The second someone mentioned you were all alone
– İkinci söz birisi tek başına mı
I could feel the trouble coursing through your veins
– Damarlarında akan sıkıntıyı hissedebiliyordum.
Now I know, it’s got a hold
– Şimdi biliyorum, bir tutuş var
Just a phone call left unanswered, had me sparking up
– Sadece bir telefon görüşmesi cevapsız kaldı, beni uyandırdı
These cigarettes won’t stop me wondering where you are
– Bu Sigaralar nerede olduğunu merak etmemi engellemiyor.
Don’t let go, keep a hold
– Sakın bırakma beni, tutmak tutmak yok
If you look into the distance, there’s a house upon the hill
– Eğer mesafeye bakarsanız, tepenin üzerinde bir ev var
Guiding like a lighthouse to a place where you’ll be safe
– Güvende olacağın bir yere bir deniz feneri gibi rehberlik etmek
To feel at grace ’cause we’ve all made mistakes
– Grace çünkü hissetmek için tüm hatalar yaptık
If you’ve lost your way
– Eğer yolunu kaybettiysen
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
Tell me what’s been happening, what’s been on your mind
– Bana neler olduğunu, aklında neler olduğunu söyle.
Lately you’ve been searching for a darker place
– Son zamanlarda daha karanlık bir yer arıyorsun.
To hide, that’s alright
– Saklanmak için, sorun değil
But if you carry on abusing, you’ll be robbed from us
– Ama suistimal etmeye devam edersen, bizden soyulacaksın.
I refuse to lose another friend to drugs
– Uyuşturucu yüzünden başka bir arkadaşımı kaybetmeyi reddediyorum.
Just come home, don’t let go
– Sadece eve gel, bırakma
If you look into the distance, there’s a house upon the hill
– Eğer mesafeye bakarsanız, tepenin üzerinde bir ev var
Guiding like a lighthouse to a place where you’ll be safe
– Güvende olacağın bir yere bir deniz feneri gibi rehberlik etmek
To feel at grace ’cause we’ve all made mistakes
– Grace çünkü hissetmek için tüm hatalar yaptık
If you’ve lost your way
– Eğer yolunu kaybettiysen
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
If you look into the distance, there’s a house upon the hill
– Eğer mesafeye bakarsanız, tepenin üzerinde bir ev var
Guiding like a lighthouse, it’s a place where you’ll be safe
– Bir deniz feneri gibi rehberlik etmek, güvende olacağınız bir yer
To feel at grace and if you’ve lost your way
– Zarafette hissetmek ve yolunuzu kaybettiyseniz
If you’ve lost your way
– Eğer yolunu kaybettiysen
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
And I know you’re down and out now, but I need you to be brave
– Ve biliyorum, şimdi aşağı ve dışarı, ama cesur olmak gerekir
Hiding from the truth ain’t gonna make this all okay
– Gerçeklerden saklanmak her şeyi yoluna koymayacak.
I’ll see your pain if you don’t feel our grace
– Lütfumuzu hissetmezsen acını göreceğim.
And you’ve lost your way
– Ve sen yolunu kaybettin
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
I will leave the light on
– Işığı açık bırakacağım.
‘Cause I will leave the light on
– Çünkü ışığı açık bırakacağım.
Yazar: Çevirce
-
Tom Walker – Leave A Light On İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
-
SZA & Justin Timberlake – The Other Side İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
SZA & Justin Timberlake – The Other Side Video Klip
SZA & Justin Timberlake – The Other Side İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirileri
You’re preachin’ to the choir, stop hatin’ on yourself
– – Aynen, dur hatin kendine’
Quit playin’ with your mind, you’re spinnin’
– Zihninle oynamayı bırak, dönüyorsun.
If you think that I’m a liar, just try it for yourself
– Eğer bir yalancı olduğumu düşünüyorsanız, sadece kendiniz deneyin
The clouds will open up, blue skies are willing
– Bulutlar açılacak, Mavi Gökyüzü istekli
Yeah, I know it’s so hard to throw away
– Evet, atmak çok zor biliyorum.
The clouds will open up, blue skies are willing
– Bulutlar açılacak, Mavi Gökyüzü istekli
Back on your feet again, lift your head, hold it high
– Tekrar ayağa kalk, başını Kaldır, yüksek tut
You wanna run it back, but you can’t turn the time
– Geri dönmek istiyorsun, ama zamanı tersine çeviremezsin.
You start to feel like you’re losing your shine
– Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
But the grass ain’t always greener on the other side
– Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir
Other side, got you stuck in your mind
– Diğer taraf, zihninde sıkışmış
You start to feel like you’re losing your shine
– Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
But the grass ain’t always greener on the other side
– Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir
Hey you, stop stressin’ ’bout what you’re missin’
– Hey sen, özlediğin şey hakkında streslenmeyi bırak.
So blue, just take it easy, take your time
– Çok mavi, sadece sakin ol, acele etme
If you think my words are wise, just try it for yourself
– Sözlerimin akıllıca olduğunu düşünüyorsanız, kendiniz deneyin
I promise the stars will light the path you walk, don’t give in
– Söz veriyorum yıldızlar yürüdüğün yolu aydınlatacak, PES etme
Got a heart of gold, what a shame to go to waste
– Altın bir kalbi var, ne yazık ki boşa gitmek
The clouds will open up, blue skies are willing
– Bulutlar açılacak, Mavi Gökyüzü istekli
Back on your feet again, lift your head, hold it high
– Tekrar ayağa kalk, başını Kaldır, yüksek tut
You wanna run it back, but you can’t turn the time
– Geri dönmek istiyorsun, ama zamanı tersine çeviremezsin.
