Kategori: Genel

  • นนน กรภัทร์ – มองกี่ทีก็น่ารัก (Cute Cute) Taylandça Sözleri Türkçe Anlamları

    นนน กรภัทร์ – มองกี่ทีก็น่ารัก (Cute Cute) Taylandça Sözleri Türkçe Anlamları

    มองกี่ทีก็น่ารัก
    – Bak bir t bu sevimli
    ราวกับอยู่ในฝัน
    – Bir rüyada olduğu gibi
    เธอจะเป็นคนนั้นที่ทำให้ใจฉันหวั่นไหว
    – Kalbim kıpırdadı yapan biri olacak.
    แค่มองตาเท่านั้นก็ทำให้คืน คืนนี้ เป็นคืนที่ดี
    – Sadece gözlere bak, bu gece iyi geceler
    โอ้ว
    – Ey.

    อยู่จนเช้า เมื่อคืนไม่ได้นอน
    – Sabaha kadar kal, dün gece uyumadım,
    ใจมันดันไปเผลอนึกถึงตอนเธอเข้ามาทัก
    – Zihin, basınç yanlışlıkla sen geldiğinde aklıma. beceriler.
    เธอจะรู้บ้างมั้ยว่ามีคนที่มันคิดถึงเธอ ในตอนนี้
    – Şimdi onun hakkında düşünen insanlar olduğunu bilecek.
    นานันนานา
    – Na. Nine

    กำลังจะหลับจะนอนทีไร
    – ‘yeniden ben uyurken
    ทุกครั้งต้องเผลอไปคิดถึงเธอ
    – Her zaman yanlışlıkla seni özledim
    มันทำให้ฉันนั้นนอนไม่หลับ
    – Bana uykusuzluk verdi.
    เพราะฉันนั้นได้แต่นั่งเพ้อ
    – Çünkü ben var, ama yolculuk raving
    คิดถึงหน้าเธอทุกครั้งทำเอาหัวใจผมสั่นไหว
    – Onu düşünmek her zaman kalbimi titretti
    แล้วเป็นอย่างงี้ แล้วคืนนี้ผมจะได้นอนมั้ย เฮ้อ
    – O zaman, bu geceki gibi uyuyabilirim, ha?
    มันคิดถึงเธอตลอดเวลา
    – Her zaman onun hakkında düşünme.
    ถ้าเป็นไปได้จริงๆ ก็อยากให้เธอนั้นกลับมาหา
    – Mümkünse, gerçekten geri dönmeni istiyorum
    จะได้มานอนข้างกันในวันที่ฉันไม่มีใคร
    – Benim günümde kimse yan yana uyumaya gelmeyecek
    จะได้มาหาเรื่องคุยให้เธอนั้นเคลิ้มแล้วหลับไป
    – Onunla konuşmak ve sonra uykuya dalmak bile zor olacak.

    มองกี่ทีก็น่ารัก
    – Bak bir t bu sevimli
    ราวกับอยู่ในฝัน
    – Bir rüyada olduğu gibi
    เธอจะเป็นคนนั้นที่ทำให้ใจฉันหวั่นไหว
    – Kalbim kıpırdadı yapan biri olacak.
    แค่มองตาเท่านั้นก็ทำให้คืน คืนนี้ เป็นคืนที่ดี กับใจ
    – Sadece gözlere bak, geceyi bu gece gece yap, zihinle

    คืนนี้คงไม่ได้นอน เพราะคิดถึงเธอ Baby
    – Bu gece uyuyamıyorum çünkü bebeğini düşünüyorum
    คืนนี้คงไม่ได้เจอ เพ้ออยู่ทุกทีไป
    – Bu gece deliryum her zaman görmeyecek
    ยังคงเคลิ้มละเมอ ฉันก็ไม่เข้าใจ
    – Uyuklamaya devam et, uyu, anlamıyorum.
    เธอทำให้ฉันใจสั่นทุกครั้งที่
    – Her seferinde beni titretiyor

    มองกี่ทีก็น่ารัก
    – Bak bir t bu sevimli
    ราวกับอยู่ในฝัน
    – Bir rüyada olduğu gibi
    เธอจะเป็นคนนั้นที่ทำให้ใจฉันหวั่นไหว
    – Kalbim kıpırdadı yapan biri olacak.
    แค่มองตาเท่านั้นก็ทำให้คืน คืนนี้ เป็นคืนที่ดี กับใจ
    – Sadece gözlere bak, geceyi bu gece gece yap, zihinle

    (TRIPLE.N ready)
    – (ÜÇLÜ.N hazır)
    ก็ในครั้งแรกที่ฉันได้มองเธอทำให้ฉันสะดุดตา
    – Sana ilk baktığımda, beni çekici kılıyorsun.
    เพราะเธอนั้นสวยและยังน่ารักดั่งกับนางฟ้าจำแลงมา
    – Çünkü o güzeldi ve aynı zamanda bir melek gibi sevimliydi.
    เธอมีเสน่ห์ ที่น่ามอง สายตาที่จับจ้อง
    – Sevimli glam gözleri izliyor
    มันอยากจะมองหน้าเธออย่างนี้ทั้งวันให้มันชิน
    – Bütün gün ona böyle bakmak, onu parlatmak istedi
    มันก็อาจจะจริงหรือเปล่า หรือไม่จริงหรือเปล่า
    – Doğru olabilir mi, değil mi?
    ฉันก็ยังไม่รุ่ว่าใจของเธอจะอินหรือเปล่า
    – Hala değilim. bu fikrini olurdu?
    ฉันหวังว่าสักวันเธอจะได้รู้และเข้าใจ
    – Umarım bir gün bilir ve anlar

    มองกี่ทีก็น่ารัก
    – Bak bir t bu sevimli
    ราวกับอยู่ในฝัน
    – Bir rüyada olduğu gibi
    เธอจะเป็นคนนั้นที่ทำให้ใจฉันหวั่นไหว
    – Kalbim kıpırdadı yapan biri olacak.
    แค่มองตาเท่านั้นก็ทำให้คืน คืนนี้ เป็นคืนที่ดี กับใจ
    – Sadece gözlere bak, geceyi bu gece gece yap, zihinle
  • 张晓棠 – 苏幕遮 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    张晓棠 – 苏幕遮 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    薄汗轻衣点缀
    – İnce ter ve hafif giyim bezeme
    这泼墨画山水
    – Bu sıçrayan mürekkep boyama manzara
    慵整纤纤手
    – Tembel bütün ince eller
    叫洛阳纸贵
    – Buna Luoyang kağıdı deniyor.
    可怜落花叩玉枕
    – Zavallı düşen çiçekler Yeşim yastık vurmak
    拂袖人还昏睡
    – Adam hala uyuyor.
    清风微寒惹一厢
    – Esinti biraz soğuk ve araba yolun ortasında.
    粉黛又愁眉
    – Zinfandel ve kaş
    对镜梳妆探听人声鼎沸
    – Ayna, pansuman, gürültü.
    多情自是多沾惹
    – Bir sürü sorun var.
    梦断不成归 几分憔悴
    – Bir rüya kaybedilemez. Biraz bitkin.
    锦瑟无端声悔
    – Jin Se pişman olmak için bir sebep yok
    赢得满行泪
    – Gözyaşlarıyla dolu kazan
    直道君心不美
    – Düz yol Jun kalp güzel değil
    日夜东流水
    – Gündüz ve gece Doğu suyu
    思悠悠 恨悠悠
    – Yoyo yoyo nefret düşünüyorum
    何时方始休
    – Bu ne zaman başlayacak?
    半江信半江愁
    – Yarım nehir mektup yarım nehir üzüntü
    觥筹恍惚交杯
    – Gong trance çapraz fincan kaldırdı
    劝留几小杯
    – Birkaç küçük bardak kaydetmenizi öneririz
    棋逢红颜一醉
    – Satranç her güzellik sarhoş
    千军万马退
    – Binlerce asker geri çekiliyor.
    剪不断 理还乱
    – Kolay olmayacak.
    哽咽锁清喉
    – Boğulma, kilitleme, boğazını temizleme.
    饮曲肝肠碎
    – Karaciğer ve ezilmiş bağırsaklar için içecek
    清风微寒惹一厢
    – Esinti biraz soğuk ve araba yolun ortasında.
    粉黛又愁眉
    – Zinfandel ve kaş
    对镜梳妆探听人声鼎沸
    – Ayna, pansuman, gürültü.
    多情自是多沾惹
    – Bir sürü sorun var.
    梦断不成归 几分憔悴
    – Bir rüya kaybedilemez. Biraz bitkin.
    秋色连波波上寒烟翠
    – Sonbahar bile soğuk duman Cui dalgalar
    山映斜阳天水旁
    – Dağ Tianshui’nin yanındaki güneşi yansıtıyor
    芳草无情 更在斜阳外
    – Çim acımasız ve güneşte daha fazla
    夜夜好梦留人睡
    – Geceleri iyi uyu. İyice uyu.
    楼高休独倚
    – Bina yüksek ve kendi başına dinleniyor.
    酒入谁人愁肠
    – Şarap konusunda kim üzgün?
    化作相思泪
    – Akasya gözyaşlarına
    锦瑟无端声悔
    – Jin Se pişman olmak için bir sebep yok
    赢得满行泪
    – Gözyaşlarıyla dolu kazan
    直道君心不美
    – Düz yol Jun kalp güzel değil
    日夜东流水
    – Gündüz ve gece Doğu suyu
    思悠悠 恨悠悠
    – Yoyo yoyo nefret düşünüyorum
    何时方始休
    – Bu ne zaman başlayacak?
    半江信半江愁
    – Yarım nehir mektup yarım nehir üzüntü
    觥筹恍惚交杯
    – Gong trance çapraz fincan kaldırdı
    劝留几小杯
    – Birkaç küçük bardak kaydetmenizi öneririz
    棋逢红颜一醉
    – Satranç her güzellik sarhoş
    千军万马退
    – Binlerce asker geri çekiliyor.
    剪不断 理还乱
    – Kolay olmayacak.
    哽咽锁清喉
    – Boğulma, kilitleme, boğazını temizleme.
    饮曲肝肠碎
    – Karaciğer ve ezilmiş bağırsakları iç
  • 4EVE – วัดปะหล่ะ? (Test Me) Taylandça Sözleri Türkçe Anlamları

