Kategori: Genel

  • Conan Gray – Heather Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Conan Gray – Heather Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I still remember,
    – Ben hala hatırlıyorum,
    3rd of December,
    – 3 Aralık
    Me in your sweаter,
    – Ben senin terinde
    You sаid it looked better,
    – Daha iyi göründüğünü söyledin

    On me thаn it did you,
    – Benim üzerimde sen yaptın
    Only if you knew,
    – Sadece bilseydin
    How much I liked you
    – Seni ne kadar sevdim
    But I wаtch your eyes аs she
    – Ama senin gözlerini o kadar

    Wаlks by,
    – Wаlks tarafından,
    Whаt а sight for
    – Ne için görüş
    Sore eyes,
    – Ağrıyan gözler
    Brighter thаn а
    – Bundan daha parlak
    Blue sky,
    – Mavi gökyüzü,
    She’s got you
    – O sana sahip
    Mesmerized
    – Büyülenmiş
    While I die
    – Ben ölürken

    Why would you ever kiss me?
    – Neden beni öptün
    I’m not even hаlf аs pretty
    – Ben bile güzel değilim
    You gаve her your sweаter
    – Sen ona terlettin
    It’s just polyester, but you like her better
    – Bu sadece polyester, ama onu daha çok seviyorsun
    Wish I were Heаther
    – Keşke daha iyi olsaydım

    Wаtch аs she stаins
    – O durur
    with her holding your hаnd
    – onun elini tutarken
    Put your аrm round her shoulder
    – Atını omzuna koy
    Now I’m getting colder
    – Şimdi soğuyorum

    But how could I hаte her,
    – Ama ona nasıl sahip olabilirim
    She’s such аn аngel
    – O tam bir melek
    But then аgаin kindа
    – Ama sonra aynı şekilde
    Wish she were deаd, аs she
    – Keşke sevinmiş olsaydı, o

    Wаlks by,
    – Wаlks tarafından,
    Whаt а sight for
    – Ne için görüş
    Sore eyes,
    – Ağrıyan gözler
    Brighter thаn а
    – Bundan daha parlak
    Blue sky,
    – Mavi gökyüzü,
    She’s got you
    – O sana sahip
    Mesmerized
    – Büyülenmiş
    While I die
    – Ben ölürken

    Why would you ever kiss me?
    – Neden beni öptün
    I’m not even hаlf аs pretty
    – Ben bile güzel değilim
    You gаve her your sweаter
    – Sen ona terlettin
    It’s just polyester, but you like her better
    – Bu sadece polyester, ama onu daha çok seviyorsun
    I wish I were Heаther
    – Keşke Heаther olsaydım

    I wish I were Heаther
    – Keşke Heаther olsaydım
    Wish I were Heаther
    – Keşke daha iyi olsaydım

    Why would you ever kiss me?
    – Neden beni öptün
    I’m not even hаlf аs pretty
    – Ben bile güzel değilim
    You gаve her а sweаter
    – Onu terlettin
    It’s just polyester, but you like her better
    – Bu sadece polyester, ama onu daha çok seviyorsun
    wish I wаs
    – keşke olsaydım

  • Travis Scott – THE PLAN Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Travis Scott – THE PLAN Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You don’t know where we stand
    – Nerede durduğumuzu bilmiyorsun
    It’s true
    – Bu gerçek
    Know the plan
    – Planı bil

    Last time I wrecked it, last time I whipped around
    – Son seferde kaza yaptım, son seferde çabucak gittim
    Last time I did the whippets (Yeah), last time I live reverse (Yeah, yeah, ooh)
    – Son seferde bi tazıydım (Evet), son seferde tersten yaşarım (Evet, evet, ooh)
    Pour the brown, hit the reverend (Yeah), last time I hit your crib (Yeah)
    – Kahverengiyi dök, saygıdeğere vur (Evet), son seferde senin kulübene vururum
    Last time there was no tenants (Ooh, ooh)
    – Son seferde burada hiç sahip yoktu (Ooh, ooh)
    I done went back in myself, felt like Hell
    – Kendimde geri gitmeyi bıraktım, cehennem gibi hissettirdi
    Fuck, I risked it, patience sеll (Yeah)
    – Sikeyim, riske attım, hasta aldatmacası (Evet)
    Found you livin’, know you thrillin’, not for sinnin’ (Yeah)
    – Seni hayatta buldum, biliyorum korkuyorsun, günah işlemekten değil (Evet)
    How I got my stripes and pеndants, backin’ out in the street (Yeah)
    – Nasıl şeritlerimi ve kolyelerimi aldım, sözümden vazgeçiyorum sokakta (Evet)
    What is wild, let it be, ragers out, gotta eat (Yeah)
    – Vahşi olan ne, gerçekleşmesine izin ver, öfkeliler dışarı, yemeli (Evet)
    Not a vibe (Yeah) but a wave, with the sound by the way
    – Hava değil (Evet) ama bi’ dalga, sesiyle birlikte bu arada
    Count it down, by the days (Ooh)
    – Geriye say, günleri (Ooh)
    To myself, know they wicked, with the moves (Ooh, ooh)
    – Kendime, bil onlar aşağılık, hareketleriyle beraber (Ooh, ooh)
    I’m drinkin’, off the juice, know I’m drinkin’
    – İçeceği dikiyorum, biliyorum, içiyorum
    I be smooth, then I lose it, yeah, yeah now
    – Yumuşaktım, kaybettim, evet, evet şimdi

    You don’t know where we stand (Yeah, yeah, yeah, yeah)
    – Nerede durduğumuzu bilmiyorsun (Evet, evet, evet, evet)
    It’s true (Yeah, yeah)
    – Bu doğru (Evet, evet)
    Know the plan
    – Planı bil

