Blog

  • Inna – Amazing Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Inna – Amazing Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Dangerous feelings break out my soul
    – Tehlikeli duygular ruhumda patlak veriyor
    It’s just the meaning of being alone
    – Sadece yalnız olmayı kastediyorum
    I need you here wherever you are
    – Herneredeysen sana burada ihtiyacım var
    I need you now to take me so far
    – Şimdi ihtiyacım var sana beni uzaklara götürmen için
    I wanna run like the speed of the sound
    – Ses hızıyla koşmak istiyorum
    I was somewhere , I ‘m sure you’re around
    – Bir yerdeydim, eminim sen de oradaydın
    You give me now the meaning of life…
    – Şimdi bana hayatın anlamını veriyorsun

    With you I’m feeling alive
    – Seninle canlı hissediyorum Ooooooo…


    Why you’re lookin’ like that
    – Neden böyle bakıyorsun
    I’m burning like fire
    – Ateş gibi yanıyorum
    I wanna be higher
    – Daha yüksekte olmak istiyorum
    Just let me know
    – Sadece bırak bileyim
    Why you’re lookin’ like that
    – Neden böyle baktığını
    You’re driving me crazy
    – Beni delirtiyorsun
    You’re lookin’ amazïng
    – Hayret verici görünüyorsun

  • Inna – 10 Minutes Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Inna – 10 Minutes Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Rock your body , c’mon everybody
    – Vücudunuzu sallayın, hadi herkes
    Somebody stop me , when I dance I’m losing control
    – Birisi beni durdursun ben dans ederken kontrolü kaybediyorum
    You see me yo , this is stereo
    – Beni görüyorsun, bu üç boyutlu
    I wanna hear my song one time on the radio
    – Kendi müziğimi bir kez radyoda duymak istiyorum

    I’m gonna do this step by step do it anyway got to feel your loving
    – Bunu adım adım yapacağım her hâlükarda senin aşkını hissediyorum
    I’m gonna break even the law of the gravity to see you in the morning
    – Yer çekimi yasasını çiğneyeceğim, beni sabah gör

    Let me see your body move on the floor ten minutes ago
    – Bedenini yerde oynatışını göreyim, on dakika önceki gibi
    Shake shake shake your body, move on the floor ten minutes ago
    – Salla salla salla bedenini, yerde salla on dakika önceki gibi
    Winning in every place cuz your my lucky ace, dj turn off the bass
    – Her yerde kazanıyoruz çünkü benim şanslı asım var, dj bass ı kapat
    Winning in every place cuz your my lucky ace , everybody do it on the floor
    – Her yerde kazanıyoruz çünkü benim şanslı asım var, herkes bunu yerde yapsın

    I’m gonna do this step by step do it anyway got to feel your loving
    – Bunu adım adım yapacağım her hâlükarda senin aşkını hissediyorum
    I’m gonna break even the law of the gravity to see you in the morning
    – Yer çekimi yasasını çiğneyeceğim, beni sabah gör

    Let me see your body move on the floor ten minutes ago
    – Bedenini yerde oynatışını göreyim, on dakika önceki gibi
    Shake shake shake your body, move on the floor ten minutes ago
    – Salla salla salla bedenini, yerde salla on dakika önceki gibi
    Winning in every place cuz your my lucky ace, dj turn off the bass
    – Her yerde kazanıyoruz çünkü benim şanslı asım var, dj bass ı kapat
    Winning in every place cuz your my lucky ace , everybody do it on the floor
    – Her yerde kazanıyoruz çünkü benim şanslı asım var, herkes bunu yerde yapsın

    Rock your body , c’mon everybody
    – Vücudunuzu sallayın, hadi herkes
    Somebody stop me , when I dance I’m losing control
    – Birisi beni durdursun ben dans ederken kontrolü kaybediyorum
    You see me yo , this is stereo
    – Beni görüyorsun, bu üç boyutlu
    I wanna hear my song one time on the radio
    – Kendi müziğimi bir kez radyoda duymak istiyorum

    I’m gonna do this step by step do it anyway got to feel your loving
    – Bunu adım adım yapacağım her hâlükarda senin aşkını hissediyorum
    I’m gonna break even the law of the gravity to see you in the morning
    – Yer çekimi yasasını çiğneyeceğim, beni sabah gör

    Let me see your body move on the floor ten minutes ago
    – Bedenini yerde oynatışını göreyim, on dakika önceki gibi
    Shake shake shake your body, move on the floor ten minutes ago
    – Salla salla salla bedenini, yerde salla on dakika önceki gibi
    Winning in every place cuz your my lucky ace, dj turn off the bass
    – Her yerde kazanıyoruz çünkü benim şanslı asım var, dj bass ı kapat
    Winning in every place cuz your my lucky ace , everybody do it on the floor
    – Her yerde kazanıyoruz çünkü benim şanslı asım var, herkes bunu yerde yapsın

