cohen Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Dance Me To The End Of Love – Leonard Cohen Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Dance Me To The End Of Love
    – Danset Benimle Aşkın Sonuna Dek
    Dance me to your beauty with a burning violin
    – Güzelliğinle danset benimle şiddetli bir viyolin eşliğinde
    Dance me through the panic ’til i’m gathered safely in
    – Telaş içinde danset benimle güvenlice buluşana dek
    Lift me like an olive branch and be my homeward dove
    – Kaldır beni bir zeytin dalı gibi ve eve doğru giden güvercinim ol
    Dance me to the end of love
    – Danset benimle aşkın sonuna dek
    Dance me to the end of love
    – Danset benimle aşkın sonuna dek

    Oh let me see your beauty when the witnesses are gone
    – Güzelliğini görmeme izin ver seyirciler gittiği zaman
    Let me feel you moving like they do in babylon
    – Oyununu görmeme izin ver babylonda yaptıkları gibi
    Show me slowly what i only know the limits of
    – Yavaşça göster bana sınırlarının ne olduğunu
    Dance me to the end of love
    – Danset benimle aşkın sonuna dek
    Dance me to the end of love
    – Danset benimle aşkın sonuna dek
    Me to the wedding now, dance me on and on
    – Düğünde şimdi ben de, danset benimle ve danset
    Dance me very tenderly and dance me very long
    – Danset benimle usulca ve danset benimle çok uzun
    We’re both of us beneath our love, we’re both of us above
    – Biz ikimiz aşkımızın altındayız, biz ikimiz yukarısında
    Dance me to the end of love
    – Danset benimle aşkın sonuna dek
    Dance me to the end of love
    – Danset benimle aşkın sonuna dek

    Dance me to the children who are asking to be born
    – Danset benimle doğmayı bekleyen çocuklara kadar
    Dance me through the curtains that our kisses have outworn
    – Danset benimle öpücüklerimizin eskittiği son perde içinde
    Raise a tent of shelter now, though every thread is torn
    – Sığınacak bir çadır kur şimdi, her ipliği yırtılmış olsa da
    Dance me to the end of love
    – Danset benimle aşkın sonuna dek

    Dance me to your beauty with a burning violin
    – Güzelliğinle danset benimle şiddetli bir viyolin eşliğinde
    Dance me through the panic till i’m gathered safely in
    – Telaş içinde danset benimle güvenlice buluşana dek
    Touch me with your naked hand or touch me with your glove
    – Dokun bana çıplak ellerinle ya da dokun bana eldiveninle
    Dance me to the end of love
    – Danset benimle aşkın sonuna dek
    Dance me to the end of love
    – Danset benimle aşkın sonuna dek
    Dance me to the end of love
    – Danset benimle aşkın sonuna dek

  • When The Sun Goes Down – Arctic Monkeys Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    When The Sun Goes Down – Arctic Monkeys Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    So who’s that girl there?
    – Kim şuradaki kız?
    I wonder what went wrong
    – Merak ediyorum yanlış giden ne?
    So that she had to roam the streets
    – Ki sokakları böyle arşınlamakta
    She don’t do major credit cards
    – Büyük kredi kartları yok
    I doubt she does receipts
    – Faturaları olduğundan şüpheliyim
    It’s all not quite legitimate
    – Pek meşru görünmüyor

    And what a scummy man
    – Ah ne boktan bir herif
    Just give him half a chance
    – Pek şans vermiyorum ona
    I bet he’ll rob you if he can
    – Eğer yapabilse seni soyardı, bahse girerim
    Can see it in his eyes, yeah
    – Gözlerinden okunuyor
    That he’s got a driving ban
    – Evet, trafik cezası almış
    Amongst some other offences
    – Başka suçlarının da yanında

    And i’ve seen him with girls of the night
    – Onu gecenin kızlarıyla gördüm
    And he told roxanne to put on her red light
    – Roxanne’e kırmızı ışığını üzerine almasını söylemişti
    They’re all infected but he’ll be alright
    – hepsi hastalık kapmış ama o iyileşecek
    Cause he’s a scumbag, don’t you know
    – Çünkü o bir bok çuvalı, bilmiyor musun
    I said he’s a scumbag, don’t you know!
    – Diyorum ki o bir bok çuvalı, bilmiyor musun

