Kategori: Genel

  • Hypnogaja – Here Comes The Rain Again Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Hypnogaja – Here Comes The Rain Again Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Here comes the rain again..
    – Yine yağmur geliyor..
    Falling on my head like a memory..
    – Zihnime bir hatıra gibi düşerek..
    Falling on my head like a new emotion..
    – Zihnime yeni bir hismiş gibi düşerek..

    I want to walk in the open wind!
    – Serin rüzgarda yürümek istiyorum!
    I want to talk like lovers do!
    – Aşıklar gibi konuşmak istiyorum!
    I want to dive into your ocean!
    – Okyanusunun dibine dalmak istiyorum!
    Is it raining with you?
    – Yağmur seninle mi yağıyor?

    So baby talk to me like lovers do.
    – Hadi bebeğim konuş benimle, aşıklar gibi.
    Walk with me like lovers do. 
    – Yürü benimle, aşıklar gibi.
    Talk to me like lovers do.
    – Konuş benimle, aşıklar gibi.

    Here comes the rain again..
    – Yine yağmur geliyor..
    Raining in my head like a tragedy..
    – Bir facia gibi yağarak üstüme..
    Tearing me apart like a new emotion..
    – Yeni bir his gibi sarsarken beni ..

    I want to breathe in the open wind.
    – Serin rüzgarda nefes almak istiyorum.
    I want to kiss like lovers do.
    – Aşıklar gibi öpüşmek istiyorum.
    I want to dive into your ocean.
    – Okyanusuna dalmak istiyorum.
    Is it raining with you?
    – Yağmur seninle mi yağıyor?

  • Rihanna – Only Girl In The World Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Rihanna – Only Girl In The World Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    La la la la
    – La la la la

    I want you to love me, like I’m a hot ride
    – Beni sevmeni istiyorum, ateşli bir gezintiymişim gibi
    Keep thinking of me, doing what you like
    – Beni düşünmeye devam etmeni, istediğini yapmanı
    So boy forget about the world cuz it’s gonna be me and you tonight
    – O yüzden, dünyayı unut çünkü bu gece sadece sen ve ben olacağız
    I’m gonna make you beg for it, then imma make you swallow your pride
    – Seni bunun için yalvartacağım, sonra da gururunu bir kenara bıraktıracağım

    Want you to make me feel like I’m the only girl in the world
    – Bana dünyadaki tek kız benmişim gibi hissettirmeni istiyorum
    Like I’m the only one that you’ll ever love
    – Daima seveceğin tek kişi benmişim gibi
    Like I’m the only one who knows your heart
    – Kalbini bilen tek kişi benmişim gibi
    Only girl in the world
    – Dünyadaki tek kız
    Like I’m the only one that’s in command
    – kontrolde olan tek kişi benmişim gibi

    Cuz I’m the only one who understands how to make you feel like a man
    – Çünkü ben seni bir erkek gibi nasıl hissettireceğini anlayan tek kişi benim
    Want you to make me feel like I’m the only girl in the world
    – Dünyadaki tek kız benmişim gibi beni hissettirmeni istiyorum
    Like I’m the only one that you’ll ever love
    – Sonsuza dek seveceğin tek kişi benmişim gibi
    Like I’m the only one who knows your heart
    – Kalbini bilen tek kişi benmişim gibi
    Only one
    – Tek kişi

    Want you to take me like a thief in the night
    – Gecenin içindeki bir hırsız gibi beni almanı istiyorum
    Hold me like a pillow, make me feel right
    – Bir yastık gibi beni tutmanı, iyi hissettirmeni
    Baby I’ll tell you all my secrets that I’m keeping,you can come inside
    – Bebeğim, sakladığım tüm sırlarımı sana söyleyeceğim, iç dünyama girebilirsin
    And when you enter, you ain’t leaving, be my prisoner for the night
    – Ve girdiğin zaman, gidemezsin, gece boyunca benim mahkumum ol

    Want you to make me feel like I’m the only girl in the world
    – Dünyadaki tek kızın ben olduğunu hissettirmeni istiyorum 
    Like I’m the only one that you’ll ever love
    – Sonsuza dek seveceğin tek kişi benmişim gibi
    Like I’m the only one who knows your heart
    – Kalbini bilen tek kişi benmişim gibi
    Only girl in the world
    – Dünyadaki tek kız
    Like I’m the only one that’s in command
    – Hakimiyete sahip olan tek kişi benmişim gibi
    Cuz I’m the only one who understands, like I’m the only one who knows your heart, only one
    – Çünkü anlayabilen tek kişi benim, kalbini bilen tek kişi benmişim gibi, tek kişi.

    Take me for a ride
    – Beni bir gezintiye götür
    Oh baby, take me high
    – Oh bebeğim beni yükseğe çıkar
    Let me make you first
    – Bırak seni birinci yapayım
    Oh make it last all night
    – En azından tüm gece yap
    Take me for a ride
    – Beni bir gezintiye götür
    Oh baby, take me high
    – Oh bebeğim beni yükseğe çıkar
    Let me make you first
    – Bırak seni birinci yapayım
    Make it last all night
    – En azından tüm gece yap

    Want you to make me feel like I’m the only girl in the world
    – Dünyadaki tek kızın ben olduğunu hissettirmeni istiyorum
    Like I’m the only one that you’ll ever love
    – Sonsuza dek seveceğin tek kişi benmişim gibi
    Like I’m the only one who knows your heart
    – Kalbini bilen tek kişi benmişim gibi
    Only girl in the world
    – Dünyadaki tek kız
    Like I’m the only one that’s in command
    – Hakimiyete sahip olan tek kişi benmişim gibi
    Cuz I’m the only one who understands how to make you feel like a man
    – Çünkü ben seni bir erkek gibi hissetirebilecek tek kişiyim
    Only girl in the world
    – Dünyadaki tek kız
    Girl in the world
    – Dünyadaki tek kız
    Only girl in the world
    – Dünyada tek kız
    Girl in the world
    – Dünyadaki tek kız

  • Gotye – Somebody That I Used To Know Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Gotye – Somebody That I Used To Know Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Now and then I think of when we were together
    – Sürekli beraber olduğumuz zamanları düşünüyorum.
    Like when you said you felt so happy you could die
    – “O kadar mutluyum ki ölebilirim.” dediğin zamanları.
    Told myself that you were right for me
    – Kendime senin benim için doğru kişi olduğunu söylemiştim.
    But felt so lonely in your company
    – Ama seninle birlikteyken çok yalnız hissetmiştim.
    But that was love and it’s an ache I still remember.
    – Bu aşktı, hala hatırladığım bir acıydı.