  • NF – 10 Feet Down (ft. Ruelle) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    NF – 10 Feet Down (ft. Ruelle) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Yeah, I know the person in the mirror’s not a perfect one
    – Evet, biliyorum aynadaki insan mükemmel değil.
    I look at him every day and think he’s not enough
    – Ona hergün bakarım ve yeterli olmadığını düşünürüm
    My life’s a book that I don’t really like to open up
    – Hayatım gerçekten açmayı sevmediğim bir kitap
    I’m twenty-six, but I feel like I live in chapter one
    – 26 yaşındayım, ama birinci kısımdaymış gibi hissediyorum
    I skim through it, I’ve been through it, they laugh at us
    – Bunu sıyırıp geçtim, bunun içerisindeyim, onlar bize gülüyor
    You think it’s funny, yeah, laugh it up
    – Bunun komik olduğunu düşünüyorsun, evet, gül o zaman
    I always felt like no one listened to me, that’s how I grew up
    – Her zaman kimse beni dinlemiyormuş gibi hissettim, bu nasıl büyüdüğüm şekil
    Church is where I found God, but it’s also where I learned to judge
    – Tanrı’yı bulabileceğim yer kilise ama orası aynı zamanda yargılamayı öğrendiğim yerde
    Yeah, I had to learn there’s a difference between
    – Evet, bunların arasındaki şeyi öğrenmem lazımdı

    What you want, and what you really need
    – Ne istiyorsun ve neye ihtiyacın var?
    I’ve always been motivated by comments from people tellin’ me
    – İnsanların bana yaptığı yorumlar ile motive oluyorum
    Things they think I’ll never be, and then I become it, this is my everything
    – Onların düşündüğü şey asla olmayacağım şey ve olursam, bu benim her şeyim
    There’s so much that goes on in my head that people will never see
    – Kafamda insanların göremiyeceği bir çok şey var
    You probably be terrified of my memories, don’t lecture me
    – Anılarımda korkmuş olabilirsiniz, anlatma bana
    Let me be, let me see, let me breathe, how they remember me
    – Olmama izin ver,görmeme izin ver, nefes almama izin ver, onlar beni nasıl hatırlıyor?
    Doesn’t alter who I am as a person to take my energy, yeah
    – Enerjimi alan insan gibi başkalaşmam
    Hard days, cold nights
    – Zor günler, soğuk geceler

    Staring down at an empty cup like
    – Boş bir fincan gibi dolmaya başlıyor
    I’ma fill, I’ma fill it up
    – Dolucam, dolup taşıcam
    All day, all night
    – Tüm gün, tüm gece
    Ten feet down nearly my whole life
    – Neredeyse hayatımda on kat aşağı
    But I’ll be rising, rising up
    – Ama yüksekleceğim, yükseleceğim
    Cold nights
    – Soğuk geceler
    Yeah, my fans made me who I am, but they also deceived me
    – Hayranlarım beni ben yaptı, ama beni kandırdılarda
    I’ve been allowed to live life like I’m already grieving
    – Hayatımı kederliymiş gibi yaşamama izin verdim

    I’m at a table of lies, but don’t eat what they feed me
    – Yalanların masasındayım, ama onların beni beslediği şeyi yemem
    My hoodie over my face, so nobody can see me
    – Kapüşonum yüzümü örtüyor, böylece onlar beni göremiyecek
    I’m on a plane, ’bout to fly again
    – Uçmak üzere olan bir uçaktayım
    Looking out the window, take a moment to admire it
    – Pencereden dışarıya bakıyorum, hayran olunası bir an
    Wondering how high it is, wonder where the time has went
    – Ne kadar yüksek olduğunu merak ediyorum, zamanın nereye gittiğini merak ediyorum
    Then I shut the window and go back to feeling like I’m out my mind again, agh!
    – Sonra pencereyi kapatıyorum ve beynimin dışındaymışım gibi hissetmeye devam ediyorum, ah!
    Yeah, seems like we’re all trying to climb a ladder
    – Evet sanırım hepimiz merdivene tırmanmaya çalışıyormuşuz gibi görünüyor

    It’s crazy what we’ll do to climb it faster
    – Buna hızlı tırmanmak için yapacağımız şeyler delice
    It’s like we throw away the things in life that really matter
    – Sanki hayattan bir şey fırlatmak gibiymiş gibi gerçek
    Just so that we can make it to the top, and wonder what we’re even climbing after
    – Sadece bunu zirve yapabiliriz, sonra merak ediyorum sonra neye yormaya tırmanıcaz
    I know the feeling of feeling like everything you deal with will never change
    – Hislerin hissini biliyorum, şey gibi uğraştığın şeyler asla değişmeyecek
    That’s part of being a human, yeah 
    – Bu insan olmanın bir parçası, evet
    Life’s what you make of it, take it, embrace it, and take it, and savor it
    – Hayat yaptığın şey, elde et, kucakla, ve elde et, ve tadını çıkar
    Ain’t about what you did, it’s what you became from it, agh!
    – Yaptığın hakkında değil, ne olduğun hakkında, ah!
    Hard days, cold nights
    – Zor günler, soğuk geceler
    Staring down at an empty cup like
    – Boş bir fincan gibi dolmaya başlıyor

