มองกี่ทีก็น่ารัก – Bak bir t bu sevimli ราวกับอยู่ในฝัน – Bir rüyada olduğu gibi เธอจะเป็นคนนั้นที่ทำให้ใจฉันหวั่นไหว – Kalbim kıpırdadı yapan biri olacak. แค่มองตาเท่านั้นก็ทำให้คืน คืนนี้ เป็นคืนที่ดี – Sadece gözlere bak, bu gece iyi geceler โอ้ว – Ey.
อยู่จนเช้า เมื่อคืนไม่ได้นอน – Sabaha kadar kal, dün gece uyumadım, ใจมันดันไปเผลอนึกถึงตอนเธอเข้ามาทัก – Zihin, basınç yanlışlıkla sen geldiğinde aklıma. beceriler. เธอจะรู้บ้างมั้ยว่ามีคนที่มันคิดถึงเธอ ในตอนนี้ – Şimdi onun hakkında düşünen insanlar olduğunu bilecek. นานันนานา – Na. Nine
กำลังจะหลับจะนอนทีไร – ‘yeniden ben uyurken ทุกครั้งต้องเผลอไปคิดถึงเธอ – Her zaman yanlışlıkla seni özledim มันทำให้ฉันนั้นนอนไม่หลับ – Bana uykusuzluk verdi. เพราะฉันนั้นได้แต่นั่งเพ้อ – Çünkü ben var, ama yolculuk raving คิดถึงหน้าเธอทุกครั้งทำเอาหัวใจผมสั่นไหว – Onu düşünmek her zaman kalbimi titretti แล้วเป็นอย่างงี้ แล้วคืนนี้ผมจะได้นอนมั้ย เฮ้อ – O zaman, bu geceki gibi uyuyabilirim, ha? มันคิดถึงเธอตลอดเวลา – Her zaman onun hakkında düşünme. ถ้าเป็นไปได้จริงๆ ก็อยากให้เธอนั้นกลับมาหา – Mümkünse, gerçekten geri dönmeni istiyorum จะได้มานอนข้างกันในวันที่ฉันไม่มีใคร – Benim günümde kimse yan yana uyumaya gelmeyecek จะได้มาหาเรื่องคุยให้เธอนั้นเคลิ้มแล้วหลับไป – Onunla konuşmak ve sonra uykuya dalmak bile zor olacak.
มองกี่ทีก็น่ารัก – Bak bir t bu sevimli ราวกับอยู่ในฝัน – Bir rüyada olduğu gibi เธอจะเป็นคนนั้นที่ทำให้ใจฉันหวั่นไหว – Kalbim kıpırdadı yapan biri olacak. แค่มองตาเท่านั้นก็ทำให้คืน คืนนี้ เป็นคืนที่ดี กับใจ – Sadece gözlere bak, geceyi bu gece gece yap, zihinle
คืนนี้คงไม่ได้นอน เพราะคิดถึงเธอ Baby – Bu gece uyuyamıyorum çünkü bebeğini düşünüyorum คืนนี้คงไม่ได้เจอ เพ้ออยู่ทุกทีไป – Bu gece deliryum her zaman görmeyecek ยังคงเคลิ้มละเมอ ฉันก็ไม่เข้าใจ – Uyuklamaya devam et, uyu, anlamıyorum. เธอทำให้ฉันใจสั่นทุกครั้งที่ – Her seferinde beni titretiyor
มองกี่ทีก็น่ารัก – Bak bir t bu sevimli ราวกับอยู่ในฝัน – Bir rüyada olduğu gibi เธอจะเป็นคนนั้นที่ทำให้ใจฉันหวั่นไหว – Kalbim kıpırdadı yapan biri olacak. แค่มองตาเท่านั้นก็ทำให้คืน คืนนี้ เป็นคืนที่ดี กับใจ – Sadece gözlere bak, geceyi bu gece gece yap, zihinle
(TRIPLE.N ready) – (ÜÇLÜ.N hazır) ก็ในครั้งแรกที่ฉันได้มองเธอทำให้ฉันสะดุดตา – Sana ilk baktığımda, beni çekici kılıyorsun. เพราะเธอนั้นสวยและยังน่ารักดั่งกับนางฟ้าจำแลงมา – Çünkü o güzeldi ve aynı zamanda bir melek gibi sevimliydi. เธอมีเสน่ห์ ที่น่ามอง สายตาที่จับจ้อง – Sevimli glam gözleri izliyor มันอยากจะมองหน้าเธออย่างนี้ทั้งวันให้มันชิน – Bütün gün ona böyle bakmak, onu parlatmak istedi มันก็อาจจะจริงหรือเปล่า หรือไม่จริงหรือเปล่า – Doğru olabilir mi, değil mi? ฉันก็ยังไม่รุ่ว่าใจของเธอจะอินหรือเปล่า – Hala değilim. bu fikrini olurdu? ฉันหวังว่าสักวันเธอจะได้รู้และเข้าใจ – Umarım bir gün bilir ve anlar
มองกี่ทีก็น่ารัก – Bak bir t bu sevimli ราวกับอยู่ในฝัน – Bir rüyada olduğu gibi เธอจะเป็นคนนั้นที่ทำให้ใจฉันหวั่นไหว – Kalbim kıpırdadı yapan biri olacak. แค่มองตาเท่านั้นก็ทำให้คืน คืนนี้ เป็นคืนที่ดี กับใจ – Sadece gözlere bak, geceyi bu gece gece yap, zihinle
薄汗轻衣点缀 – İnce ter ve hafif giyim bezeme 这泼墨画山水 – Bu sıçrayan mürekkep boyama manzara 慵整纤纤手 – Tembel bütün ince eller 叫洛阳纸贵 – Buna Luoyang kağıdı deniyor. 可怜落花叩玉枕 – Zavallı düşen çiçekler Yeşim yastık vurmak 拂袖人还昏睡 – Adam hala uyuyor. 清风微寒惹一厢 – Esinti biraz soğuk ve araba yolun ortasında. 粉黛又愁眉 – Zinfandel ve kaş 对镜梳妆探听人声鼎沸 – Ayna, pansuman, gürültü. 多情自是多沾惹 – Bir sürü sorun var. 梦断不成归 几分憔悴 – Bir rüya kaybedilemez. Biraz bitkin. 锦瑟无端声悔 – Jin Se pişman olmak için bir sebep yok 赢得满行泪 – Gözyaşlarıyla dolu kazan 直道君心不美 – Düz yol Jun kalp güzel değil 日夜东流水 – Gündüz ve gece Doğu suyu 思悠悠 恨悠悠 – Yoyo yoyo nefret düşünüyorum 何时方始休 – Bu ne zaman başlayacak? 半江信半江愁 – Yarım nehir mektup yarım nehir üzüntü 觥筹恍惚交杯 – Gong trance çapraz fincan kaldırdı 劝留几小杯 – Birkaç küçük bardak kaydetmenizi öneririz 棋逢红颜一醉 – Satranç her güzellik sarhoş 千军万马退 – Binlerce asker geri çekiliyor. 剪不断 理还乱 – Kolay olmayacak. 哽咽锁清喉 – Boğulma, kilitleme, boğazını temizleme. 饮曲肝肠碎 – Karaciğer ve ezilmiş bağırsaklar için içecek 清风微寒惹一厢 – Esinti biraz soğuk ve araba yolun ortasında. 粉黛又愁眉 – Zinfandel ve kaş 对镜梳妆探听人声鼎沸 – Ayna, pansuman, gürültü. 多情自是多沾惹 – Bir sürü sorun var. 梦断不成归 几分憔悴 – Bir rüya kaybedilemez. Biraz bitkin. 秋色连波波上寒烟翠 – Sonbahar bile soğuk duman Cui dalgalar 山映斜阳天水旁 – Dağ Tianshui’nin yanındaki güneşi yansıtıyor 芳草无情 更在斜阳外 – Çim acımasız ve güneşte daha fazla 夜夜好梦留人睡 – Geceleri iyi uyu. İyice uyu. 