You start to feel like you’re losing your shine
– Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
(Losing your shine, shine)
– (Parıltıyı kaybetmek, parıltı)
But the grass ain’t always greener on the other side
– Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir
Other side (feet again, lift your head, hold it high)
– Diğer taraf (bacaklar tekrar, başınızı kaldırın, yüksek tutun)
Got you stuck in your mind (run it back, but you can’t turn the time)
– Zihninde sıkışıp kaldın (geri koş, ama zamanı çeviremezsin)
You start to feel like you’re losing your shine
– Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
But the grass ain’t always greener on the other side
– Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir
Just take it from me, you’ll be okay (you’ll be okay)
– Sadece benden al, iyi olacaksın (iyi olacaksın)
‘Cause it don’t matter how sweet it taste (how sweet it taste)
– Çünkü tadı ne kadar tatlı olduğu önemli değil (tadı ne kadar tatlı)
The grass ain’t green, don’t worry
– Çim yeşil değil, endişelenme
Losin’ sleep, still wanna get
– Losin ‘ sleep, still wanna get
Yeah, you get
– Evet, sen al
Back on your feet again, lift your head, hold it high
– Tekrar ayağa kalk, başını Kaldır, yüksek tut
You wanna run it back, but you can’t turn the time
– Geri dönmek istiyorsun, ama zamanı tersine çeviremezsin.
You start to feel like you’re losing your shine
– Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
But the grass ain’t always greener on the other side
– Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir
You start to feel like you’re losing your shine
– Parıltısını kaybediyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun.
But the grass ain’t always greener on the other side
– Ama diğer tarafta çimler her zaman daha yeşil değildir -
Master KG Feat. Nomcebo Zikode – Jerusalema İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
Jerusalema ikhaya lami
– Jerusalema ıkhaya lami
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Uhambe nami
– Uhambe nami
Zungangishiyi lana
– Zungangishiyi lana
Jerusalema ikhaya lami
– Jerusalema ıkhaya lami
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Uhambe nami
– Uhambe nami
Zungangishiyi lana
– Zungangishiyi lana
Ndawo yami ayikho lana
– Ndawo yami ayikho lana
Mbuso wami awukho lana
– Mbuso wami awukho lana
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Zuhambe nami
– Zuhambe nami
Ndawo yami ayikho lana
– Ndawo yami ayikho lana
Mbuso wami awukho lana
– Mbuso wami awukho lana
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Zuhambe nami
– Zuhambe nami
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Zungangishiyi lana
– Zungangishiyi lana
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Zungangishiyi lana
– Zungangishiyi lana
Ndawo yami ayikho lana
– Ndawo yami ayikho lana
Mbuso wami awukho lana
– Mbuso wami awukho lana
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Zuhambe nami
– Zuhambe nami
Ndawo yami ayikho lana
– Ndawo yami ayikho lana
Mbuso wami awukho lana
– Mbuso wami awukho lana
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Zuhambe nami
– Zuhambe nami
Jerusalema ikhaya lami
– Jerusalema ıkhaya lami
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Uhambe nami
– Uhambe nami
Zungangishiyi lana
– Zungangishiyi lana
Jerusalema ikhaya lami
– Jerusalema ıkhaya lami
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Uhambe nami
– Uhambe nami
Zungangishiyi lana
– Zungangishiyi lana
Ndawo yami ayikho lana
– Ndawo yami ayikho lana
Mbuso wami awukho lana
– Mbuso wami awukho lana
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Zuhambe nami
– Zuhambe nami
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Zungangishiyi lana
– Zungangishiyi lana
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Zungangishiyi lana
– Zungangishiyi lana
Jerusalema ikhaya lami
– Jerusalema ıkhaya lami
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Uhambe nami
– Uhambe nami
Zungangishiyi lana
– Zungangishiyi lana
Jerusalema ikhaya lami
– Jerusalema ıkhaya lami
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Uhambe nami
– Uhambe nami
Zungangishiyi lana
– Zungangishiyi lana
Ndawo yami ayikho lana
– Ndawo yami ayikho lana
Mbuso wami awukho lana
– Mbuso wami awukho lana
Ngilondoloze
– Ngilondoloze
Zuhambe nami
– Zuhambe nami -
24kGoldn Feat. iann dior – Mood İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
VİDEO KLİP
ŞARKI SÖZLERİ ve TÜRKÇE ÇEVİRİSİ
Oh-oh-oh
– Oh-oh-oh
Yeah, yeah, yeah, yeah
– Evet, Evet, Evet, Evet
Yeah
– Evet
Why you always in a mood?
– Neden her zaman bir ruh hali içinde?
Fuckin’ ’round, actin’ brand new
– Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
I ain’t tryna tell you what to do
– Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
But try to play it cool
– Ama serin oynamaya çalışın
Baby, I ain’t playing by your rules
– Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
Everything look better with a view
– Her şey bir görünüm ile daha iyi görünüyor
Why you always in a mood?
– Neden her zaman bir ruh hali içinde?
Fuckin’ ’round, actin’ brand new
– Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
I ain’t tryna tell you what to do
– Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
But try to play it cool
– Ama serin oynamaya çalışın
Baby, I ain’t playing by your rules
– Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
Everything look better with a view, yeah
– Her şey bir manzara ile daha iyi görünüyor, Evet
I could never get attached
– Asla bağlı bulabilirim
When I start to feel, I unattach
– Hissetmeye başladığımda, ayrılıyorum
Somehow always end up feeling bad
– Her nasılsa her zaman kötü hissediyorum
Baby, I am not your dad, it’s not all you want from me
– Bebeğim, ben senin baban değilim, benden istediğin tek şey bu değil
I just want your company
– Sadece yanımda kalmanı istiyorum
Girl, it’s obvious, elephant in the room
– Kız, bu açık, odada fil
And we’re a part of it, don’t act so confused
– Ve biz bunun bir parçasıyız, bu kadar şaşkın davranma
And you love startin’ it, now I’m in a mood
– Ve sen başlamayı seviyorsun, şimdi ruh halindeyim
Now we arguin’ in my bedroom
– Şimdi yatak odamda tartışıyoruz.
We play games of love to avoid the depression
– Depresyondan kaçınmak için Aşk oyunları oynuyoruz
We been here before and I won’t be your victim
– Buraya daha önce gelmiştik ve ben senin kurbanın olmayacağım.