    I’ma fill, I’ma fill it up (Oh, yeah)
    – Dolucam, dolup taşıcam (oh evet)
    All day, all night
    – Tüm gün, tüm gece
    Ten feet down nearly my whole life
    – Neredeyse hayatımda on kat aşağı
    But I’ll be rising, rising up
    – Ama yüksekleceğim, yükseleceğim
    Cold nights
    – Soğuk geceler
    We all want what we never had
    – Asla sahip olamayacağımız şeyleri istiyoruz
    The good life doesn’t seem so bad
    – İyi bir hayat kötü görünmüyor
    The good life doesn’t seem so sad
    – İyi bir hayat üzgün görünmüyor

    Yeah, we all want what we never had, whoa
    – Evet, hepimiz asla sahip olamayacağımız şeyleri istiyoruz, whoa
    Hard days, cold nights
    – Zor günler, soğuk geceler
    Staring down at an empty cup like
    – Boş bir fincan gibi dolmaya başlıyor
    I’ma fill, I’ma fill it up
    – Dolucam, dolup taşıcam
    All day, all night
    – Tüm gün, tüm gece
    Ten feet down nearly my whole life
    – Neredeyse hayatımda on kat aşağı
    But I’ll be rising, rising up
    – Ama yüksekleceğim, yükseleceğim

    Cold nights
    – Soğuk geceler
    We all want what we never had
    – Asla sahip olamayacağımız şeyleri istiyoruz
    The good life doesn’t seem so bad
    – İyi bir hayat kötü görünmüyor
    The good life doesn’t seem so sad
    – İyi bir hayat üzgün görünmüyor
    Yeah, we all want what we never had
    – Evet, hepimiz asla sahip olamayacağımız şeyleri istiyoruz
    Hard days, cold nights
    – Zor günler, soğuk geceler
    Staring down at an empty cup like
    – Boş bir fincan gibi dolmaya başlıyor

    I’ma fill, I’ma fill it up
    – Dolucam, dolup taşıcam
    All day, all night
    – Tüm gün, tüm gece
    Ten feet down nearly my whole life
    – Neredeyse hayatımda on kat aşağı
    But I’ll be rising, rising up
    – Ama yüksekleceğim, yükseleceğim
    Cold nights, cold nights, long night
    – Soğuk geceler, soğuk geceler, uzun geceler
    Staring down at an empty cup like
    – Boş bir fincan gibi dolmaya başlıyor
    I’ma fill, I’ma fill it up
    – Dolucam, dolup taşıcam
    All night, all night
    – Bütün gece, bütün gece

    Ten feet down nearly my whole life
    – Neredeyse hayatımda on kat aşağı
    But I’ll be rising, rising up
    – Ama yüksekleceğim, yükseleceğim

  • Coldplay – 1’36 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Coldplay – 1’36 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Stuck in a corner
    – Bir köşede Stuck
    Are monkeys in cages
    – Maymunlar kafeslerde mısınız
    That don’t have a number
    – Bir numara yok
    To fight one another
    – Birbirleriyle mücadele etmek
    Try to recover
    – Kurtarmak için çalışın

    Climb up the ladder
    – Tırmanma merdiveni
    Look up and you see birds
    – Look up ve kuşları görmek
    Blind as each other
    – Kör birbiriyle
    How long can we suffer?
    – Ne kadar acı çekmek mi?
    We’re as blind as each other
    – Biz birbirimizi kadar körsün

    On the cloud that you’re sitting
    – bulut sitesinde oturuyorlar ki
    There’s one born every minute
    – Doğmuş biri her dakika var
    So much to discover
    – Çok keşfetmek için çok
    I’ve become a believer
    – Benim iman oldum
    Sisters and brothers
    – Kardeşlerimizi
    Who fight one another
    – Kim birbirleriyle kavga
    Will mourn and deceive us
    – Yas ve bizi kandırmaya mı
    Will find us and keep us
    – Bizi bulmak ve bizi tutacak
    Take us or leave us
    – Bizi al ya da bize bırakın

    How soon is now? Yeah
    – Nasıl yakında şimdi? Evet
    How long is never?
    – Ne kadar hiç?
    I’m nothing but normal
    – Hiçbir şey ama normal değilim
    With something together
    – Bir şey ile birlikte
    Come on and stick together
    – Haydi hep beraber olalım

    On the cloud that you’re sitting
    – bulut sitesinde oturuyorlar ki
    There’s one born every minute
    – Doğmuş biri her dakika var
    So much to discover
    – Çok keşfetmek için çok
    I’ve become a believer
    – Benim iman oldum

  • Plain White T’s – 1,2,3,4 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Plain White T’s – 1,2,3,4 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    1, 2
    1, 2, 3, 4