    You can get addicted to a certain kind of sadness.
    – Bazı mutsuzluklara bağlı olabilirsin.
    Like resignation to the end
    – Sonsuz teslimiyet gibi
    Always the end
    – Hep sonsuz
    So when we found that we could not make sense
    – Yürütemeyeceğimizi anladığımızda
    Well you said that we would still be friends
    – Hala arkadaş kalabiliriz dedin.
    But I’ll admit that I was glad that it was over
    – Ama itiraf etmeliyim ki, bittiğine sevinmiştim.

    But you didn’t have to cut me off
    – Ama beni kestirip atmak zorunda değildin.
    Make out like it never happened
    – Sanki hiç yaşanmamış gibi davranmak zorunda değildin.
    And that we were nothing
    – Sanki biz hiçbişeydik.
    And I don’t even need your love
    – Ve senin sevgine ihtiyacım bile yok.
    But you treat me like a stranger
    – Ama sen bana sanki bir yabancıymışım gibi davranıyorsun.
    And that feels so rough
    – Ve bu çok kötü hissettiriyor.
    You didn’t have to stoop so low
    – Bu kadar alçalmak zorunda değildin.
    Have your friends collect your records
    – Arkadaşlarını yollayıp plaklarını aldırmak zorunda değildin.
    And then change your number
    – Ve numaranı değiştirmek zorunda da değildin.
    I guess that I don’t need that though 
    – Gerçi buna ihtiyacım yok galiba
    Now you’re just somebody that I used to know
    – Artık benim için sadece önceden tanıdığım birisin.

    Now and then I think of all the times you screwed me over
    – Sürekli bana kazık attığın zamanları düşünüyorum.
    But had me believing it was always something that I’d done
    – Sanki benim suçummuş gibi hissettirirdin.
    And I don’t wanna live that way
    – Ve ben bu şekilde yaşamak istemiyorum.
    Reading into every word you say
    – Söylediğin sözlerden anlam çıkararak.
    You said that you could let it go
    – vazgeçebileceğini söylemiştin
    And I wouldn’t catch you hung up on somebody that you used to know…
    – hani sadece bir zamanlar tanıdığın birisine takılıp kaldığını görmeyecektim

    But you didn’t have to cut me off
    – Ama beni kestirip atmak zorunda değildin.
    Make out like it never happened
    – Sanki hiç yaşanmamış gibi davranmak zorunda değildin.
    And that we were nothing
    – Sanki biz hiçbişeydik.
    And I don’t even need your love
    – Ve senin sevgine ihtiyacım bile yok.
    But you treat me like a stranger
    – Ama sen bana sanki bir yabancıymışım gibi davranıyorsun.
    And that feels so rough
    – Ve bu çok kötü hissettiriyor.
    You didn’t have to stoop so low
    – Bu kadar alçalmak zorunda değildin.
    Have your friends collect your records
    – Arkadaşlarını yollayıp plaklarını aldırmak zorunda değildin.
    And then change your number
    – Ve numaranı değiştirmek zorunda da değildin.
    I guess that I don’t need that though
    – Gerçi buna ihtiyacım yok galiba
    Now you’re just somebody that I used to know
    – Artık benim için sadece önceden tanıdığım birisin.

  • Evanescence – My Immortal Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Evanescence – My Immortal Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I’m so tired of being here suppressed by all my childish fears
    – Burada, çocukça korkularım tarafından bastırılmış halde bulunmaktan çok yoruldum
    And if you have to leave
    – Ve eğer gitmek zorundaysan
    I wish that you would just leave
    – Hemen gitmeni dilerim
    Cause your presence still lingers here
    – Çünkü varlığının hala burada oyalanıyor(takılıp kalıyor)
    And it won’t leave me alone
    – Ve beni yalnız bırakmayacak
    These wounds won’t seem to heal
    – Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
    This pain is just too real
    – Bu acı fazla gerçek
    There’s just too much that time cannot erase
    – Zamanın silemediği çok fazla şey var

    [When you cried I’d wipe away all of your tears
    – Ağladığında, tüm gözyaşlarını silerdim
    When you’d scream I’d fight away all of your fears
    – Çığlık attığında, tüm korkularınla savaşırdım
    I held your hand through all of these years
    – Tüm bu yıllar boyunca elini tuttum.
    But you still have all of me
    – Fakat hala bana tamamen sahipsin ]
    You used to captivate me by your resonating light
    – Sen beni büyüleyen ışığınla kendine hapsederdin.