    Close the opera
    – Operayı kapat
    Hear the red and blue outside, I think our option’s up
    – Dışarıdaki kırmızıyı ve maviyi duy, bence, bizim için uygun ortam
    I recrossed it ’round the map, I had to line it up
    – Haritanın çevresinden tekrar karşıya geçtim, kurmak zorundaydım
    I be swervin’ on the waves, it’s like a line of us (Yeah, yeah)
    – Dalgaların üzerinde yoldan çıkıyorum, bizden bi’ çizgi gibi (Evet, evet)
    Move in ‘verse on my turf, I’m outta line, I put in work
    – Tersine doğru hareket et kürkümün üzerinde, çizginin dışındayım, araya giriyorum
    I draw the line and cross it first
    – Ben çizgiyi çizer ve ilk geçerim
    I need the time, I need to search
    – Zamana ihtiyacım var, aramaya ihtiyacım var
    It’s just like wine, it make it worse
    – Sadece şarap gibi, daha kötü yapıyor
    Skrrt, skrrt in the ‘Vert, skrrt, skrrt
    – Skrrt, skrrt dikeyde, skrrt, skrrt
    Ride on land, Boeing jet, make it land
    – Karada kullan, boeing jet, karaya indir
    In slow motion when I dance
    – Yavaş çekimde, ben dans ettiğimde
    In your eyes I see your trance
    – Transa geçtiğini gözlerinde görüyorum
    I run away and then you prance (Yeah)
    – Ben kaçarım ve kasıla kasıla yürürsün (Evet)
    If I show the hideaway would you hide out and let it blam? (Yeah, yeah)
    – Saklanacağın yeri göstersem oraya geçer ve patlamasına izin verir misin? (Evet, evet)
    Ain’t no time, I’m facin’ scams, nah, nah (Yeah)
    – Zaman kalmadı, sahtekarlarla yüzleşiyorum, hayır, hayır (Evet)

    You don’t know where we stand (Yeah, yeah, yeah, yeah)
    – Nerede durduğumuzu bilmiyorsun (Evet, evet, evet, evet)
    It’s true (Yeah, yeah, ooh-ooh, ooh)
    – Bu doğru (Evet, evet, ooh-ooh, ooh)
    Ooh
    – Oohhhh

  • Lady Gaga – Hair Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lady Gaga – Hair Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ooh, ooh, ooh, ooh, oh
    – Ooh, ooh, ooh, ooh, oh
    Ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, woah
    – Ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, woah

    Whenever Im dressed cool,
    – Ne zaman harika giyinsem
    My parents put up a fight.
    – Ailem kavga çıkarır
    (Uh huh, uh huh)
    – (Uh huh, uh huh)
    And if Im hot shot,
    – Ve eğer ben çekiciysem
    Mom will cut my hair at night.
    – Annem gece saçlarımı keser
    (Uh huh, uh huh)
    – (Uh huh, uh huh)
    And in the morning,
    – Ve sabah
    Im short of my identity.
    – Ben yetersiz kişiliğimleyim
    I scream MomDad,
    – Anneme ve babama bağrıyorum
    Why cant I be who I want to be?
    – Neden kim olmak istersem olamıyorum
    (Uh huh, uh huh) to be.
    – (Uh huh, uh huh) olmak.

    I just wanna be myself,
    – Ben sadece kendim olmak istiyorum

    And I want you to love me for who I am.
    – Ve ben kimsem beni öyle sevmeni istiyorum
    I just wanna be myself,
    – Ben sadece kendim olmak istiyorum
    And I want you to know, I am my hair.
    – Ve bunu bilmeni istiyorum ben saçımım
    Ive had enough, this is my prayer,
    – Bu kadarı yeter bu benim duam
    That Ill die living just as free as my hair.
    – Saçım gibi özgür yaşıyıp öleceğim
    Ive had enough, this is my prayer,
    – Bu kadarı yeter bu beni duam
    That Ill die living just as free as my hair.
    – Saçım kadar özgür yaşıyıp öleceğim
    Ive had enough, Im not a freak
    – bu kadarı yeter ben acayip değilim
    I just keep fightin to stay cool on these streets
    – Ben sadece bu havalı sokaklarda kalmak için savaşıyorum
    Ive had enough, enough, enough,
    – Bu kadar yeter yeter yeter
    And this is my prayer, I swear,
    – Ve bu benim duam yemin ediyorum
    Im as free as my hair.
    – Saçım gibi özgürüm
    Im as free as my hair.
    – Saçım gibi özgürüm
    I am my hair.
    – Ben saçımım
    I am my hair.
    – Ben saçımım

    As free as my hair, hair, hair,
    – Saçım gibi özgür saç saç
    Hair, hair, ha-ha-ha-hair,
    – Saç, saç, ha-ha-ha-saç,
    Hair, hair, hair,
    – Saç-saç
    Hair, hair, ha-ha-ha-hair.
    – Saç saç sa-sa-sa-saç
    As free as my hair, hair, hair,
    – Saçım gibi özgür saç saç saç
    Hair, hair, ha-ha-ha-hair
    – Saç saç sa-sa-sa-saç
    Hair, hair, hair,
    – Saç saç saç
    Hair, hair, ha-ha-ha-hair.
    – Saç saç sa-sa-sa-saç

    Sometimes I want some raccoon
    – Bazen sadece biraz rakun istiyorum
    Or red highlights.
    – Yada kırmızı röfleler
    (Uh huh, uh huh)
    – (Uh huh, uh huh)
    Just because I want my friends,
    – Çünkü sadece arkaşlarımın

    To think Im dynamite.
    – Çarpıcı olduğumu düşünmelerini istiyorum
    (Uh huh, uh huh)
    – (Uh huh, uh huh)
    And on Friday rock city,
    – Ve Cuma sarsılan şehirde
    High school dance.
    – Lise dansı
    (Uh huh, uh huh)
    – (Uh huh, uh huh)
    Ive got my bangs to hide,
    – Kaküllerimi saklamak istiyorum

    That I dont stand a chance.
    – Direnmek için şansım yok

    (Uh huh, uh huh) a chance.
    – (Uh huh, uh huh) bir şans.