    Give me more lovin’ than I’ve ever had
    – Sahip olduğumdan daha fazla sevgi ver
    Make it all better when I’m feelin’ sad
    – Üzüldüğümde hepsini daha güzel yap
    Tell me that I’m special even when I know I’m not
    – Öyle olmadığımı bilsem de özel olduğumu söyle

    Make it feel good when I hurt so bad
    – Canım yandığında iyi hissettir
    Barely gettin’ mad, I’m so glad I’ve found you
    – Aklımı kaçırırken iyi ki seni buldum
    I love bein’ around you
    – Etrafında olmayı seviyorum

    You make it easy
    – Kolaylaştırıyorsun
    It’s easy as 1, 2
    – 1 ve 2 gibi
    1, 2, 3, 4
    – 1,2,3,4

    There’s only 1 thing 2 do
    – Yapılacak tek şey var
    3 words 4 you
    – Üç kelime senin için
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    There’s only 1 way 2 say
    – Söylemenin yalnızca bir yolu var
    Those 3 words and that’s what I’ll do
    – Üç kelime sadece :
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    Give me more lovin’ from the very start
    – İlknden daha fazla sevgi ver
    Piece me back together when I fall apart
    – Parçalandığımda beni yeniden yap
    Tell me things you never even tell
    – Anlatamayacağın şeyleri anlat
    Your closest friends
    – En yakın arkadaşlarına bile anlatamadıklarını

    Make it feel good when I hurt so bad
    – Canım yandığında iyi hissettir
    Best that I’ve had, I’m so glad I found you
    – Başıma gelenin en iyisisin,iyi ki seni buldum
    I love bein’ around you
    – Etrafında olmayı seviyorum

    You make it easy
    – Kolaylaştırıyorsun
    It’s as easy as 1, 2,3,4
    – 1 ve 2 gibi 1,2,3,4

    There’s only 1 thing 2 do
    – Yapılacak tek şey var
    3 words 4 you
    – Üç kelime senin için
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    There’s only 1 way 2 say
    – Söylemenin yalnızca bir yolu var
    Those 3 words and that’s what I’ll do
    – Üç kelime sadece :
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    You make it easy
    – Kolaylaştırıyorsun
    It’s easy as 1, 2
    – 1 ve 2 gibi
    1, 2, 3, 4
    – 1,2,3,4

    There’s only 1 thing 2 do
    – Yapılacak tek şey var
    3 words 4 you
    – Üç kelime senin için
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    There’s only 1 way 2 say
    – Söylemenin yalnızca bir yolu var
    Those 3 words and that’s what I’ll do
    – Üç kelime sadece :
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben

    1, 2, 3, 4
    – 1,2,3,4
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum ben
    (I love you)
    – Seni seviyorum ben
    I love you
    – Seni seviyorum

  • Demi Lovato – 1, 2, 3 Goodbye Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Demi Lovato – 1, 2, 3 Goodbye Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Take care of yourself, darling.
    – Kendine dikkat et, sevgilim
    I guess…I guess this is goodbye.
    – Sanırım… Sanırım bu elveda
    Tomorrow’s coming quicker than yesterday came today.
    – Yarın bugüne dünden daha hızlı geliyor
    I guess this is goodnight.
    – Sanırım bu iyi geceler
    Cuz we’ve all got one last night together
    – Çünkü biz birlikte son bir geceye sahibiz
    so let’s start the party!
    – Öyleyse hadi partiyi başlatalım!
    You know we rocked! Promise you won’t forget me!
    – Biliyorsun sarstık! Söz ver beni unutmayacaksın!


    So these moments spent are coming to an end.
    – Yani bu anlar sona doğru harcanıyor
    I’m counting seconds until next time begins.
    – Bir sonraki zaman başlayana kadar saniyeleri sayıyorum
    Listen 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9
    – Dinle 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9
    We couldn’t change it if we tried.
    – Eğer yorulduysak bunu değiştiremezdik
    1, 2, 3, 4 goodbye.
    – 1, 2, 3, 4 elveda.
    We’ve all said before, Our Time is Here.
    – Bunların hepsini önceden söyledik, zamanımız burda
    But it’s never meant a thing until we began to tear.
    – Ama bu asla kopacağımız anlamına gelmez
    And I’ll be aching before and after we depart
    – Ve ben biz ayrıldıktan önce de sonra da acı çekeceğim
    from remembrances of the very start.
    – başladığımız zamanki her hatıra yüzünden
    (The grand memories together )
    – (Birlikte önemli anılar )
    Now here I am, it’s your song I’ll be singing.
    – Şimdi buradayım, söyleyeceğim senin şarkın
    you’re the voice I hear inside my head!
    – Kafamda duyduğum senin sesin!

    We raised our voices.
    – Seslerimizi yükselttik
    We followed our dreams.
    – Rüyalarımızı takip ettik
    One thing, ‘Who Will I Be?’ you ask.
    – Sorduğun tek şey Ben kim olacağım?
    Well, we’ll never be too cool for Camp Rock 3!
    – Pekala, biz asla Camp Rock 3 için çok havalı olmayacağız!