    4EVE – วัดปะหล่ะ? (Test Me) Taylandça Sözleri Türkçe Anlamları

    ไม่ต้องกลัวซ้ำกับใคร (ฉันไม่เหมือนใคร)
    – Kimseyle tekrar tekrar korkma (Ben Kimseye benzemiyorum)
    และไม่ได้เหมือนเขาแน่นอน
    – Ve tabii ki, onun gibi değil.
    ได้ข่าวว่าเขาอ่ะดี เธอต้องดูฉันก่อน
    – Onun gerçekten iyi olduğunu duydum, beni görmeli.
    ให้เธอจอง ให้เธอได้เป็นที่หนึ่ง
    – Ona sahip olduğu kitabı ver

    ฉันรู้ว่าเธอไม่รู้ว่าใครที่คู่ควร
    – Bunu hak eden birini tanımadığını biliyorum.
    ก็เพราะว่าใจเธอมีแต่เขานี่หน่า
    – Çünkü, dikkat et, ama o.
    แต่ถ้าเธอได้ลองคิด (คิดสิ)
    – Ama eğer denersen, düşün (düşün.)
    เปิดใจให้ออกมาได้รู้จักกันสักนิด Yeah (Like this)
    – Bırak, biraz Evet (bunun gibi) biliyorum)
    แล้วเธอจะเห็นบางคนที่ใจเธอตามหา
    – O zaman onun aradığı bazı zihin göreceksiniz

    เขารักเธอเท่าไร ฉันรักเธอมากกว่า
    – Onu sevdi, seni ne kadar çok seviyorum
    ไม่รู้ว่าเท่าไร But I love you more
    – O kadar bilmiyorum ama seni daha çok seviyorum
    เขาให้เท่าไร (ให้เท่าไร)
    – O çok (çok.)
    จะให้มากกว่านั้น (ฉันแน่ใจ)
    – Bundan daha fazlasını vereceğim (eminim.)
    อยากจะท้า มีใครให้มากกว่าฉัน
    – Birine benden daha fazla meydan okumak ister misin
    วัดกันเลยฉันคงไม่แพ้
    – Wat. Alerjim yok
    Listen, I’ve got something to say to you.
    – Dinle, sana söylemem gereken bir şey var.
    I’m just the one who loves you more.
    – Seni daha çok seven benim.
    Yeah, Let’s check it out.
    – Evet, bir bakalım.

    เธออยู่กับเขาก็ดี แต่อยู่กับฉันจะดีกว่า
    – Onunla birlikteydi, ama benimle kalmak daha iyi
    ถ้าอยากรู้จักกันขอสักวันได้เปล่า (I’m OK)
    – Eğer bilmek istiyorsan. gün. (Ben iyiyim.)
    นัดมาเหอะ เธอจะลืมเค้าแน่นอน
    – Grevler hadi, o tabii ki, onu unutur

    ฉันรู้ว่าเธอไม่รู้ว่าใครที่คู่ควร
    – Bunu hak eden birini tanımadığını biliyorum.
    ก็เพราะว่าใจเธอมีแต่เขานี่หน่า
    – Çünkü, dikkat et, ama o.
    แต่ถ้าเธอลองได้คิด (คิดสิ)
    – Ama eğer denersen, düşün (düşün.)
    เปิดใจให้ออกมาได้รู้จักกันสักนิด Yeah (Like this)
    – Bırak, biraz Evet (bunun gibi) biliyorum)
    แล้วเธอจะเห็นบางคนที่ใจเธอตามหา
    – O zaman onun aradığı bazı zihin göreceksiniz

    เขารักเธอเท่าไร ฉันรักเธอมากกว่า
    – Onu sevdi, seni ne kadar çok seviyorum
    ไม่รู้ว่าเท่าไร But I love you more
    – O kadar bilmiyorum ama seni daha çok seviyorum
    เขาให้เท่าไร (ให้เท่าไร)
    – O çok (çok.)
    จะให้มากกว่านั้น (ฉันแน่ใจ)
    – Bundan daha fazlasını vereceğim (eminim.)
    อยากจะท้า มีใครให้มากกว่าฉัน
    – Birine benden daha fazla meydan okumak ister misin
    วัดกันเลยฉันคงไม่แพ้
    – Wat. Alerjim yok

    อยากให้ลองมาวัดกันดู สักวันเธอจะได้รู้
    – Bir gün görmek için tapınağa gelmek ister misin
    คนที่เธอมองข้ามอย่างฉัน มันไม่ยอม
    – Beni görmezden geldiği adam değil
    รักเธอมากกว่าเขาอีก แค่เธอลอง
    – Onu daha fazla seviyorsun. sadece sen dene
    Baby baby baby babe I want your love
    – Bebeğim bebeğim bebeğim bebeğim aşkını istiyorum
    Baby baby baby babe I need your love
    – Bebeğim bebeğim bebeğim sevgine ihtiyacım var
    ขอแค่ให้ได้รัก แค่ได้รักกับเธอ
    – Sadece sevişelim, sadece ona aşık olalım.