楼高休独倚 – Bina yüksek ve kendi başına dinleniyor. 酒入谁人愁肠 – Şarap konusunda kim üzgün? 化作相思泪 – Akasya gözyaşlarına 锦瑟无端声悔 – Jin Se pişman olmak için bir sebep yok 赢得满行泪 – Gözyaşlarıyla dolu kazan 直道君心不美 – Düz yol Jun kalp güzel değil 日夜东流水 – Gündüz ve gece Doğu suyu 思悠悠 恨悠悠 – Yoyo yoyo nefret düşünüyorum 何时方始休 – Bu ne zaman başlayacak? 半江信半江愁 – Yarım nehir mektup yarım nehir üzüntü 觥筹恍惚交杯 – Gong trance çapraz fincan kaldırdı 劝留几小杯 – Birkaç küçük bardak kaydetmenizi öneririz 棋逢红颜一醉 – Satranç her güzellik sarhoş 千军万马退 – Binlerce asker geri çekiliyor. 剪不断 理还乱 – Kolay olmayacak. 哽咽锁清喉 – Boğulma, kilitleme, boğazını temizleme. 饮曲肝肠碎 – Karaciğer ve ezilmiş bağırsakları iç
ไม่ต้องกลัวซ้ำกับใคร (ฉันไม่เหมือนใคร) – Kimseyle tekrar tekrar korkma (Ben Kimseye benzemiyorum) และไม่ได้เหมือนเขาแน่นอน – Ve tabii ki, onun gibi değil. ได้ข่าวว่าเขาอ่ะดี เธอต้องดูฉันก่อน – Onun gerçekten iyi olduğunu duydum, beni görmeli. ให้เธอจอง ให้เธอได้เป็นที่หนึ่ง – Ona sahip olduğu kitabı ver
ฉันรู้ว่าเธอไม่รู้ว่าใครที่คู่ควร – Bunu hak eden birini tanımadığını biliyorum. ก็เพราะว่าใจเธอมีแต่เขานี่หน่า – Çünkü, dikkat et, ama o. แต่ถ้าเธอได้ลองคิด (คิดสิ) – Ama eğer denersen, düşün (düşün.) เปิดใจให้ออกมาได้รู้จักกันสักนิด Yeah (Like this) – Bırak, biraz Evet (bunun gibi) biliyorum) แล้วเธอจะเห็นบางคนที่ใจเธอตามหา – O zaman onun aradığı bazı zihin göreceksiniz
เขารักเธอเท่าไร ฉันรักเธอมากกว่า – Onu sevdi, seni ne kadar çok seviyorum ไม่รู้ว่าเท่าไร But I love you more – O kadar bilmiyorum ama seni daha çok seviyorum เขาให้เท่าไร (ให้เท่าไร) – O çok (çok.) จะให้มากกว่านั้น (ฉันแน่ใจ) – Bundan daha fazlasını vereceğim (eminim.) อยากจะท้า มีใครให้มากกว่าฉัน – Birine benden daha fazla meydan okumak ister misin วัดกันเลยฉันคงไม่แพ้ – Wat. Alerjim yok Listen, I’ve got something to say to you. – Dinle, sana söylemem gereken bir şey var. I’m just the one who loves you more. – Seni daha çok seven benim. Yeah, Let’s check it out. – Evet, bir bakalım.
เธออยู่กับเขาก็ดี แต่อยู่กับฉันจะดีกว่า – Onunla birlikteydi, ama benimle kalmak daha iyi ถ้าอยากรู้จักกันขอสักวันได้เปล่า (I’m OK) – Eğer bilmek istiyorsan. gün. (Ben iyiyim.) นัดมาเหอะ เธอจะลืมเค้าแน่นอน – Grevler hadi, o tabii ki, onu unutur
ฉันรู้ว่าเธอไม่รู้ว่าใครที่คู่ควร – Bunu hak eden birini tanımadığını biliyorum. ก็เพราะว่าใจเธอมีแต่เขานี่หน่า – Çünkü, dikkat et, ama o. แต่ถ้าเธอลองได้คิด (คิดสิ) – Ama eğer denersen, düşün (düşün.) เปิดใจให้ออกมาได้รู้จักกันสักนิด Yeah (Like this) – Bırak, biraz Evet (bunun gibi) biliyorum) แล้วเธอจะเห็นบางคนที่ใจเธอตามหา – O zaman onun aradığı bazı zihin göreceksiniz
เขารักเธอเท่าไร ฉันรักเธอมากกว่า – Onu sevdi, seni ne kadar çok seviyorum ไม่รู้ว่าเท่าไร But I love you more – O kadar bilmiyorum ama seni daha çok seviyorum เขาให้เท่าไร (ให้เท่าไร) – O çok (çok.) จะให้มากกว่านั้น (ฉันแน่ใจ) – Bundan daha fazlasını vereceğim (eminim.) อยากจะท้า มีใครให้มากกว่าฉัน – Birine benden daha fazla meydan okumak ister misin วัดกันเลยฉันคงไม่แพ้ – Wat. Alerjim yok
อยากให้ลองมาวัดกันดู สักวันเธอจะได้รู้ – Bir gün görmek için tapınağa gelmek ister misin คนที่เธอมองข้ามอย่างฉัน มันไม่ยอม – Beni görmezden geldiği adam değil รักเธอมากกว่าเขาอีก แค่เธอลอง – Onu daha fazla seviyorsun. sadece sen dene Baby baby baby babe I want your love – Bebeğim bebeğim bebeğim bebeğim aşkını istiyorum Baby baby baby babe I need your love – Bebeğim bebeğim bebeğim sevgine ihtiyacım var ขอแค่ให้ได้รัก แค่ได้รักกับเธอ – Sadece sevişelim, sadece ona aşık olalım.
เขารักเธอเท่าไร ฉันรักเธอมากกว่า – Onu sevdi, seni ne kadar çok seviyorum ไม่รู้ว่าเท่าไร But I love you more – O kadar bilmiyorum ama seni daha çok seviyorum เขาให้เท่าไร (ให้เท่าไร) – O çok (çok.) จะให้มากกว่านั้น (ฉันแน่ใจ) – Bundan daha fazlasını vereceğim (eminim.) อยากจะท้า มีใครให้มากกว่าฉัน – Birine benden daha fazla meydan okumak ister misin วัดกันเลยฉันคงไม่แพ้ – Wat. Alerjim yok
ขอแค่เธอได้ลองคิด เปิดใจให้ออกมา – Sadece dışarı çıkmak için açık fikirli düşünmeye çalışmasına izin verin ได้รู้จักกันสักนิด Yeah (Like this) – Biraz Evet (bunun gibi) biliyorum) วัดกันเลยฉันคงไม่แพ้ – Wat. Alerjim yok ขอแค่เธอได้ลองคิด เปิดใจให้ออกมา – Sadece dışarı çıkmak için açık fikirli düşünmeye çalışmasına izin verin ได้รู้จักกันสักนิด Yeah (Like this) – Biraz Evet (bunun gibi) biliyorum) วัดกันเลยฉันคงไม่แพ้ใคร – Wat. Kimseyi kaybetmezdim.