    Now I’m bound by the life you left behind
    – Şimdi ise geride bıraktığın hayata bağıyım
    Your face it haunts my once pleasant dreams
    – Yüzün, bir zamanlar mutlu olan rüyalarımı kovalıyor
    Your voice it chased away all the sanity in me
    – Sesin, tüm akıl sağlığımı yok etti
    These wounds won’t seem to heal
    – Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
    This pain is just too real
    – Bu acı fazla gerçek
    There’s just too much that time cannot erase
    – Zamanın silemediği çok fazla şey var

    I’ve tried so hard to tell myself that you’re gone
    – Kendime gittiğini söylemek için çok uğraştım
    But though you’re still with me
    – Ama hala benimle olmana rağmen
    I’ve been alone all along
    – Aslında baştan beri yalnızım

  • Helldorado – A Drinking Song Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Helldorado – A Drinking Song Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Come all you outlaws and restless riders
    – Hepiniz gelin, siz kanun kaçakları ve bihuzur atlılar,

    And gather round here all you outsiders
    – Toplanın burada siz yabancılar

    Come fill your glasses and raise them high
    – Gelip doldurun kadehlerinizi ve kaldırın havaya

    And let us drink and not be dry
    – İçelim haydi, dönmeyelim tahtaya

    No more, no never again, no never again
    – Bir daha olmaz, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla

    No more, no never again, no never again
    – Bir daha olmaz, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla

    The dark is rising and the keeps falling 
    – Karanlık yükseliyor, güneş alçalmaya devam

    Our fire is burning and the wind keeps calling
    – Ateşimiz yanıyor, rüzgâr haykırmaya devam

    So fill your glasses and prepare to fight
    – Ne duruyorsunuz, doldurun kadehlerinizi, hazırlanın kavgaya

    Let’s all drink up and ride tonight
    – Haydi dikelim kadehleri ve atları sürelim akşama

    No more, no never again, no never again
    – Bir daha olmaz, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla

    No more, no never again, no never again
    – Bir daha olmaz, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla

  • Marshmello & Halsey , Be Kind Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Marshmello & Halsey , Be Kind Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Wanna believe, wanna believe
    – İçinde tek bir kötülük bile olmadığına
    That you don’t have a bad bone in your body
    – İnanmak istiyorum, inanmak istiyorum
    But the bruises on your ego make you go wild, wild, wild, yeah
    – Ama egondaki çürükler seni deli ediyor
    Wanna believe, wanna believe
    – Taş gibi buz kestiğinde bile üzgün olduğuna
    That even when you’re stone-cold, you’re sorry
    – İnanmak istiyorum, inanmak istiyorum
    Tell me why you gotta be so out of your mind, yeah
    – Bana neden bu kadar deli olmak zorunda olduğunu söyle,evet

    I know you’re chokin’ on your fears
    – Biliyorum korkularında boğuluyorsun
    Already told you I’m right here
    – Sana burada olduğumu çoktan söyledim
    I will stay by your side every night
    – Her gece tam yanında duracağım

    I don’t know why you hide from the one
    – Aşık olduğu kişiden neden saklandığını,
    And close your eyes to the one
    – Ona neden gözlerini kapadığını
    Mess up and lie to the one that you love
    – Ve neden her şeyi berbat edip yalan söylediğini bilmiyorum
    When you know you can cry to the one
    – Ona ağlayabileceğini bildiğin, her zaman ona saklanabileceğini
    Always confide in the one
    – Bildiğin halde
    You can be kind to the one that you love
    – Aşık olduğun kişiye kibar olabilirsin

    Ah I know you need, I know you need
    – Neye ihtiyacın olduğunu biliyorum, neye ihtiyacın olduğunu biliyorum
    The upper hand even when we aren’t fighting
    – Kavga etmediğimiz zamanlarda bile üstünlük
    ‘Cause in the past, you had to prepare every time, yeah
    – Çünkü geçmişte, hep hazırlıklı olmak zorundaydın
    Don’t wanna leave, don’t wanna leave
    – Ayrılmak istemiyorum, ayrılmak istemiyorum
    But if you’re gonna fight then do it for me
    – Ama eğer savaşacaksan, benim için savaş
    I know you’re built to love, but broken now, so just try, yeah
    – Sevmek için yaratıldığını ama şimdi kırılmış olduğunu biliyorum, yani sadece dene

    I know you’re chokin’ on your fears
    – Biliyorum korkularında boğuluyorsun
    Already told you, I’m right here
    – Sana burada olduğumu çoktan söyledim
    I will stay by your side every night
    – Her gece tam yanında duracağım

    I don’t know why you hide from the one
    – Aşık olduğu kişiden neden saklandığını,
    And close your eyes to the one
    – Ona neden gözlerini kapadığını
    Mess up and lie to the one that you love
    – Ve neden her şeyi berbat edip yalan söylediğini bilmiyorum
    When you know you can cry to the one
    – Ona ağlayabileceğini bildiğin, her zaman ona saklanabileceğini
    Always confide in the one
    – Bildiğin halde
    You can be kind to the one that you love
    – Aşık olduğun kişiye kibar olabilirsin


    Ah I know it’s hard for you, but it’s not fair
    – Biliyorum bu senin için zor, ama bu adil değil
    Going sick in the head tryna get you there
    – Kafadan çatlak olup sana ulaşmaya çalışmak
    And I know it’s hard for you, but it’s not fair
    – Biliyorum bu senin için zor, ama bu adil değil
    It’s not fair
    – Bu adil değil

    I don’t know why you hide from the one
    – Aşık olduğu kişiden neden saklandığını,
    And close your eyes to the one
    – Ona neden gözlerini kapadığını
    Mess up and lie to the one that you love
    – Ve neden her şeyi berbat edip yalan söylediğini bilmiyorum
    When you know you can cry to the one
    – Ona ağlayabileceğini bildiğin, her zaman ona saklanabileceğini
    Always confide in the one
    – Bildiğin halde
    You can be kind to the one that you love
    – Aşık olduğun kişiye kibar olabilirsin
    Ah
    – Ah
    Ah
    – Ah
    When you know you can cry to the one
    – Ona ağlayabileceğini bildiğin, her zaman ona saklanabileceğini
    Always confide in the one
    – Bildiğin halde
    You can be kind to the one that you love
    – Aşık olduğun kişiye kibar olabilirsin
    Ah
    – Ah

  • Headie One – Ain’t It Different Lyrics Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Headie One – Ain’t It Different Lyrics Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    (Baby, are you up for this?)
    – (Bebeğim, buna hazır mısın?)
    (Ready for the bump and grind)
    – (Darbeye ve eziyete hazır)
    (Baby, are you up for this?)
    – (Bebeğim, buna hazır mısın?)
    Suh, suh, s-s-s-suh
    – Suh, suh, s-s-s-suh
    (Baby, are you up for this?)
    – (Bebeğim, buna var mısın?)