    I just wanna be myself,
    – Sadece kendim olmak istiyorum
    And I want you to love me for who I am.
    – Ben kimsem beni öyle sevmeni
    I just wanna be myself,
    – Sadece kendim olmak istiyorum
    And I want you to know, I am my hair.
    – Ve bilmeni istyorum ben saçımım

    Ive had enough, this is my prayer,
    – Bu kadar yeter bu benim duam

    That Ill die living just as free as my hair.
    – Saçım kadar özgür yaşıyıp öleceğim
    Ive had enough, this is my prayer,
    – Bu kadar yeter bu benim duam
    That Ill die living just as free as my hair.
    – Saçım kadar özgür yaşıyıp öleceğim
    Ive had enough, Im not a freak,
    – Bu kadar yeter ben tuhaf değilim
    Im just here trying to play cool on the streets
    – Ben sadece bu havalı sokaklarda oynamayı deniyorum

    Ive had enough, enough, enough,
    – Bu kadarı yeter yeter yeter
    And this is my prayer, I swear,
    – Ve bu benim duam yemin ediyorum
    Im as free as my hair.
    – Saçlarım gibi özgürüm
    Im as free as my hair.
    – Saçlarım gibi özgürüm
    I am my hair.
    – Ben saçımım
    I am my hair.
    – Ben saçımım

    As free as my hair, hair, hair,
    – Saçım gibi saç saç saç
    Hair, hair, ha-ha-ha-hair,
    – Saç saç sa sa sa saç
    Hair, hair, hair,
    – Saç saç saç
    Hair, hair, ha-ha-ha-hair.
    – Saç saç sa sa sa saç
    As free as my hair, hair, hair,
    – Saçlarım gibi saç saç
    Hair, hair, ha-ha-ha-hair
    – Saç saç sa sa sa saç
    Hair, hair, hair,
    – Saç saç saç
    Hair, hair, ha-ha-ha-hair.
    – Saç saç sa sa sa saç
    Ha-ha-ha-hair.
    – Sa sa sa saç

    I just want to be free, I just want to be me
    – Sadece özgür olmak istiyoru sadece kendim olmak istiyorum
    And I want lots of friends that invite me to their parties.
    – Ve arkdaşlarımın beni partilerine davet etmelerini istiyorum
    I dont want to change,I dont want to be ashamed.
    – Değişmek istemiyorum ve utanç duyan olmak istemiyorum
    Im the spirit of my Hair, its all the glory that I bare.
    – Ben saçımın ruhuyum büyün ihtişamıyla çıplağım
    Im my hair, I am my hair
    – Ben saçımım ben saçımım
    Im my hair, I am my hair
    – Ben saçımım ben saçımım
    I am my hair, I am my hair
    – Ben saçımım ben saçımım
    I am my hair, I am my hair
    – Ben saçımım
    (Its all the glory that I bare)
    – Bütün ihtişamıyla ben çıplağım

    I am my hair, I am my hair
    – ben saçımım ben saçımım
    Its all the glory that I bare
    – Bütün ihtişamıyla çığlağım
    I am my hair, I am my hair
    – Ben saçımım ben saçımım
    Im my hair, yeah, yeah
    – Ben saçımım evet evet
    (All the glory that I bare)
    – Bütün ihtişamıyla çıplağım
    Im my hair, yeah, yeah
    – Ben saçımım evet evet
    (All the glory that I bare)
    – Bütün ihtişamıyla çıplağım
    Im my hair, yeah, yeah
    – Ben saçımım evet evet
    (All the glory that I bare)
    – Bütün ihtişamıyla çıplağım
    Im my hair, yeah, yeah, yeah
    – Ben saçımım evet evet evet

    Ive had enough, this is my prayer,
    – Bu kadar yeter bu benim duam
    That Ill die living just as free as my hair.
    – Saçım gibi özgür yaşayıp öleceğim
    Ive had enough, this is my prayer,
    – Bu kadar yeter bu benim duam
    That Ill die living just as free as my hair.
    – Saım gibi özgür yaşayıp öleceğim
    Ive had enough, Im not a freak,
    – Bu kadar yeter ben garip değilim
    Im just here trying to play cool on the streets
    – Ben sadece bu havalı sokaklarda oynamayı deniyorum

    Ive had enough, enough, enough,
    – Bu kadar yeter yater yater
    And this is my prayer, I swear,
    – Ve bu benim duam yemin ediyorum
    Im as free as my hair.
    – Saçım gibi özgür olacağım
    Im as free as my hair.
    – Saçım gibi özgür
    I am my hair.
    – Ben saçımım
    I am my hair.
    – Ben saçımım

    Ooh, my hair, my hair.
    – Ooh saçım saçım

  • Katy Perry – California Gurls Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Katy Perry – California Gurls Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I know a place
    – Bir yer biliyorum
    the grass is really greener
    – Çimenin gerçekten yeşil olduğu
    Warm, wet wild
    – Sıcak, ıslak ve çılgın
    There must be something in the water
    – Suyunda bir şey olmalı
    Sippin gin juice
    – Yudum yudum cin meyve suyu
    Laying underneath the palm trees
    – Palmiye ağaçlarının altında uzanırlar
    The boys
    – Erkekler
    Break their necks
    – Boyunlarını bükerek
    Tryna to creep a little sneak peek
    – Bizi gizlice gözetlemek için süründürmeye çalışıyorlar

    You could travel the world
    – Dünyayı gezebilirsin
    But nothing comes close
    – Ama hiçbir şey
    To the golden coast
    – Golden coast’a benzemez
    Once you party with us
    – Bir kere bizlimle parti yapsan
    You’ll be falling in love
    – Aşık olursun

    California girls
    – Kaliforniya kızları
    We’re unforgettable
    – Biz unutulmazız
    Daisy Dukes
    – Bikiniler üstümüzde
    Sun-kissed skin
    – Güneşin öptüğü tenler
    So hot
    – Çok çekici
    Will melt your popsicle
    – Buzlu şekerini eritecek

    California girls
    – Kaliforniya kızları
    We’re undeniable
    – İnkar edilmez
    Fine, fresh, fierce
    – İyi, canlı, ateşli
    We got it on lock
    – Batı yakası sunar
    Now put your hands up
    – Şimdi ellerinizi yukarı kaldırın
    Ooooh oh ooooh
    – Ooooh oh ooooh

