I still remember, – Ben hala hatırlıyorum, 3rd of December, – 3 Aralık Me in your sweаter, – Ben senin terinde You sаid it looked better, – Daha iyi göründüğünü söyledin
On me thаn it did you, – Benim üzerimde sen yaptın Only if you knew, – Sadece bilseydin How much I liked you – Seni ne kadar sevdim But I wаtch your eyes аs she – Ama senin gözlerini o kadar
Wаlks by, – Wаlks tarafından, Whаt а sight for – Ne için görüş Sore eyes, – Ağrıyan gözler Brighter thаn а – Bundan daha parlak Blue sky, – Mavi gökyüzü, She’s got you – O sana sahip Mesmerized – Büyülenmiş While I die – Ben ölürken
Why would you ever kiss me? – Neden beni öptün I’m not even hаlf аs pretty – Ben bile güzel değilim You gаve her your sweаter – Sen ona terlettin It’s just polyester, but you like her better – Bu sadece polyester, ama onu daha çok seviyorsun Wish I were Heаther – Keşke daha iyi olsaydım
Wаtch аs she stаins – O durur with her holding your hаnd – onun elini tutarken Put your аrm round her shoulder – Atını omzuna koy Now I’m getting colder – Şimdi soğuyorum
But how could I hаte her, – Ama ona nasıl sahip olabilirim She’s such аn аngel – O tam bir melek But then аgаin kindа – Ama sonra aynı şekilde Wish she were deаd, аs she – Keşke sevinmiş olsaydı, o
Wаlks by, – Wаlks tarafından, Whаt а sight for – Ne için görüş Sore eyes, – Ağrıyan gözler Brighter thаn а – Bundan daha parlak Blue sky, – Mavi gökyüzü, She’s got you – O sana sahip Mesmerized – Büyülenmiş While I die – Ben ölürken
Why would you ever kiss me? – Neden beni öptün I’m not even hаlf аs pretty – Ben bile güzel değilim You gаve her your sweаter – Sen ona terlettin It’s just polyester, but you like her better – Bu sadece polyester, ama onu daha çok seviyorsun I wish I were Heаther – Keşke Heаther olsaydım
I wish I were Heаther – Keşke Heаther olsaydım Wish I were Heаther – Keşke daha iyi olsaydım
Why would you ever kiss me? – Neden beni öptün I’m not even hаlf аs pretty – Ben bile güzel değilim You gаve her а sweаter – Onu terlettin It’s just polyester, but you like her better – Bu sadece polyester, ama onu daha çok seviyorsun wish I wаs – keşke olsaydım
You don’t know where we stand – Nerede durduğumuzu bilmiyorsun It’s true – Bu gerçek Know the plan – Planı bil
Last time I wrecked it, last time I whipped around – Son seferde kaza yaptım, son seferde çabucak gittim Last time I did the whippets (Yeah), last time I live reverse (Yeah, yeah, ooh) – Son seferde bi tazıydım (Evet), son seferde tersten yaşarım (Evet, evet, ooh) Pour the brown, hit the reverend (Yeah), last time I hit your crib (Yeah) – Kahverengiyi dök, saygıdeğere vur (Evet), son seferde senin kulübene vururum Last time there was no tenants (Ooh, ooh) – Son seferde burada hiç sahip yoktu (Ooh, ooh) I done went back in myself, felt like Hell – Kendimde geri gitmeyi bıraktım, cehennem gibi hissettirdi Fuck, I risked it, patience sеll (Yeah) – Sikeyim, riske attım, hasta aldatmacası (Evet) Found you livin’, know you thrillin’, not for sinnin’ (Yeah) – Seni hayatta buldum, biliyorum korkuyorsun, günah işlemekten değil (Evet) How I got my stripes and pеndants, backin’ out in the street (Yeah) – Nasıl şeritlerimi ve kolyelerimi aldım, sözümden vazgeçiyorum sokakta (Evet) What is wild, let it be, ragers out, gotta eat (Yeah) – Vahşi olan ne, gerçekleşmesine izin ver, öfkeliler dışarı, yemeli (Evet) Not a vibe (Yeah) but a wave, with the sound by the way – Hava değil (Evet) ama bi’ dalga, sesiyle birlikte bu arada Count it down, by the days (Ooh) – Geriye say, günleri (Ooh) To myself, know they wicked, with the moves (Ooh, ooh) – Kendime, bil onlar aşağılık, hareketleriyle beraber (Ooh, ooh) I’m drinkin’, off the juice, know I’m drinkin’ – İçeceği dikiyorum, biliyorum, içiyorum I be smooth, then I lose it, yeah, yeah now – Yumuşaktım, kaybettim, evet, evet şimdi
You don’t know where we stand (Yeah, yeah, yeah, yeah) – Nerede durduğumuzu bilmiyorsun (Evet, evet, evet, evet) It’s true (Yeah, yeah) – Bu doğru (Evet, evet) Know the plan – Planı bil