    Ain’t it different? (One) I link my ting in LA
    – Farklı değil mi? (Bir) Los Angeles’a bağlıyım
    Why I can’t fly to the states? ‘Cause I got too much convictions (Ayy)
    – Neden eyaletlere uçamıyorum? Çünkü çok fazla mahkumiyetim var (Ayy)
    Apparently all I talk is prison but I don’t know no different (No)
    – Görünüşe göre tek konuştuğum hapishane ama farklı bilmiyorum (Hayır)
    ‘Cah I was in jail up north, runnin’ another coalition (Turn)
    – Cah, kuzeyde hapisteydim, başka bir koalisyon yönetiyordum (Dön)
    Fresh home, I bought coke and whipped it
    – Taze ev, kola aldım ve kırbaçladım
    I put some roses where my wrist is
    – Bileğimin olduğu yere biraz gül koydum
    You ain’t ever made a birthday cake from Digestive biscuits (Told me turn)
    – Sindirim bisküvilerinden hiç doğum günü pastası yapmadın (Dönmemi söyledi)
    Will have to take lemon juice to my piss test (Piss test) (S-s-s-suh)
    – İşeme testime limon suyu almam gerekecek (Piss testi) (S-s-s-suh)
    Everyday I look up to the Lord, give thanks for all this litness (Turn, turn, turn, turn)
    – Her gün Tanrı’ya bakıyorum, tüm bu laf için şükrediyorum (Dön, dön, dön, dön)
    Come home, fresh out the system, gymnast
    – Eve gel, sistemi tazele, jimnastikçi
    Rollin’ with smoke on my jones
    – Jones’umda dumanla yuvarlanıyorum
    Pigs want all the camera on me, not the one from dipset (One)
    – Domuzlar tüm kamerayı üzerimde istiyor, dipset’teki değil (Bir)
    I still can’t mix pleasure with business, sorry princess (Princess)
    – Hala işle zevki karıştıramıyorum, üzgünüm prenses (Prenses)
    I come a long way from broke days (Turn, turn)
    – Bozuk günlerden uzun bir yol geldim (Dön, dön)
    I got to work and fixed it
    – Çalışmalı ve tamir etmeliyim

    Baby, are you up for this?
    – Bebeğim, buna hazır mısın?
    I am feeling hot tonight
    – Bu gece sıcak hissediyorum
    Ready for the bump and grind
    – Darbeye ve eziyete hazır
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet
    Baby, are you up for this? (Ain’t it different?)
    – Bebeğim, buna hazır mısın? (Farklı değil mi?)
    I am feeling hot tonight (Turn, turn, turn, turn)
    – Bu gece sıcak hissediyorum (Dön, dön, dön, dön)
    Ready for the bump and grind
    – Darbeye ve eziyete hazır
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah (Suh, suh, s-s-s-suh)
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet (Suh, suh, s-s-s-suh)
    Ain’t it different? (Yeah)
    – Farklı değil mi? (Evet)
    Spent like ten years grindin’ (Facts)
    – On yıl eziyet gibi geçirdim (Gerçekler)
    Covered in diamonds, never been mining
    – Elmaslarla kaplı, asla madencilik yapmadım
    Came through, man’s still shining (Blaow)
    – Geçti, adam hala parlıyor (Blaow)
    ‘Cah I was in Homeford House with the pack (Pack)
    – Cah Ben paketle Homeford Evindeydim (Paket)
    And now I’m in Dubai, lining (Vroom)
    – Ve şimdi Dubai’deyim, astar (Vroom)
    Me and Headz landed abroad, two new kettles, perfect timin’ (Perfect)
    – Ben ve Headz yurtdışına indik, iki yeni su ısıtıcısı, mükemmel zamanlama (Mükemmel)
    The new whip’s white on white, peanut butter, rose gold lining (Skrr)
    – Yeni kırbaç beyaz üzerine beyaz, fıstık ezmesi, pembe altın astar (Skrr)
    You can catch me in central (Let’s go)
    – Beni merkezde yakalayabilirsin (Hadi gidelim)
    Car so dumb, when I press this button it’s gone, I don’t do rentals (I pay)
    – Araba çok aptal, bu düğmeye bastığımda gitmiş, kira yapmıyorum (öderim)
    Air 1’s fresher than menthol (They’re fresh)
    – Air 1 mentolden daha taze (Tazedir)
    I don’t wanna get shit lit, but the way that bro grip sticks ain’t gentle (Brrt)
    – Bir bok yakmak istemiyorum, ama kardeşin tutma şekli nazik değil (Brrt)
    Summer time shootouts, big big loot-outs
    – Yaz çatışmaları, büyük ganimetler
    Get corn stuck in your dental
    – Dişinize mısır sıkışsın