منصدم من اصحاب – Arkadaşlar tarafından şok كانو فــ عيني كبار – Büyük gözlerdi. منهم جرحي ما طاب – – Bazıları yaralı. – iyi. بعد كلشي ماصار – Her şeyden sonra Masar بس الدنيا دوارة – BS minimum döner وجرحي بكرة يطيب – Ve yaram iyi. غابوا بدون اسباب – Sebepsiz yere kaçırdılar. منهم قلبي محتار – Kalbim karıştı. فيهم ظني قد خاب – Onları hayal kırıklığına uğradım. ماتنفعهم الاعذار – Bahaneler ne yapar. بس الدنيا دواره – Ama dünya dönüyor. بكره جرحي يطيب – Yaramdan nefret ediyorum. iyi. من الناس من الناس – İnsanlardan insanlardan ياما شفنا من الناس – Yama bizi insanlardan iyileştirdi وفينا ولاوفو معنا ولا كنّا وفينا – Ve biz ve biz ve هالايام هاالايام – Rüyası طلعت كلها اوهام – Hepsi illüzyon. ماشفنا فيها لا راحه ولا حنت علينا – İçinde bulduğumuz şey ne rahat ne de nostaljik. وفيت وياما ضحيت – Ve waiama kurban edildi. لكن ما نصفوني – Ama bana ne dediler منهم ياما عانيت – Onlardan Yama acı çekti فـ ضيقتي نسوني – Sıkıntılarım beni unuttu. بس الدنيا دواره – Ama dünya dönüyor. بكره جرحي يطيب – Yaramdan nefret ediyorum. iyi. سلامات سلامات – Salamat Salamat العشرة جت سلامات – On jet Salamat و لو هي ضاعت ايام العمر معهم حرامات – Ve eğer eski günler onlarla birlikte kaybolursa, o zaman yasaklanırlar. حرامات حرامات – Haramat haramat ترا اللي فات ما مات – Ölen bakın. و انا باقي من جروح الغدر فيني علامات – Ve içimde ihanetin yaraları kaldı. انت ياللي فرقاك – Hey, ne fark eder. ضيع امنياتي – Dileklerimi boşa harcadım طال صبري وياك – Sabrımı dile Yak. ياسبت شتاتي – Cumartesi, Shati. كيف اتغيب واتروح – Nasıl gidip geleceğim? وانتا قطعه مني – Ve bana bir parçasısın. انا بعدك مجروح – Senden sonra yaralandım. ليش تروح عني – Beni bırakma. هذي الدنيا دواره – Bu dünya dönüyor. و ظني فيك لا يخيب – Ve seni düşünmüyorum. من سنين من سنين – Yıl yıl. و انا احبك و للحين – Ve seni seviyorum. تعال نعيش في دنيا الهواء ونحب بجنون – Hava kumulunda yaşa ve delicesine sev فـ العيون فـ العيون – Göz. göz. صار حبك فـ العيون – Aşkın gözlerinde. تعال و خل عذالي و عذالك يموتون يموتون يموتون – Gel ve işkencecilerimi ve senin işkencecilerini ölü, ölmekte, ölmekte bırak. منصدم من اصحاب – Arkadaşlar tarafından şok كانو فــ عيني اكبار – Büyük gözlerdi. منهم جرحي ما طاب – – Bazıları yaralı. – iyi. بعد كلشي ماصار – Her şeyden sonra Masar بس الدنيا دوارة – BS minimum döner وجرحي بكرة ايطيب – Ve ATİB’İN topunu incittim. غابوا بدون اسباب – Sebepsiz yere kaçırdılar. قلبي منهم محتار – Kalbim karıştı. فيهم ظني قد خاب – Onları hayal kırıklığına uğradım. ماتنفعهم الاعذار – Bahaneler ne yapar. بس الدنيا دواره – Ama dünya dönüyor. بكره جرحي يطيب – Yaramdan nefret ediyorum. iyi. من الناس من الناس – İnsanlardan insanlardan ياما شفنا من الناس – Yama bizi insanlardan iyileştirdi وفينا ولاوفو معنا ولا كنّا وفينا – Ve biz ve biz ve هالايام هاالايام – Rüyası طلعت كلها اوهام – Hepsi illüzyon. ماشفنا فيها لا راحه ولا حنت علينا – İçinde bulduğumuz şey ne rahat ne de nostaljik. وفيت وياما ضحيت – Ve waiama kurban edildi. لكن ما نصفوني – Ama bana ne dediler منهم ياما عانيت – Onlardan Yama acı çekti فـ ضيقتي نسوني – Sıkıntılarım beni unuttu. بس الدنيا دواره – Ama dünya dönüyor. بكره جرحي يطيب – Yaramdan nefret ediyorum. iyi. سلامات سلامات – Salamat Salamat العشرة جت سلامات – On jet Salamat و لو هي ضاعت ايام العمر معهم حرامات – Ve eğer eski günler onlarla birlikte kaybolursa, o zaman yasaklanırlar. حرامات حرامات – Haramat haramat ترا اللي فات ما مات – Ölen bakın. و انا باقي من جروح الغدر فيني علامات – Ve içimde ihanetin yaraları kaldı. انت ياللي فرقاك – Hey, ne fark eder. ضيع امنياتي – Dileklerimi boşa harcadım طال صبري وياك ياسبت شتاتي – Sabrım ve yak için uzun, Şabat Shati. طال صبري وياك ياسبت شتاتي – Sabrım ve yak için uzun, Şabat Shati. كيف اتغيب واتروح – Nasıl gidip geleceğim? وانتا قطعه مني – Ve bana bir parçasısın. انا بعدك مجروح – Senden sonra yaralandım. ليش تروح عني – Beni bırakma. هذي الدنيا دواره – Bu dünya dönüyor. و ظني فيك لا يخيب – Ve seni düşünmüyorum. من سنين من سنين – Yıl yıl. و انا احبك و للحين – Ve seni seviyorum. تعال نعيش في دنيا الهواء ونحب بجنون – Hava kumulunda yaşa ve delicesine sev فـ العيون فـ العيون – Göz. göz. صار حبك فـ العيون – Aşkın gözlerinde. تعال و خل عذالي و عذالك يموتون يموتون يموتون – Gel ve işkencecilerimi ve senin işkencecilerini ölü, ölmekte, ölmekte bırak.