Close the opera – Operayı kapat Hear the red and blue outside, I think our option’s up – Dışarıdaki kırmızıyı ve maviyi duy, bence, bizim için uygun ortam I recrossed it ’round the map, I had to line it up – Haritanın çevresinden tekrar karşıya geçtim, kurmak zorundaydım I be swervin’ on the waves, it’s like a line of us (Yeah, yeah) – Dalgaların üzerinde yoldan çıkıyorum, bizden bi’ çizgi gibi (Evet, evet) Move in ‘verse on my turf, I’m outta line, I put in work – Tersine doğru hareket et kürkümün üzerinde, çizginin dışındayım, araya giriyorum I draw the line and cross it first – Ben çizgiyi çizer ve ilk geçerim I need the time, I need to search – Zamana ihtiyacım var, aramaya ihtiyacım var It’s just like wine, it make it worse – Sadece şarap gibi, daha kötü yapıyor Skrrt, skrrt in the ‘Vert, skrrt, skrrt – Skrrt, skrrt dikeyde, skrrt, skrrt Ride on land, Boeing jet, make it land – Karada kullan, boeing jet, karaya indir In slow motion when I dance – Yavaş çekimde, ben dans ettiğimde In your eyes I see your trance – Transa geçtiğini gözlerinde görüyorum I run away and then you prance (Yeah) – Ben kaçarım ve kasıla kasıla yürürsün (Evet) If I show the hideaway would you hide out and let it blam? (Yeah, yeah) – Saklanacağın yeri göstersem oraya geçer ve patlamasına izin verir misin? (Evet, evet) Ain’t no time, I’m facin’ scams, nah, nah (Yeah) – Zaman kalmadı, sahtekarlarla yüzleşiyorum, hayır, hayır (Evet)
You don’t know where we stand (Yeah, yeah, yeah, yeah) – Nerede durduğumuzu bilmiyorsun (Evet, evet, evet, evet) It’s true (Yeah, yeah, ooh-ooh, ooh) – Bu doğru (Evet, evet, ooh-ooh, ooh) Ooh – Oohhhh
Whenever Im dressed cool, – Ne zaman harika giyinsem My parents put up a fight. – Ailem kavga çıkarır (Uh huh, uh huh) – (Uh huh, uh huh) And if Im hot shot, – Ve eğer ben çekiciysem Mom will cut my hair at night. – Annem gece saçlarımı keser (Uh huh, uh huh) – (Uh huh, uh huh) And in the morning, – Ve sabah Im short of my identity. – Ben yetersiz kişiliğimleyim I scream MomDad, – Anneme ve babama bağrıyorum Why cant I be who I want to be? – Neden kim olmak istersem olamıyorum (Uh huh, uh huh) to be. – (Uh huh, uh huh) olmak.
I just wanna be myself, – Ben sadece kendim olmak istiyorum
And I want you to love me for who I am. – Ve ben kimsem beni öyle sevmeni istiyorum I just wanna be myself, – Ben sadece kendim olmak istiyorum And I want you to know, I am my hair. – Ve bunu bilmeni istiyorum ben saçımım Ive had enough, this is my prayer, – Bu kadarı yeter bu benim duam That Ill die living just as free as my hair. – Saçım gibi özgür yaşıyıp öleceğim Ive had enough, this is my prayer, – Bu kadarı yeter bu beni duam That Ill die living just as free as my hair. – Saçım kadar özgür yaşıyıp öleceğim Ive had enough, Im not a freak – bu kadarı yeter ben acayip değilim I just keep fightin to stay cool on these streets – Ben sadece bu havalı sokaklarda kalmak için savaşıyorum Ive had enough, enough, enough, – Bu kadar yeter yeter yeter And this is my prayer, I swear, – Ve bu benim duam yemin ediyorum Im as free as my hair. – Saçım gibi özgürüm Im as free as my hair. – Saçım gibi özgürüm I am my hair. – Ben saçımım I am my hair. – Ben saçımım
As free as my hair, hair, hair, – Saçım gibi özgür saç saç Hair, hair, ha-ha-ha-hair, – Saç, saç, ha-ha-ha-saç, Hair, hair, hair, – Saç-saç Hair, hair, ha-ha-ha-hair. – Saç saç sa-sa-sa-saç As free as my hair, hair, hair, – Saçım gibi özgür saç saç saç Hair, hair, ha-ha-ha-hair – Saç saç sa-sa-sa-saç Hair, hair, hair, – Saç saç saç Hair, hair, ha-ha-ha-hair. – Saç saç sa-sa-sa-saç
Sometimes I want some raccoon – Bazen sadece biraz rakun istiyorum Or red highlights. – Yada kırmızı röfleler (Uh huh, uh huh) – (Uh huh, uh huh) Just because I want my friends, – Çünkü sadece arkaşlarımın
To think Im dynamite. – Çarpıcı olduğumu düşünmelerini istiyorum (Uh huh, uh huh) – (Uh huh, uh huh) And on Friday rock city, – Ve Cuma sarsılan şehirde High school dance. – Lise dansı (Uh huh, uh huh) – (Uh huh, uh huh) Ive got my bangs to hide, – Kaküllerimi saklamak istiyorum
That I dont stand a chance. – Direnmek için şansım yok
(Uh huh, uh huh) a chance. – (Uh huh, uh huh) bir şans.