    เขารักเธอเท่าไร ฉันรักเธอมากกว่า
    – Onu sevdi, seni ne kadar çok seviyorum
    ไม่รู้ว่าเท่าไร But I love you more
    – O kadar bilmiyorum ama seni daha çok seviyorum
    เขาให้เท่าไร (ให้เท่าไร)
    – O çok (çok.)
    จะให้มากกว่านั้น (ฉันแน่ใจ)
    – Bundan daha fazlasını vereceğim (eminim.)
    อยากจะท้า มีใครให้มากกว่าฉัน
    – Birine benden daha fazla meydan okumak ister misin
    วัดกันเลยฉันคงไม่แพ้
    – Wat. Alerjim yok

    ขอแค่เธอได้ลองคิด เปิดใจให้ออกมา
    – Sadece dışarı çıkmak için açık fikirli düşünmeye çalışmasına izin verin
    ได้รู้จักกันสักนิด Yeah (Like this)
    – Biraz Evet (bunun gibi) biliyorum)
    วัดกันเลยฉันคงไม่แพ้
    – Wat. Alerjim yok
    ขอแค่เธอได้ลองคิด เปิดใจให้ออกมา
    – Sadece dışarı çıkmak için açık fikirli düşünmeye çalışmasına izin verin
    ได้รู้จักกันสักนิด Yeah (Like this)
    – Biraz Evet (bunun gibi) biliyorum)
    วัดกันเลยฉันคงไม่แพ้ใคร
    – Wat. Kimseyi kaybetmezdim.
  • بدر العزي – الدنيا دوارة Arapça Sözleri Türkçe Anlamları

    بدر العزي – الدنيا دوارة Arapça Sözleri Türkçe Anlamları

    منصدم من اصحاب
    – Arkadaşlar tarafından şok
    كانو فــ عيني كبار
    – Büyük gözlerdi.
    منهم جرحي ما طاب
    – – Bazıları yaralı. – iyi.
    بعد كلشي ماصار
    – Her şeyden sonra Masar
    بس الدنيا دوارة
    – BS minimum döner
    وجرحي بكرة يطيب
    – Ve yaram iyi.
    غابوا بدون اسباب
    – Sebepsiz yere kaçırdılar.
    منهم قلبي محتار
    – Kalbim karıştı.
    فيهم ظني قد خاب
    – Onları hayal kırıklığına uğradım.
    ماتنفعهم الاعذار
    – Bahaneler ne yapar.
    بس الدنيا دواره
    – Ama dünya dönüyor.
    بكره جرحي يطيب
    – Yaramdan nefret ediyorum. iyi.
    من الناس من الناس
    – İnsanlardan insanlardan
    ياما شفنا من الناس
    – Yama bizi insanlardan iyileştirdi
    وفينا ولاوفو معنا ولا كنّا وفينا
    – Ve biz ve biz ve
    هالايام هاالايام
    – Rüyası
    طلعت كلها اوهام
    – Hepsi illüzyon.
    ماشفنا فيها لا راحه ولا حنت علينا
    – İçinde bulduğumuz şey ne rahat ne de nostaljik.
    وفيت وياما ضحيت
    – Ve waiama kurban edildi.
    لكن ما نصفوني
    – Ama bana ne dediler
    منهم ياما عانيت
    – Onlardan Yama acı çekti
    فـ ضيقتي نسوني
    – Sıkıntılarım beni unuttu.
    بس الدنيا دواره
    – Ama dünya dönüyor.
    بكره جرحي يطيب
    – Yaramdan nefret ediyorum. iyi.
    سلامات سلامات
    – Salamat Salamat
    العشرة جت سلامات
    – On jet Salamat
    و لو هي ضاعت ايام العمر معهم حرامات
    – Ve eğer eski günler onlarla birlikte kaybolursa, o zaman yasaklanırlar.
    حرامات حرامات
    – Haramat haramat
    ترا اللي فات ما مات
    – Ölen bakın.
    و انا باقي من جروح الغدر فيني علامات
    – Ve içimde ihanetin yaraları kaldı.
    انت ياللي فرقاك
    – Hey, ne fark eder.
    ضيع امنياتي
    – Dileklerimi boşa harcadım
    طال صبري وياك
    – Sabrımı dile Yak.
    ياسبت شتاتي
    – Cumartesi, Shati.
    كيف اتغيب واتروح
    – Nasıl gidip geleceğim?
    وانتا قطعه مني
    – Ve bana bir parçasısın.
    انا بعدك مجروح
    – Senden sonra yaralandım.
    ليش تروح عني
    – Beni bırakma.
    هذي الدنيا دواره
    – Bu dünya dönüyor.
    و ظني فيك لا يخيب
    – Ve seni düşünmüyorum.
    من سنين من سنين
    – Yıl yıl.
    و انا احبك و للحين
    – Ve seni seviyorum.
    تعال نعيش في دنيا الهواء ونحب بجنون
    – Hava kumulunda yaşa ve delicesine sev
    فـ العيون فـ العيون
    – Göz. göz.
    صار حبك فـ العيون
    – Aşkın gözlerinde.
    تعال و خل عذالي و عذالك يموتون يموتون يموتون
    – Gel ve işkencecilerimi ve senin işkencecilerini ölü, ölmekte, ölmekte bırak.
    منصدم من اصحاب
    – Arkadaşlar tarafından şok
    كانو فــ عيني اكبار
    – Büyük gözlerdi.
    منهم جرحي ما طاب
    – – Bazıları yaralı. – iyi.
    بعد كلشي ماصار
    – Her şeyden sonra Masar
    بس الدنيا دوارة
    – BS minimum döner
    وجرحي بكرة ايطيب
    – Ve ATİB’İN topunu incittim.
    غابوا بدون اسباب
    – Sebepsiz yere kaçırdılar.
    قلبي منهم محتار
    – Kalbim karıştı.
    فيهم ظني قد خاب
    – Onları hayal kırıklığına uğradım.
    ماتنفعهم الاعذار
    – Bahaneler ne yapar.
    بس الدنيا دواره
    – Ama dünya dönüyor.
    بكره جرحي يطيب
    – Yaramdan nefret ediyorum. iyi.
    من الناس من الناس
    – İnsanlardan insanlardan
    ياما شفنا من الناس
    – Yama bizi insanlardan iyileştirdi
    وفينا ولاوفو معنا ولا كنّا وفينا
    – Ve biz ve biz ve
    هالايام هاالايام
    – Rüyası
    طلعت كلها اوهام
    – Hepsi illüzyon.
    ماشفنا فيها لا راحه ولا حنت علينا
    – İçinde bulduğumuz şey ne rahat ne de nostaljik.
    وفيت وياما ضحيت
    – Ve waiama kurban edildi.
    لكن ما نصفوني
    – Ama bana ne dediler
    منهم ياما عانيت
    – Onlardan Yama acı çekti
    فـ ضيقتي نسوني
    – Sıkıntılarım beni unuttu.
    بس الدنيا دواره
    – Ama dünya dönüyor.
    بكره جرحي يطيب
    – Yaramdan nefret ediyorum. iyi.
    سلامات سلامات
    – Salamat Salamat
    العشرة جت سلامات
    – On jet Salamat
    و لو هي ضاعت ايام العمر معهم حرامات
    – Ve eğer eski günler onlarla birlikte kaybolursa, o zaman yasaklanırlar.
    حرامات حرامات
    – Haramat haramat
    ترا اللي فات ما مات
    – Ölen bakın.
    و انا باقي من جروح الغدر فيني علامات
    – Ve içimde ihanetin yaraları kaldı.
    انت ياللي فرقاك
    – Hey, ne fark eder.
    ضيع امنياتي
    – Dileklerimi boşa harcadım
    طال صبري وياك ياسبت شتاتي
    – Sabrım ve yak için uzun, Şabat Shati.
    طال صبري وياك ياسبت شتاتي
    – Sabrım ve yak için uzun, Şabat Shati.
    كيف اتغيب واتروح
    – Nasıl gidip geleceğim?
    وانتا قطعه مني
    – Ve bana bir parçasısın.
    انا بعدك مجروح
    – Senden sonra yaralandım.
    ليش تروح عني
    – Beni bırakma.
    هذي الدنيا دواره
    – Bu dünya dönüyor.
    و ظني فيك لا يخيب
    – Ve seni düşünmüyorum.
    من سنين من سنين
    – Yıl yıl.
    و انا احبك و للحين
    – Ve seni seviyorum.
    تعال نعيش في دنيا الهواء ونحب بجنون
    – Hava kumulunda yaşa ve delicesine sev
    فـ العيون فـ العيون
    – Göz. göz.
    صار حبك فـ العيون
    – Aşkın gözlerinde.
    تعال و خل عذالي و عذالك يموتون يموتون يموتون
    – Gel ve işkencecilerimi ve senin işkencecilerini ölü, ölmekte, ölmekte bırak.
  • هزاع البلوشي – سورة الحجر Arapça Sözleri Türkçe Anlamları