    Sex on the beach
    – Sahilde s..s
    Sex on the beach
    – Sahilde s..s
    We get sand in our stilletos
    – Stiletlerimiz kumlanır
    We freak
    – Heyecanlanırız
    In my jeep
    – Cipimde
    Snoop doggy dog on the stereo
    – Snoop dog çalar

    You could travel the world
    – Dünyayı gezebilirsin
    But nothing comes close
    – Ama hiçbir şey
    To the golden coast
    – Golden coast’a benzemez
    Once you party with us
    – Bir kere bizlimle parti yapsan
    You’ll be falling in love
    – Aşık olursun
    Ooooh oh ooooh
    – Ooooh oh ooooh

    California girls
    – Kaliforniya kızları
    We’re unforgettable
    – Biz unutulmazız
    Daisy Dukes
    – Bikiniler üstümüzde
    Sun-kissed skin
    – Güneşin öptüğü tenler
    So hot
    – Çok çekici
    Will melt your popsicle
    – Buzlu şekerini eritecek
    Ooooh oh ooooh
    – Ooooh oh ooooh
    California girls
    – Kaliforniya kızları
    We’re undeniable
    – İnkar edilmez
    Fine, fresh, fierce 
    – İyi, canlı, ateşli
    We got it on lock
    – Kilitledik
    West coast represent
    – Batı yakası sunar
    Now put your hands up
    – Şimdi ellerinizi yukarı kaldırın
    Ooooh oh ooooh
    – Ooooh oh ooooh

    Tone Tan
    – Ton Tan
    Fitready
    – Fitready
    Turn it up cause its gettin’ heavy
    – Sesini aç çünkü şiddetleniyor
    Wild wild west coast
    – Vahşi vahşi batı yakası
    These ara the girls I love the most
    – Bunlar en çok sevdiğim kızlar
    I mean the ones
    – Her birini kastediyorum
    I mean she’s the one
    – O biricik gibi diyorum
    Kiss her
    – Öp onu
    Touch her
    – Dokun ona
    Squeeze her
    – Sıkıştır onu

    The girls a freak
    – Kızlar bir kaçık
    She drives a jeep
    – Bir cip sürüyor
    The men one the beach
    – Adamlar sahilde
    Im okey
    – Ben iyiyim
    I wont play
    – Oynamayacağım
    I love the bay
    – Körfezi seviyorum
    Just i love LA
    – Los Angeles’ı sevdiğim gibi
    Venice beach
    – Venice plajı
    And Palm Springs
    – Ve Palm Springs
    Summer time is everthing
    – Yaz zamanı her şeydir

    Come on boys
    – Hadi beyler
    Hanging out
    – Beraber takılalım
    All that a-s
    – Tüm a-s’ler
    Hanging out
    – Takılıyor
    Bikinis, tankinis, martinis
    – Bikiniler, tankiniler, martiniler
    No weenies
    – Sosis yok
    Just to get
    – Sadece almak için
    In betweeny
    – Arasında
    Katy my lady
    – Katy leydim
    (yeah)
    – evet
    You looking here baby
    – Buraya bakıyotsun bebeğim
    (uh huh)
    – (uh huh)
    Im all up on you
    – Senden haberim var
    Cause you representing California
    – Çünkü Kaliforniya’yı temsil ediyorsun
    (ohh yeah)
    – (ohh evet)

    California girls
    – Kaliforniya kızları
    We’re unforgettable
    – Biz unutulmazız
    Daisy Dukes
    – Papatya Dükleri
    Bikinis on top
    – Bikiniler üstümüzde
    Sun-kissed skin
    – Güneşin öptüğü tenler
    So hot
    – Çok çekici
    Will melt your popsicle
    – Buzlu şekerini eritecek
    Ooooh oh ooooh
    – Ooooh oh ooooh
    California girls
    – Kaliforniya kızları
    We’re undeniable
    – İnkar edilmez
    Fine, fresh, fierce
    – İyi, canlı, ateşli
    We got it on lock
    – Kilitledik
    West coast represent
    – Batı yakası sunar
    Now put your hands up
    – Şimdi ellerinizi yukarı kaldırı

  • Sia – California Dreamin  Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Sia – California Dreamin Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    All the leaves are brown, and the sky is gray
    – Tüm yapraklar kahverengi, ve gökyüzü gri
    I’ve been for a walk on a winter’s day
    – Bir kış gününde yürüyüşe çıktım
    I’d be safe and warm if I was in L.A.
    – Eğer Los Angeles’ta olsaydım güvenli ve sıcak olabilirdim
    California dreamin’, on such a winter’s day
    – Kaliforniya rüyası, böyle bir kış günü
    All the leaves are brown and the sky is gray
    – Tüm yapraklar kahverengi, ve gökyüzü gri
    I’ve been for a walk on a winter’s day
    – Bir kış gününde yürüyorum
    I’d be safe and warm if I was in L.A.
    – Eğer Los Angeles’ta olsaydım güvenli ve sıcak olabilirdim
    California dreamin’, on such a winter’s day
    – Kaliforniya rüyası, böyle bir kış günü

    I stopped into a church I passed along the way
    – Yol boyunca geçtiğim bir kilisede durdum
    Well, I got down on my knees
    – Peki, diz çöktüm
    And I pretended to pray
    – Ve dua eder gibi davrandım
    You know the preacher liked the cold
    – Biliyorsun vaiz soğuktan hoşlandı
    He knows I’m gonna stay
    – Kalacağımı bilir
    California dreamin’, on such a winter’s day
    – Kaliforniya rüyası, böylesine bir günde

    I’d be safe and warm
    – Güvende ve sıcak olacağım
    I’d be safe and warm
    – Güvende ve sıcak olacağım
    I’d be safe and warm
    – Güvende ve sıcak olacağım
    I’d be safe and warm
    – Güvende ve sıcak olacağım

    All the leaves are brown, and the sky is gray
    – Tüm yapraklar kahverengi, ve gökyüzü gri
    I’ve been for a walk on a winter’s day
    – Kış gününde yürüyüşe çıktım
    If I didn’t go, I could leave today
    – Eğer gitmeseydim bugün ayrılabilirdim
    California dreamin’, on such a winter’s day
    – Kaliforniya rüyası, böylesine bir günde