  • The Neighbourhood – 1 Of Those Weaks Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    The Neighbourhood – 1 Of Those Weaks Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Aw man, the whip black and white
    – ah adamım,kırbacım siyah ve beyaz
    My bitch black and white
    – benim fahişem siyah ve beyaz
    My fear black and white
    – korkum siyah ve beyaz
    I’m never the same, I change every week
    – asla aynı değilim, her hafta değişirim
    I won’t stay in the middle, I’ll kill everything
    – ortada kalmayacağım , her şeyi öldüreceğim

    Yeah I’m stuck in between, if I’m wrong or I’m right
    – evet arada kaldım, eger doğruysam yada yanlışsam
    I would ask for advice, but I just do what I like
    – öneri için soracağım, ama ne istersem onu yapacağım
    Can’t get over the fact, people living a lie
    – üstesinden gelemiyorum,insanlar yalanı yaşıyor
    Just to stay entertained, what a waste of a life
    – sadece eğlenmiş kalmak için , nasıl bir hayat israfı
    What a waste of a space, what the fuck is your point
    – nasıl bir boşluk israfı, senin lanet olası amacın ne
    You’re a waist with no spine, you’re a waste of my time
    – sen omurgasız bir belsin , sen zamanımın israfısı n
    I smoke cause I’m stressed, I try to get high
    – sigara içtim çünkü stresliydim, kafamı güzelleştirmeye çalışïyordum

    But it gets me depressed, I’m just tryna get by
    – ama bu beni depresyona soktu,
    I’m just drivin’ at night, I got no music on
    – gece sürüyordum, hiç müzik yoktu
    I got no favorite song, it’s just me and my thoughts
    – favori şarkım yoktu, sadece ben ve benim düşüncelerim
    I’ve fallen in love, I’ve fallen behind
    – aşık oldum, geride bırakıldım
    I’ve fallen for her, more than once, only twice
    – ona aşık oldum, birden fazla sadece iki kere
    I fell in the pool, got chlorine in my eyes
    – havuza düştüm gözüme klor kaçtı

    And it burned for a minute, but I didn’t go blind
    – bir dakika için yandı ama kararmadı
    This is for my friends who play
    – bu oynayan arkadaşım için
    The old cafes and they kick it in the parking lot
    – eski cafeler ve onlar otoparka tekmeliyorlar
    They call me one take Jake, baby
    – bir jake almam için beni çağırıyorlar bebeğim 
    well I mean what I speak, what I feel with a broken heart
    – demek istediğim ne konuşursam, kırıkkalple nasıl hissediyorsam
    I’ve been getting money all day, so I can spend it all on us
    – bütün gün para alıryordum, bu yüzden hepsini bize harcayabilirdim
    They call me one take Jake, baby
    – bir jake almam için beni çağırıyorlar bebegim

    I’ve been getting money all night, so I can spend it all on us
    – bütün gece para alıyordum, bu yüzden hepsini bize harcayabilirdim
    I got that big fat snake, baby
    – büyük şişman bir yılanım var bebeğim
    You can’t get me to spit, but I’m so hard to swallow
    – beni tüküremezsin, ama ben yutması zor biriyim
    My daddy is dead, I’ve got no man to follow
    – babam ölü, takip edeceğim bir adam yok
    And I know that I’m shallow, but why shouldn’t I be?
    – ve sığ olduğumu biliyorum ama neden olmayayım ki?
    I don’t mean to get deep, it’s just 1 of those weaks
    – derinleşmeyi kastetmedim , o sadece o zayıflaradan biri
    Couldn’t tell you the day, couldn’t tell you the time
    – sana günü söyleyemez, sana zamanı söyleyemez
    Trouble falling asleep, for the past couple nights
    – sorun uykuya dalıyor, geçecek bir kaç gece için
    Trouble being alone, I’ve been losing my mind
    – sorun yalnızlaşıyor, ben aklımı kaybediyorum

    But I don’t want any trouble, it just chooses to find me
    – ama hiçbir sorun istemiyorum ,o beni bulmak için seçiyor
    This is for my friends who play
    – bu oynayan arkadaşım için
    The old cafes and they kick it in the parking lot
    – eski cafeler ve onlar otoparka tekmeliyorlar
    well I mean what I speak, what I feel with a broken heart
    – demek istediğim ne konuşursam, kırıkkalple nasıl hissediyorsam
    I’ve been getting money all day, so I can spend it all on us
    – bütün gün para alıryordum, bu yüzden hepsini bize harcayabilirdim
    I’ve been getting money all night, so I can spend it all on us
    – bütün gece para alıyordum, bu yüzden hepsini bize harcayabilirdim
    Said I’ve been thinkin’ bout you
    – dedim senin hakkında düşünüyordum
    And what we gon’ do
    – ve biz ne yapacağız
    But I’ve been thinkin’ bout fallin’ in love
    – ama ben aşık olmak hakkında düşünüyordum
    I’ve been thinkin’ bout you
    – senin hakkında düşünüyordum