    هزاع البلوشي – سورة الحجر Arapça Sözleri Türkçe Anlamları

    بسم الله الرحمن الرحيم
    – Allah’ın adıyla, Rahman ve rahim
    الرَ تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ وَقُرْآنٍ مُّبِينٍ
    – Bunlar, gösterilen kitap ve Kur’an’ın ayetleridir
    رُّبَمَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْ كَانُواْ مُسْلِمِينَ
    – Belki kafirler Müslüman olmayı isterler.
    ذَرْهُمْ يَأْكُلُواْ وَيَتَمَتَّعُواْ وَيُلْهِهِمُ الأَمَلُ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
    – Yavruları yiyor, zevk alıyor, umut veriyor, bilecekler.
    وَمَا أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلاَّ وَلَهَا كِتَابٌ مَّعْلُومٌ
    – Biz hiçbir Köyü helak etmedik, ancak onun bilinen bir kitabı vardır.
    مَّا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ
    – Bir ulusun vaktinden önce ne olduğu ve çok uzun sürdüğü.
    وَقَالُواْ يَا أَيُّهَا الَّذِي نُزِّلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ إِنَّكَ لَمَجْنُونٌ
    – Dediler ki, oh, sen altın indirdin ve sen sadece altınsın.
    لَّوْ مَا تَأْتِينَا بِالْمَلائِكَةِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
    – Eğer bize melekleri getirirsen, dürüst olursan.
    مَا نُنَزِّلُ الْمَلائِكَةَ إِلاَّ بِالْحَقِّ وَمَا كَانُواْ إِذًا مُّنظَرِينَ
    – Sadece gerçeği ile Melekler aşağı getirmek, ve sonra görünür değildir.
    إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
    – Biz erkeği indirdik ve biz onun koruyucularıyız.
    وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ فِي شِيَعِ الأَوَّلِينَ
    – Ve biz ilk iki ay içinde sizin tarafınızdan gönderildi.
    وَمَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلاَّ كَانُواْ بِهِ يَسْتَهْزِؤُونَ
    – Onlara hiçbir elçi gelmedi de onunla alay ediyorlardı.
    كَذَلِكَ نَسْلُكُهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ
    – Biz de suçluların kalbindeyiz.
    لاَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الأَوَّلِينَ
    – Ona inanmıyorlar ve ilk ikisinden bu yana bir yıl geçti.
    وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًا مِّنَ السَّمَاء فَظَلُّواْ فِيهِ يَعْرُجُونَ
    – Ve eğer gökten bir kapı açsaydık, hala topallarlardı.
    لَقَالُواْ إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَارُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَّسْحُورُونَ
    – Sadece sarhoş olduğumuzu söylerler. biz büyülü insanlarız.
    وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِي السَّمَاء بُرُوجًا وَزَيَّنَّاهَا لِلنَّاظِرِينَ
    – Göğe bir kule yaptık ve onu görenler için süsledik.
    وَحَفِظْنَاهَا مِن كُلِّ شَيْطَانٍ رَّجِيمٍ
    – Ve onu her şeytandan kurtardık.
    إِلاَّ مَنِ اسْتَرَقَ السَّمْعَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ مُّبِينٌ
    – Kulak misafiri olanlar hariç.
    وَالأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ شَيْءٍ مَّوْزُونٍ
    – Ve yeryüzünü uzattık, pembemi fırlattık ve içinde tartılan her şeyden büyüdük.
    وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ وَمَن لَّسْتُمْ لَهُ بِرَازِقِينَ
    – Ve kim seni bir yaşam, ve o yaptı.
    وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلاَّ عِندَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ إِلاَّ بِقَدَرٍ مَّعْلُومٍ
    – Ve dolaplarına sahip olmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok ve sadece bildiğimiz kadarıyla onu indirebiliriz.
    وَأَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَا أَنتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ
    – Ve biz gökten bir rüzgar gönderdik, su ile büyüledi ve ne gördün
    وَإِنَّا لَنَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَنَحْنُ الْوَارِثُونَ
    – Varis olarak yaşayacağız ve öleceğiz.
    وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَقْدِمِينَ مِنكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَأْخِرِينَ
    – Ve biz onlara öğrettik, ve biz onlara öğrettik.
    وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ إِنَّهُ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
    – Eğer Rabbin onları köşeye sıkıştırıyorsa o, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.
    وَلَقَدْ خَلَقْنَا الإِنسَانَ مِن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
    – Ve biz insanı yaşlı bir kayınvalideden çamurdan yaptık.
    وَالْجَانَّ خَلَقْنَاهُ مِن قَبْلُ مِن نَّارِ السَّمُومِ
    – Ve Elfler zehir ateşi tarafından yaratıldı.
    وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِّن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
    – Rabbin meleklere demişti ki: ben, yaşlı bir Kaynana tarafından çamurdan bir insan yaratıyorum.
    فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُ سَاجِدِينَ
    – Ve eğer bunu çözersem ve ruhumdan üflersem, bunun için düşerler.
    فَسَجَدَ الْمَلائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
    – Melekler secde ederler.
    إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى أَن يَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ
    – Lucifer hariç, babam secde edenlerle birlikte olurdu.
    قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلاَّ تَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ
    – Dedi ki, Şeytan, secde edenlerle birlikte olamazsın.
    قَالَ لَمْ أَكُن لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُ مِن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
    – Dedi ki: “ben, kayınvalidenin çamurundan yapılmış bir insana asla ibadet etmem.”
    قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
    – Dedi ki: “çık oradan.”
    وَإِنَّ عَلَيْكَ اللَّعْنَةَ إِلَى يَوْمِ الدِّينِ
    – Ve din gününe kadar siktir git.
    قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
    – Dedi ki: “Allah’ım, dirilecekleri gün bana bak.”
    قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ
    – Teorisyen olduğunu söyledi.
    إِلَى يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
    – Bilinen zamanın gününe
    قَالَ رَبِّ بِمَا أَغْوَيْتَنِي لأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الأَرْضِ وَلأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
    – Dedi ki: “Ya Rab, beni ayarttığın şey, onları yeryüzünde süsleyeceğim ve hepsini ayartacağım.”
    إِلاَّ عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ
    – Ancak mümin kulların müstesna.
    قَالَ هَذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ
    – Bunun doğru bir yol olduğunu söyledi.
    إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلاَّ مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ
    – Benim kullarım, onlar üzerinde, sizi hortlaklardan izleyenlerden başka bir güce sahip değildir.
    وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ
    – Ve cehennem hepsi içindir.
    لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ
    – Her kapı için Yedi kapı vardır, bunlardan biri bölünmüştür.
    إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
    – Takva sahipleri gökte ve gözlerdedir.
    ادْخُلُوهَا بِسَلامٍ آمِنِينَ
    – Huzur içinde, güvenli bir şekilde girin
    وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَانًا عَلَى سُرُرٍ مُّتَقَابِلِينَ
    – Ve kardeşlerimizin sandıklarını karşı yataklardan çıkardık.
    لاَ يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُم مِّنْهَا بِمُخْرَجِينَ
    – Bir anıtları yok ve yönetmenleri yok.
    نَبِّىءْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
    – O çok Bağışlayıcı ve merhametli olduğumu söyle bana tapıyor.
    وَأَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الأَلِيمَ
    – Ve benim azabım acı azaptır.
    وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ
    – Onlara İbrahim’in misafirinden bahset.
    إِذْ دَخَلُواْ عَلَيْهِ فَقَالُواْ سَلامًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ
    – İçeri girdiklerinde barış dediler. dedi ki, ” hepimiz siziz.”
    قَالُواْ لاَ تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلامٍ عَلِيمٍ
    – Dediler ki, ” endişelenme. sana iyi bir çocuk vaaz ediyoruz.”
    قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِي عَلَى أَن مَّسَّنِيَ الْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ
    – Bana yaşlılığın bana dokunduğunu vaaz ettiğini söyledi.
    قَالُواْ بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلاَ تَكُن مِّنَ الْقَانِطِينَ
    – Sana gerçeği Söylediğimizi söylediler. Qantas olma.
    قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِ إِلاَّ الضَّالُّونَ
    – “Ve sokak dışında Rabbinin rahmetinden umutsuz olduğunu kim söyledi.”
    قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ
    – Dedi ki: “siz elçilerin nesi var?”
    قَالُواْ إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَى قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ
    – Suçlu bir nüfusa gönderildiğimizi söylediler.
    إِلاَّ آلَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ
    – Diğerleri hariç, hepimiz onlar için varız.
    إِلاَّ امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَا إِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِرِينَ
    – Onun kadını hariç, bizim kaderimiz. bir yabancıydı.
    فَلَمَّا جَاءَ آلَ لُوطٍ الْمُرْسَلُونَ
    – Gönderilen lot geldiğinde,
    قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ
    – İnkar edenler olduğunuzu söyledi.
    قَالُواْ بَلْ جِئْنَاكَ بِمَا كَانُواْ فِيهِ يَمْتَرُونَ
    – Seni yalan söyledikleri yere Getirdiğimizi söylediler.
    وَأَتَيْنَاكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ
    – Ve size gerçeği getirdik ve dürüstüz.
    فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِّنَ اللَّيْلِ وَاتَّبِعْ أَدْبَارَهُمْ وَلاَ يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌ وَامْضُواْ حَيْثُ تُؤْمَرُونَ
    – Halkınızı gecenin bir parçası olarak yakalayın, onların liderliğini takip edin ve kimse gözlerini kapatmaz.
    وَقَضَيْنَا إِلَيْهِ ذَلِكَ الأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَؤُلاء مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ
    – Ve ona şık olanların kesildiğini söyledik.
    وَجَاءَ أَهْلُ الْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ
    – Ve şehir halkı vaaz vermeye geldi.
    قَالَ إِنَّ هَؤُلاء ضَيْفِي فَلاَ تَفْضَحُونِ
    – Bunlar benim konuklarım dedi. hiç gösterilmez.
    وَاتَّقُوا اللَّهَ وَلاَ تُخْزُونِ
    – Allah’tan korkun ve stok yapmayın
    قَالُوا أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَمِينَ
    – Dediler ki: “biz seni alemlerden uzaklaştırmadık mı?”
    قَالَ هَؤُلاء بَنَاتِي إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ
    – Eğer yapacaksan, bunların benim kızlarım olduğunu söyledi.
    لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ
    – Senin yaşına göre, sarhoşlar, kördürler.
    فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ
    – Bu yüzden çığlık onları parlak aldı.
    فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ
    – Bu yüzden onu bir orospu yaptık ve bir kütükten üzerlerine taş yağdırdık.
    إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّلْمُتَوَسِّمِينَ
    – İki mevsim için işaretler var.
    وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقِيمٍ
    – Ve o bir asistan.
    إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ
    – İman edenler için bir ibret vardır.
    وَإِن كَانَ أَصْحَابُ الأَيْكَةِ لَظَالِمِينَ
    – Ve eğer Ike halkı adaletsizse,
    فَانتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُّبِينٍ
    – Biz de onlardan intikam aldık.onlar apaçık bir İmamdırlar.
    وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَابُ الحِجْرِ الْمُرْسَلِينَ
    – Ve taş sahipleri memurlara yalan söyledi.
    وَآتَيْنَاهُمْ آيَاتِنَا فَكَانُواْ عَنْهَا مُعْرِضِينَ
    – Onlara ayetlerimizi verdik de açığa çıktılar.
    وَكَانُواْ يَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا آمِنِينَ
    – Dağlardan güvenli evler oyuyorlardı.
    فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ
    – Bu yüzden çığlık onları aldı.
    فَمَا أَغْنَى عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَكْسِبُونَ
    – Onlar için daha zengin olan şey, kazandıklarıydı.
    وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا إِلاَّ بِالْحَقِّ وَإِنَّ السَّاعَةَ لآتِيَةٌ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَمِيلَ
    – Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındaki her şeyi ancak hak ile yarattık.kıyamet kopacaktır.
    إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْخَلاَّقُ الْعَلِيمُ
    – Rabbin, yaratandır, bilendir.
    وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِّنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ
    – Sana yedi muthani ve büyük Kur’an’ı verdik.
    لاَ تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَى مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّنْهُمْ وَلاَ تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ
    – Gözlerini kocalarımızın zevk aldığı şeylere çevirme, onlar için üzülme ve kanadını inananlara indir.
    وَقُلْ إِنِّي أَنَا النَّذِيرُ الْمُبِينُ
    – Ve habercisi olduğumu söyle.
    كَمَا أَنزَلْنَا عَلَى المُقْتَسِمِينَ
    – İkisini de düşürdük.
    الَّذِينَ جَعَلُوا الْقُرْآنَ عِضِينَ
    – Kuran’ı kim organel yaptı
    فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
    – Vorbeck, hepsine soralım.
    عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
    – Ne yapıyorlardı.
    فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَأَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِكِينَ
    – Artık buyruğuna sadık kal ve müşriklerden yüz çevir.
    إِنَّا كَفَيْنَاكَ الْمُسْتَهْزِئِينَ
    – Sen scoffers bıktık.
    الَّذِينَ يَجْعَلُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
    – Kim Tanrı ile başka bir tanrı yapar, bilecekler
    وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّكَ يَضِيقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَ
    – Ve söylediklerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu biliyoruz.
    فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُن مِّنَ السَّاجِدِينَ
    – Rabbin övgü ve prostrators biri.
    وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
    – Rabbine kulluk et, ta ki emin olana kadar.
    صدق الله العظيم
    – Tanrı’nın büyük samimiyeti
  • عبدالله ال فروان – ليه الجفا Arapça Sözleri Türkçe Anlamları