    Baby, are you up for this? (Ooh, ooh)
    – Bebeğim, buna hazır mısın? (Ooh ooh)
    I am feeling hot tonight (Ooh, ooh)
    – Bu gece sıcak hissediyorum (Ooh, ooh)
    Ready for the bump and grind (Ooh, ooh)
    – Darbeye ve eziyete hazır
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet
    Baby, are you up for this? (Ooh, ooh) (Ain’t it different?)
    – Bebeğim, buna hazır mısın? (Ooh, ooh) (Farklı değil mi?)
    I am feeling hot tonight (Ooh, ooh) (Ayy, ayy)
    – Bu gece sıcak hissediyorum (Ooh, ooh) (Ayy, ayy)
    Ready for the bump and grind (Ooh, ooh)
    – Darbe ve eziyet için hazır (Ooh, ooh)
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah (Turn, turn, turn, turn)
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet (Dön, dön, dön, dön)
    Ain’t it different? (Different)
    – Farklı değil mi? (Farklı)
    When I first stepped in the game (Game)
    – Oyuna (Oyun) ilk adım attığımda
    Man tried leech on my name now they wanna act all distant
    – Adam benim adıma sülük denedi, şimdi tamamen uzak hareket etmek istiyorlar
    Man love smile in my face and then they wanna chat like vixens (Huh?)
    – Adam yüzüme gülümsemeyi seviyor ve sonra vixenler gibi sohbet etmek istiyorlar (Huh?)
    It’s good it’s not back in the day, woulda got you so wrapped on Clifton
    – Gün içinde geri dönmemiş olması iyi, seni Clifton’a sarmış olmalıydın
    I don’t really take no checks, I’ll warn you
    – Gerçekten çek almıyorum, seni uyaracağım
    And I don’t do threats, I’m cordial
    – Ve ben tehdit etmiyorum, samimiyim
    I don’t even Snap on the jet, it’s normal
    – Ben jete bile takmam, bu normal
    Black tie but I’m dressed informal (Boy)
    – Siyah kravat ama gayri resmi giyindim (Boy)
    Like the boys from East, I’m nasty
    – Doğunun çocukları gibi, ben iğrençim
    Don’t do drip but I still stay classy
    – Damla yapma ama yine de klas kalıyorum
    You wanna know, then ask me, easy
    – Bilmek istiyorsun, sonra bana sor, kolay

    Baby, are you up for this? (Ooh, ooh) (One)
    – Bebeğim, buna hazır mısın? (Ooh, ooh) (Bir)
    I am feeling hot tonight (Ooh, ooh)
    – Bu gece sıcak hissediyorum (Ooh, ooh)
    Ready for the bump and grind (Ooh, ooh)
    – Darbe ve eziyet için hazır (Ooh, ooh)
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet
    Baby, are you up for this? (Ain’t it different, one) (Ooh, ooh)
    – Bebeğim, buna hazır mısın? (Farklı değil mi, bir) (Ooh, ooh)
    I am feeling hot tonight (Ooh, ooh)
    – Bu gece sıcak hissediyorum (Ooh, ooh)
    Ready for the bump and grind (Ooh, ooh)
    – Darbe ve eziyet için hazır (Ooh, ooh)
    Wheel it back and run it one more time, yeah, yeah (Turn, turn, turn, turn)
    – Geri dön ve bir kez daha çalıştır, evet, evet (Dön, dön, dön, dön)

    (Baby, are you?)
    – (Bebeğim, sen misin?)
    (Baby, are you?)
    – (Bebeğim, sen misin?)
    (Baby, are you?)
    – (Bebeğim, sen misin?)
    (Baby, are you?)
    – (Bebeğim, sen misin?)

  • Allie X-Bitch Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Allie X-Bitch Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Steal my blood and steal my heart
    – Kanımı ve kalbimi çalıyorsun
    Whatever it takes to get you up
    – Ne olursa olsun sen karışıyorsun
    I’m your bitch, you’re my bitch
    – Ben senin fahişenim, sen benim fahişemsin
    (Boom, boom)
    – (Bom Bom)
    In my bones and in my soul
    – Kemiklerimde ve ruhumda
    Always be in your control
    – Daima kontrol altında
    I’m your bitch, you’re my bitch
    – Ben senin fahişenim, sen benim fahişemsin
    (Boom, boom)
    – (Bom Bom)

    Give me that stuff that feels so pure
    – Beni çok saf hissettiren zımbırtılardan ver

    Stamp me with your signature
    – İmzanı damgala
    I’m your bitch, you’re my bitch
    – Ben senin fahişenim, sen benim fahişemsin
    (Boom, boom)
    – (Bom Bom)
    We do things a different way
    – Biz farklı bir yolla yaparız
    It’s up to you and it’s up to me
    – Seni ve beni kaldırır
    I’m your bitch, you’re my bitch
    – Ben senin fahişenim, sen benim fahişemsin
    (Boom, boom)
    – (Bom Bom)


    Make the bed and do your laundry
    – Yatakları ve çamaşırlığı hazırla
    Tuck the corners in
    – Köşelere sakla
    Read the news, the business section
    – Haberleri oku, iş bölümü yap
    Tell me how it’s been
    – Nasıl olduğunu bana söyle
    Give me something to run to
    – Kaçmam için bazı şeyler ver

    Let me know
    – Bilmeme izin ver
    Tell me to go
    – Gitmek için bana söyle
    Let’s take the long way through the crowd
    – Kalabalığın arasından uzun bir yol kat edelim
    Only for sure
    – Bir süreliğine
    Nobody’s sat at me and stared
    – Kimse bana bakmasın ve yaslanmasın
    Oh well, oh well
    – Oh iyi, oh iyi

  • RAYE , Natalie Don’t Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    RAYE , Natalie Don’t Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    It’s been 24 hours, could’ve bought me flowers
    – 24 saat oldu, bana çiçek alabilir miydi
    You know I ain’t been happy (Nuh-uh)
    – Mutlu olmadığımı biliyorsun (Nuh-uh)
    Maybe call me in an hour
    – Belki bir saat sonra ararsın
    Do you wish that it was her though
    – Keşke o olsaydı
    Singing songs in the shower?
    – Duşta şarkı söylemek?
    Baby, no I can’t help it (Nuh-uh)
    – Bebeğim, hayır yardım edemem (Nuh-uh)
    When you’re showing me about her
    – Bana onun hakkında gösterirken

    Why you staring at him, I can see
    – Neden ona bakıyorsun, görebiliyorum
    When you know he belongs to me
    – Onun bana ait olduğunu bildiğinde
    You know I’m missing the sunrise
    – Biliyorsun gün doğumunu özlüyorum
    Behind his eyes he’s thinking of you
    – Gözlerinin ardında seni düşünüyor