I just wanna be myself, – Sadece kendim olmak istiyorum And I want you to love me for who I am. – Ben kimsem beni öyle sevmeni I just wanna be myself, – Sadece kendim olmak istiyorum And I want you to know, I am my hair. – Ve bilmeni istyorum ben saçımım
Ive had enough, this is my prayer, – Bu kadar yeter bu benim duam
That Ill die living just as free as my hair. – Saçım kadar özgür yaşıyıp öleceğim Ive had enough, this is my prayer, – Bu kadar yeter bu benim duam That Ill die living just as free as my hair. – Saçım kadar özgür yaşıyıp öleceğim Ive had enough, Im not a freak, – Bu kadar yeter ben tuhaf değilim Im just here trying to play cool on the streets – Ben sadece bu havalı sokaklarda oynamayı deniyorum
Ive had enough, enough, enough, – Bu kadarı yeter yeter yeter And this is my prayer, I swear, – Ve bu benim duam yemin ediyorum Im as free as my hair. – Saçlarım gibi özgürüm Im as free as my hair. – Saçlarım gibi özgürüm I am my hair. – Ben saçımım I am my hair. – Ben saçımım
As free as my hair, hair, hair, – Saçım gibi saç saç saç Hair, hair, ha-ha-ha-hair, – Saç saç sa sa sa saç Hair, hair, hair, – Saç saç saç Hair, hair, ha-ha-ha-hair. – Saç saç sa sa sa saç As free as my hair, hair, hair, – Saçlarım gibi saç saç Hair, hair, ha-ha-ha-hair – Saç saç sa sa sa saç Hair, hair, hair, – Saç saç saç Hair, hair, ha-ha-ha-hair. – Saç saç sa sa sa saç Ha-ha-ha-hair. – Sa sa sa saç
I just want to be free, I just want to be me – Sadece özgür olmak istiyoru sadece kendim olmak istiyorum And I want lots of friends that invite me to their parties. – Ve arkdaşlarımın beni partilerine davet etmelerini istiyorum I dont want to change,I dont want to be ashamed. – Değişmek istemiyorum ve utanç duyan olmak istemiyorum Im the spirit of my Hair, its all the glory that I bare. – Ben saçımın ruhuyum büyün ihtişamıyla çıplağım Im my hair, I am my hair – Ben saçımım ben saçımım Im my hair, I am my hair – Ben saçımım ben saçımım I am my hair, I am my hair – Ben saçımım ben saçımım I am my hair, I am my hair – Ben saçımım (Its all the glory that I bare) – Bütün ihtişamıyla ben çıplağım
I am my hair, I am my hair – ben saçımım ben saçımım Its all the glory that I bare – Bütün ihtişamıyla çığlağım I am my hair, I am my hair – Ben saçımım ben saçımım Im my hair, yeah, yeah – Ben saçımım evet evet (All the glory that I bare) – Bütün ihtişamıyla çıplağım Im my hair, yeah, yeah – Ben saçımım evet evet (All the glory that I bare) – Bütün ihtişamıyla çıplağım Im my hair, yeah, yeah – Ben saçımım evet evet (All the glory that I bare) – Bütün ihtişamıyla çıplağım Im my hair, yeah, yeah, yeah – Ben saçımım evet evet evet
Ive had enough, this is my prayer, – Bu kadar yeter bu benim duam That Ill die living just as free as my hair. – Saçım gibi özgür yaşayıp öleceğim Ive had enough, this is my prayer, – Bu kadar yeter bu benim duam That Ill die living just as free as my hair. – Saım gibi özgür yaşayıp öleceğim Ive had enough, Im not a freak, – Bu kadar yeter ben garip değilim Im just here trying to play cool on the streets – Ben sadece bu havalı sokaklarda oynamayı deniyorum
Ive had enough, enough, enough, – Bu kadar yeter yater yater And this is my prayer, I swear, – Ve bu benim duam yemin ediyorum Im as free as my hair. – Saçım gibi özgür olacağım Im as free as my hair. – Saçım gibi özgür I am my hair. – Ben saçımım I am my hair. – Ben saçımım
I know a place – Bir yer biliyorum the grass is really greener – Çimenin gerçekten yeşil olduğu Warm, wet wild – Sıcak, ıslak ve çılgın There must be something in the water – Suyunda bir şey olmalı Sippin gin juice – Yudum yudum cin meyve suyu Laying underneath the palm trees – Palmiye ağaçlarının altında uzanırlar The boys – Erkekler Break their necks – Boyunlarını bükerek Tryna to creep a little sneak peek – Bizi gizlice gözetlemek için süründürmeye çalışıyorlar
You could travel the world – Dünyayı gezebilirsin But nothing comes close – Ama hiçbir şey To the golden coast – Golden coast’a benzemez Once you party with us – Bir kere bizlimle parti yapsan You’ll be falling in love – Aşık olursun
California girls – Kaliforniya kızları We’re unforgettable – Biz unutulmazız Daisy Dukes – Bikiniler üstümüzde Sun-kissed skin – Güneşin öptüğü tenler So hot – Çok çekici Will melt your popsicle – Buzlu şekerini eritecek
California girls – Kaliforniya kızları We’re undeniable – İnkar edilmez Fine, fresh, fierce – İyi, canlı, ateşli We got it on lock – Batı yakası sunar Now put your hands up – Şimdi ellerinizi yukarı kaldırın Ooooh oh ooooh – Ooooh oh ooooh
Sex on the beach – Sahilde s..s Sex on the beach – Sahilde s..s We get sand in our stilletos – Stiletlerimiz kumlanır We freak – Heyecanlanırız In my jeep – Cipimde Snoop doggy dog on the stereo – Snoop dog çalar
You could travel the world – Dünyayı gezebilirsin But nothing comes close – Ama hiçbir şey To the golden coast – Golden coast’a benzemez Once you party with us – Bir kere bizlimle parti yapsan You’ll be falling in love – Aşık olursun Ooooh oh ooooh – Ooooh oh ooooh