    Oh, on such a winter’s day
    – Böylesine bir kış günü
    On such a winter’s day
    – Böylesine bir kış günü

  • Lana Del Rey – C U L8r Alligator  Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lana Del Rey – C U L8r Alligator Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Don’t say I’ll see you later alligator, so cute
    – Sonra görüşürüz deme bana, çok tatlısın
    When you know it’s not true
    – Gerçek olmadığını bildiğinde
    I know you’re seeing her
    – Onunla görüştüğünü biliyorum
    But you can still see me, too
    – Ama hala benimle de görüşebilirsin
    If you wanted to, baby
    – İstersen bebeğim

    I know they say I’m cheap
    – Ucuz biri olduğumu söylüyorlar biliyorum
    And you’re two-timing me
    – İkili oynadığını biliyorum
    That’s what you get
    – Eline bu geçer anca
    We’re in the 21st century
    – 21.yüzyıldayız
    So much for chivalry
    – Şövalyelik fazla bize
    I know you’ll come to me
    – Bana döneceksin biliyorum
    I have a way with men like you, baby
    – Senin gibi adamlarla olayım var bebeğim

    You’re all I wanted, boy, I never needed anybody else
    – Tek istediğim sensin oğlum, başkasına ihtiyaç duymadım hiç
    Your logic’s flawed and you’ve been telling lies to yourself
    – Mantığın sorunlu ve kendine yalanlar söylüyordun
    When you gonna let your little baby come, oh, come to you
    – Minik bebeğinin sana ne zaman gelmesine izin vereceksin
    When you gonna let me drive you crazy like nobody do
    – Kimsenin yapamadığı gibi seni çıldırtmama ne zaman izin vereceksin
    You’re all I needed boy, I never needed anybody else
    – Tek istediğim sensin oğlum, başkasına ihtiyaç duymadım hiç
    I know you’re scared to see me only and nobody else
    – Sadece beni görmekten korkuyorsun biliyorsun
    When you gonna love your baby?
    – Bebeğini ne zaman seveceksin?

    I did the Playboy dip that made us famous
     – Bizi ünlü eden Playboy işini yaptım
    And you was watching there with your crew
    – Ekibinle izliyordun
    I should have known just by the circumstances and who
    – Durumlardan da anlamalıydım
    I was meeting you through
    – Seninle tanışırken
    That you were bad news
    – Kötü haber olduğunu

    I know that’s not the way
    – Böyle tanışmaz insanlar
    Most people meet but, hey
    – Biliyorum ama hey
    We’re living in the fast lane
    – Hızlı şeritle yol alıyoruz
    Post-modern day
    – Post modern günlerde
    You’re not sure you can change
    – Değişebileceğinden emin değilsin
    Or get out of the game
    – Ya da oyundan çıkacağından
    You’re not the only one
    – Tek sen değilsin
    I’ve heard say, ‘Maybe”
    – “Belki” diyenlerden

    You’re all I wanted, boy, I never needed anybody else
    – Tek istediğim sensin oğlum, başkasına ihtiyaç duymadım hiç
    Your logic’s flawed and you’ve been telling lies to yourself
    – Mantığın sorunlu ve kendine yalanlar söylüyordun
    When you gonna let your little baby come, oh, come to you
    – Minik bebeğinin sana ne zaman gelmesine izin vereceksin
    When you gonna let me drive you crazy like nobody do
    – Kimsenin yapamadığı gibi seni çıldırtmama ne zaman izin vereceksin
    You’re all I needed boy, I never needed anybody else
    – Tek istediğim sensin oğlum, başkasına ihtiyaç duymadım hiç
    I know you’re scared to see me only and nobody else
    – Sadece beni görmekten korkuyorsun biliyorsun
    When you gonna love your baby?
    – Bebeğini ne zaman seveceksin?

  • Maroon 5 – Nobody’s Love Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Maroon 5 – Nobody’s Love Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You could make a grown man cry
    – Yetişkin bir adamı ağlatabilirsin
    If you ever said “Goodbye”
    – Eğer ona ”hoşça kal” dediysen
    Never let you go, oh, I (Never let you go, oh, I)
    – Gitmene asla izin vermem
    You could make a grown man cry
    – Yetişkin bir adamı ağlatabilirsin
    If you ever left my side
    – Eğer yanımdan ayrıldıysan
    Never let you go, oh, I (Never let you go, oh, I)
    – Gitmene asla izin vermem

    You’re the only hand in my back pocket
    – Arka cebimdeki tek el senin elin
    If you ever left, I’d go pyschotic
    – Eğer gitseydin, psikotiğe bağlardım
    Heaven, hear me cryin’, cryin’ (Ooh, ooh, ooh)
    – Cennet, ağladığımı duy, ağladığımı
    Baby, you’re the key to my heart, lock it
    – Bebeğim, sen kalbimin anahtarısın, kilitle onu
    If you ever left, never unlock it
    – Eğer gideceksen açma kilidini hiç
    Lonely like an island, island (Ooh, ooh, ooh)
    – Ada gibi yalnızım, ada gibi

    If my love ain’t your love
    – Eğer aşkım senin aşkın değilse
    It’s never gonna be nobody’s love
    – Asla kimsenin aşkı olmayacak
    I’m never gonna need nobody’s love but yours (But yours)
    – Senin sevginden başka kimsenin aşkına ihtiyacım olmayacak
    If my love ain’t your love
    – Eğer aşkım senin aşkın değilse
    It’s never gonna be nobody’s love
    – Asla kimsenin aşkı olmayacak
    Never gonna need nobody’s touch but yours (But yours)
    – Senin sevginden başka kimsenin dokunuşuna ihtiyacım olmayacak

    You could make a grown man cry
    – Yetişkin bir adamı ağlatabilirsin
    If you ever said “Goodbye”
    – Eğer ona ”hoşça kal” dediysen
    Never let you go, oh, I (Never let you go, oh, I)
    – Gitmene asla izin vermem
    You could make a grown man cry
    – Yetişkin bir adamı ağlatabilirsin
    If you ever left my side
    – Eğer yanımdan ayrıldıysan
    Never let you go, oh, I (Never let you go, oh, I)
    – Gitmene asla izin vermem