بسم الله الرحمن الرحيم – Allah’ın adıyla, Rahman ve rahim الرَ تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ وَقُرْآنٍ مُّبِينٍ – Bunlar, gösterilen kitap ve Kur’an’ın ayetleridir رُّبَمَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْ كَانُواْ مُسْلِمِينَ – Belki kafirler Müslüman olmayı isterler. ذَرْهُمْ يَأْكُلُواْ وَيَتَمَتَّعُواْ وَيُلْهِهِمُ الأَمَلُ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ – Yavruları yiyor, zevk alıyor, umut veriyor, bilecekler. وَمَا أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلاَّ وَلَهَا كِتَابٌ مَّعْلُومٌ – Biz hiçbir Köyü helak etmedik, ancak onun bilinen bir kitabı vardır. مَّا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ – Bir ulusun vaktinden önce ne olduğu ve çok uzun sürdüğü. وَقَالُواْ يَا أَيُّهَا الَّذِي نُزِّلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ إِنَّكَ لَمَجْنُونٌ – Dediler ki, oh, sen altın indirdin ve sen sadece altınsın. لَّوْ مَا تَأْتِينَا بِالْمَلائِكَةِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ – Eğer bize melekleri getirirsen, dürüst olursan. مَا نُنَزِّلُ الْمَلائِكَةَ إِلاَّ بِالْحَقِّ وَمَا كَانُواْ إِذًا مُّنظَرِينَ – Sadece gerçeği ile Melekler aşağı getirmek, ve sonra görünür değildir. إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ – Biz erkeği indirdik ve biz onun koruyucularıyız. وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ فِي شِيَعِ الأَوَّلِينَ – Ve biz ilk iki ay içinde sizin tarafınızdan gönderildi. وَمَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلاَّ كَانُواْ بِهِ يَسْتَهْزِؤُونَ – Onlara hiçbir elçi gelmedi de onunla alay ediyorlardı. كَذَلِكَ نَسْلُكُهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ – Biz de suçluların kalbindeyiz. لاَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الأَوَّلِينَ – Ona inanmıyorlar ve ilk ikisinden bu yana bir yıl geçti. وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًا مِّنَ السَّمَاء فَظَلُّواْ فِيهِ يَعْرُجُونَ – Ve eğer gökten bir kapı açsaydık, hala topallarlardı. لَقَالُواْ إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَارُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَّسْحُورُونَ – Sadece sarhoş olduğumuzu söylerler. biz büyülü insanlarız. وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِي السَّمَاء بُرُوجًا وَزَيَّنَّاهَا لِلنَّاظِرِينَ – Göğe bir kule yaptık ve onu görenler için süsledik. وَحَفِظْنَاهَا مِن كُلِّ شَيْطَانٍ رَّجِيمٍ – Ve onu her şeytandan kurtardık. إِلاَّ مَنِ اسْتَرَقَ السَّمْعَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ مُّبِينٌ – Kulak misafiri olanlar hariç. وَالأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ شَيْءٍ مَّوْزُونٍ – Ve yeryüzünü uzattık, pembemi fırlattık ve içinde tartılan her şeyden büyüdük. وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ وَمَن لَّسْتُمْ لَهُ بِرَازِقِينَ – Ve kim seni bir yaşam, ve o yaptı. وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلاَّ عِندَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ إِلاَّ بِقَدَرٍ مَّعْلُومٍ – Ve dolaplarına sahip olmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok ve sadece bildiğimiz kadarıyla onu indirebiliriz. وَأَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَا أَنتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ – Ve biz gökten bir rüzgar gönderdik, su ile büyüledi ve ne gördün وَإِنَّا لَنَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَنَحْنُ الْوَارِثُونَ – Varis olarak yaşayacağız ve öleceğiz. وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَقْدِمِينَ مِنكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَأْخِرِينَ – Ve biz onlara öğrettik, ve biz onlara öğrettik. وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ إِنَّهُ حَكِيمٌ عَلِيمٌ – Eğer Rabbin onları köşeye sıkıştırıyorsa o, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir. وَلَقَدْ خَلَقْنَا الإِنسَانَ مِن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ – Ve biz insanı yaşlı bir kayınvalideden çamurdan yaptık. وَالْجَانَّ خَلَقْنَاهُ مِن قَبْلُ مِن نَّارِ السَّمُومِ – Ve Elfler zehir ateşi tarafından yaratıldı. وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِّن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ – Rabbin meleklere demişti ki: ben, yaşlı bir Kaynana tarafından çamurdan bir insan yaratıyorum. فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُ سَاجِدِينَ – Ve eğer bunu çözersem ve ruhumdan üflersem, bunun için düşerler. فَسَجَدَ الْمَلائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ – Melekler secde ederler. إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى أَن يَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ – Lucifer hariç, babam secde edenlerle birlikte olurdu. قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلاَّ تَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ – Dedi ki, Şeytan, secde edenlerle birlikte olamazsın. قَالَ لَمْ أَكُن لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُ مِن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ – Dedi ki: “ben, kayınvalidenin çamurundan yapılmış bir insana asla ibadet etmem.” قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ – Dedi ki: “çık oradan.” وَإِنَّ عَلَيْكَ اللَّعْنَةَ إِلَى يَوْمِ الدِّينِ – Ve din gününe kadar siktir git. قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ – Dedi ki: “Allah’ım, dirilecekleri gün bana bak.” قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ – Teorisyen olduğunu söyledi. إِلَى يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ – Bilinen zamanın gününe قَالَ رَبِّ بِمَا أَغْوَيْتَنِي لأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الأَرْضِ وَلأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ – Dedi ki: “Ya Rab, beni ayarttığın şey, onları yeryüzünde süsleyeceğim ve hepsini ayartacağım.” إِلاَّ عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ – Ancak mümin kulların müstesna. قَالَ هَذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ – Bunun doğru bir yol olduğunu söyledi. إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلاَّ مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ – Benim kullarım, onlar üzerinde, sizi hortlaklardan izleyenlerden başka bir güce sahip değildir. وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ – Ve cehennem hepsi içindir. لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ – Her kapı için Yedi kapı vardır, bunlardan biri bölünmüştür. إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ – Takva sahipleri gökte ve gözlerdedir. ادْخُلُوهَا بِسَلامٍ آمِنِينَ – Huzur içinde, güvenli bir şekilde girin وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَانًا عَلَى سُرُرٍ مُّتَقَابِلِينَ – Ve kardeşlerimizin sandıklarını karşı yataklardan çıkardık. لاَ يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُم مِّنْهَا بِمُخْرَجِينَ – Bir anıtları yok ve yönetmenleri yok. نَبِّىءْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ – O çok Bağışlayıcı ve merhametli olduğumu söyle bana tapıyor. وَأَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الأَلِيمَ – Ve benim azabım acı azaptır. وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ – Onlara İbrahim’in misafirinden bahset. إِذْ دَخَلُواْ عَلَيْهِ فَقَالُواْ سَلامًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ – İçeri girdiklerinde barış dediler. dedi ki, ” hepimiz siziz.” قَالُواْ لاَ تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلامٍ عَلِيمٍ – Dediler ki, ” endişelenme. sana iyi bir çocuk vaaz ediyoruz.” قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِي عَلَى أَن مَّسَّنِيَ الْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ – Bana yaşlılığın bana dokunduğunu vaaz ettiğini söyledi. قَالُواْ بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلاَ تَكُن مِّنَ الْقَانِطِينَ – Sana gerçeği Söylediğimizi söylediler. Qantas olma. قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِ إِلاَّ الضَّالُّونَ – “Ve sokak dışında Rabbinin rahmetinden umutsuz olduğunu kim söyledi.” قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ – Dedi ki: “siz elçilerin nesi var?” قَالُواْ إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَى قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ – Suçlu bir nüfusa gönderildiğimizi söylediler. إِلاَّ آلَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ – Diğerleri hariç, hepimiz onlar için varız. إِلاَّ امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَا إِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِرِينَ – Onun kadını hariç, bizim kaderimiz. bir yabancıydı. فَلَمَّا جَاءَ آلَ لُوطٍ الْمُرْسَلُونَ – Gönderilen lot geldiğinde, قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ – İnkar edenler olduğunuzu söyledi. قَالُواْ بَلْ جِئْنَاكَ بِمَا كَانُواْ فِيهِ يَمْتَرُونَ – Seni yalan söyledikleri yere Getirdiğimizi söylediler. وَأَتَيْنَاكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ – Ve size gerçeği getirdik ve dürüstüz. فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِّنَ اللَّيْلِ وَاتَّبِعْ أَدْبَارَهُمْ وَلاَ يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌ وَامْضُواْ حَيْثُ تُؤْمَرُونَ – Halkınızı gecenin bir parçası olarak yakalayın, onların liderliğini takip edin ve kimse gözlerini kapatmaz. وَقَضَيْنَا إِلَيْهِ ذَلِكَ الأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَؤُلاء مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ – Ve ona şık olanların kesildiğini söyledik. وَجَاءَ أَهْلُ الْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ – Ve şehir halkı vaaz vermeye geldi. قَالَ إِنَّ هَؤُلاء ضَيْفِي فَلاَ تَفْضَحُونِ – Bunlar benim konuklarım dedi. hiç gösterilmez. وَاتَّقُوا اللَّهَ وَلاَ تُخْزُونِ – Allah’tan korkun ve stok yapmayın قَالُوا أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَمِينَ – Dediler ki: “biz seni alemlerden uzaklaştırmadık mı?” قَالَ هَؤُلاء بَنَاتِي إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ – Eğer yapacaksan, bunların benim kızlarım olduğunu söyledi. لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ – Senin yaşına göre, sarhoşlar, kördürler. فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ – Bu yüzden çığlık onları parlak aldı. فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ – Bu yüzden onu bir orospu yaptık ve bir kütükten üzerlerine taş yağdırdık. إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّلْمُتَوَسِّمِينَ – İki mevsim için işaretler var. وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقِيمٍ – Ve o bir asistan. إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ – İman edenler için bir ibret vardır. وَإِن كَانَ أَصْحَابُ الأَيْكَةِ لَظَالِمِينَ – Ve eğer Ike halkı adaletsizse, فَانتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُّبِينٍ – Biz de onlardan intikam aldık.onlar apaçık bir İmamdırlar. وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَابُ الحِجْرِ الْمُرْسَلِينَ – Ve taş sahipleri memurlara yalan söyledi. وَآتَيْنَاهُمْ آيَاتِنَا فَكَانُواْ عَنْهَا مُعْرِضِينَ – Onlara ayetlerimizi verdik de açığa çıktılar. وَكَانُواْ يَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا آمِنِينَ – Dağlardan güvenli evler oyuyorlardı. فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ – Bu yüzden çığlık onları aldı. فَمَا أَغْنَى عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَكْسِبُونَ – Onlar için daha zengin olan şey, kazandıklarıydı. وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا إِلاَّ بِالْحَقِّ وَإِنَّ السَّاعَةَ لآتِيَةٌ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَمِيلَ – Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındaki her şeyi ancak hak ile yarattık.kıyamet kopacaktır. إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْخَلاَّقُ الْعَلِيمُ – Rabbin, yaratandır, bilendir. وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِّنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ – Sana yedi muthani ve büyük Kur’an’ı verdik. لاَ تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَى مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّنْهُمْ وَلاَ تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ – Gözlerini kocalarımızın zevk aldığı şeylere çevirme, onlar için üzülme ve kanadını inananlara indir. وَقُلْ إِنِّي أَنَا النَّذِيرُ الْمُبِينُ – Ve habercisi olduğumu söyle. كَمَا أَنزَلْنَا عَلَى المُقْتَسِمِينَ – İkisini de düşürdük. الَّذِينَ جَعَلُوا الْقُرْآنَ عِضِينَ – Kuran’ı kim organel yaptı فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ – Vorbeck, hepsine soralım. عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ – Ne yapıyorlardı. فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَأَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِكِينَ – Artık buyruğuna sadık kal ve müşriklerden yüz çevir. إِنَّا كَفَيْنَاكَ الْمُسْتَهْزِئِينَ – Sen scoffers bıktık. الَّذِينَ يَجْعَلُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ – Kim Tanrı ile başka bir tanrı yapar, bilecekler وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّكَ يَضِيقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَ – Ve söylediklerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu biliyoruz. فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُن مِّنَ السَّاجِدِينَ – Rabbin övgü ve prostrators biri. وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ – Rabbine kulluk et, ta ki emin olana kadar. صدق الله العظيم – Tanrı’nın büyük samimiyeti