California girls – Kaliforniya kızları We’re unforgettable – Biz unutulmazız Daisy Dukes – Bikiniler üstümüzde Sun-kissed skin – Güneşin öptüğü tenler So hot – Çok çekici Will melt your popsicle – Buzlu şekerini eritecek Ooooh oh ooooh – Ooooh oh ooooh California girls – Kaliforniya kızları We’re undeniable – İnkar edilmez Fine, fresh, fierce – İyi, canlı, ateşli We got it on lock – Kilitledik West coast represent – Batı yakası sunar Now put your hands up – Şimdi ellerinizi yukarı kaldırın Ooooh oh ooooh – Ooooh oh ooooh
Tone Tan – Ton Tan Fitready – Fitready Turn it up cause its gettin’ heavy – Sesini aç çünkü şiddetleniyor Wild wild west coast – Vahşi vahşi batı yakası These ara the girls I love the most – Bunlar en çok sevdiğim kızlar I mean the ones – Her birini kastediyorum I mean she’s the one – O biricik gibi diyorum Kiss her – Öp onu Touch her – Dokun ona Squeeze her – Sıkıştır onu
The girls a freak – Kızlar bir kaçık She drives a jeep – Bir cip sürüyor The men one the beach – Adamlar sahilde Im okey – Ben iyiyim I wont play – Oynamayacağım I love the bay – Körfezi seviyorum Just i love LA – Los Angeles’ı sevdiğim gibi Venice beach – Venice plajı And Palm Springs – Ve Palm Springs Summer time is everthing – Yaz zamanı her şeydir
Come on boys – Hadi beyler Hanging out – Beraber takılalım All that a-s – Tüm a-s’ler Hanging out – Takılıyor Bikinis, tankinis, martinis – Bikiniler, tankiniler, martiniler No weenies – Sosis yok Just to get – Sadece almak için In betweeny – Arasında Katy my lady – Katy leydim (yeah) – evet You looking here baby – Buraya bakıyotsun bebeğim (uh huh) – (uh huh) Im all up on you – Senden haberim var Cause you representing California – Çünkü Kaliforniya’yı temsil ediyorsun (ohh yeah) – (ohh evet)
California girls – Kaliforniya kızları We’re unforgettable – Biz unutulmazız Daisy Dukes – Papatya Dükleri Bikinis on top – Bikiniler üstümüzde Sun-kissed skin – Güneşin öptüğü tenler So hot – Çok çekici Will melt your popsicle – Buzlu şekerini eritecek Ooooh oh ooooh – Ooooh oh ooooh California girls – Kaliforniya kızları We’re undeniable – İnkar edilmez Fine, fresh, fierce – İyi, canlı, ateşli We got it on lock – Kilitledik West coast represent – Batı yakası sunar Now put your hands up – Şimdi ellerinizi yukarı kaldırı
All the leaves are brown, and the sky is gray – Tüm yapraklar kahverengi, ve gökyüzü gri I’ve been for a walk on a winter’s day – Bir kış gününde yürüyüşe çıktım I’d be safe and warm if I was in L.A. – Eğer Los Angeles’ta olsaydım güvenli ve sıcak olabilirdim California dreamin’, on such a winter’s day – Kaliforniya rüyası, böyle bir kış günü All the leaves are brown and the sky is gray – Tüm yapraklar kahverengi, ve gökyüzü gri I’ve been for a walk on a winter’s day – Bir kış gününde yürüyorum I’d be safe and warm if I was in L.A. – Eğer Los Angeles’ta olsaydım güvenli ve sıcak olabilirdim California dreamin’, on such a winter’s day – Kaliforniya rüyası, böyle bir kış günü
I stopped into a church I passed along the way – Yol boyunca geçtiğim bir kilisede durdum Well, I got down on my knees – Peki, diz çöktüm And I pretended to pray – Ve dua eder gibi davrandım You know the preacher liked the cold – Biliyorsun vaiz soğuktan hoşlandı He knows I’m gonna stay – Kalacağımı bilir California dreamin’, on such a winter’s day – Kaliforniya rüyası, böylesine bir günde
I’d be safe and warm – Güvende ve sıcak olacağım I’d be safe and warm – Güvende ve sıcak olacağım I’d be safe and warm – Güvende ve sıcak olacağım I’d be safe and warm – Güvende ve sıcak olacağım
All the leaves are brown, and the sky is gray – Tüm yapraklar kahverengi, ve gökyüzü gri I’ve been for a walk on a winter’s day – Kış gününde yürüyüşe çıktım If I didn’t go, I could leave today – Eğer gitmeseydim bugün ayrılabilirdim California dreamin’, on such a winter’s day – Kaliforniya rüyası, böylesine bir günde
Oh, on such a winter’s day – Böylesine bir kış günü On such a winter’s day – Böylesine bir kış günü
Don’t say I’ll see you later alligator, so cute – Sonra görüşürüz deme bana, çok tatlısın When you know it’s not true – Gerçek olmadığını bildiğinde I know you’re seeing her – Onunla görüştüğünü biliyorum But you can still see me, too – Ama hala benimle de görüşebilirsin If you wanted to, baby – İstersen bebeğim
I know they say I’m cheap – Ucuz biri olduğumu söylüyorlar biliyorum And you’re two-timing me – İkili oynadığını biliyorum That’s what you get – Eline bu geçer anca We’re in the 21st century – 21.yüzyıldayız So much for chivalry – Şövalyelik fazla bize I know you’ll come to me – Bana döneceksin biliyorum I have a way with men like you, baby – Senin gibi adamlarla olayım var bebeğim
You’re all I wanted, boy, I never needed anybody else – Tek istediğim sensin oğlum, başkasına ihtiyaç duymadım hiç Your logic’s flawed and you’ve been telling lies to yourself – Mantığın sorunlu ve kendine yalanlar söylüyordun When you gonna let your little baby come, oh, come to you – Minik bebeğinin sana ne zaman gelmesine izin vereceksin When you gonna let me drive you crazy like nobody do – Kimsenin yapamadığı gibi seni çıldırtmama ne zaman izin vereceksin You’re all I needed boy, I never needed anybody else – Tek istediğim sensin oğlum, başkasına ihtiyaç duymadım hiç I know you’re scared to see me only and nobody else – Sadece beni görmekten korkuyorsun biliyorsun When you gonna love your baby? – Bebeğini ne zaman seveceksin?