Why you always in a mood?
– Neden her zaman bir ruh hali içinde?
Fuckin’ ’round, actin’ brand new
– Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
I ain’t tryna tell you what to do
– Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
But try to play it cool
– Ama serin oynamaya çalışın
Baby, I ain’t playing by your rules
– Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
Everything look better with a view
– Her şey bir görünüm ile daha iyi görünüyor
Why you always in a mood?
– Neden her zaman bir ruh hali içinde?
Fuckin’ ’round, actin’ brand new
– Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
I ain’t tryna tell you what to do
– Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
But try to play it cool
– Ama serin oynamaya çalışın
Baby, I ain’t playing by your rules
– Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
Everything look better with a view
– Her şey bir görünüm ile daha iyi görünüyor
So why you tryin’ to fake your love on the regular?
– Peki neden düzenli olarak aşkını taklit etmeye çalışıyorsun?
When you could be blowin’ up just like my cellular
– Tıpkı benim cep telefonum gibi havaya uçabildiğin zaman.
I won’t ever let a shorty go and set me up
– Hiç bir hatun bırak beni istemiyorum
Only thing I need to know is if you wet enough
– Bilmem Gereken tek şey yeterince ıslanıp ıslanmadığın.
I’m talking slick back, kick back, gang sippin’ 40s
– Kaygan sırttan bahsediyorum, geriye yaslan, çete 40’ları yudumluyor
You keep playin’, not another day with you shorty
– Oynamaya devam et, seninle bir gün daha değil shorty
Mismatched fits, that was way before you know me
– Uyumsuzlar, bu beni tanımadan çok önceydi.
Got a lot of love, well you better save it for me
– Çok fazla sevgim var, onu benim için saklasan iyi olur.
We play games of love to avoid the depression
– Depresyondan kaçınmak için Aşk oyunları oynuyoruz
We been here before and I won’t be your victim
– Buraya daha önce gelmiştik ve ben senin kurbanın olmayacağım.
Why you always in a mood?
– Neden her zaman bir ruh hali içinde?
Fuckin’ ’round, actin’ brand new
– Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
I ain’t tryna tell you what to do
– Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
But try to play it cool
– Ama serin oynamaya çalışın
Baby, I ain’t playing by your rules
– Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
Everything look better with a view
– Her şey bir görünüm ile daha iyi görünüyor
Why you always in a mood?
– Neden her zaman bir ruh hali içinde?
Fuckin’ ’round, actin’ brand new
– Lanet ”yuvarlak, actin’ yepyeni
I ain’t tryna tell you what to do
– Benim adamımın sana ne yapman gerektiğini söyleyecek değilim
But try to play it cool
– Ama serin oynamaya çalışın
Baby, I ain’t playing by your rules
– Bebeğim, senin kurallarına göre oynamıyorum.
Everything look better with a view, yeah
– Her şey bir manzara ile daha iyi görünüyor, Evet -
Sia – Broken Glass İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
Laying down in your arms
– Gardını indir
I don’t wanna fight anymore
– Artık savaşmak istemiyorum
Rough seas will be calm
– Kabaran denizler sakinleşecek
I’m home while we weather the storm
– Biz zorlukların hakkından gelirken ben evdeydim
We fall down like dogs playing dead
– Ölü taklidi yapan köpekleri gibi çöktük
Well our love’s not worth playing chicken, baby
– Aşkımız tavuk taklidi yapmaya değmez, bebeğim
I’m not discarding you like broken glass
– Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
There are no winners when the die is cast
– Ok yaydan çıktığı zaman artık kazanan yoktur
There’s only tears when it’s the final task
– Nihayi görevinde sadece gözyaşları var
So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
– Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
– Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
This too shall pass
– Bu da geçecektir
When we are where we’re meant to be
– Ne zaman, nerede olursa olsun
Learn things I don’t ask
– Bir şeyler öğren, ben sormam
What I don’t know can’t hurt me
– Neyin bana zarar veremeyeceğini bilmiyorum
We fall down like dogs playing dead
– Ölü taklidi yapan köpekleri gibi çöktük
Well our love’s not worth playing chicken, baby
– Aşkımız tavuk taklidi yapmaya değmez, bebeğim
I’m not discarding you like broken glass
– Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
There are no winners when the die is cast
– Ok yaydan çıktığı zaman artık kazanan yoktur
There’s only tears when it’s the final task
– Nihayi görevinde sadece gözyaşları var
So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
– Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
– Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
– Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
– Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
I’m not discarding you like broken glass
– Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
There are no winners when the die is cast
– Ok yaydan çıktığı zaman artık kazanan yoktur
There’s only tears when it’s the final task
– Nihayi görevinde sadece gözyaşları var
So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
– Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
I’m not discarding you like broken glass
– Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
There are no winners when the die is cast
– Ok yaydan çıktığı zaman artık kazanan yoktur
There’s only tears when it’s the final task
– Nihayi görevinde sadece gözyaşları var
So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
– Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
– Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
– Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi
I’m not discarding you like broken glass
– Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
I’m not discarding you like broken glass
– Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
I’m not discarding you like broken glass
– Ben seni cam kırıları gibi kenara atmıyorum
So don’t give up, it’s just young lovers’ romance
– Yani pes etme, bu yalnız genç aşıkların romantizmi -
Sia – Alive İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
I was born in a thunderstorm
– Gökgürültülü bir havada doğdum
I grew up overnight
– Bir gecede büyüdüm
I played alone
– Yalnız oynadım
I’m playing on my own
– Kendi başıma oynuyorum
I survived
– Hayatta kaldım
I wanted everything I never had
– Her şeyi istedim, hiç birine sahip olamadım
Like the love that comes with life
– Aşk bir ömür gibi geliyor
I wore envy and I hated it
– Kıskanç oldum ve nefret ettim
But I survived
– Ama hayatta kaldım
I had wanted to go to a place where all the demons go
– Bütün şeytanların gitmek istediği yerek gitmek istemiştim
Where the wind don’t change
– Nerede rüzgar değişmez
And nothing in the ground can ever grow