    You’re the only hand in my back pocket
    – Arka cebimdeki tek el senin elin
    If you ever left, I’d go pyschotic
    – Eğer gitseydin, psikotiğe bağlardım
    Heaven hear me cryin’, cryin’ (Ooh, ooh, ooh)
    – Cennet, ağladığımı duy, ağladığımı
    Hit me like a drug and I can’t stop it
    – Bana bir uyuşturucu gibi vuruyorsun ve bunu durduramıyorum
    Fit me like a glove and I can’t knock it
    – Bana bir eldiven gibi uyum sağlıyorsun ve onu asla bozamam
    I ain’t even lyin’, lyin’ (Ooh, ooh, ooh)
    – Yalan bile söylemeyemeyeceğim, yalan bile

    If my love ain’t your love
    – Eğer aşkım senin aşkın değilse
    It’s never gonna be nobody’s love
    – Asla kimsenin aşkı olmayacak
    I’m never gonna need nobody’s love but yours (Nobody’s, but yours)
    – Senin sevginden başka kimsenin aşkına ihtiyacım olmayacak
    If my love ain’t your love
    – Eğer aşkım senin aşkın değilse
    It’s never gonna be nobody’s love
    – Asla kimsenin aşkı olmayacak
    Never gonna need nobody’s touch but yours (But yours)
    – Senin sevginden başka kimsenin dokunuşuna ihtiyacım olmayacak

    If my love ain’t your love, then it’s nobody’s
    – Eğer aşkım senin aşkın değilse, o zaman kimsenin değil
    Only yours, only yours, not just anybody’s
    – Sadece senin, sadece senin, başka herhangi birinin değil
    And if you ever leave, then I’m never gon’ want
    – Eğer bir gün gideceksen, o zaman hiç istemeyeceğim
    Nobody, nobody’s love
    – Başkasının, başkasının aşkını
    If my love ain’t your love, then it’s nobody’s
    – Eğer aşkım senin aşkın değilse, o zaman kimsenin değil
    Only yours, only yours, not just anybody’s
    – Sadece senin, sadece senin, başka herhangi birinin değil
    And if you ever leave, then I’m never gon’ want
    – Eğer bir gün gideceksen, o zaman hiç istemeyeceğim
    Nobody, nobody’s love
    – Başkasının, başkasının aşkını
    Nobody’s love
    – Başkasının aşkını
    Oh, yeah
    – Ah, evet

    If my love ain’t your love
    – Eğer aşkım senin aşkın değilse
    It’s never gonna be nobody’s love
    – Asla kimsenin aşkı olmayacak
    I’m never gonna need nobody’s love but yours (No, no, but yours)
    – Senin sevginden başka kimsenin aşkına ihtiyacım olmayacak
    If my love ain’t your love
    – Eğer aşkım senin aşkın değilse
    It’s never gonna be nobody’s love
    – Asla kimsenin aşkı olmayacak
    Never gonna need nobody’s touch but yours (No, no, no, no, but yours)
    – Senin sevginden başka kimsenin dokunuşuna ihtiyacım olmayacak

    If my love ain’t your love, then it’s nobody’s
    – Eğer aşkım senin aşkın değilse, o zaman kimsenin değil
    Only yours, only yours, not just anybody’s
    – Sadece senin, sadece senin, başka herhangi birinin değil
    And if you ever leave, then I’m never gon’ want
    – Eğer bir gün gideceksen, o zaman hiç istemeyeceğim
    Nobody, nobody’s love
    – Başkasının, başkasının aşkını
    If my love ain’t your love, then it’s nobody’s
    – Eğer aşkım senin aşkın değilse, o zaman kimsenin değil
    Only yours, only yours, not just anybody’s
    – Sadece senin, sadece senin, başka herhangi birinin değil
    And if you ever leave, then I’m never gon’ want
    – Eğer bir gün gideceksen, o zaman hiç istemeyeceğim
    Nobody, nobody’s love
    – Başkasının, başkasının aşkını

  • Cecilia Krull , My Life Is Going On Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Cecilia Krull , My Life Is Going On Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    If I stay with you, if I’m choosing wrong
    Eğer seninle kalıyorsam, eğer yanlışı seçiyorsam 
    I don’t care at all
    Bu umrumda bile değil
    If I’m losing now, but I’m winning late
    Eğer şimdi kaybediyorsam ama sonra kazanacaksam
    That’s all I want
    Tek istediğim bu

    Now we need some space, ’cause I feel for you
    Şimdi biraz yere ihtiyacımız var çünkü senin acını paylaşıyorum
    And I wanna change
    Ve değişmek istiyorum
    Growing up alone, it seems so short
    Yalnız başına büyümek çok kısa gibi geliyor
    I can’t explain
    Açıklayamıyorum
    Whatever happens in the future, trust in destiny
    Gelecekte ne olursa olsun kadere güven
    Don’t try to make anything else even when you feel
    Hissettiğin zaman bile başka bir şey yapmayı deneme
    I don’t care at all
    Umrumda bile değil
    I am lost
    Kayboldum

    I don’t care at all
    Umrumda bile değil
    Lost my time, my life is going on
    Zamanımı harcadım, hayatım devam ediyor
    I will be so strong, looking for a new version of myself
    Çok güçlü olacağım, yeni sürümümü arıyorum
    Cause now all I want is to be a part of my new world
    Çünkü şimdi tek istediğim yeni dünyamın bir parçası olmak
    Whatever happens in the future, trust in destiny
    Gelecekte ne olursa olsun kadere güven
    Don’t try to make anything else even when you feel
    Hissetsen de başka bir şey yapmaya çalışma
    I don’t care at all
    Umrumda bile değil
    I am lost
    Kayboldum

    I don’t care at all
    Umrumda bile değil
    Why not have it all
    Neden hepsine sahip olmayayım
    I am lone
    Kimsesizim
    I don’t care at all
    Umrumda bile değil
    Lost my time, my life is going on
    Zamanımı harcadım, hayatım devam ediyor