ياحبيبي علامك بعيدً لك اسنين – Bebeğim, izine yıllar kaldı. وانت مادري وش الي غيبك عني – Sen de Madre ve beni özlüyorsun. انت عنيتني حر جوف ودمع عين – Beni özgür, içi boş ve ağlamaklı demek istedin. جعل ربي على غيابك يصبرني – Tanrı yokluğunu bana yükledi. اتشفق لشوفك وانا منك حزين – Sana acıyorum ve üzgünüm. لو تنهت ضلوعي ماختلف ظني – Kaburgalarım gitmiş olsaydı, öyle düşünmezdim. اي والله ان كانك تشوف – Tanrım, eğer izliyorsan. حدتني اكبار الظروف – Bu koşullar beni çok etkiledi. ليتك ع قلبي تروف ولا الحسرات – Keşke kalbin kırılmasaydı. اذكرك لا صب المطر كنه يوصلي خبر – Sana hatırlatırım, yağmur yağdırmayın, ama o haber veriyor. والبعد قاهرني قهر بشيً فات – Ve bu boyut beni fethetti. ليه الجفا والتغلي من عقب عشرة سنين – On yıl sonra dehidrasyon ve kaynama ان كان تبغا التخلي هيضت جرحً دفين – Eğer tütün ise, vazgeç, gömülü bir yaran var. هيضت جرحً دفين – Gömülü bir yarayı iyileştirdi. كيف ماجابك الشوق عندي والحنين – Nasıl özlem ve özlem var? كيف تنسا المحبه مبعدً مني – Aşkın benden alındığını nasıl unutursun? اه ماقوا فراقك تحديتني لين – Ayrılığın ne? bana meydan okudun Lynn. اجذب الناس عندي كل ما غني – İnsanları çekmek istiyorum. Zengin olan her şeyim var. زعلان ماتبغا الرضا – Lissa tatmin olmak istiyor وانا ع جمر الغضا – Ve ben öfkenin közüyüm. واذكر زمان قد مضا وشيً فات – Ve bir şeylerin ters gittiği bir zamanı hatırlıyorum. من جدما بغا التسلي – Çok Bega eğlence تراك عندي ثمين – Sen kıymetlisin. هات الصراحة وقلي – Frank ve fry’ı getir. وش عاد تبغى يبين – Ve u gösterileri isteyen geri geldi وش عاد تبغى يبين – Ve u gösterileri isteyen geri geldi Powerd by Hamza Alsardy – Hamza Alsardy tarafından Powerd
巷口灯光忽明忽灭 – Sokaktaki ışıklar titriyor ve sönüyor. 手中甜咖啡已冷却 – Ellerde tatlı kahve soğudu 嘴角不经意泄露想念 – Ağız yanlışlıkla Bayan sızan 在发呆的窗前凝结 – Göz kamaştırıcı bir pencerenin önünde yoğunlaşın
其实不爱漫漫长夜 – Uzun gecelerden hoşlanmam. 因为你才多了情结 – Çünkü sen daha karmaşıksın. 可是蜷缩的回忆不热烈 – Ama anılar sıcak değil. 我如何把孤单融解 – Yalnızlığı nasıl eritebilirim
你看啊春日的蝴蝶 – Bahar gününün kelebeklerine bak. 你看它颤抖着飞越 – Titrediğini ve uçtuğunu görüyorsun. 和风与暖阳倾斜 – Rüzgar ve sıcak güneş eğimi 却冰冷 的季节 – Ama soğuk mevsim 你看啊仲夏的弯月 – Şuna bak. Yaz ortası menisküs. 你看它把欢愉偷窃 – Görüyorsun, zevk çalıyor. 倒挂天际的笑靥 – Gökyüzünün gülümsemesi baş aşağı
故事里的最后一页 – Hikayenin son sayfası. 过往和光阴都重叠 – Geçmiş ve zaman çakışıyor. 我用尽所有字眼去描写 – Onu tanımlamak için her kelimeyi kullandım. 无法留你片刻停歇 – Ben bir an için durdurmak için bırakabilirsiniz
你听啊秋末的落叶 – Sonbaharın sonunda yaprakları dinleyin 你听它叹息着离别 – Onu iç çekerek ve ayrılırken dinliyorsun 只剩我独自领略 – Onu yalnız gören tek kişi benim. 海与山 风和月 – Deniz ve dağ Rüzgar ve ay 你听啊冬至的白雪 – Kış Gündönümünde karı dinleyin. 你听它掩饰着哽咽 – Dinle. Boguyor. 在没有你的世界 – Sensiz bir dünyada
你听啊秋末的落叶 – Sonbaharın sonunda yaprakları dinleyin 你听它叹息着离别 – Onu iç çekerek ve ayrılırken dinliyorsun 只剩我独自领略 – Onu yalnız gören tek kişi benim. 海与山 风和月 – Deniz ve dağ Rüzgar ve ay 你听啊冬至的白雪 – Kış Gündönümünde karı dinleyin. 你听它掩饰着哽咽 – Dinle. Boguyor. 在没有你的世界 – Sensiz bir dünyada 再没有你的冬眠 – Artık Hazırda Bekletme yok.
三番故里 窗外雨滴打破細碎的玻璃 – Pencerenin dışındaki üç memleketi yağmur damlaları ince camı kırar 與你相遇 是在一個單純美好的世界 – Sizinle tanışmak basit ve güzel bir dünyada 而在變質那天 你淚流誇張情節 – Ve metamorfoz gününde, gözyaşlarına boğuldun. 足以向全世界討回 你付出的一切 – Yaptığın şeyi dünyaya geri getirmek için yeterli.
你的故事 存在一個需要密碼的盒子 – Hikayenizde bir şifreye ihtiyaç duyan bir kutu var. 紀念時刻 打開卻會冒出一陣陣白煙 – Anma anı açılır, ancak beyaz bir duman patlaması olacaktır. 像是警告自己 不能屈服嚮往從前 – Geçmişe boyun eğmemek için kendini uyarmak gibi. 天變地變 我們的愛也變 – Cennet ve dünya değişir ve sevgimiz değişir.
而我 在這座城市遺失了你 – Ve seni bu şehirde kaybettim. 順便遺失了自己 – Ve kendini kaybettin. 以為荒唐到底會有捷徑 – Saçmalığın kısa bir yolu olduğunu sanıyordum.
而我 在這座城市失去了你 – Ve seni bu şehirde kaybettim. 輸給慾望高漲的自己 – Yüksek arzu ile kendinize kaybedin 不是你 過分的感情 – Bu senin aşırı hislerin değil.
而我愛你 而愛無法撐起 – Ve seni seviyorum ve aşk dayanamaz. 想擁有的 想擁抱的 – Sahip olmak istediğin şey, sarılmak istediğin şey. 以為能通向 領悟的結局 – Anlayışın sona ermesine yol açabileceğini düşündüm.
你的故事 存在一個需要密碼的盒子 – Hikayenizde bir şifreye ihtiyaç duyan bir kutu var. 紀念時刻 打開卻會冒出一陣陣白煙 – Anma anı açılır, ancak beyaz bir duman patlaması olacaktır. 像是警告自己 不能屈服嚮往從前 – Geçmişe boyun eğmemek için kendini uyarmak gibi. 天變地變 我們的愛也變 – Cennet ve dünya değişir ve sevgimiz değişir.
而我 在這座城市遺失了你 – Ve seni bu şehirde kaybettim. 順便遺失了自己 – Ve kendini kaybettin. 以為荒唐到底會有捷徑 – Saçmalığın kısa bir yolu olduğunu sanıyordum.
而我 在這座城市失去了你 – Ve seni bu şehirde kaybettim. 輸給慾望高漲的自己 – Yüksek arzu ile kendinize kaybedin 不是你 過分的感情 – Bu senin aşırı hislerin değil.
而我愛你 而愛無法撐起 – Ve seni seviyorum ve aşk dayanamaz. 想擁有的 想擁抱的 – Sahip olmak istediğin şey, sarılmak istediğin şey. 以為能通向 領悟的結局 – Anlayışın sona ermesine yol açabileceğini düşündüm.
没有谁能够想到 你会出现我身旁 – Kimse benim yanıma geleceğini düşünmezdi. 也许是命运开的玩笑 – Belki de bu bir kader şakasıdır.
不敢太靠近你的身边 怕你会嫌烦 – Sana fazla yaklaşmaya cesaret edemem, korkarım üzüleceksin. 只有 一个人默默孤单 – Yalnız tek bir kişi var.
是什么让我们遇见的 – Bizi ne tanıştırdı 是什么让距离更近了 – Mesafeyi yaklaştıran nedir? 不奢求你多好 给我多一点微笑 – Biraz daha gülümsemeni istemiyorum.
你只是一个过客 从我的世界路过 – Sen sadece benim dünyamdan geçen bir yoldan geçensin. 我不敢太多不舍 怕你看出我难过 – Çok fazla PES etmeye cesaret edemem, korkarım üzgün olduğumu göreceksin. 也许我想的太多 却不能给你什么 – Belki çok fazla düşünüyorum ama sana hiçbir şey veremem. 努力把伤心变少 笑容变多就好了 – Sadece daha az üzgün yapmaya çalışın ve daha fazla gülümseyin.
我只是个陪伴者 陪着你伤心难过 – Ben sadece bir yol arkadaşıyım. Seninle üzüldüm. 寂寞它每天数着 你那么多的失落 – Yalnızlık her gün çok fazla kayıp sayar 你想要什么你说 只要我现在有的 – Ne istersiniz? Şimdi sahip olduğum sürece demiştin., 我们之间的点点滴滴 我一直都记得 – Aramızdaki her şeyi hatırlıyorum.
不敢太靠近你的身边 – Sana çok yaklaşmaktan korkuyorum. 怕你会嫌烦 只有一个人默默孤单 – Korkarım sıkılacaksın. Sadece bir kişi yalnız.
是什么让我们遇见的 – Bizi ne tanıştırdı 是什么让距离更近了 – Mesafeyi yaklaştıran nedir? 不奢求你多好 再多给我一点微笑 – Nazik olmanı istemiyorum. Biraz daha gülümse.