– Ve toprakta hiçbir şey yetişmez
No hope, just lies
– Umut yok, sadece yalanlarAnd you’re taught to cry in your pillow
– Ve yastığında ağlamayı öğrettin
But I’ll survive
– Ama hayatta kalacağım
I’m still breathing
– Hala nefes alıyorum
I’m still breathing
– Hala nefes alıyorum
I’m still breathing
– Hala nefes alıyorum
I’m still breathing
– Hala nefes alıyorum
I’m alive
– Yaşıyorum
I’m alive
– Yaşıyorum
I’m alive
– Yaşıyorum
I’m alive
– Yaşıyorum
I found solace in the strangest place
– Garip bir yerde teselli buldum
Way in the back of my mind
– Aklımın bir tarafında
I saw my life in a stranger’s face
– Bir yabancının yüzünde hayatımı gördüm
And it was mine
– Ve o benimkiydi
I had wanted to go to a place where all the demons go
– Bütün şeytanların gitmek istediği yerek gitmek istemiştim
Where the wind don’t change
– Nerede rüzgar değişmezAnd nothing in the ground can ever grow
– Ve toprakta hiçbir şey yetişmez
No hope, just lies
– Umut yok, sadece yalanlar
And you’re taught to cry in your pillow
– Ve yastığında ağlamayı öğrettin
But I’ll survive
– Ama hayatta kalacağım
I’m still breathing
– Hala nefes alıyorum
I’m still breathing
– Hala nefes alıyorum
I’m still breathing
– Hala nefes alıyorum
I’m still breathing
– Hala nefes alıyorum
I’m alive
– Yaşıyorum
I’m alive
– Yaşıyorum
I’m alive
– Yaşıyorum
I’m alive
– YaşıyorumYou took it all, but I’m still breathing
– Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
You took it all, but I’m still breathing
– Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
You took it all, but I’m still breathing
– Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
You took it all, but I’m still breathing
– Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
You took it all, but I’m still breathing
– Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
You took it all, but I’m still breathing
– Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
You took it all, but I’m still breathing
– Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
You took it all, but I’m still breathing
– Hey şeyi aldın ama hala nefes alıyorum
I had made every single mistake
– Her bir hatayı yaptım
That you could ever possibly make
– Muhtemelen senin de yapmış olabileceğin
I took and I took and I took what you gave
– Aldım ve Aldım ve Aldım ne verdinse
But you never noticed that I was in pain
– Ama acı içinde olduğumu hiçbir zaman fark etmedin
I knew what I wanted; I went in and got it
– Ne istediğimi biliyordum; gittim ve aldım
Did all the things that you said that I wouldn’t
– Bana söylediğin şeyleri yapmayacaktımI told you that I would never be forgotten
– Asla unutmayacağımı söylemiştim
And all in spite of you
– Ve herşey sana rağmendi
And I’m still breathing
– Ve hala nefes alıyorum
I’m still breathing
– Hala nefes alıyorum
I’m still breathing
– Hala nefes alıyorum
I’m still breathing
– Hala nefes alıyorum
I’m alive (You took it all, but I’m still breathing)
– Yaşıyorum (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)
(You took it out, but I’m still breathing)
– (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)
I’m alive (You took it all, but I’m still breathing)
– Yaşıyorum (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)
(You took it out, but I’m still breathing)
– (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)
I’m alive (You took it all, but I’m still breathing)
– Yaşıyorum (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)
(You took it out, but I’m still breathing)
– (Her şeyi aldın ama hala nefes alıyorum)I’m alive
– Yaşıyorum
I’m alive
– Yaşıyorum
I’m alive
– Yaşıyorum
I’m alive
– Yaşıyorum
I’m alive
– Yaşıyorum -
Selena Gomez – Fetish İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
Take it or leave it
– Ya sev ya terk et
Baby take it or leave it
– Bebeğim ya sev ya terk et
But I know you won’t leave it
– Ama biliyorum ki terk etmeyeceksin
‘Cause I know that you need it
– Çünkü buna ihtiyacın olduğunu biliyorum
Look in the mirror
– Aynaya bakıyorum
When I look in the mirror
– Aynaya baktığımda
Baby I see it clearer
– Daha net anlıyorum
Why you wanna be nearer
– Neden yakın olmak istediğini
I’m not surprised
– Şaşırmıyorum
I sympathize, ah
– Katılıyorum, ah
I can’t deny
– İnkar edemem
Your appetite, ah
– Senin arzunu, ah
You got a fetish for my love
– Sen benim aşkıma saplantılısın
I push you out and you come right back
– Kovuyorum ama geri geliyorsun
Don’t see a point in blaming you
– Aslında seni suçlayacak bir neden bulamıyorum
If I were you, I’d do me too
– Eğer senin yerinde olsaydım, ben de kendimle yapardım
Reaching your limit
– Sınırına erişiyorum
Say you’re reaching your limit
– Sınırına erişiyorum diyorum
Going over your limit
– Sınırını geçiyorum
But I know you can’t quit it
– Ama biliyorum bırakıp gidemezsin
Something about me
– Bende ki bir şey
Got you hooked on my body
– Seni vücuma bağladı
Take you over and under and twisted up like origami
– Seni üzerine ve altına alıp tıpkı bir origami gibi ikiye katladı
I’m not surprised
– Şaşırmıyorum
I sympathize, ah
– Katılıyorum, ah
I can’t deny
– İnkar edemem
Your appetite, ah
– Senin arzunu, ah
You got a fetish for my love
– Sen benim aşkıma saplantılısın
I push you out and you come right back
– Kovuyorum ama geri geliyorsun
Don’t see a point in blaming you
– Aslında seni suçlayacak bir neden bulamıyorum
If I were you, I’d do me too
– Eğer senin yerinde olsaydım, ben de kendimle yapardım
The way you walk, the way you talk
– Yürümen, konuşman
I blame you ’cause it’s all your fault
– Seni suçluyorum çünkü hepsi senin hatan
Ya playin’ hard, don’t turn me off
– Kendini ağırdan satıyorsun, hevesimi kaçırıp durma
Ya acting hard, but I know you soft
– Sert davranıyorsun ama biliyorum ki uysalsın
You my fetish, I’m so with it
– Senin benim saplantımsın, onunla birlikteyim
All these rumors bein’ spreaded
– Yayılan tüm dedikodular
Might as well go ‘head and whip it
– Devam edebilir ve çoğalabilir
‘Cause they sayin’ we already did it
– Çünkü bizim çoktan işi pişirdiğimizi konuşuyorlar
Call on Gucci if you ever need and
– Gucci’yi ara eğer ihtiyacın olursa ve
I’ll be South Beach in the drop top gleamin’
– Ben o esnada Güney Sahilin’de parıltılı üstü açık arabamda olacağım
Order diamonds, Aquafina
– Elmaslar sipariş edeceğim Aquafina olanından
Just need you in a blue bikini
– Sadece seni mavi bir bikini ile görmem gerek
You got a fetish for my love
– Sen benim aşkıma saplantılısın
I push you out and you come right back
– Kovuyorum ama geri geliyorsun
Don’t see a point in blaming you
– Aslında seni suçlayacak bir neden bulamıyorum
If I were you, I’d do me too
– Eğer senin yerinde olsaydım, ben de kendimle yapardım -
Rihanna – Love On The Brain İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
And you got me like, “Oh, what you want from me?”