    عبدالله ال فروان – ليه الجفا Arapça Sözleri Türkçe Anlamları

    ياحبيبي علامك بعيدً لك اسنين
    – Bebeğim, izine yıllar kaldı.
    وانت مادري وش الي غيبك عني
    – Sen de Madre ve beni özlüyorsun.
    انت عنيتني حر جوف ودمع عين
    – Beni özgür, içi boş ve ağlamaklı demek istedin.
    جعل ربي على غيابك يصبرني
    – Tanrı yokluğunu bana yükledi.
    اتشفق لشوفك وانا منك حزين
    – Sana acıyorum ve üzgünüm.
    لو تنهت ضلوعي ماختلف ظني
    – Kaburgalarım gitmiş olsaydı, öyle düşünmezdim.
    اي والله ان كانك تشوف
    – Tanrım, eğer izliyorsan.
    حدتني اكبار الظروف
    – Bu koşullar beni çok etkiledi.
    ليتك ع قلبي تروف ولا الحسرات
    – Keşke kalbin kırılmasaydı.
    اذكرك لا صب المطر كنه يوصلي خبر
    – Sana hatırlatırım, yağmur yağdırmayın, ama o haber veriyor.
    والبعد قاهرني قهر بشيً فات
    – Ve bu boyut beni fethetti.
    ليه الجفا والتغلي من عقب عشرة سنين
    – On yıl sonra dehidrasyon ve kaynama
    ان كان تبغا التخلي هيضت جرحً دفين
    – Eğer tütün ise, vazgeç, gömülü bir yaran var.
    هيضت جرحً دفين
    – Gömülü bir yarayı iyileştirdi.
    كيف ماجابك الشوق عندي والحنين
    – Nasıl özlem ve özlem var?
    كيف تنسا المحبه مبعدً مني
    – Aşkın benden alındığını nasıl unutursun?
    اه ماقوا فراقك تحديتني لين
    – Ayrılığın ne? bana meydan okudun Lynn.
    اجذب الناس عندي كل ما غني
    – İnsanları çekmek istiyorum. Zengin olan her şeyim var.
    زعلان ماتبغا الرضا
    – Lissa tatmin olmak istiyor
    وانا ع جمر الغضا
    – Ve ben öfkenin közüyüm.
    واذكر زمان قد مضا وشيً فات
    – Ve bir şeylerin ters gittiği bir zamanı hatırlıyorum.
    من جدما بغا التسلي
    – Çok Bega eğlence
    تراك عندي ثمين
    – Sen kıymetlisin.
    هات الصراحة وقلي
    – Frank ve fry’ı getir.
    وش عاد تبغى يبين
    – Ve u gösterileri isteyen geri geldi
    وش عاد تبغى يبين
    – Ve u gösterileri isteyen geri geldi
    Powerd by Hamza Alsardy
    – Hamza Alsardy tarafından Powerd
  • 司南 – 冬眠 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    司南 – 冬眠 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    巷口灯光忽明忽灭
    – Sokaktaki ışıklar titriyor ve sönüyor.
    手中甜咖啡已冷却
    – Ellerde tatlı kahve soğudu
    嘴角不经意泄露想念
    – Ağız yanlışlıkla Bayan sızan
    在发呆的窗前凝结
    – Göz kamaştırıcı bir pencerenin önünde yoğunlaşın