  • Beyonce – 1 + 1 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Beyonce – 1 + 1 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    If I aint got nothing, I got you
    – Eğer hiçbir şeyim yoksa, sana sahibim
    If I aint got something I don’t give a damn, cause I got it with you
    – Eğer bir şeye sahip değilsem, umursamam, çünkü seninle sahibim
    I don’t know much about algebra, but I know one plus one equals two
    – Cebir hakkında çok şey bilmem ama bir artı birin ikiye eşit olduğunu biliyorum
    And it’s me and you, thats all we’ll have when the world is thru
    – Ve bu ben ve sensin, dünya farklı olduğunda sahip olacağımız tek şey bu
    Cause baby we aint got nothing without love
    – Çünkü bebeğim sevgisiz hiçbir şeye sahip değiliz
    Darling you got enough for the both of us
    – Sevgilim sen ikimiz içinde yeteri kadarına sahipsin
    So come on baby, make love to me
    – Öyleyse hadi bebeğim, benimle birlikte ol

    When my days look low, pull me in close and don’t let me go.
    – Günlerim neşesiz olduğunda, beni yakınına çek ve gitmeme izin verme
    Make love to me. So that when the worlds at war, that our love heal us all
    – Benimle birlikte ol. Dünya savaşta olduğunda, Bizi iyileştirecek olan sevgimiz
    Right now baby make love to me…me…me…mee…mee. ooh ooh make love to me.
    – Şimdi bebeğim benimle brilikte ol, benimle birlikte ol
    Hey! I don’t know much about guns but I…I’ve been shot by you
    – Hey, Silahlar hakkında çok şey bilmem ama ben senin tarafından vuruldum
    Hey! And I don’t know when I’m gon die, but I hope that I’m gon die by you
    – Hey, ve ne zaman öleceğim bilmem ama umarım seninle öleceğim
    Hey! And I don’t know much about fighting, but I, I know I will fight for you
    – Hey, ve savaşmak konusunda çok şey bilmem ama biliyorum senin için savaşacağım
    Hey! Just when I ball up my fist I realize that I’m laying right next to you
    – Hey, Yumruğumu kaldırdığımda, senin tam yanında uzandığımı farkediyorum

    Baby we aint nothing but love, and darling you got enough for the both of us
    – Bebeğim, aşktan başka bir şeyimiz yok ve sevgilim sen ikimiz içinde yeteri kadarına sahipsin
    Make love to me…when my days look low, pull me in close and don’t let me go.
    – Benimle birlikte ol, günlerim neşesiz göründüğünde, beni yanına çek ve gitmeme izin verme
    Make love to me…so that when the worlds at war, that our love heal us all
    – Benimle birlikte ol, böylece dünya savaşta olduğunda, bizi iyileştirecek olan aşkımız
    Help me let down my guard, make love to me’me..me’.me..meee
    – Gardımı indirmeme yardım et, benimle birlikte ol
    ooh ooh ooh make love to me…me…me…mee…mee.
    – ooh ooh ooh Benimle birlikte ol me… me… me…

  • Rascal Flatts – Why Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Rascal Flatts – Why Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You must have been in a place so dark,
    – çok karanlık bir yerde olmalısın,
    you couldn’t feel the light
    – ışığı hissedemedin
    Reachin’ for you through that stormy cloud
    – fırtınalı bulut boyunca sana uzanan
    Now here we are gathered in our little home town
    – şimdi işte burdayız, küçük kasabamızda toplandık
    This can’t be the way you meant to draw a crowd
    – bu senin bir kalabılığı resmediş şeklin olamaz
    Oh, why?
    – neden?
    That’s what I keep askinişte
    – bu yüzden sormaya devam ediyorum
    Was there anything I could have said or done?
    – yapabileceğim ya da söyleyebileceğim bir şey var mıydı?
    Oh, I had no clue you were maskin’ a troubled soul
    – sorunlu bir ruhu maskelediğini hiç farkedemedim
    God only knows what went wrong
    – Sadece Tanrı biliyor neyin yanlış gittiğini
    And why you would leave the stage in the middle of a song
    – ve neden bir şarkının ortasında sahneyi terkettiğini?
    Mmmmmmm…
    – Mmmmmmm…
    Now in my mind I keep you frozen as a seventeen year old
    – şimdi aklımda seni 17 yaşında donmuş tutuyorum