    Oh no, there she goes
    – Oh hayır, işte gidiyor
    To take away my man
    – Adamımı götürmek için
    I’m begging her, not him
    – Yalvarıyorum ona değil
    Don’t, don’t, don’t do it, no, no
    – Yapma, yapma, yapma, hayır, hayır
    Don’t do it, Natalie don’t, don’t
    – Yapma Natalie yapma, yapma

    Oh no, there she goes
    – Oh hayır, işte gidiyor
    To take him from my hand
    – Onu elimden almak için
    I’m begging her, not him
    – Yalvarıyorum ona değil
    Don’t, don’t, don’t do it, no, no
    – Yapma, yapma, yapma, hayır, hayır
    Don’t do it, Natalie don’t, don’t, don’t
    – Yapma Natalie yapma, yapma, yapma
    Don’t, don’t, don’t, don’t
    – Yapma, yapma, yapma, yapma

    You saw it
    – Onu gördün
    Saw her walking like a model
    – Bir model gibi yürürken gördüm
    But I won’t let it depress me (Nuh-uh)
    – Ama beni üzmesine izin vermeyeceğim (Nuh-uh)
    So I bought another bottle
    – Bu yüzden başka bir şişe aldım
    When you bend over like that
    – Böyle eğildiğin zaman
    Can’t you see my sorrow
    – Acımı göremiyor musun
    When you bend over like that
    – Böyle eğildiğin zaman
    You know his eyes gonna follow, oh
    – Onun gözlerinin takip edeceğini biliyorsun

    Why you staring at him, I can see
    – Neden ona bakıyorsun, görebiliyorum
    When you know he belongs to me
    – Onun bana ait olduğunu bildiğinde
    You know I’m missing the sunrise
    – Biliyorsun gün doğumunu özlüyorum
    Behind his eyes he’s thinking of you
    – Gözlerinin ardında seni düşünüyor

    Oh no, there she goes
    – Oh hayır, oraya gidiyor
    To take away my man
    – Adamımı almak için
    I’m begging her, not him
    – Yalvarıyorum ona değil
    Don’t, don’t, don’t do it, no, no
    – Yapma, yapma, yapma, hayır, hayır
    Don’t do it, Natalie don’t, don’t
    – Yapma Natalie yapma, yapma

    Oh no, there she goes
    – Oh hayır, oraya gidiyor
    To take him from my hand;
    – Onu elimden almak için
    I’m begging her, not him
    – Yalvarıyorum ona değil
    Don’t, don’t, don’t do it, no, no
    – Yapma, yapma, yapma, hayır, hayır
    Don’t do it, Natalie don’t, don’t, don’t
    – Yapma Natalie yapma, yapma, yapma
    Don’t, don’t, don’t, don’t
    – Yapma, yapma, yapma, yapma

    I’m still awake at six in the morning
    – Sabah altıda hala uyanığım
    Oh, I know you calling
    – Oh, aradığını biliyorum
    Natalie please feel bad
    – Natalie lütfen kötü hisset
    Don’t text back, leave my man
    – Cevap verme, adamımı bırak
    Like Dolly begged Jolene
    – Dolly’nin Jolene’ye yalvarması gibi
    Just ’cause you can
    – Sadece yapabileceğin için
    Don’t take him please (Please, please, please)
    – Onu alma lütfen (Lütfen, lütfen, lütfen)

    Oh no, there she goes
    – Oh hayır, oraya gidiyor
    To take away my man
    – Adamımı götürmek için
    I’m begging her, not him
    – Yalvarıyorum ona değil
    Don’t, don’t, don’t do it, no, no
    – Yapma, yapma, yapma, hayır, hayır
    Don’t do it, Natalie don’t, don’t
    – Yapma Natalie yapma, yapma

    Oh no, there she goes
    – Oh hayır, oraya gidiyor
    To take him from my hand
    – Onu elimden almak için
    I’m begging her, not him
    – Yalvarıyorum ona değil
    Don’t, don’t, don’t do it, no, no
    – Yapma, yapma, yapma, hayır, hayır
    Don’t do it, Natalie don’t, don’t, don’t
    – Yapma Natalie yapma, yapma, yapma
    Don’t, don’t, don’t, don’t
    – Yapma, yapma, yapma, yapma

    (Do it)
    – (Yap)
    Don’t, don’t, don’t do it, no, no
    – Yapma, yapma, yapma, hayır, hayır
    (Natalie don’t)
    – (Natalie yapma)
    Don’t, don’t, don’t, don’t, don’t, don’t do it
    – Yapma, yapma, yapma, hayır, hayır

  • ROSALÍA & Travis Scott – TKN Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    ROSALÍA & Travis Scott – TKN Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Family things, they don’t have to listen to them
    – Aile meseleleri, onları dinlemek zorunda değiller
    The bosses with the bosses and I am the mom
    – Patronlarla patronlar ve ben bir anneyim
    The secrets only with who you can trust
    – Sırlarımı sadece güveneceğin kişilerle paylaşırım
    You better not break the omerta
    – Omerta’yı kırmasan iyi olur
    There are levels for everything in this life
    – Bu hayatta her şey için seviyeler vardır.
    We don’t fuck with strangers
    – Yabancılarla sevişmiyoruz
    Nor a new friend, nor an injury
    – Yeni arkadaş yoksa yaralanma da yoktur.

    Nor a new friend, nor an injury
    – Yeni arkadaş yoksa yaralanma da yoktur.
    TKN, TKN, TKN
    – TKN, TKN, TKN
    Nor a new friend, nor an injury
    – Yeni arkadaş yoksa yaralanma da yoktur.
    TKN, TKN
    – TKN, TKN
    Nor a new friend, nor an injury
    – Yeni arkadaş yoksa yaralanma da yoktur.