I did the Playboy dip that made us famous – Bizi ünlü eden Playboy işini yaptım And you was watching there with your crew – Ekibinle izliyordun I should have known just by the circumstances and who – Durumlardan da anlamalıydım I was meeting you through – Seninle tanışırken That you were bad news – Kötü haber olduğunu
I know that’s not the way – Böyle tanışmaz insanlar Most people meet but, hey – Biliyorum ama hey We’re living in the fast lane – Hızlı şeritle yol alıyoruz Post-modern day – Post modern günlerde You’re not sure you can change – Değişebileceğinden emin değilsin Or get out of the game – Ya da oyundan çıkacağından You’re not the only one – Tek sen değilsin I’ve heard say, ‘Maybe” – “Belki” diyenlerden
You’re all I wanted, boy, I never needed anybody else – Tek istediğim sensin oğlum, başkasına ihtiyaç duymadım hiç Your logic’s flawed and you’ve been telling lies to yourself – Mantığın sorunlu ve kendine yalanlar söylüyordun When you gonna let your little baby come, oh, come to you – Minik bebeğinin sana ne zaman gelmesine izin vereceksin When you gonna let me drive you crazy like nobody do – Kimsenin yapamadığı gibi seni çıldırtmama ne zaman izin vereceksin You’re all I needed boy, I never needed anybody else – Tek istediğim sensin oğlum, başkasına ihtiyaç duymadım hiç I know you’re scared to see me only and nobody else – Sadece beni görmekten korkuyorsun biliyorsun When you gonna love your baby? – Bebeğini ne zaman seveceksin?
You could make a grown man cry – Yetişkin bir adamı ağlatabilirsin If you ever said “Goodbye” – Eğer ona ”hoşça kal” dediysen Never let you go, oh, I (Never let you go, oh, I) – Gitmene asla izin vermem You could make a grown man cry – Yetişkin bir adamı ağlatabilirsin If you ever left my side – Eğer yanımdan ayrıldıysan Never let you go, oh, I (Never let you go, oh, I) – Gitmene asla izin vermem
You’re the only hand in my back pocket – Arka cebimdeki tek el senin elin If you ever left, I’d go pyschotic – Eğer gitseydin, psikotiğe bağlardım Heaven, hear me cryin’, cryin’ (Ooh, ooh, ooh) – Cennet, ağladığımı duy, ağladığımı Baby, you’re the key to my heart, lock it – Bebeğim, sen kalbimin anahtarısın, kilitle onu If you ever left, never unlock it – Eğer gideceksen açma kilidini hiç Lonely like an island, island (Ooh, ooh, ooh) – Ada gibi yalnızım, ada gibi
If my love ain’t your love – Eğer aşkım senin aşkın değilse It’s never gonna be nobody’s love – Asla kimsenin aşkı olmayacak I’m never gonna need nobody’s love but yours (But yours) – Senin sevginden başka kimsenin aşkına ihtiyacım olmayacak If my love ain’t your love – Eğer aşkım senin aşkın değilse It’s never gonna be nobody’s love – Asla kimsenin aşkı olmayacak Never gonna need nobody’s touch but yours (But yours) – Senin sevginden başka kimsenin dokunuşuna ihtiyacım olmayacak
You could make a grown man cry – Yetişkin bir adamı ağlatabilirsin If you ever said “Goodbye” – Eğer ona ”hoşça kal” dediysen Never let you go, oh, I (Never let you go, oh, I) – Gitmene asla izin vermem You could make a grown man cry – Yetişkin bir adamı ağlatabilirsin If you ever left my side – Eğer yanımdan ayrıldıysan Never let you go, oh, I (Never let you go, oh, I) – Gitmene asla izin vermem
You’re the only hand in my back pocket – Arka cebimdeki tek el senin elin If you ever left, I’d go pyschotic – Eğer gitseydin, psikotiğe bağlardım Heaven hear me cryin’, cryin’ (Ooh, ooh, ooh) – Cennet, ağladığımı duy, ağladığımı Hit me like a drug and I can’t stop it – Bana bir uyuşturucu gibi vuruyorsun ve bunu durduramıyorum Fit me like a glove and I can’t knock it – Bana bir eldiven gibi uyum sağlıyorsun ve onu asla bozamam I ain’t even lyin’, lyin’ (Ooh, ooh, ooh) – Yalan bile söylemeyemeyeceğim, yalan bile
If my love ain’t your love – Eğer aşkım senin aşkın değilse It’s never gonna be nobody’s love – Asla kimsenin aşkı olmayacak I’m never gonna need nobody’s love but yours (Nobody’s, but yours) – Senin sevginden başka kimsenin aşkına ihtiyacım olmayacak If my love ain’t your love – Eğer aşkım senin aşkın değilse It’s never gonna be nobody’s love – Asla kimsenin aşkı olmayacak Never gonna need nobody’s touch but yours (But yours) – Senin sevginden başka kimsenin dokunuşuna ihtiyacım olmayacak
If my love ain’t your love, then it’s nobody’s – Eğer aşkım senin aşkın değilse, o zaman kimsenin değil Only yours, only yours, not just anybody’s – Sadece senin, sadece senin, başka herhangi birinin değil And if you ever leave, then I’m never gon’ want – Eğer bir gün gideceksen, o zaman hiç istemeyeceğim Nobody, nobody’s love – Başkasının, başkasının aşkını If my love ain’t your love, then it’s nobody’s – Eğer aşkım senin aşkın değilse, o zaman kimsenin değil Only yours, only yours, not just anybody’s – Sadece senin, sadece senin, başka herhangi birinin değil And if you ever leave, then I’m never gon’ want – Eğer bir gün gideceksen, o zaman hiç istemeyeceğim Nobody, nobody’s love – Başkasının, başkasının aşkını Nobody’s love – Başkasının aşkını Oh, yeah – Ah, evet
If my love ain’t your love – Eğer aşkım senin aşkın değilse It’s never gonna be nobody’s love – Asla kimsenin aşkı olmayacak I’m never gonna need nobody’s love but yours (No, no, but yours) – Senin sevginden başka kimsenin aşkına ihtiyacım olmayacak If my love ain’t your love – Eğer aşkım senin aşkın değilse It’s never gonna be nobody’s love – Asla kimsenin aşkı olmayacak Never gonna need nobody’s touch but yours (No, no, no, no, but yours) – Senin sevginden başka kimsenin dokunuşuna ihtiyacım olmayacak