你只是一个过客 从我的世界路过 – Sen sadece benim dünyamdan geçen bir yoldan geçensin. 我不敢太多不舍 怕你看出我难过 – Çok fazla PES etmeye cesaret edemem, korkarım üzgün olduğumu göreceksin. 也许我想的太多却不能给你什么 – Belki çok fazla düşünüyorum ama sana hiçbir şey veremem. 努力把伤心变少 笑容变多就好了 – Sadece daha az üzgün yapmaya çalışın ve daha fazla gülümseyin.
我只是个陪伴者 陪着你伤心难过 – Ben sadece bir yol arkadaşıyım. Seninle üzüldüm. 寂寞它每天数着 你那么多的失落 – Yalnızlık her gün çok fazla kayıp sayar 你想要什么你说 只要我现在有的 – Ne istersiniz? Şimdi sahip olduğum sürece demiştin., 我们之间的点点滴滴 我一直都记得 – Aramızdaki her şeyi hatırlıyorum.
我只是一个过客 从你的世界路过 – Ben sadece senin dünyandan geçen bir yoldan geçenim. 我不敢太多不舍 怕你看出我难过 – Çok fazla PES etmeye cesaret edemem, korkarım üzgün olduğumu göreceksin. 我想的太多 却不能给你什么 – Çok fazla düşünüyorum ve sana hiçbir şey veremem. 努力把伤心变少 笑容变多就好了 – Sadece daha az üzgün yapmaya çalışın ve daha fazla gülümseyin.
我只想每天陪着 陪着你伤心难过 – Sadece her gün seninle olmak ve üzülmek istiyorum. 寂寞它每天数着 你那么多的失落 – Yalnızlık her gün çok fazla kayıp sayar 你想要什么你说 只要我现在有的 – Ne istersiniz? Şimdi sahip olduğum sürece demiştin., 点点滴滴 我一直都记得 – Azar azar, hep hatırlıyorum.
I’m still the same 都好像沒有變 – Ben hala aynıyım, değişmemiş gibi görünüyor. Nothing changed 還是討厭下雨天 – Hiçbir şey değişmedi ya da yağmurlu günlerden nefret etmedi 還是不愛認錯 – Hala itiraf etmekten hoşlanmıyorum. 脾氣是硬了點 – Öfke biraz zor. 這我都清楚但我沒有辦法改變 – Bunu biliyorum, ama değiştiremem. 我後悔高中花錢裝很吵的排氣管 – Lisede gürültülü bir egzoz borusu için para ödediğim için pişmanım. 想努力賺錢養妳 卻養成了壞習慣 – Seni büyütmek için para kazanmaya çalışıyorum, ama kötü alışkanlıklar var. 我還想帶妳到處晃晃到處帶妳玩 – Sana etrafı gezdirmek istiyorum. Sana etrafı gezdirmek istiyorum. Cuz me without you it feels like – Cuz me without you It feels like 情人節沒有愛人 – Bir sevgilisi olmadan Sevgililer Günü 像台相機沒有快門 – Deklanşörsüz bir kamera gibi 像張書桌沒有檯燈 – Lambasız bir masa gibi. Cuz me without you it feels like – Cuz me without you It feels like A sentence without no spaces – Boşluksuz bir cümle It be like youtube without no playlist – Hiçbir çalma listesi olmadan youtube gibi olacak Or a chapter without no pages – Ya da sayfaları olmayan bir bölüm Cuz me without you it feels just wrong – Çünkü sensiz ben sadece yanlış hissediyorum I don’t wanna live without you – Sensiz yaşamak istemiyorum I dont wanna be alone and – Yalnız kalmak istemiyorum ve 想念妳的每個角度 – Her açını özlüyorum 如果我們還能夠重來 – Eğer baştan başlayabilirsek, Oh – Ey You dont know how I feel inside – İçimde nasıl hissettiğimi bilmiyorsun. So. – Böyle. I don’t wanna live without you – Sensiz yaşamak istemiyorum 我沒有辦法 – Yapabileceğim bir şey yok. Cuz I’ve been through that – Çünkü yaşadığım bu 重蹈覆徹 I can’t do that – Bunu bir daha yapamam. 沒得負責 oh damn too bad – Kahretsin çok kötü, lanet olsun, çok kötü, lanet olsun, çok kötü, lanet olsun, çok kötü. I need you right now yo where you at? – Şu anda sana ihtiyacım var, Neredesin? 先把我的面子放兩邊 – Her iki tarafta da ilk benim resmimi koymak.
榨乾我就像搶劫 – İçimi boşaltmak beni soymak gibi. Goddamn I got nothing left – Lanet olsun, hiçbir şeyim kalmadı. 掉進去no fun down here – Burada eğlence yok, burada eğlence yok, burada eğlence yok. 救救我 I call my friends – Bana yardım et. Arkadaşlarımı ararım. 訴苦 說了好幾遍 – Birkaç kez şikayet ettim. 他們叫我振作點 – Kendimi toparlamamı söylediler. I know man but I fuckin can’t – Biliyorum dostum ama yapamam 幫我刪了instagram – Benim için instagram’ı sil. Your post I don’t wanna see – Senin yazını görmek istemiyorum 想到妳曾經promise me – Bir zamanlar bana söz verdiğini düşün. 我乾掉一支Hennessy – Bir Hennessy alacağım. I just wanna know baby why you gonna go – Sadece bilmek istiyorum bebeğim neden gideceksin 我們之間太多 的我捨不得放手 yeah – Aramızda çok fazla şey var. Gitmene izin veremem. evet. 失去妳就像失去我的麥克風 – Seni kaybetmek mikrofonumu kaybetmek gibidir.
I don’t wanna live without you – Sensiz yaşamak istemiyorum I don’t wanna be alone and – Yalnız kalmak istemiyorum ve 想念妳的每個角度 – Her açını özlüyorum 如果我們還能夠重來 – Eğer baştan başlayabilirsek, Oh – Ey You don’t know how I feel inside – İçimde ne hissettiğimi bilmiyorsun.
So – Böyle
I don’t wanna live without you – Sensiz yaşamak istemiyorum 我沒有辦法 – Yapabileceğim bir şey yok.
I don’t wanna live without you – Sensiz yaşamak istemiyorum I don’t wanna be alone and – Yalnız kalmak istemiyorum ve 想念妳的每個角度 – Her açını özlüyorum 如果我們還能夠重來 – Eğer baştan başlayabilirsek, Oh – Ey You don’t know how I feel inside – İçimde ne hissettiğimi bilmiyorsun. So – Böyle I don’t wanna live without you – Sensiz yaşamak istemiyorum 我沒有辦法 – Yapabileceğim bir şey yok.
你堅持著說要走 說他比我要溫柔 – Gitmekte ısrar ettin, benden daha yumuşak olduğunu söyledin. 我明白你的追求 終於安靜放了手 – Anladığım kadarıyla arayışınız sonunda sessizleşti.
情歌聽多了難受 彷彿在揪著傷口 – Bir sürü aşk şarkısını dinlemek, bir yarayı çekiyormuş gibi rahatsız edici 夜里單思的守候 眼淚在為你顫抖 – Gece senin için titreyen gözyaşlarını bekliyor
想繼續 來證明 這不是場遊戲 – Bunun bir oyun olmadığını kanıtlamaya devam etmek. 卻被抗拒 怎麼都是多餘 – Direnmek gereksiz. 我如何面對 自己 – Kendimle nasıl yüzleşirim 你走進 我生命 卻又轉身離去 – Hayatıma gir ve arkanı dön 愛不可能 由一個人進行 – Aşk bir kişi tarafından gerçekleştirilemez. 我接受你的決定 – Kararını kabul ediyorum.