    Zoom in on the face, Gaspar Noé
    – Yüzünü yaklaştır, Gaspar Noe
    This won’t shoot, I emptied it
    – Ateş etmeyecek çünkü boşalttım
    VVS, VVS, Dolce Vita
    – VVS, VVS, Dolce Vita
    My command is strong, dynamite
    – Emrim güçlü dinamit gibi
    Tattooed from the feet to the back of the neck
    – Ayaklarımdan boynumun arkasına kadar dövmeli
    Wearing black like Kika
    – Kika gibi siyah giyiniyorum
    VVS, VVS, Dolce Vita (VVS)
    – VVS, VVS, Dolce Vita (VVS)
    The command is strong, dynamite
    – Emrim güçlü dinamit gibi

    Milk with sugar
    – Şekerli süt
    She has Brazilian measurements
    – O brezilya ölçülerime sahip
    This mami is a G (Yeah)
    – Bu anne bir G (evet)

    Yeah, she got hips I gotta grip for (Yeah)
    – Evet çıldırabileceğim kalçalara sahip
    A lot of ass, don’t need to have more
    – Bir sürü kalça, fazlasına gerek yok
    I know it’s sweet, I like that
    – Tatlı olduğunu biliyorum, hoşuma gitti
    Mmm (Straight up)
    – Mmm
    I got word that it’s wet, well, let’s drown
    – Islak olduğunu duydum, hadi dalalım
    Toot it up, back it up, slap it down
    – Kendine çek ve tokatla
    Don’t say a word of what you heard from when I came around (It’s lit)
    – Geldiğimde duyduğun kelimeyi söyleme (evet)
    You get it first, you get this work right when you come in town (Yeah)
    – Önce sen alırsın, şehre geldiğinde bu işi doğru yaparsın (evet)
    Need you right here (Yeah)
    – Burada sana ihtiyacım var (evet)
    Know you the queen of givin’ ideas
    – Fikir vermenin kraliçesi
    No more new friends, don’t bring the hype here (Ooh)
    – Artık yeni arkadaşlar yok
    Know you got problems with this, but it’s not fair
    – Bununla ilgili sorunların olduğunu biliyorum ama bu adil değil

    Family things, they don’t have to listen to them
    – Aile meseleleri, onları dinlemek zorunda değiller
    The bosses with the bosses and I am the mom (The dad)
    – Patronlarla patronlar ve ben bir anneyim (baba)
    The secrets only with who you can trust
    – Sırlarımı sadece güveneceğin kişilerle paylaşırım
    You better not break the omerta
    – Omerta’yı kırmasan iyi olur

    TKN, TKN, TKN
    – TKN, TKN, TKN
    TKN, TKN
    – TKN, TKN
    Nor a new friend, nor an injury
    – Yeni arkadaş yoksa yaralanma da yoktur

    La Rosalía
    – La Rosalia
    Straight up!
    – Ciddiyim
    Nor a new friend, nor an injury
    – Yeni arkadaş yoksa yaralanma da yok.

  • Ava Max , Who’s Laughing Now Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ava Max , Who’s Laughing Now Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Never knew the sting of a stranger
    – Hiç bir yabancı tarafından canım acıtılmamıştı
    Never felt the words like a razor
    – Hiç sözlerin jiletmişçesine kesişini hissetmedin
    But I won’t give a damn ’bout it later
    – Ama ilerde bunları umursamayacağım
    All the little digs doesn’t matter
    – Tüm küçük iğneli sözlerin önemi yok
    Writin’ down a brand new chapter
    – İçinde yalnızca sevginin olduğu ve hiç nefretin olmadığı
    Where there’s only love, never anger
    – Yepyeni bir sayfa açıyorum

    So lonely in your bed
    – Yatağında çok yalnızsın
    Does breakin’ me make you feel good?
    – Beni kırmak seni iyi hissettiriyor mu?
    Guess you don’t understand
    – Sanırım anlamıyorsun
    What goes around, comes around
    – Ne ekersen onu biçersin

    Don’t ya know that I’m stronger?
    – Daha güçlü olduğumu anlamıyor musun?
    Don’t ya see me in all black?
    – Beni siyah giysiler içinde görmüyor musun?
    Don’t ya cry like a baby
    – Bebek gibi ağlama
    Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    – Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    Who’s laughing now?
    – Şimdi kim gülüyor?
    Know that it’s over
    – Bunun bittiğini bil
    Don’t ya know I won’t call back?
    – Geri aramayacağımı bilmiyor musun?
    Don’t ya cry like a baby
    – Bebek gibi ağlama
    Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    – Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    Who’s laughing now?
    – Şimdi kim gülüyor?

    You’ll never see me blue, never bleedin’
    – Beni asla üzgün veya kanarken görmeyeceksin
    Hope you understand how I’m feelin’
    – Umarım nasıl hissettiğimi anlarsın
    I’m turnin’ off my phone like I’m leaving (Bye)
    – Gidiyormuş gibi telefonumu kapatıyorum
    Pushed me to the edge, now it’s over
    – Beni kenara ittin, şimdi bu bitti
    Shuttin’ off the hate, gettin’ closure
    – Nefreti bırakıyorum, kapatıyorum
    This will be the dust when I’m older
    – Yaşlandığımda bunlar toz olacak

    So lonely in your bed
    – Yatağında çok yalnızsın
    Does breakin’ me make you feel good?
    – Beni kırmak seni iyi hissettiriyor mu?
    Guess you don’t understand
    – Sanırım anlamıyorsun
    What goes around, comes around
    – Ne ekersen onu biçersin

    Don’t ya know that I’m stronger?
    – Daha güçlü olduğumu anlamıyor musun?
    Don’t ya see me in all black?
    – Beni siyah giysiler içinde görmüyor musun?
    Don’t ya cry like a baby
    – Bebek gibi ağlama
    Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    – Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    Who’s laughing now?
    – Şimdi kim gülüyor?
    Know that it’s over
    – Bunun bittiğini bil
    Don’t ya know I won’t call back?
    – Geri aramayacağımı bilmiyor musun?
    Don’t ya cry like a baby
    – Bebek gibi ağlama
    Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    – Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    Who’s laughing now?
    – Şimdi kim gülüyor?

    Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha-ha-ha
    – Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    – Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    Who’s laughing now?
    – Şimdi kim gülüyor?

    It’s comical, hysterical
    – Bu komik, histerik
    So ridiculous, think you messed me up
    – Çok saçma, beni mahvettiğini sanman

    Don’t ya know that I’m stronger?
    – Daha güçlü olduğumu anlamıyor musun?
    Don’t ya see me in all black?
    – Beni siyah giysiler içinde görmüyor musun?
    Don’t ya cry like a baby (Oh)
    – Bebek gibi ağlama
    Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    – Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    Who’s laughing now?
    – Şimdi kim gülüyor?
    Know that it’s over
    – Bunun bittiğini bil
    Don’t ya know I won’t call back? (Call back)
    – Geri aramayacağımı bilmiyor musun?
    Don’t ya cry like a baby
    – Bebek gibi ağlama
    Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    – Ha-ha-ha-ha, ha-ha-ha
    Who’s laughing now?
    – Şimdi kim gülüyor?

  • Lady Gaga & Ariana Grande – Rain on Me Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lady Gaga & Ariana Grande – Rain on Me Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I didn’t ask for a free ride
    – Seks istemedim
    I only asked you to show me a real good time
    – Senden sadece benimle güzel zaman geçirmeni istedim
    I never asked for the rainfall
    – Asla yağış istemedim
    At least I showed up, you showed me nothing at all
    – En azından göründüm, sen bana hiçbir şey göstemedin

    It’s coming down on me
    – Üzerime geliyor
    Water like misery
    – Sefalet gibi su
    It’s coming down on me
    – Üzerime geliyor
    I’m ready, rain on me
    – Hazırım, üzerime yağ

    I’d rather be dry, but at least I’m alive*
    – Kuru olmayı tercih ederim ama en azından hayattayım
    Rain on me, rain, rain*
    – Üzerime yağ, yağ, yağ
    Rain on me, rain, rain
    – Üzerime yağ, yağ, yağ
    I’d rather be dry, but at least I’m alive
    – Kuru olmayı tercih ederim ama en azından hayattayım
    Rain on me, rain, rain
    – Üzerime yağ, yağ, yağ
    Rain on me
    – Üzerime yağ

    Rain on me
    – Üzerime yağ
    Mmm, oh yeah, baby
    – Evet bebeğim
    Rain on me
    – Üzerime yağ

    Livin’ in a world where no one’s innocent
    – Kimsenin masum olmadığı bir dünya yaşıyoruz
    Oh, but at least we try, mmm
    – Oh, ama en azından deneyebiliriz
    Gotta live my truth, not keep it bottled in
    – Gerçeğimi içimde tutmak yerine yaşamalıyım
    So I don’t lose my mind, baby, yeah
    – Böylece aklımı kaybetmem

    I can feel it on my skin (It’s comin’ down on me)
    – Tenimde hissedebiliyorum (Üzerime geliyor)
    Teardrops on my face (Water like misery)
    – Yüzümdeki yaşlar (Sefalet gibi su)
    Let it wash away my sins (It’s coming down on me)
    – Günahlarımı arındırmasına izin ver (Üzerime geliyor)
    Let it wash away, yeah
    – Arındırmasına izin ver

    I’d rather be dry, but at least I’m alive
    – Kuru olmayı tercih ederim ama en azından hayattayım
    Rain on me, rain, rain
    – Üzerime yağ, yağ, yağ
    Rain on me, rain, rain
    – Üzerime yağ, yağ, yağ
    I’d rather be dry, but at least I’m alive
    – Kuru olmayı tercih ederim ama en azından hayattayım
    Rain on me, rain, rain
    – Üzerime yağ, yağ, yağ
    Rain (Rain) on (On) me
    – Üzerime yağ

    Rain on me
    – Üzerime yağ
    Rain on me
    – Üzerime yağ
    Oh yeah, yeah
    – Oh, evet, evet
    Rain on me, ooh yeah
    – Üzerime yağ, evet
    Rain on me
    – Üzerime yağ
    Rain on me, ooh
    – Üzerime yağ, ooh

    Hands up to the sky
    – Ellerini göğe kaldır
    I’ll be your galaxy
    – Senin galaksin olacağım
    I’m about to fly
    – Uçmak üzereyim
    Rain on me, tsunami
    – Üzerime yağ, tsunami
    Hands up to the sky
    – Ellerini göğe kaldır
    I’ll be your galaxy
    – Senin galaksin olacağım
    I’m about to fly
    – Uçmak üzereyim
    Rain on me (Rain on me)
    – Üzerime yağ

    I’d rather be dry, but at least I’m alive (Rain on me)
    – Kuru olmayı tercih ederim ama en azından hayattayım (Üzerime yağ)
    Rain on me, rain, rain
    – Üzerime yağ, yağ, yağ
    Rain on me, rain, rain (Rain on me)
    – Üzerime yağ, yağ, yağ (Üzerime yağ)
    I’d rather be dry, but at least I’m alive (At least I’m alive)
    – Kuru olmayı tercih ederim ama en azından hayattayım (En azından hayattayım)
    Rain on me, rain, rain (Rain on me, babe)
    – Üzerime yağ, yağ, yağ (Üzerime yağ, babeğim)
    Rain on me (Rain on me)
    – Üzerime yağ (Üzerime yağ)

    I hear the thunder comin’ down
    – Gök gürültüsünün düştüğünü duyuyorum
    Won’t you rain on me?
    – Üzerime yağmalayacak mısın?
    Eh, eh, yeah (Rain on, woo)
    – Eh, eh, evet (Üzerime yağ)
    I hear the thunder comin’ down
    – Gök gürültüsünün düştüğünü duyuyorum
    Won’t you rain on me? (Me)
    – Üzerime yağmayacak mısın?
    Eh, eh, yeah
    – Eh, eh, evet
    Rain on me
    – Üzerime yağ