If my love ain’t your love, then it’s nobody’s – Eğer aşkım senin aşkın değilse, o zaman kimsenin değil Only yours, only yours, not just anybody’s – Sadece senin, sadece senin, başka herhangi birinin değil And if you ever leave, then I’m never gon’ want – Eğer bir gün gideceksen, o zaman hiç istemeyeceğim Nobody, nobody’s love – Başkasının, başkasının aşkını If my love ain’t your love, then it’s nobody’s – Eğer aşkım senin aşkın değilse, o zaman kimsenin değil Only yours, only yours, not just anybody’s – Sadece senin, sadece senin, başka herhangi birinin değil And if you ever leave, then I’m never gon’ want – Eğer bir gün gideceksen, o zaman hiç istemeyeceğim Nobody, nobody’s love – Başkasının, başkasının aşkını
If I stay with you, if I’m choosing wrong Eğer seninle kalıyorsam, eğer yanlışı seçiyorsam I don’t care at all Bu umrumda bile değil If I’m losing now, but I’m winning late Eğer şimdi kaybediyorsam ama sonra kazanacaksam That’s all I want Tek istediğim bu
Now we need some space, ’cause I feel for you Şimdi biraz yere ihtiyacımız var çünkü senin acını paylaşıyorum And I wanna change Ve değişmek istiyorum Growing up alone, it seems so short Yalnız başına büyümek çok kısa gibi geliyor I can’t explain Açıklayamıyorum Whatever happens in the future, trust in destiny Gelecekte ne olursa olsun kadere güven Don’t try to make anything else even when you feel Hissettiğin zaman bile başka bir şey yapmayı deneme I don’t care at all Umrumda bile değil I am lost Kayboldum
I don’t care at all Umrumda bile değil Lost my time, my life is going on Zamanımı harcadım, hayatım devam ediyor I will be so strong, looking for a new version of myself Çok güçlü olacağım, yeni sürümümü arıyorum Cause now all I want is to be a part of my new world Çünkü şimdi tek istediğim yeni dünyamın bir parçası olmak Whatever happens in the future, trust in destiny Gelecekte ne olursa olsun kadere güven Don’t try to make anything else even when you feel Hissetsen de başka bir şey yapmaya çalışma I don’t care at all Umrumda bile değil I am lost Kayboldum
I don’t care at all Umrumda bile değil Why not have it all Neden hepsine sahip olmayayım I am lone Kimsesizim I don’t care at all Umrumda bile değil Lost my time, my life is going on Zamanımı harcadım, hayatım devam ediyor
I feel it in my head, my shoulders, knees and toes – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum My bones – Kemiklerim Your music gets me through the highs and lows – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor My head, my shoulders, knees and toes – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım My bones – Kemiklerim You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
I’ve been praying to a thousand different stars – Bin farklı yıldıza dua ediyordum To a thousand different arms till I found you – Seni bulana kadar binlerce farklı kola I’ve been chasing ’bout a thousand different hearts – Bin farklı kalbi kovalıyordum For a thousand million hours, now I’ve found you – Bin milyon saattir seni buldum şimdi
My nights will never be the same, the same again – Gecelerim asla aynı olmayacak, yine aynı olacak I’ve got you running through my veins – Damarlarımda koşturuyorsun
I feel it in my head, my shoulders, knees and toes – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum My bones – Kemiklerim Your music gets me through the highs and lows – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor My head, my shoulders, knees and toes – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım My bones – Kemiklerim You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun Oh – Oh
You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
Let me breathe you, take you down into my lungs – Seni solumama izin ver, seni ciğerlerime indir While we’re dancing to the song, now that I’ve found you – Şarkıyla dans ederken, şimdi seni bulduğuma göre You’re a part of me, now I can’t let you go – Sen benim bir parçamsın, şimdi gitmene izin veremem You’re the heartbeat in my soul, now that I’ve found you – Seni bulduğuma göre ruhumdaki kalp atışısın
My nights will never be the same, the same again – Gecelerim asla aynı olmayacak, yine aynı olacak I’ve got you running through my veins – Damarlarımda koşturuyorsun
I feel it in my head, my shoulders, knees and toes – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum My bones – Kemiklerim Your music gets me through the highs and lows – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor My head, my shoulders, knees and toes – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım My bones – Kemiklerim You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun Oh – Oh
You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
I feel it in my head, my shoulders, knees and toes – Kafamda, omuzlarımda, dizlerimde ve ayak parmaklarımda hissediyorum My bones – Kemiklerim Your music gets me through the highs and lows – Müziğin beni iniş ve çıkışlardan geçiriyor My head, my shoulders, knees and toes – Başım, omuzlarım, dizlerim ve ayak parmaklarım My bones – Kemiklerim You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun Oh – Oh
You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun You’re keeping me from feeling all alone – Beni yapayalnız hissetmekten alıkoyuyorsun