希望你以後 不會後悔沒選擇我 – Umarım beni seçmediğine pişman olmazsın. 也相信你有 更好的生活 – Ve daha iyi bir hayatın olduğuna inanıyorum. 我會在心裡 默默的為你而執著 – Kalbimde sessizce senin için olacağım ve ısrar edeceğim 畢竟我們也曾深愛過 – Sonuçta, birbirimizi sevdik.
想繼續 來證明 這不是場遊戲 – Bunun bir oyun olmadığını kanıtlamaya devam etmek. 卻被抗拒 怎麼都是多餘 – Direnmek gereksiz. 我如何面對 自己 – Kendimle nasıl yüzleşirim 你走進 我生命 卻又轉身離去 – Hayatıma gir ve arkanı dön 愛不可能 由一個人進行 – Aşk bir kişi tarafından gerçekleştirilemez. 我接受你的決定 – Kararını kabul ediyorum.
希望你以後 不會後悔沒選擇我 – Umarım beni seçmediğine pişman olmazsın. 也相信你有 更好的生活 – Ve daha iyi bir hayatın olduğuna inanıyorum. 我會在心裡 默默的為你而執著 – Kalbimde sessizce senin için olacağım ve ısrar edeceğim 畢竟我們也曾深愛過 – Sonuçta, birbirimizi sevdik.
希望你以後 不會後悔沒選擇我 – Umarım beni seçmediğine pişman olmazsın. 也相信你有 更好的生活 – Ve daha iyi bir hayatın olduğuna inanıyorum. 我會在心裡 默默的為你而執著 – Kalbimde sessizce senin için olacağım ve ısrar edeceğim 畢竟我們也曾深愛過 – Sonuçta, birbirimizi sevdik.
你堅持著說要走 說他比我要溫柔 – Gitmekte ısrar ettin, benden daha yumuşak olduğunu söyledin. 我明白你的追求 終於安靜放了手 – Anladığım kadarıyla arayışınız sonunda sessizleşti.
我看着你的侧脸 – Yan yüzüne baktım. 有几秒的瞬间 – Birkaç saniye için, 突然就变危险 – Birdenbire tehlikeli oldu. 坠入爱里面 – Aşık olmak 我专注你的视线 – Görüşüne odaklanıyorum. 有几分的冒险 – Bu biraz macera. 怕你会察觉哪怕一点点 – Korkarım biraz bile fark edeceksiniz.
我抛开全部杂念 – Tüm dikkatimi dağıtmayı bir kenara bıraktım. 只习惯上默念 – Sadece meditasyon yapmaya alışkınım. 反复的演练对白的语言 – Diyalog dilinde tekrarlanan alıştırmalar 我学着彻夜不眠 – Bütün gece ayakta kalmayı öğrendim. 想了你好多遍 – Senin hakkında çok düşündüm. 又纠结了几遍 – Birkaç kez daha. 别浪费时间 – Vaktini boşa harcama.
你世界像个无形的拼图 – Dünyanız görünmez bir bulmaca gibidir. 天色拉到日暮 – Gökyüzü gün batımına doğru çekiyor 我还没有进度 – Henüz ilerleme kaydetmedim. 你说到交叉口就该止步 – Kavşaklar hakkında konuşurken durmalısın. 我还是不认输 太冲突 – Hala PES etmiyorum. Bu çok çelişkili.
我的角色约束 不能把你抱住 – Karakterim seni tutamaz. 慢慢跌到迷雾 没准确的地图 – Yavaşça sisin içine düştü, doğru bir harita yok. 时间不断加速 – Zaman hızlanıyor. 我们之间的碰触 – Aramızdaki dokunuş 迈一步 – Atılmak.
我看着你的侧脸 – Yan yüzüne baktım. 有几秒的瞬间 – Birkaç saniye için, 突然就变危险 – Birdenbire tehlikeli oldu. 坠入爱里面 – Aşık olmak 我专注你的视线 – Görüşüne odaklanıyorum. 有几分的冒险 – Bu biraz macera. 怕你会察觉哪怕一点点 – Korkarım biraz bile fark edeceksiniz.
我抛开全部杂念 – Tüm dikkat dağıtıcılarımı bir kenara bıraktım. 只习惯上默念 – Sadece meditasyon yapmaya alışkınım. 反复的演练对白的语言 – Diyalog dilinde tekrarlanan alıştırmalar 我学着彻夜不眠 – Bütün gece ayakta kalmayı öğrendim. 想了你好多遍 – Senin hakkında çok düşündüm. 又纠结了几遍 – Birkaç kez daha. 别浪费时间 – Vaktini boşa harcama.
在我的星球你不断沉入 – Benim gezegenimde, batmaya devam ediyorsun 有一点的恍惚 – Küçük bir trans 因为你的光顾 – Himayen yüzünden. 你说到交叉口就该止步 – Kavşaklar hakkında konuşurken durmalısın. 我还是不认输 太冲突 – Hala PES etmiyorum. Bu çok çelişkili.
我的角色约束 不能把你抱住 – Karakterim seni tutamaz. 慢慢跌到迷雾 没准确的地图 – Yavaşça sisin içine düştü, doğru bir harita yok. 时间不断加速 – Zaman hızlanıyor. 我们之间的碰触 – Aramızdaki dokunuş 迈一步 – Atılmak.
我看着你的侧脸 – Yan yüzüne baktım. 有几秒的瞬间 – Birkaç saniye için, 突然就变危险 – Birdenbire tehlikeli oldu. 坠入爱里面 – Aşık olmak 我专注你的视线 – Görüşüne odaklanıyorum. 有几分的冒险 – Bu biraz macera. 怕你会察觉哪怕一点点 – Korkarım biraz bile fark edeceksiniz.
我抛开全部杂念 – Tüm dikkat dağıtıcılarımı bir kenara bıraktım. 只习惯上默念 – Sadece meditasyon yapmaya alışkınım. 反复的演练对白的语言 – Diyalog dilinde tekrarlanan alıştırmalar 我学着彻夜不眠 – Bütün gece ayakta kalmayı öğrendim. 想了你好多遍 – Senin hakkında çok düşündüm. 又纠结了几遍 – Birkaç kez daha. 别浪费时间 – Vaktini boşa harcama.
我看着你的侧脸 – Yan yüzüne baktım. 有几秒的瞬间 – Birkaç saniye için, 突然就变危险 – Birdenbire tehlikeli oldu. 坠入爱里面 – Aşık olmak 我专注你的视线 – Görüşüne odaklanıyorum. 有几分的冒险 – Bu biraz macera. 怕你会察觉哪怕一点点 – Korkarım biraz bile fark edeceksiniz.
我抛开全部杂念 – Tüm dikkat dağıtıcılarımı bir kenara bıraktım. 只习惯上默念 – Sadece meditasyon yapmaya alışkınım. 反复的演练对白的语言 – Diyalog dilinde tekrarlanan alıştırmalar 我学着彻夜不眠 – Bütün gece ayakta kalmayı öğrendim. 想了你好多遍 – Senin hakkında çok düşündüm. 又纠结了几遍 – Birkaç kez daha. 别浪费时间 – Vaktini boşa harcama.