– Ve beni çıldırtıyorsun, “Benden ne istiyorsun?”
(What you want from me?)
– (Benden ne istiyorsun?)
And I tried to buy your pretty heart, but the price too high
– Ve senin o tatlı kalbini satın almaya çalıştım fakat bedeli çok ağırdı
Baby you got me like “Oh”
– Bebeğim beni çıldırtıyorsun
You love when I fall apart (fall apart)
– Beni sevdiğin an parçalanıyorum (parçalanıyorum)
So you can put me together and throw me against the wall
– Ardından sen tekrar beni birleştiriyorsun ve duvara fırlatıp atıyorsun
Baby you got me like i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii, woo i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii
– Bebeğim beni delirtiyorsun, delirtiyorsun
Don’t you stop loving me (loving me)
– Beni sevmeyi bırakacak mısın? (bırakacak mısın?)
Don’t quit loving me (loving me)
– Beni sevmekten vazgeçecek misin? (vazgeçecek misin?)
Just start loving me (loving me)
– Sadece beni sevmeye başla (sevmeye başla)
And babe I’m fist-fighting with fire
– Ve bebeğim ateşle dövüşüyorum
Just to get close to you
– Sadece sana yakın olabilmek için
Can we burn something babe
– Bir şeyleri (marijuana) yakabilir miyim
And I run for miles just to get a taste
– Ve senden bir tat almak için miller aştım
Must be love on the brain
– Bu beyindeki aşk olmalı
That’s got me feeling this way
– Bu bana böyle hissettiriyor
It beats me black and blue but it fucks me so good
– Beni morluklar içinde bıraksa da o kadar güzel beceriyor ki
And I can’t get enough
– Ve buna doyamıyorum
Must be love on the brain yeah
– Beyindeki aşk olmalı, evet
And it keeps cursing my name
– Ve ismimi de lanetleyip duruyor
No matter what I do
– Ne yaptığım önemli değil
I’m no good without you
– Sensiz iyi değilim
And I can’t get enough
– Ve buna doyamıyorum
Must be love on the….. brain
– Bu beyindeki aşk olmalı
Baby keep loving me
– Bebeğim beni sevmeye devam et
Just love me
– Sadece sev, böyle
Yeah, just love me
– Evet, sadece sev
All you need to do is love me, yeah
– Senden tek isteğim beni sevmen, evet
Got me like, ah-ha-ha-owww
– Beni delirtiyorsun
I’m tired of being played like a violin
– Violin gibi çalınmaktan yoruldum
What do I gotta do to get in your motherfuckin’ heart?
– Senin o kahrolası kalbine girmem için daha ne yapmalıyım?
Baby like i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii, woo i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii
– Bebeğim beni delirtiyorsun, delirtiyorsun
Baby you got me like i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii, woo i-i-i-i-i-i-i-i-i-hiii
– Bebeğim beni delirtiyorsun, delirtiyorsun
Don’t you stop loving me (loving me)
– Beni sevmeyi bırakacak mısın? (bırakacak mısın?)
Don’t quit loving me (loving me)
– Beni sevmekten vazgeçecek misin? (vazgeçecek misin?)
Just start loving me (loving me)
– Sadece beni sevmeye başla (sevmeye başla)
And babe I’m fist-fighting with fire
– Ve bebeğim ateşle dövüşüyorum
Just to get close to you
– Sadece sana yakın olabilmek için
Can we burn something babe
– Bir şeyleri (marijuana) yakabilir miyim
And I run for miles just to get a taste
– Ve senden bir tat almak için miller aştım
Must be love on the brain
– Bu beyindeki aşk olmalı
That’s got me feeling this way
– Bu bana böyle hissettiriyor
It beats me black and blue but it fucks me so good
– Beni morluklar içinde bıraksa da o kadar güzel beceriyor ki
And I can’t get enough
– Ve buna doyamıyorum
Must be love on the brain yeah
– Beyindeki aşk olmalı, evet
And it keeps cursing my name
– Ve ismimi de lanetleyip duruyor
No matter what I do
– Ne yaptığım önemli değil
I’m no good without you
– Sensiz iyi değilim
And I can’t get enough
– Ve buna doyamıyorum
Must be love on the….. brain
– Bu beyindeki aşk olmalı -
Justin Bieber – Sorry İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
You gotta go and get, angry at all of my honesty
– Gidip alman gerekiyor, bütün bu dürüstlüğüme kızgınsın
You know I try but I don’t do too well with apologies
– Denediğimi biliyorsun ama özür dilemeyi çok iyi beceremem
I hope I don’t run out of time, could someone call a referee?