  • Ofenbach & Quarterhead – Head Shoulders Knees & Toes Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ofenbach & Quarterhead – Head Shoulders Knees & Toes Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I feel it in my head, my shoulders, knees and toes
    – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum
    My bones
    – Kemiklerim
    Your music gets me through the highs and lows
    – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor
    My head, my shoulders, knees and toes
    – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım
    My bones
    – Kemiklerim
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun

    I’ve been praying to a thousand different stars
    – Bin farklı yıldıza dua ediyordum
    To a thousand different arms till I found you
    – Seni bulana kadar binlerce farklı kola
    I’ve been chasing ’bout a thousand different hearts
    – Bin farklı kalbi kovalıyordum
    For a thousand million hours, now I’ve found you
    – Bin milyon saattir seni buldum şimdi

    My nights will never be the same, the same again
    – Gecelerim asla aynı olmayacak, yine aynı olacak
    I’ve got you running through my veins
    – Damarlarımda koşturuyorsun

    I feel it in my head, my shoulders, knees and toes
    – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum
    My bones
    – Kemiklerim
    Your music gets me through the highs and lows
    – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor
    My head, my shoulders, knees and toes
    – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım
    My bones
    – Kemiklerim
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    Oh
    – Oh

    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun

    Let me breathe you, take you down into my lungs
    – Seni solumama izin ver, seni ciğerlerime indir
    While we’re dancing to the song, now that I’ve found you
    – Şarkıyla dans ederken, şimdi seni bulduğuma göre
    You’re a part of me, now I can’t let you go
    – Sen benim bir parçamsın, şimdi gitmene izin veremem
    You’re the heartbeat in my soul, now that I’ve found you
    – Seni bulduğuma göre ruhumdaki kalp atışısın

    My nights will never be the same, the same again
    – Gecelerim asla aynı olmayacak, yine aynı olacak
    I’ve got you running through my veins
    – Damarlarımda koşturuyorsun

    I feel it in my head, my shoulders, knees and toes
    – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum
    My bones
    – Kemiklerim
    Your music gets me through the highs and lows
    – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor
    My head, my shoulders, knees and toes
    – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım
    My bones
    – Kemiklerim
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    Oh
    – Oh

    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun

    I feel it in my head, my shoulders, knees and toes
    – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum
    My bones
    – Kemiklerim
    Your music gets me through the highs and lows
    – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor
    My head, my shoulders, knees and toes
    – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım
    My bones
    – Kemiklerim
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    Oh
    – Oh

    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
    You’re keeping me from feeling all alone
    – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun

  • Lewis Capaldi , Someone You Loved Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lewis Capaldi , Someone You Loved Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I’m going under and this time I fear there’s no one to save me
    – Çöküyorum ve bu sefer korkuyorum beni kurtaracak kimse yok diye
    This all or nothing really got a way of driving me crazy
    – Bu “ya tamamen yada hiç ” olayının beni delirtmek için gerçekten bir yöntemi var
    I need somebody to heal
    – İyileşmek için birine ihtiyacım var

    Somebody to know
    – Tanımak için birine
    Somebody to have
    – Yanımda olacak birine
    Somebody to hold
    – Tutmak için birine
    It’s easy to say
    – Söylemesi kolay
    But it’s never the same
    – Ama asla aynı değil
    I guess I kinda liked the way you numbed all the pain
    – Sanırım senin tüm acıyı uyuşturma şeklini biraz sevmiştim

    Now the day bleeds
    – Şimdi gündüz kanıyor

    Into nightfall
    – Akşam vaktine doğru
    And you’re not here
    – Ve sen burada değilsin…
    To get me through it all
    – …atlatmamı sağlamak için
    I let my guard down
    – Gardımı indirdim
    And then you pulled the rug
    – Ve sonra halıyı çektim
    I was getting kinda used to being someone you loved
    – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum

    I’m going under and this time I fear there’s no one to turn to
    – Çöküyodum ve bu sefer korkuyorum, geri döndürecek birisi yok
    This all or nothing way of loving got me sleeping without you
    – Bu sevmenin “ya tamamen yada hiç” yöntemi beni sensiz uyutuyordu
    Now, I need somebody to know
    – Şimdi, tanımak için birine ihtiyacım var
    Somebody to heal
    – İyileşmek için birine
    Somebody to have
    – Yanımda olacak birine
    Just to know how it feels
    – Sadece nasıl hissettirdiğini bilmek için
    It’s easy to say but it’s never the same
    – Söylemesi kolay ama asla aynı değil
    I guess I kinda liked the way you helped me escape
    – Sanırım kaçmama yardım edişini biraz sevmiştim

    Now the day bleeds
    – Şimdi gündüz kanıyor
    Into nightfall
    – Akşam vaktine doğru
    And you’re not here
    – Ve sen burada değilsin…
    To get me through it all
    – …atlatmamı sağlamak için

    I let my guard down
    – Gardımı indirdim
    And then you pulled the rug
    – Ve sonra halıyı çektin
    I was getting kinda used to being someone you loved
    – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum

    And I tend to close my eyes when it hurts sometimes
    – Ve ben acıdığı zamanlar gözlerimi kapatma eğilimindeyim
    I fall into your arms
    – Kollarına düşüyorum
    I’ll be safe in your sound til I come back around
    – Melodinde güvende olacağım geri dönene kadar

    For now the day bleeds
    – Şimdilik gündüz kanıyor
    Into nightfall
    – Akşam vaktine doğru
    And you’re not here
    – Ve sen burada değilsin…
    To get me through it all
    – …atlatmamı sağlamak için
    I let my guard down
    – Gardımı indirdim
    And then you pulled the rug
    – Ve sonra halıyı çektin

    I was getting kinda used to being someone you loved
    – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum

    But now the day bleeds
    – Ama şimdi gündüz kanıyor
    Into nightfall
    – Akşam vaktine doğru
    And you’re not here
    – Ve sen burada değilsin…
    To get me through it all
    – …atlatmamı sağlamak için
    I let my guard down
    – Gardımı indirdim
    I was getting kinda used to being someone you loved
    – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum

    I let my guard down
    – Gardımı indirdim
    I was getting kinda used to being someone you loved
    – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum

  • Kygo & Tina Turner , What’s Love Got to Do with It Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Kygo & Tina Turner , What’s Love Got to Do with It Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You must understand though the touch of your hand
    – Elinin dokunuşunu anlamalısın
    Makes my pulse react;
    – Nabzımın tepki vermesini sağlıyor
    That it’s only the thrill of boy meeting girl
    – Bu sadece oğlanın kızla tanışmasının heyecanı
    Opposites attract
    – Karşıtların çekimi
    It’s physical
    – Fiziksel
    Only logical
    – Sadece mantıklı
    You must try to ignore that it means more than that
    – Bundan daha fazlasını ifade ettiğini görmezden gelmeye çalışmalısın

    Oh, what’s love got to do, got to do with it?
    – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı?
    What’s love but a second-hand emotion?
    – Aşk ikinci elden başka bir duygudur?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    Oh, what’s love got to do, got to do with it?
    – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı?
    What’s love but a second-hand emo—
    – İkinci el emodan başka aşk nedir?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    What’s love but a second-hand emo—
    – İkinci el emodan başka aşk nedir?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    It may seem to you that I’m acting confused
    – Kafam karışmış gibi görünebilir sana
    When you’re close to me
    – Bana yakın olduğunda
    If I tend to look dazed I’ve read it someplace
    – Şaşkın görünme eğilimindeysem bir yerde okudum
    I’ve got cause to be
    – Olmak için nedenim var
    There’s a name for it
    – Bunun için isim var
    There’s a phrase that fits
    – Uyan bir cümle var
    But whatever the reason you do it for me
    – Ama bunu benim için yapmanın sebebi ne olursa olsun

    Oh, what’s love got to do, got to do with it?
    – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı?
    What’s love but a second-hand emotion?
    – Aşk ikinci elden başka bir duygudur?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    Oh, what’s love got to do, got to do with it?
    – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı?
    What’s love but a second-hand emotion?
    – Aşk ikinci elden başka bir duygudur?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    What’s love but a second-hand emo—
    – İkinci el emodan başka aşk nedir?
    What’s love got to do, got to do with it?
    – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var?
    Who needs a heart when a heart can be broken?
    – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?

    Oh, what’s love?
    – Oh, aşk nedir?
    What’s love? Oh 
    – Aşk nedir? Oh

  • Curtis Waters Feat. Harm Franklin , Stunnin Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Curtis Waters Feat. Harm Franklin , Stunnin Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ice on my, ice on my neck
    – Buz var, ensemde buz var
    Countin’ up a check
    – Kaç tane olduğunu kontrol et
    Ice on my, ice on my neck
    – Buz var, ensemde buz var
    Countin’ up a check
    – Kaç tane olduğunu kontrol et

    Ice on my neck that’s incoming (‘Coming)
    – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen)
    I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning)
    – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici)
    Super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
    Super, super, super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
    Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’)
    – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk
    I supply the dick when she want it (Want it)
    – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde)

    I’m a bad boy, McLovin
    – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (aşklı fast food)
    I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Yeah)
    – Ben bir,ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (aynen)
    Hey, good pussy sound like pasta
    – Hey, iyi am makarna olarak anılan
    I got young dick, call the pastor
    – Genç bir penisim var, ona makarnacı de
    She give good brain, she a master
    – O(kız) güzel beyin verir, o(kız)ustadır
    Little Einstein, bitch, I’ma blast off
    – Küçük Einstein, kaltak, ben ateşlendim
    I can go slow or go faster
    – Yavaş yada hızlı gidebilirim

    If I bust quick, that’s a bastard
    – Eğer çabuk boşalıyorsa, o bir piçtir
    Young Bollywood get gassed up
    – Genç Bollywood gaza gelmiş
    Get rich quick, big bags yeah, I’m cashed up
    – Hızlı zengin ol, büyük çantalar aynen, nakitlendim
    Ice on my neck that’s incoming (‘Coming)
    – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen)
    I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning)
    – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici)

    Super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
    Super, super, super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
    Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’)
    – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk
    I supply the dick when she want it (Want it)
    – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde)
    I’m a bad boy, McLovin (Ayy)
    – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy)
    I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Ayy)
    – Ben bir, ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy)
    I’m a bad boy like Puffy
    – Ben bir kötü çocuğum peluş gibi
    She suckin’ on my neck like Buffy
    – O(kız) boynumu öküzcük gibi emiyor
    On my British bird I had to go duppy
    – Köpekcik gibi gitmek zorunda kaldığım ingiliz kuşumda
    Fall asleep in that pussy like a cubby (Woo)
    – Minik ev gibi amda uyuyakaldın (vaay)

    ’90s pimp, 2000 pimp (Woo)
    – 90’ların pezevenki, 2000’lerin pezevenki (vaay)
    Mercedes drip, CLS (Woo)
    – Mercedes damlıyor, CLS (vaay)
    They just gassin’, I ain’t convinced
    – Sadece gazlanmışlar, ben kanmam
    She got a peach on her but she ain’t a princess (Yeah)
    – O(kız) kendine şeftali (popo) yapmış ama prenses değil (aynen)
    Woah, used to be a hot boy but I’m straight gorgeous now
    – Vay, ateşli bir çocuk olmam gerekiyordu ama şimdi düz(heteroseksüel) mükemmelim
    Woah, if you wanna see me you gon’ have to book appointments now
    – Vay, eğer beni görmek istiyorsan randevu defterimden gün almalısın
    Woah, baby, call me stone cold ’cause I’m so stunnin’ yeah
    – Vay, bebek, buz gibi ara beni çünkü ben çekiciyim aynen
    Woah, I smell like fresh cookies out the oven mixed with money
    – Vay, ben parayla karıştırılmış taze kurabiye gibi kokuyorum
    Ice on my neck that’s incoming (‘Coming)
    – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen)
    I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning)
    – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici)
    Super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum

    Super, super, super-speed, Sonic, I’m running
    – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
    Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’)
    – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk
    I supply the dick when she want it (Want it)
    – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde)
    I’m a bad boy, McLovin (Ayy)
    – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy)
    I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Huh)
    – Ben bir,ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (aynen)