    Rounding third to score the winning run
    – kazandığın koşuyu üçüncü olarak tamamlıyorsun
    You always played with passion no matter what the game
    – oyunun ne olduğunu önemsemeden her zaman tutkuyla oynadın
    When you took the stage you shined just like the sun
    – sahneyi aldığında güneş gibi parladın
    Oh, why?
    – neden?
    That’s what I keep askinişte
    – bu yüzden sormaya devam ediyorum
    Was there anything I could have said or done?
    – yapabileceğim ya da söyleyebileceğim bir şey var mıydı?
    Oh, I had no clue you were maskin’ a troubled soul
    – sorunlu bir ruhu maskelediğini hiç farkedemedim
    God only knows what went wrong
    – Sadece Tanrı biliyor neyin yanlış gittiğini
    And why you would leave the stage in the middle of a song
    – ve neden bir şarkının ortasında sahneyi terkettiğini?
    yeah
    – Evet…
    Now the oak trees are swayin’ in the early autumn breeze
    – şimdi meşe ağaçları sallanıyor erken sonbahar rüzgarında
    A golden sun is shining on my face
    – altın bir güneş yüzümde parlıyor
    Through tangled thoughts I hear, a mockingbird sing
    – duyduğum karmaşık düşünceler boyunca , alaycı bir kuş şakıyor
    This old world really ain’t that bad a place
    – bu yaşlı dünya gerçekten bu kadar kötü bir yer değil
    Oh, why?
    – neden?
    There’s no comprehending
    – hiç anlamı yok

    And who am I to try to judge or explain?
    – ve ben kimim ki yargılamaya yada açıklamaya çalışıyorum?
    Oh, but I do have one burning question:
    – ama cevap bekleyen tek bir sorum var
    Who told you life wasn’t worth the fight?
    – kim söyledi hayatın savaşmaya değmediğini?
    They were wrong
    – yanılıyorlardı
    They lied
    – yalan söylediler
    And now you’re gone
    – ve sen şimdi yoksun

    And we cry
    – ve biz ağlıyoruz
    ‘Cause it’s not like you to walk away in the middle of a song
    – çünkü bir şarkının ortasında yürüyüp gitmek sana göre değil
    Your beautiful song
    – güzel şarkının
    Your absolutely beautiful song
    – kesinlikle güzel şarkının

  • One Direction – Truly Madly Deeply Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    One Direction – Truly Madly Deeply Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Am I asleep, am I awake, or somewhere in between?
    – uykuda mıyım, uyanık mıyım, ya da ikisi arasında bir yerde miyim?
    I can’t believe that you are here and lying next to me
    – burda yanımda uzandığına inanamıyorum
    Or did I dream that we were perfectly entwined
    – yoksa mükemmelce sarıldığımızı mı hayal ettim?
    Like branches on a tree, or twigs caught on a vine?
    – ağacın kökleri gibi, ya da asmaya yakalanmış çöpler gibi?

    Like all those days and weeks and months I tried to steal a kiss
    – öpücük çalmaya çalıştığım bütün günler haftalar ve aylar gibi
    And all those sleepless nights and daydreams where I pictured this,
    – ve bunu resmettiğim bütün uykusuz geceler ve düşler gibi
    I’m just the underdog who finally got the girl
    – ben sadece sonunda o kıza sahip olan eziğim
    And I am not ashamed to tell it to the world.
    – ve bunu dünyaya söylemekten utanmıyorum

    Truly, madly, deeply, I am
    – gerçekten, delice, içten
    Foolishly, completely fallin
    – aptalca, tamamen aşık oluyorum
    And somehow, you caved all my walls in
    – ve her nasılsa bütün duvarlarımı oyuyorum
    So baby, say you’ll always keep me
    – öyleyse bebeğim, beni her zaman tutacağını söyle
    Truly, madly, crazy, deeply in love with you
    – gerçekten, delice, çılgınca, içten sana aşığım
    In love with you.
    – sana aşığım

    Should I put coffee and granola on a tray in bed
    – yatakta bir tepsiye kahve ve granola mı koymalı mıyım?
    And wake you up with all the words I still haven’t said?
    – ve hala söylemediğim sözlerle seni uyandırmalı mıyım?
    And tender touches, just to show you how I feel
    – ve sadece nasıl hissetttiğimi göstermek için yumuşakça dokunmalı mıyım?
    Or should I act so cool, like it was no big deal
    – yoksa sanki önemli değilmiş gibi ilgisiz mi davranmalıyım?

    Wish I could freeze this moment in a frame and stay like this
    – keşke bu anı bir çerçeveye dondurabilsem ve hep böyle kalsam
    I’ll put this day back on replay and keep reliving it
    – bu günü tekrara koyacağım ve tekrar tekrar yaşamayı sürdüreceğim
    ‘Cause here’s the tragic truth if you don’t feel the same
    – çünkü eğer sen de aynı hissetmiyorsan korkunç gerçek şu ki
    My heart would fall apart if someone said your name.
    – birisi adını söylese kalbim parçalara ayrılırdı

    Truly, madly, deeply, I am
    – gerçekten, delice, içten
    Foolishly, completely fallin
    – aptalca, tamamen aşık oluyorum
    And somehow, you caved all my walls in
    – ve her nasılsa bütün duvarlarımı oyuyorum
    So baby, say you’ll always keep me
    – öyleyse bebeğim, beni her zaman tutacağını söyle
    Truly, madly, crazy, deeply in love with you
    – gerçekten, delice, çılgınca, içten sana aşığım

    I hope I’m not a casualty,
    – umarım bir kayığ değilimdir,
    Hope you won’t get up and leave
    – umarım uyanıp gitmezsin
    I don’t mean that much to you
    – bunun senin için çok olduğunu kastetmiyorum
    But to me it’s everything, everything.
    – ama benim için bu her şey, her şey.