– Umarım zamanım tükenmemiştir, birisi hakem çağırabilir mi?
Cause I just need one more shot at forgiveness
– Çünkü affedilmek için sadece bir şansa daha ihtiyacım var
I know you know that I made those mistakes maybe once or twice
– Bu hataları belki bir belki iki kere yaptığımı ben de biliyorum sen de biliyorsun
By once or twice I mean maybe a couple a hundred times
– Bir iki kez, Belki bir kaç yüz kere demek istedim
So let me, oh let me redeem, oh redeem, oh myself tonight
– Yani beni bırak, beni kurtar, kurtar, bu gece bizzat beni
Cause I just need one more shot at second chances
– Çünkü sadece bir kere daha ikinci şansa ihtiyacım var
Yeah, is it too late now to say sorry?
– Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
Cause I’m missing more than just your body
– Çünkü sadece vücudundan fazlasını özlüyorum
Is it too late now to say sorry?
– Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
Yeah I know that I let you down
– Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
Is it too late to say I’m sorry now?
– Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
I’m sorry, yeah
– Üzgünüm, evet
Sorry, yeah
– Üzgünüm, evet
Sorry
– Üzgünüm
Yeah I know that I let you down
– Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
Is it too late to say sorry now?
– Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
I’ll take every single piece of the blame if you want me to
– Sen de beni istiyorsan her bir suçu kabulleneceğim
But you know that there is no innocent one in this game for two
– Ama bilirsin iki kişilik bu oyunda masum olan yok
I’ll go, I’ll go and then you go, you go out and spill the truth
– Gideceksin, gideceksin, o zaman gideceksin, dışarı gideceksin ve gerçekleri döküleceksin
Can we both say the words and forget this?
– İkimiz de (bu) kelimeleri söyleyebilir ve bunu unutabilir miyiz?
Yeah, is it too late now to say sorry?
– Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
Cause I’m missing more than just your body
– Çünkü sadece vücudundan fazlasını özlüyorum
Is it too late now to say sorry?
– Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
Yeah I know that I let you down
– Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
Is it too late to say I’m sorry now?
– Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
I’m not just trying to get you back on me
– Sadece bana geri dönmen için uğraşmıyorum
Cause I’m missing more than just your body
– Çünkü sadece vücudundan fazlasını özlüyorum
Is it too late now to say sorry?
– Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
Yeah I know that I let you down
– Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
Is it too late to say I’m sorry now?
– Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
I’m sorry, yeah
– Üzgünüm, evet
Sorry, oh
– Üzgünüm
Sorry
– Üzgünüm
Yeah I know that I let you down
– Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
Is it too late to say sorry now?
– Şu an üzgünüm demek için çok mu geç?
I’m sorry, yeah
– Üzgünüm, evet
Sorry, oh
– Üzgünüm
Sorry
– Üzgünüm
Yeah I know that I let you down
– Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum
Is it too late to say sorry now?
– Şu an üzgünüm demek için çok mu geç? -
Naughty Boy – Runnin’ (Lose It All) ft. Beyoncé, Arrow Benjamin İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
These four lonely walls have changed the way I feel
– Bu dört yalnız duvar, hissetiğim şekilde değişti.
The way I feel, I’m standing still
– Hissettiğim şekilde, ben hala duruyorum
And nothing else matters now, you’re not here
– Ve şimdi hiçbir şey önemli değil, sen burada değilsin
So where are you? I’ve been calling you, I’m missing you
– Nerdesin? Seni arar oldum, seni özlüyorum
Where else can I go? Where else can I go?
– Başka nereye gidebilirim? Başka nereye gidebilirim?
Chasing you, chasing you
– Peşindeyim, peşindeyim
Memories turn to dust, please don’t bury us
– Anılar toza dönüşüyor, lütfen bizi gömmeyinI got you, I got you
– Anladım, anladım
Runnin’, runnin’, runnin’, runnin’
– Kaçıyorum
Runnin’, runnin’, runnin’
– Kaçıyorum
Ain’t runnin’ from myself no more
– Kendimden daha fazla kaçmıyorum
Together we’ll win it all
– Herşeyi birlikte kazanacağız
I ain’t runnin’, runnin’, runnin’, runnin’
– Ben kaçmıyorum
Runnin’, runnin’, runnin’
– Kaçmıyorum
Ain’t runnin’ from myself no more
– Kendimden daha fazla kaçmıyorum
I’m ready to face it all
– Hepsiyle yüzleşmeye hazırım
If I lose myself, I lose it all
– Kendimi kaybedersem, her şeyi kaybederim
I’ve outrun the fears that chased, they’re standing still
– Kovaladığım korkularımdan kurtulamayacağım, onlar hala duruyorlar
I’m running still, I’m running still
– Ben hala kaçıyorum, hala kaçıyorum
And every voice that cries inside my head, forever drives
– Ve kafamın içinde ağlayan her ses, sonsuza dek sürecek
Forever drives, I kill the lights
– Sonsuza dek sürer, ben ışıkları öldürürüm
Where else can I go? Where else can I go?
– Başka nereye gidebilirim? Başka nereye gidebilirim?