I’m going under and this time I fear there’s no one to save me – Çöküyorum ve bu sefer korkuyorum beni kurtaracak kimse yok diye This all or nothing really got a way of driving me crazy – Bu “ya tamamen yada hiç ” olayının beni delirtmek için gerçekten bir yöntemi var I need somebody to heal – İyileşmek için birine ihtiyacım var
Somebody to know – Tanımak için birine Somebody to have – Yanımda olacak birine Somebody to hold – Tutmak için birine It’s easy to say – Söylemesi kolay But it’s never the same – Ama asla aynı değil I guess I kinda liked the way you numbed all the pain – Sanırım senin tüm acıyı uyuşturma şeklini biraz sevmiştim
Now the day bleeds – Şimdi gündüz kanıyor
Into nightfall – Akşam vaktine doğru And you’re not here – Ve sen burada değilsin… To get me through it all – …atlatmamı sağlamak için I let my guard down – Gardımı indirdim And then you pulled the rug – Ve sonra halıyı çektim I was getting kinda used to being someone you loved – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum
I’m going under and this time I fear there’s no one to turn to – Çöküyodum ve bu sefer korkuyorum, geri döndürecek birisi yok This all or nothing way of loving got me sleeping without you – Bu sevmenin “ya tamamen yada hiç” yöntemi beni sensiz uyutuyordu Now, I need somebody to know – Şimdi, tanımak için birine ihtiyacım var Somebody to heal – İyileşmek için birine Somebody to have – Yanımda olacak birine Just to know how it feels – Sadece nasıl hissettirdiğini bilmek için It’s easy to say but it’s never the same – Söylemesi kolay ama asla aynı değil I guess I kinda liked the way you helped me escape – Sanırım kaçmama yardım edişini biraz sevmiştim
Now the day bleeds – Şimdi gündüz kanıyor Into nightfall – Akşam vaktine doğru And you’re not here – Ve sen burada değilsin… To get me through it all – …atlatmamı sağlamak için
I let my guard down – Gardımı indirdim And then you pulled the rug – Ve sonra halıyı çektin I was getting kinda used to being someone you loved – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum
And I tend to close my eyes when it hurts sometimes – Ve ben acıdığı zamanlar gözlerimi kapatma eğilimindeyim I fall into your arms – Kollarına düşüyorum I’ll be safe in your sound til I come back around – Melodinde güvende olacağım geri dönene kadar
For now the day bleeds – Şimdilik gündüz kanıyor Into nightfall – Akşam vaktine doğru And you’re not here – Ve sen burada değilsin… To get me through it all – …atlatmamı sağlamak için I let my guard down – Gardımı indirdim And then you pulled the rug – Ve sonra halıyı çektin
I was getting kinda used to being someone you loved – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum
But now the day bleeds – Ama şimdi gündüz kanıyor Into nightfall – Akşam vaktine doğru And you’re not here – Ve sen burada değilsin… To get me through it all – …atlatmamı sağlamak için I let my guard down – Gardımı indirdim I was getting kinda used to being someone you loved – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum
I let my guard down – Gardımı indirdim I was getting kinda used to being someone you loved – Senin sevdiğin birisi olmaya biraz alışıyordum
You must understand though the touch of your hand – Elinin dokunuşunu anlamalısın Makes my pulse react; – Nabzımın tepki vermesini sağlıyor That it’s only the thrill of boy meeting girl – Bu sadece oğlanın kızla tanışmasının heyecanı Opposites attract – Karşıtların çekimi It’s physical – Fiziksel Only logical – Sadece mantıklı You must try to ignore that it means more than that – Bundan daha fazlasını ifade ettiğini görmezden gelmeye çalışmalısın
Oh, what’s love got to do, got to do with it? – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı? What’s love but a second-hand emotion? – Aşk ikinci elden başka bir duygudur? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
Oh, what’s love got to do, got to do with it? – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı? What’s love but a second-hand emo— – İkinci el emodan başka aşk nedir? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? What’s love but a second-hand emo— – İkinci el emodan başka aşk nedir? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
It may seem to you that I’m acting confused – Kafam karışmış gibi görünebilir sana When you’re close to me – Bana yakın olduğunda If I tend to look dazed I’ve read it someplace – Şaşkın görünme eğilimindeysem bir yerde okudum I’ve got cause to be – Olmak için nedenim var There’s a name for it – Bunun için isim var There’s a phrase that fits – Uyan bir cümle var But whatever the reason you do it for me – Ama bunu benim için yapmanın sebebi ne olursa olsun
Oh, what’s love got to do, got to do with it? – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı? What’s love but a second-hand emotion? – Aşk ikinci elden başka bir duygudur? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
Oh, what’s love got to do, got to do with it? – Oh, aşkın ne alakası var, bununla mı? What’s love but a second-hand emotion? – Aşk ikinci elden başka bir duygudur? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? What’s love but a second-hand emo— – İkinci el emodan başka aşk nedir? What’s love got to do, got to do with it? – Aşkın ne alakası var, bununla ne alakası var? Who needs a heart when a heart can be broken? – Bir kalp kırılabildiğinde kalbe kimin ihtiyacı var?