    Truly, madly, deeply, I am
    – gerçekten, delice, içten
    Foolishly, completely fallin
    – aptalca, tamamen aşık oluyorum
    And somehow, you caved all my walls in
    – ve her nasılsa bütün duvarlarımı oyuyorum
    So baby, say you’ll always keep me
    – öyleyse bebeğim, beni her zaman tutacağını söyle
    Truly, madly, crazy, deeply in love with you
    – gerçekten, delice, çılgınca, içten sana aşığım
    In love with you.
    – sana aşığım
    In love with you.
    – sana aşığım
    With you
    – sana.

  • Mysterious – Scorpions Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Mysterious – Scorpions Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Yeah, yeah
    – Evet, evet
    Yeah
    – Evet
    I thought I knew you, baby
    – Seni tanıdığımı sanmıştım bebeğim
    But seems that I don’t, I don’t know you at all
    – Ama görünüşe göre hiç tanımamışım
    One thing is for sure, you’re so bad
    – Emin olduğum tek şey, sen çok kötüsün
    And then again, when you kiss me, baby
    – Ve sonra tekrar, beni öptüğünde bebeğim
    You know it’s got the taste
    – Biliyorsun tadına sahip
    The taste of an eternal life
    – Ebedi hayatın tadına
    I want you to feel the taste of life
    – Hayatın tadını hissetmeni istiyorum
    Ooh yeah, ooh yeah, yeah
    – Evet, evet, evet
    This moment in time
    – Zamanda şu an
    I hear the call of a siren
    – Bir siren çağrısı duyuyorum
    This lady is quite
    – Bu bayan oldukça
    Mysterious
    – Gizemli

    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    If my life were a glass of water
    – Eğer hayatım bir bardak su olsaydı
    Filled by the rain from a velvet sky
    – Kadife bir gökyüzünden yağan yağmur ile doldurulmuş
    I want you to drink
    – İçmeni istiyorum
    Because your lips are dry
    – Çünkü dudakların kuru
    This moment in time
    – Zamanda şu an
    I follow her blind
    – Onu körce takip ediyorum

    This lady is quite
    – Bu bayan oldukça
    Mysterious
    – Gizemli
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    Mysterious
    – Gizemli
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    This time I thought I got you, baby
    – Bu kez benimsin sanmıştım bebeğim
    But you slipped away
    – Ama sessizce gittin
    And I thought that I’ll see you and I’ll die
    – Ve seni görüp öleceğimi sandım
    This moment in time
    – Zamanda şu an
    I’m losing my mind
    – Aklımı kaçırıyorum
    But she remains quite
    – Ama o hala, oldukça
    Mysterious
    – Gizemli

    I’m crossing the line
    – Sınırı aşıyorum
    I will follow her blind
    – Onu körce takip edeceğim
    This lady is quite
    – Bu bayan oldukça
    Mysterious
    – Gizemli
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    Mysterious
    – Gizemli
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    Yeah
    – Evet
    Yeah
    – Evet
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your
    – İstiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I’m losing my mind
    – Aklımı kaçırıyorum

    I hear the call of a siren
    – Bir siren çağrısı duyuyorum
    This lady is quite
    – Bu bayan oldukça
    Mysterious
    – Gizemli
    You’re so bad
    – Sen çok kötüsün
    You’re so bad
    – Sen çok kötüsün
    Mysterious
    – Gizemli
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I thought I knew you, baby
    – Seni tanıdım sanmıştım bebeğim
    I thought I knew you, baby
    – Seni tanıdım sanmıştım bebeğim
    I thought I knew you, baby
    – Seni tanıdım sanmıştım bebeğim
    But I don’t know you at all
    – Ama seni hiç tanımıyorum
    It’s got the taste you know
    – Biliyorsun, tadına sahip
    It’s got the taste you know
    – Biliyorsun, tadına sahip
    It’s got the taste you know
    – Biliyorsun, tadına sahip
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    I want your mind to lock in
    – Aklını kilitlemek istiyorum
    Of an eternal life
    – Ebedi bir hayatın

  • You – Oscar Lang Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You – Oscar Lang Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Years spent alone
    – Yıllar yalnız geçti

    Thought that I was happy on my own
    – Tek başıma mutlu olduğumu zannettim
    Then you came a long
    – Sonra sen ortaya çıktın

    Made me realise that I was wrong
    – Hatalı olduğumu bana farkettirdin
    It’s you It’s you It’s you It’s you
    – Sensin, sensin, sensin, sensin
    I don’t make you know
    – Sana bildirmiyorum

    You came and found me when I was at my low
    – Ben kötü durumdayken geldin ve beni buldun
    Times moving slow
    – Zaman yavaş geçiyor

    Yeah it’s time for us to give it a go
    – Evet bizim için deneme & bir şans verme zamanı
    It’s you It’s you It’s you It’s you
    – Sensin, sensin, sensin, sensin