Chasing you, chasing you
– Peşindeyim, peşindeyim
Runnin’, runnin’, runnin’, runnin’
– Kaçıyorum
Runnin’, runnin’, runnin’
– Kaçıyorum
Ain’t runnin’ from myself no more
– Kendimden daha fazla kaçmıyorum
Together we’ll win it all
– Herşeyi birlikte kazanacağız
I ain’t runnin’, runnin’, runnin’, runnin’
– Ben kaçmıyorum
Runnin’, runnin’, runnin’
– Kaçmıyorum
Ain’t runnin’ from myself no more
– Kendimden daha fazla kaçmıyorum
I’m ready to face it all
– Hepsiyle yüzleşmeye hazırımIf I lose myself, I lose it all
– Kendimi kaybedersem, her şeyi kaybederim
If I lose myself, I lose it all
– Kendimi kaybedersem, her şeyi kaybederim
If I lose myself, I lose it all
– Kendimi kaybedersem, her şeyi kaybederim
If I lose myself, I lose it all
– Kendimi kaybedersem, her şeyi kaybederim -
Meghan Trainor – No İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
I think it’s so cute and I think it’s so sweet
– Çok hoş bence ve çok tatlı olduğunu düşünüyorum
How you let your friends encourage you to try and talk to me
– İzin arkadaşlarına ne kadar denemek ve benimle konuşmak teşvik
But let me stop you there, oh, before you speak
– Konuşmadan önce ama orada Durdur beni, oh hadi,Nah to the ah to the, no, no, no
– Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır
My name is no
– Benim adım yok
My sign is no
– Benim burcum yok
My number is no
– Numaram yok
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
Need to let it go
– Gitmesine izin vermek gerekNah to the ah to the, no, no, no
– Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır
My name is no
– Benim adım yok
My sign is no
– Benim burcum yok
My number is no
– Numaram yok
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
Need to let it go
– Gitmesine izin vermek gerek
Nah to the ah to the, no, no, no
– Hayır için için ah, hayır, hayır, hayırFirst you gonna say you ain’t runnin’ game, thinkin’ I’m believing every word
– İlk kaçmıyor herkelimesine inanıyorum oyunu düşünüp
değilsin‘ diyeceksin
Call me beautiful, so original, telling me I’m not like other girls
– Çok güzel, çok orijinal, diğer kızlar gibi değilim bana beni ara
I was in my zone before you came along, now I’m thinking maybe you should go
– Sen yokken burası benim bölgem ben, şimdi düşünüyorum da, belki de gitmelisin
Blah, blah, blah, blah
– Bla, bla, bla, bla
I be like nah to the I, to the no, no, no
– Ben hayır, hayır, hayır, hayır benAll my ladies listen up
– Tüm bayanlar bir dinleyin
If that boy ain’t giving up
– O çocuk PES değilse
Lick your lips and swing your hips
– Dudaklar ve kalça salıncak
Girl all you gotta say is
– Söyle kız varMy name is no
– Benim adım yok
My sign is no
– Benim burcum yok
My number is no
– Numaram yok
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
Need to let it go
– Gitmesine izin vermek gerek
Nah to the ah to the, no, no, no
– Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır
My name is no
– Benim adım yok
My sign is no
– Benim burcum yok
My number is no
– Numaram yok
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
Need to let it go
– Gitmesine izin vermek gerek
Nah to the ah to the, no, no, no
– Hayır için için ah, hayır, hayır, hayırThank you in advance, I don’t wanna dance (nope)
– Şimdiden teşekkür ederim, ben dans etmek istiyorum (hayır)yok
I don’t need your hands all over me
– Ben senin ellerini üzerimde ihtiyacım yok
If I want a man, then I’mma get a man
– Eğer bir adam istiyorsanız, o zaman bir adam söyleyeceğim
But it’s never my priority
– Ama hiçbir zaman önceliğim olacak
I was in my zone, before you came along, don’t want you to take this personal
– Sen yokken burası benim bölgem ben, bunu kişisel almak istemiyorum
Blah, blah, blah, I be like nah to the ah to the, no, no, no
– Bla, bla, bla, için için ah hayır gibi ben, hayır, hayır, hayırİLGİLİ DİĞER YAZILARAll my ladies listen up (all my ladies)
– Tüm bayanlar (tüm bayanlar)dinle
If that boy ain’t giving up (ain’t giving up)
– Eğer o çocuk PES değilse (PES değil)
Lick your lips and swing your hips
– Dudaklar ve kalça salıncak
Girl all you gotta say is
– Söyle kız varMy name is no
– Benim adım yok
My sign is no
– Benim burcum yok
My number is no
– Numaram yok
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
Need to let it go
– Gitmesine izin vermek gerek
Nah to the ah to the, no, no, no
– Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır
My name is no
– Benim adım yok
My sign is no
– Benim burcum yok
My number is no
– Numaram yok
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
Need to let it go
– Gitmesine izin vermek gerek
Nah to the ah to the, no, no, no
– Hayır için için ah, hayır, hayır, hayırI’m feeling
– Hissediyorum
Untouchable, untouchable
– Dokunulmaz, dokunulamaz
I’m feeling
– Hissediyorum
Untouchable, untouchable
– Dokunulmaz, dokunulamaz
I’m feeling
– Hissediyorum
Untouchable, untouchable
– Dokunulmaz, dokunulamaz
I’m feeling
– Hissediyorum
(Nah to the ah to the, no, no, no)
– (Ah etmek için hayır, hayır, hayır, hayır)
I’m feeling
– Hissediyorum
Untouchable, untouchable
– Dokunulmaz, dokunulamaz
I’m feeling
– Hissediyorum
Untouchable, untouchable
– Dokunulmaz, dokunulamaz
I’m feeling
– Hissediyorum
Untouchable, untouchable
– Dokunulmaz, dokunulamaz
I’m feeling
– Hissediyorum
(Nah to the ah to the, no, no, no)
– (Ah etmek için hayır, hayır, hayır, hayır)All my ladies listen up (say, all my ladies)
– Tüm bayanlar (tüm bayanlar)dinle
If that boy ain’t giving up (ain’t giving up)
– Eğer o çocuk PES değilse (PES değil)
Lick your lips and swing your hips
– Dudaklar ve kalça salıncak
Girl all you gotta say is
– Söyle kız varMy name is no
– Benim adım yok
My sign is no
– Benim burcum yok
My number is no
– Numaram yok
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
Need to let it go
– Gitmesine izin vermek gerek
Nah to the ah to the, no, no, no
– Hayır için için ah, hayır, hayır, hayır
My name is no
– Benim adım yok
My sign is no
– Benim burcum yok
My number is no
– Numaram yok
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
You need to let it go
– İzin gitmek gerekir
Need to let it go
– Gitmesine izin vermek gerek
Nah to the ah to the, no, no, no
– Hayır için için ah, hayır, hayır, hayırI’m feeling
– Hissediyorum
Untouchable, untouchable
– Dokunulmaz, dokunulamaz
I’m feeling
– Hissediyorum
Untouchable, untouchable
– Dokunulmaz, dokunulamaz
I’m feeling
– Hissediyorum
Untouchable, untouchable
– Dokunulmaz, dokunulamaz
(Nah to the ah to the, no, no, no)
– (Ah etmek için hayır, hayır, hayır, hayır) -
Justin Bieber – No Pressure İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi
You don’t gotta answer none of my calls
– Hiçbir aramama cevap vermek zorunda değilsin
I’m believin’ you’ll pick up one day
– Bir gün toparlanacağına inanıyorum
I don’t wanna add to your pain at all
– Acına acı katmak istemiyorum
I’m praying that time makes a change in your life
– Geçen zamanın hayatında bir değişiklik yapması için dua ediyorum
I’m realizing how much you made a change in my life
– Hayatımı ne kadar değiştirdiğinin farkındayım
And I don’t wanna spend it with nobody else
– Ve bu (hayatı) başkasıyla geçirmek istemiyorum
Hear me…?