    其实不爱漫漫长夜
    – Uzun gecelerden hoşlanmam.
    因为你才多了情结
    – Çünkü sen daha karmaşıksın.
    可是蜷缩的回忆不热烈
    – Ama anılar sıcak değil.
    我如何把孤单融解
    – Yalnızlığı nasıl eritebilirim

    你看啊春日的蝴蝶
    – Bahar gününün kelebeklerine bak.
    你看它颤抖着飞越
    – Titrediğini ve uçtuğunu görüyorsun.
    和风与暖阳倾斜
    – Rüzgar ve sıcak güneş eğimi
    却冰冷 的季节
    – Ama soğuk mevsim
    你看啊仲夏的弯月
    – Şuna bak. Yaz ortası menisküs.
    你看它把欢愉偷窃
    – Görüyorsun, zevk çalıyor.
    倒挂天际的笑靥
    – Gökyüzünün gülümsemesi baş aşağı

    故事里的最后一页
    – Hikayenin son sayfası.
    过往和光阴都重叠
    – Geçmiş ve zaman çakışıyor.
    我用尽所有字眼去描写
    – Onu tanımlamak için her kelimeyi kullandım.
    无法留你片刻停歇
    – Ben bir an için durdurmak için bırakabilirsiniz

    你听啊秋末的落叶
    – Sonbaharın sonunda yaprakları dinleyin
    你听它叹息着离别
    – Onu iç çekerek ve ayrılırken dinliyorsun
    只剩我独自领略
    – Onu yalnız gören tek kişi benim.
    海与山 风和月
    – Deniz ve dağ Rüzgar ve ay
    你听啊冬至的白雪
    – Kış Gündönümünde karı dinleyin.
    你听它掩饰着哽咽
    – Dinle. Boguyor.
    在没有你的世界
    – Sensiz bir dünyada

    你听啊秋末的落叶
    – Sonbaharın sonunda yaprakları dinleyin
    你听它叹息着离别
    – Onu iç çekerek ve ayrılırken dinliyorsun
    只剩我独自领略
    – Onu yalnız gören tek kişi benim.
    海与山 风和月
    – Deniz ve dağ Rüzgar ve ay
    你听啊冬至的白雪
    – Kış Gündönümünde karı dinleyin.
    你听它掩饰着哽咽
    – Dinle. Boguyor.
    在没有你的世界
    – Sensiz bir dünyada
    再没有你的冬眠
    – Artık Hazırda Bekletme yok.
  • 告五人 – 在这座城市遗失了你 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    告五人 – 在这座城市遗失了你 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    三番故里 窗外雨滴打破細碎的玻璃
    – Pencerenin dışındaki üç memleketi yağmur damlaları ince camı kırar
    與你相遇 是在一個單純美好的世界
    – Sizinle tanışmak basit ve güzel bir dünyada
    而在變質那天 你淚流誇張情節
    – Ve metamorfoz gününde, gözyaşlarına boğuldun.
    足以向全世界討回 你付出的一切
    – Yaptığın şeyi dünyaya geri getirmek için yeterli.

    你的故事 存在一個需要密碼的盒子
    – Hikayenizde bir şifreye ihtiyaç duyan bir kutu var.
    紀念時刻 打開卻會冒出一陣陣白煙
    – Anma anı açılır, ancak beyaz bir duman patlaması olacaktır.
    像是警告自己 不能屈服嚮往從前
    – Geçmişe boyun eğmemek için kendini uyarmak gibi.
    天變地變 我們的愛也變
    – Cennet ve dünya değişir ve sevgimiz değişir.

    而我 在這座城市遺失了你
    – Ve seni bu şehirde kaybettim.
    順便遺失了自己
    – Ve kendini kaybettin.
    以為荒唐到底會有捷徑
    – Saçmalığın kısa bir yolu olduğunu sanıyordum.

    而我 在這座城市失去了你
    – Ve seni bu şehirde kaybettim.
    輸給慾望高漲的自己
    – Yüksek arzu ile kendinize kaybedin
    不是你 過分的感情
    – Bu senin aşırı hislerin değil.

    而我愛你 而愛無法撐起
    – Ve seni seviyorum ve aşk dayanamaz.
    想擁有的 想擁抱的
    – Sahip olmak istediğin şey, sarılmak istediğin şey.
    以為能通向 領悟的結局
    – Anlayışın sona ermesine yol açabileceğini düşündüm.

    你的故事 存在一個需要密碼的盒子
    – Hikayenizde bir şifreye ihtiyaç duyan bir kutu var.
    紀念時刻 打開卻會冒出一陣陣白煙
    – Anma anı açılır, ancak beyaz bir duman patlaması olacaktır.
    像是警告自己 不能屈服嚮往從前
    – Geçmişe boyun eğmemek için kendini uyarmak gibi.
    天變地變 我們的愛也變
    – Cennet ve dünya değişir ve sevgimiz değişir.

    而我 在這座城市遺失了你
    – Ve seni bu şehirde kaybettim.
    順便遺失了自己
    – Ve kendini kaybettin.
    以為荒唐到底會有捷徑
    – Saçmalığın kısa bir yolu olduğunu sanıyordum.

    而我 在這座城市失去了你
    – Ve seni bu şehirde kaybettim.
    輸給慾望高漲的自己
    – Yüksek arzu ile kendinize kaybedin
    不是你 過分的感情
    – Bu senin aşırı hislerin değil.

    而我愛你 而愛無法撐起
    – Ve seni seviyorum ve aşk dayanamaz.
    想擁有的 想擁抱的
    – Sahip olmak istediğin şey, sarılmak istediğin şey.
    以為能通向 領悟的結局
    – Anlayışın sona ermesine yol açabileceğini düşündüm.
  • 阿涵 – 过客 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    阿涵 – 过客 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    没有谁能够想到 你会出现我身旁
    – Kimse benim yanıma geleceğini düşünmezdi.
    也许是命运开的玩笑
    – Belki de bu bir kader şakasıdır.

    不敢太靠近你的身边 怕你会嫌烦
    – Sana fazla yaklaşmaya cesaret edemem, korkarım üzüleceksin.
    只有 一个人默默孤单
    – Yalnız tek bir kişi var.

    是什么让我们遇见的
    – Bizi ne tanıştırdı
    是什么让距离更近了
    – Mesafeyi yaklaştıran nedir?
    不奢求你多好 给我多一点微笑
    – Biraz daha gülümsemeni istemiyorum.

    你只是一个过客 从我的世界路过
    – Sen sadece benim dünyamdan geçen bir yoldan geçensin.
    我不敢太多不舍 怕你看出我难过
    – Çok fazla PES etmeye cesaret edemem, korkarım üzgün olduğumu göreceksin.
    也许我想的太多 却不能给你什么
    – Belki çok fazla düşünüyorum ama sana hiçbir şey veremem.
    努力把伤心变少 笑容变多就好了
    – Sadece daha az üzgün yapmaya çalışın ve daha fazla gülümseyin.

    我只是个陪伴者 陪着你伤心难过
    – Ben sadece bir yol arkadaşıyım. Seninle üzüldüm.
    寂寞它每天数着 你那么多的失落
    – Yalnızlık her gün çok fazla kayıp sayar
    你想要什么你说 只要我现在有的
    – Ne istersiniz? Şimdi sahip olduğum sürece demiştin.,
    我们之间的点点滴滴 我一直都记得
    – Aramızdaki her şeyi hatırlıyorum.

    不敢太靠近你的身边
    – Sana çok yaklaşmaktan korkuyorum.
    怕你会嫌烦 只有一个人默默孤单
    – Korkarım sıkılacaksın. Sadece bir kişi yalnız.

    是什么让我们遇见的
    – Bizi ne tanıştırdı
    是什么让距离更近了
    – Mesafeyi yaklaştıran nedir?
    不奢求你多好 再多给我一点微笑
    – Nazik olmanı istemiyorum. Biraz daha gülümse.