Oh, what’s love? – Oh, aşk nedir? What’s love? Oh – Aşk nedir? Oh
Ice on my, ice on my neck – Buz var, ensemde buz var Countin’ up a check – Kaç tane olduğunu kontrol et Ice on my, ice on my neck – Buz var, ensemde buz var Countin’ up a check – Kaç tane olduğunu kontrol et
Ice on my neck that’s incoming (‘Coming) – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen) I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning) – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici) Super-speed, Sonic, I’m running – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum Super, super, super-speed, Sonic, I’m running – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’) – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk I supply the dick when she want it (Want it) – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde)
I’m a bad boy, McLovin – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (aşklı fast food) I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Yeah) – Ben bir,ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (aynen) Hey, good pussy sound like pasta – Hey, iyi am makarna olarak anılan I got young dick, call the pastor – Genç bir penisim var, ona makarnacı de She give good brain, she a master – O(kız) güzel beyin verir, o(kız)ustadır Little Einstein, bitch, I’ma blast off – Küçük Einstein, kaltak, ben ateşlendim I can go slow or go faster – Yavaş yada hızlı gidebilirim
If I bust quick, that’s a bastard – Eğer çabuk boşalıyorsa, o bir piçtir Young Bollywood get gassed up – Genç Bollywood gaza gelmiş Get rich quick, big bags yeah, I’m cashed up – Hızlı zengin ol, büyük çantalar aynen, nakitlendim Ice on my neck that’s incoming (‘Coming) – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen) I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning) – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici)
Super-speed, Sonic, I’m running – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum Super, super, super-speed, Sonic, I’m running – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’) – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk I supply the dick when she want it (Want it) – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde) I’m a bad boy, McLovin (Ayy) – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy) I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Ayy) – Ben bir, ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy) I’m a bad boy like Puffy – Ben bir kötü çocuğum peluş gibi She suckin’ on my neck like Buffy – O(kız) boynumu öküzcük gibi emiyor On my British bird I had to go duppy – Köpekcik gibi gitmek zorunda kaldığım ingiliz kuşumda Fall asleep in that pussy like a cubby (Woo) – Minik ev gibi amda uyuyakaldın (vaay)
’90s pimp, 2000 pimp (Woo) – 90’ların pezevenki, 2000’lerin pezevenki (vaay) Mercedes drip, CLS (Woo) – Mercedes damlıyor, CLS (vaay) They just gassin’, I ain’t convinced – Sadece gazlanmışlar, ben kanmam She got a peach on her but she ain’t a princess (Yeah) – O(kız) kendine şeftali (popo) yapmış ama prenses değil (aynen) Woah, used to be a hot boy but I’m straight gorgeous now – Vay, ateşli bir çocuk olmam gerekiyordu ama şimdi düz(heteroseksüel) mükemmelim Woah, if you wanna see me you gon’ have to book appointments now – Vay, eğer beni görmek istiyorsan randevu defterimden gün almalısın Woah, baby, call me stone cold ’cause I’m so stunnin’ yeah – Vay, bebek, buz gibi ara beni çünkü ben çekiciyim aynen Woah, I smell like fresh cookies out the oven mixed with money – Vay, ben parayla karıştırılmış taze kurabiye gibi kokuyorum Ice on my neck that’s incoming (‘Coming) – Ensemde aşağı doğru gelen buz var(gelen) I’m a pretty boy, I’m stunning (Stunning) – Ben hoş bir çocuğum, ben çekiciyim (çekici) Super-speed, Sonic, I’m running – Süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum
Super, super, super-speed, Sonic, I’m running – Süper, süper, süper-hız, ses hızı, ben koşuyorum Call me big papa, I’m sonnin’ (Sonnin’) – Ara beni koca babacık, ben oğlun olan(ses hızındaki) çocuk I supply the dick when she want it (Want it) – O(kız) istediğinde penis tedarik ettim (onu istediğinde) I’m a bad boy, McLovin (Ayy) – Ben bir kötü çocuğum, McLovin (ayy) I’m a, I’m a, I’m a bad boy, McLovin (Huh) – Ben bir,ben bir, ben bir kötü çocuğum, McLovin (aynen)