– Duyuyor musun beni?
Don’t nobody deserve myself
– Kimse beni hak etmiyor mu?
Oh no, baby what I’m saying is
– Oh hayır, ne diyorum ben bebeğim
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Right now, don’t rush, no pressure
– Şimdi, acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Calm down, don’t rush, no pressure
– Sakinleş, acele etme, baskı yok
Thought that you were in it for the paper
– Para için orada olduğunu düşünüyordum
Never thought I’d take you serious
– Seni asla ciddiye almadım
Now I need you, not a moment later
– Sana şimdi ihtiyacım var, sonra değil
Losin’ it, I’m so delirious
– Keçileri kaçırıyorım, yani deliriyorum
And I’ma put up a fight for it
– Ve bu yüzden kavga çıkaracağım
Never give up a love like this
– Böyle bir aşktan asla vazgeçme
Finally I found someone That can do me like no other
– Sonunda başka kimsenin beni böyle yapamayacağı biridin buldum
Talking to my conscience
– Vicdanıma söylüyorum
I made a few mistakes
– Bir kaç hata yaptım
I did it to myself
– Kendime yaptım
I’m the only one to blame
– Suçlanacak kişi sadece benim
I know you need a little while to believe again
– Yeniden inanmak için biraz zamana ihtiyacın olduğunu biliyorum
To love again
– Yeniden sevmek için
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Right now, don’t rush, no pressure
– Şimdi, acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
I’ll be waiting for you
– Seni bekliyor olacağım
Don’t rush, no pressure
– Acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Right now, don’t rush, no pressure
– Şimdi, acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
I’ll still
– Ben yine de (bekleyeceğim)
Don’t rush, no pressure
– Acele etme, baskı yok
Put my key in the ignition
– Anahtarımı kontağa koy
Don’t rush it girl, just stretch it out for me
– Acele etme kız, onu sadece benim için gerginleştir
I know that you ain’t got no place to leave
– Gidecek bir yerin olmadığını biliyorum
Girl I need your attention
– İlgine ihtiyacım var kızım
And every time I see you make that face
– Ve her zaman surat yaptığını görüyorum
I wanna love you all over the place
– Seni karman çorman sevmek istiyorum
Don’t do it, baby
– Yapma bebeğim
Don’t do it to me, no
– Bunu bana yapma, no
I know you don’t wanna talk, right
– Tamam, konuşmak istemediğini biliyorun
We’ve been on and off like the crosslights
– Projeksiyon ışığı gibi bir açık bir kapalıydık
You heard I’m playin’ with them hoes like I golf, right?
– Onların golfmuşum gibi beni çapalarıyla oynayışımı duydun
When I touch you, I get frostbite
– Sana dokunduğumda, soğuktan dondum
Girl you’re so cold, so cold, so cold
– Kız çok soğuksun, çok soğuk, çok soğuk
How we so young but livin’ so old?
– Biz nasıl çok gençsek sen de o kadar yaşlı gibi yaşıyorsun
In the bed together but we sleepin’ solo
– Yatakta beraberken ama yalnız uyuyoruz
Hectic, drive you loco
– Telaşlı, çılgın sürücü
You supposed to me my uno, Yoko
– Beni destekledin
Oh no, round two again
– Oh, hayır, tekrar ikinci raund
We’ve been fighting more than Ryu and Ken
– Ryu ve Ken’dan daha fazla dövüşüyorduk
Last time we argued eight straight days
– Geçen sefer, doğru dürüst sekiz gün dayanabildik
I learned my lesson, I got straight As
– Dersimi aldım, doğru yolu buldum
And I know it’s deeper than masseuses
– Ve bunun masajcıdan daha derinde olduğunu biliyorum
Oh, you know I eat the cookie like I’m Lucius
– Oh, Lucius gibi kurabiye yediğimi bilirsin
Go ahead and take the time
– Devam et ve zaman ayır
But it’s a waste of time if your waist ain’t on mine
– Ama senin belin benimkinde olmazsa bu boşa harcanan bir zaman olacak
Think about it
– Bunu bir düşün
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Right now, don’t rush, no pressure
– Şimdi, acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
I’ll be waiting for you
– Seni bekliyor olacağım
Don’t rush, no pressure
– Acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
Right now, don’t rush, no pressure
– Şimdi, acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up
– Kararını vermek zorunda değilsin
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
I’ll still
– Ben yine de (bekleyeceğim)
Don’t rush, no pressure
– Acele etme, baskı yok
You ain’t gotta make your mind up right now
– Şimdi kararını vermek zorunda değilsin
I know I did you wrong
– Sana yanlış yaptığımı biliyorum
Let your heart heal
– (Kırdığım) Kalbini iyileşme izin ver
Don’t rush, no pressure…
– Acele etme, baskı yok