    你只是一个过客 从我的世界路过
    – Sen sadece benim dünyamdan geçen bir yoldan geçensin.
    我不敢太多不舍 怕你看出我难过
    – Çok fazla PES etmeye cesaret edemem, korkarım üzgün olduğumu göreceksin.
    也许我想的太多却不能给你什么
    – Belki çok fazla düşünüyorum ama sana hiçbir şey veremem.
    努力把伤心变少 笑容变多就好了
    – Sadece daha az üzgün yapmaya çalışın ve daha fazla gülümseyin.

    我只是个陪伴者 陪着你伤心难过
    – Ben sadece bir yol arkadaşıyım. Seninle üzüldüm.
    寂寞它每天数着 你那么多的失落
    – Yalnızlık her gün çok fazla kayıp sayar
    你想要什么你说 只要我现在有的
    – Ne istersiniz? Şimdi sahip olduğum sürece demiştin.,
    我们之间的点点滴滴 我一直都记得
    – Aramızdaki her şeyi hatırlıyorum.

    我只是一个过客 从你的世界路过
    – Ben sadece senin dünyandan geçen bir yoldan geçenim.
    我不敢太多不舍 怕你看出我难过
    – Çok fazla PES etmeye cesaret edemem, korkarım üzgün olduğumu göreceksin.
    我想的太多 却不能给你什么
    – Çok fazla düşünüyorum ve sana hiçbir şey veremem.
    努力把伤心变少 笑容变多就好了
    – Sadece daha az üzgün yapmaya çalışın ve daha fazla gülümseyin.

    我只想每天陪着 陪着你伤心难过
    – Sadece her gün seninle olmak ve üzülmek istiyorum.
    寂寞它每天数着 你那么多的失落
    – Yalnızlık her gün çok fazla kayıp sayar
    你想要什么你说 只要我现在有的
    – Ne istersiniz? Şimdi sahip olduğum sürece demiştin.,
    点点滴滴 我一直都记得
    – Azar azar, hep hatırlıyorum.
  • 高爾宣 OSN – Without You Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    高爾宣 OSN – Without You Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    I’m still the same 都好像沒有變
    – Ben hala aynıyım, değişmemiş gibi görünüyor.
    Nothing changed 還是討厭下雨天
    – Hiçbir şey değişmedi ya da yağmurlu günlerden nefret etmedi
    還是不愛認錯
    – Hala itiraf etmekten hoşlanmıyorum.
    脾氣是硬了點
    – Öfke biraz zor.
    這我都清楚但我沒有辦法改變
    – Bunu biliyorum, ama değiştiremem.
    我後悔高中花錢裝很吵的排氣管
    – Lisede gürültülü bir egzoz borusu için para ödediğim için pişmanım.
    想努力賺錢養妳 卻養成了壞習慣
    – Seni büyütmek için para kazanmaya çalışıyorum, ama kötü alışkanlıklar var.
    我還想帶妳到處晃晃到處帶妳玩
    – Sana etrafı gezdirmek istiyorum. Sana etrafı gezdirmek istiyorum.
    Cuz me without you it feels like
    – Cuz me without you It feels like
    情人節沒有愛人
    – Bir sevgilisi olmadan Sevgililer Günü
    像台相機沒有快門
    – Deklanşörsüz bir kamera gibi
    像張書桌沒有檯燈
    – Lambasız bir masa gibi.
    Cuz me without you it feels like
    – Cuz me without you It feels like
    A sentence without no spaces
    – Boşluksuz bir cümle
    It be like youtube without no playlist
    – Hiçbir çalma listesi olmadan youtube gibi olacak
    Or a chapter without no pages
    – Ya da sayfaları olmayan bir bölüm
    Cuz me without you it feels just wrong
    – Çünkü sensiz ben sadece yanlış hissediyorum
    I don’t wanna live without you
    – Sensiz yaşamak istemiyorum
    I dont wanna be alone and
    – Yalnız kalmak istemiyorum ve
    想念妳的每個角度
    – Her açını özlüyorum
    如果我們還能夠重來
    – Eğer baştan başlayabilirsek,
    Oh
    – Ey
    You dont know how I feel inside
    – İçimde nasıl hissettiğimi bilmiyorsun.
    So.
    – Böyle.
    I don’t wanna live without you
    – Sensiz yaşamak istemiyorum
    我沒有辦法
    – Yapabileceğim bir şey yok.
    Cuz I’ve been through that
    – Çünkü yaşadığım bu
    重蹈覆徹 I can’t do that
    – Bunu bir daha yapamam.
    沒得負責 oh damn too bad
    – Kahretsin çok kötü, lanet olsun, çok kötü, lanet olsun, çok kötü, lanet olsun, çok kötü.
    I need you right now yo where you at?
    – Şu anda sana ihtiyacım var, Neredesin?
    先把我的面子放兩邊
    – Her iki tarafta da ilk benim resmimi koymak.

    榨乾我就像搶劫
    – İçimi boşaltmak beni soymak gibi.
    Goddamn I got nothing left
    – Lanet olsun, hiçbir şeyim kalmadı.
    掉進去no fun down here
    – Burada eğlence yok, burada eğlence yok, burada eğlence yok.
    救救我 I call my friends
    – Bana yardım et. Arkadaşlarımı ararım.
    訴苦 說了好幾遍
    – Birkaç kez şikayet ettim.
    他們叫我振作點
    – Kendimi toparlamamı söylediler.
    I know man but I fuckin can’t
    – Biliyorum dostum ama yapamam
    幫我刪了instagram
    – Benim için instagram’ı sil.
    Your post I don’t wanna see
    – Senin yazını görmek istemiyorum
    想到妳曾經promise me
    – Bir zamanlar bana söz verdiğini düşün.
    我乾掉一支Hennessy
    – Bir Hennessy alacağım.
    I just wanna know baby why you gonna go
    – Sadece bilmek istiyorum bebeğim neden gideceksin
    我們之間太多 的我捨不得放手 yeah
    – Aramızda çok fazla şey var. Gitmene izin veremem. evet.
    失去妳就像失去我的麥克風
    – Seni kaybetmek mikrofonumu kaybetmek gibidir.

    我不要我的fans 不要IG的followers cuz
    – Hayranlarımı istemiyorum, IG takipçilerini istemiyorum, çünkü.

    I don’t wanna live without you
    – Sensiz yaşamak istemiyorum
    I don’t wanna be alone and
    – Yalnız kalmak istemiyorum ve
    想念妳的每個角度
    – Her açını özlüyorum
    如果我們還能夠重來
    – Eğer baştan başlayabilirsek,
    Oh
    – Ey
    You don’t know how I feel inside
    – İçimde ne hissettiğimi bilmiyorsun.

    So
    – Böyle

    I don’t wanna live without you
    – Sensiz yaşamak istemiyorum
    我沒有辦法
    – Yapabileceğim bir şey yok.

    I don’t wanna live without you
    – Sensiz yaşamak istemiyorum
    I don’t wanna be alone and
    – Yalnız kalmak istemiyorum ve
    想念妳的每個角度
    – Her açını özlüyorum
    如果我們還能夠重來
    – Eğer baştan başlayabilirsek,
    Oh
    – Ey
    You don’t know how I feel inside
    – İçimde ne hissettiğimi bilmiyorsun.
    So
    – Böyle
    I don’t wanna live without you
    – Sensiz yaşamak istemiyorum
    我沒有辦法
    – Yapabileceğim bir şey yok.
  • 六哲 – 毕竟深爱过 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    六哲 – 毕竟深爱过 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    你堅持著說要走 說他比我要溫柔
    – Gitmekte ısrar ettin, benden daha yumuşak olduğunu söyledin.
    我明白你的追求 終於安靜放了手
    – Anladığım kadarıyla arayışınız sonunda sessizleşti.

