Kategoriler
SÖZLÜK Türkçe Sözlük Y

Türkçe Sözlük Y Sayfa 60

yolma * Yolmak işi.
* Sapı orakla biçilmeyecek kadar kısa kalmışekin.
yolmak * Çekerek yerinden çıkarmak, çekip koparmak.
* Dolandırarak, hile ile birinin parasınıalmak.
yolsuz * Yolu olmayan.
* (taşıt için) Yavaşgiden.
* Kurallara aykırı, uygunsuz, yöntemsiz, düzensiz, yersiz, usulsüz, nizamsız.
* Törelere, toplumun görüşüne aykırıdavranan.
yolsuz yöntemsiz * Bir kurala, bir yönteme uymayan, usulsüz.
yolsuzluk * Yolsuz olma durumu.
* Bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanma, suiistimal, nizamsızlık.
yolu açık * Önünde engel olmayan.
yolu açmak * geçişi önleyen engelleri kaldırmak.
yolu almak * yolun sonuna varmak.
yolu düşmek * o yerden geçmesi gerekmek.
* sırası gelmek.
yoluk * Tüyleri yolunmuşolan.
yolun açık olsun * yolculara söylenen bir iyi dilek sözü.
yoluna * uğruna.
yoluna bakmak * beklemek.
yoluna başkoymak * bir amaca, bir gayeye yönelmek bütün varlığıyla kendini vermek.
yoluna can vermek (veya yoluna canınıvermek) * birinin uğruna ölmek.
yoluna çıkmak * karşılamaya gitmek.
* yolda karşısına çıkmak.
yoluna girmek * istenilen, gerekli olan biçimde gelişmek.
yoluna koymak * istenilen biçime getirmek, düzene koymak.
yoluna sapmak * başvurmak.
yolunda gitmek * olumlu gelişme göstermek; olumlu sonuçlanmak.
yolundan kalmak * gidememek.
yolunma * Yolunmak işi.
yolunmak * Yolmak işi yapılmak, çekilip koparılmak.
* Çok kederlenerek çırpınmak.
yolunu beklemek (veya gözlemek) * gelmesini beklemek.
yolunu bilmek * yöntemini öğrenmek.
yolunu bulmak * gereken çareyi bulmak.
* yasal olmayan yollardan kazanç sağlamak.
yolunu değiştirmek * gittiği yoldan ayrılış başka yola geçmek.
yolunu kaybetmek * hangi yoldan gideceğini bilememek.
yolunu kesmek * engel olmak, engelemek.
yolunu sapıtmak * doğru yoldan ayrılmak, kötü yola sapmak.
yolunu şaşırmak * yanlışyola sapmak.
yolunu tutmak * bir yere doğru gitmeye başlamak.
yolunu yapmak * blr işi mümkün kılmak.
yoluyla * Yolundan geçerek.
* Aracılığıyla, vasıtasıyla.
* Yöntemiyle, usulüne uygun olarak.
yolüstü * Bkz. yol uğrağı.
yom * Uğur, iyi talih, iyi haber.
yom tutmak * uğurlu saymak.
yoma * Sabit manevralarda ve gemileri bağlamada kullanılan, üç veya dört kollu halat.
* Birçok ipin örülmesiyle oluşturulan, balıkçılıkta kullanılan halat.
yomsuz * Uğursuz, meş’um.
yomsuzluk * Yomsuz olma durumu, uğursuzluk.
yonca * Baklagillerden, başak durumundaki çiçekleri kırmızıveya mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen
çayır bitkilerinin genel adı(Trifolium).
yonca yaprağı * Kara yollarında alt yoldan üst yola veya üst yoldan alt yola geçmeyi sağlayan, dört yapraklıyonca
biçimindeki kavşak.
yoncalık * Yonca tarlası.
yonga * Kesilen, yontulan veya rendelenen bir şeyden çıkan parça, kamga.
yongalama * Yongalamak işi veya durumu.
yongalamak * Yonga durumuna getirmek.
yongalayıcı * Yonga balyasıyapan (kimse).
yongar * Üç telli bağlama.
yonma * Yonmak işi veya durumu.
yonmak * Yontmak.

Bir yanıt yazın