Türkçe Sözlük E Sayfa 4

edilgi * Dışarıdan gelip bir şeyde belli bir değişiklik yapan işveya bu işin sonucu, infial.
edilgin * Hareketi ve etkisi olmayan, pasif.
* Etkileri alıcıdurumunda olan, munfail, pasif, etkin karşıtı.
* Olayların gidişini etkilemek ve denetlemek için kişinin hiçbir çaba göstermemesi durumu.
edilginlik * Edilgin olma durumu.
edilme * Edilmek işi veya durumu.
edilmek * Etmek fiiline konu olmak, yapılmak.
edim * Yapılmış, gerçekleşmişiş,amel, fiil.
* İnsan bilinç ve faaliyetlerinin tek tek davranışları.
* Belirli bir işdurumuyla karşılaştığızaman kişinin yapabildiği davranış.
* Alacaklının isteyebileceği ve borçlunun yapmak zorunda olduğu davranış, ivaz.
edimli * Edimi olan.
edimsel * Edim niteliğinde olan, gerçek olarak var olan, fiilî, aktüel, gizli ve tasarılıkarşıtı.
edinç * Edinilen şey veya şeyler, müktesebat.
edinilme * Edinilmek işi.
edinilmek * Edinmek işi yapılmak.
edinim * Kazanma, iktisap.
edinme * Edinmek işi, kazanma, iktisap.
edinmek * Kendini (bir şeye) sahip kılmak, kendine sağlamak, iktisap etmek.
edinti * Edinilen, kazanılan şey.
edip * Edebiyatla uğraşan, edebî eser veren kimse, yazar.
edisyon * Basım.
editör * Basıcı, yayımcı, naşir, tâbi.
editörlük * Basıcılık, yayımcılık.
edna * Çok aşağı, en alt düzeyde.
edvar * Çağlar, devirler.
* Alaturka müzik kurallarını inceleyen eser.
edvar musikisi * Alaturka klâsik müzik.
efe * Yiğit, özellikle BatıAnadolu köy yiğidi, zeybek.
* Ağabey.
* Kabadayı.
efece * Efe gibi, efeye yakışır (biçimde).
efekt * Radyo ve televizyon yayınlarında, tiyatro oyunlarında veya film seslendirmelerinde, hareketleri izlemesi
gereken seslerin tabiî kaynakların dışında, optik, mekanik, kimyasal yöntemlerle gerçekleştirilmesi.
efektif * Banknot ve metal sikke.
efelek * Lâbada.
efeleniş * Efelenmek işi veya biçimi.
efelenme * Efelenmek işi.
efelenmek * Diklenmek, kafa tutmak.
efeleşme * Efeleşmek işi.
efeleşmek * Efe durumuna gelmek.
efelik * Efe olma durumu.
* Kabadayılık.
efelik etmek (veya yapmak) * kabadayılık etmek.
efemine * Kadınlara benzeyen veya kadınsıdavranışlar içinde görünen, davranışve kılık kıyafet bakımından kadına
özenen (erkek).
efendi * Eğitim görmüşkişi için özel adlardan sonra kullanılan unvan.
* Günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan.
* Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse.
* Koca.
* Saygıdeğer, ince, çelebi.
* (erkekler için) Seslenme sözü olarak kullanılır.
efendi efendi * Uslu uslu.
efendi gibi yaşamak * sıkıntısız, varlık içinde yaşamak.
efendibaba * Bazıailelerde çocukların babaları, gelinlerin kayınpederleri için kullandıklarısaygısözü.
efendice * Efendi gibi, efendiye yaraşır (biçimde).
efendiden bir adam * terbiyeli, kibar ve ağırbaşlıkimse.
efendilik * Efendi olma durumu, efendiye yakışır davranış.
efendim * Bir seslenişkarşısında “buradayım” anlamında kullanılır.
* Anlaşılmayan bir sözü tekrarlatmak veya karşısındakinin ne düşündüğünü sormak için söylenir.
* Nezaket veya saygı için söze katılır.
efendim nerede, ben nerede? * “Ben ne diyorum siz ne diyorsunuz” anlamında kullanılır.
efendime söyleyeyim * söz söylerken gerekli kelimeyi bulamayan bir kimsenin kullandığı bir söz.
efil efil * Saç, giysi gibi hafif şeylerin rüzgârda dalgalanmasını belirtir, ifil ifil.
efil efil esmek * yazın rüzgâr yavaşyavaş, serin serin esmek.
efil efil etmek * rüzgârda dalgalanmak.
efkâr * Eski düşünceler, fikirler.
* Tasa, kaygı.
* Kamuoyu, efkarıumumiye.
efkâr basmak * tasalanmak, kaygılanmak.

Yorumlar

Bir yanıt yazın