    情歌聽多了難受 彷彿在揪著傷口
    – Bir sürü aşk şarkısını dinlemek, bir yarayı çekiyormuş gibi rahatsız edici
    夜里單思的守候 眼淚在為你顫抖
    – Gece senin için titreyen gözyaşlarını bekliyor

    想繼續 來證明 這不是場遊戲
    – Bunun bir oyun olmadığını kanıtlamaya devam etmek.
    卻被抗拒 怎麼都是多餘
    – Direnmek gereksiz.
    我如何面對 自己
    – Kendimle nasıl yüzleşirim
    你走進 我生命 卻又轉身離去
    – Hayatıma gir ve arkanı dön
    愛不可能 由一個人進行
    – Aşk bir kişi tarafından gerçekleştirilemez.
    我接受你的決定
    – Kararını kabul ediyorum.

    希望你以後 不會後悔沒選擇我
    – Umarım beni seçmediğine pişman olmazsın.
    也相信你有 更好的生活
    – Ve daha iyi bir hayatın olduğuna inanıyorum.
    我會在心裡 默默的為你而執著
    – Kalbimde sessizce senin için olacağım ve ısrar edeceğim
    畢竟我們也曾深愛過
    – Sonuçta, birbirimizi sevdik.

    想繼續 來證明 這不是場遊戲
    – Bunun bir oyun olmadığını kanıtlamaya devam etmek.
    卻被抗拒 怎麼都是多餘
    – Direnmek gereksiz.
    我如何面對 自己
    – Kendimle nasıl yüzleşirim
    你走進 我生命 卻又轉身離去
    – Hayatıma gir ve arkanı dön
    愛不可能 由一個人進行
    – Aşk bir kişi tarafından gerçekleştirilemez.
    我接受你的決定
    – Kararını kabul ediyorum.

    希望你以後 不會後悔沒選擇我
    – Umarım beni seçmediğine pişman olmazsın.
    也相信你有 更好的生活
    – Ve daha iyi bir hayatın olduğuna inanıyorum.
    我會在心裡 默默的為你而執著
    – Kalbimde sessizce senin için olacağım ve ısrar edeceğim
    畢竟我們也曾深愛過
    – Sonuçta, birbirimizi sevdik.

    希望你以後 不會後悔沒選擇我
    – Umarım beni seçmediğine pişman olmazsın.
    也相信你有 更好的生活
    – Ve daha iyi bir hayatın olduğuna inanıyorum.
    我會在心裡 默默的為你而執著
    – Kalbimde sessizce senin için olacağım ve ısrar edeceğim
    畢竟我們也曾深愛過
    – Sonuçta, birbirimizi sevdik.

    你堅持著說要走 說他比我要溫柔
    – Gitmekte ısrar ettin, benden daha yumuşak olduğunu söyledin.
    我明白你的追求 終於安靜放了手
    – Anladığım kadarıyla arayışınız sonunda sessizleşti.
  • 音格概念 & 逸霄 – 察觉 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    音格概念 & 逸霄 – 察觉 Çince Sözleri Türkçe Anlamları

    我看着你的侧脸
    – Yan yüzüne baktım.
    有几秒的瞬间
    – Birkaç saniye için,
    突然就变危险
    – Birdenbire tehlikeli oldu.
    坠入爱里面
    – Aşık olmak
    我专注你的视线
    – Görüşüne odaklanıyorum.
    有几分的冒险
    – Bu biraz macera.
    怕你会察觉哪怕一点点
    – Korkarım biraz bile fark edeceksiniz.

    我抛开全部杂念
    – Tüm dikkatimi dağıtmayı bir kenara bıraktım.
    只习惯上默念
    – Sadece meditasyon yapmaya alışkınım.
    反复的演练对白的语言
    – Diyalog dilinde tekrarlanan alıştırmalar
    我学着彻夜不眠
    – Bütün gece ayakta kalmayı öğrendim.
    想了你好多遍
    – Senin hakkında çok düşündüm.
    又纠结了几遍
    – Birkaç kez daha.
    别浪费时间
    – Vaktini boşa harcama.

    你世界像个无形的拼图
    – Dünyanız görünmez bir bulmaca gibidir.
    天色拉到日暮
    – Gökyüzü gün batımına doğru çekiyor
    我还没有进度
    – Henüz ilerleme kaydetmedim.
    你说到交叉口就该止步
    – Kavşaklar hakkında konuşurken durmalısın.
    我还是不认输 太冲突
    – Hala PES etmiyorum. Bu çok çelişkili.

    我的角色约束 不能把你抱住
    – Karakterim seni tutamaz.
    慢慢跌到迷雾 没准确的地图
    – Yavaşça sisin içine düştü, doğru bir harita yok.
    时间不断加速
    – Zaman hızlanıyor.
    我们之间的碰触
    – Aramızdaki dokunuş
    迈一步
    – Atılmak.

    我看着你的侧脸
    – Yan yüzüne baktım.
    有几秒的瞬间
    – Birkaç saniye için,
    突然就变危险
    – Birdenbire tehlikeli oldu.
    坠入爱里面
    – Aşık olmak
    我专注你的视线
    – Görüşüne odaklanıyorum.
    有几分的冒险
    – Bu biraz macera.
    怕你会察觉哪怕一点点
    – Korkarım biraz bile fark edeceksiniz.

    我抛开全部杂念
    – Tüm dikkat dağıtıcılarımı bir kenara bıraktım.
    只习惯上默念
    – Sadece meditasyon yapmaya alışkınım.
    反复的演练对白的语言
    – Diyalog dilinde tekrarlanan alıştırmalar
    我学着彻夜不眠
    – Bütün gece ayakta kalmayı öğrendim.
    想了你好多遍
    – Senin hakkında çok düşündüm.
    又纠结了几遍
    – Birkaç kez daha.
    别浪费时间
    – Vaktini boşa harcama.

    在我的星球你不断沉入
    – Benim gezegenimde, batmaya devam ediyorsun
    有一点的恍惚
    – Küçük bir trans
    因为你的光顾
    – Himayen yüzünden.
    你说到交叉口就该止步
    – Kavşaklar hakkında konuşurken durmalısın.
    我还是不认输 太冲突
    – Hala PES etmiyorum. Bu çok çelişkili.

    我的角色约束 不能把你抱住
    – Karakterim seni tutamaz.
    慢慢跌到迷雾 没准确的地图
    – Yavaşça sisin içine düştü, doğru bir harita yok.
    时间不断加速
    – Zaman hızlanıyor.
    我们之间的碰触
    – Aramızdaki dokunuş
    迈一步
    – Atılmak.

    我看着你的侧脸
    – Yan yüzüne baktım.
    有几秒的瞬间
    – Birkaç saniye için,
    突然就变危险
    – Birdenbire tehlikeli oldu.
    坠入爱里面
    – Aşık olmak
    我专注你的视线
    – Görüşüne odaklanıyorum.
    有几分的冒险
    – Bu biraz macera.
    怕你会察觉哪怕一点点
    – Korkarım biraz bile fark edeceksiniz.

    我抛开全部杂念
    – Tüm dikkat dağıtıcılarımı bir kenara bıraktım.
    只习惯上默念
    – Sadece meditasyon yapmaya alışkınım.
    反复的演练对白的语言
    – Diyalog dilinde tekrarlanan alıştırmalar
    我学着彻夜不眠
    – Bütün gece ayakta kalmayı öğrendim.
    想了你好多遍
    – Senin hakkında çok düşündüm.
    又纠结了几遍
    – Birkaç kez daha.
    别浪费时间
    – Vaktini boşa harcama.

    我看着你的侧脸
    – Yan yüzüne baktım.
    有几秒的瞬间
    – Birkaç saniye için,
    突然就变危险
    – Birdenbire tehlikeli oldu.
    坠入爱里面
    – Aşık olmak
    我专注你的视线
    – Görüşüne odaklanıyorum.
    有几分的冒险
    – Bu biraz macera.
    怕你会察觉哪怕一点点
    – Korkarım biraz bile fark edeceksiniz.

    我抛开全部杂念
    – Tüm dikkat dağıtıcılarımı bir kenara bıraktım.
    只习惯上默念
    – Sadece meditasyon yapmaya alışkınım.
    反复的演练对白的语言
    – Diyalog dilinde tekrarlanan alıştırmalar
    我学着彻夜不眠
    – Bütün gece ayakta kalmayı öğrendim.
    想了你好多遍
    – Senin hakkında çok düşündüm.
    又纠结了几遍
    – Birkaç kez daha.
    别浪费时间
    – Vaktini boşa harcama.