    Although you’re trying not to listen
    – Dinlememeye çalışsan da
    Avert your eyes and staring at the ground
    – Gözlerini kocaman açıp yere bakarak
    She makes a subtle proposition
    – Ahlaksız bir teklifi var
    I’m sorry love i’ll have to turn you down
    – “üzgünüm canım seni reddetmek zorundayım”

    And oh he must be up to summat
    – Ve oh o özetlemek zorunda
    Want half a chance to show he’s more than likely
    – Muhtemelen daha fazla olduğunu göstermek için yarım bir şans istiyorum
    I’ve got a feeling in my stomach
    – Midemde bir his var
    I start to wonder what his story might be
    – Onun hikayesinin ne olabileceğini merak etmeye başladım
    What his story might be
    – Hikayesi ne olabilir

    They said it changes when the sun goes down
    – Güneş battığında değiştiğini söylediler
    And they said it changes when the sun goes down
    – Ve güneş battığında değiştiğini söylediler
    And they said it changes when the sun goes down
    – Ve güneş battığında değiştiğini söylediler
    Around here
    – Buralarda
    Around here
    – Buralarda

    And look here comes a ford mondeo
    – Ve buraya bak bir ford mondeo geliyor
    Isn’t he mister inconspicuous
    – O göze çarpmayan bay değil mi
    And he don’t even have to say ‘owt
    – Ve “Owt” demek zorunda bile değil
    She understands she’s here to get picked up
    – Kalkınmak için burada olduğunu anlıyor

    And she’s delighted when she sees him
    – Ve onu görünce çok sevinir
    Pulling in and giving her the eye
    – İçeri çekiyor ve ona göz veriyor
    Because she must be fucking freezing
    – Çünkü donuyor olmalı
    Scantily clad beneath the clear night sky
    – Berrak gece gökyüzünün altında hafifçe giydirilmiş
    She don’t stop in the winter, no and…
    – Kışın durmaz, hayır ve …

    They said it changes when the sun goes down
    – Güneş battığında değiştiğini söylediler
    And they said it changes when the sun goes down
    – Ve güneş battığında değiştiğini söylediler
    And they said it changes when the sun goes down
    – Ve güneş battığında değiştiğini söylediler
    Around here
    – Buralarda

    They said it changes when the sun goes down
    – Güneş battığında değiştiğini söylediler
    Over the river going out to town
    – Nehrin üzerinden şehre gidiyor
    And they said it changes when the sun goes down
    – Ve güneş battığında değiştiğini söylediler
    Around here
    – Buralarda
    Around here
    – Buralarda

    What a scummy man
    – Ne pis bir adam
    Just give him half a chance
    – Ona yarım şans ver
    I bet he’ll rob you if he can
    – Bahse girerim yapabilirse seni soyar
    Can see it in his eyes that he’s got a nasty plan
    – Kötü bir planı olduğunu gözlerinde görebiliyor
    I hope you’re not involved at all
    – Umarım hiç karışmamışsındır

  • Thinking Out Loud – Ed Sheeran Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Thinking Out Loud – Ed Sheeran Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    When your legs don’t work like they used to before
    – bacakların eskiden olduğu gibi çalışmadığında
    And I can’t sweep you off of your feet
    – ve ayaklarını yerden kesemediğimde
    Will your mouth still remember the taste of my love
    – ağzın hala aşkımın tadını hatırlayacak mı?
    Will your eyes still smile from your cheeks
    – gözlerin hala yanaklarından itibaren gülümseyecek mi?

    And darling I will be loving you ’til we’re 70
    – ve sevgilim, seni biz 70 yaşında olana dek seveceğim
    And baby my heart could still fall as hard at 23
    – ve bebeğim, kalbim hala 23 yaşında olduğu kadar delice çarpacak
    And I’m thinking ’bout how people fall in love in mysterious ways
    – ve düşünüyorum insanların nasıl da gizemli yollardan aşık olduğunu
    Maybe just the touch of a hand
    – belki sadece bir elin dokunuşunuyla
    Oh me I fall in love with you every single day
    – oh ben, sana hergün aşık oluyorum
    And I just wanna tell you I am
    – ve sana bunu söylemek istiyorum

    So honey now
    – o yüzden tatlım şimdi
    Take me into your loving arms
    – beni sevgi dolu kollarına al
    Kiss me under the light of a thousand stars
    – beni bin tane yıldızın ışığı altında öp
    Place your head on my beating heart
    – başını çarpan kalbimin üstüne yatır
    I’m thinking out loud
    – sesli düşünüyorum
    Maybe we found love right where we are
    – belki aşkı tam olduğumuz yerde bulduk

    When my hair’s all but gone and my memory fades
    – saçlarının hepsi gittiğinde ve anılar solduğunda
    And the crowds don’t remember my name
    – ve kalabalıklar adımı hatırlamadığında
    When my hands don’t play the strings the same way, mm
    – ellerim gitarı eskisi gibi çalamadığında, mm
    I know you will still love me the same
    – biliyorum beni aynı şekilde seveceğini

    ‘Cause honey your soul can never grow old, it’s evergreen
    – çünkü tatlım, senin ruhun asla yaşlanamaz, o hep canlıdır
    Baby your smile’s forever in my mind and memory
    – bebeğim, gülümsemen hep aklımda ve hafızamda

    I’m thinking ’bout how people fall in love in mysterious ways
    – düşünüyorum insanların nasıl da gizemli yollardan aşık olduğunu
    Maybe it’s all part of a plan
    – belki bu bir planın parçası
    I just keep on making the same mistakes
    – ben aynı hataları yapmaya devam ediyorum
    Hoping that you’ll understand
    – anlayacağını umarak

    But baby now
    – ama bebeğim şimdi
    Take me into your loving arms
    – beni sevgi dolu kollarına al
    Kiss me under the light of a thousand stars
    – beni bin tane yıldızın ışığı altında öp
    Place your head on my beating heart
    – başını çarpan kalbimin üstüne yatır
    I’m thinking out loud
    – sesli düşünüyorum
    Maybe we found love right where we are
    – belki aşkı tam olduğumuz yerde bulduk

    (Ah la la, la la la, la la la, la la la la)
    – (Ah la la, la la la, la la la, la la la la)

    So baby now
    – o yüzden bebeğim şimdi
    Take me into your loving arms
    – beni sevgi dolu kollarına al
    Kiss me under the light of a thousand stars
    – beni bin tane yıldızın ışığı altında öp
    Place your head on my beating heart
    – başını çarpan kalbimin üstüne yatır
    I’m thinking out loud
    – sesli düşünüyorum
    Maybe we found love right where we are
    – belki aşkı tam olduğumuz yerde bulduk

    Oh maybe we found love right where we are
    – oh belki aşkı tam olduğumuz yerde bulduk
    And we found love right where we are
    – ve biz aşkı tam olduğumuz yerde bulduk

  • Fly Me To The Moon – Frank Sinatra Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Fly Me To The Moon – Frank Sinatra Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Fly Me To The Moon
    – Beni Ay’a Uçur

    Fly me to the moon
    – Beni ay’a uçur
    Let me play among the stars
    – Yıldızların arasında oynamama izin ver
    Let me see what spring is like
    – ızin ver göreyim baharın nasıl olduğunu
    On a, Jupiter and Mars
    – Jüpiter ve Mars üzerinde
    In other words, hold my hand
    – Başka bir deyişle, elimi tut
    In other words, baby, kiss me
    – Başka bir deyişle , bebeğim, öp beni,
    Fill my heart with song
    – Kalbimi şarkılarla doldur
    And let me sing for ever more
    – Ve daha fazla şarkı söylememe izin ver
    You are all I long for
    – Sen benim özlem duyduğum
    All I worship and adore
    – çok sevidiğim ve taptığım herşeyimsin,
    In other words, please be true
    – Başka bir deyişle, lütfen gerçek ol
    In other words, I love you
    – Başka bir deyişle, seni seviyorum.
    Fill my heart with song
    – Kalbimi şarkılarla doldur
    Let me sing for ever more
    – Daha fazla şarkı söylememe izin ver
    You are all I long for
    – Sen benim özlem duyduğum
    All I worship and adore
    – çok sevidiğim ve taptığım herşeyimsin..